çok iyi! - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

çok iyi!



Sens de "çok iyi!" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
çok iyi! bravissimo interj.
Colloquial
çok iyi! deal! expr.
çok iyi! bonus! exclam.
British Slang
çok iyi! nice one! expr.

Sens de "çok iyi!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
çok iyi bir iş a plum job n.
çok iyi funkiness n.
çok iyi şans best of luck n.
çok iyi bir iş a plum post n.
çok iyi alpha plus n.
çok iyi işitme acute hearing n.
çok iyi şey beauty n.
çok iyi kişi beauty n.
beysbolda çok sayıda iyi vuruşun yapıldığı oyun slugfest n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum potemkin village n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum potyomkin village n.
çok iyi şey the business n.
çok iyi kimse the business n.
çok iyi durumda olan sikke mint n.
çok iyi durumda olan damga mint n.
çok iyi durumdaki araba minter n.
çok iyi bir şey olmak be quite something v.
çok iyi gitmek go like a bomb v.
çok iyi gitmek (işler) thrive v.
bir şeyi çok iyi bilmek have something at one's fingertips v.
çok iyi gelişmek/büyümek thrive v.
çok iyi biliyormuş gibi kullanmak (bir sözü) bandy about v.
-den çok daha iyi bir performans göstermek outdo v.
-den çok iyi olmak outclass v.
çok iyi olmak excel v.
çok iyi bir pozisyonda olmak fly high v.
çok iyi öğrenmek learn something very well v.
çok iyi bilmek know something by heart v.
çok iyi bilmek know by heart v.
(şarkı vb) çok daha iyi söylemek sing much better than v.
birini çok iyi tanımak know someone very well v.
aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak be great at anything he/she sets one's mind to v.
çok iyi bir aileden gelmek come from a very good family v.
çok iyi dans etmek dance very well v.
bir şeyi çok iyi bilmek know something very well v.
çok iyi kondisyonda/durumda olmak be in great shape v.
çok iyi performans sergilemek give a very good performance v.
çok iyi performans göstermek give a very good performance v.
bir müzik aletini konuşturmak/çok iyi çalmak play a musical instrument very well v.
(rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak blaze away v.
çok iyi atış yapmak overshoot v.
çok iyi çalmak outthieve v.
çok daha iyi better by far adj.
çok iyi dandy adj.
çok iyi bully adj.
çok iyi some adj.
çok iyi jolly good adj.
çok iyi roaring adj.
çok iyi banner adj.
çok iyi elegant adj.
çok iyi outstanding adj.
çok iyi exceptional adj.
çok iyi of the first water adj.
çok iyi celestial adj.
çok iyi great adj.
çok iyi very good adj.
çok iyi good adj.
çok iyi bang up adj.
çok iyi choice adj.
çok iyi excellent adj.
çok iyi first-class adj.
çok iyi extra adj.
çok iyi devastating adj.
çok iyi admirable adj.
çok iyi unrivalled adj.
çok daha iyi much better adj.
çok iyi terrific adj.
çok iyi cool adj.
çok iyi unrivaled adj.
çok iyi olmayan unbrilliant adj.
çok iyi durumda undamaged adj.
çok iyi durumda undestroyed adj.
çok iyi olmayan unideal adj.
duyuları çok iyi sagacious adj.
çok iyi barrie [scotland] [dialect] adj.
çok iyi blinging adj.
çok iyi veya başarılı mega adj.
çok iyi much adj.
çok iyi bumper adj.
çok iyi konumda golden adj.
çok iyi durumda golden adj.
çok iyi geliştirilmiş veya geniş kapsamlı (beceri) compleat adj.
çok iyi phantastic adj.
çok iyi phantastical adj.
çok iyi araştırılmış ploughed [rare] adj.
çok iyi precellent [obsolete] adj.
çok iyi sick-dog adj.
çok iyi superbad adj.
çok iyi bilinen supereminent adj.
çok iyi superexcellent adj.
çok iyi superslick adj.
çok iyi very well adv.
çok iyi nicely adv.
çok iyi highly adv.
çok daha iyi all the better adv.
hepsi çok iyi all too well adv.
