|
- Tom said that he'll be ready to go by the time you get here.
- Tom, siz buraya gelene kadar gitmeye hazır olacağını söyledi.
- You have to be ready for whatever happens.
- Olanlar için hazır olmak zorundasın.
- We'll be ready when you get here.
- Geldiğinizde hazır olacağız.
- You said you were ready.
- Hazır olduğunu söylemiştin.
- We have to be ready for anything.
- Her şeye hazır olmak zorundayız.
- Tom doesn't think Mary will be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olacağını düşünmüyor.
- Tom is likely going to be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- Please wait until Tom and I are ready.
- Lütfen Tom ve ben hazır olana kadar bekleyin.
- We'll definitely be ready.
- Biz kesinlikle hazır olacağız.
- Tell Tom that I'll be ready by the time he gets here.
- Tom'a o buraya gelene kadar hazır olacağımı söyle.
- Tom should've been ready.
- Tom hazır olmalıydı.
- Tom told Mary that he was ready to leave.
- Tom, Mary'ye gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- You've always got to be ready for an emergency.
- Her zaman acil bir durum için hazır olmalısın.
- I'm sure that by the time you get here, we'll be ready.
- Eminim siz buraya gelene kadar biz hazır oluruz.
- That should be ready on Tuesday.
- Salı günü hazır olur.
- Lunch will be ready soon.
- Öğle yemeği birazdan hazır olur.
- Tom will be ready in a few minutes.
- Tom birkaç dakika içinde hazır olacak.
- Tom said Mary is ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu söyledi.
- I'll be ready in just a minute.
- Bir dakika içinde hazır olacağım.
- We'll be ready.
- Hazır olacağız.
- Is there any chance you could be ready in an hour?
- Bir saat içinde hazır olma şansınız var mı?
- Are you going to be ready?
- Hazır olacak mısın?
- Tell Tom I'll be ready by the time he gets here.
- Tom'a o gelene kadar hazır olacağımı söyle.
- The team will be ready.
- Takım hazır olacak.
- They won't be ready for another month.
- Bir aydan önce hazır olmazlar.
- I thought he would be ready.
- Onun hazır olacağını düşündüm.
- Tom thought Mary was ready to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu düşündü.
- We'll be ready when you get here.
- Buraya geldiğinde hazır olacağız.
- Tom needs to be ready when Mary gets here.
- Tom, Mary buraya geldiğinde hazır olmalı.
- Tom said Mary was likely to be ready.
- Tom Mary'nin muhtemelen hazır olacağını söyledi.
- I'm going to be ready for that.
- Onun için hazır olacağım.
- They'll be ready for that.
- Bunun için hazır olacaklar.
- Dinner will be ready in thirty minutes.
- Akşam yemeği otuz dakika içinde hazır olacak.
- We've got to be ready for that.
- Buna hazır olmalıyız.
- You need to be ready for whatever happens.
- Ne olursa olsun hazır olman gerekir.
- Tom said that Mary was ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- Tom said he thought that Mary was ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom didn't think Mary would be ready.
- Tom Mary'nin hazır olacağını düşünmemişti.
- When will that picture I wanted enlarged be ready?
- Büyütülmesini istediğim şu resim ne zaman hazır olacak?
- We must be ready to accept the consequences of our own action.
- Kendi hareketimizin sonuçlarını kabul etmeye hazır olmalıyız.
- Please let me know when you are ready to order.
- Sipariş vermeye hazır olduğunuzda lütfen bana haber verin.
- I'll just wait here until Tom is ready.
- Tom hazır olana kadar burada bekleyeceğim.
- We think Tom will be ready.
- Tom'un hazır olacağını düşünüyoruz.
- I want us to be ready.
- Hazır olmamızı istiyorum.
- Tom needs to be ready when Mary gets here.
- Mary geldiğinde Tom'un hazır olması gerekiyor.
- I told you Tom was ready.
- Tom'un hazır olduğunu söyledim.
- I think Tom will be ready.
- Tom'un hazır olacağını düşünüyorum.
- It'll be ready soon.
- Yakında hazır olur.
- It will not be ready.
- Hazır olmayacak.
- I'm not sure Tom is ready.
- Tom'un hazır olduğundan emin değilim.
- Your order will be ready within half an hour.
- Siparişiniz yarım saat içinde hazır olur.
- Tom should have been ready at least an hour ago.
- Tom en az bir saat önce hazır olmalıydı.
- That should be ready on Tuesday.
- O salı günü hazır olmalı.
- Tom thinks Mary will be ready.
- Tom Mary'nin hazır olacağını düşünüyor.
- Tell Tom we'll be ready.
- Tom'a hazır olacağımızı söyle.
