olağanüstü - Turco Inglés Diccionario
Historia

olağanüstü



Significados de "olağanüstü" en diccionario inglés turco : 145 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
olağanüstü splendid adj.
olağanüstü extraordinary adj.
General
olağanüstü doozy n.
olağanüstü lulu n.
olağanüstü snorter n.
olağanüstü classical adj.
olağanüstü exceptional adj.
olağanüstü unusual adj.
olağanüstü prodigious adj.
olağanüstü out of the ordinary adj.
olağanüstü fantastic adj.
olağanüstü huge adj.
olağanüstü special adj.
olağanüstü breathtaking adj.
olağanüstü extraordinary adj.
olağanüstü phenomenal adj.
olağanüstü preternatural adj.
olağanüstü uncommon adj.
olağanüstü superior adj.
olağanüstü shining adj.
olağanüstü extra adj.
olağanüstü sublime adj.
olağanüstü spectacular adj.
olağanüstü dreamy adj.
olağanüstü uncanny adj.
olağanüstü supernormal adj.
olağanüstü marvellous adj.
olağanüstü portentous adj.
olağanüstü exceeding adj.
olağanüstü paramount adj.
olağanüstü abnormal adj.
olağanüstü smashing adj.
olağanüstü unearthly adj.
olağanüstü miraculous adj.
olağanüstü magnificent adj.
olağanüstü marvelous adj.
olağanüstü necromantic adj.
olağanüstü supernatural adj.
olağanüstü unaccountable adj.
olağanüstü fantastical adj.
olağanüstü terrific adj.
olağanüstü fabulous adj.
olağanüstü above the ordinary adj.
olağanüstü glorious adj.
olağanüstü extreme adj.
olağanüstü remarkable adj.
olağanüstü raving adj.
olağanüstü rare adj.
olağanüstü incredible adj.
olağanüstü sheenful adj.
olağanüstü outstanding adj.
olağanüstü wonderful adj.
olağanüstü teratical [obsolete] adj.
olağanüstü transphenomenal adj.
olağanüstü uncouth [obsolete] adj.
olağanüstü eminent adj.
olağanüstü unearthly adj.
olağanüstü larger-than-life adj.
olağanüstü larger than life adj.
olağanüstü lash [ireland] adj.
olağanüstü wild adj.
olağanüstü wizardly adj.
olağanüstü wonder adj.
olağanüstü wondered [obsolete] adj.
olağanüstü meridian [obsolete] adj.
olağanüstü hella adj.
olağanüstü high adj.
olağanüstü mirific adj.
olağanüstü mirifical adj.
olağanüstü mythologic adj.
olağanüstü mythological adj.
olağanüstü deuced adj.
olağanüstü devilish adj.
olağanüstü famous adj.
olağanüstü doggone adj.
olağanüstü first-class adj.
olağanüstü gaudish [obsolete] adj.
olağanüstü phantastic adj.
olağanüstü phantastical adj.
olağanüstü precellent [obsolete] adj.
olağanüstü sick-dog adj.
olağanüstü smacking adj.
olağanüstü smash adj.
olağanüstü standout adj.
olağanüstü star adj.
olağanüstü super adj.
olağanüstü superbad adj.
olağanüstü superordinary adj.
olağanüstü supersonic adj.
olağanüstü extraordinarily adv.
olağanüstü exceptionally adv.
olağanüstü prodigiously adv.
Phrases
olağanüstü the berries expr.
olağanüstü it's the berries expr.
olağanüstü something else expr.
Colloquial
olağanüstü fandabidozi n.
olağanüstü rattling adj.
olağanüstü uber adj.
olağanüstü far-out adj.
olağanüstü far out adj.
olağanüstü narly adj.
olağanüstü primo adj.
olağanüstü helluva adj.
olağanüstü bold adj.
olağanüstü chill adj.
olağanüstü goddam adj.
olağanüstü heckuva adj.
olağanüstü stand-out adj.
olağanüstü pearler [australia] adj.
olağanüstü gaudy adj.
olağanüstü snazzy adj.
olağanüstü superterrific adj.
olağanüstü way-cool expr.
olağanüstü the glassy [australia] expr.
olağanüstü just the glassy expr.
olağanüstü the glassy [australia] expr.
