hang on! - Turco Inglés Diccionario
Historia

hang on!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "hang on!" en diccionario turco inglés : 2 resultado(s)

Inglés Turco
Colloquial
hang on! expr. dayan!
hang on! expr. ha gayret!

Significados de "hang on!" con otros términos en diccionario inglés turco: 218 resultado(s)

Inglés Turco
General
hang-on n. bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan şey
hang on to v. yapışmak
hang on v. bağlı olmak
hang on somebody's words v. ağzının içine bakmak
hang on v. takmak
hang on v. tutunmak
hang on somebody's lips v. ağzının içine bakmak
hang on v. sarılmak
hang on to v. sıkı tutunmak
hang on v. asmak
hang up on someone v. telefonu suratına kapatmak
hang on v. sallanmak
hang on v. germek
hang up on someone v. telefonu yüzüne kapatmak
hang on v. sıkı tutmak
hang on v. ısrar etmek
hang on v. dayanmak
hang on somebody's words v. ağzı açık dinlemek
hang on v. asılmak
hang on v. katlanmak
hang on v. asılı durmak
hang on someone's every word v. can kulağıyla dinlemek
hang on somebody's lips v. can kulağıyla dinlemek
hang on the wall v. duvara asmak
hang on v. tutmak
hang on v. beklemek
hang on v. yapışmak
hang a painting on a wall v. duvara tablo asmak
hang a picture on a wall v. duvara tablo asmak
hang on tight v. sıkıca tutunmak
hang around at home on sunday v. pazar günü evde takılmak
hang-on adj. bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan bir şey ile ilgili
Irregular Verb
hang a horseshoe on the door v. kapıya at nalı asmak
Phrasals
hang on v. (hastalık) bünyeye yapışıp kalmak
hang on v. (ses) duyulmaya devam etmek
hang on v. (telefonda) hatta kalmak
hang on v. beklemeye almak (telefonda)
hang on v. dişini sıkmak
hang on to v. sımsıkı tutmak
hang on to v. sıkıca tutmak
hang up on someone v. telefonu yüze kapamak
hang up on someone v. telefonu yüzüne kapamak
hang on v. vazgeçmemek
hang on v. ısrarcı olmak
hang on v. sımsıkı sarılmak
hang on v. durmak
hang on v. kalmak
hang on v. takılıp kalmak
hang something on someone or something v. birine/bir şeye bir şey asmak
hang something on someone or something v. birine/bir şeye bir şey takmak
hang something on someone or something v. birine/bir şeye bir şey tutturmak
hang on v. dikkatlice dinlemek
hang on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) yapışmak
hang on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) sıkı tutunmak
hang on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) sıkıca tutmak
hang on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) sımsıkı tutmak
hang on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) tutunmak
hang something on someone v. bir şeyi birinin üstüne atmak
hang something on someone v. birini suçlamak
hang something on someone v. birinin üstüne bir şeyin suçunu atmak
hang something on someone v. birine bir şeyle iftira atmak
hang something on someone v. bir suçu birinin üstüne atmak
Colloquial
hang on (to) like grim death v. asılmak
hang one on v. kafa çekmek
hang one on v. sarhoş olmak
hang on (to) like grim death v. sıkıca elinden tutmak
hang on a second expr. bir saniye bekle
hang on a mo expr. bir dakika/saniye
hang on a minute expr. bir dakika bekle
hang on a mo expr. biraz bekle
hang on a moment expr. biraz bekle
hang on a moment expr. bekle biraz
hang on a minute expr. biraz bekle
hang on a sec expr. bir saniye bekle
hang on a second expr. bir saniye bekleyin
hang on expr. dayan
hang on expr. dur biraz
hang on to your hat expr. dikkat edin
hang on there! expr. orada dur işte!
hang on to your hat expr. kemerlerinizi bağlayın
hang on expr. sık dişini
hang on to your hat expr. sıkı durun
hang on to your hat! expr. sıkı dur! (bak ne anlatacağım)
hang on a mo expr. (kısa süreliğine) bekle beni
do not hang noodles on my ears expr. beni kandırmaya çalışma
do not hang noodles on my ears expr. bana dolma yutturamazsın
do not hang noodles on my ears expr. bana yediremezsin
do not hang noodles on my ears expr. bana yutturamazsın
hang on in there expr. dişini sık
hang on in there expr. pes etme
hang on in there expr. dayan
hang on in there expr. kendini bırakma
Idioms
a peg on which to hang (something) n. bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey
a peg on which to hang something n. bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey
a peg to hang (something) on n. bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey
a peg to hang a matter on n. asıl meseleye girmek için kullanılan bahane/vesile/fırsat
a peg on which to hang (something) n. asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg on which to hang something n. asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg to hang (something) on n. asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg on which to hang (something) n. fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey
a peg on which to hang something n. fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey
a peg to hang (something) on n. fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey
a peg on which to hang something n. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg on which to hang something n. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg on which to hang something n. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg on which to hang something n. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
a peg to hang (something) on n. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg to hang (something) on n. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg to hang (something) on n. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg to hang (something) on n. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
