Historia

seni

Significados de "seni " en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	seni	you pron.
2	General	seni	yow [uk] [dialect] pron.
Archaic
3	Archaic	seni	thee pron.

Significados de "seni " con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	(izcilikte) hadi göreyim seni diye yüreklendirmek	dyb v.
2	General	(izcilikte) hadi göreyim seni diye yüreklendirmek	dib v.
3	General	gözüm görmesin seni!	imshi interj.
4	General	seni hiçe sayarak	in your despite expr.
5	General	seni küçümseyerek	in your despite expr.
Phrases
6	Phrases	seni kim patron/lider yaptı?	who died and made you boss expr.
7	Phrases	git gözüm görmesin seni	get thee behind me expr.
8	Phrases	büyük birader seni izliyor	big brother is watching you expr.
9	Phrases	buraya gel. alalım seni artık. görelim seni artık	let's be having you expr.
10	Phrases	dışı seni içi beni yakar	good from far, far from good expr.
11	Phrases	dışı seni içi beni yakar	good from afar, far from good expr.
12	Phrases	kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif edemez	words can't describe how much I love you expr.
13	Phrases	kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif etmekte kifayetsiz kalır	words can't describe how much I love you expr.
14	Phrases	seni dinlemiyorum	tell it to the hand expr.
15	Phrases	seni dinlemiyorum	talk to the hand expr.
16	Phrases	seni temin ederim ki	let me assure you expr.
17	Phrases	seni baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz ediyorum	i baptize you in the name of the father, and of the son and of the holy spirit expr.
18	Phrases	seni/sizi tamamen hezimete uğrattık	all your base are belong to us expr.
19	Phrases	seni/sizi tamamen hezimete uğrattık	all your base are belong to us expr.
20	Phrases	seni/sizi tamamen hezimete uğrattık	ba abrev.
21	Phrases	seni bulunduğun yere getirenden vazgeçme	dance with the one that brung you
Proverb
22	Proverb	sen beni destekle ben de seni destekleyeyim	you scratch my back and I scratch yours
23	Proverb	bilmediklerin seni üzmez	what you don't know won't hurt you
24	Proverb	bilmediklerin seni üzmez	what you don't know can't hurt you
25	Proverb	kibarlık seni incitmez	civility costs nothing
26	Proverb	kibarlık seni incitmez	courtesy costs nothing
27	Proverb	nezaket seni incitmez	civility costs nothing
28	Proverb	nezaket seni incitmez	courtesy costs nothing
29	Proverb	kıyafet seni adam etmez	clothes do not make the man
30	Proverb	sorun seni üzmeden sorunu dert etme	never trouble trouble till trouble troubles you
31	Proverb	seni öldürmeyen şey, güçlendirir	what doesn't kill you makes you stronger
32	Proverb	gerçek seni özgür kılar	the truth shall set you free
33	Proverb	bir şey seni mutsuz kılıyorsa en iyisi onu hiç bilmemek gerekir	where ignorance is bliss, 'tis folly to be wise
34	Proverb	dün yediğin hurmalar, gün gelir seni tırmalar	curses, like chickens, come home to roost
35	Proverb	sana başkasını çekiştiren seni de başkasına çekiştirir	a dog that'll bring a bone will carry a bone
36	Proverb	dün yediğin hurmalar gün gelir seni tırmalar	curses, like chickens, come home to roost
37	Proverb	dün yediğin hurmalar gün gelir seni tırmalar	old sins have long shadows
38	Proverb	sorun seni üzmeden sorunu dert etme	don't trouble trouble till trouble troubles you
Colloquial
39	Colloquial	seni aptal/budala	dumb bunny n.
40	Colloquial	beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek	drop the l-bomb v.
41	Colloquial	ansızın seni seviyorum demek	drop the l-bomb v.
42	Colloquial	vakitsizce seni seviyorum demek	drop the l-bomb v.
43	Colloquial	seni ne kemiriyor?	what's biting (someone)? expr.
44	Colloquial	seni bu kadar rahatsız eden ne?	what's biting (someone)? expr.
45	Colloquial	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir	I could tell you, but then I'd have to kill you expr.
46	Colloquial	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerek	I could tell you, but then I'd have to kill you expr.
47	Colloquial	söyleyemem, yoksa seni öldürmem gerekir	I could tell you, but then I'd have to kill you expr.
48	Colloquial	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerek	I could tell you but then I’d have to kill you expr.
49	Colloquial	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir	I could tell you but then I’d have to kill you expr.
50	Colloquial	söyleyemem, yoksa seni öldürmem gerekir	I could tell you but then I’d have to kill you expr.
51	Colloquial	güle güle, öpsün seni kertenkele	after (a) while, crocodile expr.
52	Colloquial	iyi akşamlar, kovalasın seni tavşanlar	after (a) while, crocodile expr.
53	Colloquial	iyi geceler, öpsün seni yedi cüceler	after (a) while, crocodile expr.
54	Colloquial	antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni paramparça eder	mom will murder you if she finds out you broke her antique vase expr.
55	Colloquial	antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni paramparça eder	mom will kill you if she finds out you broke her antique vase expr.
56	Colloquial	antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni öldürür	mom will kill you if she finds out you broke her antique vase expr.
