esnasında - Turco Inglés Diccionario
Historia

esnasında



Significados de "esnasında" en diccionario inglés turco : 16 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
esnasında during prep.
General
esnasında in due course of adv.
esnasında along adv.
esnasında in the course of prep.
esnasında pending prep.
esnasında along prep.
esnasında amid prep.
esnasında amidst prep.
esnasında in prep.
esnasında in prep.
esnasında while conj.
esnasında as conj.
esnasında over conj.
esnasında till [dialect] conj.
Phrases
esnasında during the course of prep.
Idioms
esnasında along the way expr.

Significados de "esnasında" con otros términos en diccionario inglés turco: 216 resultado(s)

Turco Inglés
General
yabancı bir dilin öğrenilmesi esnasında o dili öğrenen insanların oluşturdukları dil interlanguage n.
azami kabarma esnasında suyun ulaştığı düzeyi belirten gösterge high water mark n.
deniz araçlarının seyrüseferi esnasında aracın mevkiini tayin eden ve rotasını çizen uzman şahıs navigator n.
yemek esnasında ağızdaki yiyeceklerin salya ile karışması insalivation n.
pişirme esnasında yemekten sıçrayan parçaların duvara değmesini engelleyen koruyucu panel splashback n.
ayin esnasında mihrapta papaza yardım eden çocuk altar boy n.
ayin esnasında mihrapta papaza yardım eden çocuk altarboy n.
suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri co-tidal line n.
askeri personelin koşu ya da yürüyüş esnasında söylediği şarkı cadence n.
askeri personelin koşu ya da yürüyüş esnasında söylediği şarkı cadency n.
limanda yükleme esnasında yük puantajı yapan kişi tallier n.
talep, savunma veya tartışma esnasında kullanılabilecek bilgi ammunition n.
(özellikle tutulma esnasında ışık) ortadan kaybolma deliquium n.
konserler esnasında sahnedeki aksaklıklara müdahale eden kimse roadie n.
konserler esnasında sahnedeki aksaklıklara müdahale eden kimse road manager n.
(belirli zamanda belirli bir işlem esnasında) akan sıvı miktarı running n.
horoz dövüşü esnasında horozlarla ilgilenen kimse pitter n.
ayin esnasında çalınan ufak kilise çanı sance-bell n.
yangın esnasında kaçışın mümkün olmadığı bina fire trap n.
fırında pişirilen çömleğin pişirme esnasında saklandığı kutu seggar n.
(kazı esnasında) küreğin ulaştığı derinlik spade n.
(sadomazoşist bir aktivite esnasında) acıdan kendini kaybetme subspace n.
sesini yükseltmek (bir tartışma esnasında) take the floor v.
doğum esnasında ölmek die in in infancy v.
doğum esnasında ölmek die in childbirth v.
bir seyahat esnasında şoföre refakat etmek ride shotgun v.
görevi esnasında öldürülmek be killed in the line of duty v.
Motosiklet, bisiklet, kayak gibi faaliyetler esnasında şiddetle düşerek kafayı yere çarpmak face-plant v.
(yolculuk esnasında) yemek ve su molası vermek bait v.
seyir esnasında oluşan intermediate adj.
uçuş esnasında tamamlanan runaway adj.
uçuş esnasında kullanılan in-flight adj.
tören esnasında kullanılan state adj.
operasyon esnasında intraoperatively adv.
üretim esnasında during production adv.
uçuş esnasında during flight adv.
gece esnasında nocturnally adv.
doğum sancısı esnasında at the downlying adv.
seyahat esnasında in one's way [obsolete] adv.
.. esnasında öfkelenme rage suf.
Phrasals
konuşma esnasında bir konuya gelmek get to something v.
(bir şey) esnasında ölmek die in (something) v.
(bir olay) esnasında gelmek/girmek enter upon (something) v.
(bir olay) esnasında gelmek/girmek enter on (something) v.
(sürüş esnasında) at düşürmek ride down v.
