|
- I don't think Tom is available.
- Tom'un müsait olduğunu sanmıyorum.
- I want discuss a topic with you if you are available.
- Müsait olursanız sizinle bir konuyu tartışmak istiyorum.
- I'm sorry, but I'll not be available.
- Üzgünüm ama müsait olamayacağım.
- Will the room be available for the meetings?
- Oda toplantılar için müsait olacak mı?
- She'll be available around four o'clock.
- Saat dört gibi müsait olur.
Show More (2)
|