- We'll be ready to start in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde başlamak için hazır olacağız.
- Tom told Mary that he didn't think John was ready.
- Tom Mary'ye John'un hazır olduğunu düşünmediğini söyledi.
- They won't be ready for another month.
- Onlar bir ay daha hazır olmazlar.
- I see you are ready.
- Hazır olduğunu görüyorum.
- I'm going to be ready to do that soon.
- Yakında bunu yapmaya hazır olacağım.
- Tom said that he was ready.
- Tom hazır olduğunu söyledi.
- Tom will probably be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- It won't be ready.
- Hazır olmayacak.
- Tom won't likely be ready.
- Tom muhtemelen hazır olmayacaktır.
- He says the room will be ready in twenty minutes, but I doubt it.
- Odanın yirmi dakika içinde hazır olacağını söylüyor, ama bundan şüpheliyim.
- The meal will be ready in a half hour.
- Yemek yarım saat içinde hazır olacak.
- I don't think Tom and Mary are ready.
- Tom ve Mary'nin hazır olduğunu sanmıyorum.
- Tom didn't think Mary was ready.
- Tom Mary'nin hazır olduğunu düşünmüyordu.
- Peter, Nancy will be ready in while.
- Peter, Nancy birazdan hazır olur.
- Tom is going to be ready in just a minute.
- Tom sadece bir dakika içinde hazır olacak.
- Tom thinks Mary is ready.
- Tom Mary'nin hazır olduğunu düşünüyor.
- We'll be ready to go soon.
- Yakında gitmek için hazır olacağız.
- Do you think Tom is ready?
- Tom'un hazır olduğunu düşünüyor musun?
- I'll be ready to leave soon.
- Yakında gitmeye hazır olacağım.
- Will you be ready soon?
- Yakında hazır olacak mısın?
- Tom thinks Mary will be ready to do that on Monday.
- Tom, Mary'nin Pazartesi günü bunu yapmaya hazır olacağını düşünüyor.
- Tom is going to be ready in October.
- Tom Ekim'de hazır olacak.
- I'll be ready next time.
- Bir dahaki sefere hazır olacağım.
- He will be ready.
- O hazır olacak.
- I thought he would be ready.
- Hazır olacağını düşünmüştüm.
- Tom said he thought Mary was ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom is going to be ready in just a minute.
- Tom bir dakika içinde hazır olacak.
- Tom knew that Mary was likely to not be ready when he got to her house.
- Tom, Mary'nin evine geldiğinde muhtemelen onun hazır olmayacağını biliyordu.
- What time will you be ready to leave?
- Gitmek için ne zaman hazır olacaksın?
- It will be ready soon.
- Yakında hazır olacak.
- I'll be ready in a jiffy.
- Derhal hazır olacağım.
- Tom said he thought Mary would be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olacağını düşündüğünü söyledi.
- The translation will be ready by the end of the month.
- Tercüme ay sonuna kadar hazır olur.
- Tom said that Mary was likely to be ready.
- Tom Mary'nin muhtemelen hazır olacağını söyledi.
- How much longer do you think it'll be until the cake is ready to come out of the oven?
- Sence kek fırından çıkmaya hazır olana dek ne kadar zaman geçecek?
- It will be ready soon.
- Yakında hazır olur.
- Continue working, or else we won't be ready today.
- Çalışmaya devam edin, yoksa bugün hazır olamayız.
- Tom told Mary he was ready to go.
- Tom, Mary'ye gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- Tom said that everything was ready.
- Tom her şeyin hazır olduğunu söyledi.
- We'll have to be ready to go.
- Gitmek için hazır olmak zorunda olacağız.
- Let me know, when you are ready!
- Hazır olduğunda bana haber ver!
- Please wait until Tom and I are ready.
- Tom ve ben hazır olana kadar bekleyin lütfen.
- Let me know when you'll be ready.
- Ne zaman hazır olacağını söyle.
- Fresh coffee will be ready in a minute.
- Taze kahve bir dakika içinde hazır olacak.
- Tom told Mary that he was ready.
- Tom, Mary'ye hazır olduğunu söyledi.
- I'll be ready on Monday.
- Pazartesi hazır olacağım.
- I assure you everything will be ready on time.
- Sizi temin ederim her şey zamanında hazır olacak.
- Tom said he thought Mary was ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Coffee will be ready in a minute.
- Kahve bir dakika içinde hazır olacak.
- Tom wondered when dinner would be ready.
- Tom, akşam yemeğinin ne zaman hazır olacağını merak etti.
- I think everybody is ready.
- Herkesin hazır olduğunu düşünüyorum.
- Will you be ready tomorrow?
- Yarın hazır olur musun?
- I won't be ready for weeks.
