haksız - Turco Inglés Diccionario
Historia

haksız



Significados de "haksız" en diccionario inglés turco : 59 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
haksız unfair adj.
haksız unjust adj.
General
haksız unmerited adj.
haksız false adj.
haksız iniquitous adj.
haksız injurious adj.
haksız gratuitous adj.
haksız invidious adj.
haksız tortious adj.
haksız ill adj.
haksız iniqultous adj.
haksız raw adj.
haksız tortuous adj.
haksız unequal adj.
haksız unwarranted adj.
haksız wrongful adj.
haksız unearned adj.
haksız wrong adj.
haksız unjustified adj.
haksız inequitable adj.
haksız undeserved adj.
haksız insupportable adj.
haksız uncalled for adj.
haksız unrighteous adj.
haksız unjust adj.
haksız unfair adj.
haksız ill-gotten adj.
haksız uncalled-for adj.
haksız wrongous adj.
haksız unequitable adj.
haksız unlevel adj.
haksız unrightful adj.
haksız unrightwise [obsolete] adj.
haksız misgotten adj.
haksız lowdown adj.
haksız low-down adj.
haksız immerited [obsolete] adj.
haksız iniquous [obsolete] adj.
haksız slanter [australia] adj.
Colloquial
haksız a bit thick [uk] adj.
haksız a bit strong [uk] adj.
haksız a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] adj.
haksız over the score adj.
haksız over the fence (austral and nz informal) expr.
Idioms
haksız a bit thick adj.
haksız in the wrong expr.
Trade/Economic
haksız unjust adj.
Law
haksız unlawful adj.
haksız guilty adj.
haksız unfair adj.
haksız illegal adj.
haksız tortious adj.
haksız wrongful adj.
haksız without merit adj.
Politics
haksız unfair adj.
Archaic
haksız desertless adj.
Slang
haksız red-hot [aus] adj.
British Slang
haksız shade n.
haksız shan n.

Significados de "haksız" con otros términos en diccionario inglés turco: 420 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
haksız yere unjustly adv.
haksız yere unduly adv.
General
haksız fiil torts n.
haksız iddia arrogation n.
haksız tutukluluk false imprisonment n.
bankaların haksız fiil sorumluluğu tort liability of banks n.
haksız maletme arrogation n.
haksız fiilde müşterek failler joint tortfeasors n.
haksız kazanç pelf n.
haksız rekabet dishonest trading n.
haksız zenginleşme unjust enrichment n.
haksız talep imposition n.
kurallara uygun ama haksız kazanma gamesmanship n.
haksız kazanç haul n.
polisin haksız fiil sorumluluğu tort liability of police n.
haksız işgal tazminatı ejectment n.
haksız tutuklama false imprisonment n.
hastanelerin haksız fiil sorumluluğu tort liability of hospitals n.
haksız rekabet unfair competition n.
haksız muamele tort n.
haksız fiile benzeyen fiil quasi tort n.
haksız çıkar sağlayan gonif n.
haksız kazanç unearned gain n.
haksız kazanç unearned income n.
haksız kazanç undeserved gain n.
haksız fiil wrong n.
haksız avantaj unfair advantage n.
haksız çıkar unfair advantage n.
haksız menfaat unfair advantage n.
haksız gerekçeyle fesih termination without good cause n.
haksız kazanç ill gotten gains n.
haksız kullanma wrong use n.
haksız kullanma misapplication n.
haksız suçlama unfair accusation n.
haksız muamele unfair deal n.
ağır ve haksız eleştiri strong and unfair criticism n.
haksız kazanç unfair profit n.
haksız davranış/fiil action in tort n.
haksız iddialarda bulunan kimse arrogator n.
haksız kazanç sağlayan kimse bandit n.
haksız yollarla alan kimse usurper n.
