gidip gidip gelmek - Turco Inglés Diccionario
Historia

gidip gidip gelmek



Significados de "gidip gidip gelmek" en diccionario inglés turco : 2 resultado(s)

Turco Inglés
Colloquial
gidip gidip gelmek go in and out v.
Idioms
gidip gidip gelmek back and fill [us] v.

Significados de "gidip gidip gelmek" con otros términos en diccionario inglés turco: 126 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
gidip gelmek shuttle v.
General
iki şey arasında gidip gelmek hover v.
gidip gelmek go and return v.
birkaç yer arasında gidip gelmek shuttle v.
gidip gelmek run v.
gidip gelmek ply between v.
gidip gelmek seesaw v.
banliyödeki ev ile şehirdeki işyeri arasında her gün gidip gelmek commute v.
arasında gidip gelmek (iki durum) alternate between v.
gidip gelmek get about v.
gidip gelmek go regularly v.
gidip gelmek (arasında) run v.
çaprazlama gidip gelmek crisscross v.
arasında gidip gelmek shuttle between v.
arasında gidip gelmek go between v.
ev ile iş arasında gidip gelmek commute v.
oradan oraya gidip gelmek get about v.
oraya buraya gidip gelmek get about v.
gidip gelmek call for v.
gidip gelmek ply v.
(markete kadar) gidip gelmek run up to the store v.
işe yürüyerek gidip gelmek walk to and from work v.
gidip gelmek (sarkaç gibi iki nokta arasında) lurch v.
ev iş arası gidip gelmek commute v.
bir koşu gidip gelmek nip v.
gidip gelmek traffic v.
gidip gelmek traffick v.
defalarca gidip gelmek weave v.
gidip gelmek alternate v.
aşağı yukarı gidip gelmek bobble v.
aynı rotada gidip gelmek run v.
gidip gelmek double v.
ileri geri gidip gelmek parade v.
(bir yeri) gidip gelmek parade v.
karşılıklı gidip gelmek intervisit v.
gidip gelmek shoggle v.
gidip gelmek showd v.
ileri geri gidip gelmek shuttlecock v.
işe gidip gelmek için uygun olan commutable adj.
Phrasals
gidip gelmek swing around v.
gidip gelmek spin around v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek hover between something (and something else) v.
(bir yere) uğramak/gidip gelmek/girip çıkmak run by (some place) v.
(bir yere) uğramak/gidip gelmek/girip çıkmak run by v.
(iş, okul) arasında her gün gidip gelmek commute (something) into (something) v.
arasından gidip gelmek/koşturmak run between v.
(ev ile iş) (iki şehir/yer vb) arasında gidip gelmek commute between v.
hızlıca/kısa süreliğine gidip gelmek scoot down v.
hemen gidip gelmek scoot down v.
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek drive between v.
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek drive between v.
(iki şey arasında) gidip gelmek hover between (something) and (something else) v.
(iki şey arasında) gidip gelmek hover between something (and something else) v.
(iki durum/hal) arasında gidip gelmek vacillate between (thing) and (another) v.
seçenekler arasında gidip gelmek bounce (something) back and forth v.
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek alternate between (someone and someone else) v.
biriyle başka biri arasında gidip gelmek alternate between something and something else v.
(insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek alternate between (people or things) v.
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek alternate between (someone and someone else) v.
biriyle başka biri arasında gidip gelmek alternate between something and something else v.
(insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek alternate between (people or things) v.
seçenekler arasında gidip gelmek bounce back and forth v.
(iş/okul ve ev) arasında her gün gidip gelmek commute between (places) v.
(iki yer) arasında sürekli gidip gelmek commute between (places) v.
her gün (yaşadığı ve çalıştığı yer) arasında gidip gelmek commute between (places) v.
(iş, okul arasında her gün) gidip gelmek commute into v.
bir yerde bir oraya bir buraya gidip gelmek dash across something v.
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek fluctuate between (someone and someone else) v.
(bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek fluctuate between (something) and (something) v.
