çeken - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

çeken



Sens de "çeken" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 12 résultat(s)

Turc Anglais
General
çeken shrinker n.
çeken puller n.
çeken subject adj.
çeken suffering adj.
çeken pulling adj.
çeken tractive adj.
çeken pull-in adj.
çeken pullout adj.
çeken subordinate to prep.
çeken subject to prep.
Chemistry
çeken attractant adj.
Biology
çeken attrahent adj.

Sens de "çeken" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
başkasının cezasını çeken kimse fall guy n.
açlık çeken insanlar starving people n.
dikkati çeken şey exotica n.
kanal veya su taşımacılığına uygun ırmağa paralel ve mavnaları halatla çeken atların kullandığı yol tow path n.
uykusuzluk çeken kimse insomniac n.
güneşin fotoğrafını çeken alet heliograph n.
ilgi çeken kimse cynosure n.
papazın verdiği cezayı çeken kimse penitent n.
yazıyı temize çeken engrosser n.
sosyal hayattan elini ayağını çeken kişi withdrawer n.
dikkat çeken şey cynosure n.
ilgi çeken olay draw n.
soluk çeken inhalant n.
burundan uyuşturucu çeken kimse sniffer n.
dikkati çeken exotism n.
çeken kimse drawer n.
ilgi çeken kimse draw n.
aletle veya makineyle çeken kimse grinder n.
hazımsızlık çeken kimse dyspeptic n.
çeken faktörler pull factors n.
dikkati başka yöne çeken şey diversion n.
nutuk çeken kimse orator n.
çeken taraf piquancy n.
çeken kimse sufferer n.
ilgi çeken şey interest n.
kopya çeken cheater n.
başkalarının cezasını çeken scapegoat n.
acı çeken kimse sufferer n.
kızak çeken köpek sled dog n.
hasret çeken yearner n.
solukla içeriye çeken inhaler n.
burnunu çeken sniffer n.
atı çeken ip gambado n.
dışarı çeken kas abductor n.
dikkat çeken şey eye catchers n.
başı çeken presider n.
suçu olmayan ama suçun cezasını çeken kimse innocent victim n.
bir işin esas yükünü çeken kişi workhorse n.
insanın ilgisini çeken human interest n.
yürümekte zorluk çeken kimselere yardım etmek amacıyla üretilen dört ayaklı bir yürüme desteği sistemi (ticari marka) zimmer n.
çeken kumaş shrunken fabric n.
dikkat çeken şey attention getter n.
gemileri bilinçli olarak kayalıklara çeken ve kayalıklara çarparak batan gemileri yağmalayan korsan shipwrecker n.
gösterişli/dikkat çeken reklam ballyhoo n.
piyangoyu çeken kişi raffler n.
sanat eserinin dikkat çeken özelliği accent n.
dikkati en çok çeken şey center of gravity n.
yeniden çeken kimse redrawer n.
tekrar kura çeken kimse redrawer n.
dikkati (bir yöne) çeken kimse referrer n.
insanları çeken, ilham veren veya büyüleyen özel niteliklere sahip kimse charismatic n.
dikkat çeken şey noise n.
elini çeken kimse relinquent n.
el çeken kimse relinquisher n.
(bir konuya) dikkat çeken kimse remarker n.
diş çeken kimse toothdrawer n.
bot veya salı çeken kimse tracker n.
bir şeyi çeken kimse tugger n.
bir şeyi çeken kimse dragger n.
dikkat çeken, ünlü kişi a man of mark n.
çeken kimse attracter n.
çeken şey attracter n.
sertçe çeken kimse yanker n.
birden çeken kimse yanker n.
sertçe çeken kimse jerker n.
birden çeken kimse jerker n.
nakit sıkıntısı çeken yönetim cash-strapped administration n.
başı çeken at leader n.
birinin dikkatini çeken kimse hailer n.
çeken kimse haler n.
dikkat çeken reklam whoopla n.
dikkat çeken tanıtım whoopla n.
herkesin dikkatini çeken kadın woman of the hour n.
vicdan azabı çeken repenter n.
seyirci çeken oyunlar hoke n.
seyirci çeken oyunlar hokey-pokey n.
araba çeken atı tutmak için dizginlere bağlanan iki halkadan her biri holder n.
