|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
karmaşık hale getirme |
complication n.
|
|
2 |
General |
karmaşık durum |
imbroglio n.
|
|
3 |
General |
karmaşık iş |
kettle of fish n.
|
|
4 |
General |
karmaşık ve komik bir dil kullanarak yazma |
gobbledegook n.
|
|
5 |
General |
karmaşık özellikler göstermeyen tarz |
rural style n.
|
|
6 |
General |
karmaşık konuşma |
babble n.
|
|
7 |
General |
karmaşık hedef |
complex target n.
|
|
8 |
General |
karmaşık ton |
complex tone n.
|
|
9 |
General |
karmaşık desen |
crazy quilt n.
|
|
10 |
General |
karmaşık desen |
patchwork quilt n.
|
|
11 |
General |
zor/karmaşık mesele |
tough question n.
|
|
12 |
General |
karmaşık birleşim |
patchwork n.
|
|
13 |
General |
karmaşık durum |
morass n.
|
|
14 |
General |
yabancı bir dilin karmaşık/anlaşılmaz kullanımı (daha çekici göstermek için) |
flowery n.
|
|
15 |
General |
karmaşık cümle |
complex sentence n.
|
|
|
16 |
General |
karmaşık sadelik |
complex simplicity n.
|
|
17 |
General |
çok değişkenli karmaşık süreç |
complex multi-variable process n.
|
|
18 |
General |
karmaşık yapı/yapı ağı |
plexus n.
|
|
19 |
General |
karmaşık durum |
cat's cradle n.
|
|
20 |
General |
sohbet eden insanlar, kuş ötüşü, vb. içeren yüksek ve karmaşık ses |
charm [dialect] n.
|
|
21 |
General |
karmaşık bir biçimde hazırlanmış aygıt |
contraption n.
|
|
22 |
General |
karmaşık ve ağır hikaye |
toughy n.
|
|
23 |
General |
karmaşık ve ağır hikaye |
toughie n.
|
|
24 |
General |
karmaşık iş |
twister n.
|
|
25 |
General |
uzay ve zamanda belirli bir noktanın koordinatlarına karşılık gelen karmaşık bir değişken |
twistor n.
|
|
26 |
General |
karmaşık durum |
embroilment n.
|
|
27 |
General |
karmaşık/karışık bir mesaj, işaret |
mixed message n.
|
|
28 |
General |
karmaşık durum |
quagmire n.
|
|
29 |
General |
karmaşık bir şekilde yapılmış bina |
web n.
|
|
30 |
General |
karmaşık inşa edilen yapı |
web n.
|
|
31 |
General |
karmaşık ve özenli bir şekilde geliştirme |
working-out n.
|
|
32 |
General |
gizem katmak için bilgiyi saklayan veya karmaşık hale getiren kimse |
mystifier n.
|
|
33 |
General |
çok karmaşık şey |
chinese puzzle n.
|
|
34 |
General |
karmaşık ses |
chirm [dialect] n.
|
|
35 |
General |
karmaşık tartışma |
choplogic n.
|
|
36 |
General |
anlamı derin ve karmaşık ifade |
dark sentence n.
|
|
37 |
General |
üreticilerden karmaşık ekipmanlar satın alıp bunları yeniden satış için farklı bileşenler ile değiştiren veya birleştiren firma |
oem n.
|
|
38 |
General |
karmaşık tasarlanmış şey |
device n.
|
|
39 |
General |
karmaşık hale getiren kimse |
complexifier n.
|
|
40 |
General |
iç içe geçmiş karmaşık parçalar bütünü |
complexus n.
|
|
41 |
General |
karmaşık matematiksel işlemlerde kullanılan hesap makinesi |
computor n.
|
|
42 |
General |
karmaşık durum |
intricacy n.
|
|
43 |
General |
karmaşık taraf |
intricacy n.
|
|
44 |
General |
(eserde) karmaşık olay örgüsü |
intrigue n.
|
|
45 |
General |
karmaşık yer |
pandemonium n.
|
|
46 |
General |
karmaşık şey |
porridge n.
|
|
47 |
General |
karmaşık durum |
convolutions n.
|
|
48 |
General |
karmaşık gösteri |
dog-and-pony show n.
|
|
49 |
General |
kültürün daha karmaşık ve ayrıntılı olan yönü |
focus n.
|
|
50 |
General |
karmaşık vibrasyonlarla elde dilen tonlardan biri |
partial n.
|
|
51 |
General |
karmaşık sosyal olayları tek bir nedenle açıklama eğilimi |
particularism n.
|
|
52 |
General |
karmaşık hale getiren kimse |
sophisticator n.
|
|
53 |
General |
büyük ve karmaşık sistem |
supersystem n.
|
|
54 |
General |
karmaşık hale getirmek |
complicate v.
|
|
55 |
General |
basitten daha karmaşık bir biçime) dönüşmek |
evolve into v.
|
|
56 |
General |
karmaşık sonuç veya akıbetlere yol açmak |
ramify v.
|
|
57 |
General |
karmaşık hale getirmek |
ramify v.
|
|
58 |
General |
karmaşık bir şekilde düzenlemek |
jigsaw v.
|
|
59 |
General |
(başka bir unsuru) karmaşık bir bütüne dahil etmek |
weave v.
|
|
60 |
General |
karmaşık hale getirmek |
maze [dialect] v.
|
|
61 |
General |
karmaşık hale getirmek |
darken v.
