kötü bir şey - Turco Inglés Diccionario
Historia

kötü bir şey



Significados de "kötü bir şey" en diccionario inglés turco : 2 resultado(s)

Turco Inglés
Colloquial
kötü bir şey the pill n.
Slang
kötü bir şey pill n.

Significados de "kötü bir şey" con otros términos en diccionario inglés turco: 126 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
kötü bir şey olacağını sezme foreboding n.
General
kötü bir şey yapma perpetration n.
kötü bir şey olacağını önceden hissedebilme forebodingness n.
kötü bir amacı gizleyen şey visor n.
kötü bir amacı gizleyen şey vizor n.
kötü bir şey olacağını sezme foreholding n.
kötü bir şey hakkında bilgisiz olma blissful ignorance n.
ikna etmek (tatlılıkla kötü bir şey yapmaya) entice v.
peşini bırakmamak (kötü bir şey) dog v.
kol gezmek (kötü bir şey) be about v.
demek istemek (kötü bir şey) insinuate v.
hazırlamak (kötü bir şey) brew v.
ertelemek (kötü bir şey) reprieve v.
tenezzül etmek (kötü bir şey yapmaya) sink v.
tatlılıkla ikna etmek (kötü bir şey yapmaya) entice v.
başına kötü bir şey gelmek get in trouble v.
başına kötü bir şey gelmek get into hot water v.
(kötü bir şey) geçirmek üzere olmak be in for it v.
(kötü bir şey) kurmak brew v.
kötü bir şey yaparken yakalamak catch out v.
(kötü bir şey için) kandırmak inveigle v.
başına kötü bir şey gelmek something bad happen to v.
kötü bir şey için ayartmak enveigle v.
kötü bir şey için ayartmak inveigle v.
kötü bir şey olmak worth v.
başına kötü bir şey gelmek misfall v.
kötü bir şey olacağını sezmek mistrust v.
başa gelmek (kötü bir şey) happen to v.
kötü bir şey olacağını sezemeyen unforeboding adj.
kötü bir şey hakkında bilgisiz olan blissfully ignorant adj.
Phrasals
kötü bir şey yaparken yakalamak catch (someone or something) in (something) v.
kötü bir şey yaptığını anlamak catch (someone or something) in (something) v.
(birinin ya da bir şeyin) başına (kötü bir şey) getirmek wreak (something) on (someone or something) v.
(kötü bir şey) empoze etmek bring down v.
(birinin) kötü/zor/travmatik bir şey yaşamasına neden olmak put (someone) through (something) v.
(kötü bir şey) kokmak stink of (something) v.
(kötü bir şey) kokmak stink with (something) v.
(biri) için kötü bir şey dilemek wish (someone or something) off on (someone) v.
(biri) için kötü bir şey dilemek wish on (someone) v.
için kötü bir şey dilemek wish upon v.
(birinin/bir şeyin) başına kötü (bir şey) gelmesine neden olmak wreak (something) upon (someone or something) v.
başına (kötü bir şey) getirmek wreak on v.
Colloquial
çok kötü bir şey the pits n.
hafifçe gelen kötü (bir şey) kokusu a whiff of (something) n.
başına kötü bir şey gelecek olmak have had it v.
kötü bir şey bitene kadar dayanmak sweat it out v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing (that)... v.
kötü bir şey geçirmek üzere olmak be in for something v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing... v.
rezil/çok kötü/bombok (bir şey veya kişi) a hell of a someone or something adv.
rezil/çok kötü/bombok (bir şey veya kişi) a helluva someone or something adv.
kötü bir şey olacağı sezildiğinde kullanılan ünlem uh-oh interj.
berbat/çok kötü/tam bir baş belası (kişi/şey) one heck of a (something or someone) expr.
inşallah başına kötü bir şey gelir bad cess to (one) expr.
iyi bir şey mi söylüyorsun kötü bir şey mi söylüyorsun? is that a threat or a promise? expr.
rezil/çok kötü/bombok (bir kişi/bir şey) hell of a (person or thing) expr.
(biri/bir şey) için kötü hell on (someone or something) expr.
kötü bir şey geçirmek üzere in for something expr.
(biri/bir şey için) daha kötü so much the worse (for someone or something) expr.
Idioms
her an kötü bir şey yapacakmış gibi olan kişi fox in the henhouse n.
çok kötü (bir şey) a deuce of a (something) n.
dışarıdan iyi görünüp iç yüzü kötü olan bir şey/biri devil in disguise n.
kötü bir şey olacağına dair bir/o his a sinking feeling n.
kötü bir şey olacağına dair bir/o his that sinking feeling n.
bir şey için kötü bir örnek an apology for something n.
bir şey için kötü bir örnek an apology for something n.
her an kötü bir şey yapacakmış gibi olan kişi a fox in the henhouse n.
kötü bir şey/durum tears before bedtime n.
biri hakkında kötü bir şey bilmek have dirt on someone v.