- Haftalarca hazır olamayacağım.
- We ought to be ready for whatever comes.
- Başımıza ne gelirse gelsin hazır olmalıyız.
- Tom said that Mary was likely to be ready.
- Tom, Mary'nin büyük olasılıkla hazır olduğunu söyledi.
- Tom told me that everything was ready.
- Tom bana her şeyin hazır olduğunu söyledi.
- We'll be ready when you get back.
- Döndüğünde hazır olacağız.
- People have to be ready.
- İnsanlar hazır olmalı.
- Tom didn't think Mary would be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olacağını düşünmedi.
- We think Tom is going to be ready.
- Tom'un hazır olacağını düşünüyoruz.
- Let me know when you'll be ready.
- Hazır olduğunda bana bildir.
- Tom will likely be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- We need to be ready.
- Hazır olmamız gerekiyor.
- I'll be ready in three minutes.
- Üç dakika içinde hazır olacağım.
- I'll be ready on Monday.
- Pazartesi günü hazır olurum.
- The cake is in the oven now and it should be ready to come out in about ten minutes.
- Kek şu anda fırında ve yaklaşık on dakika içinde çıkmaya hazır olacak.
- He will not be ready.
- Hazır olmayacak.
- I'm not sure if Tom is ready.
- Tom'un hazır olup olmadığından emin değilim.
- I should've been ready.
- Hazır olmalıydım.
- The translation will be ready by the end of the month.
- Çeviri ayın sonuna kadar hazır olacak.
- I'm going to be ready to do that soon.
- Yakında onu yapmaya hazır olacağım.
- We'll be ready whenever you need us.
- Bize ne zaman ihtiyacın olursa hazır olacağız.
- You should be ready for the worst.
- En kötüsü için hazır olmalısınız.
- I think Tom will be ready.
- Bence Tom hazır olacak.
- You've always got to be ready for an emergency.
- Acil bir durum için her zaman hazır olmak zorundasın.
- She won't be ready.
- Hazır olmayacak.
- Tell them we'll be ready.
- Onlara hazır olacağımızı söyle.
- Please let me know when you are ready to order.
- Sipariş vermeye hazır olduğunuzda lütfen bana bildirin.
- How soon will lunch be ready?
- Öğle yemeği ne kadar sürede hazır olacak?
- Breakfast will be ready soon.
- Kahvaltı birazdan hazır olur.
- As soon as she is ready, give me a call.
- O hazır olur olmaz beni çağır.
- Tom will be ready in October.
- Tom ekim ayında hazır olacak.
- What time should we be ready?
- Ne zaman hazır olmalıyız?
- Tom said he was ready to face a tough challenge.
- Tom zorlu bir mücadeleyle yüzleşmeye hazır olduğunu söyledi.
- People have to be ready.
- İnsanlar hazır olmak zorundalar.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
- Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- Why didn't you tell me Tom was ready?
- Tom'un hazır olduğunu neden bana söylemedin?
- She will be ready.
- O hazır olacak.
- Let's be ready for anything.
- Her şeye hazır olalım.
- I thought you'd be ready by now.
- Şimdiye kadar hazır olacağını düşündüm.
- Tom should be ready.
- Tom hazır olmalı.
- Mary said she thought Tom was ready to do that.
- Mary, Tom'un bunu yapmaya hazır olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom told Mary he was ready to do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- Tom said he thought Mary was ready to do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom asked Mary if she was ready.
- Tom Mary'ye hazır olup olmadığını sordu.
- Tom thinks Mary will be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olacağını düşünüyor.
- I don't think Tom will be ready.
- Tom'un hazır olacağını sanmıyorum.
- Tom won't be ready for another hour.
- Tom bir saatten önce hazır olmaz.
- Will you be ready tomorrow?
- Yarın hazır olacak mısın?
- I'll be ready by Monday.
- Pazartesiye kadar hazır olurum.
- I won't be ready to do that until Monday.
- Onu pazartesiye kadar yapmak için hazır olmayacağım.
- I'm going to be ready for that.
- Bunun için hazır olacağım.
- I want you to be ready when Tom gets here.
- Tom geldiğinde hazır olmanı istiyorum.
- One more hour and the turkey will be ready.
- Bir saat sonra hindi hazır olacak.
- Tom thought Mary was ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu düşündü.
- You'll be ready.
- Hazır olacaksın.
- You have to be ready for whatever happens.
- Ne olursa olsun hazır olmalısın.
- Tom is going to be ready.
- Tom hazır olacak.
- I don't think Tom is ready yet.
- Tom'un henüz hazır olduğunu sanmıyorum.
- Dinner will be ready in thirty minutes.
- Akşam yemeği 30 dakika içinde hazır olacak.
