yararlı - Turco Inglés Diccionario
Historia

yararlı



Significados de "yararlı" en diccionario inglés turco : 59 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yararlı beneficial adj.
yararlı helpful adj.
yararlı useful adj.
yararlı advantageous adj.
General
yararlı salutary adj.
yararlı serviceable adj.
yararlı expedient adj.
yararlı salubrious adj.
yararlı sanatory adj.
yararlı educatory adj.
yararlı instrumental adj.
yararlı relevant adj.
yararlı healthful adj.
yararlı efficacious adj.
yararlı healthy adj.
yararlı profitable adj.
yararlı fruitful adj.
yararlı benignant adj.
yararlı fructuous adj.
yararlı subservient adj.
yararlı sanative adj.
yararlı good adj.
yararlı worthwhile adj.
yararlı lucrative adj.
yararlı handy adj.
yararlı useful adj.
yararlı advantageous adj.
yararlı effective adj.
yararlı constructive adj.
yararlı nutritious adj.
yararlı remunerative adj.
yararlı positive adj.
yararlı benign adj.
yararlı aidant adj.
yararlı banausic adj.
yararlı advantageable [obsolete] adj.
yararlı noteful adj.
yararlı assistful adj.
yararlı benefactory adj.
yararlı benefic adj.
yararlı bening adj.
yararlı opportune [obsolete] adj.
yararlı servient adj.
yararlı singular [obsolete] adj.
Colloquial
yararlı handy-dandy adj.
Idioms
yararlı grist for someone's mill expr.
yararlı grist to the mill expr.
yararlı grist for the mill expr.
Trade/Economic
yararlı advantageable adj.
yararlı useful adj.
yararlı fruitful adj.
yararlı advantageous adj.
yararlı profitable adj.
Technical
yararlı utile adj.
yararlı useful adj.
Construction
yararlı advantageable adj.
yararlı constructive adj.
yararlı advantageous adj.
Archaic
yararlı towardly adj.

Significados de "yararlı" con otros términos en diccionario inglés turco: 203 resultado(s)

Turco Inglés
General
yararlı kullanım beneficial use n.
yararlı olan durum salutariness n.
yararlı yük live load n.
yararlı kuşlar beneficial birds n.
yararlı şey commodity n.
yararlı bir yan (bir meseleye ait) pro n.
yararlı özellik virtue n.
bir şeyin yararlı olan kısmı goodness n.
yararlı bilgi useful information n.
topluma yararlı useful to society n.
bir meseleye ait yararlı bir yan pro n.
yararlı yük payload n.
yararlı ve güzel şeyleri tahrip eden kimse vandal n.
yararlı ya da güzel şeyleri tahrip eden kimse vandal n.
yararlı ömür useful life n.
diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma altruism n.
yararlı cevap helpful answer n.
yararlı bilgiler useful information n.
yararlı ifadeler useful expressions n.
yararlı katkı useful contribution n.
yararlı ve iyi olma durumu wholesomeness n.
sağlığa yararlı olma salubriousness n.
yararlı işler yapan good doer n.
birine yararlı olmak be on someone's side v.
yararlı olmak stand somebody in good stead v.
yararlı olmak belong v.
yararlı olmak avail v.
çok yararlı olmak go a long way towards v.
yararlı olmak benefit v.
yararlı olmak help v.
yararlı olmak belong to v.
yararlı duruma getirmek rehabilitate v.
-e yararlı olmak benefit v.
-e yararlı olmak militate in favor of v.
yararlı bir hal almak come in handy v.
çok yararlı bir etkisi olmak have a very beneficial effect v.
yararlı bulmak find beneficial v.
yararlı olmak be beneficial v.
yararını/yararlı olduğunu kanıtlamak prove a boon v.
çok yararlı olmak go a long way in doing something v.
