1 |
romance |
romantizm |
n. |
|
- Romance will have a soothing effect on you.
- Romantizm, sizi yatıştırarak üzerinizde etkili olacak.
- Romance will have a soothing effect on you.
- Romantizm üzerinizde rahatlatıcı bir etki bırakacaktır.
- Romance will have a soothing effect on you.
- Romantizmin üzerinizde yatıştırıcı bir etkisi olacaktır.
- Mary was not looking for romance.
- Mary romantizm aramıyordu.
- The romance is gone.
- Romantizm bitti.
- Their romance was the talk of the town.
- Onların romantizmi kasabanın dilindeydi.
- Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
- Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi.
- Tom says he's not interested in romance.
- Tom romantizmle ilgilenmediğini söylüyor.
- Tom says he doesn't have time for romance.
- Tom romantizm için zamanı olmadığını söylüyor.
- There is no room for romance in my life.
- Hayatımda romantizme yer yok.
- There is no room for romance in my life.
- Hayatımda romantizm için yer yok.
- Tom said he didn't have time for romance.
- Tom romantizm için zamanı olmadığını söyledi.
Show More (9)
|
2 |
romance |
aşk |
n. |
|
- Jim's and Jane's life together is full of romance.
- Jim ve Jane'in birlikte yaşadıkları hayat aşk dolu.
- Their romance was the talk of the town.
- Aşkları kasabanın dilindeydi.
- Tom and Mary had a whirlwind romance.
- Tom ve Mary fırtınalı bir aşk yaşadılar.
Show More (0)
|
3 |
romance |
romantik |
n. |
|
- It's a Romance word.
- Romantik bir sözcük.
- English is full of Romance words.
- İngilizce romantik kelimelerle doludur.
Show More (-1)
|
4 |
romance |
aşk macerası |
n. |
|
- Her romance with the football player was short-lived.
- Futbolcuyla olan aşk macerası kısa sürdü.
Show More (-2)
|
5 |
romance |
büyü |
n. |
|
- The romance of the Bahamas attracts many tourists.
- Bahamalar'ın büyüsü çok sayıda turisti cezbetmektedir.
Show More (-2)
|
6 |
romance |
aşk hikayesi |
n. |
|
- The book tells a romance which you would never be able to see around you.
- Kitap çevrenizde asla göremeyeceğiniz bir aşk hikayesini anlatıyor.
Show More (-2)
|
7 |
romance |
macera |
n. |
|
- Today in literature class we are going read a Medieval romance.
- Bugün edebiyat dersinde bir Orta Çağ macerası okuyacağız.
Show More (-2)
|
8 |
romance |
abartmak |
v. |
|
- Apart from romancing the facts a little, I think the book provides useful information about life in general.
- Gerçekleri biraz abartmasının dışında, kitabın genel olarak yaşam hakkında faydalı bilgiler sağladığını düşünüyorum.
Show More (-2)
|
9 |
romance |
latince kökenli |
n. |
|
- English is full of Romance words.
- İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
Show More (-2)
|