mücevher - Turco Inglés Diccionario
Historia

mücevher



Significados de "mücevher" en diccionario inglés turco : 13 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
mücevher jewel n.
General
mücevher jewelry n.
mücevher jewel n.
mücevher precious stone n.
mücevher gem n.
mücevher jewellery n.
mücevher nouch [obsolete] n.
mücevher gems n.
mücevher owch [obsolete] n.
Speaking
mücevher nowch [obsolete] n.
Technical
mücevher jewel n.
Slang
mücevher ice (rap slang) n.
mücevher ice n.

Significados de "mücevher" con otros términos en diccionario inglés turco: 137 resultado(s)

Turco Inglés
General
mücevher ustası lapidary n.
mücevher kutusu jewel box n.
güneş şeklinde mücevher sunburst n.
mücevher hırsızlığı jewelry theft n.
tek taşlı mücevher solitaire n.
mücevher kutusu jewel case n.
mücevher kutusu casket n.
parlak mücevher sparkler n.
taklit mücevher imitation jewellery n.
üç taşlı pırlantalı mücevher three stone jewellery n.
taklit mücevher costume jewellery n.
yuva ve tırnakları (mücevher için) setting n.
ucuz mücevher bauble n.
değersiz mücevher bauble n.
gizli açma mekanizması (mücevher kutusu vb) hidden catch n.
mücevher kasası jewelry safe n.
mücevher kasası jewelry box n.
mücevher kesme jewel cutting n.
mücevher tasarımı jewelry design n.
antika/tarihi mücevher vintage jewelry n.
antika/tarihi mücevher estate jewelry n.
sahte mücevher imitation jewel n.
kuş tüyü şeklinde, değerli taşlardan yapılmış başa takılan mücevher veya takı aigrette n.
mücevher seti jewellery set n.
mücevher yapımında kullanılan ince altın tabakasıyla kaplanmış pirinç talmi gold n.
kuş tüyü şeklinde, değerli taşlardan yapılmış başa takılan mücevher veya takı aigret n.
yuvarlak kırmızı renkli mücevher carbuncle [old-fashioned] n.
mücevher kutusu casquet n.
ışığın geliş açısına göre renk değiştiren mücevher taşı chatoyant n.
kozmetik, mücevher gibi ürünlerin konduğu küçük çanta necessaire n.
yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası top n.
değersiz mücevher trinkum n.
mücevher kutusu tye [obsolete] n.
mücevher olarak da kullanılan gri bir kuvars alençon diamond n.
sahte mücevher artificial gem n.
metalik oksit ile renkli camdan yapılmış sahte mücevher artificial gem n.
yeşim taşından mücevher jasper n.
mücevher ustası lapidist n.
küpeye takılan mücevher jacket n.
küçük mücevher kutusu jewel casket n.
mücevher satıcısı jewelry dealer n.
mücevher alıp satan firma jewelry dealer n.
mücevher kutusu vanity box n.
genellikle deniz kabuğu, mercan veya turkuazdan yapılıp mücevher yapımında kullanılan küçük ve parlak boncuk heishi n.
amerikan yerlilerince kullanılan deniz kabuğundan yapılma bir tür mücevher heishi n.
bakır, nikel, volfram ve alüminyumdan oluşan ve mücevher yapımında kullanılan bir alaşım minargent n.
kozmetik ve mücevher gibi küçük eşyaları taşımaya yarayan ufak dekoratif kutu minaudière n.
mücevher için tasarlanmış düzenek monture n.
mücevher düzeneği mount n.
mücevher seti locket n.
taşların pençe benzeri uzantılara yerleştirildiği mücevher tasarımı claw setting [uk] n.
taşların pençe benzeri uzantılara yerleştirildiği mücevher tasarımı tiffany setting [us] n.
altından mücevher gibi objeler üreten kimse gold-worker n.
klipsle sabitlenen mücevher parçası clip n.
mücevher imitasyonu foil stone n.
böcek şeklinde kesilmiş mücevher scarab n.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan mücevher scaraboid n.
(orta çağ'da) kadın başlığında kullanılan altın, gümüş ve mücevher motifi fret n.
çiçek veya yaprak demetine benzer mücevher ürünü spray n.
mücevher dolu gem-filled adj.
parçaları birbirine kaynaştırılarak yapılmış (mücevher) reconstructed adj.
sırayla gömülü olacak şekilde kakmalı (mücevher) channel-set adj.
gömülü biçimde mücevher dizili (yüzük vb.) channel-set adj.
mücevher takılacak şekilde uzun çatalları olan (takı) tiffany adj.
yuva ve tırnak içinde olmayan (mücevher) unset adj.
