önlemek - Turc Anglais Dictionnaire

önlemek

Sens de "önlemek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 77 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
önlemek prevent v.
The written documents are intended to prevent misunderstanding.
Yazılı belgeler yanlış anlaşılmaları önlemeye yöneliktir.

More Sentences
önlemek avoid v.
Simplification and clarification will also help to avoid delays.
Basitleştirme ve açıklama da gecikmelerin önlenmesine yardımcı olacaktır.

More Sentences
General
önlemek ward off v.
One moment of patience may ward off great disaster.
Bir anlık sabır büyük bir felaketi önleyebilir.

More Sentences
önlemek forestall v.
This campaign cannot forestall new Zika virus outbreaks.
Bu kampanya yeni Zika virüsü salgınlarını önleyemez.

More Sentences
önlemek avert v.
They made a barrier to avert the erosion.
Erozyonu önlemek amacıyla bir bariyer yaptılar.

More Sentences
önlemek preclude v.
Systematic testing precludes fraud and makes it possible to offer better guarantees.
Sistematik testler sahtekarlığı önler ve daha iyi garantiler sunmayı mümkün kılar.

More Sentences
önlemek prevent from v.
In the Device Manager window, locate the device you want to prevent from waking your computer.
Aygıt Yöneticisi penceresinde, bilgisayarınızı uyandırmasını önlemek istediğiniz aygıtı bulun.

More Sentences
önlemek prevent v.
We must prevent improper utilisation of re-use and therefore we must put the environmental result first here too.
Yeniden kullanımın uygunsuz kullanımını önlemeliyiz ve bu nedenle burada da çevresel sonucu ön planda tutmalıyız.

More Sentences
önlemek stop v.
Because of its acidic nature, it can help break down mucus in the throat and stop bacteria from spreading.
Asidik yapısı nedeniyle boğazdaki mukusun parçalanmasına yardımcı olabilir ve bakterilerin yayılmasını önleyebilir.

More Sentences
önlemek pre-empt v.
She pre-empted his argument by presenting her evidence.
Kanıtlarını sunarak adamın tartışma çıkarmasını önledi.

More Sentences
Trade/Economic
önlemek forestall v.
This campaign cannot forestall new Zika virus outbreaks.
Bu kampanya yeni Zika virüs salgınlarını önleyemez.

More Sentences
Law
önlemek prevent v.
We must also focus on humanitarian aid in order to prevent human suffering from taking on even greater proportions.
İnsani acıların daha da büyük boyutlara ulaşmasını önlemek için insani yardıma da odaklanmalıyız.

More Sentences
Technical
önlemek prevent v.
The Belgian Government should take responsibility for this and should prevent this from happening again.
Belçika Hükümeti bu konuda sorumluluk almalı ve bunun tekrarlanmasını önlemelidir.

More Sentences
Common Usage
önlemek prohibit v.
General
önlemek get under control v.
önlemek foreclose v.
önlemek bank v.
önlemek counter to v.
önlemek stay v.
önlemek counterwork v.
önlemek thwart v.
önlemek obviate v.
önlemek occlude v.
önlemek circumvent v.
önlemek baffle v.
önlemek prohibit v.
önlemek repress v.
önlemek bar v.
önlemek arrest v.
önlemek keep back v.
önlemek intercept v.
önlemek jugulate v.
önlemek estop v.
önlemek foil v.
önlemek frustrate v.
önlemek stem v.
önlemek head off v.
önlemek inhibit v.
önlemek exclude v.
önlemek tackle v.
önlemek rebuke [obsolete] v.
önlemek check v.
önlemek kep [uk] v.
önlemek queer v.
önlemek hinder v.
önlemek mitigate against v.
önlemek reprove v.
önlemek revoke [obsolete] v.
önlemek impeach [obsolete] v.
önlemek impedite [obsolete] v.
önlemek improve [obsolete] v.
önlemek paralyse v.
önlemek paralyze v.
önlemek save v.
önlemek discharge [scotland] v.
önlemek foreclose [obsolete] v.
önlemek forefend v.
önlemek outflank v.
önlemek preempt v.
önlemek sufflaminate v.
Phrasals
önlemek face up to v.
önlemek design out v.
önlemek shut in v.
Colloquial
önlemek roadblock v.
Idioms
önlemek put off v.
önlemek cut (one's) water off v.
önlemek pull the plug v.
Law
önlemek foreclose v.
önlemek interpel v.
Technical
önlemek counteract v.
önlemek suppress v.
önlemek restem v.
Medical
önlemek inhibit v.
Archaic
önlemek traverse v.
önlemek incommode v.
önlemek shift v.
önlemek shun v.