(servetin, işin) yanlış, orantısız veya haksız dağılımı maldistribution n.
görevin haksız kazanç için kötüye kullanılması venality n.
haksız muamele unfair treatment n.
haksız bir şekilde öncelik elde etme queue-jumping n.
haksız hükümler harm n.
haksız fiyat artışı pack n.
haksız uygulamayı durdurma emri injunction n.
haksız uygulama injustice n.
haksız davranış shaft n.
haksız iddia ileri sürme pretense n.
haksız işgal edilen boş ev/bina squat n.
haksız işgal squatterism n.
haksız uygulama stretch n.
haksız çıkarmak prove to be wrong v.
haksız olmak be in the wrong v.
benimsemek (haksız yere) arrogate v.
bir meseleyi haksız olarak kendi menfaatine idare etmek gerrymander v.
haksız çıkmak turn out to be in the wrong v.
haksız bulmak find unjust v.
haksız olmak be wrong v.
kurban etmek (haksız yere) victimize v.
haksız iddiada bulunmak arrogate v.
haksız hüküm verdirmek prejudice v.
haksız olduğunu kanıtlamak (suçlama vb'nin) repulse v.
haksız olarak almak misappropriate v.
haksız bulunmak find something unjust v.
haksız bulunmak be regarded as unfair v.
haksız bulunmak be consider unfair v.
haksız bulunmak be found unjust v.
haksız çıkarmak prove (someone) to be in the wrong v.
haksız bulmak find (someone) to be in the wrong v.
haksız bulmak find (something) unjust v.
haksız olarak müdahale etmek intrude v.
haksız kazanç elde etmek acquire illegally v.
haksız yere suçlamak accuse wrongly v.
haksız yere suçlamak accuse someone falsely v.
haksız yere suçlamak accuse someone unjustly v.
haksız duruma düşmek end up being the one in the wrong v.
haksız duruma düşmek end up being wrong v.
haksız kazanç sağlamak derive an improper personal benefit v.
kurban etmek (haksız yere) victimise v.
haklıyken haksız duruma düşmek end up being wrong although you are right v.
haksız yere eleştirilmek denigrate v.
haksızlığa/haksız bir davranışa uğramak be subjected to injustice v.
haksızlığa/haksız bir davranışa uğramak be wronged v.
haksız muamelede bulunmak treat unfairly v.
(memuriyetten) haksız kazanç sağlamak job v.
haksız yere cezalandırmak job v.
haksız yere görevden almak job v.
haksız çıkarmak betray v.
haksız bir şekilde avantaj elde etmek queue-jump v.
haksız yere delil olarak göstermek misallege v.
haksız kazanç elde etmek lurch v.
haksız kazancı ifşa etmek disgorge v.
haksız menfaat elde etmek rort v.
haksız fayda elde etmek presume v.
suçlamaları haksız çıkarmak beat the allegations v.
birine karşı haksız hüküm vermek prejudice against v.
haksız kazanılmış ill gotten adj.
haksız yollarla elde edilmiş ill-gained adj.
haksız kazanılmış ill-gained adj.
haksız yere kovulmuş unfairly dismissed adj.
haksız ayrım gözetmeyen uninvidious adj.
haksız yollarla alan usurpant [obsolete] adj.
haksız yollarla alan usurpatory [rare] adj.
haksız yollarla alan usurping adj.
temsilcilerin bir yasama organına uygunsuz veya haksız şekilde dağıldığı malapportioned adj.
haksız yere gururlu misproud adj.
haksız şekilde elde edilmiş ill-got adj.
haksız yere istenen coveted adj.
haksız yere wrongful adj.
haksız bir şekilde wrongly adv.
haksız surette wrongfully adv.
haksız olarak unjustly adv.
haksız yere wrongly adv.
haksız bir biçimde insupportably adv.
haksız yere invidiously adv.
haksız yere gratuitously adv.
haksız olarak wrongfully adv.
haksız bir şekilde inequitably adv.
haksız yere distemperately adv.
haksız yere wrongfully adv.
haksız yere undeservedly adv.
haksız yere unmeritedly adv.
haksız surette unjustifiably adv.
haksız surette inexcusably adv.
haksız bir şekilde unrightly adv.
haksız yere reasonlessly adv.
haksız bir şekilde unrightfully adv.
haksız bir şekilde unwarrantedly adv.
haksız yollarla alarak usurpedly adv.
haksız yollarla alarak usurpingly adv.
haksız yere wrong adv.
haksız bir şekilde wrongously adv.
haksız yere wrongously adv.
haksız bir şekilde mistakingly adv.
haksız yere desertlessly adv.