- I told you Tom was ready.
- Sana Tom'un hazır olduğunu anlattım.
- I want you to be ready when Tom gets here.
- Tom buraya geldiğinde hazır olmanı istiyorum.
- We're going to be ready.
- Hazır olacağız.
- The file must be ready for tomorrow.
- Dosya yarın için hazır olmalı.
- Continue working, or else we won't be ready today.
- Çalışmaya devam et, yoksa bugün hazır olmayacağız.
- Dinner will be ready soon.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.
- I think that Tom will be ready.
- Bence Tom hazır olacak.
- She won't be ready.
- O, hazır olmayacak.
- Will you be ready?
- Hazır olacak mısın?
- I thought you said you were ready.
- Hazır olduğunu söylediğini sanıyordum.
- Will you be ready to leave tomorrow?
- Yarın gitmeye hazır olacak mısın?
- The translator said the translation would be ready by Monday.
- Çevirmen çevirinin pazartesi gününe kadar hazır olacağını söyledi.
- How soon will supper be ready?
- Akşam yemeği ne kadar yakında hazır olacak?
- I don't think Tom is ready to do that yet.
- Tom'un henüz bunu yapmaya hazır olduğunu sanmıyorum.
- Tom won't be ready.
- Tom hazır olmayacak.
- Come back next week and the clothing will be ready.
- Gelecek hafta tekrar gelin, giysiler hazır olacak.
- Tom said he was ready to do whatever was necessary.
- Tom yapılması gerekli olan ne varsa yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- We must always be ready.
- Her zaman hazır olmalıyız.
- They said it would be ready on time.
- Onlar bunun zamanında hazır olacağını söyledi.
- We've got to be ready in thirty minutes.
- Otuz dakika içinde hazır olmalıyız.
- You said you were ready.
- Hazır olduğunu söyledin.
- Tom said he was ready.
- Tom hazır olduğunu söyledi.
- I hope to be ready for that.
- Onun için hazır olmayı umuyorum.
- Tom said he was ready to do whatever was necessary.
- Tom ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- We must be ready for anything.
- Her şey için hazır olmalıyız.
- It is important for everything to be ready by Monday.
- Pazartesiye kadar her şeyin hazır olması çok önemli.
- Tom knows he has to be ready.
- Tom hazır olması gerektiğini biliyor.
- When will breakfast be ready?
- Kahvaltı ne zaman hazır olur?
- Tom should be ready by now.
- Tom şimdiye kadar hazır olmalıydı.
- Tom should've been ready at least an hour ago.
- Tom en az bir saat önce hazır olmalıydı.
- Tom didn't think Mary was ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu düşünmedi.
- I thought you'd be ready.
- Hazır olacağını düşünmüştüm.
- Call me when you are ready to go.
- Gitmeye hazır olduğunda beni ara.
- Dinner will be ready in 10 minutes.
- Akşam yemeği 10 dakika içinde hazır olacak.
- We must be ready for anything.
- Her şeye hazır olmalıyız.
- They said they were ready.
- Hazır olduklarını söylediler.
- It should be ready shortly.
- Yakında hazır olmalı.
- I won't be ready to do that until Monday.
- Pazartesiye kadar bunu yapmaya hazır olamayacağım.
- Dinner will be ready soon.
- Akşam yemeği biraz sonra hazır olacaktır.
- I'll be ready when you need me.
- Bana ihtiyacın olduğunda hazır olacağım.
- Tom told Mary that he didn't think John was ready.
- Tom Mary'e John'un hazır olmadığını düşündüğünü söyledi.
- I don't think Tom is ready to do that yet.
- Tom'un henüz buna hazır olduğunu sanmıyorum.
- We'll be ready by the time you get here.
- Siz gelene kadar hazır oluruz.
- Tom knew I was ready.
- Tom hazır olduğumu biliyordu.
- It will not be ready.
- O hazır olmayacak.
- Tom told me that he thought Mary was ready.
- Tom bana Mary'nin hazır olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I thought Tom would be ready.
- Tom'un hazır olacağını düşündüm.
- How do you know if your child is ready for preschool?
- Çocuğunuzun anaokuluna hazır olup olmadığını nasıl anlarsınız?
- When will you be ready to go?
- Ne zaman gitmeye hazır olacaksın?
- How soon will you be ready?
- Ne kadar sürede hazır olacaksın?
- We thought we were ready for anything.
- Her şeye hazır olduğumuzu sanıyorduk.
- I don't think Tom is ready.
- Tom'un hazır olduğunu sanmıyorum.
- We need to always be ready.
- Her zaman hazır olmalıyız.
- Tom said Mary is ready.
- Tom Mary'nin hazır olduğunu söyledi.