çok kişiyi kendine çeken şey honeypot n.
içine çeken şey morass n.
açlık çeken kimse hungerer n.
özlem çeken kimse hungerer n.
kürek çeken kimse oarsman n.
gümüşlü levha üzerine fotoğraf çeken kimse daguerreotyper n.
nutuk çeken kimse declaimer n.
cazip gelen ve ilgi çeken kimse desirable n.
cazip gelen ve ilgi çeken şey desirable n.
nefesi içine çeken şey inspirator n.
nefesi içine çeken kimse inspirator n.
dikkat çeken özellik distinctive feature n.
dikkat çeken kısım clou n.
başkasıyla birlikte acı çeken kimse co-sufferer n.
içeri çeken şey clicker [uk] n.
içeri çeken kimse clicker [uk] n.
mağaza veya dükkana müşteri çeken kimse clicker [uk] n.
içeri çeken şey puller-in n.
içeri çeken kimse puller-in n.
mağaza veya dükkana müşteri çeken kimse puller-in n.
kitlelerin ilgisini çeken kimse crowd puller n.
başarısızlığıyla başkasını da aşağı çeken tip packard n.
ihtar çeken taraf filer n.
yan yana araç çeken beş at five-abreast n.
yan yana araç çeken beş at five-horse string out n.
ilgiyi üstüne çeken şey flash n.
başı çeken kimse foregoer n.
şırınganın içindeki maddeyi itip çeken bölümü plunger n.
esas resme şerit çeken ikincil resim predella n.
kendi fişini çeken kimse self-destroyer n.
arabayı çeken yük atı shafter n.
iç çeken kimse sigher n.
nutuk çeken taraftar slang-whanger n.
burnunu çeken kimse sniffler n.
enfiye çeken kimse snuffer n.
burnunu gürültülü çeken kimse snuffler n.
suyu çeken kimse soaker [obsolete] n.
öğrenme güçlüğü çeken, fiziksel engelli veya ruhsal bozukluğu olan kimselere hizmet veren, yerel yönetim sorumluluğundaki merkez social education centre n.
dikkat çeken şey stickout n.
acı çeken kimse subsister n.
ayrıntılara dikkat çeken kimse subtiliser [uk] n.
ayrıntılara dikkat çeken kimse subtilizer [us] n.
dikkat çeken kimse surpasser n.
birden çeken twitching adj.
ortaya çeken centripetal adj.
dikkati başka yöne çeken diversionary adj.
dikkati çeken striking adj.
vicdan azabı çeken remorseful adj.
ilgi çeken attractive adj.
hazımsızlık çeken dyspeptic adj.
ıstırap çeken stricken adj.
dikkati çeken ostentatious adj.
dikkati çeken conspicuous adj.
yağ çeken oleophilic adj.
hasret çeken wistful adj.
sıla hasreti çeken homesick adj.
dikkati çeken signal adj.
sefalet çeken miserable adj.
ızdırap çeken suffering adj.
dikkati çeken prominent adj.
ev hasreti çeken homesick adj.
dikkat çeken salient adj.
gurbet çeken homesick adj.
karşı cinsin ilgisini çeken epigamic adj.
acı çeken suffering adj.
-den ıstırap çeken stricken by adj.
dikkati çeken salient adj.
vatan hasreti çeken homesick adj.
başı çeken heading adj.
yurt özlemi çeken homesick adj.
açlık çeken hungered adj.
başı çeken spearheading adj.
para sıkıntısı çeken cash-strapped adj.
uzun süre birinin kahrını çeken long-suffering adj.
yeteri kadar araziye sahip olup nakit para sıkıntısı çeken kişi land-poor adj.
yokluk çeken poverty-stricken adj.
nefes zorluğu çeken (atlar için) wind-broken adj.
dikkat çeken conspicuous adj.
yokluk çeken destitute adj.
açlık çeken famished adj.
(dert) çeken afflicted adj.
para sıkıntısı çeken stringent adj.
(hastalık) çeken stricken adj.
(hastalık) çeken afflicted adj.
