geleneksel - Turco Inglés Diccionario
Historia

geleneksel



Significados de "geleneksel" en diccionario inglés turco : 45 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
geleneksel conventional adj.
geleneksel traditional adj.
General
geleneksel groovy adj.
geleneksel classic adj.
geleneksel customary adj.
geleneksel set adj.
geleneksel unwritten adj.
geleneksel orthodox adj.
geleneksel folksy adj.
geleneksel institutional adj.
geleneksel traditional adj.
geleneksel traditionalistic adj.
geleneksel trad adj.
geleneksel custom-blend adj.
geleneksel academic adj.
geleneksel accustomary adj.
geleneksel regulation adj.
geleneksel tralatitious adj.
geleneksel hereditary adj.
geleneksel heritage adj.
geleneksel bromidic adj.
geleneksel homespun adj.
geleneksel genteel adj.
geleneksel classical adj.
geleneksel routinary adj.
geleneksel old-school adj.
geleneksel institutive [obsolete] adj.
geleneksel conservative adj.
geleneksel folkish adj.
geleneksel folklike adj.
geleneksel folklike adj.
geleneksel square adj.
geleneksel strict adj.
Colloquial
geleneksel homegrown adj.
geleneksel square adj.
Trade/Economic
geleneksel traditional adj.
Computer
geleneksel conventional adj.
Biochemistry
geleneksel trivial adj.
Social Sciences
geleneksel traditionary [rare] adj.
geleneksel traditive [rare] adj.
Sport
geleneksel accustomary adj.
geleneksel customary adj.
Art
geleneksel hard adj.
Abbreviation
geleneksel trad adj.
British Slang
geleneksel vanilla adj.

Significados de "geleneksel" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
pasifik adalarında geleneksel olarak ziyaretçilerin boynuna takılan polinezya çelengi lei n.
kuzey amerika yerlilerine özgü geleneksel bir festival potlatch n.
geleneksel bilgi traditional knowledge n.
geleneksel tipteki uçakların gerektirdiğinden daha kısa pistlerde çalışabilen uçaklar short takeoff and landing n.
geleneksel tıp folk medicine n.
geleneksel konut conventional house n.
japon stili beyaz kağıt ile kaplanmış geleneksel kapı fusuma n.
geleneksel değer traditional value n.
geleneksel yol kenarı hanları için kullanılan japonca sözcük ryokan n.
geleneksel pasta traditional pastry n.
geleneksel japon kapısı fusuma n.
hristiyanların noel arifesinde geleneksel olarak yaptıkları toplu ayin midnight mass n.
geleneksel medya traditional media n.
geleneksel pazarlama traditional marketing n.
geleneksel çince traditional chinese n.
geleneksel basın yayın traditional media n.
geleneksel ispanyolca traditional spanish n.
geleneksel ihracat conventional export n.
geleneksel bir brezilya kokteyli caipirinha n.
geleneksel kıyafet local dress n.
geleneksel kıyafet traditional wear n.
daha geleneksel more traditional n.
geleneksel kimlik traditional identity n.
geleneksel kültür traditional culture n.
geleneksel bahar şenlikleri traditional spring festivals n.
geleneksel şenlik traditional festival n.
geleneksel şenlik traditional fest n.
geleneksel kural traditional rule n.
geleneksel yöntem conventional technique n.
geleneksel fikirlere sahip grup old school n.
geleneksel aile traditional family n.
geleneksel biçim traditional format n.
geleneksel format traditional format n.
geleneksel yaklaşım traditional approach n.
hindistan geleneksel tıbbında kullanılan bir ilaç shilajeet n.
hindistan geleneksel tıbbında kullanılan bir ilaç shilajit n.
geleneksel hayat/yaşam traditional life n.
geleneksel enstrüman traditional instrument n.
geleneksel posta paper mail n.
geleneksel posta snail mail n.
geleneksel posta postal mail n.
geleneksel posta land mail n.
geleneksel kelt müziğini modernize edip sergileyen beş kadından oluşan müzik grubu celtic woman n.
geleneksel bayram traditional holiday n.
geleneksel fikirler/görüşler traditional ideas n.
alp dağları'nda çiftçiler tarafından kullanılan üç metrelik geleneksel çalgı alpenhorn n.
alp dağları'nda çiftçiler tarafından kullanılan üç metrelik geleneksel çalgı alphorn n.
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili canerows n.
