|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
okunamayacak kadar küçük basılmış bölüm |
the small print n.
|
|
2 |
General |
elde idare edilecek kadar küçük olan şey |
hand-held n.
|
|
3 |
General |
evrenin büyüklüğü içinde kendinin ne kadar küçük ve önemsiz bir varlık olduğunu hissetme duygusu |
occhiolism n.
|
|
4 |
General |
ölçülemeyecek kadar küçük boyutlu ideal madde |
particle n.
|
|
5 |
General |
değer biçilemeyecek kadar küçük |
inappreciable adj.
|
|
6 |
General |
ölçülemeyecek kadar küçük |
infinitesimal adj.
|
|
7 |
General |
mikroskop olmadan görülemeyecek kadar küçük |
microscopical adj.
|
|
8 |
General |
mikrop kadar küçük |
germinal adj.
|
|
9 |
General |
algılanamayacak kadar küçük |
inappreciable adj.
|
|
10 |
General |
iğne ucu kadar küçük |
pinpoint adj.
|
|
11 |
General |
çıplak gözle görülmeyecek kadar küçük |
subgross adj.
|
|
12 |
General |
bölünemeyecek kadar küçük |
infinitesimally adv.
|
|
Phrases |
|
13 |
Phrases |
dünya ne kadar küçük! |
what a small world! expr.
|
|
Colloquial |
|
14 |
Colloquial |
ünlü olmak için ne kadar aşağılayıcı veya küçük düşürücü olduğuna bakılmaksızın, bir şeyi yapmaya istekli olan kişi |
fame whore n.
|
|
15 |
Colloquial |
mahkumun hareket özgürlüğünü kısıtlayacak kadar küçük olan cezaevi hücresi |
little-ease n.
|
|
Idioms |
|
16 |
Idioms |
en küçük detayına kadar |
down to a gnat 's eyebrow expr.
|
|
Speaking |
|
17 |
Speaking |
o kadar küçük bir çantaya sığmaz |
it would never fit in a bag that small expr.
|
|
Law |
|
18 |
Law |
büyüklerin lisanını konuşamayacak kadar küçük olanlar |
infantes n.
|
|
|
Politics |
|
19 |
Politics |
hükümetin kontrolünü ele geçiremeyecek kadar küçük siyasi parti |
third party n.
|
|
Technical |
|
20 |
Technical |
içinden gözetleme yapılabilecek kadar küçük açıklık |
window n.
|
|
21 |
Technical |
neredeyse kesilemeyecek kadar küçük elmas |
rose n.
|
|
22 |
Technical |
gözetleçle görülemeyecek kadar küçük |
submicroscopic adj.
|
|
23 |
Technical |
mikroskopla görülemeyecek kadar küçük |
submicroscopic adj.
|
|
Medical |
|
24 |
Medical |
kimyasal maddenin istenen tek bir yüksek doz etkisine ulaşıncaya kadar küçük dozlarda artırılarak verilmesi |
chemical agent cumulative action n.
|
|
Math |
|
25 |
Math |
bölünemeyecek kadar küçük |
infinitesimal adj.
|
|
26 |
Math |
ölçülemeyecek kadar küçük |
infinitesimal adj.
|
|
Physics |
|
27 |
Physics |
cismin ölçülemeyecek kadar küçük bileşen parçacıklarının açısal momentumlarının vektörel toplamı |
angular momentum n.
|
|
28 |
Physics |
atom davranışının madde veya fenomenin özelliklerini belirleyeceği kadar küçük bir ölçekte olan |
nanoscopic adj.
|
|
Marine Biology |
|
29 |
Marine Biology |
yeni iskoçya'dan brezilya'ya kadar geniş bir alanda görülen küçük gümüşi bir balık |
mackerel scad (decapterus macarellus) n.
|
|
30 |
Marine Biology |
yeni iskoçya'dan brezilya'ya kadar geniş bir alanda görülen küçük gümüşi bir balık |
speedo (decapterus macarellus) n.