Phrasals
haksız elde etmek rake off v.
haksız yere üzerinden geçinmek impose upon v.
haksız yere üzerinden geçinmek impose on v.
(birinin) üstüne gitmek/haksız yere eleştirmek dump on (someone or something) v.
haksız bir şekilde/haince almak steal away v.
(birine) insafsızca/haksız davranmak tread on (someone) v.
(birine) insafsızca/haksız davranmak tread upon (someone) v.
Colloquial
haksız muamele the shaft [usa] n.
haksız muamele a raw deal n.
haksız muamele dirty deal n.
haksız ve kötü davranış a raw deal n.
haksız kazanç ill-gotten gain n.
haksız davranış rough spin [new zealand] n.
haksız fayda sağlamak put it to v.
(birinden) haksız fayda sağlamak put it to (someone) v.
birinden haksız fayda sağlamak jerk over v.
haksız olmak be rather steep v.
birine haksız davranmak do someone wrong v.
haksız surette outright adv.
haksız mıyım? isn't that right? expr.
Idioms
haksız suçlama bad rap n.
haksız suçlama a bad rap n.
haksız yargılama bad rap n.
haksız muamele a rough deal n.
haksız yargılama a bad rap n.
haksız eleştiri bad rap n.
ağır ve haksız eleştiri a hatchet job n.
haksız kazanç ill-gotten gains n.
haksız ceza rough justice n.
haksız ceza a bum rap n.
haksız suçlama a bum rap n.
haksız eleştiri a cheap shot n.
haksız adalet rough justice n.
haksız muamele a raw deal n.
haksız müdahale a rough deal n.
haksız müdahale a raw deal n.
kötü/haksız muamele the rough end of the pineapple [australia/new zealand] n.
adaletsiz/haksız davranış dirty pool n.
haksız kazanılan para the mammon of unrighteousness n.
haksız elde edilen zenginlik the mammon of unrighteousness n.
haksız kazanç the mammon of unrighteousness n.
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış zenginlik the mammon of unrighteousness n.
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış servet the mammon of unrighteousness n.
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış para the mammon of unrighteousness n.
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış varlık the mammon of unrighteousness n.
(birine) karşı haksız çıkışma a whack at (someone) n.
(birine) karşı haksız eleştiri a whack at (someone) n.
haksız muameleye maruz kalınan bir hayat a dog's life n.
(biri/bir şey) hakkında yapılan ağır ve haksız eleştiri a hatchet job (on somebody/something) n.
haksız muamele a raw deal n.
haksız muamele a rough deal n.
(birini) haksız eleştirme a shot at (someone) n.
(birini) haksız yere eleştirme a whack at (someone) n.
haksız suçlama bum rap n.
haksız eleştiri pot shot n.
haksız yere suçlamak point the bone at (someone or something) v.
(başkasına karşı birine) haksız kazanç veya avantaj sağlamak stack the cards in the favor of (someone or something) v.
haksız/yolsuz uygulamasına son vermek cease and desist v.
birini haksız yere eleştirmek run somebody down v.
haksız muamele etmek put the boot in v.
uyarmadan taraflı ve haksız değişiklikler yapmak move the goal v.
uyarmadan taraflı ve haksız değişiklikler yapmak move the goalposts v.
(birine/bir şeye) haksız kazanç sağlatmak stack the odds in (someone's or something's) favor v.
(birine/bir şeye) haksız kazanç sağlatmak stack the odds in the favor of (someone or something) v.
başkasından haksız yere iyilik/yardım beklemek have (one's) hand out v.
birisini haksız çıkarmak prove somebody wrong v.
haksız olmak be wide of the mark v.
(tamamen) haksız olmak fall wide of the mark v.
biraz haksız olmak be a bit steep v.
haksız yere suçlamak bum rap v.
haksız yere suçlamak bum-rap v.
haksız bir durumu düzeltmek/telafi etmek right a wrong v.
(birine/bir şeye karşı) haksız avantaj sağlamak stack the deck (against) (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı haksız avantaj sağlamak stack the odds against (someone or something) v.
haksız vergi kazancı sağlayan tax-and-spend adj.
haksız bir şekilde below the belt adv.