başına kötü/olumsuz bir şey gelmek woe be unto somebody v.
başına kötü/olumsuz bir şey gelmek woe betide somebody v.
birine karşı (kötü) bir şey beslemek harbor something against someone v.
insanların unutmayacağı kötü/olumsuz bir şey yapmış olmak never live something down v.
kendini (kötü) bir şey yaparak alçaltmak/seviyesini düşürmek sink to (doing) something v.
kendini (kötü) bir şey yaparak alçaltmak/seviyesini düşürmek sink to something v.
kötü bir şey yaparken yakalamak catch on the hop v.
(kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek learn to live with something v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak pour scorn on somebody/something v.
(birine) kötü bir şey olmasını engellemek save (one's) hide v.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek save somebody’s (own) neck v.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek save somebody’s (own) skin v.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek save somebody’s (own) hide v.
(biri/bir şey) hakkında kötü düşüncelere sahip olmak think poorly of (someone or something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendini küçültmek stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendini alçaltmak stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendi seviyesini düşürmek stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) etik/ahlaki değerlerini hiçe saymak stoop so low (as to do something) v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz/kötü konuşmak put the mouth on (someone or something) v.
(birinin) kötü/ahlaksızca bir şey yapabileceğine inanmak not put (something) past (one) v.
(birinin) kötü bir şey yapabilecekmiş gibi durduğunu düşünmek not put (something) past (one) v.
bir şey üzerinde kötü bir etkisi olmak put a crimp in something [us] v.
bir şey üzerinde kötü bir etkisi olmak put a crimp on something [us] v.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak kick (one) when (one) is down v.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak kick someone when they are down v.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak kick somebody when they're down v.
biri/bir şey için işler fena/kötü gitmek go badly with someone or something v.
işler biri/bir şey açısından kötü/fena gitmek go badly with someone or something v.
(biri/bir şey) için kötü olmak be bad news (for somebody/something) v.
(bir şey) hakkında kendini kötü hissetmek feel bad about (something) v.
(biri/bir şey hakkında) kötü düşünmemek give (someone or something) the benefit of the doubt v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak pour scorn on somebody/something v.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak hit (one) when (one) is down v.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak hit somebody when they're down v.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız (birine) kötü davranmak kick (one) in the teeth v.
(biri/bir şey) hakkında kötü konuşmak speak ill of (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında kötü düşünmek think ill of (someone or something) v.
(biri/bir şey) için kötü death on (someone or something) adj.
(biri/bir şey) için kötü death on someone/something adj.
(bir şey) kadar kötü olmayan little better than adv.
kötü ya da yanlış bir şey yapma up to no good expr.
yeterince çabalarsan az da/kötü de olsa ortaya bir şey çıkabilir throw enough mud at the wall, some of it will stick expr.
(bir şey) kötü etkilememiş none the worse (for something) expr.
Speaking
başına kötü bir şey gelmesine izin vermeyeceğim I'm not gonna let anything bad happen to you expr.
kötü bir şey yapmıyorum I don't do anything bad expr.
kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum I feel like something bad is going to happen expr.
o kadar kötü bir şey değil nothing that bad expr.
yabancı bir yerde yalnız hissetmek kadar kötü bir şey olamaz nothing worse than feeling all alone somewhere foreign expr.
Archaic
(kötü bir şey) olmak tide v.
Slang
biri/bir şey için kötü niyetle ve kin dolu konuşma bitchfest n.
çok kötü bir şey the pits n.
(biri/bir şey) için kötü olmak do a job on (someone or something) v.
peşini bırakmamak (kötü bir şey) dogg v.
(biri) kötü şans getirecek bir şey yapmış olmalı (one) must have killed a chinaman [dated] expr.