|
|
31 |
Marine Biology |
yeni iskoçya'dan brezilya'ya kadar geniş bir alanda görülen küçük gümüşi bir balık |
mackerel shad (decapterus macarellus) n.
|
|
32 |
Marine Biology |
güney carolina'dan bermuda ve meksika körfezi'ne kadar bulunan küçük dikenli bir balık |
deepwater squirrelfish (holocentrus bullisi) n.
|
|
Astronomy |
|
33 |
Astronomy |
atmosfere aşırı ısınmadan ve parçalanmadan girebilecek kadar küçük göktaşı |
micrometeor n.
|
|
34 |
Astronomy |
atmosfere aşırı ısınmadan ve parçalanmadan girebilecek kadar küçük göktaşı |
micrometeorite n.
|
|
35 |
Astronomy |
atmosfere aşırı ısınmadan ve parçalanmadan girebilecek kadar küçük göktaşı |
micrometeoroid n.
|
|
Zoology |
|
36 |
Zoology |
mandrilden daha küçük olan ve renkleri onun kadar parlak olmayan bir babun |
drill (mandrillus leucophaeus) n.
|
|
37 |
Zoology |
çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük hayvanlar |
microfauna n.
|
|
Botanic |
|
38 |
Botanic |
florida'nın güneyinden güney amerika'ya kadar olan bölgede yetişen çalı veya küçük ağaç türü |
bay-leaved caper (capparis flexuosa) n.
|
|
|
39 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
oregon grape (mahonia aquifolium) n.
|
|
40 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
oregon grape (mahonia nervosa) n.
|
|
41 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
holly-leaved barberry (mahonia aquifolium) n.
|
|
42 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
holly-leaves barberry (mahonia aquifolium) n.
|
|
43 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
hollyleaf barberry (mahonia aquifolium) n.
|
|
44 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
mountain grape (mahonia aquifolium) n.
|
|
45 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
mahonia aquifolium n.
|
|
46 |
Botanic |
kuzey kaliforniya'dan ingiliz kolumbiyası'na kadar uzanan pasifik sahillerine özgü olup başka ılıman bölgelerde de yetiştirilen, küre şeklinde mavi meyveleri olan yaprak dökmeyen küçük bir çalı |
mountain grape n.
|
|
47 |
Botanic |
abd'den antiller'e ve doğu asya'dan himalayalar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada yetişen çalı veya küçük ağaçları içeren bir cins |
lyonia n.
|
|
48 |
Botanic |
abd'den antiller'e ve doğu asya'dan himalayalar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada yetişen çalı veya küçük ağaçları içeren bir cins |
genus lyonia n.
|
|
Breeding |
|
49 |
Breeding |
kesilemeyecek kadar küçük buzağı |
deacon n.
|
|
Archaeology |
|
50 |
Archaeology |
dört inç kadar yükseklikte küçük amfora |
amphoriskos n.
|
|
Religious |
|
51 |
Religious |
ürdün'de ortaya çıkan ve ırak'ta günümüze kadar gelen, vaftizci yahya'nın mesih olduğuna inan küçük gnostik bir mezhebe üye kimse |
mandaean n.
|
|
52 |
Religious |
ürdün'de ortaya çıkan ve ırak'ta günümüze kadar gelen, vaftizci yahya'nın mesih olduğuna inanan küçük gnostik bir mezhebe üye kimse |
mandean n.
|
|
Printery |
|
53 |
Printery |
büyük harf ile aynı formu paylaşıp boyutu küçük harfin gövdesi kadar olan harfler |
small capital letters n.
|
|
Archaic |
|
54 |
Archaic |
en küçük detayına kadar |
to point adv.
|
|
Slang |
|
55 |
Slang |
ancak gerekli yerleri kapatacak kadar küçük erkek mayosu |
a banana hammock n.
|
|
56 |
Slang |
ancak gerekli yerleri kapatacak kadar küçük erkek mayosu |
banana hammock n.
|
|