çok iyi bir biçimde finely adv.
çok iyi famously adv.
çok daha iyi a lot better adv.
çok iyi değil after a fashion adv.
çok iyi bir şekilde gorgeously adv.
çok iyi bir şekilde magnificently adv.
çok iyi bir şekilde resplendently adv.
çok iyi bir şekilde splendidly adv.
çok iyi bilinen famously adv.
herkesin çok iyi bildiği famously adv.
çok iyi bir şekilde champion [dialect] adv.
çok iyi tip-top adv.
çok iyi only too adv.
çok iyi bir halde overwell adv.
çok iyi şekilde clever [dialect] adv.
çok iyi bir şekilde fine adv.
çok iyi bir şekilde first-rate adv.
çok iyi thumbs up interj.
çok iyi good job interj.
Phrasals
(bir şeyde) çok iyi olmak excel at (something) v.
(bir şeyde) çok iyi olmak excel in (something) v.
Phrases
çok iyi/güzel the berries expr.
çok iyi/güzel it's the berries expr.
en/çok (komik/iyi/kötü) quite the (most something) expr.
bu/bu sefer/böyle/şimdi (çok) daha iyi (oldu) that’s (much) better expr.
ya çok iyi ya da çok kötü sonuçlanan durum boom or bust expr.
çok iyi derecede ingilizce excellent command of english expr.
çok iyi bir aşçı no mean cook expr.
çok daha iyi way better expr.
çok daha iyi better still expr.
çok daha iyi much better expr.
iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir it's never too late to do well expr.
çok iyi olurdu (one) could stand (something) expr.
çok daha iyi heaps better expr.
çok daha iyi infinitely better expr.
Proverb
bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin he who would climb the ladder must begin at the bottom
Colloquial
çok iyi thumbs-up n.
çok iyi olur good deal n.
çok iyi/yakın arkadaş best bud n.
çok iyi seviyede god tier n.
çok iyi bilinen bir olay ancient history n.
çok iyi örnek an object lesson n.
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım dream team n.
öyle çok iyi (biri veya bir şey) olmama no bargain n.
çok iyi (biri/bir şey) hang of a (someone or something) n.
uçuş veya helikopterler konusunda çok iyi olan kimse rotorhead n.
çok iyi babalık yapan kimse superdad n.
çok iyi nişan almak have very good aim v.
çok iyi bilmek know inside out v.
çok iyi tanımak know someone good v.
çok iyi tanımak know inside out v.
çok iyi bir iş yapmak do a hell of a job v.
işinde çok iyi olmak be very good at what he/she does v.
çok iyi vakit geçirmek have the craic v.
koşullar çok iyi olmasa da elinden gelenin en iyisini yapmak make the best of it v.
çok iyi olmak be the bomb v.
çok iyi bir performans sergilemek kill v.
(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak have it (all) over someone or something (in something) v.
bir şeyden çok daha iyi olmak that beats something all to pieces [rural] v.
çok iyi anlaşmak get along famously (with someone) v.
çok iyi anlaşmak get on famously [old-fashioned] v.
çok iyi anlaşmak get along famously [old-fashioned] v.
bir konuda/bir şeyi yapmada çok iyi olmak be a great one for something/for doing something v.
çok iyi gitmek be going gangbusters [us] v.
çok iyi/olağanüstü bir performans sergilemek be on v.
çok iyi/olağanüstü oynamak be on v.
-i çok iyi bilmek be well aware that... v.
kopmak (çok iyi olmak) jump v.
çok iyi olmak (have) got it going on v.
bir şeyin çok iyi bir örneği olmak be no mean... v.
çok iyi olmak slap v.
çok iyi olmak go hard v.
çok iyi bumping adj.
çok iyi/hoş butter adj.
muhteşem/çok iyi ducky adj.
çok iyi dude adj.
çok iyi dudical adj.
gerçekten çok iyi dudical adj.
çok iyi whale on adj.
gerçekten çok iyi real gone adj.
çok iyi kickin’ adj.
çok iyi kicken adj.
çok iyi primo adj.
çok iyi blazing adj.
çok iyi bold adj.