Phrases
cinayet esnasında at the time of the murder expr.
esnasında/sırasında on the sidelines of expr.
gelgit esnasında during the tide expr.
kabul esnasında during the reception expr.
kabul esnasında during the acceptance expr.
günbatımı esnasında kızıllaşmış gökyüzü (sonraki gün havanın güzel olacağına yorulur) red sky at night, sailor's delight expr.
(bir şey) esnasında in the middle of (something) expr.
(bir şey) esnasında in the midst of (something) expr.
Colloquial
(testten önce/test esnasında) panik olmak choke v.
(testten önce/test esnasında) panik yapmak choke v.
(testten önce/test esnasında) tıkanıp kalmak choke v.
(okulda yapılan sporlar, özellikle kriket esnasında) yaşı büyük bir öğrencinin emriyle top toplamak fag out [dated] [uk] v.
görev/görevi esnasında in the line of duty expr.
olay esnasında in the course of event expr.
uçuş esnasında in flight expr.
müziği durdurun! her şeyi durdurun! (bir konuşma esnasında araya girip birinin dikkatini çekmek için söylenir) stop the music! hold everything! expr.
bir dakika! (bir konuşma esnasında araya girip birinin dikkatini çekmek için söylenir) stop the music! hold everything! expr.
durun! (bir konuşma esnasında araya girip birinin dikkatini çekmek için söylenir) stop the music! hold everything! expr.
yolculuk esnasında on your way expr.
yolculuk esnasında on the way expr.
yolculuk esnasında on its way expr.
acı, karın ağrısı esnasında çıkarılan ses oof exclam.
Idioms
çocuklarda büyüme esnasında çekilen eklem/uzuv ağrıları growing pains n.
sarhoşluktan/alkol krizi esnasında görülen halüsinasyon pink elephants n.
sarhoşluktan/alkol krizi esnasında görülen halüsinasyon pink spiders n.
sarhoşluktan/alkol krizi esnasında görülen halüsinasyon pink spiders n.
(görevi esnasında) uyuyakalmak be asleep at the switch v.
(görevi esnasında) uyuyakalmak fall asleep at the switch v.
biriyle selamlaşırken tokalaşma esnasında beşlik çakmak low five v.
tartışma/münakaşa esnasında birini kırmamaya dikkat etmek fire (one's) pistol in the air v.
tartışma/münakaşa esnasında birine direkt suçlama veya eleştiri yöneltmemek fire (one's) pistol in the air v.
tartışma/münakaşa esnasında temkinli konuşmak fire (one's) pistol in the air v.
tartışma/münakaşa esnasında direkt vurucu sözler söylememek fire (one's) pistol in the air v.
tartışma/münakaşa esnasında birini topa tutmamak fire (one's) pistol in the air v.
görev esnasında dikkatsiz davranmak be asleep at the wheel v.
(birini) uyurken yakalamak (iş/görev esnasında) catch (one) napping v.
bir şey esnasında bir şey yapmak do something on the way v.
bir şey esnasında bir şey yapmak do something along the way v.
dini ibadet esnasında bilmediği bir dilde ezberden konuşmak/bir şeyler söylemek/dua etmek speak in tongues v.
görev esnasında dikkatsiz davranan asleep at the switch expr.
görev esnasında dikkatsiz davranan asleep at the wheel expr.
barışma esnasında günah çıkaran konumda on the anxious seat expr.
gönül alma esnasında hatalarını dile getiren konumda on the anxious seat expr.
Speaking
sürüş esnasında bu fonksiyonu kullanmayınız do not use this function while driving expr.
Trade/Economic
bir ürünün tanıtımı esnasında yapılan inceleme hands-on review n.
işletmelerde üretim esnasında meydana gelebilecek arızaların kullanımı kolay düzenekler yardımıyla önceden tespit edilerek yok edilmesini amaçlayan üretim sistemi poka-yoke n.
nakliye esnasında meydana gelen hasar transport damage n.
üretim esnasında tüketilen ham madde maliyeti cost of raw materials consumed n.
kriz esnasında during the crisis expr.
Law
bir kimseyi suç işlemeye teşvik eden ve suç esnasında o kişiye yardım eden şahıs aider and abettor n.
yargılama esnasında hakimin jüriye verdiği uyulması zorunlu olan talimat peremptory instruction n.
farklı bir suç esnasında taksirle adam öldürme felony murder n.
sanığın olay esnasında akli dengesizlik yaşadığı için masum olduğunu öne sürdüğü savunma türü insanity plea n.
