Historia

have someone on

Significados de "have someone on" en diccionario turco inglés : 7 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	have someone on v.	aldatmak
2	General	have someone on v.	birini işletmek
3	General	have someone on v.	kandırmak
4	General	have someone on v.	birinin üzerine oynamak
Idioms
5	Idioms	have someone on v.	birisini kandırmak
6	Idioms	have someone on v.	birini keklemek
7	Idioms	have someone on v.	birini işletmek

Significados de "have someone on" con otros términos en diccionario inglés turco: 252 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	have a crush on someone v.	birisine aşık olmak
2	General	have something on someone v.	elinde suçlayıcı delil bulunmak
3	General	have a discussion on/about something with someone a lot v.	çok tartışmak
4	General	have someone on toast v.	ipi ellerinde olmak
5	General	have (got) something on someone v.	elinde suclayıcı delil bulunmak
6	General	have a crush on someone v.	birine abayı yakmış olmak
7	General	have a crush on someone v.	birine tutulmuş olmak
Colloquial
8	Colloquial	have pity on someone v.	güç durumdaki birine acımak
9	Colloquial	have pity on someone v.	merhamet duymak
10	Colloquial	have pity on someone v.	onun için üzülmek
11	Colloquial	have one up on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
12	Colloquial	have one up on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
13	Colloquial	have one up on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
14	Colloquial	have one up on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
15	Colloquial	have one up on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
16	Colloquial	not have anything on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) daha iyi olmamak
17	Colloquial	not have anything on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) fark edilebilir bir üstünlüğü olmamak
18	Colloquial	not have anything on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı kesin kanıtı olmamak
19	Colloquial	not have anything on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak
20	Colloquial	not have anything on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi olmamak
21	Colloquial	not have anything on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi içermemek
Idioms
22	Idioms	have nothing on someone or something v.	bir şey ya da biri kadar iyi olmamak
23	Idioms	have the bulge on (someone or something) v.	avantajlı/üstün olmak
24	Idioms	have a case on (someone) v.	(birine) vurulmak
25	Idioms	have a case on (someone) v.	(birine) tutulmak
26	Idioms	have a case on (someone) v.	(birine) aşık olmak
27	Idioms	have a case on (someone) v.	(birine) vurgun olmak
28	Idioms	have a case on (someone) v.	(birine) sevdalı olmak
29	Idioms	have a case on (someone) v.	(birini) sevmek
30	Idioms	have a crush on (someone) v.	(birine) vurulmak
31	Idioms	have a crush on (someone) v.	(birine) tutulmak
32	Idioms	have a crush on (someone) v.	(birine) aşık olmak
33	Idioms	have a crush on (someone) v.	(birine) vurgun olmak
34	Idioms	have a crush on (someone) v.	(birine) sevdalı olmak
35	Idioms	have a crush on (someone) v.	(birini) sevmek
36	Idioms	have pity on someone v.	acımak
37	Idioms	have a hold on someone v.	biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
38	Idioms	have a strong hold on someone v.	birisinin üzerinde büyük etkisi olmak
39	Idioms	have a crush on someone v.	birine çarpılmak
40	Idioms	have the upper hand on someone v.	bir adım önde olmak
41	Idioms	have one's eye on someone v.	birisine göz kulak olmak
42	Idioms	have a strong influence on someone v.	biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
43	Idioms	have nothing on someone v.	birisinden üstün olmamak
44	Idioms	have secure influence on someone v.	birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
45	Idioms	have nothing on someone v.	birisine karşı üstünlüğü olmamak
46	Idioms	have a crush on someone v.	birine vurulmak
47	Idioms	have the upper hand on someone v.	birine üstünlük sağlamak
48	Idioms	have dirt on someone v.	biri hakkında kötü bir şey bilmek
49	Idioms	have a strong hold on someone v.	birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
50	Idioms	have the upper hand on someone v.	birine karşı avantajlı durumda bulunmak
51	Idioms	have one's eye on someone v.	birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak
52	Idioms	have a crush on someone v.	birine aşık olmak
53	Idioms	have the edge on someone v.	birinden daha üstün olmak
54	Idioms	have one's beady eye on someone v.	dikkatlice bakmak/izlemek
55	Idioms	have one's beady eye on someone v.	dik dik bakmak
56	Idioms	have one's beady eye on someone v.	dikkatle bakmak/izlemek
57	Idioms	have one's beady eye on someone v.	gözlerini dikmek
58	Idioms	have one's beady eye on someone v.	gözünü dikmek
59	Idioms	have a bad effect (on someone) v.	kötü gelmek
60	Idioms	have pity on someone v.	merhamet etmek
61	Idioms	have pity on someone v.	merhamet göstermek
62	Idioms	have someone on a string v.	parmağında oynatmak
63	Idioms	have the last laugh on someone v.	son gülen olmak
64	Idioms	have the goods on someone v.	suçlu olduğunu ispat etmek
65	Idioms	have the goods on someone v.	suç delillerini elde etmek
66	Idioms	have the upper hand on someone v.	vaziyete hakim olmak
67	Idioms	have nothing on someone or something v.	(özellikle bir kitabın) (içinde) ile ilgili herhangi bir şey (bilgi) olmamak
68	Idioms	have nothing on someone v.	(elinde) birini suçlayacak/suçlamak için hiçbir kanıtı olmamak
