suçlu - Turco Inglés Diccionario
Historia

suçlu



Significados de "suçlu" en diccionario inglés turco : 60 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
suçlu culprit n.
suçlu criminal adj.
suçlu guilty adj.
General
suçlu accused n.
suçlu con n.
suçlu convict n.
suçlu yeggman n.
suçlu offender n.
suçlu malefactor n.
suçlu lawbreaker n.
suçlu evil-doer n.
suçlu blackguard [obsolete] n.
suçlu offendant n.
suçlu peccant [obsolete] n.
suçlu scelerate n.
suçlu scelerat n.
suçlu stinger n.
suçlu criminal adj.
suçlu piacular adj.
suçlu transgressive adj.
suçlu culpable adj.
suçlu peccable adj.
suçlu delinquent adj.
suçlu guilty adj.
suçlu arrestable adj.
suçlu hangdog adj.
suçlu heinous adj.
suçlu giltif [obsolete] adj.
suçlu gulty [obsolete] adj.
suçlu offending adj.
suçlu offensive [obsolete] adj.
suçlu piaculous adj.
suçlu faulty [obsolete] adj.
suçlu plightful adj.
suçlu guiltily adv.
suçlu guilty of prep.
Colloquial
suçlu villain n.
suçlu perp n.
suçlu at fault expr.
Law
suçlu culprit n.
suçlu criminal n.
suçlu offender n.
suçlu perpetrator n.
suçlu delinquent n.
suçlu bane n.
suçlu malefactor n.
suçlu felon n.
suçlu fagin n.
suçlu law offender n.
suçlu nocent adj.
suçlu blameful adj.
suçlu guilty adj.
suçlu outlaw adj.
Technical
suçlu delinquent adj.
Slang
suçlu skel n.
suçlu crimer n.
suçlu lag n.
suçlu bushranger n.
British Slang
suçlu grafter n.
suçlu stoke on trent (rhyming slang for bent) adj.

Significados de "suçlu" con otros términos en diccionario inglés turco: 332 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
suçlu bulmak convict v.
General
suçlu kimse malefactor n.
çocuk suçlu delinquent n.
alışılmış suçlu habitual criminal n.
siyasi suçlu political prisoner n.
suçlu kişilik criminal personality n.
halkın suçlu tabakası folk devil n.
suçlu kimse misdemeanant n.
tehlikeli suçlu desperate criminal n.
suçlu çıkarma exprobation n.
suçlu istatistikleri criminal statistics n.
çocuk suçlu juvenile delinquent n.
suçlu psikolojisi criminal psychology n.
suçlu bulma conviction n.
suçlu çıkarma condemnation n.
suçlu çocuk juvenile delinquent n.
aşırı suçlu olma durumu criminousness n.
siyasi suçlu prisoner of conscience n.
suçlu anonsu all-points bulletin n.
azılı suçlu career criminal n.
haftasonlarını kodeste geçiren hafif suçlu weekender n.
azılı suçlu violent criminal n.
şiddete meyilli suçlu violent criminal n.
vahşi suçlu violent criminal n.
uluslararası suçlu international criminal n.
suçlu insanlar guilty people n.
kadın suçlu villainess n.
pişkin suçlu hard case n.
suçlu veya şüphelinin önden, profilden ve arkadan görünümünün olduğu fotoğraf headshot n.
(ingiltere'de) suçlu erkek çocukları için okul borstal n.
etraftakileri yüksek seslerle uyararak suçlu kovalama hue and cry n.
gözü pek suçlu desperado n.
azılı suçlu desperado n.
şiddete meyilli suçlu desperado n.
gözü pek suçlu desperate [obsolete] n.
azılı suçlu desperate [obsolete] n.
şiddete meyilli suçlu desperate [obsolete] n.
azılı suçlu ho n.
mükerrer suçlu ho n.
yalnız hareket eden suçlu lone wolf n.
ortağı bulunmayan suçlu lone wolf n.
kadın suçlu offendress n.
deneyimli suçlu old chum [obsolete] n.
kiralık suçlu goonda n.
(özellikle çocuk suçlu olan) meksika asıllı amerikalı kimse pachuco n.
siyasi suçlu political n.
suçlu kimse fellon n.
asıl suçlu principal n.