çok yararlı olmak go a long way toward doing something v.
yararlı bulmak find useful v.
harekete geçmek yerine beklemekle daha iyi/yararlı sonuç almak outwait v.
yararlı olmak benefit v.
yararlı hale getirmek virtuate v.
yararlı hale getirmek harness v.
yararlı olmak skill v.
sağlığa yararlı healthy adj.
sağlığa yararlı sanative adj.
sağlığa yararlı salubrious adj.
sağlığa yararlı healthful adj.
sağlığa yararlı good adj.
sağlığa yararlı salutary adj.
karşılıklı yararlı mutually beneficial adj.
sağlığa yararlı wholesome adj.
sağlığa yararlı sanatory adj.
yararlı olmayan nonadvantageous adj.
sağlığa yararlı good for health adj.
topluma yararlı beneficial to society adj.
sağlığa yararlı therapeutical adj.
sağlığa yararlı curative adj.
sağlığa yararlı healing adj.
sağlığa yararlı therapeutic adj.
sağlığa yararlı remedial adj.
sağlığa yararlı alterative adj.
çok yararlı very useful adj.
topluma yararlı socially beneficial adj.
topluma yararlı beneficial to the society adj.
yararlı olmayan unbeneficial adj.
yararlı olmayan unconstructive adj.
yararlı olmayan unsalutary adj.
(hava) sağlığa yararlı bening adj.
sağlığa yararlı healthsome adj.
en yararlı right-hand adj.
kalbe yararlı heart-healthy adj.
kalbe yararlı heartyhale adj.
çok yararlı ideal adj.
sağlığa yararlı physical [obsolete] adj.
yararlı bir şekilde beneficially adv.
yararlı bir şekilde salutarily adv.
yararlı bir biçimde fruitfully adv.
yararlı olarak healthfully adv.
yararlı olarak lucratively adv.
yararlı biçimde to good purpose adv.
yararlı bir biçimde relevantly adv.
yararlı bir şekilde serviceably adv.
yararlı olarak serviceably adv.
yararlı bir biçimde serendipitously adv.
yararlı bir biçimde usefully adv.
yararlı bir şekilde salutiferously adv.
sağlığa yararlı good for you expr.
Phrasals
önemli, yararlı bir şekilde sonuçlanmak come to something v.
sonucunda önemli, yararlı bir şey çıkmak come to something v.
(bir şeyi yapmak) yararlı olmak pay to (do something) v.
birine/bir şeye yararlı/faydalı olmak credit to someone or something v.
(bir şey yapması) yararlı olmak stand to (do something) v.
Colloquial
yararlı yardım yeoman service n.
(bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek kişi go-to girl n.
sadece kısmen yararlı olmak only do so much v.
yapmak yararlı olmak pay to do v.
(bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek go-to adj.
(biri/bir şey için) yararlı good for (someone or something) adj.
bu bilgi yararlı oldu mu? was this information helpful? expr.
Idioms
yararlı bir iş worthwhile cause n.
bir konu hakkında yararlı açıklamalar yerine kısır tartışmaların yürütülmesi shed more heat than light n.
hem yararlı hem de zararlı durum a double-edged sword n.
hem yararlı hem de zararlı durum double-edged sword n.
hem yararlı hem de zararlı durum two-edged sword n.
sağlığa yararlı mucizevi ürünler satan sahtekar kimse a snake-oil salesman n.
yararlı bilgi nugget of information n.
(olayların/hayatın/herhangi bir şeyin) iyi/iyimser/neşeli/yararlı/olumlu tarafı sunny side n.
esasında kimsenin yararlanmadığı ama yararlı kabul edilen rapor ya da kılavuz credenza ware n.
istenmeyen fakat yararlı tarafları da olan durum horse and rabbit stew n.
hem yararlı hem zararlı durum a double-edged sword n.
hem yararlı hem zararlı durum a double-edged weapon n.
sevimsiz ama yararlı şey a necessary evil n.
esasında kimsenin yararlanmadığı ama yararlı kabul edilen raporlar credenzaware n.
yararlı/faydalı düzenleme sweet deal n.
yararlı/faydalı anlaşma sweet deal n.
yararlı yardım yeoman's service n.
çok yararlı olmak stand in stead v.
yararlı olmak stand in hand v.
doğru/iyi/yararlı işler yaparak sosyal ve parasal başarı kazanmak do well by doing good v.
bir yere kadar yeterli/yararlı olmak go a long way v.
iyi/yararlı özellikler katmak bring something to the party v.
yararlı biçimde kullanmak use something to good account v.
yararlı olmak come in useful v.
yararlı biçimde kullanmak turn something to good account v.
yararlı biçimde davranmak confer a benefit v.
yararlı biçimde kullanmak put (something) to good account v.
yararlı, uygun, başarılı olacak kişiyi/şeyi seçmek pick a winner v.
yararlı/faydalı olmak be good news v.
