yüklü - Turco Inglés Diccionario
Historia

yüklü



Significados de "yüklü" en diccionario inglés turco : 29 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yüklü loaded adj.
General
yüklü fraught adj.
yüklü blind drunk adj.
yüklü rich adj.
yüklü weighty adj.
yüklü encumbered adj.
yüklü burdened adj.
yüklü laden adj.
yüklü laded adj.
yüklü charged adj.
yüklü substantial adj.
yüklü gestant adj.
yüklü freight [obsolete] adj.
yüklü freighted adj.
yüklü thick adj.
Colloquial
yüklü preggy [new zealand] adj.
Idioms
yüklü carrying a load adj.
Technical
yüklü charged adj.
yüklü live adj.
yüklü loaded adj.
Computer
yüklü installed adj.
yüklü unloaded adj.
Marine
yüklü laden adj.
Latin
yüklü gravatus adj.
Slang
yüklü carrying a (heavy) load adj.
yüklü pregnant adj.
yüklü preggo adj.
yüklü preggers adj.
yüklü in the family way expr.

Significados de "yüklü" con otros términos en diccionario inglés turco: 349 resultado(s)

Turco Inglés
General
yüklü su kesimi load waterline n.
içi patlayıcı yüklü gemi fire ship n.
yüklü miktarda tüketme lavishment n.
elektrik yüklü live n.
yüklü fiyat loaded price n.
sıfır yüklü ve sıfır kütleli temel parçacık neutrino n.
yüklü sipariş large order n.
yüklü sipariş bulk order n.
yüklü sipariş record order n.
yüklü çalışma on load operation n.
toz yüklü hava dust-loaden air n.
toz yüklü hava dust-laden air n.
yüklü hesap high bill n.
yüklü fatura high bill n.
bomba yüklü araç bomb-laden vehicle n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming diesel truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming diesel truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming truck carrying diesel n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming truck laden with diesel n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming diesel fuel-laden truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming diesel fuel-laden truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming truck carrying diesel n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming truck laden with diesel n.
değeri yüklü kart stored value card n.
yüklü/yığın halinde aktarım bulk transfer n.
bomba yüklü kamyon bomb-laden truck n.
yağmur yüklü bulutlar rain-laden clouds n.
yağmur yüklü bulutlar rain-bearing clouds n.
duygu odaklı/yüklü dil/konuşma loaded language n.
duygu odaklı/yüklü dil/konuşma emotive language n.
duygu odaklı/yüklü dil/konuşma high-inference language n.
yüklü para cezası hefty fine n.
yüklü ceza hefty fine n.
duygu yüklü sözler emotionally charged words n.
yüklü arabaların içindeki madeni boşaltan işçi tipper n.
yüklü miktar turse [scottish] n.
yüklü miktar smart [dialect] n.
yüklü arabaları lokomotifle iten madenci putter n.
ile yüklü olmak be encumbered with v.
çok yüklü olmak (belirli bir şeyle) be weighed down with v.
yüklü olmak (dert/keder) be weighed down v.
yüklü olmak (dert/keder) be weighed by v.
yüklü bir hale getirmek (ödenecek bir faturayı) run up v.
yüklü olmak be loaded v.
yüklü ödeme yapmak pay well v.
yüklü harcama yapmak spend lavishly v.
yüklü harcama yapmak spend excessively v.
yüklü ödeme yapmak pay handsomely v.
yüklü ödeme yapmak pay dearly v.
yüklü miktarda bahşiş vermek overtip v.
yüklü miktarda bahşiş bırakmak overtip v.
yüklü bir kaparo vermek put a huge downpayment v.
yüklü miktarda nakit para taşımak carry a lot of cash v.
yüklü miktarda almak regrate v.