(dert) çeken stricken adj.
karşılıksız aşk acısı çeken unbeloved adj.
karşılıksız aşk acısı çeken bereft adj.
karşılıksız aşk acısı çeken lovelorn adj.
dikkat çeken attention-grabbing adj.
kalabalığın ilgisini çeken crowd-pulling adj.
nefes darlığı çeken short of breath adj.
toplumun ilgisini çeken crowd-pleasing adj.
kalabalıkları çeken/ilgisini çeken crowd-pleasing adj.
para sıkıntısı çeken money-strapped adj.
bir eksene doğru çeken adducent adj.
içe doğru çeken adducent adj.
atalara çeken atavistic adj.
vicdan azabı çeken conscience-stricken adj.
dikkat çeken riveting adj.
su sıkıntısı çeken water-stressed adj.
ilgi çeken catchy adj.
dikkat çeken obtrusive adj.
ağrı çeken achy adj.
dikkati üzerine çeken compelling adj.
içe doğru çeken adducting adj.
içe doğru çeken adductive adj.
bir eksene doğru çeken adducting adj.
nefes darlığı çeken agasp adj.
acı çeken agonized adj.
acı çeken agonised adj.
fırça çeken rebucous [obsolete] adj.
fırça çeken rebukeful adj.
elini çeken relinquent adj.
vicdan azabı çeken remorsed [obsolete] adj.
dikkat çeken up-front adj.
dikkat çeken extant adj.
mizah amacıyla yanlış yerde kullanılmış söz veya ifadeleri ile dikkat çeken malaprop adj.
mizah amacıyla yanlış yerde kullanılmış söz veya ifadeleri ile dikkat çeken malapropian adj.
nem çeken bibitory adj.
zorluk çeken hard-put adj.
baş ağrısı çeken heady adj.
dikkat çeken brash adj.
çok dikkat çeken high-profile adj.
kolayca dikkat çeken hypnotic adj.
hasret çeken hungry adj.
kıtlık çeken hungry adj.
yoksulluk çeken hungry adj.
aşk acısı çeken lovesick adj.
aşk acısı çeken love-sick adj.
kendine çeken luscious adj.
bayağı şekilde dikkat çeken glaring adj.
kaburgaları dikkat çeken ribby adj.
dikkat çeken occupied adj.
vicdan azabı çeken guiltsick adj.
aşırı vicdan azabı çeken guilt-sick adj.
yağ çeken oleaginous adj.
beraber acı çeken compatient adj.
dikkat çeken insistent adj.
uykusuzluk çeken insomniac adj.
dikkat çeken distinct [obsolete] adj.
dikkat çeken distinguishable [obsolete] adj.
vicdan azabı çeken compunct [obsolete] adj.
vicdan azabı çeken compunctious adj.
aşk acısı çeken fancy-sick adj.
hasret çeken love-sick adj.
dikkat çeken fantoosh [scotland] adj.
dikkati başka yöne çeken etken picayune adj.
geniş bir kitlenin ilgisini çeken popcorn adj.
dikkat çeken cynosural adj.
yağ çeken fawning adj.
dikkat çeken feature adj.
dikkat çeken featured adj.
nefes çeken inhalant adj.
yoksunluk çeken innocent adj.
dikkat çeken peacocky adj.
dikkat çeken saliant adj.
dikkat çeken fine adj.
kendine çeken precious adj.
yoksunluk çeken pressed adj.
kendi fişini çeken self-destruct adj.
ilgi çeken showmanly adj.
kendini geri çeken shut-in adj.
nem çeken siccific adj.
favorileriyle dikkat çeken sideburned adj.
acı çeken sigh-born adj.
acı çeken sighful adj.
dikkat çeken sightly [obsolete] adj.
içine çeken sinky adj.
kendine çeken siren adj.
içine çeken founderous adj.
burun çeken sniffly adj.
burundan çeken sniffly adj.
(şişmanlıktan) nefes darlığı çeken puffy adj.
sürekli burun çeken snuffly adj.
(oyun ile) dikkat çeken stagestruck adj.
(oyun ile) dikkat çeken stage-struck adj.
dikkat çeken standout adj.
yağ çeken gushing adj.
finansman sıkıntısı çeken underfunded adj.
dikkat çeken bir biçimde prominently adv.
erkek şovenizmine dikkat çeken bir ünlem oink interj.
Phrases
dikkatinizi (en çok) çeken what strikes you expr.
yarışta başı çeken out front expr.
bir şeyin eksikliğini çeken in want of something expr.
