stick to - Turco Inglés Diccionario
Historia

stick to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "stick to" en diccionario turco inglés : 9 resultado(s)

Inglés Turco
General
stick to v. tutmak
stick to v. terketmemek
stick to v. sadık kalmak
stick to v. ayrılmamak
stick to v. bırakmamak
stick to v. yapışmak
stick to v. bir konuya yoğunlaşmak
stick to v. -e yapışmak
stick to v. bağlı kalmak

Significados de "stick to" con otros términos en diccionario inglés turco: 253 resultado(s)

Inglés Turco
General
stick-to-itiveness n. devamlılık
stick-to-itiveness n. istikrar
stick-to-itiveness n. süreklilik
stick to it v. ısrar etmek
stick up to v. göğüs germek
stick to the pan and burn v. dibi tutmak
stick up to v. karşı koymak
stick to it v. diretmek
stick to the agreement v. anlaşmaya bağlı kalmak
stick to the agreement v. anlaşmaya uymak
stick to the schedule v. programa uymak
stick to the schedule v. programa sadık kalmak
stick to the agreement v. sözleşmeye uymak
(one's stomach) to stick out v. karnı şişmek
stick to the rules v. kurallara bağlı kalmak
stick to one's decision v. kararına bağlı kalmak
stick to a budget v. bütçeye bağlı kalmak
stick to the plan v. plana uymak
stick to the point v. konuya odaklanmak
stick to the plan v. plana bağlı kalmak
stick to the plan till the end v. sonuna kadar plana bağlı kalmak
stick to the timetable v. zaman çizelgesine uymak
Phrasals
stick out to (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru uzatmak
stick out to (something) v. (bir yöne) doğru çıkıntı yapmak
stick out to (something) v. (bir yöne) doğru uzamak
stick out to (something) v. (bir şeye) dayanmak
stick out to (something) v. (bir şeyi) sürdürmek
stick out to (something) v. (bir şeye) tahammül etmek
stick out to (someone) v. (biri) için dikkat çekici olmak
stick out to (someone) v. (birinin) gözüne çarpmak
stick out to (someone) v. (biri) için uygunsuz olmak
stick to (something) v. (bir şeye) bağlı kalmak
stick to (something) v. (bir şeyden) vazgeçmemek
stick to (something) v. (bir şeyin) arkasında durmak
stick to (something) v. (bir şeyle/bir şeye) devam etmek
stick to (something) v. (bir şeyi) bırakmamak
stick to (something) v. (bir şeyi) sürdürmek
Phrases
stick to the script expr. plana sadık kal
stick to the script expr. plana sadık kal
it is easy to find a stick to beat a dog expr. savunmasız birine/bir şeye saldırmak kolay
it is easy to find a stick to beat a dog expr. sahipsiz/korumasız kişileri ezmek kolay
Proverb
let the cobbler stick to his last kendi alanında olmayan bir olaya müdahale etme
let the cobbler stick to his last çizmeden yukarı çıkma
it is easy to find a stick to beat a dog alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay
it is easy to find a stick to beat a dog alçacık eşeğe herkes biner
the cobbler should stick to his last çizmeden yukarı çıkma
the cobbler should stick to his last kendi alanında olmayan bir olaya müdahale etme
the cobbler should stick to his last üzerine vazife olmayan işlere burnunu sokma
the cobbler should stick to his last bilmediğin bir konu atıp tutma
it is easy to find a stick to beat a dog sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır
it is easy to find a stick to beat a dog köpeğini dövmek isteyene sopa bulmak kolay
cobbler, stick to your trade kendi alanına odaklan
cobbler, stick to your trade bildiğin şeye odaklan
cobbler, stick to your trade bildiğin yolda yürü
cobbler, stick to your trade kendi alanından/yolundan şaşma
cobbler, stick to your trade bilmediğin işlere kalkışma
cobbler, stick to your last kendi alanına odaklan
cobbler, stick to your last bildiğin şeye odaklan
cobbler, stick to your last bildiğin yolda yürü
cobbler, stick to your last kendi alanından/yolundan şaşma
cobbler, stick to your last bilmediğin işlere kalkışma
Colloquial
stick to the roof of one’s mouth v. damağına yapışmak
stick it to the man v. kurulu düzene karşı çıkmak
stick it to the man v. kurulu düzen karşısında direnmek
stick it to the man v. kurulu düzene karşı koymak
stick it to the man v. otoriteye karşı çıkmak
stick it to the man v. otoriteye direnmek
stick-to-it-ive adj. azimli
stick-to-it-ive adj. iradeli
stick-to-it-ive adj. dayanıklı
stick-to-it-ive adj. metanetli
stick-to-it-ive adj. direşken
stick-to-it-ive adj. dirayetli
Idioms
stick to beat (someone or something) with n. kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat somebody with n. kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
stick to beat (someone or something) with n. söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat someone or something with n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
a stick with which to beat someone [brit] n. söylenmek/eleştirmek için bahane
stick to beat (someone or something) with n. üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
a stick to beat somebody with n. üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