Idioms
olağanüstü out of this world adj.
olağanüstü far out adj.
olağanüstü it's boss expr.
olağanüstü that's boss expr.
Speaking
olağanüstü it is incredible expr.
Law
olağanüstü abnormal adj.
Slang
olağanüstü a lulu n.
olağanüstü el primo adj.
olağanüstü out of sight adj.
olağanüstü gnarly [us] adj.
olağanüstü hellacious adj.
olağanüstü ill adj.
olağanüstü kicking adj.
olağanüstü pure fucking magic adj.
olağanüstü pfm (pure fucking magic) adj.
olağanüstü hype [obsolete] [us] adj.
olağanüstü dope adj.
olağanüstü sick adj.
olağanüstü superdooper adj.
olağanüstü superduper adj.
olağanüstü hellaciously adv.
olağanüstü a lulu expr.
olağanüstü that's rad expr.
olağanüstü bitchin' exclam.
olağanüstü bitchen exclam.
olağanüstü bitching exclam.
British Slang
olağanüstü fanfuckingtastical adj.
olağanüstü fanfuckingtastic adj.
Modern Slang
olağanüstü acellent adj.

Significados de "olağanüstü" con otros términos en diccionario inglés turco: 401 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
olağanüstü çaba spurt n.
olağanüstü hal state of emergency n.
General
olağanüstü durum yönetimi emergency management n.
olağanüstü olma fantasticalness n.
olağanüstü bölgeyi tahliye eden kimse evacuee n.
olağanüstü şey lulu n.
olağanüstü şey marvel n.
olağanüstü derinlikte bir yerkabuğu yarığı abyss n.
olağanüstü iş wonderwork n.
olağanüstü bir örnek extreme case n.
olağanüstü manzara spectacular n.
olağanüstü hal bölgesi emergency region n.
olağanüstü büyüklükte şey whapper n.
olağanüstü şey corker n.
olağanüstü şey/kimse humdinger n.
olağanüstü şey humdinger n.
olağanüstü olma marvelousness n.
olağanüstü hal bölge valisi emergency rule governor n.
olağanüstü şey phenomenon n.
olağanüstü şey prodigy n.
olağanüstü kızarma erythrism n.
savaş ve olağanüstü hal mevzuatı war and emergency legislation n.
olağanüstü durum emergency n.
olağanüstü toplantı extraordinary meeting n.
olağanüstü durum disaster n.
olağanüstü su seviyesi exceptional water level n.
olağanüstü başarı exploit n.
olağanüstü büyüme phenomenal growth n.
olağanüstü önlemler extraordinary remedies n.
olağanüstü ihtimam extraordinary diligence n.
olağanüstü dikkat extraordinary diligence n.
olağanüstü başarı extraordinary success n.
olağanüstü yazar author extraordinaire n.
olağanüstü yetenekleri olan insanlar people with extraordinary abilities n.
olağanüstü yetenekler extraordinary abilities n.
olağanüstü deneyim extraordinary experience n.
olağanüstü olma marvellousness n.
olağanüstü uğraşlar extraordinary efforts n.
olağanüstü uğraşlar extraordinary exertions n.
olağanüstü şey admiration [obsolete] n.
olağanüstü veya sıradışı şey lalapalooza n.
olağanüstü durum the marvelous n.
olağanüstü kimse all-timer [us] n.
annelik konusunda olağanüstü kadın alpha mummy n.
olağanüstü performans éclat n.
olağanüstü eşitsizlik prodigious inequality n.
olağanüstü bölgeden tahliye edilen kimseler evacuees n.
olağanüstü şey eye opener n.
olağanüstü şey eyeopener n.
olağanüstü şey eye-opener n.
olağanüstü etki magic n.
olağanüstü güç magic n.
