outrage - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
outrage öfke (büyük bir haksızlıktan/hakaretten kaynaklanan) n.
  • There was widespread outrage over the terrorist attack.
  • Terörist saldırıya karşı geniş çaplı bir öfke söz konusuydu.
  • I am not surprised that it has caused so much outrage, as well as shock, in Parliament.
  • Bunun Parlamento'da bu kadar büyük bir öfkeye ve aynı zamanda şoka neden olmasına da şaşırmadım.
  • It provokes outrage and reaction, so we must be united, we must be determined and we must be vigilant.
  • Öfke ve tepkiye neden oluyor; bu nedenle birlik olmalı, kararlı olmalı ve uyanık olmalıyız.
Show More (10)
outrage rezalet n.
  • Failure would not only be unacceptable but also an outrage.
  • Başarısızlık sadece kabul edilemez değil aynı zamanda bir rezalet olacaktır.
  • What that man's done is an outrage.
  • Bu adamın yaptığı tam bir rezalet.
  • This is an outrage!
  • Bu bir rezalet!
Show More (1)
outrage vahşi saldırı n.
  • The latest terrorist outrages caused public distress.
  • Son dönemde yaşanan vahşi terör saldırıları kamuoyunda üzüntüye yol açmıştır.
Show More (-2)
outrage çok öfkelendirmek v.
  • The victim's family was outraged by the ruling.
  • Kurbanın ailesi karara çok öfkelenmiştir.
Show More (-2)
outrage hakaret n.
  • This is an outrage!
  • Bu bir hakaret!
Show More (-2)