çok iyi hot adj.
çok iyi oyuncularla dolu loaded [us] adj.
çok iyi diesel adj.
çok iyi gravycakes adj.
çok iyi hard-core adj.
çok iyi kickin adj.
çok iyi fandabidozi [uk] adj.
çok iyi five-by-five adj.
çok iyi araştırılmış plowed [rare] adj.
çok iyi lit adj.
çok iyi superterrific adj.
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi) a hell of a someone or something adv.
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi) a helluva someone or something adv.
çok iyi bonny [dialect] [uk] adv.
için çok iyi! bully for! interj.
senin/onun/onlar için çok iyi bully for you/him/her/them interj.
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış no better than (one) ought to be expr.
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış no better than (one) should be expr.
çok iyi/sıkı/süper/harika (kişi/şey) one heck of a (something or someone) expr.
yürü be, çok iyi gidiyorsun! you're killing it! expr.
çok iyi a bit of all right expr.
çok daha iyi (olur vb) so much the better expr.
çok iyi değil not much of a expr.
çok iyi bilinen in focus expr.
çok iyi anlaşılmış in focus expr.
çok iyi bang up expr.
çok iyi bir biçimde with a bang expr.
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi a notch better expr.
çok iyi (nasılsın sorusuna cevaben) peachy keen expr.
çok iyi değil not-so-good expr.
çok iyi durumda in the pink expr.
çok daha iyi tant mieux [french] expr.
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi notch above expr.
kendine çok ama çok iyi bak take very good care of yourself expr.
kendine çok iyi bak take very good care of yourself expr.
çok iyi anlaştık we just clicked expr.
gerçekten çok iyi wicked bad expr.
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi (all) the better to (do something) expr.
çok iyi ya that's a fine how-de-do expr.
çok iyi ya that's a fine how-de-do expr.
çok iyi değil not too hot expr.
çok da iyi değil not too hot expr.
çok iyi durumda değil not too hot expr.
pek/çok iyi değil not too hot expr.
pek/çok iyi durumda değil not too hot expr.
çok iyi değil not so hot expr.
çok da iyi değil not so hot expr.
çok iyi durumda değil not so hot expr.
pek/çok iyi değil not so hot expr.
pek/çok iyi durumda değil not so hot expr.
çok iyi a-ok expr.
çok iyi a (damn) sight too good expr.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi a (damn) sight better (than somebody/something) expr.
çok daha iyi a sight better expr.
çok daha iyi all to the better expr.
çok daha iyi all to the better expr.
(ve) bu çok iyi bir haber (and) a good job too expr.
(ve) bu çok iyi oldu (and) a good job too expr.
(ve) bu çok iyi bir haber (and) a good thing too expr.
(ve) bu çok iyi oldu (and) a good thing too expr.
çok iyi like a bomb [uk/new zealand] expr.
… olması çok iyi (it's) a good job/thing (that) expr.
çok iyi hang of a expr.
çok iyi a hang of expr.
çok iyi dedin I couldn't have said it better myself expr.
çok olması her zaman iyi değildir more is less expr.
çok iyi nice one expr.
çok iyi (bilmek/tanımak) only too well expr.
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak) only too well expr.
çok daha iyi streets ahead [uk] expr.
bunu (bu iğrenç, rahatsız edici şeyi) söylediğin çok iyi oldu, teşekkürler thanks for sharing expr.
çok iyi/hoş oldu that went down a treat expr.
bu çok iyi that's sweet expr.
çok iyi neato (canito) exclam.
çok iyi all right exclam.
çok iyi all right exclam.
çok iyi ya how-de-do [us] exclam.
çok iyi iş! nice work! [uk] exclam.
çok iyi fire exclam.
çok iyi def (definitely) abrev.
çok iyi ftw (for the win) abrev.
Idioms
çok daha iyi bir plan veya önlem a trick worth two of that n.
çok iyi sahnelenen şey grandstand play n.
çok iyi kimse a living doll n.
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci marksman n.
(bir şeyde/işte) çok iyi a past master (in something) n.
(bir şeyde/işte) çok iyi a past master (of something) n.