olağanüstü müzik yeteneği olan kadın virtuosa n.
olağanüstü öneme veya güce sahip kimse big n.
olağanüstü öneme veya güce sahip kurum big n.
olağanüstü şey marl [dialect] n.
olağanüstü arzu veya hevese sahip kimse whale n.
olağanüstü başarı whow n.
olağanüstü güçleri olan kadın wonder woman n.
olağanüstü olma wonderment n.
olağanüstü başarı wow n.
olağanüstü yetenek brilliance n.
olağanüstü yetenek brilliancy n.
olağanüstü şey broth n.
olağanüstü kimse broth n.
olağanüstü savaşçı hero n.
olağanüstü asker hero n.
olağanüstü yetenekli binici horseman n.
olağanüstü yetenekli kadın binici horsewoman n.
olağanüstü şey hummer n.
olağanüstü şey monster n.
(cüsse, enerji veya yetenek bakımından) olağanüstü kimse buster n.
olağanüstü kimse buster [dialect] n.
olağanüstü şey buster [dialect] n.
olağanüstü başarılı genç kadın girl wonder n.
olağanüstü şey darb n.
olağanüstü güçleri olan kimse giant n.
önemli veya olağanüstü bir deneyimden geçen kimse graduate n.
olağanüstü şey one for the book n.
olağanüstü yeteneklere sahip kimse roarer n.
olağanüstü şey rouser n.
olağanüstü gücü olan kimse dynamo n.
olağanüstü hale getirme fantastication n.
olağanüstü kimse piece of work n.
olağanüstü becerileri olan kimse sensitive n.
olağanüstü becerileri olduğu söylenen kimse sensitive n.
olağanüstü, şaşalı parıldama glossy shine n.
olağanüstü olma preternaturalism n.
olağanüstü şey preternaturalism n.
kendi türünde olağanüstü olan şey smasher n.
olağanüstü örnek beauty n.
olağanüstü şey snorter n.
olağanüstü kimse stickout [us] n.
olağanüstü hünerli kadın superheroine n.
olağanüstü edinim superlucration [obsolete] n.
olağanüstü zihin supermind n.
olağanüstü akla sahip kimse supermind n.
olağanüstü güvenlik supersafety n.
olağanüstü şey superspectacle n.
olağanüstü koşullarda hayatta kalacak şekilde önlemler alan kimse survivalist n.
olağanüstü bir şey olmak be quite something v.
olağanüstü çaba göstermek spurt v.
olağanüstü hal ilan etmek declare a state of emergency v.
olağanüstü yetkiler verilmek be given exceptional powers v.
olağanüstü yetkilerle görevlendirilmek be given exceptional powers v.
olağanüstü şeyler yapmak do extraordinary things v.
olağanüstü görünmek monster v.
olağanüstü hale getirmek fantasticate v.
olağanüstü hale getirmek stew v.
olağanüstü kızarma özelliğine sahip olan erythristic adj.
olağanüstü algılama olan extrasensory adj.
olağanüstü olmayan unmiraculous adj.
olağanüstü büyük gigundous adj.
olağanüstü derecede canlı hyperreal adj.
olağanüstü entelektüel olan gigantic adj.
olağanüstü değerde gold adj.
olağanüstü kalitede gold adj.
olağanüstü mükemmellikte gold adj.
olağanüstü dehası olan demonic adj.
olağanüstü dehası olan daemonic adj.
ilahi etkiyi düşündürecek kadar olağanüstü inspired adj.
olağanüstü güvenli supersafe adj.
olağanüstü bir biçimde breathtakingly adv.
olağanüstü bir şekilde uncommonly adv.
olağanüstü bir şekilde shiningly adv.
olağanüstü olarak fantastically adv.
olağanüstü düzeyde tremendously adv.
olağanüstü şekilde iyi wondrously adv.
olağanüstü bir şekilde portentously adv.
olağanüstü bir şekilde superiorily adv.
olağanüstü bir biçimde phenomenally adv.
olağanüstü bir biçimde extraordinarily adv.