|
|
62 |
General |
(kuruluş ile ilgili) karmaşık prosedürler ile uğraşmamak |
deinstitutionalize [us] v.
|
|
63 |
General |
(kuruluş ile ilgili) karmaşık prosedürler ile uğraşmamak |
deinstitutionalise [uk] v.
|
|
64 |
General |
aşırı karmaşık hale getirmek |
overcomplicate v.
|
|
65 |
General |
(bir şeyi) aşırı karmaşık şekilde tasarlamak |
overdesign v.
|
|
66 |
General |
fazla karmaşık hale getirmek |
over-embellish v.
|
|
67 |
General |
gerekenden daha karmaşık hale getirmek |
overengineer v.
|
|
68 |
General |
karmaşık şekilde organize etmek |
overorganize v.
|
|
69 |
General |
karmaşık şekilde organize etmek |
overorganise v.
|
|
70 |
General |
birçok konfigürasyon seçeneği olan karmaşık makineyi konfigüre edip ayarlamak |
dial in v.
|
|
71 |
General |
daha az karmaşık hale getirmek |
disintricate v.
|
|
72 |
General |
karmaşık hale getirmek |
complex v.
|
|
73 |
General |
karmaşık hale getirmek |
complexify v.
|
|
74 |
General |
karmaşık bir durumdan fayda sağlamak |
fish in troubled waters v.
|
|
75 |
General |
dolaşık ve karmaşık |
labyrinthine adj.
|
|
76 |
General |
karmaşık özellikler göstermeyen |
country-style adj.
|
|
77 |
General |
karmaşık sonuç veya akıbetlere yol açan |
ramified adj.
|
|
78 |
General |
karmaşık olmayan |
noncomplex adj.
|
|
79 |
General |
karmaşık olmayan komplikasyonlar içeren |
noncomplicated adj.
|
|
80 |
General |
karmaşık hale gelmemiş |
untangled adj.
|
|
81 |
General |
çok karmaşık |
blase adj.
|
|
82 |
General |
karmaşık (davranış, tutum) |
byzantian adj.
|
|
83 |
General |
oldukça karmaşık |
byzantian adj.
|
|
84 |
General |
karmaşık ve gizli |
byzantine adj.
|
|
85 |
General |
dolaşık ve karmaşık |
byzantine adj.
|
|
86 |
General |
oldukça karmaşık |
byzantine adj.
|
|
87 |
General |
aşırı derecede karmaşık |
goddamned adj.
|
|
88 |
General |
anlaşılmayacak kadar karmaşık |
daedalian adj.
|
|
89 |
General |
kendi içinde karmaşık parçalar içeren |
decomplex adj.
|
|
90 |
General |
kendi içinde karmaşık parçalardan oluşan |
decomplex adj.
|
|
91 |
General |
dallanarak karmaşık bir sisteme veya hiyerarşik yapıya dönüşmüş |
multiramified adj.
|
|
92 |
General |
aşırı karmaşık |
overcomplex adj.
|
|
93 |
General |
sözcüklere dökülemeyecek kadar yoğun veya karmaşık |
inarticulate adj.
|
|
94 |
General |
karmaşık tasarımlı |
fanciful adj.
|
|
95 |
General |
karmaşık olmayan |
incomplex adj.
|
|
96 |
General |
karmaşık duygularla coşmuş |
irascible adj.
|
|
97 |
General |
anlaşılamayacak kadar karmaşık |
fathomless adj.
|
|
98 |
General |
karmaşık şekilde birbirine dolanmış |
intestinal adj.
|
|
99 |
General |
karmaşık olmayan |
peoplish adj.
|
|
100 |
General |
karmaşık olmayan |
plain adj.
|
|
101 |
General |
gereksiz ölçüde karmaşık |
finicking adj.
|
|
102 |
General |
gereksiz ölçüde karmaşık |
finicky adj.
|
|
103 |
General |
bütünün tek tek parçalarının toplamından daha fazlası olan karmaşık bir yapıyı oluşturan |
organic adj.
|
|
104 |
General |
aşırı karmaşık (yazı üslubu) |
ornate adj.
|
|
105 |
General |
kısmen karmaşık |
semichaotic adj.
|
|
106 |
General |
daha karmaşık |
fouler adj.
|
|
107 |
General |
karmaşık fikirlere dayanmak |
puzzleheaded adj.
|
|
108 |
General |
çoklu karmaşık yapıya sahip oluşuma özgü |
superindividual adj.
|
|
109 |
General |
çoklu karmaşık yapıya sahip oluşum ile ilgili |
superindividual adj.
|
|
110 |
General |
(oluşum) çoklu karmaşık yapıya sahip olan |
superindividual adj.
|
|
111 |
General |
karmaşık bir halde |
involvedly adv.
|
|
112 |
General |
karmaşık bir halde |
complicatedly adv.
|
|
113 |
General |
karmaşık olarak |
intricately adv.
|
|
114 |
General |
karmaşık bir biçimde |
scratchily adv.
|
|
115 |
General |
karmaşık bir biçimde |
in an unorganized fashion adv.
|
|
116 |
General |
karmaşık bir şekilde |
complicately adv.
|
|
Phrasals |
|
117 |
Phrasals |
daha karmaşık bir hale getirmek |
muck up something v.
|
|
118 |
Phrasals |
daha karmaşık bir hale getirmek |
muck something up v.