57	Colloquial	antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni öldürür	mom will murder you if she finds out you broke her antique vase expr.
58	Colloquial	eğer daha önce ben seni görmezsem	not if I see you first expr.
59	Colloquial	eğer daha önce ben seni görmezsem	not if I see you sooner expr.
60	Colloquial	seni ısırmam	I'm not going to bite you expr.
61	Colloquial	seni blokladım	I blocked you expr.
62	Colloquial	seni engelledim	I blocked you expr.
63	Colloquial	seni gidi seni!	you are a caution! expr.
64	Colloquial	seviyorum seni!	love you! expr.
65	Colloquial	tanrı seni tüm kötülüklerden korusun	god protect you from all evil expr.
66	Colloquial	yoksa seni kırdım mı?	have i offended you in some way? expr.
67	Colloquial	hadi kemik göreyim seni	daddy needs (new) shoes expr.
68	Colloquial	hadi kemik göreyim seni	daddy needs a new pair of shoes expr.
69	Colloquial	seni temin ederim ki	bet you dollars to doughnuts expr.
70	Colloquial	seni küçük şeytan	you little dickens expr.
71	Colloquial	seni ilgilendirir mi bilmem ama	fwiw (for what it's worth) expr.
72	Colloquial	hayat seni yoruyor mu?	(is) life getting you down? expr.
73	Colloquial	hayat seni üzüyor mu?	(is) life getting you down? expr.
74	Colloquial	(birinin veya bir şeyin) seni üzmesine izin verme	don't let (someone or something) get you down expr.
75	Colloquial	seni yakaladım!	gotcha expr.
76	Colloquial	buldum seni!	gotcha expr.
77	Colloquial	arkandayım, seni destekliyorum	I am rooting for you expr.
78	Colloquial	defol git gözüm görmesin seni!	go soak your head! expr.
79	Colloquial	seni seviyorum	I love you (ily) expr.
80	Colloquial	biri seni gözüne kestirmiş	you're in there expr.
81	Colloquial	seni küçük canavar	you little imp expr.
82	Colloquial	seni küçük afacan	you little imp expr.
83	Colloquial	seni küçük şeytan	you little imp expr.
84	Colloquial	seni küçük yaramaz	you little imp expr.
85	Colloquial	seni küçük kerata	you little scallywag expr.
86	Colloquial	seni küçük fırlama	you little scallywag expr.
87	Colloquial	seni küçük yaramaz	you little scallywag expr.
88	Colloquial	seni seviyorum!	love you! expr.
89	Colloquial	seni alakadar etmez	myob (mind your own business) expr.
90	Colloquial	seni kim koruyacak?	you and what army? expr.
91	Colloquial	seni kim koruyacak?	you and who else? expr.
92	Colloquial	seni kim koruyacak	you and whose army expr.
93	Colloquial	seni kim koruyacak?	you and whose army? expr.
94	Colloquial	seni üzen bir şey mi var?	(are) things getting you down? expr.
95	Colloquial	seni huzursuz eden bir şey mi var?	(are) things getting you down? expr.
96	Colloquial	sizi/seni biraz bekleteceğim	with you in a minute expr.
97	Colloquial	sizi/seni biraz bekleteceğim	with you in a moment expr.
98	Colloquial	(arabayla) seni/sizi bırakayım mı?	(can I) give you a lift? expr.
99	Colloquial	(arabayla) seni gideceğin yere kadar götüreyim mi?	(can I) give you a lift? expr.
100	Colloquial	(arabayla) seni gideceğin yere bırakabilir miyim?	(can I) give you a lift? expr.
101	Colloquial	umarım seni (yakında) tekrar görürüm	(I) hope to see you again (soon/sometime) expr.
102	Colloquial	seni gördüğüme sevindim	(it's) nice to see you expr.
103	Colloquial	seni gördüğüme memnun oldum	(it's) nice to see you expr.
104	Colloquial	seni görmek güzeldi	(it's) nice to see you expr.
105	Colloquial	ben de seni gördüğüme sevindim	(it's) nice to see you, too expr.