olağanüstü bir durumda in cases of emergency adv.
olağanüstü biçimde rarely [obsolete] adv.
olağanüstü bir biçimde exceedingly adv.
olağanüstü biçimde mirifically adv.
olağanüstü olarak fantasticly [obsolete] adv.
olağanüstü biçimde inordinately adv.
olağanüstü halde first-rate adv.
olağanüstü biçimde preternaturally adv.
olağanüstü bir şekilde outstandingly adv.
olağanüstü güçlü anlamını veren bir ön ek din- pref.
olağanüstü güçlü anlamını veren bir ön ek dino- pref.
dikkat çekici ve olağanüstü olay anlamı veren son ek -a'-rama suf.
dikkat çekici ve olağanüstü olay anlamı veren son ek -o'-rama suf.
olağanüstü durum anlamı veren son ek -o-rama suf.
Phrasals
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak excel at (something) v.
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak excel in (something) v.
Phrases
olağanüstü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
Colloquial
olağanüstü biri a piece of work [us] n.
olağanüstü zeki davranış masterly move n.
olağanüstü zeki davranış wise move n.
olağanüstü yetenekler extraordinary skills n.
olağanüstü biri/bir şey a real dilly n.
bir şeyin en olağanüstü olanı honey of a something n.
olağanüstü sonuçlar elde eden kimse zinger n.
olağanüstü/sıra dışı şey lollapalooza n.
olağanüstü bir şey a doozy n.
olağanüstü örnek hell n.
bir amaç veya organizasyon için olağanüstü heyecan gösteren kimse moonie n.
olağanüstü (bir şey) helluva (something) n.
olağanüstü biri/bir şey helluva someone/something n.
olağanüstü kimse stand-out n.
olağanüstü güçlü erkek iron man n.
olağanüstü hızda ilerleyen durum fast lane n.
çok büyük ya da olağanüstü başarı yakalamak hit big v.
çok büyük ya da olağanüstü başarı yakalamak hit it big v.
çok iyi/olağanüstü bir performans sergilemek be on v.
çok iyi/olağanüstü oynamak be on v.
olağanüstü başarı göstermek come up aces [us] v.
olağanüstü zeki davranış master-stroke adj.
olağanüstü zevkli high old time [old-fashioned] adj.
olağanüstü güçte magnum adj.
olağanüstü boyutta magnum adj.
olağanüstü (bir şey veya kişi) a hell of a someone or something adv.
olağanüstü (bir şey veya kişi) a helluva someone or something adv.
olağanüstü hal extraordinary situation expr.
olağanüstü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
Idioms
olağanüstü/fevkalade/kayda değer bir şey something to shout about n.
olağanüstü nüfuzlu kişi hot shot n.
olağanüstü güzel kadın (ironik kullanımda hiç güzel olmayan kadın) the face that launched a thousand ships n.
olağanüstü çok miktarda para silly money n.
olağanüstü kabiliyetli kimse a whole team and the dog under the wagon n.
olağanüstü bir görüntü/manzara a marvel to behold n.
olağanüstü bir şey a real doozy n.
olağanüstü kimse broth of a man n.
olağanüstü şey one for the books n.
sağlık için olağanüstü derecede faydalı bir sıvı wonder water n.
harika/olağanüstü olmak be (the) bomb v.
harika/olağanüstü olmak be the bomb [us] v.
inanılmayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar belief v.
anlatılamayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar belief v.
tarif edilemeyecek kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar belief v.
inanılmayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar description v.
anlatılamayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar description v.
tarif edilemeyecek kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar description v.
olağanüstü olmak be a revelation v.
olağanüstü olmak come as a revelation (to somebody) v.
fevkalade/olağanüstü/istisnai bulmak write home about v.
işini olağanüstü yapmak excel at v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
(sporda vb) olağanüstü başarılı olmak excel at v.
olağanüstü başarı kazanmak curl the mo [australia] v.