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili cornrows n.
batı afrikaya özgü geleneksel bir saç stili cornrolls n.
geleneksel yaklaşımlar traditional approaches n.
geleneksel bir yunan şarabı retsina n.
geleneksel okul traditional school n.
geleneksel japon kıyafetleri traditional japanese clothes n.
geleneksel japon kıyafetleri traditional japanese clothing n.
geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse bleeder n.
geleneksel japon banyosu ofuro n.
geleneksel adalet sistemi traditional justice system n.
geleneksel adalet sistemi conventional justice system n.
geleneksel tema veya öge topos n.
geleneksel yemek traditional food n.
geleneksel yiyecek comfort food n.
geleneksel bina/yapı traditional building n.
patates püresinin içine kabak ve/veya lahana karıştırılarak yapılan geleneksel İrlanda yemeği colcannon n.
geleneksel dans traditional dance n.
geleneksel selamlama curtsey n.
geleneksel selamlama curtsy n.
geleneksel havai partisi luau n.
geleneksel türk kahvaltısı traditional turkish breakfast n.
geleneksel ülke traditional country n.
geleneksel yol traditional way n.
geleneksel kahvaltı traditional breakfast n.
geleneksel yemekler traditional dishes n.
geleneksel konaklama traditional accommodation n.
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar maundy money n.
geleneksel iskoç oyun kütüğü caber n.
geleneksel lezzet traditional taste n.
geleneksel olarak kol ile vücut arasına sıkıştırılarak çalınan afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı talking drum n.
iskoç ya da irlanda halkının müzik, dans vs. eşliğinde gerçekleştirdiği geleneksel buluşma ceilidh n.
geleneksel dönem traditional era n.
bir tür geleneksel Hint dansı nautch dance n.
geleneksel ev traditional house n.
sosyal kulüp olarak da işlev gören geleneksel restoran supper club n.
geleneksel temalar topoi n.
geleneksel ögeler topoi n.
geleneksel kuralları reddeden stil antistyle n.
bir etnik grup veya topluluğun geleneksel müziği ethnic music n.
8 kişi ile yapılan geleneksel iskoç kır dansı eightsome n.
abd geleneksel ölçü birimleri sistemi united states customary system n.
abd geleneksel ölçü birimleri sisteminde kullanılan sıvı ölçüm birimi united states liquid unit n.
geleneksel bir malezya erkek gömleği baju n.
sih dini ve kültürünün bir sembolü olan geleneksel kısa bir pantolon kachera n.
abd geleneksel ölçü birimleri sistemi us customary system n.
geleneksel olarak sihirbazlık numaralarının sırlarını paylaşmayı yasaklamış olan, ingiltere menşeli bir sihirbazlar derneği magic circle n.
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip kimse biedermeier n.
geleneksel oyuncaklar traditional toys n.
geleneksel fiziki mağaza/dükkan işletmeleri traditional brick and mortar businesses n.
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad matryoshka n.
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad matrioshka n.
geleneksel rus kıyafetleri giymiş kadın şeklinde dekore edilmiş, içe içe geçen bebeklere verilen ad matroyshka n.
geleneksel iş veya adetleri uygulayan kadın wise woman n.
gelinin beyaz gelinlik giydiği geleneksel düğün white wedding n.
sabır, özveri, besleyici olma ve cinselliği sadece evlilikte yaşama gibi değerlere önem veren ve özellikle birtakım latin amerikalı kültürlerde yaygın olan, geleneksel dişiliğin güçlü veya abartılı bir formu marianismo n.
geleneksel karakter habitude n.
ingiliz kraliçesi ya da kral tarafından her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verilen özel paralar maundy n.
ingiliz hükümdarının her yıl paskalya öncesi perşembe günü geleneksel bir törenle fakirlere verdiği gümüş sikke veya para maundy coins n.
(malezya'da) modern ilaçların yanında geleneksel otların da satıldığı fakat reçete edilmiş ilaçların tedarik edilemediği çin menşeli eczane medicine shop n.
fransızlara özgü geleneksel bir noel şekerlemesi mendiant n.
genellikle ticari amaçlar için üretilmeyen, geleneksel ırktan olan evcilleştirilmiş hayvan veya ekin heritage n.
geleneksel yorum bromidiom n.
geleneksel ifade bromidiom n.
müslüman kadınların yüz, eller ve ayaklar hariç vücudunun tamamını örttüğü geleneksel bir giyim tarzı hijab n.
(abd geleneksel ölçü biriminde) 745.7 vat/dakika horsepower n.