Proverb
açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz a hungry stomach has no ears
vicdan azabı çeken biri dışarıdan birinin suçlaması olmadan da sonunda suçunu itiraf eder a guilty conscience needs no accuser
açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz a hungry belly has no ears
Colloquial
belayı çeken kimse trouble magnet n.
havadaki dumanı çeken/emen smoke eater n.
kuru kalabalık çeken olay/etkinlik fanny-bumper n.
dikkat çeken kimse magnet n.
dikkat çeken nesne magnet n.
dikkat çeken durum magnet n.
diş etlerine ve dişlerine sürterek enfiye çeken kimse dipper n.
dikkat çeken kimse identity [australia] n.
dikkatleri üzerine çeken kimse stand-out n.
kitlelerin ilgisini çeken kimse crowd-puller n.
ilgi çeken catch adj.
dikkat çeken catch adj.
vicdan azabı çeken racked with guilt adj.
bir şeyin (uyuşturucunun, alkolün) yokluğunu çeken hurting adj.
dekompresyon hastalığı çeken bent adj.
dikkat çeken buzzy adj.
güvensizlik çeken racked with insecurity/insecurities adj.
güven yoksunluğu çeken racked with insecurity/insecurities adj.
çok acı çeken racked with pain adj.
(bir şey) darlığı/yokluğu çeken strapped for (something) adj.
ilgi çeken succulent adj.
ilgimi çeken bir şey değil it isn’t my thing expr.
bir şeyin yokluğunu/eksikliğini çeken hurtin' for something [rural] expr.
kafayı çeken/çekmiş on the squiff expr.
(bir şey) canı çeken in the mood for (something) expr.
Idioms
baba gibi nutuk çeken kimse dutch uncle n.
baba gibi nutuk çeken kimse a dutch uncle n.
bütün ilgiyi/dikkatleri/bakışları üzerine çeken kadın the belle of the ball n.
bütün ilgiyi/dikkatleri/bakışları üzerine çeken kadın belle of the ball n.
dikkatleri üstüne çeken oyuncu back-cloth star n.
devletten destek alıp altına lüks araba çeken kişi welfare cadillac n.
en dikkat çekici/çeken kısım high point n.
kalabalığın ilgisini çeken a crowd-puller n.
kitleleri kendine çeken a crowd-puller n.
(karşı cinsin ilgisini çeken) zeki/akıllı ve çekici kimse the thinking man's/woman's crumpet n.
toplumun ilgisini çeken şey crowd pleaser n.
kalabalıkları çeken/ilgisini çeken şey crowd pleaser n.
alanında başı çeken teknoloji leading edge n.
alanında başı çeken uygulama/faaliyet leading edge n.
alanında başı çeken çalışma leading edge n.
fon önünde durup dikkatleri üzerine çeken oyuncu back-cloth star n.
binbir gece masallarında dilenciye boş tabaklarla ziyafet çeken prense yapılan bir gönderme barmecide feast n.
dikkat çeken a high profile n.
(birini) aşağı çeken şey a millstone about (one's) neck n.
birini aşağı çeken şey a millstone around your neck n.
birini aşağı çeken şey a millstone round your neck [uk] n.
birini aşağı çeken şey a millstone around somebody's neck n.
birini aşağı çeken şey a millstone round somebody's neck n.
kadınları mıknatıs gibi çeken erkek babe magnet n.
kadınları mıknatıs gibi çeken şey babe magnet n.
araba gibi kadınları erkeklere çeken/cezbeden şey babe magnet n.
cazibeli/dikkat çeken insanlar beautiful people n.
cazibeli/dikkat çeken insanlar the beautiful people n.
iyi kılıç çeken/kullanan kimse brother of the blade [obsolete] n.
kadınları çeken şey chick magnet n.
aşağı çeken şey millstone about neck n.
(karşı cinsin ilgisini çeken) zeki/akıllı ve çekici kimse the thinking man's/women's crumpet n.
batının en hızlı silah çeken adamı olmak be fast on the draw v.
batının en hızlı silah çeken adamı olmak be quick on the draw v.
diğerlerinin ilgisini çeken bir fikir sunmak start a hare [old-fashioned] [uk] v.
birinin ilgisini çeken bir şey olmak float someone's boat v.
acı çeken black and blue adj.
acı çeken black-and-blue adj.
alanında başı çeken leading edge adj.
duygularını göstermekte/ifade etmekte zorluk çeken emotional cripple adj.