stick to beat (someone or something) with n. üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
a stick with which to beat someone [brit] n. üstüne gitmek/cezalandırmak için bulunan açık
stick to beat (someone or something) with n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
a stick to beat somebody with n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
stick to beat (someone or something) with n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
a stick with which to beat someone [brit] n. karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay
stick to beat (someone or something) with n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
stick to beat (someone or something) with n. bahanesi/sebebi olma
stick to beat (someone or something) with n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat somebody with n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat somebody with n. bahanesi/sebebi olma
a stick to beat somebody with n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat someone with [uk] n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat someone with [uk] n. bahanesi/sebebi olma
a stick to beat someone with [uk] n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick with which to beat someone [uk] n. (birini) azarlamak/paylamak için bahane
a stick with which to beat someone [uk] n. bahanesi/sebebi olma
a stick with which to beat someone [uk] n. bahane ederek azarlama/paylama
a stick to beat someone or something with n. aba altından sopa gösterme
a stick to beat somebody with n. birine kızmak/söylenmek/eleştirmek için bahane
a stick to beat somebody with n. birinin üstüne gitmek/birini cezalandırmak için bulunan açık
a stick to beat somebody with n. karşıdakine silah olarak kullanılan olay
a stick to beat somebody with n. birini azarlamak/paylamak için bahane
a stick to beat somebody with n. bahane ederek azarlama/paylama
stick-to-it-iveness n. istikrar
stick-to-it-iveness n. süreklilik
stick-to-it-iveness n. devamlılık
stick-to-it-iveness n. azimlilik
stick to someone's fingers v. aşırmak
stick to one's guns v. ayak diremek
stick to one's guns v. direnmek
stick to someone's fingers v. cebine indirmek
stick to someone's fingers v. cebe indirmek
stick to someone's fingers v. çalmak
stick to one's guns v. eleştirilere kulak asmamak
stick to the facts v. gerçeklerden ayrılmamak
stick to the facts v. gerçeklere bağlı kalmak
stick it to someone v. gününü göstermek
not hold a stick to someone v. eline su dökememek
stick to one's principles v. ilkelerine bağlı olmak
stick to one's guns v. ne olursa olsun düşüncelerinden/ ilkelerinden vazgeçmemek
stick to somebody like glue v. kene gibi yapışmak
stick to one's guns v. ödün vermemek
stick it to someone v. kötü davranmak
stick to one's guns v. kendi bildiğini okumak
stick to somebody like glue v. sülük gibi yapışmak
stick to one's principles v. prensiplerine bağlı olmak
stick to one's guns v. savunduklarını sürdürmek
stick to one's guns v. savundukları konusunda inatçı olmak
stick to one's guns v. savunduklarından vazgeçmemek
stick to one's guns v. tüm olumsuzluklara karşın görüşlerini ya da inançlarını savunmayı sürdürmek
stick to one's ribs v. tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick one's nose in to something v. (başkasının işine) burnunu sokmak
stick it to the end v. sonuna kadar dayanmak
stick it to the end v. sonuna kadar devam etmek
stick it to the end v. sonuna kadar bırakmamak
stick it to the end v. sonuna kadar gitmek/götürmek
stick to (one's) knitting v. (kendi) işine bakmak
stick to (one's) knitting v. başkalarının işine karışmamak
stick to (one's) knitting v. sadece bildiği/aşina olduğu şeyleri yapmak
stick to (one's) knitting v. sadece bildiği yolda yürümek
stick to (one's) knitting v. bildiği yoldan şaşmamak
stick to the knitting v. kendi işine bakmak
stick to the knitting v. başkalarının işine karışmamak
stick to the knitting v. sadece bildiği/aşina olduğu şeyleri yapmak
stick to the knitting v. sadece bildiği yolda yürümek
stick to the knitting v. bildiği yoldan şaşmamak
not hold a stick to v. -in eline su dökememek
not hold a stick to v. '-in tırnağı bile olamamak
not hold a stick to v. '-in yanından bile geçememek
not hold a stick to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) eline su dökememek
not hold a stick to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tırnağı bile olamamak
not hold a stick to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanından bile geçememek
stick to (one's) last v. kendi alanında çalışmak/iş üretmek
stick to (one's) last v. kendi alanına odaklanmak
stick to (one's) last v. bildiği işi yapmak
stick to (one's) last v. tecrübeli olduğu işi yapmak
stick to (one's) last v. aşina olduğu işi yapmak
stick to (one's) last v. bildiğin şeye odaklanmak
stick to (one's) last v. kendi alanından/yolundan şaşmamak
stick to fingers v. aşırmak
stick to fingers v. cebe indirmek
stick to fingers v. çalmak
stick to guns v. ayak diremek
stick to guns v. direnmek
