parasız - Turco Inglés Diccionario
Historia

parasız



Significados de "parasız" en diccionario inglés turco : 41 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
parasız broke adj.
parasız free of charge adj.
parasız free adj.
General
parasız gratis adj.
parasız upper adj.
parasız without money adj.
parasız fortuneless adj.
parasız stony broke adj.
parasız complimentary adj.
parasız impecunious adj.
parasız gratuitous adj.
parasız moneyless adj.
parasız penniless adj.
parasız cashless adj.
parasız destitute adj.
parasız unpennied adj.
parasız dollarless adj.
parasız poorly off adj.
parasız out-of-pocket adj.
parasız for nothing adv.
Colloquial
parasız brassic adj.
parasız stone broke adj.
parasız badly off adj.
parasız on one's beam ends expr.
Idioms
parasız down on (one's) uppers adj.
parasız in reduced circumstances expr.
parasız behind the eight ball expr.
parasız down on his uppers expr.
parasız on (one's) uppers expr.
parasız on uppers expr.
parasız on your uppers expr.
parasız down on your uppers [old-fashioned] [uk] expr.
Trade/Economic
parasız free of charge adj.
parasız franco adj.
parasız low adj.
Slang
parasız down-and-out adj.
parasız ass out adj.
parasız clean adj.
parasız flyblown [australia] adj.
parasız fly-blown [australia] adj.
British Slang
parasız potless adj.

Significados de "parasız" con otros términos en diccionario inglés turco: 152 resultado(s)