Speaking
haksız mıyım? eh [canadian] interj.
haksız mıyım? am I right? expr.
haksız mıyım yani? so am I wrong? expr.
haksız mıyım? am I wrong? expr.
haksız sayılmazsın you're not wrong expr.
haksız değilsin you're not wrong expr.
haksız mıyım yani? am I wrong in ....(thinking / saying etc)? expr.
Trade/Economic
bazı hileci aracı kurumların piyasada az prim yapan hisse senetlerini çok çekici bir yatırım aracıymış gibi gösterip kendilerine haksız komisyon geliri sağlamaları churning n.
başkasının piyasasında damping yaparak haksız rekabette bulunan ülkenin mallarına karşı konulan vergi anti-dumping tax n.
başkalarına veya onların mallarına karşı yapılan haksız fiil ya da zarar tort n.
haksız mesuliyet tortious liability n.
haksız fiil sorumluluğu tortious liability n.
haksız kazanç unjustified benefit n.
haksız rekabet unfair competition n.
haksız işlem unfair treatment n.
haksız yere toprak elde eden kimse land-grabber n.
haksız kazanç unlawful profits n.
haksız alınan vergi unduly collected tax n.
haksız şart/koşul unfair term n.
haksız kullanma misapplication n.
haksız kazanç ve zenginleşmeyi önlemek için yasalarca konulan sorumluluk quasi contract n.
haksız rekabet unfair competition n.
haksız ticari uygulamalar unfair trade practices n.
haksız işten çıkarma wrongful dismissal n.
haksız muamele tort n.
haksız zarar testi injury test n.
haksız ticari uygulama kanunları unfair trade practice laws n.
haksız kazanç unlawful profit n.
haksız ticari uygulamalar yönergesi unfair commercial practices directive n.
haksız muamele raw deal n.
haksız sorumluluk tortious liability n.
haksız fesih injustice termination n.
haksız rekabetin önlenmesi prevention of unfair competition n.
haksız ticari uygulamalar unfair commercial practices n.
haksız işgücü uygulamaları unfair labor practices n.
haksız işgücü uygulamaları unfair labor practice n.
kasıtlı haksız muamele intentional tort n.
tazminat borcu doğuran haksız fiil miscarriage n.
haksız fiyat değerlendirme kurulu unfair price assessment board n.
grev yapan işçiler arasında karışıklık yaratarak onları haksız duruma düşürmeye çalışan kimse goon n.
haksız ticaret unfair trade n.
yanlış bilgiler yayarak haksız kazanç sağlamak false rumour trading v.
haksız olarak unduly adv.
Law
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa recto n.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa writ of right n.
haksız şekilde tortiously n.
haksız devir tortious conveyance n.
arazisinden haksız biçimde çıkarılan kimse disseizee n.
başkasına ait bir şeyi haksız olarak alıkoyma wrongful distress n.
başkasının arazisini haksız yere işgal eden kişi disseisor n.
başkasının yaptığı haksız fiilin sorumluluğunu üzerine alma purging a tort n.
başkasına ait bir mülkün haksız yollarla alınması usurpation n.
bir kuruma haksız bir uygulamayı durdurması için verilen emir enjoining n.
bir kuruma haksız bir uygulamayı durdurması için verilen emir enjoinment n.
bir kuruma haksız bir uygulamayı durdurması için verilen emir cease and desist order n.
bir kuruma haksız bir uygulamayı durdurması için verilen emir injunction n.
bir kimseyi meskeninden haksız biçimde çıkarma ouster n.
denizde işlenen haksız fiil maritime tort n.
davacının hem haksız fiil hem de akitten doğan dava hakkına sahip olduğu durumlarda akitten doğan dava hakkını kullanması waiver of court n.
gayrimenkule haksız müdahale trespass n.
gayrimenkule konan haksız ipotek cloud on title n.
haksız işten çıkarma wrongful termination n.
haksız etki undue influence n.
haksız fiil tortious act n.
haksız taraf guilty part n.
haksız işgal unlawful detainer n.
haksız zenginleşme illicit enrichment n.
haksız tahrik unjust provocation n.