(bir şeyde/işte) çok iyi a past master (at something) n.
görüş açısı/manzarası çok iyi konum a ringside seat n.
görüş açısı/manzarası çok iyi konum a ringside view n.
çok iyi zaman a whale of a (good) time n.
çok iyi bir etki a world of good n.
verilen/harcanan para için çok iyi a bigger bang for the buck n.
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi a bigger bang for the buck n.
birlikte çok iyi vakit geçirilen kimse boon companion n.
çok iyi durumda fat of the land n.
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse lean, mean (something) machine n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan şey potemkin n.
bir konuda çok iyi olmak be a great one for (doing something) v.
çok iyi/süper olmak be (the) bomb v.
çok iyi/süper olmak be the bomb [us] v.
(her gerektiğinde) çok çalışarak iyi iş çıkarmak answer the bell v.
mükemmel/çok iyi olmak be the business v.
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak come off with flying colors v.
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak come through with flying colors v.
araları çok iyi olmak be as thick as thieves v.
bir şeyi çok iyi bilmek know something through and through v.
birine çok kibar/iyi davranmak kill someone with kindness v.
birini çok iyi tanımak get on a first-name basis with someone v.
birbirine çok iyi gitmek be in accord with v.
birbirine çok iyi gitmek be in tune with v.
bir şeyi çok iyi yapıyor/yapabiliyor olmak have down to a science v.
birini çok iyi tanımak be on a first-name basis with someone v.
birbirine çok iyi gitmek be in harmony with v.
bir şeyde çok iyi olmamak be no great shakes v.
birinden çok daha iyi olmak be streets ahead of someone v.
birinden çok daha iyi olmak stand head and shoulders above someone v.
bir şeyi çok iyi öğrenmek/anlamak have (something) down cold v.
bir şeyi çok iyi yapabilmek have something at one's fingertips v.
bir şeyde çok iyi olmak be a dab hand v.
çok iyi durumda olmak be in the pink of condition v.
çok iyi bilmek have a head for v.
çok iyi uymak suit someone to a t v.
çok iyi bir iş çıkarmak make a good fist of doing something v.
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak have red-carpet treatment v.
çok iyi gitmek go down a storm v.
çok iyi başlamak get off to a flying start v.
çok iyi vakit geçirmek have a whale of a time v.
çok iyi uymak fit someone to a t v.
çok iyi tanımak read like a book v.
çok iyi bilmek have at one's fingertips v.
çok iyi becerebilmek have something at one's fingertips v.
çok iyi hissetmek feel like a million dollars v.
çok iyi bilmek know something forwards and backwards v.
çok iyi başlamak be off to a flying start v.
çok iyi zaman geçirmek have a field day v.
çok iyi niyetli olmak not to have a bad bone in one's body v.
çok mutlu ve iyi hissetmek be in one's glory v.
çok iyi hissetmek feel like a million bucks v.
çok iyi işlemek/çalışmak work like a charm v.
çok iyi denetlenmek be well in hand v.
çok iyi bilmek have something at one's fingertips v.
çok iyi performans göstermek/sergilemek (sporcu) play a blinder v.
çok iyi bir başlangıç yapmak be off to a flying start v.
çok iyi bilmek know something inside out v.
çok iyi bilinmek be on the map v.
çok iyi bilmek know something backwards v.
çok iyi bilmek know something backwards and forwards v.
davranışlarını çok iyi tahlil etmek read like a book v.
çok iyi anlamak read like a book v.
çok iyi durumda olmak live on the fat of the land v.
çok iyi bir başlangıç yapmak get off to a flying start v.
çok iyi bilmek know where all the bodies are buried v.
çok uğraşarak tekrar eski iyi durumuna dönmek claw one's way back from something v.
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak get red-carpet treatment v.
çok iyi konuma gelmek ride high v.
kendini çok iyi hissetmemek be feeling a little under the weather v.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek keep one's finger on the pulse v.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek have one's finger on the pulse v.
kendini çok iyi hissetmek feel on top of the world v.
kendini çok iyi hissetmemek feel a little under the weather v.
kendisini çok iyi hissetmek be in a transport of joy v.
kendisini çok iyi hissetmek be in a transport of delight v.
kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek) wrote the book on something v.