|
|
119 |
Phrasals |
(zor, karmaşık bir durumda) yol göstermek |
steer through (something) v.
|
|
120 |
Phrasals |
(zor, karmaşık bir durumdan) geçebilmesi için yönlendirmek |
steer through (something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(zor, karmaşık bir durumun) içinden çıkabilmesi için rehberlik/yardım etmek |
steer through (something) v.
|
|
122 |
Phrasals |
birine karmaşık, tehlikeli bir durumun içinden çıkabilmesi için yol göstermek |
steer someone or something through something v.
|
|
123 |
Phrasals |
birine karmaşık, tehlikeli bir durumu halledebilmesi/geçebilmesi için yardım etmek |
steer someone or something through something v.
|
|
124 |
Phrasals |
(bir şeyi) daha kapsamlı/karmaşık (bir şey) haline getirmek |
work (something) up into (something) v.
|
|
Phrases |
|
125 |
Phrases |
durum karmaşık bir hale geldiğinde |
when the balloon goes up expr.
|
|
126 |
Phrases |
durum karmaşık bir hale geldiğinde/gelmeden |
before the balloon goes up expr.
|
|
Colloquial |
|
127 |
Colloquial |
karmaşık duygular yumağı |
all mixed bags n.
|
|
128 |
Colloquial |
zekice ve karmaşık dans adımları |
fancy footwork n.
|
|
129 |
Colloquial |
zor ve karmaşık ayak figürleri |
fancy footwork n.
|
|
130 |
Colloquial |
birini bir problemden kurtaracak karmaşık strateji |
fancy footwork n.
|
|
131 |
Colloquial |
karmaşık bir strateji |
fancy footwork n.
|
|
132 |
Colloquial |
anlamı gizlemek için kullanılan karmaşık terim |
fuzzword n.
|
|
133 |
Colloquial |
işletme veya hukukta karmaşık problemleri çözmesi için tutulan kişi |
hired gun n.
|
|
134 |
Colloquial |
karmaşık bir problemi çözmesi için tutulan uzman |
hired gun n.
|
|
135 |
Colloquial |
çevredeki diğer insanların da karmaşık hayatları olduğunun farkına varılması |
sonder n.
|
|
136 |
Colloquial |
gittikçe karmaşık hale gelen konu/süreç |
rathole n.
|
|
137 |
Colloquial |
bale gibi karmaşık ve hareket hassasiyeti gerektiren şey |
ballet n.
|
|
138 |
Colloquial |
karmaşık işaret/mesaj |
mixed signal n.
|
|
139 |
Colloquial |
karmaşık tartışma |
horse trading n.
|
|
140 |
Colloquial |
karmaşık tartışma |
horse-trading n.
|
|
141 |
Colloquial |
diplomatlara atfedilen karmaşık, temkinli veya muğlak dil |
diplomatese n.
|
|
142 |
Colloquial |
genellikle ritüel içeren ve ayrıntılı tuzaklar eşliğinde yapılan karmaşık tören |
mumbo jumbo n.
|
|
143 |
Colloquial |
karmaşık ve anlamsız faaliyet |
mumbo jumbo n.
|
|
144 |
Colloquial |
karmaşık olmayan şey |
light stuff n.
|
|
145 |
Colloquial |
karmaşık durum |
pantomime [uk] n.
|
|
146 |
Colloquial |
karmaşık hale getirmek |
confuse the issue v.
|
|
147 |
Colloquial |
aşırı karmaşık tasarımlı ve basit işlevli (mekanik cihaz) |
heath robinson adj.
|
|
148 |
Colloquial |
karmaşık yer/durum |
it's a zoo expr.
|
|
149 |
Colloquial |
karmaşık yer/durum |
what a zoo expr.
|
|
150 |
Colloquial |
çok karmaşık konuştun |
you've said a mouthful expr.
|
|
Idioms |
|
151 |
Idioms |
bir kompozisyondaki abartılı/karmaşık bölüm |
purple patch n.
|
|
152 |
Idioms |
bir kompozisyondaki abartılı/karmaşık bölüm |
a purple patch n.
|
|
153 |
Idioms |
çok karmaşık bir oyun, sistem ya da strateji |
3d chess n.
|
|
154 |
Idioms |
çok karmaşık bir oyun, sistem ya da strateji |
three-dimensional chess n.
|
|
155 |
Idioms |
çılgın, karmaşık durum |
chinese fire drill n.
|
|
156 |
Idioms |
karmaşık sorun |
can of worms n.
|
|
157 |
Idioms |
karmaşık sorun |
knotty problem n.
|
|
158 |
Idioms |
karmaşık duygular |
mixed emotions n.
|
|
159 |
Idioms |
(bir şeyin) karmaşık detayları |
the finer points of (something) n.
|
|
160 |
Idioms |
karmaşık durum |
heavy scene n.
|
|
161 |
Idioms |
aşırı karmaşık hikaye |
kudzu plot n.
|
|
162 |
Idioms |
çözülmeyen, karmaşık hikaye |
kudzu plot n.
|
|
163 |
Idioms |
gereksiz şekilde karmaşık hikaye |
kudzu plot n.
|
|
164 |
Idioms |
içeriği pek gerçek olmayan ve insanların ilgisini çekmek için yapılan karmaşık sunum/gösteri |
a dog and pony show [us] n.
|
|
165 |
Idioms |
çok karmaşık şey |
a head-scratcher n.