106	Colloquial	ben de seni gördüğüme memnun oldum	(it's) nice to see you, too expr.
107	Colloquial	seni de görmek güzeldi	(it's) nice to see you, too expr.
108	Colloquial	güle güle, öpsün seni kertenkele	after while(, crocodile) expr.
109	Colloquial	seni gördüğüme çok sevindim	am I glad to see you! expr.
110	Colloquial	güle güle, öpsün seni kertenkele	after while(, crocodile) expr.
111	Colloquial	seni gördüğüme çok sevindim	am I glad to see you! expr.
112	Colloquial	seni burada/aramızda görmek çok güzel	delighted to have you expr.
113	Colloquial	seni burada/aramızda görmek çok güzel	delighted to have you here expr.
114	Colloquial	seni ağırlamak mutluluk verici	delighted to have you here expr.
115	Colloquial	(… yapsam) seni rahatsız eder mi?	do you mind (if...)? expr.
116	Colloquial	seni üzmesine izin verme	don't let get you down expr.
117	Colloquial	seni buralarda pek göremez olduk	don't see you around here much anymore expr.
118	Colloquial	seni artık göremiyoruz buralarda	don't see you around here much anymore expr.
119	Colloquial	seni buralarda pek göremez olduk	don't see you around here much anymore expr.
120	Colloquial	seni buralarda pek göremez olduk	don't see you much around here anymore expr.
121	Colloquial	seni artık göremiyoruz buralarda	don't see you much around here anymore expr.
122	Colloquial	seni buralarda pek göremez olduk	don't see you much around here anymore expr.
123	Colloquial	seni geçerim	I can go you one better expr.
124	Colloquial	tanrılar seni kutsasın	gods bless you expr.
125	Colloquial	seni burada görmek güzel	good to have you here expr.
126	Colloquial	seni uzun süredir görmüyorum	haven't seen you in a long time expr.
127	Colloquial	seni uzun zamandır görmüyorum	haven't seen you in a long time expr.
128	Colloquial	seni uzun süredir görmüyorum	haven't seen you in a month of sundays expr.
129	Colloquial	seni uzun zamandır görmüyorum	haven't seen you in a month of sundays expr.
130	Colloquial	seni öldürecek	he/she will murder you expr.
131	Colloquial	seni gebertecek	he/she will murder you expr.
132	Colloquial	merak etme seni yemez	he/she won't eat you expr.
133	Colloquial	(bir şeyin) sesinden seni duyamıyorum	I can't hear you over the sound of (something) expr.
134	Colloquial	(bir şeyin) sesinden seni duyamadım	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.
135	Colloquial	seni anlıyorum (ama…)	I hear what you are saying expr.
136	Colloquial	seni temin ederim	I tell you expr.
137	Colloquial	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir	ictybtihtky (I could tell you, but then I'd have to kill you) expr.
138	Colloquial	seni daha sonra arayacağım	I'll get back to you expr.
139	Colloquial	alçakların/serserilerin seni ezmesine izin verme	illegitimi non carborundum expr.
140	Colloquial	seni/sizi görmek güzeldi	it was nice to see you expr.
141	Colloquial	seni arıyorlar	it's for you expr.
142	Colloquial	tanrı seni korusun	may the gods bless you expr.
143	Colloquial	tanrı seni kutsasın	may the gods bless you expr.
144	Colloquial	seni alakadar etmez	it's none of your business expr.
145	Colloquial	seni ilgilendirmez	it's none of your business expr.
146	Colloquial	baştan seni uyarayım	let me give you a heads-up expr.
147	Colloquial	(kaza veya kaza tehlikesi durumunda bir araç sürücüsü tarafından bir bisikletliye ya da motor sürücüsüne bahane olarak söylenen) pardon görmedim/seni fark etmedim	smidsy (sorry, mate, I didn't see you) [uk] expr.