(bir şey yapmakta) zorluk çeken hard put (to do something) adj.
(bir şey yapmakta) zorluk çeken hard pressed (to do something) adj.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard put to do something adj.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard put to it to do something adj.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard pressed to do something adj.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard pushed to do something adj.
bir şeyin yokluğunu çeken hard up for something adj.
ilgisini çeken of interest adj.
(bir şeyi) canı çok çeken starving for (something) adj.
(bir şeyin) eksikliğini/yoksunluğunu çeken starving for (something) adj.
başı çeken ahead of the curve adv.
hızlı silah çeken quick on the trigger expr.
hızlı silah çeken quick on the draw expr.
başı çeken at the forefront expr.
(birinin) tepkisini çeken in dutch (with someone) expr.
önü çeken in the van [uk] expr.
(bir şeyde) önü çeken in the van of (something) expr.
Speaking
acı çeken bizleriz it's we who suffer expr.
bu fotoğrafı çeken kim? who took this photo? expr.
çeken bir yere git go somewhere with better reception expr.
çeken bir yere geç go somewhere with better reception expr.
benim ilgimi çeken şeyler the things that interest me are expr.
Trade/Economic
bedava ürün vadederek müşterinin ilgisini çeken reklam teaser n.
aşağı çeken rekabet race to the bottom n.
müşterileri çeken ve onların alışveriş ihtiyaçlarını karşılayan fiziki özellikler ve güzellikler atmospherics n.
müşterileri ve diğer işletmeleri alışveriş merkezine çeken büyük işletme anchor n.
dikkat çeken ürünler high-draw products n.
önceden yatırılmış parayı çeken mevduat sahibi withdrawer n.
değeri yükselen ve çok sayıda yatırımcıyı kendine çeken popüler hisse senedi glamour stock n.
ürün kıtlığı çeken short adj.
Law
ömür boyu hapis cezası çeken serving a life sentence n.
protesto çeken remonstrant n.
sorguya çeken kimse examiner n.
toplumun ilgisini çeken (dava vb) cause celebre n.
sorguya çeken kimse examinant n.
Industry
hadde tezgahında malzemeyi kalıba çeken alet gripper n.
Tourism
turist çeken yer tourist destination n.
ziyaretçi çeken her şey tourist attraction n.
Advertising
iki veya daha fazla yönüyle bir fikre dikkat çeken reklam tie-in n.
tüketicinin ilgisini belirli bir ürüne çeken (tv programı) toyetic adj.
Technical
çeken taşıtlar towing vehicles n.
dünya yüzeyinin fotoğraflarını çeken sistematik amerikan uydusu landsat n.
elektron çeken grup electron withdrawing group n.
güneşin fotoğrafını çeken alet heliograph n.
kesik kesik çeken makine intermittent-pull machine n.
su çeken hydrophile n.
uçağı çeken tow bar n.
kukla tellerini veya iplerini çeken kimse wirepuller n.
(manyetik kuvvet ile) çeken şey lodestone n.
tuğla ocağındaki havayı yukardan aşağıya çeken baca delikleri overdraft n.
elektrik arkının ses nedeniyle değişimlerinin bir dizi fotoğrafını çeken bir cihaz photographone n.
elektron çeken electron withdrawing adj.
nem çeken humectant adj.
su çeken hydrophilic adj.
yağ çeken oleophilic adj.
Computer
şınav çeken panda ifadesi (ironi anlamında) panda doing push-ups emoticon n.
video kamera ile film çeken kimse videographer n.
alışveriş videosu çeken kimse hauler n.
dosyalardan veya depolama ortamlarından içerik çeken yazılım ripper n.
Electric
elektrik şebekesinden güç çeken ufak şarj aleti trickle charger n.
Television
telgraf mesajı çeken kimse cabler n.
geniş kitleleri çeken şovmen attracter n.
geniş kitleleri çeken şovmen attraction n.
geniş kitleleri çeken şovmen attractor n.
