|
- I'm his daughter; after all, it doesn't matter if I lose face.
- Ben onun kızıyım; sonuçta itibarımı kaybetmem önemli değil.
- It really doesn't matter to me.
- Gerçekten benim için önemli değil.
- I feel like my opinion doesn't matter to him.
- Benim fikrim onun için önemli değil gibi hissediyorum.
- It doesn't matter that you don't want to do it; the fact is that you have to.
- Bunu yapmak istememeniz önemli değil; gerçek şu ki yapmak zorundasınız.
- It doesn't matter to me, but it matters to Tom.
- Benim için önemli değil ama Tom için önemli.
- It really doesn't matter much to me.
- Benim için pek önemli değil.
- It doesn't matter who you vote for.
- Kime oy verdiğin önemli değil.
- It really doesn't matter.
- Bu gerçekten önemli değil.
- That doesn't matter now.
- O artık önemli değil.
- What Tom thinks doesn't matter now.
- Tom'un ne düşündüğü şu an önemli değil.
- It really doesn't matter to me where the water flows, as long as it is not in my wine.
- Benim şarabımın içinde olmadığı sürece suyun nereye aktığı benim için gerçekten önemli değil.
- If he doesn't know about it, then it doesn't matter.
- Eğer o bunu bilmiyorsa, o zaman önemli değil.
- It doesn't matter right now.
- Bu şu anda önemli değil.
- It doesn't matter to me whether you come or not.
- Gelip gelmemen benim için önemli değil.
- It doesn't matter what she said.
- Ne söylediği önemli değil.
- It doesn't matter if you stay or not.
- Kalıp kalmaman önemli değil.
- Your past doesn't matter to me.
- Senin geçmişin benim için önemli değil.
- It really doesn't matter to me where the water flows, as long as it is not in my wine.
- Şarabımın içinde olmadığı sürece suyun nereden aktığı benim için gerçekten önemli değil.
- It doesn't matter which team wins the game.
- Oyunu hangi takımın kazanacağı önemli değil.
- It doesn't matter if nobody comes.
- Hiç kimsenin gelip gelmemesi önemli değil.
- Doesn't matter.
- Önemli değil.
- It doesn't matter how much it costs.
- Onun kaç para olduğu önemli değil.
- It doesn't matter how smart you are.
- Ne kadar zeki olduğun önemli değil.
- It doesn't matter how much it costs.
- Ne kadara mal olduğu önemli değil.
- It doesn't matter who started it or why it started.
- Kimin başlattığı ya da neden başladığı önemli değil.
- My opinion doesn't matter.
- Benim fikrim önemli değil.
- What I think doesn't matter.
- Benim ne düşündüğüm önemli değil.
- It doesn't matter that you don't want to do it; the fact is that you have to.
- Onu yapmak istememen önemli değil; aslında onu yapmak zorundasın.
- The rest doesn't matter.
- Gerisi önemli değil.
- It doesn't matter whether you do that or not.
- Bunu yapıp yapmamanız önemli değil.
- It really doesn't matter much to us.
- Bizim için pek önemli değil.
- It doesn't matter anyway.
- Zaten önemli değil.
- The reason doesn't matter.
- Nedeni önemli değil.
- It doesn't matter to me what Tom does.
- Tom'un ne yaptığı benim için önemli değil.
- It doesn't matter all that much what college you graduated from.
- Hangi üniversiteden mezun olduğunuz o kadar da önemli değil.
- It doesn't matter to me if you take that book.
- O kitabı alman benim için önemli değil.
- It doesn't matter who started it or why it started.
- Kimin başlattığı ya da neden başlattığı önemli değil.
- It doesn't matter which team wins the game.
- Hangi takımın kazanacağı önemli değil.
- It probably doesn't matter what we do.
- Muhtemelen ne yaptığımız önemli değil.
- It doesn't matter very much which college you graduated from.
- Hangi üniversiteden mezun olduğun çok önemli değil.
- It doesn't matter to me what you do.
- Ne yaptığın benim için önemli değil.
- It doesn't matter.
- Bu, önemli değil.
- It doesn't matter how you got there.
- Oraya nasıl gittiğin önemli değil.
- It doesn't matter whether she admits her guilt or not.