(hindistan'da) ayak izinden suçlu takibi yapan kast üyesi puggy n.
(hindistan'da) ayak izinden suçlu takibi yapan kast üyesi puggi n.
suçlu kimse sinner n.
suçlu veya ihmal edilmiş çocuklara verilen gözetimli kurum bakımı foster care n.
siber suçlu cybercrook n.
siyasi suçlu kimse state prisoner n.
suçlu bulmak find guilty v.
yakalanmak (suçlu) be busted v.
suçlu muamelesi görmek be treated like a criminal v.
suçlu çıkarmak condemn v.
suçlu olduğuna inanılmak believed to be guilty v.
suçlu olmak be guilty v.
suçlu yaratmak criminalize v.
suçlu çıkarmak incriminate v.
suçlu muamelesi yapmak criminalize v.
suçlu olduğuna inanmak believe to be guilty v.
suçlu bulmak crime v.
kaçmak (suçlu vb) flee v.
suçlu bulmak convict v.
suçlu olmak be guilty of v.
suçlu bulunmak be found guilty v.
suçlu çıkarmak find guilty v.
suçlu bulmak return a verdict of guilty v.
suçlu görmek consider guilty v.
suçlu görmek find guilty v.
suçlu olduğuna inanmak believe someone guilty v.
suçlu olduğuna inanmak presume someone guilty v.
suçlu olduğunu göstermek incriminate v.
suçlu çıkarmak convict v.
suçlu ilan etmek outlaw v.
kendini suçlu hissetmek feel guilty v.
suçlu muamelesi yapmak criminalise v.
suçlu yaratmak criminalise v.
birini uluslararası suçlu olmakla suçlamak accuse someone of being an international criminal v.
tüm suçlamalardan suçlu bulunmak be found guilty on all charges v.
suçlu yakalamak catch a criminal v.
suçlu yakalamak capture a criminal v.
suçlu olmak aguilt v.
suçlu bulup cezaya çarptırmak fasten a charge upon v.
ile suçlu olmak pull v.
suçlu bulmak reprove v.
iki cinayet işlemekten ve iki cinayet tasarlamaktan suçlu bulunmak be convicted of two counts of murder and two counts of conspiracy to commit murder v.
suçlu ilan etmek denounce v.
(birini) suçlu hissettirmek guilt v.
(birini) suçlu hissettirerek bir şey yapmaya ikna etmek guilt (into) v.
suçlu bulmak convince [obsolete] v.
(birini) suçlu ilan etmek becrime v.
iade edilmiş (suçlu) extradited adj.
yakalanmış (suçlu) busted adj.
kaçmış (suçlu vb) fled adj.
suçlu izlenimi uyandıran furtive adj.
iade edilebilir (suçlu) extraditable adj.
yakalanmış (suçlu) apprehended adj.
suçlu çıkmış incriminated adj.
suçlu muamelesi görmüş criminalized adj.
-den suçlu guilty of adj.
cinayetten suçlu bloodstained adj.
suçlu muamelesi görmüş criminalised adj.
suçlu hayatı yaşayan bent adj.
yalan yere yemin etmekten suçlu mansworn adj.
içten içe suçlu olan conscious adj.
suçlu hisseden conscious adj.
(çocuk) suçlu incorrigible adj.
suçlu olmayan inguilty [obsolete] adj.
kendini suçlu hisseden self-reproving adj.
yalan yere yemin etmekten suçlu perjured adj.
sorumlu, suçlu responsible adj.
suçlu bir şekilde culpably adv.
suçlu bir şekilde blamefully adv.
suçlu bir biçimde guiltily adv.
suçlu tavırla nocently adv.
suçlu biçimde delinquently adv.
suçlu bir biçimde guiltylike [obsolete] adv.
suçlu bir şekilde sinfully adv.
Phrasals
-den suçlu bulmak convict someone of something v.
kendini hep suçlu hissetmek carry around v.
suçlu hissettirmek gnaw at v.
suçlu hissettirmek gnaw on v.
(mahkeme) bir kimse, şirketin suçlu olduğuna hükmetmek find against v.
-den suçlu bulunmak convict of v.
(bir şeyden) suçlu bulunmak convict of (something) v.
(birinin/bir şeyin) suçlu olduğunu açıklamak find against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) suçlu olduğuna karar vermek find against (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) suçlu bulmak find against (someone or something) v.