Politics
ikinci dünya savaşı'nın sonlarından itibaren fransa'nın almanya tarafından işgali esnasında (1941-44) işgalciyle işbirliği yapmakla itham edilen aydın ve siyasetçilerin kamusal hayattan tasfiyesi epuration n.
(ispanya iç savaşı esnasında) cumhuriyet rejimi destekçisi loyalist n.
Industry
öğütme esnasında makinelerden geçen hububat akışından sorumlu kimse spouter n.
(atık veya geri dönüştürülmüş ürünler) imalat esnasında üretilen malzemeden oluşan post-industrial adj.
(atık veya geri dönüştürülmüş ürünler) imalat esnasında üretilen malzemeyi içeren post-industrial adj.
Tourism
(seyahat esnasında) pansiyonda kalma hostelling n.
Technical
şarj sırasında sondaj kuyusuna doldurma esnasında yerleştirilen konik çubuk needle n.
basıncın sıfıra yaklaşması esnasında bir gazın yoğunluğunun yaklaştığı değer limiting density n.
uçuş esnasında duran motor dead engine n.
yerleştirilme esnasında meydana gelebilecek hasarın benzeştirilmesi simulating damage during installation n.
fırınlama esnasında seramik gereçleri koruyan ayaklık benzeri aparat spur n.
taşıma esnasında akışkan hale geçmek liquefy during transport v.
uçuş esnasında uçaktan eşya atmak jettison v.
(seramik) fırınlama esnasında veya sonrasında çatlamak dunt v.
kurulum esnasında during the installation expr.
Computer
(nesne yönelimli programlamada) programın çalışma esnasında nesneyi inceleyebilmesi introspection n.
Mechanic
rotasyon esnasında nesnenin attığı tam tur revolution n.
Construction
sertleşmiş harcın kapiler etkiler esnasında su emme katsayısının tayini determination of water absorption coefficient during capillary action of hardened mortar n.
Automotive
bakım esnasında alınacak tedbirler maintenance precautions n.
geçiş esnasında hava yakıt oranı düzeltmesi air fuel ratio correction during transition n.
frenleme esnasında titreşim vibration during braking n.
marş esnasında motorları çalıştırma cranking n.
rölanti esnasında titreşim vibration at idle n.
Aeronautic
uçuş esnasında uçağın güvenli seyrinden sorumlu sistem veya kuruluş air-traffic control n.
uçağın hareketi esnasında havanın gösterdiği direnç drag n.
uçuş esnasında uçağın güvenli seyrinden sorumlu sistem veya kuruluş air traffic control n.
(savaş esnasında) kasıtlı olarak bir uçağın diğerine çarpması aerial ramming n.
(savaş esnasında) kasıtlı olarak bir uçağın diğerine çarpması air ramming n.
inşa ve şişirme esnasında zeplini destekleyen iskelemsi yapı cradle n.
Marine
hafif ile orta ağırlıklı kumaştan yapılan ve rüzgar altı seyir esnasında kullanılan yelken balloon spinnaker n.
(seyir esnasında) geminin aldığı doğu veya batı yönlü mesafe departure n.
Medical
kırık kemiklerin kaynaması esnasında oluşan bağ doku callus n.
dializ esnasında yarı geçirgen zardan süzülen madde dialysate n.
doğum esnasında bebeğin pozisyonunun döndürülmesi external cephalic version n.
doğum esnasında vajina ile anüs arasına kesi yapılarak doğumun kolaylaştırılması episiotomy n.
diyaliz esnasında sıklıkla görülen komplikasyon hipotansiyon intradialytic n.
insan beyninin oluşumu ve gelişimi esnasında ortaya çıkan geçici kısım neuromere n.
mevcut bir hamilelik esnasında ikinci yavruya hamile kalma superfecundation n.
uyku esnasında idrar yapma bedwetting n.
uyku esnasında idrar yapma sleepwetting n.
uyku esnasında idrar yapma micturition during sleep n.
cinsiyet değiştirme terapisi esnasında trans bireylere östrojen veya androjen hormonlarının verildiği tedavi yöntemi hormone replacement therapy n.
sinir sisteminin uyku esnasında gösterdiği anormal davranış ile karakterize bir uyku bozukluğu parasomnia n.
uyku esnasında gelişen bebek ölümü sids n.
ameliyat esnasında olan intraoperative adj.
ameliyat esnasında gerçekleşen interoperative adj.
ameliyat esnasında intraoperatively adv.