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak have something down to a fine art v.
(ağrı/acı/dert gibi) bir şeye çok iyi gelmek work wonders with something v.
(diğerlerinden) çok daha iyi olmak knock spots off somebody/something v.
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak have something off to a fine art v.
-den çok daha iyi olmak stand head and shoulders above v.
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek know something only too well v.
çok iyi bir cinsel deneyim yaşamak feel the earth move v.
çok elverişli/iyi durumda olmak have an easy time of it v.
çok elverişli/iyi konumda olmak have an easy time of it v.
çok iyi özelliklere sahip olmak have (someone's or something's) good points v.
çok iyi anlaşmak get on famously v.
sayılarla arası çok iyi olmak have a head for figures v.
sayılara kafası çok iyi basmak have a head for figures v.
iki şeyi birbirinden çok iyi ayırt etmek know a hawk from a handsaw v.
bir şeyi çok iyi yapmak do it up brown v.
işini çok iyi yapmak do it up brown v.
benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak be in a different league v.
çok iyi bilmek know full well v.
çok iyi farkında olmak know full well v.
bir şeyi çok iyi bilmek have/know/get something off pat v.
birini çok iyi anlamak/tanımak get under (one's) skin v.
birini çok iyi anlamak/tanımak get under your skin v.
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak have (something) off pat v.
bir şeyi çok iyi bilmek have something off pat v.
bir şeyi çok iyi bilmek have something down pat v.
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak have (something) down pat v.
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak get (something) down pat v.
çok iyi ve ayrıntılı bilmek know like a book v.
(birini) çok iyi tanımlamak get (one) bang to rights v.
(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak think greatly of (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında çok iyi görüşleri olmak think greatly of (someone or something) v.
bir şey yapmanın çok iyi bir yolunu bulmak have the right idea v.
(bir şeyden) çok daha iyi olmak beat (something) all to pieces v.
bir şeyi çok iyi yapmak knock (something) out of the ballpark v.
bir şeyi çok iyi yapmak knock (something) out of the park v.
(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek know (something) like the palm of (one's) hand v.
çok iyi bir seçim/tercih yapmak pick a winner v.
(bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak have it (all) over someone or something (in something) v.
birinden çok daha iyi olmak have (got) it all over v.
birinden çok daha iyi olmak have it all over (someone) v.
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak be a shining example (of someone or something) v.
çok iyi gitmek/olmak be all roses v.
çok iyi gitmek/olmak be a bed of roses v.
yakıt tasarrufu çok iyi olmak run off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
yakıt tasarrufu çok iyi olmak run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
çok iyi ve ayrıntılı bilmek know like a book v.
bir şeyi çok iyi yapmak have something down to a fine art v.
bir şeyi çok iyi yapmak have got something down to a fine art [uk] v.
çok iyi bir ünü/şöhreti olmak bat one thousand v.
çok iyi bir özgeçmişi olmak bat one thousand v.
bir şeyde/bir şeyi yapmakta çok iyi olmak be a dab hand at something/at doing something [uk] v.
çok iyi bir örnek olmak be a shining example v.
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak be a shining example (of somebody/something) v.
çok iyi bir örnek olmak be a shining light v.
dıştan çok iyi/parlak görünüp içi fos olmak be all fur coat and no knickers v.
çok iyi olmak be good news v.
çok iyi (bir şey) olmak be no mean (something) v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak be streets ahead (of somebody/something) [uk] v.
birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak beat somebody/something hollow v.
birini çok iyi olduğu bir alanda/konuda geride bırakmak beat someone at their own game v.
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak come through (something) with flying colors v.
birine/bir şeye çok iyi gelmek do somebody/something a world of good v.
birine/bir şeye çok iyi gelmek do somebody/something a power of good v.
birine/bir şeye çok iyi gelmek do someone or something a power of good v.
çok iyi öğrenmek/anlamak have down cold v.
çok iyi hissetmek feel like a million dollars v.
çok iyi hissetmek feel like a million v.