şarkı ve ritim eşliğinde yapılan geleneksel bir polinezya dansı hula-hula n.
ayni ödeme yerine uzlaşmaya göre geleneksel bir ondalık şekli modus n.
içerdiği önermelerin nitelik ve niceliğine göre sınıflandırılan ve geleneksel olarak a, e, ı, o harfleri ile ifade edilen bir kıyas biçimi mood n.
fazla geleneksel kimse mrs. grundy n.
kürk avcılarının yıllık geleneksel toplantısı rendezvous [obsolete] n.
sihlere ait uzun ve bol gömlekten oluşan geleneksel kıyafet chola n.
geleneksel örnek classic n.
geleneksel etkinlik classic n.
geleneksel faaliyet classic n.
geleneksel olay classic n.
geleneksel spor etkinliği classic n.
geleneksel olandan sapma descant [obsolete] n.
geleneksel yol guise n.
amerika'da geleneksel değerlerin baskın olduğu merkezi coğrafi bölge heartland n.
geleneksel çizim tasarımcısı iconographer n.
geleneksel tasvir iconography n.
geleneksel tarz iconography n.
geleneksel prensipler iconography n.
geleneksel tutum idée reçue n.
münih, almanya'da her ekim ayında düzenlenen geleneksel bir festival octoberfest n.
geleneksel uygulama route n.
geleneksel şovmenlik routine n.
japonya'da geleneksel japon mutfağı ve mobilyalarını sunan bir otel ryokan n.
geleneksel japon oteli veya hanı ryokan n.
hindistan'da erkeklerin ve kadınların taktığı geleneksel bir şal chuddar n.
avrupai tarzda olmayan geleneksel kıyafet cloth [west africa] n.
geleneksel şey customary n.
ispanyolca konuşulan ülkelerde kullanılan geleneksel bir kuru ölçü birimi fanega n.
geleneksel bilim ile açıklanamayan konuların incelendiği bir alan parascience n.
geleneksel inanç veya standart piety n.
geleneksel tutum piety n.
geleneksel tıp uygulayıcısı curandero n.
(ingilizlere özgü) çocuklar için hazırlanan geleneksel noel eğlencesi pantomime n.
geleneksel kullanım convenance n.
geleneksel kimse conventionalist n.
geleneksel aktivite fixture n.
genellikle yanlış veya batıl inanca dayalı olup geleneksel olarak sonraki nesillere aktarılan inanış veya hikaye folk tale n.
geleneksel bir kalıba girme ossification n.
hizmetleri veya faaliyetleri mevcut veya geleneksel sınırların ötesine genişletme outreach n.
bir uygulamayı geleneksel olarak takip eden kimse practitioner n.
üç yaşındaki atların yer aldığı geleneksel bir at yarışı preakness n.
geleneksel hazırlık okulu tarzında olan kimse preppie n.
geleneksel hazırlık okulu tarzında olan kimse preppy n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı seannachie [scotland/ireland] n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı sennachie [scotland/ireland] n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı seannachy [scotland/ireland] n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı shanachie [scotland/ireland] n.
(genç italyan erkekler için) geleneksel bir saygı hitabı signorino n.
bangladeş'e özgü iple sarkıtılabilen geleneksel bir sepet sika n.
bir ülkenin/grubun yöresine ait geleneksel kıyafetler costume n.
(geleneksel hristiyan dogmalarını reddeden) faustus ve laelius socinus takipçisi socinian n.
araçlarda geleneksel aynaların yerini alan ayna yerine geçen kameralar digital mirrors n.
geleneksel bir noel dekorasyonu putz n.
gürcistan'a özgü geleneksel bir ziyafet supra n.
geleneksel hale getirmek traditionalize v.
geleneksel hale getirmek traditionalise v.
bir erkekten geleneksel olarak beklenen şeyleri yerine getirmek man-up v.
geleneksel yas belirtileri sergilemek mourn v.
geleneksel ilkelere uymak conventionalize v.
geleneksel ilkeleri takip etmek conventionalize v.
geleneksel ilkelere uymak conventionalise v.
geleneksel ilkeleri takip etmek conventionalise v.
(genç kadını) geleneksel bir törenle cemiyete takdim etmek present v.
geleneksel kargo ile göndermek snail mail v.
geleneksel hale getirmek starch v.
geleneksel olmayan traditionless adj.
kısmen geleneksel semitraditional adj.
geleneksel olmayan nontraditional adj.
geleneksel olmayan nonconventional adj.
geleneksel kıyafetler giymiş habited adj.
geleneksel olmayan unconventional adj.
geleneksel olmayan non-traditional adj.
geleneksel olmayan untraditional adj.
doğal veya geleneksel süslemelerden yoksun nude adj.
geleneksel olmayan antitraditional adj.
geleneksel yollarla yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş artisan adj.
geleneksel yollarla yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş artisanal adj.
geleneksel toplumsal kısıtlamalardan kurtulmuş emancipated adj.
genel geleneksel general conventional adj.
geleneksel çin kozmolojisindeki yin ve yang arasındaki dengeyi uyarlayan (beslenme) macrobiotic adj.
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip biedermeier adj.