- Suçunu kabul edip etmemesi önemli değil.
- What Tom thinks doesn't matter all that much to me.
- Tom'un ne düşündüğü benim için o kadar da önemli değil.
- I guess it doesn't matter anymore.
- Sanırım artık o önemli değildir.
- It doesn't matter whether he comes late or not.
- Onun geç gelmesi ya da gelmemesi önemli değil.
- It doesn't matter if you do that or not.
- Bunu yapıp yapmaman önemli değil.
- It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
- It doesn't matter so much.
- O kadar da önemli değil.
- It doesn't matter from where he comes.
- Nereden geldiği önemli değil.
- It doesn't matter to her.
- Onun için önemli değil.
- It doesn't matter if Tom does that or not.
- Tom'un bunu yapıp yapmaması önemli değil.
- It doesn't matter to us.
- Bizim için önemli değil.
- The price doesn't matter.
- Fiyat önemli değil.
- It doesn't matter whose fault it is.
- Kimin hatası olduğu önemli değil.
- That doesn't matter.
- Önemli değil.
- It really doesn't matter much to me.
- Bu gerçekten benim için fazla önemli değil.
- It doesn't matter which side you're on.
- Hangi tarafta olduğun önemli değil.
- It doesn't matter what happens.
- Ne olduğu önemli değil.
- It doesn't matter what you read, but how.
- Ne okuduğun önemli değil, nasıl okuduğun önemli.
- What you want doesn't matter anymore.
- İstediğin artık önemli değil.
- It doesn't matter to me whether she comes here or not.
- Onun buraya gelip gelmediği benim için önemli değil.
- It doesn't matter what game he plays, he always wins.
- Onun hangi oyunu oynadığı önemli değil, o her zaman kazanır.
- It doesn't matter what happens to us.
- Bize ne olduğu önemli değil.
- It doesn't matter at all to me.
- Benim için hiç önemli değil.
- Whether you like it or not doesn't matter.
- Onu beğenip beğenmediğin önemli değil.
- It doesn't matter whether you win or not.
- Kazanıp kazanmaman önemli değil.
- It doesn't matter at this stage.
- Bu aşamada önemli değil.
- It doesn't matter where he comes from.
- Nereden geldiği önemli değil.
- It doesn't matter if you go or not.
- Gidip gitmemen önemli değil.
- It doesn't matter who, just ask somebody.
- Kim olduğu önemli değil, sadece birine sor.
- It doesn't matter whether the cat is white or black; the important thing is that it can catch mice.
- Kedinin beyaz mı yoksa siyah mı olduğu önemli değil; önemli şey fareleri yakalayıp yakalayamamasıdır.
- That doesn't matter, really.
- Bu gerçekten önemli değil.
- It doesn't matter if there's a crowd.
- Kalabalık olup olmadığı önemli değil.
- It doesn't matter to them.
- Onlar için önemli değil.
- It doesn't matter whether your answer is right or wrong.
- Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.
- It doesn't matter to me what you do.
- Yaptığın şey benim için önemli değil.
- The color doesn't matter to me, just bring me a pen.
- Rengi benim için önemli değil, sadece bir kalem getir.
- That doesn't matter anymore.
- Bu artık önemli değil.
- It doesn't matter who pitches, that team always loses.
- Kimin attığı önemli değil, o takım hep kaybeder.
- It doesn't matter!
- O önemli değil.
- It doesn't matter what we do.
- Ne yaptığımız önemli değil.
- It doesn't matter what happens to me.
- Bana ne olduğu önemli değil.
- It doesn't matter how small it is.
- Ne kadar küçük olduğu önemli değil.
- It doesn't matter anyway.
- Yine de önemli değil.
- It doesn't matter what he said.
- Ne söylediği önemli değil.
- That doesn't matter, really.
- Bu önemli değil, gerçekten.
- It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğiniz önemli değil.
- It doesn't matter who started.
- Kimin başlattığı önemli değil.
- It doesn't matter if there's a crowd.
- Kalabalık olması önemli değil.
- It doesn't matter how long it takes.
- Ne kadar sürdüğü önemli değil.
- It doesn't matter.
- Önemli değil.
- It doesn't matter how long it takes.
- Ne kadar süreceği önemli değil.