Proverb
yapabileceğimiz iyilikleri yapmamak bizi suçlu kılar/yapar every man is guilty of all the good he didn't do
yapabilecekken yapmadığımız her iyilik için suçlu sayılırız every man is guilty of all the good he didn't do
Colloquial
ünlü suçlu veya hırsız big juice n.
tanınmış suçlu big juice n.
nam salmış suçlu big juice n.
en azılı suçlu pin n.
suçlu kimseyi suça yönelten sebeplerle ilgili yapım whydunnit n.
suçlu kimseyi suça yönelten sebeplerle ilgili yapım whydunit n.
(suçlu eşkali belirlemede) tanığa sunulan altı fotoğraf six-pack [uk] n.
suçlu teşhis etmek make v.
suçlu tespit etmek make v.
suçlu olarak tanımlamak make v.
suçlu kabul etmek make v.
(birini) suçlu olarak teşhis etmek make (one) v.
(birinin) suçlu olduğunu tespit etmek make (one) v.
(birini) suçlu olarak tanımlamak make (one) v.
suçlu yakalarken muhabir gibi hareket etmek rep v.
(birisini) yaptığı bir şeyden dolayı suçlu hissettirmek guilt-trip v.
(birini) suçlu hissettirerek manipüle etmeye çalışmak guilt-trip v.
yeterli delil olmadan (birini) suçlu bulmak railroad (one) v.
suçlu kabul edilmiş pinned adj.
suçlu bulunmuş pinned adj.
bir kaçak/suçlu olarak barınamayacağın yer too hot to hold you expr.
bir kaçağın/suçlu olarak fark edilmeden yaşamanın mümkün olmadığı yer too hot to hold you expr.
Idioms
suçlu yuvası/mekanı a hotbed of criminals n.
suçlu kataloğu a rogues' gallery n.
suçlu albümü a rogues' gallery n.
suçlu/sabıkalı dosyası a rogues' gallery n.
kendi iradesiyle değil başkasının emirleriyle suç işlediğini ve suçlu bulunmaması gerektiğini belirten savunma superior orders n.
birini suçlu hissettirmek prick (one's) conscience v.
kendini suçlu hissetmek prick (one's) conscience v.
birini suçlu hissettirmek prick your conscience v.
kendini suçlu hissetmek prick your conscience v.
birini suçlu hissettirmek your conscience pricks you v.
kendini suçlu hissetmek your conscience pricks you v.
birisini yaptığı bir şeyden dolayı suçlu hissettirmek send somebody on a guilt trip v.
birisini yaptığı bir şeyden dolayı suçlu hissettirmek put a guilt trip on somebody v.
bir konu hakkında kendini çok suçlu hissetmek be on a guilt trip about something v.
birini suçlu bulmak find someone guilty v.
kendini suçlu hissetmek have on one's conscience v.
kendini suçlu hissetmek feel guilty (about something) v.
kendini suçlu hissettirmek prick somebody's conscience v.
suçlu aramak look for someone to blame v.
suçlu olduğunu ispat etmek have the goods on someone v.
suçlu hissetmek hang one's head v.
suçlu olduğunu ispat etmek get the goods on someone v.
suçlu bulmak find someone guilty v.
suçlu aramak look for a scapegoat v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in one's mouth v.
(birini) suçlu duruma düşürmek put out of countenance v.
yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek lay a guilt trip on someone v.
(birini) suçlu duruma düşürmek stare out of countenance v.
yaptığı bir şey yüzünden birini suçlu hissettirmek lay/put a guilt trip on somebody (us) v.
yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek give someone a hard time v.
yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek make someone feel guilty v.
yaptığı bir şey yüzünden birini suçlu hissettirmek send somebody on a guilt trip (brit) v.
(birine) kendini suçlu hissettirmek lay a (heavy) trip on (one) v.
birine kendini suçlu hissettirmek lay a (heavy) trip on someone v.
birine kendini suçlu hissettirmek lay a guilt trip on someone v.
(birini) mahkemeye saygısızlıktan suçlu bulmak hold (someone) in contempt v.
(birini) hakime saygısızlıktan suçlu bulmak hold (someone) in contempt v.