148	Colloquial	seni elinden, elimden kimse alamaz	so help you (god) expr.
149	Colloquial	seni üzen bir şey mi var?	things got you down? expr.
150	Colloquial	seni huzursuz eden bir şey mi var?	things got you down? expr.
151	Colloquial	seni buralara hangi rüzgar attı?	what brings you (around) here? expr.
152	Colloquial	seni buralara hangi rüzgar attı?	what brings you around these parts? expr.
153	Colloquial	bilmediğin şey seni üzmez	what you don't know won't hurt you expr.
154	Colloquial	(biri) seni nerede bulabilir?	where can (one) find you? expr.
155	Colloquial	seni uyardım	yhbw (you have been warned) expr.
156	Colloquial	seni ciğeri beş para etmez	you crumb exclam.
157	Colloquial	seni pislik	you crumb exclam.
158	Colloquial	seni alçak	you crumb exclam.
159	Colloquial	seni şerefsiz	you crumb exclam.
160	Colloquial	seni adi	you crumb exclam.
161	Colloquial	seni sinsi	you weasel exclam.
162	Colloquial	seni kurnaz	you weasel exclam.
163	Colloquial	seni allah gönderdi	you're a godsend exclam.
164	Colloquial	seni allah gönderdi	you're a lifesaver exclam.
165	Colloquial	seni seviyorum	ily (i love you) abrev.
166	Colloquial	seni seviyorum	ly (love you) abrev.
Idioms
167	Idioms	dışı seni yakar içi beni	a whited sepulcher n.
168	Idioms	dışı seni yakar içi beni	a whited sepulchre n.
169	Idioms	başın beladayken birinin seni bırakıp kaçması	give you the baby to hold v.
170	Idioms	seni üzen/canını sıkan bir şey mi var?	life got you down? v.
171	Idioms	bacaklarının seni taşıyacağı yere kadar	as fast as (one's) legs can carry (one) adv.
172	Idioms	sen beni görürsen ben de seni görürüm	claw me, claw thee expr.
173	Idioms	seni gördüğüme çok şaşırdım	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
174	Idioms	bu işler seni aşar	that's way out of your league expr.
175	Idioms	merak etme seni yemez	not eat you expr.
176	Idioms	seni tutmayayım	I'll have to let you go expr.
177	Idioms	seni anlıyorum	I smell you expr.
178	Idioms	seni tutmayayım	I'll let you go expr.
179	Idioms	seni uzun süredir görmüyorum	I haven't seen you in a month of sundays expr.
180	Idioms	seni ne mutlu edecekse	whatever floats your boat expr.
181	Idioms	seni aklımdan çıkaramıyorum	l can't get you out of my mind expr.
182	Idioms	seni her şeyden çok seviyorum	I love you to the moon and back expr.
183	Idioms	yüzyıllardır (seni görmüyorum)	(I haven't talked to you) in an age of years expr.
184	Idioms	(bir daha) şehre gelince/geldiğimde, seni ararım	I'll look you up when I'm in town expr.
185	Idioms	(seni gördüğüme sevindim) iyi ki geldin	(boy,) am I glad to see you! expr.
186	Idioms	seni ilgilendirmez	a wigwam for a goose's bridle expr.
187	Idioms	seni ilgilendiren bir şey değil	a wigwam for a goose's bridle expr.
188	Idioms	yersiz/önemsiz şeylerin seni amacından saptırmasına izin verme	catch not at the shadow and lose the substance expr.
189	Idioms	yersiz/önemsiz şeylerin seni asıl konudan saptırmasına izin verme	catch not at the shadow and lose the substance expr.
190	Idioms	dün yediğin hurmalar, gün gelir seni tırmalar	(one's) chickens come home to roost expr.
191	Idioms	dün yediğin hurmalar, gün gelir seni tırmalar	(your/the) chickens come home to roost expr.
192	Idioms	kıyafet seni adam etmez	clothes don't make the man expr.
193	Idioms	(arabayla) seni/sizi bırakayım mı?	give you a lift expr.
194	Idioms	(arabayla) seni gideceğin yere kadar götüreyim mi?	give you a lift expr.
195	Idioms	(arabayla) seni gideceğin yere bırakabilir miyim?	give you a lift expr.
196	Idioms	haydi, göreyim seni	lay on, macduff expr.
197	Idioms	seni ilgilendirmez	not your circus, not your monkeys expr.
198	Idioms	seni hiç alakadar etmez	not your circus, not your monkeys expr.
199	Idioms	seni öldürmeyen şey, güçlendirir	that which doesn't kill you makes you stronger expr.
200	Idioms	biz seni konuşturmasını biliriz	ve haf vays of making you talk expr.
201	Idioms	bizim de seni konuşturacak yöntemlerimiz var	ve haf vays of making you talk expr.
202	Idioms	biz seni konuşturmanın yolunu buluruz	ve haf vays of making you talk expr.
203	Idioms	seni kim patron yaptı buraya	who died and left you in charge exclam.
204	Idioms	kaybol, gözüm görmesin seni	go chase your tail exclam.
Speaking
205	Speaking	ararım seni	I will call you n.
206	Speaking	göreyim seni	go get 'em tiger n.
207	Speaking	göreyim seni	kick butt out there n.
208	Speaking	hayal kırıklığına uğrattım seni	i let you down n.
209	Speaking	ararım seni	I will phone expr.
210	Speaking	artık seni hiç göremez oldum	I never see you anymore expr.
211	Speaking	asla seni incitecek bir şey yapmayacağım	I will never do anything to hurt you expr.
212	Speaking	aşkım seni seviyorum	I love you my love expr.
213	Speaking	az daha seni tanıyamayacaktım	i almost didn't recognize you expr.
214	Speaking	ben de seni özledim	I missed you too expr.
215	Speaking	ben seni burada bekliyor olacağım	I'll be waiting right here for you expr.
216	Speaking	bütün gün seni bekleyemem	I can't wait for you all day expr.
217	Speaking	bir daha bunu yaparken yakalamayayım seni!	don't let me catch you doing that again! expr.
218	Speaking	ben de seni seviyorum	I love you too expr.
219	Speaking	ben de seni özledim	I miss you too expr.
220	Speaking	bunu seni korumak için	I did it to protect you expr.
221	Speaking	bu gece seni ararım	I'll call you tonight expr.
222	Speaking	bu gece seni burada göreceğimi umuyordum	I was hoping i'd see you here tonight expr.
223	Speaking	ben seni çok seviyorum	I love you very much expr.
224	Speaking	başka türlü seni asla bulamazdım	I never would have found you otherwise expr.
225	Speaking	ben seni mimar sanıyordum	I thought you were an architect expr.
226	Speaking	ben de tam seni arıyordum	I was about to call you expr.
227	Speaking	bütün gün seni düşünüyorum	I think of you all day long expr.
228	Speaking	bir daha seni görürsem	if I see you again expr.
229	Speaking	ben de seni özlüyorum	I miss you too expr.
230	Speaking	bizi ölüm ayırana dek seni seveceğim	I will love you till death do us part expr.
231	Speaking	ben seni asla incitmezdim	I would never hurt you expr.
232	Speaking	bu seni haklı kılar mı?	does that make you right? expr.
233	Speaking	ben seni seviyorum	I love you expr.
234	Speaking	ben seni hiçbir zaman anlamadım	I never understood you expr.
235	Speaking	bir daha seni sigara içerken yakalarsam canına okurum	if I catch you smoking again I'll have your guts for garters expr.