a peg to hang something on n. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg to hang something on n. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg to hang something on n. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg to hang something on n. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
a peg on which to hang something n. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg on which to hang something n. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg on which to hang something n. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg on which to hang something n. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
hang on the lips v. büyülenmişçesine dinlemek
hang on one's words v. ağzının içine bakarak dinlemek
hang on someone's lips v. ağzının içine bakmak
hang tough on something v. bir konuda inatçı olmak
hang on someone's lips v. birinin ağzının içine bakmak
hang one's hat on something v. bir şeye inanmak
hang on like grim death (brit) v. bir şeyi sımsıkı tutmak
hang on v. bekletmek
hang one's hat on something v. bir şeye bel bağlamak
hang a few on v. birkaç içki içmek
hang on like grim death (brit) v. bir şeye sımsıkı tutunmak
hang on like grim death (brit) v. bir şeyi sıkıca tutmak
hang on someone's coattails v. birinin başarısından/çevresinden/statüsünden nemalanmak
hang a few on v. birkaç bira içmek
hang on the lips of v. can kulağı ile dinlemek
hang on someone's every word v. can kulağıyla dinlemek
hang tough on something v. dediğim dedik demek
hang on by one's fingertips v. dişiyle tırnağıyla tutunmak
hang on by fingernails v. dişiyle tırnağıyla tutunmak
hang on one's words v. can kulağıyla dinlemek
hang tough on something v. dediğinde ısrarcı olmak
hang on v. ertelemek
hang a few on v. iki tek atmak
hang on somebody's every word v. kulağını dört açıp dinlemek
hang on someone's lips v. kulak kesilmek
hang on for dear life v. sıkıca tutunmak
hang on by a hair v. pamuk ipliğine bağlı olmak
hang on by a thread v. pamuk ipliğine bağlı olmak
hang on v. peşini bırakmamak
hang on by one's eyelids v. pamuk ipliğiyle bağlı olmak
hang on for dear life v. sımsıkı tutunmak
hang on v. sürüncemede bırakmak
hang on v. sonuna kadar dayanmak
hang on v. sürdürmek
hang on v. telefonda beklemek
hang on one's words v. tüm dikkatini vererek dinlemek
hang up on somebody v. telefonu birinin yüzüne kapatmak
hang on to v. tutunmak
hang up on somebody v. telefonu birinin suratına kapatmak
hang on v. yavaş ilerlemek
hang on by one's fingertips v. ucu ucuna dayanmak
hang on by one's fingertips v. zar zor dayanmak
hang on v. ucunu bırakmamak
hang on to v. yapışmak
hang on by fingernails v. zar zor dayanmak
hang on by fingernails v. ucu ucuna dayanmak
hang on (one's) sleeve v. tamamen birine güvenmek
hang on (one's) sleeve v. tamamen birine bağımlı olmak
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne çökmek
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birinin/bir şeyin)üstünde yoğunlaşmak
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birinde/bir şeyde) ağır bir şekilde asılı kalmak
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birini/bir şeyi) rahatsız hissettirmek
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birini/bir şeyi) huzursuz etmek
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birini/bir şeyi) kaygılandırmak
hang/lie heavy (on somebody/something) v. (birini/bir şeyi) endişelendirmek
hang on v. tutmak
hang on v. saklamak
hang on v. muhafaza etmek
hang on v. (bir şeye) inanmaya devam etmek
hang on v. inancı olmak
hang noodles on my ears v. beni kandırmak
hang noodles on my ears v. bana yutturmak
hang on (one's) coattails v. (birinin) başarısından/çevresinden/statüsünden nemalanmak
hang on (one's) every word v. (birini) can kulağıyla dinlemek
hang on (one's) every word v. (birini) kulağını dört açıp dinlemek
hang on (one's) every word v. (birinin) ağzının için bakmak
hang on somebody's words v. birini can kulağıyla dinlemek
hang on somebody's words v. birini kulağını dört açıp dinlemek
hang on somebody's words v. birinin ağzının için bakmak
hang on somebody's every word v. birini can kulağıyla dinlemek
hang on somebody's every word v. birini kulağını dört açıp dinlemek
hang on somebody's every word v. birinin ağzının için bakmak
hang on by (one's) fingernails v. dişiyle tırnağıyla tutunmak
hang on by (one's) fingernails v. ucu ucuna dayanmak
hang on by (one's) fingernails v. zar zor dayanmak
hang on someone's words v. birini can kulağıyla dinlemek
hang on someone's words v. birini kulağını dört açıp dinlemek
hang on someone's words v. birinin ağzının için bakmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) asılmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birinin/bir şeyin) sıkıca elinden tutmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sımsıkı tutunmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
hang on v. güçlüklere karşın devam etmek
hang on to your seats expr. koltuklarınıza sıkı sıkı tutunun/yapışın
hang on to your hat! expr. sıkı dur!
hang on there! expr. sık dişini!
hang on to your hat! expr. sıkı dur!
Speaking
hang on a while expr. bir dakika hatta bekler misiniz?
hang on to something expr. bir şeylere tutunun
hang on to something expr. bir şeylere tutun
hang on expr. bir dakika
hang on please expr. lütfen bekleyin
Automotive
hang on unit n. takılabilir aygıt
Slang
hang the blame on me v. birini suçlamak
hang the blame on me v. bir şeyden birini sorumlu tutmak
hang one on v. sarhoş olmak
hang the blame on me v. suçu birine yüklemek
hang out on one's own v. tek tabanca takılmak
hang on a tick expr. bir düşüneyim