Anatomy
doğum esnasında bebeğin başını kaplayan amniyotik kesenin bir bölümü caul n.
Physiology
uyku esnasında yapılan hızlı göz hareketi rem n.
Pathology
yenidoğanın kafa derisi altında görülen, doğum esnasında baskıdan kaynaklı kan toplanması cephalhematoma n.
yenidoğanın kafa derisi altında görülen, doğum esnasında baskıdan kaynaklı kan toplanması cephalohematoma n.
(şizofreni veya epilepsi nöbetinde) nöronlar arasında gerçekleşen ani ve kontrolsüz boşalma esnasında beynin durumu hyperconnectivity n.
gebelik esnasında rahimde meydana gelen bir kanser türü choriocarcinoma n.
Food Engineering
(şampanyaya) üretim esnasında şeker eklemek dose v.
Gastronomy
(uzun olgunlaşma süreci esnasında) şarap şişesinin iç yüzeyinde biriken tortu crust n.
Chemistry
çok katmanlı kimyasal reaksiyon esnasında oluşan ve kaybolan madde intermediate n.
Biology
fotosentez esnasında glukozun karbondioksitten sentezlendiği bir dizi reaksiyon calvin cycle n.
dokuz tane üçlü tüpten oluşan ve mitoz esnasında asterleri oluşturan iki silindirik hücresel organelden her biri centriole n.
doğum esnasında bebeğin başını kaplayan amniyotik kesenin bir bölümü veil n.
göze bölünmesi esnasında kromozom sayısının yarıya düşmesi haplosis n.
mayoz bölünme esnasında ayrılmak segregate v.
mitoz esnasında sentromerin bölünmesi ile ilgili centromeric adj.
Biochemistry
hücre bölünmesi esnasında kromozom oluşturmak için yoğunlaşmış hücre çekirdeğinden dağılan bir madde chromatin n.
Astronomy
bir yıldızın atmosfer sarsıntısı esnasında çekilmiş ve büyütülmüş fotoğrafı tremor disk n.
Astrology
bireyin doğumu esnasında güneş ve yıldızların konumu horoscopy n.
Zoology
ayı ve benzeri hayvanların bağırsaklarında kış uykusu esnasında meydana gelen tıkanıklık veya dışkı kitlesi tappen n.
çiftleşme esnasında dişiyi tutmak için kullanılan uzuv clasper n.
(böceklerde) çiftleşme esnasında dişiyi tutmak için kullanılan uzuv claspers n.
Botanic
sukot kutlamaları esnasında sallanan bitki demeti lulav n.
elma veya armudun saklanması esnasında renk değişikliği scald n.
Education
kullanım esnasında alınacak tedbirler measures to be taken during utilization n.
History
amerikan devrimi esnasında ingiltere'yle savaşı destekleyen grup whigs n.
dine aykırı hareket edip pişmanlık duymayanların ceza esnasında giydikleri siyah elbise sanbenito n.
Religious
(doğu ortodoks kilisesine kabul esnasında) kutsal yağ sürme töreni chrism n.
Geography
gel-git esnasında suyun çekilmeye başladığı zaman slack water n.
kaya parçacıklarının sürüklenme esnasında aşınıp ufalanması attrition n.
(fırtına esnasında) dalgadan sıçrayan su damlacıkları spoondrift n.
Meteorology
deprem esnasında beliren ışıklar earthquake lights n.
Geology
yüzeyden kaynaklanan suların derinlere doğru hareketleri esnasında geliştirdikleri alterasyon supergene alteration n.
