Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | against him/her adv. | ona karşı | ||
The police assembled a lot of evidence against him. Polis ona karşı birçok kanıt topladı. More Sentences |
||||
General | break one's silence over match-fixing allegations against him/her v. | hakkındaki şike iddialarına karşı sessizliğini bozmak | ||
Speaking | ||||
Speaking | her word against your word expr. | senin sözüne karşı onun sözü | ||
Modern Slang | ||||
Modern Slang | against her will is against the law expr. | kadının rızası dışındaysa yasaya da aykırıdır | ||
Modern Slang | against her will is against the law expr. | kadına rızası/isteği dışında yapılan her türlü cinsel davranış yasa dışıdır |