(birine) tam/çok iyi uymak fit (one) to a t v.
(birine) tam/çok iyi uymak fit (someone) like a glove v.
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek get (one's) number v.
çok iyi bir başlangıç yapmak get off to a flyer v.
çok iyi başlamak get off to a flyer v.
çok iyi anlaşmak get along famously [old-fashioned] v.
birini çok iyi anlayıp doğru olarak tanımlamak get someone bang to rights [uk] v.
(bir şeyi) çok iyi becermek have (got) a knack for (something) v.
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak have a ringside seat v.
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak have a ringside view v.
çok iyi vakit geçirmek have a whale of a (good) time v.
bir şeyi çok iyi bilmek have something at your fingertips v.
bir şeyi çok iyi yapabilmek have something at your fingertips v.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek have your finger on the pulse v.
(bir şeyi) çok iyi bilmek get (something) down pat v.
(bir şeyi) çok iyi bilmek have (something) down pat v.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek have/keep your finger on the pulse v.
ağzı çok/iyi laf yapmak kiss the blarney stone v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak knock the socks off (someone or something) v.
(hepsini/her şeyi) çok iyi bilmek know (all) too well v.
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak know (someone or something) inside out v.
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek know (someone or something) through and through v.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) backward [us] v.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) backward and forward [us] v.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) forward and backward [us] v.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) inside and out v.
çok iyi bilmek know backwards and forwards v.
çok iyi bilmek know forwards and backwards v.
çok iyi bilmek know like the palm of hand v.
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek know only too well v.
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek know only too well v.
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak know somebody/something backwards [uk] v.
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak know somebody/something inside out v.
bir şeyi çok iyi bilmek know something like the back of your hand v.
yakıt tasarrufu çok iyi olmak run off the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
kulağa çok iyi gelmek sound like a (real) winner v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak stand head and shoulders above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak stay head and shoulders above (someone or something) v.
çok iyi uymak suit to a t v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak tower head and shoulders above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak tower head and shoulders over (someone or something) v.
çok iyi mean adj.
kafası çok iyi loaded to the gills adj.
verilen/harcanan para için çok iyi bigger bang for the buck adj.
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi bigger bang for the buck adj.
(bir şeyde) çok iyi death on (something) adj.
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış down cold adj.
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış down to a fine art adj.
çok iyi heavy adj.
-de çok iyi hot on adj.
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış no better than you should (or ought to) be adj.
(bir şeyde) çok iyi değil not so hot at (something) adj.
(bir şeyde) çok da iyi değil not so hot at (something) adj.
çok iyi bir başlangıç yapmış off to a flying start adj.
çok iyi başlamış off to a flying start adj.
çok iyi right royal adj.
çok iyi like a champ adv.
çok iyi şekilde to (good) advantage adv.
çok iyi şekilde to (better) advantage adv.
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade the best is yet to be expr.
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade the best is yet to come expr.
çok iyi heck of a expr.
çok iyi about it expr.
çok iyi bout it expr.
çok iyi durumda in top form expr.
çok iyi bir iş/parti/hikaye a whale of a (job/party/story) expr.
çok iyi over the top expr.
çok iyi a heaven on earth expr.
çok kibar ve iyi giyimli erkek çocuğu little ford fauntleroy expr.
çok iyi like nobody's business expr.
çok iyi no mean expr.
çok iyi got it going on expr.
çok daha iyi a heap sight better expr.
çok iyi durumda mint condition expr.
çok iyi değil no great shakes expr.
çok iyi out of this world expr.
çok iyi all well and good expr.
çok iyi yapma in the groove expr.
çok iyi full well expr.
çok iyi world of good expr.
morali ve sağlığı çok iyi as fit as a fiddle expr.
morali ve sağlığı çok iyi as fit as a flea expr.
her şey çok iyi gidiyor everything's roses expr.
her şey çok iyi gidiyor everything's (or it's all) roses expr.
bu işte çok/iyi para var there's gold in them there hills expr.
bu işte çok/iyi para var there's gold in them thar hills expr.
iyi muameleden çok kötü muamele more kicks than halfpence [obsolete] expr.