(yüklü bir gemi gibi) hızla ve gümbürdeyerek hareket etmek boom v.
yüklü miktarda azalmak chop v.
yüklü miktarda doldurulmuş olan ladened adj.
elektrik yüklü alive adj.
artı yüklü positively charged adj.
tamamen yüklü fully loaded adj.
buz yüklü ice laden adj.
değer yüklü value-laden adj.
kuram yüklü theory-laden adj.
adrenalin yüklü adrenaline-filled adj.
daha ağır yüklü more-heavily-loaded adj.
duygu yüklü emotional adj.
duygu yüklü full of emotion adj.
duygu yüklü filled with emotion adj.
suçla yüklü guilt-laden adj.
suç yüklü guilt-laden adj.
anlamla yüklü weighty with sense adj.
hakaret yüklü scurrilous adj.
duygu yüklü affectuous adj.
adrenalin yüklü adrenalized adj.
ağır yüklü care-laden adj.
duygu yüklü tumescent adj.
duygu yüklü electric adj.
yüklü olmayan unfraught adj.
bilgi yüklü olan hot adj.
duygu yüklü great adj.
duygu yüklü fiery adj.
mermi yüklü shotted adj.
duygu yüklü emotionally charged adj.
siyaset yüklü politically charged adj.
yüklü miktarda olan stranded adj.
barut dumanıyla yüklü sulfuric adj.
yüklü olan surmounted adj.
yüklü bir şekilde burdenedly adv.
yüklü olarak pregnantly adv.
(kompleks katyon adlarında) pozitif yüklü iyon anlamı veren son ek -ium suf.
Phrasals
ile yüklü olmak be charged with v.
(belirli bir anlam/nitelik ile) yüklü olmak resonate with v.
yüklü miktarda para akıtmak pump in v.
Proverb
yük altında (yüklü) eşek anırmaz be just before you're generous
Colloquial
testosteron yüklü erkek man's man n.
yüklü para considerable amount of money n.
yüklü miktarda (bir şey) load of (something) n.
duygu yüklü bir sesle konuşmak croak out v.
ile yüklü laded with adj.
ile yüklü laden with adj.
yüklü miktarda (bir şey) loads (of something) expr.
Idioms
birçok şey yüklü sessizlik pregnant pause n.
birçok şey yüklü sessizlik a pregnant pause n.
birçok şey yüklü sessizlik a pregnant silence n.
testosteron yüklü erkek a man's man n.
yüklü kıdem tazminatı a golden handshake n.
(özellikle bir şirket yöneticisine verilecek olan) yüklü tazminat a golden parachute n.
duygu yüklü bir sahne/görüntü heavy scene n.
yüklü miktarda (bir şey) a hundred and one (something) n.
(yapacak) yüklü miktarda şey a hundred/thousand/million and one things/things to do n.
birçok şey yüklü sessizlik a pregnant pause n.
birçok şey yüklü sessizlik a pregnant silence n.
birine yeterince (yüklü bir miktarda) para bırakmak set somebody up for life v.
büyük/yüklü miktarda para kaybetmek lose money hand over fist v.
(bir şey) yüklü pregnant with (something) adj.
Trade/Economic
yüklü miktarda para nut n.
bir üst düzey şirket yöneticisinin görevine son verildiğinde kendisine yüklü miktarda tazminat ve benzeri menfaatler sağlanmasını belirten sözleşme parachute contracts n.
gemi tam yüklü değilken uygulanan düşük navlun tarifesi distress freight n.
şirket yöneticisinin şirketteki görevi sona erdiğinde kendisine yüklü bir para ödenmesi durumu golden handshake n.
yüklü kamyonların özel gemi ile taşınması roll-on/roll off transport n.
yüklü çekici kamyonların demiryolu araçları üzerinde taşınması piggyback freight service n.
yüklü miktarda sipariş rush of orders n.
yüklü miktar substantial amount n.
(değeri) yüklü kart stored value card n.
yüklü ödeme payout n.
yüklü kamyonların özel gemi ile taşınması ro-ro transport n.
yüklü miktar sizeable amount n.