çok/olağanüstü çaba sarf etmek bend (one's) efforts v.
olağanüstü bir matematik zekasına sahip olmak have a head for figures v.
olağanüstü olmak be out of this world v.
olağanüstü bir başarı elde etmek knock (something) out of the ballpark v.
olağanüstü bir başarı elde etmek knock (something) out of the park v.
olağanüstü bir olay yaratmak walk on water v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world alight v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world alight v.
olağanüstü olmak come as a revelation (to somebody) v.
olağanüstü olmak be a revelation (to somebody) v.
olağanüstü olmak be larger than life v.
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek hit (something) out of the ballpark v.
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek hit (something) out of the park v.
olağanüstü bir şey olmamak not set the thames on fire v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
olağanüstü bir şey becerememek never set the world on fire v.
olağanüstü/harika bir performans sergilemek stop the show v.
olağanüstü bir a peach of a (something) adj.
olağanüstü soğuk (as) cold as any stone adj.
olağanüstü bir … a peach of a … expr.
saçma bir şeyden olağanüstü bir şeye from the ridiculous to the sublime expr.
olağanüstü bir şeyden saçma bir şeye sublime to the ridiculous expr.
Trade/Economic
diğer olağanüstü giderler other extraordinary charges n.
diğer olağanüstü gelirler other extraordinary income n.
düşülen olağanüstü amortisman ve olağanüstü miktarlar extraordinary depreciation and extraordinary amounts written off n.
olağanüstü giderler extraordinary expenses n.
olağanüstü amortisman accelerated depreciation n.
olağanüstü hal kanunları emergency laws n.
olağanüstü giderler extraordinary charges n.
olağanüstü durum emergency n.
olağanüstü kazanç ve kayıplar extraordinary gains and losses n.
olağanüstü yedek akçe excess reserve n.
olağanüstü kazançlar vergisi excess profits duty n.
olağanüstü yedekler extra reserve n.
olağanüstü zarar casualty losses n.
olağanüstü kar extra dividend n.
olağanüstü haller exceptional circumstances n.
olağanüstü büyük jüri extraordinary grand jury n.
olağanüstü işçi ücreti callback pay n.
olağanüstü rasyon emergency ration n.
olağanüstü ihtiyat extraordinary reserve n.
olağanüstü olan şey phenomenon n.
olağanüstü kar ve zarar extraordinary gains and losses n.
olağanüstü giderler extraordinary expense n.
olağanüstü temettü surplus dividend n.
olağanüstü gelir extraordinary income n.
olağanüstü ihtiyatlar excess reserves n.
olağanüstü tehlikeli durum state of emergency n.
olağanüstü yedekleri extraordinary reserves n.
olağanüstü vergi emergency tax n.
olağanüstü toplantı special meeting n.
olağanüstü bütçe gelirleri exceptional budget receipts n.
olağanüstü kardan sağlanan kaynak sources from extraordinary operations n.
olağanüstü amortisman emergency amortization n.
olağanüstü toplantı emergency meeting n.
olağanüstü yedek excess reserve n.
olağanüstü zarar extraordinary loss n.
olağanüstü borçlar ve giderlere ilişkin karşılıklar provisions for extraordinary liabilities and charges n.
olağanüstü iyi kalite prime quality n.
olağanüstü tehlikeli mal extremely dangerous goods n.
olağanüstü durumlar exceptional circumstances n.
olağanüstü zarardan dolayı kaynak kullanımı fund usage due to extraordinary operations n.
olağanüstü bütçe extraordinary budget n.
olağanüstü fon extra fund n.
olağanüstü bütçe extra ordinary budget n.
olağanüstü kar extraordinary profit n.
olağanüstü amortisman exceptional depreciation n.
olağanüstü bütçe gelirleri extraordinary budget receipts n.
olağanüstü tehlike extraordinary danger n.
olağanüstü kamu harcamaları extraordinary expenditures n.
olağanüstü genel kurul extraordinary general meeting n.
olağanüstü kazançlar vergisi tax on extra revenues n.
olağanüstü bütçe emergency budget n.