haksız fiil davası tort case n.
haksız rekabetin meni unfair competition prevention n.
haksız fiil hukuku tort law n.
haksız arama unlawful search n.
haksız giriş unlawful entry n.
haksız işgal forcible detainer n.
haksız kamulaştırma excess condemnation n.
haksız olarak edinilen malın iadesi davası replevin in the cepit n.
haksız fiil işleyen kimse tortfeasor n.
haksız işgal summary possession n.
haksız iktisap usurpation n.
haksız yere işten çıkarma wrongful termination n.
haksız suçlama aspersion n.
haksız muamele hukuku tort law n.
haksız imtiyaz undue preference n.
haksız uygulamayı durdurma emri injunction n.
haksız fiil sorumluluğu tort liability n.
haksız fiilden doğan zararlar tort damages n.
haksız müdahale intrusion n.
haksız fiilden doğan zarar tort n.
haksız rekabet suçu offense of unfair competition n.
haksız fiil civil wrong n.
haksız fiil tort n.
haksız zenginleşme unjust enrichment n.
haksız fiil act of injustice n.
haksız işten çıkarma wrongful discharge n.
haksız yorum unfair comment n.
haksız yakalama ya da tutuklamayı yasaklayan kanun habeas corpus act n.
haksız muamele tort n.
haksız suç yükleme aspersion n.
haksız yere işten çıkarma wrongful discharge n.
haksız fiil faili tort feasor n.
haksız eleştiri unfair comment n.
haksız olarak alınan bir menkulün iadesi davası action to return unlawfully held possessions n.
haksız alıkoymaya karşı tazminat davası action of trover n.
haksız fesih unjust termination n.
haksız biçimde kazanılan şeyler fruits of a crime n.
haksız fiilden doğan tazminat hakkı ile ilgili taraflar arasında varılan anlaşma hükümlerinin yerine getirilmesi accord and satisfaction n.
haksız talep unjustified request n.
haksız kazanç unlawful profit n.
haksız fiilin yapıldığı yer lex loci delicti n.
haksız tevkif spiteful arrest n.
haksız uygulamayı durdurma emri enjoinment n.
haksız olarak ele edilen bir şeyin iadesi davası claim and delivery n.
haksız mal edinme unjustified benefit n.
haksız fiil davası tort action n.
haksız kazanç unjust enrichment n.
haksız taarruz unjust assault n.
haksız müdahale unlawful interference n.
haksız yere işten çıkarma wrongful dismissal n.
haksız rehin cloud on title n.
haksız olarak alınan bir şeyin iadesi davası action for claiming back n.
haksız rekabetin önlenmesi yasası unfair competition prevention act n.
haksız fiil wrongful act n.
haksız rekabet unfair competition n.
haksız fiil tort n.
haksız rekabet unfair competition n.
haksız fiyatlama upcoding n.
haksız uygulamayı durdurma emri enjoining n.
haksız tutuklamayı yasaklayan kanun habeas corpus act n.
haksız ayrım unjust discrimination n.
haksız red improperly refusal n.
haksız doğum (sağlık çalışanlarının yetersiz bilgilendirmesi nedeniyle engelli çocuk sahibi olan ailenin bu konuda açtığı dava) wrongful birth n.
haksız fiil (a) wrong n.
haksız yakalamayı yasaklayan kanun habeas corpus act n.
haksız işten çıkarma wrongful dismissal n.
haksız olarak alınan bir menkulün iadesi davası action of detinue n.
haksız tevkif malicious arrest n.
haksız rekabetin önlenmesi unfair competition prevention n.
haksız muamele civil wrong n.
haksız toplanmış kanıt fruit of the poisonous tree n.
haksız nüfuz kullanımı undue influence n.
haksız mal iktisabı unjustified benefit n.
haksız surette wrongfully n.
haksız uygulamayı durdurma emri cease and desist order n.
kişisel bütünlüğe yönelik haksız fiiller dignitary torts n.
kasten yapılan haksız fiil wilful tort n.
üçüncü bir kişiye yapılan bilinçli yanlış bir ifade sonucu ekonomik zarara sebep olan haksız fiil injurious falsehood n.