- We have to be ready for anything.
- Her şeye hazır olmalıyız.
- I'll be ready in ten minutes.
- On dakika içinde hazır olurum.
- I'll just wait here until Tom is ready.
- Tom hazır oluncaya kadar burada bekleyeceğim.
- We'll definitely be ready by the time you get here.
- Sen buraya gelinceye kadar kesinlikle hazır olacağız.
- Tom thinks Mary is ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu düşünüyor.
- Dinner will be ready soon.
- Akşam yemeği birazdan hazır olur.
- We'll leave as soon as you are ready.
- Siz hazır olur olmaz gideceğiz.
- Let me see if Tom is ready to go.
- Tom'un gitmek için hazır olup olmadığına bakayım.
- Food will be ready soon.
- Yemek birazdan hazır olur.
- Tom thought Mary was ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu düşündü.
- They'll be ready for that.
- Buna hazır olacaklar.
- Tom should've been ready an hour ago.
- Tom bir saat önce hazır olmalıydı.
- Tom needs to be ready.
- Tom hazır olmalı.
- Tom told me he was ready to do that.
- Tom bana bunu yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- Tom said he felt rested and was ready to start hiking again.
- Tom dinlenmiş hissettiğini ve tekrar yürüyüşe hazır olduğunu söyledi.
- What time will you be ready to leave?
- Ne zaman gitmeye hazır olacaksın?
- I'll be ready in a few moments.
- Birkaç dakika içinde hazır olurum.
- When will it be ready?
- Ne zaman hazır olacak?
- You have to be ready.
- Hazır olmak zorundasın.
- Tom needs to be ready.
- Tom'un hazır olması gerek.
- You had better be ready in case he comes.
- Onun gelme ihtimaline karşı hazır olsan iyi olur.
- Tom is going to be ready in October.
- Tom ekim ayında hazır olacak.
- I should go make sure everything is ready.
- Gidip her şeyin hazır olduğundan emin olmalıyım.
- Dinner will be ready by six-thirty.
- Akşam yemeği altı buçukta hazır olur.
- You have to be ready.
- Hazır olmalısın.
- Tom said Mary was ready.
- Tom Mary'nin hazır olduğunu söyledi.
- We'll definitely be ready.
- Kesinlikle hazır olacağız.
- Dinner will be ready by six-thirty.
- 6:30 a kadar akşam yemeği hazır olacak.
- It will take five to ten years for the technology to be ready.
- Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
- Go wake Tom up and tell him breakfast is ready.
- Git Tom'u uyandır ve kahvaltının hazır olduğunu söyle.
- Tom knew that Mary was likely to not be ready when he got to her house.
- Tom, Mary'nin evine gittiğinde muhtemelen hazır olmayacağını biliyordu.
- When the pupil is ready to learn, a teacher will appear.
- Öğrenci öğrenmeye hazır olduğunda, bir öğretmen ortaya çıkacaktır.
- When will that picture I wanted enlarged be ready?
- Büyütülmesini istediğim resim ne zaman hazır olacak?
- They said it would be ready on time.
- Zamanında hazır olacağını söylediler.
- How soon will lunch be ready?
- Öğle yemeği ne kadar zamanda hazır olur?
- Tom told Mary he was ready to leave.
- Tom, Mary'ye gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- Come back next week and the clothing will be ready.
- Gelecek hafta tekrar gel ve elbise hazır olacak.
- I feel like I'll be ready.
- Hazır olacağımı hissediyorum.
- Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde partiye hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
- Tom thinks Mary is ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu düşünüyor.
- Tom will be ready tomorrow.
- Tom yarın hazır olacak.
- Dinner will be ready by the time you have finished your work.
- Siz işinizi bitirene kadar yemek hazır olur.
- Tom told me that Mary would be ready.
- Tom bana Mary'nin hazır olacağını söyledi.
- We ought to be ready for whatever comes.
- Ne olursa olsun hazır olmalıyız.
- Tell them I'll be ready.
- Onlara hazır olacağımı söyle.
- The work should be ready tomorrow.
- İş yarın hazır olmalı.
- I doubt if Tom will be ready.
- Tom'un hazır olacağından şüpheliyim.
- When will breakfast be ready?
- Kahvaltı ne zaman hazır olacak?
- Tom said that Mary was ready to leave.
- Tom, Mary'nin gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- It may not be ready yet.
- O henüz hazır olmayabilir.
- I'd want to be sure that I was ready to pay the price.
- Bedeli ödemeye hazır olduğumdan emin olmak isterdim.
- Tom said he was ready to help.
- Tom yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
- It'll be ready tomorrow.
- Yarın hazır olacak.
- Tom should've been ready, but he wasn't.
- Tom hazır olmalıydı ama değildi.