|
|
166 |
Idioms |
çok daha karmaşık bir şey/durum |
a whole new ball game n.
|
|
167 |
Idioms |
çok daha karmaşık bir şey/durum |
a whole other ball of wax n.
|
|
168 |
Idioms |
karmaşık durum |
can of worms n.
|
|
169 |
Idioms |
karmaşık duygular |
mixed feelings n.
|
|
170 |
Idioms |
karmaşık hisler |
mixed feelings n.
|
|
171 |
Idioms |
-in karmaşık detayları |
the finer points of n.
|
|
172 |
Idioms |
karmaşık bir strateji gütmek |
play 3D chess v.
|
|
173 |
Idioms |
karmaşık bir strateji gütmek |
play three-dimensional chess v.
|
|
174 |
Idioms |
bir şeyi yahut karmaşık bir durumu düzeltmek |
set something straight v.
|
|
175 |
Idioms |
daha da karmaşık hale getirmek |
open up a can of worms v.
|
|
176 |
Idioms |
işleri (bir şeyleri) karmaşıklaştırmak/ daha karmaşık hale getirmek |
make a production of something v.
|
|
177 |
Idioms |
işleri (bir şeyleri) karmaşıklaştırmak/ daha karmaşık hale getirmek |
make a production out of something v.
|
|
178 |
Idioms |
karmaşık bir konuya hakim olmak |
get one's arms around something v.
|
|
179 |
Idioms |
karmaşık/zor bir işe bodoslama girmek/dalmak |
leap off the deep end v.
|
|
180 |
Idioms |
karmaşık/zor bir işin altına düşünmeden girmek |
leap off the deep end v.
|
|
181 |
Idioms |
karmaşık/zor bir işe hemen dalmak |
leap off the deep end v.
|
|
182 |
Idioms |
karmaşık/zor bir işe tek başına atlamak |
leap off the deep end v.
|
|
183 |
Idioms |
karmaşık/kaotik bir durumda olmak |
go off-kilter v.
|
|
184 |
Idioms |
karmaşık/kaotik bir durumda olmak |
go out of kilter v.
|
|
185 |
Idioms |
karmaşık bir işaret almak |
get a mixed signal v.
|
|
186 |
Idioms |
karmaşık işaretler almak |
get mixed signals v.
|
|
187 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye girişmek |
jump off the deep end v.
|
|
188 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeyin içine dalmak |
jump off the deep end v.
|
|
189 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye gözü kapalı girişmek |
jump off the deep end v.
|
|
190 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye başlamaya cesaret etmek |
jump off the deep end v.
|
|
191 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye hazırlıksız/bodoslama dalmak |
jump off the deep end v.
|
|
192 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye düşünmeden dalmak |
jump off the deep end v.
|
|
193 |
Idioms |
karmaşık/karışık bir mesaj vermek |
send a mixed message v.
|
|
194 |
Idioms |
karmaşık/karışık mesajlar vermek |
send mixed messages v.
|
|
195 |
Idioms |
karmaşık/karışık işaretler vermek |
send mixed signals v.
|
|
196 |
Idioms |
karmaşık/karışık bir işaret vermek |
send a mixed signal v.
|
|
197 |
Idioms |
karmaşık olmak |
be as clear as mud v.
|
|
198 |
Idioms |
karmaşık/bilmediği bir işin içine atılmak |
be thrown in the deep end v.
|
|
199 |
Idioms |
kendini karmaşık/bilmediği bir şeyin içinde/ortasında bulmak |
be thrown in the deep end v.
|
|
200 |
Idioms |
karmaşık işaretler almak |
get mixed signals v.
|
|
201 |
Idioms |
karmaşık bir işaret almak |
get a mixed signal v.
|
|
202 |
Idioms |
'-i karmaşık hale getirmek |
make a production of v.
|
|
203 |
Idioms |
karmaşık/karışık işaretler vermek |
send mixed signals v.
|
|
204 |
Idioms |
karmaşık/karışık bir işaret vermek |
send a mixed signal v.
|
|
205 |
Idioms |
karmaşık (sistem) |
rube goldberg expr.
|
|
206 |
Idioms |
(bir şey birinin) anlaması için fazla karmaşık |
(something) is over (one's) head expr.
|
|
207 |
Idioms |
karmaşık/çözülmesi güç bir durumu ortaya atmak |
like opening (up) a can of worms expr.
|
|
Trade/Economic |
|
208 |
Trade/Economic |
karmaşık çoğaltan |
complex multiplier n.
|
|
209 |
Trade/Economic |
karmaşık mallar |
complex goods n.
|
|
210 |
Trade/Economic |
karmaşık makineler |
sophisticated machinery n.
|
|
211 |
Trade/Economic |
uyumlu ilişkilerin oluşturduğu karmaşık birim |
system n.
|
|
212 |
Trade/Economic |
yatırımcıları ikna etmek için karmaşık ve destan gibi bir açıklaması olan hisse |
story stock n.
|
|
Politics |
|
213 |
Politics |
avrupa birliği memurları ve politikacıların konuştuğu karmaşık ingilizce |
eurospeak n.
|
|
Technical |
|
214 |
Technical |
karmaşık bir varlık veya sürecin varsayımsal açıklaması |
theoretical account n.
|
|
215 |
Technical |
karmaşık bir varlık veya sürecin varsayımsal açıklaması |
framework n.
