önyargılı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

önyargılı



Sens de "önyargılı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
önyargılı prejudiced adj.
önyargılı biased adj.
General
önyargılı prejudicial adj.
önyargılı opinionated adj.
önyargılı preconceived adj.
önyargılı prejudicious adj.
önyargılı jaundiced adj.
önyargılı unenlightened adj.
önyargılı biassed adj.
önyargılı wool-dyed adj.
önyargılı contrary adj.
önyargılı prejudical adj.
önyargılı prejudicate [obsolete] adj.
önyargılı prejudicative [obsolete] adj.
önyargılı prejudicial adj.
önyargılı prepossessed adj.
önyargılı skewed adj.
önyargılı slant adj.
Idioms
önyargılı dyed in the wool adj.
Trade/Economic
önyargılı biased adj.
Archaic
önyargılı inveterate adj.
önyargılı contrarious adj.
önyargılı prejudicant adj.

Sens de "önyargılı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 41 résultat(s)

Turc Anglais
General
önyargılı insan prejudiced person n.
önyargılı olma biasness n.
kendi ırkının, partisinin, grubunun, cinsiyetinin üstünlüğüne olan önyargılı inanç chauvinism n.
önyargılı davranmak be biased v.
önyargılı olmak prejudge v.
önyargılı davranmak be opinionated v.
önyargılı olmasına neden olmak prejudice v.
önyargılı kılmak bias v.
önyargılı olmak jaundice v.
önyargılı hale getirmek predetermine v.
önyargılı olarak etkilemek prejudicate [obsolete] v.
önyargılı düşünmesini sağlamak prepossess [obsolete] v.
önyargılı olmayan nonprejudicial adj.
önyargılı olmayan unjaundiced adj.
birine ya da bir şeye karşı önyargılı biased against (someone or something) adj.
önyargılı bir şekilde prejudicedly adv.
önyargılı bir şekilde prejudgementally adv.
önyargılı bir biçimde opinionatedly adv.
önyargılı bir şekilde biasedly adv.
önyargılı olarak in a biased way adv.
önyargılı olarak biasedly adv.
önyargılı bir şekilde in a prejudiced way adv.
önyargılı olarak prejudicedly adv.
önyargılı olarak in a prejudiced way adv.
önyargılı bir şekilde in a biased way adv.
(belirli bir konuda) önyargılı kimse -ist suf.
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak slant against (someone or something) v.
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak prejudice (one) against (someone or something) v.
-e karşı önyargılı olmak slant against v.
Phrases
önyargılı olarak in the manner of having preconceived opinions expr.
önyargılı bir şekilde in the manner of having preconceived opinions expr.
Colloquial
denemeden önyargılı davranma don't knock it till you try it expr.
denemeden önyargılı davranma don't knock it till you've try it expr.
Idioms
önyargılı bir bakış açısı/bakış a jaundiced eye n.
birisini bir başkasına ya da bir şeye karşı önyargılı olmaya teşvik etmek bias someone against someone or something v.
önyargılı davranmak look through blue glasses v.
(birisi) hakkında önyargılı davranmak have a derry on (one) [australia/new zealand] v.
birisi hakkında önyargılı davranmak have a derry on someone [australia/new zealand] v.
'-e karşı önyargılı olmak have a thing about v.
Law
önyargılı kimse witness n.
Social Sciences
sosyal statüye dayanan önyargılı yaklaşım class-bias n.