- It doesn't matter whether he comes or not.
- Gelip gelmemesi önemli değil.
- It really doesn't matter much to us.
- Bu gerçekten bizim için çok önemli değil.
- It doesn't matter to me whether she comes here or not.
- Buraya gelip gelmemesi benim için önemli değil.
- It doesn't matter how you got there.
- Oraya nasıl ulaştığınız önemli değil.
- It doesn't matter where you were born.
- Nerede doğduğunuz önemli değil.
- Everything else doesn't matter now.
- Gerisi artık önemli değil.
- That really doesn't matter.
- Bu gerçekten önemli değil.
- It doesn't matter who pitches, that team always loses.
- Kimin düşeceği önemli değil, o takım hep kaybeder.
- It doesn't matter!
- Bu önemli değil.
- It doesn't matter whether he comes or not.
- Onun gelip gelmemesi önemli değil.
- It doesn't matter if you do that or not.
- Onu yapsan da yapmasan da önemli değil.
- It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
- You mean it doesn't matter?
- Önemli değil mi yani?
- Your past doesn't matter to me.
- Geçmişin benim için önemli değil.
- What I think doesn't matter.
- Ne düşündüğüm önemli değil.
- It doesn't matter who you vote for.
- Kime oy verdiğiniz önemli değil.
- It doesn't matter to him.
- Onun için önemli değil.
- It doesn't matter whether the cat is white or black; the important thing is that it can catch mice.
- Kedinin beyaz ya da siyah olması önemli değil; önemli olan fare yakalayabilmesi.
- It doesn't matter how you got there.
- Buraya nasıl geldiğin önemli değil.
- It doesn't matter to me if you take that book.
- O kitabı alırsan benim için önemli değil.
- What they say doesn't matter to us.
- Ne dedikleri bizim için önemli değil.
- It doesn't matter much.
- Çok da önemli değil.
- It doesn't matter whether you come or not.
- Gelip gelmemen önemli değil.
- My opinion really doesn't matter.
- Benim fikrim gerçekten önemli değil.
- It doesn't matter what she said.
- Onun ne dediği önemli değil.
- Your opinion doesn't matter.
- Senin fikrin önemli değil.
- Your age doesn't matter to us.
- Yaşın bizim için önemli değil.
- It doesn't matter what game he plays, he always wins.
- Hangi oyunu oynadığı önemli değil, o her zaman kazanır.
- It doesn't matter who, just ask somebody.
- Kim olduğu önemli değil, birine sor yeter.
- Size doesn't matter.
- Boyut önemli değil.
- It really doesn't matter, does it?
- Bu gerçekten önemli değil, değil mi?
- It doesn't matter from where he comes.
- Onun nereli olduğu önemli değil.
- It doesn't matter what you think.
- Ne düşündüğün önemli değil.
- It doesn't matter!
- Önemli değil!
- It doesn't matter whether he agrees or not.
- Kabul edip etmemesi önemli değil.
- My opinion really doesn't matter.
- Benim görüşüm gerçekten önemli değil.
- It doesn't matter how smart you are.
- Ne kadar akıllı olduğun önemli değil.
- Where I am doesn't matter.
- Nerede olduğum önemli değil.
- It doesn't matter much.
- O çok fazla önemli değil.
- It doesn't matter, Tom.
- Önemli değil, Tom.
- That doesn't matter.
- Bu önemli değil.
- Whether you like it or not doesn't matter.
- Hoşuna gidip gitmemesi önemli değil.
- It doesn't matter where you were born.
- Nerede doğduğun önemli değil.
- It doesn't matter who says that, it's not true.
- Kimin söylediği önemli değil, doğru değil.
- It doesn't matter why.
- Neden olduğu önemli değil.
- It doesn't matter whether you do that or not.
- Bunu yapıp yapmadığın önemli değil.
- It doesn't matter whether he comes late or not.
- Geç gelip gelmemesi önemli değil.
- It doesn't matter whether he agrees or not.
- Onun kabul etmesi ya da etmemesi önemli değil.
- It doesn't matter to me what Tom does.
- Tom'un yaptıkları benim için önemli değil.
- It doesn't matter where he comes from.
- Onun nereli olduğu önemli değil.
Show More (141)
|