- When will you be ready to leave?
- Ne zaman gitmeye hazır olacaksın?
- We'll leave as soon as you are ready.
- Sen hazır olur olmaz, ayrılacağız.
- Tom won't be ready until October.
- Tom Ekim'e kadar hazır olmayacak.
- Breakfast will be ready soon.
- Kahvaltı yakında hazır olacak.
- Lunch will be ready soon.
- Öğle yemeği yakında hazır olacak.
- I thought Tom would be ready.
- Tom'un hazır olacağını düşünmüştüm.
- We'll be ready in time.
- Zamanında hazır oluruz.
- It should be ready shortly.
- Birazdan hazır olur.
- You'd better be ready.
- Hazır olsan iyi olur.
- Let me see if Tom is ready.
- Tom'un hazır olup olmadığını göreyim.
- We'll have to be ready to go.
- Gitmeye hazır olmalıyız.
- Tom will probably be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacaktır.
- Tom thought Mary was ready.
- Tom Mary'nin hazır olduğunu düşündü.
- It won't be ready.
- O hazır olmayacak.
- Tom should've been ready, but he wasn't.
- Tom hazır olmalıydı, ama değildi.
- Tell Tom I'll be ready by the time he gets here.
- Tom'a o buraya gelene kadar hazır olacağımı söyle.
- He says the room will be ready in twenty minutes, but I doubt it.
- O, odanın yirmi dakika içinde hazır olacağını söylüyor ama bundan şüpheliyim.
- Are you going to be ready by the time Tom gets here?
- Tom buraya gelene kadar hazır olacak mısın?
- You need to be ready for whatever happens.
- Ne olursa olsun hazır olmalısın.
- It will be ready by six this evening.
- Bu akşam altıya kadar hazır olur.
- Please wait until Tom and I are ready.
- Tom ve ben hazır olana kadar bekle lütfen.
- At eight o'clock I will be ready for work.
- Saat sekizde iş için hazır olacağım.
- I asked my mother if breakfast was ready.
- Anneme kahvaltının hazır olup olmadığını sordum.
- I didn't know Tom would be ready.
- Tom'un hazır olacağını bilmiyordum.
- I'll be ready in about thirty minutes.
- Otuz dakika içinde hazır olurum.
- I doubt if Tom will be ready.
- Tom'un hazır olup olmayacağından şüpheliyim.
- Tom insisted he was ready to go.
- Tom gitmeye hazır olduğunda ısrar etti.
- We're going to be ready.
- Biz hazır olacağız.
- We'll be ready when you get back.
- Sen döndüğünde biz hazır olacağız.
- I assure you everything will be ready on time.
- Her şeyin zamanında hazır olacağını sana garanti ediyorum.
- It will be ready by six this evening.
- Bu sabah altıya kadar hazır olacak.
- Tom thought Mary would be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olacağını düşündü.
- How do you know if your child is ready for preschool?
- Çocuğunuzun okul öncesi eğitim için hazır olup olmadığını nasıl bilirsiniz?
- Tom wondered when dinner would be ready.
- Tom akşam yemeğinin ne zaman hazır olacağını merak ediyordu.
- You won't be ready.
- Hazır olmayacaksınız.
- Tom will be ready in October.
- Tom Ekim'de hazır olacak.
- I thought you'd be ready.
- Hazır olacağını düşündüm.
- Will Tom be ready?
- Tom hazır olacak mı?
- We need to be ready.
- Hazır olmalıyız.
- Tom said he was ready to talk.
- Tom konuşmaya hazır olduğunu söyledi.
- Tom told Mary he was ready to do that.
- Tom Mary'ye bunu yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- I'll wait here until my medicine is ready.
- İlacım hazır olana kadar burada bekleyeceğim.
- I'll be ready to go when you get here.
- Sen buraya geldiğinde gitmeye hazır olacağım.
- Tom thinks Mary won't be ready.
- Tom, Mary'nin hazır olmayacağını düşünüyor.
- We'll be ready whenever you need us.
- Bize ihtiyacın olduğunda hazır olacağız.
- I'll be ready by Monday.
- Pazartesiye kadar hazır olacağım.
- When will dinner be ready?
- Akşam yemeği ne zaman hazır olacak?
- Tom said that Mary was ready to leave.
- Tom Mary'nin gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- I'll be ready to go in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde gitmeye hazır olacağım.
- I'll be ready in a second.
- Bir saniye içinde hazır olacağım.
- It may not be ready yet.
- Henüz hazır olmayabilir.
- We have to be ready for anything.
- Herhangi bir şeye hazır olmalıyız.
- Tom said he was ready to leave.
- Tom gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- I'll be ready in just a minute.