|
|
216 |
Technical |
karmaşık bir varlık veya sürecin varsayımsal açıklaması |
model n.
|
|
217 |
Technical |
eşlenik karmaşık |
conjugate complex n.
|
|
218 |
Technical |
etkinleştirilmiş karmaşık |
activated complex n.
|
|
219 |
Technical |
karmaşık young çarpanı |
complex young's modulus n.
|
|
220 |
Technical |
karmaşık düzlem analizi |
complex plane analysis n.
|
|
221 |
Technical |
karmaşık üçlü dizge |
complex ternary system n.
|
|
222 |
Technical |
karmaşık dalga |
complex wave n.
|
|
223 |
Technical |
karmaşık kopma sathı |
composite surface of failure n.
|
|
224 |
Technical |
karmaşık bayağı kesir |
complex fraction n.
|
|
225 |
Technical |
karmaşık iyoncu |
complexing agent n.
|
|
226 |
Technical |
karmaşık sayılar |
complex numbers n.
|
|
227 |
Technical |
karmaşık yükün |
complex ion n.
|
|
228 |
Technical |
karmaşık eşlenik matris |
complex conjugate matrix n.
|
|
229 |
Technical |
karmaşık dalga işlevi |
complex wave function n.
|
|
230 |
Technical |
karmaşık dalga biçimi |
complex waveform n.
|
|
231 |
Technical |
karmaşık kalıntılar |
complex inclusions n.
|
|
232 |
Technical |
karmaşık oksit |
complex oxide n.
|
|
233 |
Technical |
karmaşık periyodik dalga |
complex periodic weve n.
|
|
234 |
Technical |
karmaşık eşlenik kutuplar |
complex conjugate pole n.
|
|
235 |
Technical |
karmaşık düzlem |
complex plane n.
|
|
236 |
Technical |
karmaşık gerilim |
complex stress n.
|
|
237 |
Technical |
karmaşık kopma yüzeyi |
composite surface of failure n.
|
|
238 |
Technical |
karmaşık eşlenik |
complex conjugate n.
|
|
239 |
Technical |
karmaşık kusur |
complex defect n.
|
|
240 |
Technical |
karmaşık oksit kalıntılar |
complex oxide inclusions n.
|
|
241 |
Technical |
karmaşık doğrusal uzay |
complex vector space n.
|
|
242 |
Technical |
karmaşık ölçüm |
complex measure n.
|
|
243 |
Technical |
karmaşık karbür |
complex carbide n.
|
|
244 |
Technical |
karmaşık yüküncü |
complexing agent n.
|
|
245 |
Technical |
karmaşık doğrusal uzay |
complex linear space n.
|
|
246 |
Technical |
karmaşık uygunluk |
complex compliance n.
|
|
247 |
Technical |
karmaşık tuz |
complex salt n.
|
|
248 |
Technical |
karmaşık dizi |
complex sequence n.
|
|
249 |
Technical |
karmaşık iyon |
complex ion n.
|
|
250 |
Technical |
karmaşık fay |
complex fault n.
|
|
251 |
Technical |
karmaşık ışınım |
complex radiation n.
|
|
252 |
Technical |
karmaşık sıklık |
complex frequency n.
|
|
253 |
Technical |
karmaşık güç |
complex power n.
|
|
254 |
Technical |
karmaşık kesme çarpanı |
complex shear modulus n.
|
|
255 |
Technical |
karmaşık periyodik dalga |
complex periodic wave n.
|
|
256 |
Technical |
karmaşık silikat kalıntılar |
complex silicate inclusions n.
|
|
257 |
Technical |
karmaşık bölge |
complex domain n.
|
|
258 |
Technical |
karmaşık bir yapının çeşitli unsurlarını bir arada tutan şey |
lynchpin n.
|
|
259 |
Technical |
son derece gelişmiş ve karmaşık (yazılım, elektronik alet) |
high-tech adj.
|
|
260 |
Technical |
karmaşık bir sistemde mevcut altyapıda değişiklik yapmaksızın bazı parçaların yerini alabilen |
drop-in adj.
|
|
Computer |
|
261 |
Computer |
sonsuz uzunlukta hafıza bandı olan, karmaşık matematiksel işlemler yürüten varsayımsal bir makine |
turing machine n.
|
|
262 |
Computer |
karmaşık ton |
complex sound n.
|
|
263 |
Computer |
karmaşık yazılar |
complex scripts n.
|
|
264 |
Computer |
karmaşık sıklık |
complex frequency n.
|
|
265 |
Computer |
karmaşık değişken |
complex variable n.
|
|
266 |
Computer |
karmaşık kodlar |
complex scripts n.
|
|
267 |
Computer |
karmaşık sayı |
complex number n.
|
|
268 |
Computer |
karmaşık kalın |
complex bold n.
|
|
269 |
Computer |
karmaşık ton |
complex tone n.
|
|
270 |
Computer |
karmaşık bağlantılar |
complex links n.
|
|
271 |
Computer |
karmaşık hedef |
complex target n.
|
|
272 |
Computer |
karmaşık geçiri |
complex admittance n.
|
|
273 |
Computer |
karmaşık sayı |
complex n.
|
|
274 |
Computer |
karmaşık komut dosyaları |
complex scripts n.
|
|
275 |
Computer |
uzun ve karmaşık yazılımların anlaşılmasında ortaya çıkan bir sorun |
yo-yo problem n.