arasında gidip gelmek hover between v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek hover between (something) and (something else) v.
etrafında oradan oraya koşuşturmak/gidip gelmek jockey around v.
(iki kişi veya şey) arasında gidip gelmek oscillate between (two people or things) v.
(birileri/bir şeyler) arasında gidip gelmek run between (someone or something) v.
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında gidip gidip gelmek shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
(iki veya daha fazla şey) arasında gidip gelmek vary between (something) v.
(iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek vary between (something) v.
(iki veya daha fazla durum, hal) arasında gidip gelmek vary between (something) v.
(bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek vary between (something) and (something else) v.
(iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek vary between (something) and (something else) v.
(bir durumla/halle başka bir durum/hal) arasında gidip gelmek vary between (something) and (something else) v.
(bir şeyle bir şey) arasında değişmek/gidip gelmek vary from (something) v.
(bir durumla/halle başka bir durum/hal) arasında değişmek/gidip gelmek vary from (something) v.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek waver between (someone or something) and (someone or something else) v.
Colloquial
iki seçenek arasında gidip gelmek be a toss-up v.
iki seçenek arasında gidip gelmek be a toss-up (between a and b) v.
iki arada gidip gelmek yo-yo v.
gidip gelmek go in and out v.
(iki seçenek arasında) gidip gelmek be of two minds v.
(iki seçenek arasında) gidip gelmek be in two minds v.
başarıyla başarısızlık arasında gidip gelmek be up and down v.
Idioms
uçlarda gidip gelmek drive to the wall v.
iki seçenek arasında gidip gelmek have (someone) coming and going v.
düşünceleri arasında gidip gelmek alternate in between thinking v.
iki seçenek arasında gidip gelmek blow hot and cold v.
(iki seçenek arasında) gidip gelmek be in two minds v.
(iki seçenek arasında) gidip gelmek be of two minds v.
yaşam ile ölüm arasında gidip gelmek hover between life and death v.
yaşamla ölüm arasında gidip gelmek lie hovering between life and death v.
(iki şey) arasında ince bir çizgide gidip gelmek tread a fine line between (something) v.
ince bir çizginin iki tarafında gidip gelmek tread/walk a fine line v.
ince bir çizginin iki tarafında gidip gelmek tread/walk a thin line v.
araçla (bir yere) gidip gelmek take a spin (to some place) v.
istekli olmakla olmamak arasında gidip gelmek be hot and cold v.
hevesli olmakla olmamak arasında gidip gelmek be hot and cold v.
ilgilenmekle ilgilenmemek arasında gidip gelmek be hot and cold v.
sıcak davranmakla soğuk davranmak arasında gidip gelmek be hot and cold v.
yakın davranmakla uzak davranmak arasında gidip gelmek be hot and cold v.
öbür tarafa gidip gelmek go to hell and back v.
öbür tarafa gidip gelmek go through hell and back v.
iki zıt şey arasında gidip gelmek sway to and fro v.
iki seçenek arasında gidip gelmek blow hot and cold v.
bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek go for a spin (to some place) v.
bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek go out for a spin (to some place) v.
işe gidip gelmek punch the (time) clock v.
ben çocukken okula gidip gelmek için dağlar tepeler aşardım when I was a kid, I walked to school uphill both ways expr.
ben senin yaşındayken okula gidip gelmek için dağlar tepeler aşardım when I was your age, I walked to school uphill both ways expr.
Tourism
ters yönlü gidip gelmek reverse-commute v.
Technical
belli bir alanda gidip gelmek travel v.
gidip gelmek navigate v.
Television
İngiliz Kanalı üzerinden İngiltere'ye sık sık gidip gelmek channel-hop v.
Transportation
işe gidip gelmek için olan commuter adj.
Archaic
oraya buraya gidip gelmek dodge v.
Slang
hızlıca tuvalete gidip gelmek pop to the loo v.
hemen tuvalete gidip gelmek pinch (one) off v.