çin'in geleneksel giyim veya beslenme tarzına ilişkin mandarin adj.
tek bir geleneksel unsurdan meydana gelen (isim) monothematic adj.
geleneksel limitleri aşan licentious adj.
geleneksel ahlak veya ideallere aşırı bağlı genteel adj.
geleneksel kriterlere uygun genteel adj.
geleneksel politikalara veya uygulamalara bağlı kalan old-school adj.
geleneksel politikaları veya uygulamaları destekleyen old-school adj.
geleneksel ve anonim özellikte olan folk adj.
kabul görmüş veya geleneksel inanca bağlı olan orthodox adj.
geleneksel yapılara bağlı olmayan free-form adj.
geleneksel olarak folksily adv.
geleneksel olarak traditionally adv.
geleneksel olarak institutionally adv.
geleneksel olarak conservatively adv.
geleneksel olarak conventionally adv.
geleneksel olarak tralatitiously adv.
geleneksel olmayan bir şekilde unconventionally adv.
geleneksel olmadan untraditionally adv.
geleneksel şekilde oynanarak solito adv.
geleneksel tarzda çalınarak solito adv.
geleneksel şekilde çalınarak solito adv.
Phrasals
(iskoç geleneksel dansında) iki partner set çizgisinin arkasında ayrı ayrı dans edip daha orijinal pozisyona geri dönmek cast off v.
geleneksel değerlerden kopmak drop out v.
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek drop out v.
geleneksel değerlerden kopmak drop out v.
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek drop out v.
dijital veya manyetik şeritteki görüntüleri geleneksel filme aktarmak film out v.
Phrases
geleneksel olarak by tradition expr.
geleneksel yöntemle karşılaştırıldığında when compared with the traditional method expr.
Colloquial
çevrimiçi haber kaynaklarına göre daha eski moda ve ahmakça kabul edilen geleneksel medya araçları lamestream n.
eskimolara ait sabuntaşından geleneksel bir yağ lambası kudlik [canada] n.
geleneksel kimse square n.
güney amerika kültürünün geleneksel, tutucu, eril özelliklerini taşıyan kimse good old boy [southern us] n.
irlanda'da geleneksel olarak kutlanan rose of traless festivaline katılmış veya kazanmış yarışmacı rose [ireland] n.
geleneksel posta s-mail n.
geleneksel ingiliz endüstrisi smokestack industry n.
bir şarkıya bluegrass (amerika'nın güneyinde geleneksel bir müzik) unsurları eklemek grass up v.
geleneksel seks vanilla adj.
batıni felsefelere, geleneksel ilaçlara ilgi duyan herbal [australia] adj.
batıni felsefeleri, geleneksel ilaçları uygulayan herbal [australia] adj.
aşırı geleneksel buttoned-down adj.
geleneksel olarak erkek sporu olup kadınların yarıştığı (branş) powderpuff adj.
Idioms
geleneksel yöntem time-honoured practice n.
geleneksel yöntem time-honored practice n.
müstesna veya geleneksel kimse white sheep n.
yazılarında geleneksel toplumu eleştiren 20. yüzyıl ingiliz yazarlar grubu üyesi kimse angry young man n.
geleneksel değerlerin ve toplumun karşısında duran genç adam angry young man n.
geleneksel değerlere ve topluma karşı isyan eden genç adam angry young man n.
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse an old fogey n.
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse an old fogy n.
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse an old fogey n.
geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse an old fogy n.
sanatsal bir etki yaratmak için geleneksel formlardan/standartlardan/söz diziminden bilerek sapma artistic license n.
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma artistic license n.
domates bazlı soslu geleneksel italyan makarnasıyla ünlü bir italyan-amerikan restoranı red-sauce parlor n.
geleneksel posta snail-mail n.
geleneksel ev hanımı suzy homemaker [us] n.
geleneksel/alışılagelmiş bakış açısına sahip olanları şaşırtmak épater les bourgeois v.
geleneksel avrupa kıyafetleriyle barda bira servisi/garsonluk yapan genç kadın gibi/görüntüsünde wenchy adj.
geleneksel avrupa kıyafetleriyle barda bira servisi/garsonluk yapan genç kadın gibi/görüntüsünde whenchy adj.
geleneksel olmayan bir şekilde outside of the box adv.
geleneksel kablo bağlantısı dışında bir kaynaktan/sunucudan alınan tv yayını ott (over the top) expr.
geleneksel haliyle with a capital (some letter) expr.
Speaking
çok yaşa!/uzun yaşa! (geleneksel bir japon selamlama ünlemi) banzai expr.
Trade/Economic
geleneksel opsiyon traditional option n.