236	Speaking	bu seni adam eder!	this'll be the making of you! expr.
237	Speaking	bir ara seni görmeye gelebilir miyim?	could I come see you sometime? expr.
238	Speaking	ben seni çok seviyorum	I love you so much expr.
239	Speaking	ben de seni özledim	I missed you, too expr.
240	Speaking	bu seni bir yere götürmez	this won't get you anywhere expr.
241	Speaking	bu seni ilgilendirmez	that's none of your business expr.
242	Speaking	bir daha bunu yaparken yakalamayayım seni!	I don't want to catch you doing it again! expr.
243	Speaking	biz de seni konuşuyorduk	we were just talking about you expr.
244	Speaking	biz de seni çekiştiriyorduk	we were just talking about you expr.
245	Speaking	ben seni öğretmen sanıyordum	I thought you were a teacher expr.
246	Speaking	ben de seni arıyordum	I was looking for you expr.
247	Speaking	bütün gün seni görmedim	I haven't seen you all day expr.
248	Speaking	bunca yolu seni görmek için geldik	we came all this way to see you expr.
249	Speaking	ben seni tutmayayım	don't let me keep you expr.
250	Speaking	ben seni bilmiyorum	I don't know you expr.
251	Speaking	bunu yapmaman için seni uyarmıştım	I warned you not to do this expr.
252	Speaking	ben de tam seni arayacaktım	I was about to call you expr.
253	Speaking	bu seni ilgilendirmez	this doesn't concern you expr.
254	Speaking	ben seni hiç anlamadım	I have never understood you expr.
255	Speaking	ben seni sonra ararım	I will call you later expr.
256	Speaking	ben de seni gördüğüme sevindim	nice to see you too expr.
257	Speaking	ben de seni aramak üzereydim	I was about to call you expr.
258	Speaking	ben seni hiç bir zaman anlamadım	I have never understood you expr.
259	Speaking	ben seni tanımıyorum	I don't know you expr.
260	Speaking	ben de seni seviyorum	I love you back expr.
261	Speaking	bu rahatsız mı etti seni?	that bother you? expr.
262	Speaking	bu seni haklı mı kılıyor?	does that make you right? expr.
263	Speaking	bilmediklerin seni incitmez	what you don't know won't hurt you expr.
264	Speaking	bütün gün seni bekleyemem	I don't have all day expr.
265	Speaking	çok özledim seni	I miss you so much expr.
266	Speaking	çok şükür seni buldum	thank god i've found you expr.
267	Speaking	dur seni kapıya kadar geçireyim	let me walk you out expr.
268	Speaking	hayatımı seni özlemekle geçiriyor gibiyim	I seem to spend my life missing you expr.
269	Speaking	hep seni düşünüyorum	I always think of you expr.
270	Speaking	hepimiz seni seviyoruz	we all love you expr.
271	Speaking	hep seni düşünüyorum	I am always thinking of you expr.
272	Speaking	göreyim seni	make me proud expr.
273	Speaking	eğer insanların seni ezmelerine izin verirsen	if you let people walk over you expr.
274	Speaking	eğer seni daha rahat hissettirecekse	if you would be more comfortable expr.
275	Speaking	her yerde seni aradık	we looked everywhere for you expr.
276	Speaking	göreyim seni	do your best expr.
277	Speaking	göreyim seni!	break a leg! expr.
278	Speaking	eğer insanların seni ciddiye almasını istiyorsan ona göre davran	if you want people to take you seriously then act accordingly expr.