|
|
276 |
Computer |
kullanıcıyı karmaşık bir görevi tamamlarken yönlendiren bilgisayar programı |
wizard n.
|
|
277 |
Computer |
metin dizilerinin rastgele bir şekilde birbirine bağlanan karmaşık bir ağ olarak işlenmesine izin veren bir veritabanı yönetim sistemi |
hypertext system n.
|
|
278 |
Computer |
karmaşık komut setli bilgisayar |
cisc (complex instruction set computer) abrev.
|
|
Informatics |
|
279 |
Informatics |
karmaşık değişken |
complex variable n.
|
|
280 |
Informatics |
karmaşık sayı |
complex number n.
|
|
Electric |
|
281 |
Electric |
karmaşık dalga biçimi |
complex waveform n.
|
|
282 |
Electric |
karmaşık periyodik dalga |
complex periodic wave n.
|
|
Mechanic |
|
283 |
Mechanic |
karmaşık türbin |
combination turbine n.
|
|
Textile |
|
284 |
Textile |
karmaşık desenli kumaş |
jacquard weave n.
|
|
285 |
Textile |
kinolinin karmaşık bir türevi olan, ipek ve yünü renklendirmek için kullanılan yapay bir anilin boyarmadde |
mandarin yellow n.
|
|
Lighting |
|
286 |
Lighting |
karmaşık kırılma indisi |
complex refractive index n.
|
|
Dyeing |
|
287 |
Dyeing |
naftol veya naftokinonun karmaşık azotlu türevlerinden üretilen parlak boyarmaddeler |
naphthol blue n.
|
|
288 |
Dyeing |
sarı ve turuncu renkli karmaşık yapılı azo boya |
tropaeolin n.
|
|
289 |
Dyeing |
sarı ve turuncu renkli karmaşık yapılı azo boya |
tropeolin n.
|
|
Marine |
|
290 |
Marine |
bir yatın amerika kupası müsabakalarına katılma hakkını düzenleyen karmaşık formül |
twelve-meter formula n.
|
|
291 |
Marine |
karmaşık fonksiyon teorisi |
theory of complex function n.
|
|
Medical |
|
292 |
Medical |
karmaşık ayak deformiteleri |
complex foot deformities n.
|
|
293 |
Medical |
karmaşık örnek |
composite sample n.
|
|
294 |
Medical |
rey karmaşık figür testi |
rey complex figure test n.
|
|
295 |
Medical |
rey karmaşık figür testi |
rey-osterrieth complex figure test n.
|
|
296 |
Medical |
rey-osterrieth karmaşık şekil testi |
rey-osterrieth complex figure test n.
|
|
Psychology |
|
297 |
Psychology |
uyarıcının bir parçasına verilen yanıtın daha karmaşık bir uyaran bütününe de verilmesi |
redintegration n.
|
|
298 |
Psychology |
karmaşık travma sonrası stres bozukluğu |
complex posttraumatic stress disorder n.
|
|
299 |
Psychology |
ufak bir uyarana verilen tepkiyi daha karmaşık ve bütüncül bir uyaranda tekrarlamak |
redintegrate v.
|
|
Physiology |
|
300 |
Physiology |
karmaşık refleks davranışını başlatan uyaran |
releaser n.
|
|
Food Engineering |
|
301 |
Food Engineering |
karmaşık süreç çözümlemesi |
complex process analysis n.
|
|
302 |
Food Engineering |
karmaşık denetim düzgeleri |
complex control systems n.
|
|
Math |
|
303 |
Math |
karmaşık sayının modülü |
norm n.
|
|
304 |
Math |
genişletilmiş karmaşık düzlem |
extended complex plane n.
|
|
305 |
Math |
iki lineer dalga denklemi ve bir kısa dalganın karmaşık genliği |
complex amplitude of a short wave and two linear wave equations n.
|
|
306 |
Math |
karmaşık sayı |
complex number n.
|
|
307 |
Math |
karmaşık eşlenik sayı |
conjugate complex number n.
|
|
308 |
Math |
karmaşık matris |
complex matrix n.
|
|
309 |
Math |
karmaşık vektör uzayı |
complex vector pace n.
|
|
310 |
Math |
karmaşık fonksiyon |
complex function n.
|
|
311 |
Math |
karmaşık işlev |
complex function n.
|
|
312 |
Math |
karmaşık eşlenik |
complex conjugate n.
|
|
313 |
Math |
karmaşık doğrusal uzay |
complex linear space n.
|
|
314 |
Math |
karmaşık fonksiyonlar |
complex functions n.
|
|
315 |
Math |
karmaşık doğrusal uzay |
complex vector space n.
|
|
316 |
Math |
karmaşık sayılar alanı |
field of complex numbers n.
|
|
317 |
Math |
karmaşık sayının eşleniği |
complex conjugate n.
|
|
318 |
Math |
karmaşık değerli fonksiyon |
complex valued function n.
|
|
319 |
Math |
karmaşık ölçüm |
complex measure n.
|
|
320 |
Math |
karmaşık sayılar |
complex numbers n.
|
|
321 |
Math |
karmaşık sayının sanal kısmı |
imaginary part of a complex number n.
|
|
322 |
Math |
karmaşık değerli işlev |
complex-valued function n.
|
|
323 |
Math |
karmaşık doğrusal uzay |
complex-linear space n.