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri one-week quantity and one-month traditional repo auctions n.
geleneksel satıcı ülke traditional supplier n.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar business n.
geleneksel eylem tarzına getirilen köklü değişiklik paradigm shift n.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar shop n.
geleneksel dağıtım modeli conventional distribution model n.
geleneksel faktoring old-line factoring n.
geleneksel ihracatçı traditional supplier n.
geleneksel bütçe traditional budget n.
geleneksel perakendeci traditional retailer n.
geleneksel fonlar traditional funds n.
geleneksel pazarlama conventional marketing n.
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme clicks and-mortar n.
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme clicks-and-mortar n.
faaliyetlerinde interneti etkin biçimde kullanan geleneksel işletme bricks and clicks n.
geleneksel olmayan çalışma alanı/iş yeri non-traditional workplace n.
geleneksel ekonomi subsistence economy n.
geleneksel ekonomik sistem traditional economy n.
işlerin çoğunun fiziksel temsilciler vasıtası ile fiziksel ürünler satarak gerçekleştirildiği eski ve geleneksel ticaret yöntemi traditional brick and mortar businesses n.
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin antiestablishmentarianism n.
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin antiestablishmentism n.
geleneksel olmayan para politikası non-conventional monetary policy n.
geleneksel para politikası conventional monetary policy n.
ürün takasında kullanılan geleneksel işlem birimi contract n.
geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden antiestablishment adj.
geleneksel satış yöntemlerinin yanı sıra internet satışını da kullanma clicks-and-mortar (c&m) adj.
Law
geleneksel bir ruanda adalet sistemi gacaca n.
Politics
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan politik felsefe tory democracy n.
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan kimse tory democrat n.
geleneksel araçlar traditional instruments n.
geleneksel ürün adı traditional speciality guaranteed n.
geleneksel değerlendirme traditional assessment n.
geleneksel ihracatçı-geleneksel satıcı ülke traditional supplier n.
geleneksel özellik garantisi traditional speciality guaranteed n.
polonya devletinin geleneksel ismi rzeczpospolita n.
özellikle amerika'nın güneyinde siyahilere karşı yapılan geleneksel ayrımcılık jim crow n.
özellikle amerika'nın güneyinde siyahilere karşı yapılan geleneksel ayrımcılık jim-crow n.
geleneksel ürün adlarına ilişkin daimi komite standing committee on traditional specialities guaranteed n.
geleneksel afgan ulusal meclisi loya jirga n.
Industry
(özellikle fransa'nın bordeaux bölgesinde) geleneksel şarap üretimi kurallarına uymayan küçük çaplı şarap üreticisi garagiste n.
Tourism
geleneksel kamp biçiminden farklı olarak çok çeşitli imkanlar sunan lüks diye tabir edilebilecek bir kamp yapma çeşidi glamping n.
Media
geleneksel yayın organları legacy media n.
Technical
geleneksel enerji kaynakları conventional energy resources n.
geleneksel cam traditionalglass n.
geleneksel bükülme sertliği conventional flexural stiffness n.
geleneksel işlev ömrü conventional working life n.
geleneksel seramikler traditional ceramics n.
geleneksel sıkıştırma süresi conventional pressing time n.
geleneksel ölçme teknikleri conventional surveying techniques n.
geleneksel enerji conventional energy n.
geleneksel elektrik santralı conventional power plant n.
geleneksel yöntem conventional method n.
geleneksel birim kök testi conventional unit root test n.
Computer
geleneksel ağ koruma sistemi conventional network protection system n.
geleneksel sistem conventional system n.
geleneksel bellek conventional memory n.
geleneksel posta ile göndermek s-mail [dated] v.
geleneksel klavye dizilişi ile ilgili qwerty adj.
Telecom
geleneksel telefon hizmetleri pots n.
geleneksel düzenlemeler traditional arrangements n.
geleneksel posta snail mail n.
geleneksel  telefon hizmeti plain old telefone service n.
Textile
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise cheongsam n.
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise qipao n.
bir yüzünde geleneksel motifler bulunan parlak kumaş calamanco n.
vietnamlı kadınların giydiği geleneksel kıyafet ao dai n.
malezyalı kadınların giydiği geleneksel bir bluz kabaya n.
geleneksel hint, pakistan ve iran giysilerinde kullanılan ince altın veya gümüş iplik zari n.
malezyalı kadınların giydiği geleneksel bir bluz kerbaya n.
geleneksel hint elbisesi lehenga n.
geleneksel hint elbisesi lengha n.
çok sayıda rengin kullanıldığı motifler yaratmak için kullanılan geleneksel bir örgü tekniği fair isle n.
japonya'da geleneksel olarak giyilip arkadan fiyonk ile tutturulan geniş bir kuşak oby n.
yün veya brokardan yapılabilen geleneksel bir giysi deel n.
geleneksel biçimde örülmüş custom tufted adj.