279	Speaking	hiç seni üzer miyim?	would I ever upset you? expr.
280	Speaking	gözüm bir yerden ısırıyor seni	you look familiar to me expr.
281	Speaking	gözüm bir yerden ısırıyor seni	you look familiar expr.
282	Speaking	göreyim seni	be all that you can be expr.
283	Speaking	göreyim seni	go for it expr.
284	Speaking	eminim ki seni affedecektir	I am sure she will forgive you expr.
285	Speaking	hangi rüzgar attı seni buraya?	what brings you here? expr.
286	Speaking	hep seni düşünüyorum	I am always thinking about you expr.
287	Speaking	göremiyorum seni	I can't see you expr.
288	Speaking	haydi gel seni temizleyelim	let's get you cleaned up expr.
289	Speaking	göreyim seni	show them what you're made of expr.
290	Speaking	gelip seni alacağız	we'll come get you expr.
291	Speaking	herkes seni böyle hatırlayacak	this is how they're all going to remember you expr.
292	Speaking	hiç seni	would I ever expr.
293	Speaking	hep seni düşünüyorum	I always think about you expr.
294	Speaking	eğer seni teselli edecekse	if it's any consolation expr.
295	Speaking	göreyim seni	good luck expr.
296	Speaking	hangi rüzgar attı seni buraya?	what brings you out here? expr.
297	Speaking	gözüm görmesin seni!	get out of my sight! expr.
298	Speaking	gelip alırım seni	I'll come by and pick you up expr.
299	Speaking	göreyim seni	go get 'em expr.
300	Speaking	eminim ki seni bağışlayacaktır	I am sure she will forgive you expr.
301	Speaking	işte bu işaret seni zafere ulaştıracak	in this sign you will conquer expr.
302	Speaking	iyi seni sormalı	fine how about you expr.
303	Speaking	iyi seni sormalı	fine what about you expr.
304	Speaking	onunla ne yapacağım seni hiç ilgilendirmez	what i do with him is none of your business expr.
305	Speaking	köşe bucak seni arıyordum	I've been looking all over for you expr.
306	Speaking	öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim	I will let you know as soon as I find out expr.
307	Speaking	onlar seni tanımıyor	they don't know you expr.
308	Speaking	neredesin seni göremiyorum	where are you I can't see you expr.
309	Speaking	nereli olduğumuz seni ne ilgilendiriyor?	what do you care where we're from? expr.
310	Speaking	ondan seni afftetmesini iste	ask him to forgive you expr.
311	Speaking	ondan seni afftetmesini iste	ask her to forgive you expr.
312	Speaking	o (kadın) seni seviyor	she loves you expr.
313	Speaking	onların seni bezdirmesine izin verme	don't let them wear you down expr.
314	Speaking	kimse seni sorgulamıyor	no one's questioning you expr.
315	Speaking	keşke seni anlasam	I wish I could understand you expr.
316	Speaking	kim seni üzdü?	who made you sad? expr.
317	Speaking	mike seni arıyor	it's mike calling expr.
318	Speaking	onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra	let me get back to you on that expr.
319	Speaking	keşke seni görebilseydim	I wish I could see you expr.
320	Speaking	özür dilerim ama seni tanıyor muyum?	I'm sorry but do I know you? expr.
321	Speaking	keşke seni görebilsem	I wish I saw you expr.
322	Speaking	o seni arayacak	she will give you a call expr.
323	Speaking	onların seni kandırmasına izin verme	don't let them fool you expr.
324	Speaking	onların seni aldatmasına izin verme	don't let them fool you expr.
325	Speaking	oldu ben seni tutmayayım	I won't keep you then expr.
326	Speaking	nerdesin seni göremiyorum	where are you I can't see you expr.
327	Speaking	o seni arayacak	he/she will call you expr.
328	Speaking	onları benden almaya çalışırsan çiğ çiğ yerim seni	if you try to get them away from me i'll eat you alive expr.
329	Speaking	kimse seni suçlamıyor	nobody blames you expr.
330	Speaking	orası seni hiç ilgilendirmez	it's none of your beeswax expr.
331	Speaking	öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim	I will let you know as soon as I figure out expr.
332	Speaking	o (erkek) seni seviyor	he loves you expr.
333	Speaking	nasılsın, uzun zamandır seni görmedim	how are you, i have not seen you for long time expr.
334	Speaking	orası seni hiç ilgilendirmez	it's none of your business expr.
335	Speaking	karın seni seviyor	your wife loves you expr.
336	Speaking	onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra	I'll get back to you on that expr.
337	Speaking	onların seni ezmesine izin verme	don't let the bastards wear you down expr.
338	Speaking	onu alırken seni gören oldu mu?	did anybody see you take it? expr.
339	Speaking	nereli olduğum seni ne ilgilendiriyor?	what do you care where I'm from? expr.
340	Speaking	öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim	I will let you know as soon as I find it out expr.
341	Speaking	o seni alakadar etmez	it doesn't matter to you expr.
342	Speaking	neden seni işe alayım ki?	why should I hire you? expr.
343	Speaking	özledim seni	I missed you expr.
344	Speaking	öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim	once I find out about it I'll keep you informed expr.