Military
birliklerin saldırı esnasında kendini koruyabilmek için oluşturduğu askeri yapı reduit n.
görev esnasında öldürülen asker kia n.
hava önleme füzelerinde kanatlar üzerinde bulunan ve füzenin uçuş esnasında kendi etrafında dönmesini engelleyen döner kısım roller-on n.
uçuş esnasında verilecek rapor in-flight report n.
(savaş esnasında) bir uçağı havada sıkıştıma air rammimg n.
II. dünya savaşı esnasında kullanılan 155 milimetre yivli bir abd silahı long tom n.
savaş harici askeri harekatlar esnasında psikolojik destek sağlamak için uygulanan program overt peacetime psychological operations programs n.
uçuş esnasında verilecek rapor inflight report n.
görev esnasında öldürülen killed in action adj.
Sport
amerikan futbolunda maç esnasında karşılıklı iki takımın üzerinden oyun başlayana kadar geçemeyeceği çizgi line of scrimmage n.
bir spor müsabakası esnasında veya sonrasında bir kişinin veya bir grup seyircinin kutlama veya protesto amacıyla sahayı işgali pitch invasion n.
beyzbolda koşucunun koşu esnasında topu yakalamış olan savunma oyuncusuna yakalanması/savunma oyuncusu tarafından önünün kesilmesi rundown n.
(buz hokeyinde) oyun esnasında karşı takımın oyuncusunun/oyuncularının penaltı nedeniyle geçici olarak oyun dışı kalması sonucu bir takımın fazla sayıda oyuncuya sahip olduğu geçici süre power play n.
(krikette) maç esnasında rakibe sataşma sledge n.
spor müsabakaları esnasında kalabalığı tarayarak öpüşen çiftlerin görüntülerini dev ekranlarda gösteren kamera kiss cam n.
(eskrimde) ön kolun uzunlamasına rotasyonu esnasında flörenin konumu supination n.
Basketball
hücum esnasında rakip oyuncuların oluşturduğu kalabalık bölge traffic n.
dripling esnasında aniden 360 derecelik dönüş yaparak karşıdaki savunmacıyı ekarte etmek reverse v.
dripling esnasında aniden 360 derecelik dönüş yaparak karşıdaki savunmacıyı ekarte etmek spin move v.
Baseball
ev sahibi takımın vuruş için köşeye yürümesi esnasında çalan şarkı walk-up song n.
Boxing
(boksöre) karşılaşma esnasında yardımcılık etmek second v.
Card
snap kart oyunu esnasında söylenen sözcük snap interj.
Art
(opera veya oyun esnasında) sahneye yansıtılan kısa çeviri surtitles n.
Music
parça esnasında bir noktada önceki melodiyi tekrarlamak recapitulate v.
(dans esnasında) vücudun bir bölümünü sallamak shake v.
(dans esnasında) bacağı uzatmak point v.
(dans esnasında) parmak uçları yere değecek şekilde bacak açmak point v.
Photography
(fotoğrafın bir kısmını) yoğunluğu azaltmak için çıktısını alma esnasında gölgelemek hold back v.
Slang
cinsel ilişki esnasında vajinadan gaz çıkması cunt fart n.
donald trump'ın 2016 seçim propagandaları esnasında hillary clinton'dan bu şekilde bahsetmesi sonucu ortaya çıkan ve bir protesto sloganına dönüşen ifade nasty woman n.
sürüş esnasında ön tekerleğin havaya kaldırıldığı bir bisiklet numarası mono [uk/australia] n.
sürüş esnasında ön tekerleğin havaya kaldırıldığı bir motosiklet numarası mono [uk/australia] n.
spor yaparken çömelme hareketi esnasında boynu destekleyen bir yastık pussy pad n.
cinsel ilişki esnasında partnerinin haberi/rızası olmadan kondomunu çıkarma stealthing n.
üstte olma (seks esnasında) riding n.
Modern Slang
kayak esnasında yapılan rahat bir yere iniş pozisyonu afterbang n.
eski askerlerin/gazilerin savaş esnasında ölümden döndükleri günün yıl dönümü alive day n.
uçak yolculuğu esnasında çekilen uykusuzluk airplane insomnia n.
uçuş esnasında yenen hafif bir yemek airplane food n.