| 1 |
(one's) (own) way |
(birinin) istediği şekilde |
n. |
|
- Tom cooked the salmon the way Mary asked him to.
- Tom, somonu Mary'nin ondan istediği şekilde pişirdi.
- Do it the way he tells you to.
- Onun senin yapmanı istediği şekilde yap.
- Tom didn't do that the way Mary told him to do it.
- Tom bunu Mary'nin yapmasını istediği şekilde yapmadı.
- I've gotten used to doing it the way Tom wants me to do it.
- Ben bunu Tom'un yapmamı istediği şekilde yapmaya alıştım.
- I did that the way Tom asked me to.
- Bunu Tom'un istediği şekilde yaptım.
- I've gotten used to doing it the way Tom wants me to do it.
- Tom'un benden istediği şekilde yapmaya alıştım.
- I did that the way Tom asked me to.
- Bunu Tom'un yapmamı istediği şekilde yaptım.
Show More (4)
|
| 2 |
(one's) (own) way |
(birinin) istediği şey |
n. |
|
- Tom has way too much common sense to do what Mary's asking him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği şeyi yapmayacak kadar sağduyulu.
- Tom thought what Mary asked him to do was way too risky.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği şeyin çok riskli olduğunu düşündü.
- I have no way of stopping Tom from doing whatever he wants to do.
- Tom'un yapmak istediği şeyi yapmasını engellemenin bir yolu yok.
Show More (0)
|
| 3 |
(one's) (own) way |
(birinin) istediği yoldan |
n. |
|
- This is the way Tom told us to do it.
- Bu Tom'un onu yapmamızı istediği yoldur.
Show More (-2)
|