stick to guns v. eleştirilere kulak asmamak
stick to guns v. bildiğini okumak
stick to guns v. ne olursa olsun düşüncelerinden/ ilkelerinden vazgeçmemek
stick to guns v. ödün vermemek
stick to guns v. savunduklarından vazgeçmemek
stick to guns v. savunduklarını sürdürmek
stick to guns v. savundukları konusunda inatçı olmak
stick to guns v. tüm olumsuzluklara karşın görüşlerini ya da inançlarını savunmayı sürdürmek
stick to ribs v. tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to ribs v. doyurucu olmak
stick to the ribs v. tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to the ribs v. doyurucu olmak
stick to your guns v. ayak diremek
stick to your guns v. direnmek
stick to your guns v. eleştirilere kulak asmamak
stick to your guns v. bildiğini okumak
stick to your guns v. ne olursa olsun düşüncelerinden/ ilkelerinden vazgeçmemek
stick to your guns v. ödün vermemek
stick to your guns v. savunduklarından vazgeçmemek
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. kendi alanında çalışmak/iş üretmek
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. kendi alanına odaklanmak
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. bildiği işi yapmak
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. tecrübeli olduğu işi yapmak
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. aşina olduğu işi yapmak
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. bildiğin şeye odaklanmak
stick to your last [old-fashioned] [uk] v. kendi alanından/yolundan şaşmamak
stick to your ribs v. tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to your ribs v. doyurucu olmak
to stick in the craw v. (biri için) kabul edilemez olmak
to stick in the craw v. nahoş olmak
hold a stick to v. eşit şartlarda mücadele etmek
hold a stick to v. eşit koşullarda yarışmak
hold a stick to v. …'ya kıyasla dayanmak
stick to your knitting expr. bildiğin yolda yürü
stick to your knitting expr. yolundan şaşma
Speaking
stick to the facts expr. hayallere kapılma
I had to poke him with a stick to wake him expr. onu uyandırmak için bir sopayla dürtmem gerekti
stick to the point expr. konuya odaklan
we stick to the plan expr. plana sadık kalıyoruz
Slang
stick like shit to a shovel v. çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick like shit to a shovel v. kene gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. sıkıca yapışmak
stick like shit to a shovel v. sıkıca tutunmak
stick like shit to a shovel v. sülük gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. birine bağımlı olarak yaşamak
stick like shit to a shovel v. sülük gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. birine bağımlı olarak yaşamak
stick like shit to a shovel v. kene gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) kene gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sıkıca yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sülük gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) bağımlı olarak yaşamak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. asalak gibi yaşamak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) peşinden düşmemek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne yapışıp kalmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (biriyle/bir şeyle) birlikte anılmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (biriyle/bir şeyle) ilişkilendirilmek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) kara bir leke gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstünde kara bir leke gibi kalmak
stick like shit to a shovel v. üstüne yapışmak
stick like shit to a shovel v. üstüne yapışıp kalmak
stick like shit to a shovel v. kara bir leke gibi yapışmak
stick like shit to a shovel v. üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
stick like shit to a shovel v. üstünde kara bir leke gibi kalmak
tell (one) where to stick it v. (birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell (one) where to stick it v. (birine) al bir tarafına sok demek
tell (one) where to stick it v. (birine) münasip bir yerine sok demek
tell (one) where to stick it v. (birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
stick it to v. sert davranmak
stick it to v. acımasızca davranmak
stick it to v. haksız muamele etmek
stick it to v. canına okumak
stick it to v. cezalandırmak
stick it to v. gününü göstermek
stick it to (one) v. (birine) sert davranmak
stick it to (one) v. (birine) acımasızca davranmak
stick it to (one) v. (birine) haksız muamele etmek
stick it to (one) v. (birinin) canına okumak
stick it to (one) v. (birini) cezalandırmak
stick it to (one) v. (birine) gününü göstermek
tell somebody where to stick something v. birine bir şeyi alıp bir tarafına sok demek
tell somebody where to stick something v. birine bir şeyi bir tarafına monte etmesini söylemek
tell somebody where to stick something v. birine bir şeyi al bir tarafına sok demek
tell somebody where to stick something v. birine bir şeyi münasip bir yerine sok demek