69	Idioms	have someone on the string v.	(birini cevap için) bekletmek
70	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	birini hor görmek
71	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	birini)küçümsemek
72	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	biri hakkında olumsuz görüşleri olmak
73	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	birisi hakkında önyargılı davranmak
74	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	birine karşı peşin hükümlü olmak
75	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	birine garezi olmak
76	Idioms	have a derry on someone [australia/new zealand] v.	birinden hiç haz etmemek
77	Idioms	have the drop on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) önüne geçmek
78	Idioms	have the drop on (someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek
79	Idioms	have the drop on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak/öne geçmek
80	Idioms	have a firm grip on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) ensesine yapışmak
81	Idioms	have a firm grip on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) ensesinden sıkıca tutmak
82	Idioms	have a firm grip on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
83	Idioms	have a firm grip on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üstüne sıkıca abanmak
84	Idioms	have a firm grip on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üstünde tam kontrol sağlamak
85	Idioms	have a firm grip on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
86	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(bir şey/biri) kadar iyi olmamak
87	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) daha iyi bir yanı olmamak
88	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) daha üstün olmamak
89	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üstüne çıkan bir özelliği olmamak
90	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı kesin bir suçlayıcı kanıtı olmamak
91	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birinin) suç işlediğine dair kanıtı olmamak
92	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) hakkında bilgiye sahip olmamak
93	Idioms	have got nothing on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dair bilgi içermemek
94	Idioms	have a tight rein on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) dizginlemek
95	Idioms	have a tight rein on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) kontrol altında tutmak
96	Idioms	have a tight rein on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) kendi başına hareket etmesi için özgürlük tanımamak
97	Idioms	have a tight rein on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak
98	Idioms	have a tight rein on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak
99	Idioms	have a tight rein on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
100	Idioms	have (someone or something) on (one's) side v.	yanında yardımı dokunacak (biri/bir şey) olmak
101	Idioms	have (someone or something) on (one's) side v.	yanında destekleyecek (biri/bir şey) olmak
102	Idioms	have (someone or something) on (one's) side v.	yanında destek olacak (biri/bir şey) olmak
103	Idioms	have (someone or something) on (one's) side v.	(biri/bir şey kişinin) yanında olmak
104	Idioms	have (someone or something) on (one's) side v.	(birinin/bir şeyin) desteği biriyle olmak
105	Idioms	have the law on (someone) [uk] v.	(birini) polise ihbar etmek
106	Idioms	have the law on (someone) [uk] v.	(birini) adalete teslim etmek
107	Idioms	have the law on (someone) [uk] v.	(birini) polise şikayet etmek
108	Idioms	have the law on (someone) [uk] v.	(birinin) yaptıklarını polise bildirmek
109	Idioms	have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] v.	(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda olmak
110	Idioms	have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] v.	(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
111	Idioms	have a hold on (someone) v.	(birinin) eskiden yaptıklarını/hatalarını koz olarak kullanmak
112	Idioms	have a hold on (someone) v.	(birinin) hakkında bildiklerini ona karşı kullanmak
113	Idioms	have a hold on (someone) v.	(birinin) hakkında bildikleriyle ona baskı yapmak
114	Idioms	have a tight grip on (someone or something) v.	(biri/bir şey) üzerinde sıkı hakimiyet kurmak
115	Idioms	have a tight grip on (someone or something) v.	(biri/bir şey) sıkı kontrolü altında olmak
116	Idioms	have a tight grip on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
117	Idioms	have a tight grip on (someone or something) v.	(biri/bir şey) üzerinde tam kontrol sağlamak
118	Idioms	have (any/some) bearing on (someone or something) v.	(biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak/bir etkisi olmak
119	Idioms	have (any/some) bearing on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) hiç etkilememek/biraz etkilemek
120	Idioms	have (any/some) bearing on (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) hiç ilgisi olmamak/bir ilgisi olmak
121	Idioms	have (any/some) bearing on (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) hiç alakası olmamak/bir alakası olmak
122	Idioms	have about-face (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirmek
123	Idioms	have about-face (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tamamen değiştirmek
124	Idioms	have about-face (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tam tersine çevirmek