(birini) mahkeme prosedürlerine itaat etmemekten suçlu bulmak hold (someone) in contempt v.
kendini suçlu hissetmek be on (one's) conscience v.
(birini) suçlu bulmak find (one) guilty v.
(birinin) suçlu olduğuna karar vermek find (one) guilty v.
suçlu olduğunu ispat etmek get the goods on v.
suçlu hissettirmek guilt trip v.
kendini suçlu hissetmek have (something) on (one's) conscience v.
(birine) kendini suçlu hissettirmek lay a guilt trip on (one) v.
'-e kendini suçlu hissettirmek lay a trip on v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in mouth v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in your mouth v.
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlu bulmak place the blame for (something) on (someone or something) v.
-i suçlu bulmak place the blame on v.
(birini/bir şeyi) suçlu bulmak place the blame on (someone or something) v.
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlu bulmak place the blame on (someone or something) for (something) v.
(birini) suçlamak/suçlu görmek put (one) in the dock v.
(birinin) suçlu olup olmadığına karar vermek için jürilik yapmak sit in judgment of (someone) v.
(birine) suçlu hissettiren on (one's) conscience adj.
kim suçlu kim güç belli olmaz not all black and white expr.
hem suçlu hem güçlü the pot calling the kettle black expr.
suçlu kahya the butler did it expr.
suçlu er geç yakayı ele verir crime doesn't pay expr.
suçlu eninde sonunda yakalanır crime doesn't pay expr.
onu incitenlerin yanında çok da suçlu sayılmayan more sinned against than sinning expr.
suçlu er geç yakayı ele verir crime does not pay expr.
suçlu eninde sonunda yakalanır crime does not pay expr.
suçlu er geç cezasını bulur crime does not pay expr.
suçlu sayılabilecekken mağdur konumuna gelmiş more sinned against than sinner expr.
suçlu hissettiren on conscience expr.
suçlu hissettiren on your conscience expr.
Speaking
ben suçlu değilim I am not guilty expr.
kendini suçlu mu hissediyorsun? do you feel guilty? expr.
kendimi korkunç derecede suçlu hissediyorum I feel terribly guilty expr.
Law
yeniden suçlu bulma reconviction n.
boşanma davasında davacının da aynı oranda suçlu olduğunu ifade eden karşı itham recrimination n.
adaletten kaçan suçlu fugitive from justice n.
azılı suçlu serious offender n.
bir suçluyu muhakemesiz olarak vatan hainliği veya ağır bir suçtan suçlu bulma ilkesi writ of attainder n.
bir suçluyu muhakemesiz olarak vatan hainliği veya ağır bir suçtan suçlu bulma ilkesi bill of attainder n.
bir suçluyu muhakemesiz olarak vatan hainliği veya ağır bir suçtan suçlu bulma ilkesi act of attainder n.
çocuk suçlu juvenile offender n.
çocuk suçlu juvenile delinquent n.
çok ciddi bir suç işlemiş kişi (suçlu) felon n.
hüküm giymiş suçlu convicted felon n.
itiyadi suçlu recidivist n.
itiyadi suçlu repeater n.
iki sabıkası olan suçlu two time felon n.
işlediği iddia edilen suçtan suçlu bulunmuştur guilty as charged n.
itiyadi suçlu habitual criminal n.
jürinin suçlu olduğuna karar vermesi return a verdict of guilty n.
kişinin davada masum olduğunu iddia etmemesi ya da suçlu olduğunu kabul etmemesi no contest n.
kimliği belirlenememiş suçlu unsub n.
kimliği belirlenememiş suçlu unknown subject of an investigation n.
müzmin suçlu inveterate offender n.
mükerrir suçlu repeat offender n.
mükerrer suçlu repeat offender n.
meşruten tahliye edilen suçlu probationer n.
mükerrir suçlu persistent violator n.
potansiyel suçlu potential criminal n.
suçlu olduğu iddia edilen kimse alleged criminal n.
siber suçlu cybercriminal n.
siyasi suçlu political criminal n.
suçlu çocuk delinquent child n.
suçlu çıkarma condemnation n.
suç ve suçlu davranışı crime and criminal behavior n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul reformatory n.
suçlu tanımlama criminal identification n.