Architecture
kağıtla kaplı ahşap çerçeveli geleneksel japon sürgü kapı shoji n.
geleneksel fas evi riad n.
doğu pensilvanya'daki geleneksel alman mimarisi pennsylvania dutch n.
tasarımda çeşitli geleneksel mimari ve dekoratif tarzların kullanılması ornamentalism n.
geleneksel japon sürgü kapısına benzer paravan shoji n.
Construction
geleneksel yapı pratiği traditional construction practice n.
geleneksel asfalt conventional asphalt n.
geleneksel tasarım conventional design n.
Railway
demiryolu çalışanlarının ücretlerini hesaplamak için kullanılan geleneksel bir birim day n.
Aeronautic
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak wide-bodied aircraft n.
tek merkezi koridorlu geleneksel tasarımlı narrow-bodied adj.
Marine
ortası geniş geleneksel ahşap türk yelkenlisi gulet n.
balıkçılıkta kullanılan geleneksel bir ahşap tekne couta [australia] n.
balıkçılıkta kullanılan geleneksel bir ahşap tekne couta boat [australia] n.
(geleneksel ingiliz teknesinde) öndeki yükleri sıkıştırıp üst tahtayı veya yürüyüş yolunu destekleyen dikey kalaslar cratch n.
iskoçya'ya özgü geleneksel bir balıkçı teknesi scaffie n.
iskoçya'ya özgü geleneksel bir balıkçı teknesi scaffy n.
connemara bölgesine özgü geleneksel bir yelkenli çeşidi púcán [ireland] n.
iskoçya'ya özgü geleneksel balıkçı teknesine ait veya ilgili scaffie adj.
iskoçya'ya özgü geleneksel balıkçı teknesine benzer scaffie adj.
Medical
geleneksel çin tıbbı tcm (traditional chinese medicine) n.
alternatif-geleneksel hekim folk healer n.
alternatif-geleneksel hekim alternative/traditional healer n.
doğu-geleneksel tıp oriental traditional medicine n.
geleneksel tıp conventional medicine n.
geleneksel ve tamamlayıcı tıp ünitesi traditional and complementary medicine unit n.
geleneksel miyomektomi conventional myomectomy n.
geleneksel ilaç traditional medicine n.
geleneksel hekim traditional healer n.
geleneksel tıp traditional medicine n.
geleneksel zehir traditional poison n.
geleneksel hint şifa sistemi ayurvedism n.
geleneksel tıpla ilgilenen müslüman doktor hakeem n.
çin'e özgü eklem ağrıları için kullanılan geleneksel bir ilaç snake oil n.
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhütle ilgili hippocratic adj.
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhüde ait hippocratic adj.
geleneksel tıbbın dışındaki tedavilerle ilgili holistic adj.
geleneksel tıbbın dışındaki tedavileri kullanan holistic adj.
Psychology
geleneksel eylem traditional action n.
geleneksel düzey conventional level n.
geleneksel aile extended family n.
geleneksel veya ortodoks psikolojinin ötesindeki psişik fenomenlerin incelenmesi metapsychics n.
geleneksel psikanalist freudian n.
Dentistry
geleneksel cam iyonomer siman conventional glass-ionomer cement n.
Pharmaceutics
geleneksel ortodoks tıbbı allopathic medicine n.
geleneksel tıpta karın ağrısının tedavisinde kullanılan bitki kökü aloeroot n.
geleneksel tıpta karın ağrısının tedavisinde kullanılan bitki kökü colicroot n.
geleneksel biçim ve teorileri reddeden sanat anti-art n.
geleneksel çin tıbbında kullanılan efedrinden üretilmiş bir ilaç ephedra n.
magnolia cinsi bitkinin geleneksel tıpta kullanılan kurutulmuş kabuğu magnolia n.
Printing
geleneksel kurutma conventional drying n.
Food Engineering
iğne başı büyüklüğünde keskin bıçaklarla kesilmiş geleneksel pirinç lapası yapımında kullanılan yulaf steel-cut oat n.
geleneksel gıdalar traditional foods n.
geleneksel olarak kısrak veya eşek sütünden yapılan mayalanmış bir süt ürünü kumish n.