çıplak (mücevher) unset adj.
(mücevher) geniş belcher adj.
mücevher imitasyonu imitation adj.
Colloquial
ucuz mücevher googaw n.
mücevher ya da koşum halkası yapan kimse ring n.
Idioms
kraliyet tacı üzerindeki mücevher/değerli taş crown jewel n.
Industry
mücevher cilalama işçisi facer n.
Technical
mücevher süsleme makinesi chaser n.
kesme mücevher kalıbı template n.
kesme mücevher kalıbı templet n.
bir mücevher kesme biçimi trapping n.
80 veya 88 adet yüzü olacak şekilde kesilmiş mücevher twentieth-century cut n.
baget şeklinde kesilmiş mücevher baguette n.
dar dikdörtgen bir mücevher şekli baguette n.
mücevher gövde rengi body color n.
mücevher yataklarındaki delikleri tamamlayan kimse broacher n.
mücevher düzeneği mounting n.
mücevher düzenlemesi mounting n.
belirli mücevher türlerinin rengini değiştiren ısıl işlem burning n.
inci veya mücevher ağırlığını ölçmek için kullanılan bir birim grain n.
değerli mücevherin altına yerleştirilmiş değersiz taştan oluşan iki parçalı taklit mücevher doublet n.
mücevher fırınlama uzmanı firer n.
mücevher yuvası setting n.
(kereste, taş, mücevher) düzeltip pürüzsüz hale getirmek dress v.
cilalama tamburunda parlatılmamış (mücevher) untumbled adj.
Mining
ucuz mücevher yapımında kullanılan çinko ile bakırdan bir alaşım tombac n.
ucuz mücevher yapımında kullanılan çinko ile bakırdan bir alaşım tambac n.
ucuz mücevher yapımında kullanılan çinko ile bakırdan bir alaşım tambak n.
rutil ile aynı bileşime sahip sentetik bir mücevher titania n.
rutil ile aynı bileşime sahip sentetik bir mücevher rutile n.
ucuz mücevher yapımında kullanılan çinko ile bakır karışımı bir alaşım tombak n.
çevresindeki varisit ve kalıptan kesilmiş mücevher amatrice n.
çok eski çağlardan beri mücevher olarak kullanılan bir taş türü lazuli n.
mücevher yapımında kullanılan bir taş alexandrite n.
lazer teknolojisinde ve mücevher taşı olarak kullanılan, sert ve sentetik bir itriyum alüminyum garnet yag n.
beyaz metalin mücevher yapımında kullanılan kesilmiş ve cilalanmış formu marcasite n.
mücevher kalitesinde olmayan elmas boort n.
kırık mücevher parçası gold end n.
ucuz mücevher yapımında kullanılan bir tür bakır-çinko alaşımı guinea gold n.
renk ve parlaklık açısından altına benzeyip ucuz mücevher yapımında kullanılan bakır ve çinko veya kalay alaşımı oreide n.
düşük değerli (taş, mücevher) occidental adj.
düşük kaliteli (taş, mücevher) occidental adj.
Chemistry
altına benzeyip ucuz mücevher yapımında kullanılan bir alaşım oreide n.
Marine Biology
mücevher balığı jewelfish n.
mücevher balığı jewel cichlid n.
mücevher çiklit jewel cichlid n.
mücevher çiklit jewelfish n.
Zoology
mücevher kelebeği jewel blue n.
mücevher kelebeği grass jewel n.
mücevher kelebeği chilades trochylus n.
Botanic
mücevher orkidesi jewel orchid n.
History
(eskiden avrupa'da) alnın ortasına takılan bir tür mücevher ferronière n.
Religious
(eski ahitte) başrahibin göğüslüğüne yerleştirilmiş, yakut olduğu düşünülen mücevher sardius n.
Geology
mücevher olarak kullanılan elma yeşili bir tür kalsedon taşı chrysoprasus [obsolete] n.
mücevher sayılmayan fakat bir miktar değeri olan (taş) semi-precious adj.
Archaic
değersiz mücevher trangam n.
Entomology
doğu asya'da yaşayan ve dişbudak ağaçlarına zarar veren metalik yeşil bir mücevher böceği emerald ash borer (agrilus planipennis) n.
Slang
büyük mücevher rock n.
pahalı mücevher bling-bling n.
pahalı mücevher bling n.
mücevher dükkanı ice palace n.
soygun veya hırsızlık yoluyla elde edilen bir şey (para, mücevher) heist n.
parlak mücevher bling n.
gösterişli mücevher bling n.
parlak mücevher bling-bling n.
şatafatlı mücevher bling-bling n.
göz alıcı mücevher bling-bling n.
gösterişli mücevher bling-bling n.
sahte mücevher snide n.
çakma mücevher snide n.
taklit mücevher snide n.
Star Wars
parlak mücevher kümesi bright jewel cluster n.