345	Speaking	seni öpebilir miyim?	can I kiss you? expr.
346	Speaking	seni çok iyi anlıyorum	I understand you very well expr.
347	Speaking	seni daha yakından tanımayı isterim	I would like to know you more expr.
348	Speaking	seni böyle görmek	seeing you like this expr.
349	Speaking	seni tanımak isterim	I'd like to know you expr.
350	Speaking	seni yeniden buralarda takılırken görmek çok güzel	it's so nice to see you hanging around again expr.
351	Speaking	seni seviyorum canım	I love you honey expr.
352	Speaking	seni özledik geri dön	come back we miss you expr.
353	Speaking	seni istiyorum	I want you expr.
354	Speaking	seni seviyorum ve seni affediyorum	I love you and I forgive you expr.
355	Speaking	seni selamlıyorum	I salute you expr.
356	Speaking	seni ne azdırır?	what turns you on? expr.
357	Speaking	seni özlüyorum	I miss you expr.
358	Speaking	seni terk ediyorum	I'm leaving you expr.
359	Speaking	seni sıkıyor muyum	do I bore you expr.
360	Speaking	seni çok çekici buluyorum	I find you very attractive expr.
361	Speaking	seni son gördüğümden beri	since I last saw you expr.
362	Speaking	seni tanımıyorum	I don't know you expr.
363	Speaking	seni düşünüyorum	I am thinking of you expr.
364	Speaking	seni daha fazla tanımak isterim	I would like to know you more expr.
365	Speaking	seni seviyoruz	we love you expr.
366	Speaking	seni bir daha göreceğimi hiç sanmıyordum	I never thought I'd see you again expr.
367	Speaking	seni bu sabah telefonla aradı mı?	did he call you this morning? expr.
368	Speaking	seni anlıyorum	I understand you expr.
369	Speaking	sen beni kollarsan ben de seni kollarım	I'll scratch your back if you scratch mine expr.
370	Speaking	seni gözüm bir yerden ısırıyor	I kinda know you expr.
371	Speaking	salak herif seni	you idiot! expr.
372	Speaking	seni gayet iyi duyuyorum	I hear you fine expr.
373	Speaking	seni her zaman koruyacağım	I'll always protect you expr.
374	Speaking	seni sevmediğimi söyleme	don't say I don't love you expr.
375	Speaking	seni öldürmek istemiyorum	I don't wanna kill you expr.
376	Speaking	seni daha fazla sıkmayacağım	I'm done boring you expr.
377	Speaking	seni sıkıyor muyum?	am I boring you? expr.
378	Speaking	seni kırdıysam özür dilerim	I'm sorry if I hurt you expr.
379	Speaking	seni o cehennem deliğinden çıkaracağım	I'm gonna get you out of that hell hole expr.
380	Speaking	seni ilgilendirmez!	none of your business! expr.
381	Speaking	seni sonsuza dek taşıyamam	I can't keep carrying you forever expr.
382	Speaking	seni son gördüğümden beri	since we last met expr.
383	Speaking	seni liseden hatırlıyorum	I remember you from high school expr.
384	Speaking	seni çok özledim	I miss you so much expr.
385	Speaking	seni biraz daha tanımam için bana bir şans ver	give me a chance to get to know you a little better expr.
386	Speaking	seni tanımaya çalışıyorum tarzı konuşma	getting-to-know-you chitchat expr.
387	Speaking	seni de kaybetmek istemiyorum	I don't want to lose you expr.
388	Speaking	seni taşımamı ister misin?	do you want me to carry you? expr.
389	Speaking	seni ciddiye almıyorum	I don't take you seriously expr.
390	Speaking	seni özleyeceğim	I'm gonna miss you expr.
391	Speaking	seni görmeye gelen biri var	there's somebody here to see you expr.
392	Speaking	seni burada görmek güzel	it's nice to have you here expr.
393	Speaking	seni üzgün görmeyi sevmiyorum	I don't like seeing you sad expr.
394	Speaking	seni asla ama asla affetmeyeceğim	I'll never ever forgive you expr.
395	Speaking	seni hiçbir zaman terk etmeyeceğim	I will never leave you expr.
396	Speaking	seni hala en iyi dostum olarak görüyorum	I still consider you my best friend expr.
397	Speaking	seni sevmek istiyorum	I wanna love you expr.
398	Speaking	seni şanslı	lucky of you expr.
399	Speaking	seni hiç unutmayacağım	I will never forget you expr.
400	Speaking	seni ingilizce konuşurken duydum	I've heard you speak english expr.
401	Speaking	seni şanslı kerata!	you lucky thing! expr.
402	Speaking	seni duyamıyoruz	we can't hear you expr.
403	Speaking	seni tanıştırmak istediğim birkaç kişi var	there are some people I want you to meet expr.
404	Speaking	seni buradan çıkaracağım	I'm gonna get you out of here expr.
405	Speaking	seni uyandırmak istemedim	I didn't want to wake you up expr.
406	Speaking	seni bekleyemeyiz	we can't wait for you expr.
407	Speaking	seni hatırlamıyorum	I don't remember you expr.
408	Speaking	seni arayacağım	I'll give you a call expr.
409	Speaking	seni asla unutmayacağım	I’ll never ever forget you expr.
410	Speaking	seni başka biriyle karıştırdım	I confused you with someone else expr.
411	Speaking	seni gördüğüme sevineceğim hiç aklıma gelmezdi	I never thought I'd be happy to see you expr.
412	Speaking	seni sevmek istiyorum	I want to love you expr.
413	Speaking	seni tekrar görebilir miyim?	could I see you again? expr.
414	Speaking	seni ne kadar çok özlediğimi söylemek istiyorum	I want to say how much I miss you expr.
415	Speaking	seni görmek için neler vermezdim	I would give my right arm just to see you expr.
416	Speaking	seni ilgilendirmez	none of your beeswax expr.
417	Speaking	seni ilgilendirmez!	it's none of your business! expr.
418	Speaking	seni net duyuyorum	I read you loud and clear expr.
419	Speaking	seni hiç sinirli görmedim	I have never seen you angry expr.
420	Speaking	seni görmek çok güzel	it is good to see you expr.
421	Speaking	seni yakalayacağız	we're going to get you expr.
422	Speaking	seni uyudun zannetmiştik	we thought you were asleep expr.