(biri/bir şey) için faydalı/yararlı olmak be good news (for somebody/something) v.
'-e çok yararlı olmak go a long way toward v.
yapmaya çok yararlı olmak go a long way toward doing v.
bir şey yapmaya çok yararlı olmak go a long way towards doing something v.
bir şey yapmaya biraz yararlı olmak go some way towards doing something v.
(bir şeyden) iyi/yararlı bir sonuç çıkacak will come of (something) expr.
birine yararlı grist for somebody's mill expr.
birine yararlı grist to somebody's mill expr.
Formal
yeniden yararlı olmak re-avail v.
Trade/Economic
karar için yararlı bilgi decision-useful information n.
karar için yararlı bilgi decision- useful information n.
yararlı ömür useful life n.
yararlı masraflar useful expenses n.
yararlı olmak avail v.
Technical
kullanılabilir yararlı yük available working head n.
yararlı yükseklik available head n.
yararlı hacim active capacity n.
yararlı yük useful load n.
yararlı güç useful power n.
yararlı yükseklik effective depth n.
yararlı biriktirme conservation storage n.
yararlı entalpi düşümü utilizable enthalpy drop n.
yararlı derinlik effective depth n.
yararlı kat alanı usable floor area n.
yararlı uzunluk useful length n.
yararlı hacim working volume n.
yararlı büyütme useful magnification n.
yararlı ömür useful life n.
yararlı biriktirme hacmi available storage capacity n.
yararlı iş useful work n.
yararlı en working width n.
yararlı entalpi düşümü usable enthalpy drop n.
yararlı yükseklik effective height n.
yararlı çıkış gücü useful output power n.
yararlı ekonomik ömür useful economic life n.
yararlı kesit useful cross-section n.
Computer
bloğun yararlı yükü block payload n.
yararlı bantgenişliği effective bandwidth n.
yararlı yük payload n.
yararlı çerçeve good frames n.
yararlı bayt good bytes n.
yararlı bayt goodgood bytes n.
Informatics
yararlı çıkış gücü useful output power n.
Telecom
bloğun yararlı yükü block payload n.
Electric
yararlı bantgenişliği effective bandwidth n.
Textile
yararlı en working width n.
Construction
bloğun yararlı yükü block payload n.
Lighting
yararlı akı utilized flux n.
yararlı düzlem working plane n.
yararlı düzlem work plane n.
Automotive
gerçek yararlı iş actual useful work n.
yararlı strok effective stroke n.
yararlı ömür useful life n.
Medical
klinik olarak yararlı clinically useful adj.
Marine Biology
yararlı bakteriler sayesinde zehirli amonyak ve nitritin atılması trickle filter n.
Astrology
yararlı gezegenler (jüpiter/venüs) benefics n.
Botanic
güney kaliforniya'da yetişen, kurak bölgeler için yararlı bir yem bitkisi olan sarı çiçekli bitki cinsi tanglefoot (lotus) n.
bitkisel tıpta yararlı tıbbi özelliklere sahip olduğu düşünülen mavi çiçekli bir avrasya nanesi self-heal (prunella vulgaris) n.
Social Sciences
doğal ve toplumsal güçlerin yararlı bir amaç uğruna kullanılması telesia n.
doğal ve toplumsal güçlerin yararlı bir amaç uğruna kullanılması telesis n.
Education
ticarette yararlı olduğu düşünülen beceri ve konular üzerinde duran (okul, kurs, müfredat) commercial adj.
Environment
katı atığın yararlı ürün haline getirilmesi refuse reclamation n.
sınırlı bir alanda yaşayan organizmalar arasındaki karşılıklı yararlı etkileşim cooperation n.
çevreye yararlı ecological adj.
çevreye yararlı olmayan unecological adj.
Military
düşman için yararlı olabilecek her şeyi ortadan kaldırma politikası scorched earth policy n.
Cinema
yararlı uzunluk useful length n.
Archaic
yararlı olma towardliness n.
yararlı olmak vail v.
Entomology
yararlı böcek beneficial insect n.
yararlı böcek beneficial bug n.