|
- We must respect each other's culture and identity.
- Birbirimizin kültürüne ve kimliğine saygı göstermeliyiz.
- What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı duymamızı istiyorum.
- This mutual recognition of each other's legislation is a flexible means of avoiding overregulation.
- Birbirlerinin mevzuatını karşılıklı olarak tanıma, aşırı düzenlemeden kaçınmanın esnek bir yoludur.
- What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı göstermemizi rica ediyorum.
- According to the Treaty, we do not carry each other's debts.
- Antlaşmaya göre, birbirimizin borçlarını taşımıyoruz.
- Nowadays, Member States do not know what each other's immigration policy really is.
- Günümüzde Üye Devletler birbirlerinin göç politikalarının gerçekte ne olduğunu bilmemektedir.
- Partners sometimes try so hard to protect each other's tender feelings.
- Partnerler bazen birbirlerinin hassas duygularını korumak için çok çabalarlar.
- Partners sometimes try so hard to protect each other's tender feelings.
- Ortaklar bazen birbirlerinin hassas duygularını korumak için çok uğraşırlar.
- The students often copy each other's homework.
- Öğrenciler sık sık birbirlerinin ödevlerini kopyalarlar.
- Tom and John married each other's sisters.
- Tom ve John birbirlerinin kız kardeşleriyle evlendi.
- Let's not waste any more of each other's time.
- Artık birbirimizin zamanını boşa harcamayalım.
- Let's just stay out of each other's way.
- Hadi birbirimizin yolundan uzak duralım.
- Tom and Mary enjoy each other's company.
- Tom ve Mary birbirlerinin arkadaşlıklarından hoşlanırlar.
- Tom and I have started to get on each other's nerves.
- Tom ve ben birbirimizi sinir etmeye başladık.
- They cried in each other's arms.
- Onlar birbirlerinin kollarında ağladı.
- Tom and Mary are at each other's throats.
- Tom ve Mary birbirlerinin boğazına sarılmış.
- They are always at each other's throats.
- Her zaman birbirlerini boğazlıyorlar.
- Everyone had each other's back.
- Herkes birbirinin arkasını kolladı.
- We cried in each other's arms.
- Biz birbirimizin kollarında ağladık.
- Tom and John married each other's sisters.
- Tom ve John birbirlerinin kız kardeşleriyle evlendiler.
- Tom and Mary enjoy each other's company.
- Tom ve Mary birbirlerinin arkadaşlığından hoşlanıyorlar.
- We finish each other's sentences.
- Birbirimizin cümlelerini bitiriyoruz.
- Let's just stay out of each other's way.
- Birbirimizin yolundan çekilelim.
- Everyone had each other's back.
- Herkes birbirine destek verdi.
- Tom and Mary stared into each other's eyes.
- Tom ve Mary birbirlerinin gözlerinin içine baktılar.
- Don't you get on each other's nerves?
- Birbirimizin sinirlerini bozmuyor musunuz?
- Let's stay out of each other's way.
- Birbirimizin yolundan çekilelim.
- Tom and Mary looked into each other's eyes.
- Tom ve Mary birbirlerinin gözlerinin içine baktılar.
- Different nations can only coexist peacefully if they respect each other's respective culture.
- Farklı uluslar ancak birbirlerinin kültürlerine saygı duyarlarsa barış içinde bir arada yaşayabilirler.
- It's possible that they haven't seen each other's faces.
- Birbirlerinin yüzlerini görmemiş olmaları mümkün.
- They cried in each other's arms.
- Birbirlerinin kollarında ağladılar.
- Tom and Mary seem to be enjoying each other's company.
- Tom ve Mary birbirlerinin arkadaşlığından hoşlanıyor gibi görünüyorlar.
- We finish each other's sentences.
- Biz birbirimizin cümlelerini bitiririz.
- Tom and Mary looked into each other's eyes and kissed.
- Tom ve Mary birbirlerinin gözlerinin içine baktılar ve öpüştüler.
- They were at each other's throats.
- Onlar birbirlerinin boğazına sarılmıştı.
- They translated each other's sentences.
- Birbirlerinin cümlelerini tercüme ettiler.
- They fell asleep in each other's arms.
- Birbirlerinin kollarında uyuyakaldılar.
- Tom and I wear each other's clothes.
- Tom ve ben birbirimizin kıyafetlerini giyiyoruz.
- They held each other's hands and looked at the stars.
- Birbirlerinin ellerini tuttular ve yıldızlara baktılar.
- Let's not waste any more of each other's time.
- Birbirimizin zamanını daha fazla boşa harcamayalım.
- Don't you get on each other's nerves?
- Birbirinizi sinirlendirmiyor musunuz?
- Tom and Mary are always at each other's throats.
- Tom ve Mary her zaman birbirlerinin boğazına sarılırlar.
- It's possible that they haven't seen each other's faces.
- Onların birbirlerinin yüzünü görmemiş olmaları mümkündür.
- People love to check out each other's houses.
- İnsanlar birbirlerinin evlerini incelemeye bayılır.
- People love to inspect each other's houses.
- İnsanlar birbirlerinin evlerini incelemeyi sever.
- Different nations can only coexist peacefully if they respect each other's respective culture.
- Farklı uluslar ancak birbirlerinin kültürlerine saygı duyarlarsa bir arada yaşayabilirler.
- We should respect each other's beliefs.
- Birbirimizin inançlarına saygı duymalıyız.
- We should respect each other's beliefs.
- Birbirimizin inançlarına saygı göstermeliyiz.
- Tom and his brother usually cut each other's hair.
- Tom ve kardeşi genellikle birbirlerinin saçlarını keserler.
- We went to each other's weddings.
- Birbirimizin düğünlerine gittik.
- We can just about read each other's minds.
- Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.
- The students often copy each other's homework.
- Öğrenciler genellikle birbirlerinin ödevlerini kopyalarlar.
- They were at each other's throats.
- Birbirlerini boğazlıyorlardı.
- People love to check out each other's houses.
- İnsanlar birbirlerinin evlerini kontrol etmeyi severler.
- Tom and Mary are always at each other's throats.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle kavga ederler.
- They translated each other's sentences.
- Onlar birbirlerinin cümlelerini çevirdi.
- They are always at each other's throats.
- Onlar her zaman birbirlerinin boğazına sarılırlar.
- We cried in each other's arms.
- Birbirimizin kollarında ağladık.
- We went to each other's weddings.
- Biz birbirimizin düğünlerine gittik.
- Tom and I wear each other's clothes.
- Tom ve ben birbirimizin kıyafetlerini giyeriz.
- Tom and I have started to get on each other's nerves.
- Tom ve ben birbirimizin sinirini bozmaya başladık.
- Tom and his brother usually cut each other's hair.
- Tom ve erkek kardeşi, genellikle birbirlerinin saçını keserler.
- Tom and Mary are at each other's throats.
- Tom ve Mary birbirlerini boğazlıyorlar.
- Tom and I wore each other's clothes.
- Tom ve ben birbirimizin kıyafetlerini giydik.
- We started to get on each other's nerves.
- Birbirimizin sinirlerini bozmaya başladık.
- We can just about read each other's minds.
- Birbirimizin aklından geçenleri okuyabiliyoruz.
Show More (63)
|