423	Speaking	seni iyi gördüm	you look well expr.
424	Speaking	seni ikna etmek için ne söylemeliyim?	what should I say to convince you? expr.
425	Speaking	seni ne ilgilendirir?	what of it? expr.
426	Speaking	seni artık sevmiyorum	I don't love you anymore expr.
427	Speaking	seni öpebilir miyim?	may I kiss you? expr.
428	Speaking	seni aramızda görmek çok güzel	I'm delighted to have you here expr.
429	Speaking	seni asla unutmayacağım	I will never forget you expr.
430	Speaking	seni meşgul etmek istemem	I don't want to hold you expr.
431	Speaking	seni leylekler getirdi	the stork brought you expr.
432	Speaking	seni burada göreceğim aklımın ucundan geçmezdi	fancy meeting you here expr.
433	Speaking	seni bu kadar özleyeceğim asla aklıma gelmezdi	I never thought I'd miss you as much as I do expr.
434	Speaking	seni özleyeceğiz	we're going to miss you expr.
435	Speaking	seni nerede bulurum?	where will I find you? expr.
436	Speaking	seni özleyeceğim	I'll miss you expr.
437	Speaking	seni bu aralar pek göremiyoruz	we don't see you around here much anymore expr.
438	Speaking	seni merak ediyorum (kaygı/endişe)	I'm worried about you expr.
439	Speaking	seni anlamıyorum	I don't understand you expr.
440	Speaking	seni hemen ararım	I'll call you right back expr.
441	Speaking	seni tecrit etmekten başka şansım/seçeneğim yok	I have no choice but to isolate you expr.
442	Speaking	seni uyardım	you've been warned expr.
443	Speaking	seni gördüğüme sevindim	I'm happy to see you expr.
444	Speaking	seni merak ediyorum	I wonder what you look like expr.
445	Speaking	seni neden göremiyorum	why can't I see you expr.
446	Speaking	seni burada göreceğime dünyada inanmazdım	fancy meeting you here expr.
447	Speaking	seni pislik	you cheap bastard expr.
448	Speaking	sen beni kolla ben seni kollayayım	you scratch my back and I'll scratch yours expr.
449	Speaking	seni çağıracağım	I will call you expr.
450	Speaking	seni yeniden görmek için sabırsızlanıyorum	I can't wait to see you again expr.
451	Speaking	seni burada göreceğim aklımın ucundan geçmezdi	I never thought I'd see you here expr.
452	Speaking	seni üzmek istemiyorum	I don't want to make you sad expr.
453	Speaking	sevmiyorum seni	I don't love you expr.
454	Speaking	seni tanıdığım için kendimi şanslı hissediyorum	I feel lucky to know you expr.
455	Speaking	seni görmek için neler vermezdim	I would give my left nut just to see you expr.
456	Speaking	seni görmek çok hoş	it is very nice to see you expr.
457	Speaking	seni merak ettim	I wondered about you expr.
458	Speaking	seni asla aramayacağıma söz veriyorum	I promise that I'll never call you expr.
459	Speaking	seni incitmek istemiyorum	I don't want to hurt you expr.
460	Speaking	seni sonra arayabilir miyim?	could I call you? expr.
461	Speaking	seni çağırmayacağım	I won't call you expr.
462	Speaking	seni buna iten neydi/ne itti?	what possessed you? expr.
463	Speaking	seni ne zaman gelip görebilir?	when can he come and visit you? expr.
464	Speaking	seni hayal kırıklığına uğratmayacağım	I won't disappoint you expr.
465	Speaking	seni çok zor duyuyorum	I can hardly hear you expr.
466	Speaking	seni tanıyor muyum	do I know you expr.
467	Speaking	seni ne zaman görsem	whenever I see you expr.
468	Speaking	seni öpmek istiyorum	I want to kiss you expr.
469	Speaking	seni yargılamıyorum	I'm not judging you expr.
470	Speaking	seni ofisimde görebilir miyim?	could I see you in my office? expr.
471	Speaking	seni sormalı?	how about yourself? expr.
472	Speaking	seni ilk gördüğümde	when I first saw you expr.
473	Speaking	seni tanımak isterim	I would like to know you expr.
474	Speaking	seni misafir edebilirim	I can accommodate you expr.
475	Speaking	seni sonra ararım	I'll call back later expr.
476	Speaking	seni asla terk etmeyeceğim	I will never leave you expr.
477	Speaking	seni çok iyi anlıyorum	I hear ya on that expr.
478	Speaking	seviyorum seni	I love you expr.
479	Speaking	seni görmek güzel	nice too see you expr.
480	Speaking	seni nasıl inandırabilirim?	how can I make you believe? expr.
481	Speaking	seni gördüğüme sevindim	it's good to see you expr.
482	Speaking	seni bulacağım	I will find you expr.
483	Speaking	seni sevdiğimi biliyorsun	you know I love you expr.
484	Speaking	seni evine kadar takip ettim	I followed you home expr.
485	Speaking	seni daima seveceğim	I will always love you expr.
486	Speaking	seni burada görmek ne hoş bir sürpriz	what a nice surprise to see you here expr.
487	Speaking	seni yalnız bırakmıyorum	I'm not leaving you alone expr.
488	Speaking	seni mutlu etmek istiyorum	I want to make you happy expr.
489	Speaking	sadece seni seviyorum	I only love you expr.
490	Speaking	seni bekliyorum	I am waiting for you expr.
491	Speaking	seni orospu çocuğu	you son of a bitch expr.
492	Speaking	seni dünyalar kadar seviyor	I love you loads expr.
493	Speaking	seni gideceğin yere bırakayım m?	how about a lift? expr.
494	Speaking	seni hayal kırıklığına uğratıyormuşum gibi hissediyorum	I just feel like I'm letting you down expr.
495	Speaking	seni nerede bulacağımızı biliyoruz	we know where to find you expr.
496	Speaking	seni bir daha asla görmek istemiyorum	I don't wanna see you anymore expr.
497	Speaking	seni türkiye’ye hangi rüzgar attı?	what brings you to turkey? expr.
498	Speaking	seni son gördüğümden bu yana	since I last saw you expr.
499	Speaking	seni neredeyse tanıyamıyordum	I almost didn't recognize you expr.
500	Speaking	seni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun	you don't know how much I love you expr.