Textile
dokuma tezgahın kırık sazlarını değiştiren veya sazların içinden çözgü ipliklerini çeken tekstil işçisi reeder n.
dökümlü oluşuyla dikkat çeken drapey adj.
Architecture
20. yüzyılın ilk yıllarında abd'de ortaya çıkan, düz hatları ve kare parçaları ile dikkat çeken, düz, koyu renkli ve ağır bir mobilya tarzına ait veya ilişkin mission adj.
Construction
(inşaatta) set çeken kimse embanker n.
Automotive
bendiks dişlisini geri çeken dişli bendix spring n.
Transportation
(mavnaları çeken) liman römorkörü tractor n.
(mavnaları çeken) liman römorkörü marine tractor n.
yarı römork çeken motora sahip körüklü kamyon semitruck n.
Traffic
çeken taşıt towing vehicle n.
Railway
çeken araç tractive stock n.
çeşitli sayıda treyler çeken büyük karayolu lokomotifi road train n.
çeken ve çekilen taşıtlar için ham bandajlar rough-rolled tyres for tractive and trailing stock n.
çeken araç mevcudu number of tractive stock n.
çeken ve çekilen araçlar rolling stock n.
yolcu taşımacılığında kullanılan çeken ve çekilen araçlar passenger rolling stock n.
rayın yanındaki karları sonrasında döner kar küreyici ile ortadan kaldırmak üzere rayın üzerine çeken özel donanımlı vagon snow crab n.
Aeronautic
planör çeken uçak towplane n.
planör çeken uçak tug aircraft n.
Marine
diğer gemileri çeken vapur tarafından taşınan, çekilen gemi sayısına bağlı olarak iki veya daha fazla olan beyaz ışık towing light n.
gemi arkadaşıyla dövüşürken bıçak çeken birisinin ceza olarak elini kesme hands-off n.
tekne pruvasında kürek çeken kimse bow oar n.
güdümlü hava aracının demirleme cihazını çeken direk mooring mast n.
güdümlü hava aracının demirleme cihazını çeken direk mooring tower n.
sırık ile sandal çeken şey poler n.
az su çeken (gemi) shoal adj.
Mining
madende kömür vagonunu çeken halatın demir kancası tug n.
kömürü maden damarından kuyuya çeken madenci hauler n.
kömürü maden damarından kuyuya çeken madenci haulier n.
maden arabasını çeken kablonun kopması halinde geriye kaymayı önleyen bağlantı parçası dragbar n.
Medical
nötrofillerin onları çeken veya iten bir madde ile uyarımı neutrotaxis n.
beslenme güçlüğü çeken çocuk child with feeding difficulty n.
beslenme güçlüğü çeken hasta patient with feeding difficulty n.
lenfatik sistemin röntgen ışınlarıyla fotoğraflarını çeken alet lymphangiogram n.
yetmezlik çeken damar içerisine iğne ile ilaç enjeksiyonu sayesinde damarı kapatma yöntemi sclerotherapy n.
ateroskleroz hastalığı çeken atherosclerotic adj.
okuma güçlüğü çeken dyslexic adj.
okuma güçlüğü çeken dyslectic adj.
travma sonrası stres rahatsızlığı çeken shellshocked adj.
travma sonrası stres rahatsızlığı çeken shell-shocked adj.
vitamin eksikliği çeken avitaminotic adj.
uzun zamandır çeken long-suffering adj.
süt sancısı çeken milk-sick adj.
Anatomy
aşağı çeken kas depressor n.
dışarı çeken kas abductor n.
kürek kemiğini omurgaya ve hafifçe yukarı doğru çeken kas rhomboid minor muscle n.
kürek kemiğini omurgaya ve hafifçe yukarı doğru çeken kas lesser rhomboid muscle n.
kürek kemiğini omurgaya doğru çeken kas rhomboideus major muscle n.
kürek kemiğini omurgaya doğru çeken kas greater rhomboid muscle n.
kürek kemiğini omurgaya doğru çeken kas musculus rhomboideus major n.
yanağı düzleştirip ağız köşesini geriye çeken kas musculus buccinator n.
kürek kemiğini omurgaya doğru çeken romboid kas musculus rhomboideus major n.
kaburgaları aşağı ve geriye doğru çeken çizgili kas musculus serratus posterior n.