- Bir dakika içinde hazır olurum.
- The translator said the translation would be ready by Monday.
- Çevirmen çevirinin pazartesiye kadar hazır olacağını söyledi.
- Tom is probably going to be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- The cake is in the oven now and it should be ready to come out in about ten minutes.
- Pasta şimdi fırında ve yaklaşık on dakika içinde dışarı çıkmaya hazır olmalı.
- We will travel if the car is ready.
- Araba hazır olursa yola çıkacağız.
- It'll be ready tomorrow.
- Bu yarın hazır olacak.
- He won't be ready.
- Hazır olmayacak.
- When will lunch be ready?
- Öğle yemeği ne zaman hazır olacak?
- I'm going to be ready in five minutes.
- Beş dakika içinde hazır olacağım.
- We've got to be ready for that.
- Onun için hazır olmak zorundayız.
- You won't be ready.
- Hazır olmayacaksın.
- I hope to be ready in three days.
- Üç gün içinde hazır olmayı umuyorum.
- I'll be ready.
- Hazır olacağım.
- Let's leave when you are ready.
- Hazır olduğunda gidelim.
- I need to be ready when Tom arrives.
- Tom geldiğinde hazır olmalıyım.
- Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
- Tom won't likely be ready.
- Tom muhtemelen hazır olmayacak.
- The meal will be ready in half an hour.
- Yemek yarım saat içinde hazır olacak.
- Tom said he'd be ready soon.
- Tom yakında hazır olacağını söyledi.
- I'll be ready to go in five minutes.
- Beş dakika içinde gitmeye hazır olacağım.
- Tom'll be ready.
- Tom hazır olacak.
- Go to your room and stay there until you are ready to confess.
- Odana git ve itiraf etmeye hazır olana kadar orada kal.
- Tom told Mary that he was ready to leave.
- Tom, Mary'ye ayrılmaya hazır olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu söyledi.
- Sami said that everything was ready.
- Sami her şeyin hazır olduğunu söyledi.
- We've got to be ready in thirty minutes.
- Otuz dakika içinde hazır olmak zorundayız.
- I won't be ready.
- Hazır olamayacağım.
- We'll start whenever you are ready.
- Hazır olduğunda başlayacağız.
- Are you going to be ready?
- Hazır olacak mısınız?
- You may not be ready now, but you will be, in time.
- Şimdi hazır olmayabilirsin ama zamanla olacaksın.
- One must always be ready for an emergency.
- Bir insan acil bir durum için her zaman hazır olmak zorundadır.
- I won't be ready.
- Ben hazır olmayacağım.
- Tom said that he thought Mary would be ready to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya hazır olacağını düşündüğünü söyledi.
- It'll be ready soon.
- Yakında hazır olacak.
- Tom told everyone he was ready.
- Tom herkese hazır olduğunu söyledi.
- Tell Tom I'll be ready.
- Tom'a hazır olacağımı söyle.
- You've got to be ready for anything.
- Her şeye hazır olmalısınız.
- As soon as she is ready, give me a call.
- Hazır olur olmaz beni arayın.
- I'll be ready in three minutes.
- Üç dakika içinde hazır olurum.
- We must be ready to accept the consequences of our own action.
- Kendi eylemlerimizin sonuçlarını kabul etmeye hazır olmalıyız.
- Tom needs to be ready.
- Tom'un hazır olması gerekiyor.
- Tell him we'll be ready.
- Ona hazır olacağımızı söyle.
- I'll be ready in a jiffy.
- Hemen hazır olacağım.
- I'll be ready to go when you get here.
- Geldiğinde gitmeye hazır olacağım.
- I feel like I'll be ready.
- Hazır olacağım gibi hissediyorum.
- We'll definitely be ready by the time you get here.
- Siz gelene kadar biz hazır oluruz.
- Tom is going to be ready tomorrow.
- Tom yarın hazır olacak.
- I'll be ready in ten minutes.
- On dakika içinde hazır olacağım.
- Tom knew that I was ready.
- Tom hazır olduğumu biliyordu.
- I'll be ready in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde hazır olurum.
- It'll be ready.
- Hazır olacak.
- I'll be ready eight months later.
- Sekiz ay sonra hazır olacağım.
- Tom told Mary that he was ready.
- Tom, Mary'e hazır olduğunu söyledi.
- How soon will supper be ready?
- Akşam yemeği ne zaman hazır olur?
- Tom doesn't think Mary is ready.
- Tom Mary'nin hazır olduğunu düşünmüyor.
- Dinner will be ready in a few minutes.
- Akşam yemeği birkaç dakika içinde hazır olacak.
- I think that Tom will be ready.
- Tom'un hazır olacağını düşünüyorum.