Turco Inglés
General
parasız giriş kartı free pass n.
parasız resmi okul public school n.
parasız okuma free education n.
yoksullara parasız yemek verilen yer soup kitchen n.
parasız yatılı öğrenim free boarding education n.
nezaketen parasız verilen şey courtesy n.
parasız kimse down-and-out n.
beş parasız kalmak be totally broke v.
parasız bırakmak leave someone penniless v.
parasız kalmak be broke v.
parasız kalmak go broke v.
parasız kalmak run out of money v.
beş parasız badly off adj.
beş parasız flat broke adj.
parasız pulsuz utterly penniless adj.
beş parasız broke adj.
parasız pulsuz penniless adj.
beş parasız penniless adj.
beş parasız bad off adj.
parasız pulsuz wealthless adj.
beş parasız poor adj.
parasız pulsuz down and out adj.
beş parasız stony-broke adj.
beş parasız stone-broke adj.
parasız yapılan cashless adj.
başlık parasız dowerless adj.
beş parasız shillingless adj.
beş parasız silverless adj.
beş parasız fortuneless adj.
parasız olarak gratis adv.
parasız bir halde impecuniously adv.
beş parasız haldeyken pinchingly adv.
Colloquial
beş parasız skid-row bum n.
beş parasız stew bum [old-fashioned] n.
parasız kalma spring broke n.
beş parasız kalmak be down v.
birini beş parasız bırakmak get someone strapped v.
beş parasız kalmak not have a bean v.
beş parasız olmak be badly off v.
beş parasız kalmak be cleaned out v.
beş parasız poor in money adj.
beş parasız dead broke adj.
parasız kalmış stony-broke adj.
parasız kalmış stone-broke adj.
beş parasız beat adj.
beş parasız hard up expr.
beş parasız kalmış on one's beam ends expr.
Idioms
beş parasız churchmouse n.
parasız/pulsuz olmak not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v.
parasız/pulsuz olmak not have a penny to bless yourself with v.
beş parasız olmak not have a penny to one's name v.
birini beş parasız bırakmak leave someone high and dry v.
beş parasız olmak not have two pennies to rub together v.
beş parasız olmak be broke v.
beş parasız olmak not have a red cent v.
beş parasız bırakmak leave someone flat v.
beş parasız olmak not have two nickels to rub together v.
beş parasız olmak without a red cent v.
beş parasız olmak not have a bean v.
beş parasız olmak not have two cents to rub together v.
beş parasız bırakmak cut off with a shilling v.
parasız kalmak be in a jam v.
parasız kalmak find oneself in a bind v.
parasız kalmak be caught short v.
parasız kalmak get into a jam v.
parasız kalmak flat on one's ass v.
parasız kalmak/olmak be behind the eight ball v.
parasız kalmak have a thin time v.
parasız kalmak get into a bind v.
parasız bırakmak cut someone off without a penny v.
parasız kalmak find oneself in a jam v.
parasız kalmak/olmak get behind the eight ball v.
parasız kalmak be out of pocket v.
parasız kalmak be in a bind v.
parasız kalmak have a thin time of it v.
parasız kalmak go bust v.
beş parasız olmak not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v.
beş parasız olmak not have a penny to bless yourself with [old-fashioned] v.
beş parasız olmak not have a penny v.
parasız/pulsuz olmak not have a penny v.
parasız olmak be (down) on (one's) uppers [uk] v.
beş parasız olmak be in the poorhouse v.
parasız kalmak be in the poorhouse v.
cebinde para kalmak/parasız kalmak be in pocket [uk] v.
cebinde para kalmak/parasız kalmak be out of pocket [uk] v.
(birini) beş parasız bırakmak cut (one) off with a cent v.
(birini) beş parasız ortada bırakmak leave (one) flat v.
beş parasız olmak not have a penny to your name [uk] v.
beş parasız olmak not have a cent to your name [us] v.
beş parasız olmak not have a shot in (one's) locker [obsolete] v.
evsiz barksız/parasız pulsuz/işsiz güçsüz dolanmak waltz matilda [australia] v.
beş parasız cleaned out adj.
parasız kalmış flat busted adj.
parasız kalmış caught short adj.
parasız kalmış flat broke adj.
parasız pulsuz down and out adj.
beş parasız poor as a church mouse adj.
beş parasız poor as church mice adj.
beş parasız down on (one's) uppers adj.
beş parasız poor as a churchmouse adj.
beş parasız down to chili and beans expr.
beş parasız as poor as lazarus expr.
beş parasız flat busted expr.
beş parasız as poor as a church mouse expr.
parasız günler yakın the wolf is at the door expr.
beş parasız in low water expr.
beş parasız kalmış on skid row [us] expr.
beş parasız behind the eight ball expr.
beş parasız down on his uppers expr.
beş parasız in the poorhouse expr.
parasız kalmış in the poorhouse expr.
beş parasız on (one's) uppers expr.
beş parasız on uppers expr.
beş parasız on your uppers expr.
beş parasız down on your uppers [old-fashioned] [uk] expr.
parasız günler yakın the wolf is at one's door expr.
Speaking
parasız kaldım I went broke expr.
Trade/Economic
mektubu parasız gönderme hakkı frank n.
(gönderiyi) parasız göndermek frank v.
beş parasız low adj.
parasız kalmış out-of-pocket adj.
Law
parasız (toprak) uncharged adj.
parasız olarak gratis adv.
Politics
bir memurunun parasız görmesi gereken bir iş için para talep etmesi exaction n.
Tourism
parasız seyahat eden kimse deadhead n.
Advertising
parasız reklam plug n.
reklam amacıyla bir derginin parasız dağıtılması controlled circulation n.
Education
devlet parasız yatılı okulu public boarding school n.
geniş bir kentsel bölgeden öğrenci çekerek yenilikçi ve uzmanlaşmaya dayalı eğitim veren parasız okul magnet school n.
parasız eğitim free education n.
parasız yatılı (devlet okulu) public boarding school n.
devlet destekli parasız ilköğretim okulu common school n.
Religious
beş parasız kimse lazarus n.
Theatre
parasız gösteri free show n.
Archaic
beş parasız bırakmak necessitate v.
Slang
parasız anına denk gelmek be caught short v.
şekli bozuk (parasız kimse) broke adj.
parasız kalmış bust adj.
parasız kalmış skint adj.
şekli bozuk (parasız kimse) penniless adj.
parasız pulsuz shot to the curb adj.
beş parasız shot to the curb adj.
beş parasız ass out adj.
beş parasız brassic lint adj.
parasız pulsuz brassic lint adj.
beş parasız clean adj.
beş parasız he hasn't got a brass razoo expr.
beş parasız he hasn't got a zack expr.
hiç parasız not a brass farthing expr.
beş parasız ain't long enough expr.
parasız kalmış flat on (one's) ass expr.
parasız kalmış flat on ass expr.