(sigorta şirketi, banka, emeklilik fonu) borsaya yüklü para yatırabilen büyük kuruluş institution n.
ağır yüklü heavy laden adj.
dökme yüklü laden in bulk adj.
Law
eşinden yüklü miras kalmış dul kadın dowager n.
Technical
aşırı yüklü wide load n.
azami yüklü ağırlık gross vehicle weight n.
azami yüklü katar ağırlığı gross train weight n.
demir yüklü epoksi modeller iron-filled epoxy patterns n.
disk yüklü tren disk load brakes n.
eksendışı yüklü kolon eccentrically loaded column n.
eksenel yüklü ankastre çubuk axially loaded cantilever rod n.
eksenel yüklü dikme axially loaded strut n.
enerji yüklü parçacıklar energetic particles n.
eksi yüklü parçacık negatively charged particle n.
eksenel yüklü kolon axially loaded column n.
karla yüklü ağaç snow loaded tree n.
katyon yüklü iyon değiştirici reçineler cation exchange resins n.
kontrollü tuz yüklü atmosfer controlled salt-laden atmosphere n.
sabit yüklü orifis constant head orifice n.
tam yüklü devre voltajı full-load voltage n.
üniform yüklü kiriş uniformly loaded beam n.
yakıt yüklü reaktör batch loaded reactor n.
yay yüklü hidrolik piston buffer piston n.
yüklü kararlılık stable loaded n.
yüklü bir parçacığın devingenliği mobility of a charged particle n.
yüklü kayış loaded belt n.
yüklü bir geminin su yüzeyi üzerinde kalan kısmı upper works n.
yüklü kademe değiştirici on-load tap changer n.
yüklü açıklık loaded span n.
yüklü baskılı tel levha loaded printed wire board n.
yüklü tabaka loaded layer n.
yüklü katman loaded stratum n.
yüklü hal loaded state n.
yüklü empedans loaded impedance n.
yüklü tabaka loaded stratum n.
yüklü temel loaded footing n.
yüklü zemin loaded soil n.
yüklü örnek spike sample n.
yüklü durum loaded state n.
yüklü taşlama çarkı loaded grinding wheel n.
yüklü parçacık charged particle n.
yüklü katman loaded layer n.
yüklü kademe değiştiricisi on-load tap changer n.
korozyona maruz kalan bir metalin pozitif yüklü bir metalle kaplanarak korunması voltaic protection of metals n.
yüklü arabaları lokomotifle iten madenci pusher n.
(yüklü terazinin daha hafif kolunun) ağırlığa ihtiyacı olmak kick the beam v.
ağır yüklü heavy-laden adj.
barut yüklü firing charge adj.
eksi yüklü negatively charged adj.
patlayıcı madde yüklü firing charge adj.
ucundan yüklü loaded at the and adj.
yay yüklü spring-loaded adj.
yay ile yüklü spring-loaded adj.
elektrik yüklü olmayan electroneutral adj.
Computer
şu anda yüklü 16 bit sürücü currently installed 16 bit driver n.
yüklü form installed form n.
yüklü ağ geçitleri installed gateways n.
yüklü ram installed ram n.
yüklü miktarda veri indirme eylemi pod slurping n.
yüklü modüller loaded modules n.
yüklü çalışma on load operation n.
yüklü parçacık charged particle n.
yüklü ortam loaded media n.
yüklü raporlar loaded reports n.
yüklü formlar loaded forms n.
yüklü yazıcılar installed printers n.
yüklü klavye dilleri ve düzenleri installed keyboard languages and layouts n.
yüklü bellek installed memory n.
yüklü bilgisayar programı preprogram n.
eklenti yüklü add-in loaded adj.
ekli birleştirici kartı yüklü add-on synthesizer card installed adj.
ortam yüklü media loaded adj.