olağanüstü kazanç vergisi excess profit duty n.
olağanüstü gelirler extraordinary income n.
olağanüstü yedek reserve for contingencies n.
olağanüstü tahsisat extraordinary appropriation n.
olağanüstü tamirler extraordinary repairs n.
olağanüstü ihtiyat extra reserve n.
olağanüstü ödenek extraordinary appropriation n.
olağanüstü teminatlı senet first class paper n.
olağanüstü yedekler general reserve n.
olağanüstü genel kurul extraordinary general assembly n.
olağanüstü yedek akçeler extraordinary reserves n.
olağanüstü temettü extra dividend n.
olağanüstü gelirler extraordinary incomes n.
olağanüstü kolaylıklar emergency facilities n.
olağanüstü masraflar extraordinary expenses n.
olağanüstü borç ve giderlerin karşılıklarının yeniden girişi write-back of provisions for extraordinary liabilities and charges n.
olağanüstü genel kurul toplantısı extraordinary general meeting n.
olağanüstü ihtiyat excess reserve n.
olağanüstü hal state of emergency n.
olağanüstü yedekler hxira reserve n.
olağanüstü karar extraordinary resolution n.
olağanüstü amortisman extraordinary depreciation n.
olağanüstü riskler karşılığı reserve for extraordinary risks n.
reorganizasyon maliyetleri olarak sermayeye eklenen olağanüstü giderler extraordinary charges capitalized as reorganization costs n.
yasak ve olağanüstü ihtiyatlar reserve fund n.
olağanüstü genel kurul egm (extraordinary general meeting) n.
olağanüstü genel kurul toplantısı egm (extraordinary general meeting) n.
olağanüstü toplanmak hold an extraordinary meeting v.
olağanüstü toplanmak hold an emergency meeting v.
Law
olağanüstü gelirler abnegation budget receipts n.
olağanüstü zamanaşımı extraordinary prescription n.
olağanüstü hal state of emergency n.
olağanüstü toplantı extraordinary meeting n.
olağanüstü toplantı special session n.
olağanüstü hakim emri prerogative writ n.
olağanüstü hal public emergency n.
olağanüstü hal state of emergency n.
savaş ve olağanüstü hal mevzuatı war and emergency legislation n.
sivil olağanüstü hal planlama yüksek komitesi the supreme civil emergency planning committee n.
sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararname emergency decree having the force of law n.
(birini) olağanüstü iadeye tabi tutmak rendition v.
Politics
afet yönetimi ve olağanüstü hallerde müdahale amaçlı uzay kaynaklı bilgi için bm platformu united nations platform for space-based information for disaster management and emergency response n.
olağanüstü toplantı extraordinary session n.
olağanüstü kongre extraordinary congress n.
olağanüstü hal state of emergency n.
olağanüstü durum case of emergency n.
olağanüstü hal ilanı a state of emergency declaration n.
olağanüstü kurultay extraordinary meeting n.
olağanüstü savaş önlemleri exceptional war measures n.
olağanüstü hal bölgesi state of emergency region n.
olağanüstü hal mahkemesi emergency court n.
olağanüstü giderler extraordinary charges n.
olağanüstü oturum extraordinary session n.
nato sivil olağanüstü hal planlaması nato civil emergency planning n.
olağanüstü hal yetkileri emergency powers n.
olağanüstü hal/durum state of exception n.
olağanüstü durum urgent case n.
olağanüstü zirve extraordinary summit n.
olağanüstü ve tam yetkili büyükelçi ambassador extraordinary and plenipotentiary n.
olağanüstü iç durumlar domestic emergencies n.
olağanüstü hal bölge valisi regional governor of the state of emergency n.
olağanüstü yetkilerin toplanmış olduğu makam vested with extraordinary powers n.
olağanüstü hal ilanı declaration of state of emergency n.
olağanüstü savaş tedbirleri exceptional war measures n.
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi autocoup n.
sivil olağanüstü hal planlaması kıdemli komitesi senior civil emergency planning committee (scepc) n.