Gastronomy
malta'ya özgü geleneksel bir makarna timpana n.
geleneksel olarak badem ile yapılan ve kavisli bir şekle sahip ince ve gevrek kurabiye tuile n.
geleneksel olarak badem ile yapılan ve kavisli bir şekle sahip ince ve gevrek kurabiye tuille n.
et ve patates ek olarak bir sebzeden yapılan geleneksel ingiliz yemeği meat and two veg n.
geleneksel bir kore yemeği kimchee n.
geleneksel bir kore yemeği kimchi n.
geleneksel bir kore yemeği kimchees n.
geleneksel fransız sebzeli türlüsü ratatouille n.
japonya'ya özgü geleneksel balık yemeği sashimi n.
noel zamanında geleneksel olarak servis edilen kurutulmuş meyve ve baharatlar ile doldurulmuş ingiliz menşeli bir turta mince pie n.
bir tür geleneksel çin mantısı yau gok n.
bir tür geleneksel çin mantısı jau gok n.
bir tür geleneksel çin mantısı jiaozi n.
alt kısmı elmalı geleneksel bir ingiliz keki eve's pudding [uk] n.
geleneksel norveç yassı ekmeği lefse n.
aşkenazi yahudileri'nin geleneksel yiyeceği olan bademli tatlı bir ekmek çeşidi mandelbrot n.
keşkeğe benzeyen geleneksel bir ermeni yemeği harissa n.
batı abd'ye özgü geleneksel olarak çay yapımında ve tıbbi amaçlarla kullanılan çeşitli efedralara verilen ad mormon tea n.
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği picadillo n.
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği piccadillo n.
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği pickadillo n.
geleneksel bir amerikan tatlısı cottage pudding n.
geleneksel fast food'a kıyasla daha taze ve sağlıklı ayaküstü yemek fast casual n.
amerika birleşik devletleri ve kanada’da popüler olan geleneksel bir tatlı s'more n.
geleneksel bir iskoç kurabiyesi shortbread cookie n.
geleneksel olarak anneler günü'nde yenen ve noel pudingini andıran meyveli bir pasta simnel [uk] n.
domuz yağı, kuru meyve ve baharatlarla hazırlanan geleneksel bir ingiliz ekmeği fourses [dialect] [uk] n.
geleneksel bir hawaii yemeği poi n.
iç yağı ve kuru meyveler ile hazırlanan geleneksel bir kek spotted dog n.
kabartma desenli geleneksel bir alman kurabiyesi springerle n.
geleneksel yolla pişirilen real adj.
yahudi beslenme kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmayıp geleneksel yahudi yemeklerinin özelliklerini barındıran kosher-style adj.
geleneksel şekilde hazırlanan home-style adj.
Physics
geleneksel uzay-zaman ilişkisinin geçerli olmadığı varsayımsal bir boyut hyperspace n.
Chemistry
geleneksel monomer formülasyonu conventional monomer formulation n.
Biology
geleneksel tarım rejimi conventional farming regime n.
geleneksel sınıflandırmada canlıların ve nesnelerin hayvan, bitki ve maden şeklinde oluşturduğu kategorilerden her biri kingdom n.
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin michurinism n.
geleneksel genetik biliminin aksine kalıtım üzerindeki temel etkenin somatik ve çevresel faktörler olduğunu iddia eden bir doktrin lysenkoism n.
ait olduğu gruptaki sıradan veya geleneksel tipten çok daha küçük boyuttaki hayvan veya bitki türü miniature n.
Marine Biology
geleneksel balıkçılık kuşağı traditional fishing zone n.
Astronomy
geleneksel takımyıldızlardan birinin üyesi olmayan bir grup yıldız asterism n.
geleneksel takımyıldızlardan birinin üyesi olmayan bir grup yıldızla ilgili asterismal adj.
Botanic
sanikel cinsine ait, kökleri geleneksel tıpta kullanılan bir bitki black snakeroot n.
amerikan yerlilerinin geleneksel ritüellerinde kullandıkları hoş kokulu bir çim sweet grass (hierochloe odorata) n.
kuzeybatı yunnan'da, butan'da ve kuzeydoğu hindistan'da yetişen, rizomları geleneksel tıpta kullanılan çiçekli bir bitki mishmee n.
geleneksel çin tıbbında kullanılan bir bitki kökü dong quai (angelica sinensis) n.
Agriculture
tahılın hasat zamanında geleneksel törenlerle kesilerek saklanan son demeti neck [dialect] n.
geleneksel sabana kıyasla daha derin oluk açmakta kullanılan pulluk trench plow n.
geleneksel ziraat uygulamaları traditional agricultural practices n.
geleneksel çiftçilik traditional farming n.
geleneksel tarım sistemi traditional agriculture system n.
geleneksel tarımsal uygulamalar conventional agricultural practices n.
geleneksel tarım traditional agriculture n.
geleneksel tarımsal uygulamalar traditional agricultural practices n.
geleneksel tarım uygulamaları conventional agricultural practices n.
geleneksel tarım uygulamaları traditional agricultural practices n.
geleneksel ziraat uygulamaları conventional agricultural practices n.
geleneksel tarım sistemi conventional agriculture system n.
geleneksel zirai uygulamalar conventional agricultural practices n.
geleneksel toprak işleme conventional tillage n.
geleneksel tarım conventional agriculture n.
geleneksel zirai uygulamalar traditional agricultural practices n.
geleneksel saban demiri yerine ağır diskler kullanan döner pulluk disk plow n.
hayvan yemleri ve sağlığı, kimyasal gübre kullanımı, vahşi yaşamın korunması ve arazi yönetimi ile alakalı belirli şartların sağlanması ve mümkün olduğunda geleneksel yöntemlerle gıda üretilmesi ile ilişkili conservation-grade adj.