(yazılım) önceden yüklü preloaded adj.
ans yüklü ans loaded expr.
sunucu fazla yüklü server too busy expr.
yüklü değil not installed expr.
(hiçbir) yazıcı yüklü değil no printter installed expr.
Informatics
yüklü çalışma on-load operation n.
Telecom
periyodik olarak yüklü dalga kılavuzu periodically loaded waveguide n.
yüklü hat loaded line n.
Electric
yüklü su kesimi load waterline n.
yüklü empedans loaded impedance n.
elektriksel alanda asılı yüklü parçacıkların artı uca doğru hareketi anaphoresis n.
elektrikle yüklü electrically charged adj.
pozitif yüklü positively charged adj.
yüklü/elektrik yüklü hot adj.
camın ipeğe sürtünmesinden elde edilen elektrikle yüklü vitre-o-electic adj.
pozitif elektrik yüklü vitre-o-electic adj.
yüklü partiküller arasındaki çekim ve itim gücüne ait veya ilgili coulombic adj.
yüklü partiküller arasında olan (çekim ve itim gücü) coulombic adj.
Textile
doğası gereği pozitif elektrik yüklü olan ve benzer yüklü ya da noniyonik bileşenlerle karışan madde anionic compound n.
negatif yüklü ve noniyonik bileşenlerle karışan madde cationic n.
Automotive
atomun negatif yüklü parçacığı electron n.
dinamik yüklü yarıçap dynamic loaded radius n.
düzeltilmiş yüklü araç ağırlığı adjusted loaded vehicle weight n.
statik yüklü yarıçap static loaded radius n.
teknik açidan izin verilen azami yüklü kütle maximum technical permissible laden mass n.
tescil durumu için aracin yürür vaziyetteki azami yüklü kütlesi maximum mass of the loaded vehicle in traffic for the state of registration n.
tescil durumu için aracin çalişir durumdaki azami yüklü kütlesi maximum mass of the loaded vehicle in function for the state of registration n.
tam yüklü lastik basıncı fully laden tyre pressure n.
tam yüklü konumda yaylar tarafından taşınan taşıt ağırlığı spring capacity at pad n.
yay yüklü bir parçanın yaylar tarafından yerinde tutulması spring loaded n.
yüklü araç laden vehicle n.
yüklü araç ağırlığı loaded vehicle weight n.
yüklü kesit yüksekliği loaded section height n.
yüklü mod testi loaded mode test n.
tam yüklü fully laden adj.
Transportation
kargo yüklü konteynerlerin ilgili tedarik destek veya maliyet birimine nakledilmeden önce sınıflandırılması gereken asıl yer centralized receiving and shipping point n.
Traffic
orta yüklü ticari taşıt medium commercial vehicle n.
yüklü ağırlık loaded weight n.
Railway
yüklü haldeki demiryolu yük vagonu load n.
Marine
aşırı yüklü overload n.
gemi tam yüklü olduğunda su üstünde kalan kısımları upper works n.
konteyner yüklü kargo container-load cargo n.
tam yüklü olarak izin verilen yükleme sınırına kadar batmış gemi full and down n.
yay yüklü geri döndürmez valf kinghorn valve n.
yüklü ağırlık gross weight n.
yüklü geminin su çekimi loaded draught n.
yüklü gemi su çekimi load draught n.
yüklü su çekme loaded draught n.
yüklü deplasman tonilatosu load displacement tonnage n.
yüklü gemi ağırlığı load displacement tonnage n.
yüklü ağırlık laden weight n.
yüklü miktarda kömür taşıyan demir veya çelik zırhlı savaş gemisi armored cruiser n.
tamamen yüklü geminin suya batma derinliği gage n.
yüklü geminin su üstünde kalan kısımları deadworks n.
üzeri yanıcı yüklü sal fire raft n.
patlayıcı yüklü gemi fireship n.
dolu ve yüklü full and down adj.
yüklü su kesimi suyun yüzeyine paralel olan (gemi) on-air adj.
yüklü su kesimi lwl (load waterline) abrev.