- How soon will you be ready?
- Ne zaman hazır olursunuz?
- The file must be ready for tomorrow.
- Dosya yarına hazır olmalı.
- I'll do my best to be ready on time.
- Zamanında hazır olmak için elimden geleni yapacağım.
- Tom said he was ready to go.
- Tom gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- Tom will be ready.
- Tom hazır olacak.
- Tom is likely to be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- Tom doesn't think Mary will be ready.
- Tom Mary'nin hazır olacağını düşünmüyor.
- We'll be ready to go soon.
- Yakında gitmeye hazır olacağız.
- Go wake Tom up and tell him breakfast is ready.
- Git Tom'u uyandır ve ona kahvaltının hazır olduğunu söyle.
- When will dinner be ready?
- Akşam yemeği ne zaman hazır olur?
- See that dinner is ready by ten.
- Akşam yemeğinin 10'da hazır olmasını sağla.
- Tell Tom that I'll be ready by the time he gets here.
- Tom'a o gelene kadar hazır olacağımı söyle.
- I'm sure that by the time you get here, we'll be ready.
- Sen buraya varıncaya kadar hazır olacağımızdan eminim.
- One must always be ready for an emergency.
- İnsan her zaman acil durumlara hazır olmalı.
- I'll be ready in just a second.
- Bir saniye içinde hazır olacağım.
- I'll be ready in about thirty minutes.
- Yaklaşık otuz dakika içinde hazır olacağım.
- Tom doesn't think Mary is ready.
- Tom, Mary'nin hazır olduğunu düşünmüyor.
- It is important for everything to be ready by Monday.
- Pazartesiye kadar her şeyin hazır olması önemli.
- We have to be ready for anything.
- Her şey için hazır olmak zorundayız.
- I know Tom will be ready.
- Tom'un hazır olacağını biliyorum.
- Tom will be ready in just a minute.
- Tom sadece bir dakika içinde hazır olacak.
- Tom will be ready in just a minute.
- Tom bir dakika içinde hazır olacak.
- Do you think Tom is ready for this?
- Tom'un buna hazır olduğunu düşünüyor musun?
- Tom thought Mary would be ready.
- Tom Mary'nin hazır olacağını düşündü.
- I hope Tom will be ready to go when I get there.
- Umarım ben oraya vardığımda Tom gitmeye hazır olur.
- Tom said that he'd be ready soon.
- Tom yakında hazır olacağını söyledi.
- I'm not sure that Tom is ready to do that yet.
- Tom'un bunu yapmaya hazır olduğundan emin değilim.
- I'll be ready in a few moments.
- Birkaç dakika içerisinde hazır olacağım.
- We have to always be ready.
- Her zaman hazır olmalıyız.
- One more hour and the turkey will be ready.
- Bir saat daha ve hindi hazır olacak.
- I won't be ready for weeks.
- Haftalarca hazır olmayacağım.
- Tom said that Mary was ready to go.
- Tom, Mary'nin gitmeye hazır olduğunu söyledi.
- Tom told me he was ready.
- Tom bana hazır olduğunu söyledi.
- I'll be ready in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde hazır olacağım.
- We thought we were ready for anything.
- Her şey için hazır olduğumuzu düşündüm.
- We'll be ready by the time you get here.
- Siz buraya gelinceye kadar biz hazır olacağız.
- I'm not sure Tom is ready to do that yet.
- Tom'un henüz buna hazır olduğundan emin değilim.
- At that hospital, even if you've got an appointment you have to wait at least two hours, so be ready for that.
- O hastanede randevunuz olsa bile en az iki saat beklemeniz gerekiyor, yani buna hazır olun.
- Tom is going to be ready in a few minutes.
- Tom birkaç dakika içinde hazır olacak.
- Given the lovely smell, there's no doubting that lunch is ready.
- Güzel kokuya bakılırsa, öğle yemeğinin hazır olduğuna şüphe yok.
- Tom assured me that everything would be ready by the time we got there.
- Tom oraya vardığımızda her şeyin hazır olacağına dair bana güvence verdi.
- We'll be ready for them.
- Onlar için hazır olacağız.
- Tom didn't feel he was ready to do that.
- Tom onu yapmaya hazır olduğunu hissetmiyordu.
- Let me know, when you are ready!
- Hazır olduğunda bana bildir!
- When the pupil is ready to learn, a teacher will appear.
- Öğrenci öğrenmeye hazır olduğu zaman, öğretmen çıkagelir.
- I hope to be ready for that.
- Umarım buna hazır olurum.
- You had better be ready in case he comes.
- Gelirse diye hazır olsan iyi olur.
- Tell her we'll be ready.
- Ona hazır olacağımızı söyle.
Show More (429)
|