125	Idioms	have (got) an eye on (someone or something) v.	gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
126	Idioms	have (got) an eye on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
127	Idioms	have (got) an eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
128	Idioms	have (got) an eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) göz koymak
129	Idioms	have (got) an eye on (someone or something) v.	(birinde/bir şeyde) gözü olmak/kalmak
130	Idioms	have (got) (one's) eye on (someone or something) v.	gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
131	Idioms	have (got) (one's) eye on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
132	Idioms	have (got) (one's) eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
133	Idioms	have (got) (one's) eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) göz koymak
134	Idioms	have (got) (one's) eye on (someone or something) v.	(birinde/bir şeyde) gözü olmak/kalmak
135	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dikkatle bakmak
136	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) dikkatle izlemek
137	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dik dik bakmak
138	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) gözünü dikmek
139	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) gözlerini dikmek
140	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
141	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) dikkatlice gözlemlemek
142	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
143	Idioms	have (one's) sights trained on (someone or something) v.	amacı (biri/bir şey) olmak
144	Idioms	have (one's) sights trained on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) amaç edinmek
145	Idioms	have (one's) sights trained on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) gözüne kestirmek
146	Idioms	have (one's) sights trained on (someone or something) v.	bir amaç doğrultusunda ilerlemek
147	Idioms	have (one's) sights trained on (someone or something) v.	bir amaca odaklanmak/yoğunlaşmak/yönelmek
148	Idioms	have (one's) beady eye on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek
149	Idioms	have a beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dikkatle bakmak
150	Idioms	have a beady eye on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek
151	Idioms	have a beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dik dik bakmak
152	Idioms	have a beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) gözünü dikmek
153	Idioms	have a beady eye on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) gözlerini dikmek
154	Idioms	have someone or something on one's hands v.	biri/bir şey elinde kalmak
155	Idioms	have someone or something on one's hands v.	biri/bir şey üstüne kalmak
156	Idioms	have (someone or something) on one's mind v.	aklında (biri/bir şey) olmak
157	Idioms	have (someone or something) on one's mind v.	aklını (birine/bir şeye) takmak
158	Idioms	have (someone or something) on one's mind v.	aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak
159	Idioms	have (someone or something) on one's mind v.	(biriyle/bir şeyle) kafayı bozmak
160	Idioms	have (someone or something) on one's mind v.	(birine/bir şeye) kafayı takmak
161	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklında (biri/bir şey) olmak
162	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklını (birine/bir şeye) takmak
163	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak
164	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	(biriyle/bir şeyle) kafayı bozmak
165	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	(birine/bir şeye) kafayı takmak
166	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklında (biri/bir şey) olmak
167	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklını (birine/bir şeye) takmak
168	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak
169	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	aklını (biriyle/bir şeyle) bozmak
170	Idioms	have (someone or something) on the brain v.	(birine/bir şeye) kafayı takmak
171	Idioms	have (someone) on a tight leash v.	(birinin) dizginlerini eline almak
172	Idioms	have (someone) on a tight leash v.	(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak
173	Idioms	have a 20 on (someone) v.	(birinin) yerini bilmek
174	Idioms	have a 20 on (someone) v.	(birinin) konumunu bilmek
175	Idioms	have a 20 on (someone) v.	(birinin) lokasyonunu bilmek
176	Idioms	have a 20 on (someone) v.	(birinin) yerini/konumunu belirlemek
177	Idioms	have a 20 on (someone) v.	(birinin) yerini/konumunu saptamak
178	Idioms	have a bad effect (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) kötü gelmek
179	Idioms	have a bad effect (on someone or something) v.	(birini/bir şeyi) kötü etkilemek
180	Idioms	have a down on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) onaylamamak
181	Idioms	have a down on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı olmak
182	Idioms	have a down on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak
183	Idioms	have a down on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) hoşlanmamak
184	Idioms	have a down on someone/something v.	birini/bir şeyi onaylamamak
185	Idioms	have a down on someone/something v.	birine/bir şeye karşı olmak
186	Idioms	have a down on someone/something v.	birine/bir şeye karşı çekimser olmak
187	Idioms	have a down on someone/something v.	birinden/bir şeyden hoşlanmamak
188	Idioms	have a downer on someone/something [uk] v.	birini/bir şeyi onaylamamak
