Anglais | Turc | |
---|---|---|
Speaking | ||
Speaking | I can't tell what's real anymore expr. | artık neyin gerçek olduğunu anlayamıyorum |
Speaking | don't tell me what i can't do expr. | bana neyi yapamayacağımı söyleme |
Speaking | don't tell me what i can't do expr. | bana ne yapamayacağımı söyleme |
Speaking | I can't tell you in here expr. | burada söyleyemem |
Speaking | I can't tell you how happy I am you've taken that job expr. | işe kabul edildiğin için ne kadar sevindim anlatamam |
Speaking | I can't tell you how happy I am you've taken that job expr. | işi aldığın için ne kadar sevindim anlatamam |
Speaking | I can't tell you expr. | sana anlatamam |
Speaking | I can't tell you on the phone expr. | telefonda söyleyemem |
Speaking | I can't tell you on the phone expr. | telefonda anlatamam |
Speaking | I can't tell them apart expr. | (üçüzleri vb) onları ayırt edemiyorum |