(vücut bölümünü aşağı çeken) iskelet kası depressor muscle n.
göğüs kafesini aşağı-geri yönde çeken iskelet kası serratus posterior n.
göğüs kafesini aşağı-geri yönde çeken iskelet kası posterior serratus muscle n.
Dentistry
diş ağrısı çeken toothachy adj.
Pathology
el ağrısı çeken kimse chiragric n.
el ağrısı çeken kimse chiragrical n.
okuma güçlüğü çeken kimse dyslectic n.
okuma güçlüğü çeken kimse dyslexic n.
göğüs hastalığı çeken chesty adj.
nefes darlığı çeken breathless adj.
kabızlık çeken irregular adj.
Printing
mikrofilm çeken kimse microfilmer n.
Food Engineering
nem çeken-yaş içeriği hygroscopic moisture content n.
nem çeken-yaş içeriği hygroscopic-moisture content n.
nem çeken hygroscopic adj.
nem çeken desiccant adj.
Physics
(atom fiziğinde) birbirini çeken iki kuarkın antisimetrik renklere ve dönüşlere sahip olmasından ötürü oluşan düşük enerjili dizilim diquark n.
Chemistry
manyetik kuvvetle çeken şey loadstone n.
kükürdü çeken thiophil adj.
Biology
kendine çeken şey attrahent n.
böcekleri veya diğer hayvanları çeken madde attrahent n.
soya çeken organizma reversion n.
üreme sırasında bir gameti başka bir gamete çeken kimyasal madde gamone n.
atalara çeken throwback adj.
çeken (kas) attrahens adj.
Biochemistry
böceklerde üretilerek aynı türden böcekleri çeken kimyasal madde attractant n.
Astronomy
gök cisimlerinin fotoğraflarını çeken teleskop phototelescope n.
ikili sistemlerde diğer yıldızdan madde çeken yıldız accretor star n.
Botanic
salgıladıkları bal özü dolayısıyla üzerine karıncaları çeken çeşitli bitki bitleri ant-cattle n.
Agriculture
sabanı çeken at plough horse n.
sabanı çeken hayvanları güden erkek çocuğu ploughboy n.
sabanı çeken hayvanları güden erkek çocuğu plowboy n.
Forestry
tomrukları at ile çeken ormancı trail teamster n.
Fishery
sarılırken yaptığı hareketle balıkları çeken tuzak crank bait n.
Social Sciences
avrupa folklorunda sabrı ve itaati ile dikkat çeken figür griselda n.
yoksulluk çeken poverty-struck adj.
Literature
horatius şiirine dikkat çeken horatian adj.
History
toprak genişlemesi ve sanat ve mimari zenginliği ile dikkat çeken antik mısır krallığı new kingdom n.
Religious
(bizans döneminde) yüksek bir sütun üstünde çile çeken hristiyan çileci pillarist [rare] n.
Environment
su sıkıntısı çeken water-scarce adj.
su yönünden kıtlık çeken water-scarce adj.
su kıtlığı çeken water scarce adj.
Geography
eskiden bir gecekondu bölgesi olup şimdilerde viktorya mimarisi ve gelişen sanat topluluğu ile dikkat çeken bir toronto semti cabbagetown n.
orta uganda'da papirüs bataklıklarıyla dikkat çeken sığ bir göl kyoga n.
orta uganda'da papirüs bataklıklarıyla dikkat çeken sığ bir göl kyoga lake n.
cascade sıradağları'nın batı washington'da yer alan bölümüne kurulmuş, dağ gölleri, buzulları ve akarsuları ile dikkat çeken bir ulusal park mount rainier national park n.
Meteorology
bulut fotoğrafı çeken aygıt nephograph n.
Military
çok fazla su çeken gemi very deep draught ship n.
top çeken at artillery horse n.
top çeken katır artillery mule n.
top çeken artillery mule n.
teleskop yerine sinekamera bulunduran ve hareketli hedefin koordinatlarını belirleyip kesintisiz filmini çeken bir tür teodolit kinetheodolite n.
Hunting
boş kovanı yataktan dışarı çeken mekanizma extractor n.
Art
özel olarak ilgi çeken unsur focal point n.
Music
alt çeken durgusu plagal cadence n.