şartlı tahliye edilen suçlu probationer n.
suçlu belirleme criminal identification n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul reform school n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul reformatory school n.
suç ve suçlu davranışlarını inceleyen bilim dalı criminology n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul training school n.
suçlu tanıma criminal identification n.
tesadüfi suçlu incidental offender n.
tesadüfi suçlu accidental offender n.
(britanya'da) suçlu gençlerin hapis cezası yerine düzenli olarak gelmeleri gereken yer attendance centre n.
azılı suçlu habitual offender n.
azılı suçlu repeat offender n.
diğer suçlulara talimat veren suçlu fagin n.
suçlu davranışı altında yatan sebep motive n.
şeriflerin suçlu bulunmayan yerlerdeki katip ve hakimlere verdiği ödül glove money n.
müebbet hapis cezasına çarptırılan suçlu dangerous offender [us/canada] n.
çocuk suçlu delinquent n.
(yargılayan jürinin sunduğu) suçlu değildir kararı ignoramus n.
(bir veya birden fazla kimsenin) suçlu olduğunu öne sürme implication n.
(özellikle avustralya'da) suçlu kolonisi felonry n.
sanığın suçlu olduğuna dair hakkında verilmiş hüküm conviction n.
darağacından kaçan suçlu scapegallows n.
suçlu takip numarası ctn (criminal tracking number) n.
suçlu için kefalet ödeyen kimse sponsor n.
suçlu çocuğun vasisi sponsor n.
azılı suçlu supercriminal n.
yeniden suçlu bulmak reconvict v.
suçlu olduğuna karar vermek (jüri) return a verdict of guilty v.
suçlu bulmak bring in a verdict of guilty v.
suçlu çıkarmak condemn v.
suçlu bulmak condemn v.
suçlu olduğuna karar vermek return a verdict of guilty v.
(suçlu için) önden yasal işlem başlatmak precharge v.
suçlu olduğu kanıtlanmış condemned adj.
suçlu olduğu kanıtlanmış convicted adj.
suçlu tutulabilir culpable adj.
suçlu bulunan infamous adj.
hüküm giymiş bir suçlu için yapılan ön soruşturmaya ait veya ilişkin presentence adj.
Politics
suçlu veya terörist ile yetkililer arasında, rehinelerin bırakılması ve teslim olma konusunda yapılan pazarlık negotiations n.
kişisel hakları korumak şartıyla bir kimsenin yasal anlamda suçlu olup olmadığını belirleme süreci due process of law n.
mükerrer suçlu habitual offender n.
siyasi suçlu political offender n.
siyasi suçlu political criminal n.
Media
suçlu anonsu all-points bulletin (apb) n.
Automotive
suçlu aramaksızın ödeme yapan sigorta no fault insurance n.
Medical
suçlu rehabilitasyonu uzmanı penologist n.
doğuştan suçlu born criminal adj.
Psychology
cinsel suçlu sex offender n.
suçlu davranışı criminal behaviour n.
suçlu davranışı criminal behavior n.
Social Sciences
yüksek disiplin, fiziksel egzersiz ve çalışmanın olduğu çocuk suçlu merkezi boot camp n.
History
zanlının suçlu olup olmadığını anlamak için kolunun sokulduğu kaynar su dolu kazan alfet [obsolete] n.
londra'nın whitefriars bölgesine sığınan suçlu veya borçlu alsatian n.
sanığı sıcak suya sokarak suçlu olup olmadığını anlama yöntemi hot-water ordeal n.
Military
siyasi suçlu political criminal n.
Archaic
(suçlu veya kölelerde) dağlama izi stigma n.
önceden suçlu çıkarmak predoom v.
Slang
işlemediği bir suçtan suçlu bulunma bum beef n.
suçlu adam man of ill repute n.
sabıkası olmayan suçlu cherry n.
kurbanını gözüne kestirip soymak için takip eden suçlu jugger n.
insanların peşine takılıp soyan suçlu jugger n.
insanları takip edip soyan suçlu jugger n.
mükerrer suçlu boobhead [australia] n.
adi suçlu hoodlum n.
kadın suçlu moll n.
silahlı kadın suçlu gun moll n.
hispanik suçlu scrap n.
meksikalı suçlu scrap n.
dokuz aydan fazla hapis yatan çocuk suçlu sleeper n.
British Slang
genç suçlu scrote n.
masum birini suçlu göstermek fit up v.