üçüncü bir kişiye yapılan bilinçli yanlış bir ifade sonucu ekonomik zarara sebep olan haksız fiil malicious falsehood n.
yasal ama haksız ölüm cezası judicial murder n.
haksız idam cezası judicial murder n.
toprak parçasının haksız yoldan ilhakı landgrab n.
üçüncü tarafın davadan haksız çıkar sağlaması maintenance n.
ciddi şekilde yaralanma veya ölüme sebep olan fakat ihmal, haksız amaç veya yasadışı fiil içermeyen kaza misadventure n.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasaya dayanarak yapılan kovuşturmaya konu olan mal mise n.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasa mise n.
ganimet davaları haricinde tüm denizcilik sözleşmeleri ve haksız fiilden doğan zararlar üzerinde yargı yetkisi olan bir deniz mahkemesi kolu instance court n.
haksız fiil hukuku law of tort n.
haksız yere hapsedilme unjust incarceration n.
haksız jüri kararı false verdict n.
haksız işgal tazminatı mesne profits n.
başkasının malına verilen haksız zarar injury n.
(haksız muamele hukukunda) eylemin veya eylemsizliğin doğal sonucu olarak öngörülen şey foreseeability n.
(haksız muamele hukukunda) önceden kestirilebilir olan şey foreseeability n.
haksız işgal squatting n.
bir devlet yetkisini haksız olarak kullanmak accroach v.
haksız yere suçlamak accuse falsely v.
haksız fiil işlemek commit a tortious act v.
haksız alınmış wrongfully seized adj.
(haksız muamele hukukunda) öngörülebilmesi gereken foreseeable adj.
Politics
deniz taşımacılığında haksız fiyatlandırma uygulamaları danışma komitesi advisory committee on unfair pricing practices in maritime transport n.
haksız işten çıkarma unfair dismissal n.
haksız rekabet uygulamaları unfair competitive practices n.
haksız rekabet unduly competition n.
haksız müdahale undue interference n.
haksız yönetim unjust rule n.
haksız rekabet üstünlüğü unfair competitive advantage n.
sık sık haksız davalar açan ve kavga gürültü çıkaran kişi embracer n.
sık sık haksız davalar açan ve kavga gürültü çıkaran kişi embraceor n.
tüketici sözleşmelerindeki haksız koşullar unfair terms in consumer contracts n.
Industry
çalışanın veya çalışan grubunun işveren tarafından gördüğü haksız muameleyi şikayeti grievance n.
Insurance
sigortalının üçüncü bir tarafa karşı haksız bir fiil işlemesi halinde onun yasal sorumluluğunu kapsayan sigorta personal liability insurance n.
Telecom
haksız rekabet unfair competition n.
haksız rekabet uygulaması unfair competitive practice n.
haksız kazanç unjust enrichment n.
Marine
deniz ticaretini ilgilendirmeyen haksız fiiller non-maritime torts n.
deniz ticaretini ilgilendirmeyen haksız fiiller nonmaritime torts n.
Sport
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheap shot n.
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheapshot n.
Boxing
haksız şekilde büyük bir darbe indirmek king-hit v.
Latin
efendiye kölesinin haksız fiilinden dolayı açılan dava actio noxalis n.
haksız fiil delictum n.
haksız fiil benzeri quasi delictum n.
haksız fiilin işlendiği yer forum delicti n.
sahibine kölesinin haksız fiilinden dolayı açılan dava actio noxalis n.
haksız yere işkence edilen birine dikkati çekmek için kullanılan bir ifade ecce interj.
Slang
haksız ceza bum rap n.
haksız yüzde/komisyon a rake-off n.
haksız kar payı a rake-off n.
haksız davranış shafting n.
haksızlığa/haksız bir davranışa uğramak take it up the ass v.
(birine) haksız davranmak do (one) wrong v.
haksız muamele etmek stick it to v.
(birine) haksız muamele etmek stick it to (one) v.
haksız mıyım? amirite (am I right?) expr.
Modern Slang
pokerde haksız/etik olmayan şekilde avantaj elde etme angle shoot n.
haksız mıyım ama? am I wrong tho? expr.
haksız mıyım? ain't that right? exclam.