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi self-coup n.
olağanüstü hal ilan etmek declare emergency rule v.
Institutes
kamboçya mahkemeleri olağanüstü duruşmaları extraordinary chambers in the court of cambodia n.
olağanüstü hal inceleme işlemleri komisyonu the commission on examination of the state of emergency procedures n.
olağanüstü hal i̇şlemleri i̇nceleme komisyonu commission for the examination of proceedings under the state of emergency n.
olağanüstü hal bölge valiliği governorship of the state of emergency of region n.
olağanüstü ve tartışmalı iddiaları araştıran bir kuruluş csi (committee for skeptical inquiry) n.
Technical
maksimum olağanüstü su seviyesi maximum exceptional level n.
olağanüstü yedekler extraordinary reserves n.
olağanüstü haller aberrations n.
olağanüstü durumlar aberrations n.
olağanüstü su seviyesi level-abnormal water n.
olağanüstü su düzeyi abnormal water level n.
olağanüstü su seviyesi exceptional water level n.
olağanüstü su seviyesi abnormal water level n.
olağanüstü ışın extraordinary ray n.
suverilmiş ve menevişlenmiş olağanüstü uygulama çelikleri quenched-and-tempered ultraservice steels n.
Computer
olağanüstü durum disaster n.
Automotive
olağanüstü otomobil doozie n.
Psychology
denize karşı olağanüstü sevgi thalassomania n.
olağanüstü hafızaya sahip kimse mnemonist n.
olağanüstü hafızaya sahip kimse mnemotechnist n.
Chemistry
olağanüstü beyaz renkli kristalli bir madde ammonium cyanate n.
Biology
olağanüstü çevre koşullarında (sıcak su kaynakları vb) yaşayabilen organizma extremophile n.
Archaeology
hindistan maharashtra'da budist sanatının olağanüstü örneklerinin bulunduğu mağaralar ajanta caves n.
Religious
kutsal ruh tarafından verilen olağanüstü güç charism n.
kutsal ruh tarafından verilen olağanüstü güç charisma n.
hastaları iyileştirme, kehanette bulunma, günahkarları cezalandırma gibi olağanüstü güçlere sahip olan vodouna benzer, santeria dinine mensup rahip babalawo n.
hayvanların olağanüstü güçlere sahip olduğu inancı zoism n.
Environment
olağanüstü doğal güzellik bölgesi area of outstanding natural beauty n.
Meteorology
olağanüstü hava anamalous weather n.
Military
olağanüstü rasyon emergency ration n.
olağanüstü sivil savunma civil defence emergency n.
olağanüstü hal veya savaş durumunda görevlendirilmeye uygun personel sayısı selected reserve strength n.
Baseball
olağanüstü atış yapabilmek için (topun) üzerinde kimyasal maddeyle oynama yapmak doctor v.
Wagering
(at yarışında) olağanüstü hız class n.
olağanüstü hızlı at class n.
Music
(popüler müzik) olağanüstü solid adj.
Abbreviation
olağanüstü doğal güzellik bölgesi aonb (area of outstanding natural beauty) n.
olağanüstü doğal güzellik bölgesi aonb (area of outstanding natural beauty) n.
Slang
olağanüstü veya sıradışı şey lallapalooza n.
olağanüstü veya sıradışı şey lollapaloosa n.
olağanüstü kişilik piss-cutter n.
olağanüstü kişilik piss-whiz n.
olağanüstü yetenek game n.
bir konuda olağanüstü başarılı olan kimse nailer [dated] n.
olağanüstü kimse/şey the dog's bollocks n.
olağanüstü şey mother n.
olağanüstü şey dinger n.
olağanüstü örnek heck n.
olağanüstü şey smasher [dated] n.
olağanüstü olmak kick ass v.
olağanüstü olmak kick butt v.
olağanüstü derecede iyi (as) fine as dick's hatband expr.
olağanüstü! awesome! exclam.
British Slang
olağanüstü şey topper n.
olağanüstü! fannytastic! interj.