189	Idioms	have a downer on someone/something [uk] v.	birine/bir şeye karşı olmak
190	Idioms	have a downer on someone/something [uk] v.	birine/bir şeye karşı çekimser olmak
191	Idioms	have a downer on someone/something [uk] v.	birinden/bir şeyden hoşlanmamak
192	Idioms	have a hard-on for (someone or something) v.	(birine/bir şeye) kafayı takmak ve onunla uğraşmak
193	Idioms	have a hard-on for (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) intikam almak istemek
194	Idioms	have a hard-on for (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) canına okumak istemek
195	Idioms	have a hard-on for (someone or something) v.	(birine/bir şeye) fiziksel zarar vermek istemek
196	Idioms	have a hard-on for someone v.	birine kafayı takmak ve onunla uğraşmak
197	Idioms	have a hard-on for someone v.	birinden intikam almak istemek
198	Idioms	have a hard-on for someone v.	birinin canına okumak istemek
199	Idioms	have a hard-on for someone v.	birine fiziksel zarar vermek istemek
200	Idioms	have a line on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında bilgi edinmek
201	Idioms	have a line on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında bilgi almak
202	Idioms	have a line on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
203	Idioms	have a line on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
204	Idioms	have a lock on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tamamen kontrol altına almak
205	Idioms	have a lock on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) hakim olmak
206	Idioms	have a lock on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tamamen anlamak
207	Idioms	have an edge on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) bir gömlek üstün olmak
208	Idioms	have an impact on someone or something v.	birini/bir şeyi etkilemek
209	Idioms	have an impact on someone or something v.	birine/bir şeye etki etmek
210	Idioms	have an impact on someone or something v.	biri/bir şey üzerinde etkisi olmak
211	Idioms	have an impact on someone or something v.	birine/bir şeye etkisi olmak
212	Idioms	have an impact on someone or something v.	biri/bir şey üzerinde etkili olmak
213	Idioms	have an effect on (someone or something) v.	(biri/bir şey) üzerinde etkisi olmak
214	Idioms	have an effect on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) etkilemek
215	Idioms	have an effect on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) etki etmek
216	Idioms	have an effect on (someone or something) v.	(biri/bir şey) üzerinde etkili olmak
217	Idioms	have no effect on (someone or something) v.	(biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak
218	Idioms	have no effect on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) hiç etkilememek
219	Idioms	have no effect on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) hiç etki etmemek
220	Idioms	have no effect on (someone or something) v.	(biri/bir şey) hiç etkili olmamak
221	Idioms	have designs on someone or something v.	birinde/bir şeyde gözü olmak
222	Idioms	have designs on someone or something v.	birine/bir şeye göz dikmek
223	Idioms	have designs on someone or something v.	biriyle/bir şeyle ilgili planları olmak
224	Idioms	have designs on someone v.	birinde gözü olmak
225	Idioms	have designs on someone v.	birine göz dikmek
226	Idioms	have designs on someone v.	birini gözüne kestirmek
227	Idioms	have designs on someone v.	birine göz koymak
228	Idioms	have got a leg up on (someone) v.	(birine göre) daha avantajlı olmak
229	Idioms	have half an ear on (someone or something) v.	bir kulağı (başka birinde/bir şeyde) olmak
230	Idioms	have half an ear on (someone or something) v.	dikkati (başka birinde/bir şeyde) olmak
231	Idioms	have half an eye on (someone or something) v.	bir gözü (başka birinde/bir şeyde) olmak
232	Idioms	have half an eye on (someone or something) v.	tam dikkatini vermemek
233	Idioms	have half an eye on (someone or something) v.	dikkati (başka birinde/bir şeyde) olmak
234	Idioms	have someone or something on one's mind v.	aklında biri/bir şey olmak
235	Idioms	have someone or something on one's mind v.	kafasında biri/bir şey olmak
236	Idioms	have someone or something on one's mind v.	biri/bir şey kafasını kurcalamak
237	Idioms	have someone or something on one's mind v.	sürekli birini/bir şeyi düşünmek
238	Idioms	have someone or something on one's mind v.	birine/bir şeye kafayı takmak
239	Idioms	have someone or something on the brain v.	aklında biri/bir şey olmak
240	Idioms	have someone or something on the brain v.	kafasında biri/bir şey olmak
241	Idioms	have someone or something on the brain v.	biri/bir şey kafasını kurcalamak
242	Idioms	have someone or something on the brain v.	sürekli birini/bir şeyi düşünmek
243	Idioms	have someone or something on the brain v.	birine/bir şeye kafayı takmak
244	Idioms	have one eye on (someone or something) v.	bir gözü/dikkati başka (birinde/bir şeyde) olmak
245	Idioms	have someone on the run v.	birine karşı avantajlı olmak
246	Idioms	have someone on the run v.	birinden önde olmak
247	Idioms	have someone on the run v.	birinden güçlü bir konumda olmak
248	Idioms	have the edge on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) avantajlı olmak
249	Idioms	have the edge on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
250	Idioms	have the edge on (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) üstün olmak
Speaking
251	Speaking	i have one’s eye on someone v.	gözü üzerinde olmak
252	Speaking	i have one’s eye on someone v.	gözü üstünde olmak