|
- The main point concerns Eurostat and OLAF.
- Asıl mesele Eurostat ve Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu ile ilgili.
- It is essential, in this connection, to emphasise the important role played by Eurostat in monetary union.
- Bu bağlamda, Eurostat'ın parasal birlik konusunda oynadığı önemli rolü vurgulamak önemlidir.
- Eurostat tells us that we currently have almost 14 million unemployed.
- Eurostat bize şu anda yaklaşık 14 milyon işsizimiz olduğunu söylüyor.
- Finally, we are all familiar with the Eurostat problems.
- Son olarak, Eurostat'ın sorunlarına hepimiz aşinayız.
- I should also like to talk about Commission President Prodi’s statement on the Eurostat scandal.
- Komisyon Başkanı Prodi'nin Eurostat skandalına ilişkin açıklamasından da bahsetmek istiyorum.
- However, we as a Parliament are still waiting for OLAF's report on Eurostat.
- Ancak Parlamento olarak hala OLAF'ın Eurostat ile ilgili raporunu bekliyoruz.
- To conclude this reflection on the Eurostat affair, I will now come to OLAF.
- Eurostat meselesine ilişkin bu değerlendirmeyi sonlandırmak üzere şimdi OLAF'a geliyorum.
- It has an arrangement to cooperate with Eurostat, but the potential of this is not being adequately exploited.
- Eurostat ile bir işbirliği anlaşması yapmıştır, fakat potansiyeli tam olarak kullanılmamaktadır.
- Eurostat has entered into contracts with companies that have pulled the wool over its eyes and defrauded it.
- Eurostat, gözünü boyayan ve kendisini dolandıran şirketlerle sözleşmeler yapmıştır.
- Many issues surrounding the flow of information are raised by the Eurostat affair.
- Eurostat meselesi bilgi akışıyla ilgili pek çok konuyu gündeme getirmiştir.
- The Eurostat affair does nothing to further that cause.
- Eurostat meselesi bu amaca yönelik hiçbir şey yapmıyor.
- First discussions between the Turkish State Institute of Statistics (SIS) and Eurostat took place in June 2000.
- Türkiye Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) ve Eurostat arasında ilk görüşmeler Haziran 2000’de gerçekleşti.
- I refer to the need for information from the Commission concerning the events surrounding Eurostat.
- Eurostat ile ilgili olaylara ilişkin olarak Komisyon'un bilgi ihtiyacına atıfta bulunuyorum.
- Co-operation between Turkey and Eurostat started only recently.
- Türkiye ve Eurostat arasında işbirliği, ancak kısa bir süre önce başlamıştır.
- Secondly, I would also like to respond to another question thrown up by the Eurostat affair.
- İkinci olarak Eurostat meselesinin ortaya attığı bir başka soruya da yanıt vermek istiyorum.
- We were therefore very shocked to hear the claims made in connection with Eurostat a few months ago.
- Bu nedenle birkaç ay önce Eurostat ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaları duyduğumuzda çok şaşırdık.
- The Eurostat figures clearly show that most consumers want effective labelling.
- Eurostat rakamları tüketicilerin çoğunun etkin etiketleme istediğini açıkça göstermektedir.
- The alignment of the Turkish statistical base with that of Eurostat is a very first priority.
- Türk istatistiksel temelinin Eurostat’ın temeliyle uyumlulaştırılması, başta gelen bir önceliktir.
- The Eurostat affair exposed the existing weaknesses in the channels of communication.
- Eurostat olayı, iletişim kanallarındaki mevcut zayıflıkları ortaya çıkarmıştır.
- Turning to the annual programme, other colleagues will speak on the Eurostat issue later.
- Yıllık programa dönecek olursak Eurostat konusunda diğer meslektaşlarımız daha sonra konuşacaklar.
- That is shown with all the clarity one could wish for by, in particular, the Eurostat scandal.
- Bu durum, özellikle Eurostat skandalı ile tüm açıklığıyla ortaya konmuştur.
- Eurostat is working closely with these countries with the aim of improving these statistics.
- Eurostat bu istatistikleri geliştirmek amacıyla bu ülkelerle yakın işbirliği içinde çalışmaktadır.
- This has proved damaging in the Eurostat case.
- Eurostat davasında bunun zarar verici olduğu kanıtlandı.
- Eurostat is a case in point.
- Eurostat bunun bir örneğidir.
- I will now focus my speech on the Eurostat case.
- Şimdi konuşmamı Eurostat vakasına odaklayacağım.
- That is shown with all the clarity one could wish for by, in particular, the Eurostat scandal.
- Özellikle Eurostat skandalı bunu tüm açıklığıyla ortaya koymuştur.
- In addition, OLAF launched an internal investigation into Eurostat in mid-2000.
- Ayrıca OLAF 2000 yılının ortalarında Eurostat'a yönelik bir iç soruşturma başlatmıştır.
- Turning to the annual programme, other colleagues will speak on the Eurostat issue later.
- Yıllık programa dönecek olursak, Eurostat konusunda diğer meslektaşlarımız daha sonra konuşacaklar.
- Had this been the case, the Eurostat issue would not have occurred on this scale.
- Eğer durum böyle olsaydı, Eurostat meselesi bu boyutta yaşanmazdı.
- Mr Prodi has today presented his action plan for Eurostat.
- Sayın Prodi bugün Eurostat için eylem planını sundu.
- Who bears political responsibility for the Eurostat scandal?
- Eurostat skandalının siyasi sorumluluğunu kim taşıyor?
- The amendments proposed reflect the announcement by Eurostat on 15 October.
- Önerilen değişiklikler Eurostat tarafından 15 Ekim'de yapılan duyuruyu yansıtmaktadır.
- We have now obtained the final report on Eurostat from the Internal Audit Service.
- Şu anda İç Denetim Servisi'nin Eurostat hakkındaki nihai raporunu elde etmiş bulunuyoruz.
- It is essential, in this connection, to emphasise the important role played by Eurostat in monetary union.
- Bu bağlamda Eurostat'ın parasal birlik konusunda oynadığı önemli rolü vurgulamak elzemdir.
- He gets bottom marks for his administration of Eurostat, however.
- Ancak Eurostat'ı yönetme konusunda en düşük notu aldı.
- What would have become of Eurostat without OLAF?
- Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu olmasaydı Eurostat'a ne olurdu?
- The main point concerns Eurostat and OLAF.
- Asıl mesele Eurostat ve OLAF ile ilgili.
- Nonetheless, the Court has considered programmes implemented by Eurostat in the context of other audits.
- Bununla birlikte Sayıştay, Eurostat tarafından uygulanan programları diğer denetimler bağlamında değerlendirmiştir.
- Mr President, work on the Bösch report was obviously overshadowed by the Eurostat affair.
- Sayın Başkan, Bösch raporu üzerindeki çalışmalar Eurostat meselesinin gölgesinde kalmıştır.
Show More (36)
|