|
|
324 |
Math |
karmaşık sayının dikey gösterimi |
rectangular form of a complex number n.
|
|
325 |
Math |
karmaşık kök |
complex root n.
|
|
326 |
Math |
karmaşık dizi |
complex sequence n.
|
|
327 |
Math |
karmaşık katmanlı uzay |
complex manifold n.
|
|
328 |
Math |
karmaşık sayının gerçel kısmı |
real part of complex number n.
|
|
329 |
Math |
karmaşık düzlem |
complex plane n.
|
|
330 |
Math |
karmaşık değerli fonksiyon |
complex-valued function n.
|
|
331 |
Math |
karmaşık eşlenik sayılar |
conjugate complex numbers n.
|
|
332 |
Math |
karmaşık oran |
complex ratio n.
|
|
333 |
Math |
karmaşık değişken |
complex variable n.
|
|
334 |
Math |
karmaşık sayının argümenti |
amplitude n.
|
|
335 |
Math |
karmaşık sayıların düzlemdeki noktalar kullanılarak temsil edildiği bir diyagram |
argand diagram n.
|
|
336 |
Math |
karmaşık sayıyı kutupsal koordinatlarda temsil eden noktaya karşılık gelen açı |
argument n.
|
|
337 |
Math |
akışkan akışıyla ilişkili karmaşık düzlem oluşumu |
helmholtz function n.
|
|
338 |
Math |
karmaşık sayının ve karmaşık eşleniğinin çarpımının karekökü |
modulus n.
|
|
339 |
Math |
imajiner kısmı sıfırdan farklı olan karmaşık sayı |
imaginary n.
|
|
340 |
Math |
reel kısmı sıfır olan karmaşık sayı |
imaginary number n.
|
|
341 |
Math |
karmaşık sayı |
conjugate n.
|
|
342 |
Math |
iki bilinmeyeni de reel tamsayı olan karmaşık sayı |
complex integer n.
|
|
343 |
Math |
kaos teorisi, genetik algoritmalar gibi karmaşık sistemlerin incelenmesi |
complexity theory n.
|
|
344 |
Math |
daha karmaşık bir ifade, ilişki veya ilişkiler kümesinin işleyişine kriter sağlayan cebirsel kavram |
discriminant n.
|
|
345 |
Math |
karmaşık sayının karmaşık üstel cinsinden gösterimi |
phasor n.
|
|
346 |
Math |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
analytic adj.
|
|
347 |
Math |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
analytical adj.
|
|
348 |
Math |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
regular adj.
|
|
349 |
Math |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
holomorphic adj.
|
|
350 |
Math |
karmaşık türevli |
entire adj.
|
|
351 |
Math |
aşırı karmaşık |
hypercomplex adj.
|
|
352 |
Math |
karmaşık sayıya ait |
complex adj.
|
|
353 |
Math |
karmaşık sayı içeren |
complex adj.
|
|
Logic |
|
354 |
Logic |
iki önermenin de doğruluğunu inkar eden karmaşık önerme |
alternative denial n.
|
|
Statistics |
|
355 |
Statistics |
karmaşık deney |
complex experiment n.
|
|
356 |
Statistics |
karmaşık wishart dağılımı |
complex wishart disribution n.
|
|
357 |
Statistics |
karmaşık birim |
complex unit n.
|
|
358 |
Statistics |
karmaşık tablo |
complex table n.
|
|
359 |
Statistics |
karmaşık geri modülasyon |
complex demodulation n.
|
|
360 |
Statistics |
karmaşık gaussian dağılımı |
complex gaussian distribution n.
|
|
Physics |
|
361 |
Physics |
karmaşık dalga |
complex wave n.
|
|
362 |
Physics |
karmaşık saçılma |
incoherent scattering n.
|
|
363 |
Physics |
karmaşık izge |
complex spectrum n.
|
|
Chemistry |
|
364 |
Chemistry |
nikotinin izomeri olan karmaşık, yağlı ve azotlu bir baz |
nicotidine n.
|
|
365 |
Chemistry |
taline benzeyen ve ateş düşürücü olarak kullanılan, karmaşık bileşimi olan yapay bir alkaloid |
thermifugine n.
|
|
366 |
Chemistry |
karmaşık tuz |
complex salt n.
|
|
367 |
Chemistry |
(karmaşık molekülü) daha basit moleküllere bölmek |
cleave v.
|
|
368 |
Chemistry |
bir molekülden daha karmaşık olan |
supramolecular adj.
|
|
Biology |
|
369 |
Biology |
basit inorganik maddelerden karmaşık organik besinleri sentezleyebilen |
autotrophic adj.
|
|
370 |
Biology |
karmaşık düzenli |
high adj.
|
|
371 |
Biology |
karmaşık beslenme gereksinimleri olan (mikroorganizma) |
fastidious adj.
|
|
Biochemistry |
|
372 |
Biochemistry |
bitki veya hayvanlarda proteinlerden daha az karmaşık olan azotlu bileşen |
nonprotein n.
|
|
373 |
Biochemistry |
üçül karmaşık mekanizma |
ternary complex mechanism n.
|
|
374 |
Biochemistry |
organizma içindeki karmaşık maddelerin enerji salınımıyla atılım için uygun olan daha basit bileşenlerine ayrılması |
disassimilation n.
|
|
Marine Biology |
|
375 |
Marine Biology |
pürüzsüz, oval biçimli ve karmaşık desenleri olan bir deniz kabuğu |
tellin (tellina tenuis) n.