Mining
yüklü arabaların içindeki madeni boşaltan işçi tipman n.
yüklü araçları lokomotifle yüzeye çekilecekleri yere iten madenci trailer n.
yüklü havuz pregnant pond n.
yüklü arabaları lokomotifle iten madenci putter n.
Medical
duygusal yüklü öyküsel bellek emotionally valenced declarative memory n.
pozitif yüklü elektron positron n.
Pharmaceutics
etodolak yüklü poli (laktid-ko-glikolid) nanopartikülleri etodolac loaded poly (lactide-co-glycolide) nanoparticles n.
natamisin yüklü kitosan mikroküreleri natamycin loaded chitosan microspheres n.
Physics
bir adet tılsım kuarkı içeren pozitif yüklü baryon lambda-c baryon n.
bir adet tılsım kuarkı içeren pozitif yüklü baryon charmed lambda baryon n.
bir adet tılsım kuarkı içeren, pozitif, nötr veya negatif elektrik yüklü baryon charmed sigma baryon n.
bir adet tılsım kuarkı içeren, pozitif, nötr veya negatif elektrik yüklü baryon sigma-c baryon n.
saydam, iletken olmayan sıvı ya da katı malzeme içerisinden ışık hızından daha yüksek bir hızda yüklü bir parçacık geçirilmesiyle oluşan ışıma cherenkov effect n.
yüklü bir parçacığın bir ortamdaki ışık hızından daha yüksek bir hızda o ortamın içinden geçirilmesiyle üretilen elektromanyetik ışıma cherenkov radiation n.
eksi yüklü cisim negative n.
3 mikrosaniyelik yarı ömrü olan negatif yüklü bir lepton parçacığı negative muon n.
eksi yüklü olma negativeness n.
eksi yüklü olma negativity n.
iki proton ve iki nötrondan oluşan bir helyum atomunun çekirdeği ile özdeş pozitif yüklü nükleer partikül alpha n.
iki proton ve iki nötrondan oluşan bir helyum atomunun çekirdeği ile özdeş pozitif yüklü nükleer partikül alpha particle n.
iki proton ve iki nötrondan oluşan bir helyum atomunun çekirdeği ile özdeş pozitif yüklü nükleer partikül alpha ray n.
iki proton ve iki nötrondan oluşan bir helyum atomunun çekirdeği ile özdeş pozitif yüklü nükleer partikül alpha radiation n.
atomun pozitif yüklü parçacığı proton n.
pozitif yüklü elektron antielectron n.
protonun anti maddesi olan kararsız negatif yüklü proton antiproton n.
zıt yüklü parçacıkların uyguladığı çekim kuvveti attraction n.
yeryüzündeki iki yüklü parçacık bölgesinden biri van allen belt n.
yüklü parçacık ışınlarının hızlandırıcı içinde eğimli bir yol izlemesini sağlamak için tasarlanmış bir mıknatıs wiggler n.
ikinci nesil element fermiyonlarından olan negatif yüklü bir lepton mu lepton n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan biri nötr biri pozitif yüklü iki mezondan her biri d meson n.
kütlesi elektronunkinden 3273 kat daha fazla olup ortalama ömrü yaklaşık 8 × 10-11 saniye olan üç kuarka sahip negatif yüklü bir baryon omega n.
kütlesi elektronunkinden 3272 kat daha fazla olup karasız bir baryon olan negatif yüklü bir temel parçacık omega n.
kütlesi elektronunkinden 3273 kat daha fazla olan negatif yüklü bir baryon omega baryon n.
kütlesi elektronunkinden 3273 kat daha fazla olup baryon olarak sınıflandırılan kararsız ve negatif yüklü bir temel parçacık omega minus n.
pozitif yüklü bir mezon b-c meson n.
elektrik alan etkisi altındaki kolloidin içinde yüklü parçacıkların hareketi dielectrolysis n.
kütlesi elektronunkinin 3852 katı olan artı yüklü mezon d-s meson n.
pozitif iyon ve elektronlar içeren yüklü partiküller topluluğu plasma n.
atom altı parçacığın enerji yüklü parçacık veya radyasyon yayılımı sonucu kendiliğinden parçalanması particle decay n.
eksi yüklü negative adj.
negatif yüklü electro-negative adj.