Social Sciences
geleneksel hawaii toplumunda miras yoluyla geçen yönetici sınıfının bir mensubu ali'i n.
geleneksel olmayan yapıdaki toplum alternative society n.
ayaküstü yemek alışkanlığına (fast food) karşı oluşturulmuş geleneksel yeme biçimlerinin korunmasını teşvik eden hareket slow food n.
seramik pişirmekte kullanılan geleneksel japon fırını anagama n.
(malay dilinde) yerlilerin yaşadığı geleneksel köy kampong n.
geleneksel iskoç oyun kütüğü kebar n.
geleneksel hint toplumunda en yüksek ikinci kasta mensup kimse kshatriya n.
geleneksel evlilik traditional marriage n.
geleneksel düğün traditional marriage n.
bazı kızılderililerin geleneksel kıyafeti blanket n.
geleneksel iskoç yılbaşı gecesi kutlaması hogmanay [scotland] n.
(botsvana'da) okavango deltası'nda yaşayan bir halkın kullandığı ağaç kütüğünden yapılan geleneksel bir kano mokoro n.
geleneksel yahudi evlenme törenlerinde gelin ve damadın altında durduğu tente huppa n.
geleneksel yahudi evlenme törenlerinde gelin ve damadın altında durduğu tente huppah n.
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente chuppah n.
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente chupah n.
geleneksel yahudi evlilik törenlerinde çiftin altında durduğu dört ayaklı tente chuppa n.
irlanda'da giyilen geleneksel bir ayakkabı türü pampootie n.
geleneksel eş tradwife (traditional wife) n.
geleneksel cinsiyet rollerine inanan ev hanımı eş tradwife (traditional wife) n.
geleneksel otorite traditional authority n.
geleneksel olarak yankee'lere atfedilen niteliklere sahip yankee adj.
geleneksel cinsiyet rollerine sadık kalan unliberated adj.
geleneksel toplumsal rollere bağlı kalan unliberated adj.
(özellikle feminist teoride) geleneksel cinsiyet rolleri ve toplumsal rollerle kısıtlanmamış liberated adj.
(sosyal yaşam) geleneksel static adj.
Education
müfredatı esnek veya geleneksel olmayan okul alternative school n.
geleneksel eğitim traditional education n.
türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi hakkında yönetmelik regulation on foreign language education in higher education institutions and rudiments to conform within foreign language education n.
geleneksel eğitim sage-on-a-stage n.
konuşmada kullanılan geleneksel dilbilgisinin ana kısımlarından biri major form class n.
alternatif eğitim yöntemlerini ve biçimlerini benimsemek üzere geleneksel okul biçimlerini kaldırma taraftarı kimse deschooler n.
geleneksel devlet veya özel okullara alternatif olarak ortaya çıkmış, esnek bir müfredata ve yenilikçi öğretim metotlarına sahip özel okul free school n.
üniversite öğrencilerinin geleneksel olmayan konuları çalışılabilmek için kurulan bağımsız ve lisanssız kurum free university n.
(özel ihtiyaçları olan bir çocuğu) geleneksel okul derslerine sokmak mainstream v.
alternatif eğitim yöntemlerini ve biçimlerini benimsemek üzere geleneksel okul biçimlerini kaldırmak deschool v.
geleneksel sınıf ortamı içerisinde bulunmayan nonclassroom adj.
Literature
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım nouveau roman n.
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım anti-roman n.
(geleneksel vezinde) geriye dönüş turnagain n.
geleneksel öykü kurallarına uymayan anlatı antinarrative n.
eserlerde tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerinin olmadığı bir edebi akım antinovel n.
eserlere tutarlı olay örgüsü ve gerçekçi karakter tasviri gibi geleneksel roman öğelerini koymayan bir yazar antinovelist n.
geleneksel anlatı kurallarına uymayan hikaye antistory n.
çok uzun geleneksel bir gal şiiri awdl n.
geleneksel bir farsça ayet formu rubaiyat n.
geleneksel şiir kurallarına uymayan antipoetic adj.