|
|
376 |
Marine Biology |
karmaşık özdecik |
complex molecule n.
|
|
377 |
Marine Biology |
üçül karmaşık işlerge |
ternary complex mechanism n.
|
|
Botanic |
|
378 |
Botanic |
karmaşık köklü |
rootbound adj.
|
|
Social Sciences |
|
379 |
Social Sciences |
insanların sosyal olarak edindikleri karmaşık davranış biçimleri, tutum ve fikirler |
human nature n.
|
|
380 |
Social Sciences |
karmaşık toplum |
complex society n.
|
|
Literature |
|
381 |
Literature |
karmaşık olay örgüsü sağlama |
overplotting n.
|
|
382 |
Literature |
(erken dönem latin şiirinde) karmaşık sözcük düzeni |
synchysis n.
|
|
383 |
Literature |
karmaşık olay örgüsü sağlamak |
overplot v.
|
|
384 |
Literature |
karmaşık olay örgüsü ile ilgili |
overplotted adj.
|
|
Linguistics |
|
385 |
Linguistics |
karmaşık biçim |
complex form n.
|
|
386 |
Linguistics |
karmaşık tümce |
complex sentence n.
|
|
387 |
Linguistics |
karmaşık parça |
complex segment n.
|
|
388 |
Linguistics |
karmaşık simge |
complex symbol n.
|
|
389 |
Linguistics |
(yidiş dilinde) karmaşık durum |
schemozzle n.
|
|
390 |
Linguistics |
karmaşık sesler çıkarmak |
jargon v.
|
|
History |
|
391 |
History |
7. yüzyılda galya'da bulunmuş ve roma el yazısının değişik bir türü olan, saraya özgü ince ve karmaşık el yazısına ait veya ilişkili |
merovingian adj.
|
|
Religious |
|
392 |
Religious |
mahayana budizmi'nin karmaşık yapıda ve detaylı ritüelleri olan bir formu |
lamanism n.
|
|
Philosophy |
|
393 |
Philosophy |
karmaşık, zor ve ezotorik konularda oldukça yetenekli kabala uzmanı |
cabalist n.
|
|
394 |
Philosophy |
karmaşık bir fikir veya konuyu küçültme veya çarpıtma yoluyla aşırı basitleştirme |
reductionism n.
|
|
Environment |
|
395 |
Environment |
belli bir doğal ortam ve iklimdeki bütün canlı organizmalardan oluşan karmaşık topluluk |
biome n.
|
|
396 |
Environment |
karmaşık afet |
complex disaster n.
|
|
397 |
Environment |
karmaşık organik karışım |
complex organic mixture n.
|
|
Geology |
|
398 |
Geology |
karmaşık fay |
complex fault n.
|
|
399 |
Geology |
karmaşık değişkenler |
complex variables n.
|
|
400 |
Geology |
karmaşık organik karışım |
complex organic mixture n.
|
|
401 |
Geology |
karmaşık kırık |
complex fault n.
|
|
402 |
Geology |
ofiyolitik karmaşık bindirmesi |
ophiolitic mélange thrusting n.
|
|
403 |
Geology |
ofiolitli karmaşık |
ophiolite complex n.
|
|
404 |
Geology |
basit mineralojik bileşiklerin silikasyon, dekarbonizasyon ve deoksidasyon sonucu daha karmaşık olanlara evrildiği bir bölge |
anamorphic zone n.
|
|
405 |
Geology |
karmaşık yapısal ilişkilere sahip farklı kayaçlar bütünü |
complex n.
|
|
Art |
|
406 |
Art |
karmaşık geometrik tasarımlı |
cubistic adj.
|
|
Music |
|
407 |
Music |
abd'de 1940'ların ortalarında popüler olmuş, hızlı tempo, karmaşık ve hızlı akor değişimleriyle karakterize şarkılar sunan bir caz türü |
bebop n.
|
|
408 |
Music |
karmaşık ve teknik zorluğu yüksek bir enstrümantasyon gerektiren rock müzik türü |
math rock n.
|
|
409 |
Music |
(özellikle on sekizinci yüzyılda) ezberlenen karmaşık füg |
ricercare n.
|
|
410 |
Music |
(özellikle on sekizinci yüzyılda) ezberlenen karmaşık füg |
ricercar n.
|
|
Archaic |
|
411 |
Archaic |
karmaşık durum |
boggle n.
|
|
Slang |
|
412 |
Slang |
karmaşık ve uzun hesaplamalar yapabilen bilgisayar |
number cruncher n.
|
|
413 |
Slang |
çok sayıda karmaşık hesaplamalar yapan kimse |
number cruncher n.
|
|
414 |
Slang |
1940'larda popüler olan hızlı tempolu, müzikal olarak karmaşık bir jazz tarzı |
bop n.
|
|
415 |
Slang |
karmaşık olmayan |
mickey mouse n.
|
|
416 |
Slang |
karmaşık problem |
can of worms n.
|
|
417 |
Slang |
karmaşık şey |
skull-popper n.
|
|
418 |
Slang |
karmaşık konuşma |
wibble [uk] n.
|
|
419 |
Slang |
isimden daha karmaşık grafitiler yapmak |
piece v.
|
|
420 |
Slang |
çok karmaşık |
superdooper adj.
|
|
421 |
Slang |
çok karmaşık |
superduper adj.
|
|