Chemistry
pozitif yüklü karbon iyonu carbocation n.
antibakteriyel ajan yüklü fungal polimer antibacterial agent loaded fungal polymer n.
yüklü parçacık charged particle n.
yüklü türler charged species n.
negatif elektrik yüklü madde electro-negative n.
iki garip kuark içeren ve nötr veya negatif yüklü iki baryondan her biri xi baryon n.
kendi tuzlarının sulu çözeltisinde pozitif yüklü iyonlar bulunduran bir element metal n.
çift yüklü bicharged adj.
tek yüklü monocharged adj.
üç yüklü tricharged adj.
Biology
enzim yüklü enzyme-laden adj.
enzimle yüklü enzyme-laden adj.
Biochemistry
ketoprofen yüklü albumin mikroküreleri ketoprofen loaded albumin microspheres n.
ketoprofen yüklü ketoprofen loaded adj.
Astronomy
güneşin korona tabakasından uzaya sürekli yüklü parçacık akışı solar wind n.
Zoology
yüklü orangutan orang pendek n.
History
16. yüzyılda kullanılan hazine yüklü gemi treasure ship n.
vietnam savaşı'nda güneydoğu asya üzerinde biyolojik silah olarak kullanıldığı düşünülen ancak sonradan polen yüklü arı dışkısı olduğu anlaşılan sarı renkli toz formda bir madde yellow rain n.
ikinci dünya savaşında ingiliz ordusunun tasarladığı patlayıcı yüklü bir araba panjandrum n.
patlayıcı yüklü gemi fire ship n.
Environment
biyokütle yüklü sürekli akan nehir modeli continuous flow river model with attached biomass n.
negatif yüklü iyon anion n.
Military
karışık yüklü vagon consolidated car n.
muharebe yüklü ağırlık combat weight n.
yüklü obüs pack howitzer n.
yüklü draft draught (full load) n.
yüklü topçu pack artillery n.
yüklü telsiz cihazı pack radio set n.
saldırı inişinde muharebe yüklü kargoyu taşımak için tasarlanmış askeri gemi attack cargo ship n.
yükünü bırakıp hedef noktasındaki buluşma yerine ilerleyen gemiler ve yüklü birimler movement group n.
üzeri yanıcı yüklü sal fire raft n.
bomba yüklü bomb-laden adj.
patlayıcı yüklü explosives-laden adj.
Hunting
ayı gibi büyük hayvanlar için ağır fişek yüklü loaded for bear adj.
Music
duygu yüklü performans stilinde olan hot adj.
Printery
yüksek yüklü vals presleri high loaded roll presses n.
Archaic
umutsuzluk yüklü despairful adj.
Slang
yüklü miktarda esrar weedage n.
yüklü miktarda alkol/içki load n.
yüklü miktarda eroin alımı load n.
yüklü miktarda para poultice [australia] n.
yüklü miktarda parayı israf etmek piss money up the wall v.
yüklü miktarda parayı denize atmak piss money up the wall v.
yüklü miktarda parayı boşa harcamak piss money up the wall v.
yüklü miktarda parayı çarçur etmek piss money up the wall v.
yüklü miktarda parayı sağa sola savurmak piss money up the wall v.
bir mevzuata yüklü miktarda yerel veya özel menfaate yönelik hükümet harcaması eklemek pork up v.
yüklü miktarda mondo adj.
yüklü kadın preggo adj.
Star Wars
shekelesh-sınıfı yüklü silah gemisi shekelesh-class freight gunship n.