Sens de "önlemek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 325 résultat(s)

Turc Anglais
General
savaşı önlemek prevent the war v.
He had to prevent the war.
O savaşı önlemeliydi.

More Sentences
karışıklığı önlemek avoid confusion v.
This avoids confusion in the early stages of use.
Bu, kullanımın erken aşamalarında karışıklığı önler.

More Sentences
yaralanmayı önlemek prevent injury v.
Make sure you have the correct form for the exercises you’re performing to prevent injury.
Yaralanmayı önlemek için yaptığınız egzersizler için doğru forma sahip olduğunuzdan emin olun.

More Sentences
Idioms
(bir şeyi önlemek için) tedbir almak take steps (to prevent something) v.
We have to take steps to prevent air pollution.
Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.

More Sentences
Politics
krizleri önlemek crisis prevention v.
The development of a European strategic concept with the emphasis on crisis prevention is a splendid objective.
Krizlerin önlenmesine vurgu yapan bir Avrupa stratejik konseptinin geliştirilmesi muhteşem bir hedeftir.

More Sentences
General
denizden gelecek saldırıları önlemek için yapılan surlar sea wall n.
göz kamaşmasını önlemek için göz altına sürülen siyah boya eyeblack n.
askı (pantolonun düşmesini önlemek için) suspender n.
kumaşın sökülmesini önlemek için kenarına uygulanan dikiş serging n.
topların tozlanmasını ya da nemlenmesini önlemek için ağzına geçirilen örtü ya da tıpa tamkin n.
topların tozlanmasını ya da nemlenmesini önlemek için ağzına geçirilen örtü ya da tıpa tampeon n.
eyer halkasının ata sürtünmesini önlemek için takılan deri kaplama chafe n.
yağışı önlemek için geminin bacasının üzerine sabitlenmiş metal örtü umbrella n.
yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için önüne takılan ikinci yüzük keeper ring n.
süsleme amaçlı veya kazara üzerine basılmasını önlemek için cam üzerine yapılan motif manifestation n.
çözülmeyi önlemek için her dolamada bir düğüm atarak gırcala ile kaplamak veya sabitlemek marl n.
kilitsizken kılıcın düşmesini önlemek için kabzasına tutturulan bir kayış martingale n.
kazıkların çakılırken süpürülmesini önlemek için üstlerine yerleştirilen başlık bonnet n.
çengelli iğneye benzeyip örgüde ilmeklerin açılmasını önlemek için geçici olarak kullanılan alet holder n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericord n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericorde n.
ingiltere'deki iki normandiya kralına madeni para basmalarını önlemek için verilen bir vergi moneyage [obsolete] n.
devrilme durumunda rakibin yaralanmasını önlemek için mızrağın başına takılan halka mourn n.
erkeklerin bıyıklarının değmesini önlemek için kenarında çubuk bulunan içki kadehi mustache cup n.
değerli bir yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için üzerine takılan yüzük guard n.
yaklaşan tehlikeleri, zararları veya yaralanmaları önlemek için alınan tedbir guard n.
değerli bir yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için üzerine takılan yüzük guard ring n.
ayakkabının aşınmasını önlemek için tabana takılan metal parça plate n.
pul hırsızlığını önlemek amacıyla üzerine deliklerle harf basılmış posta pulu spif n.
olası yanlış anlaşılmaları önlemek için açıklama yapmak set the record straight v.
birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek keep someone at bay v.
düşmesini önlemek uphold v.
bir tarafına destek koymak (bir şeyin çökmesini önlemek için) shore up v.
olmasını önlemek avert v.
birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek hold someone at bay v.
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önlemek localize v.
gelişmesini önlemek stunt v.
büyümesini önlemek dwarf v.
büyümesini önlemek stunt v.
erken davranıp önlemek forestall v.
akmasını önlemek stem v.
bir şeyi önlemek için tedbir almak take steps v.
enfeksiyonu önlemek prevent the infection v.
hastalığı önlemek prevent the disease v.
önlemek için mücadele etmek fightback v.
konuşmasını önlemek gag v.
buzlanmayı önlemek de-ice v.
çoğalmasını önlemek keep down v.
israfı önlemek prevent wastage v.
olmasını önlemek prevent the occurrence of v.
deniz kirliliğini önlemek prevent marine pollution v.
savaşları önlemek prevent the wars v.
maliyeti önlemek prevent the cost v.
başkasına zarar vermesini önlemek stop someone from hurting anyone else v.
virüsün yayılmasını önlemek prevent the spread of virus v.
kalabalığın toplanmasını önlemek keep the crowd from gathering v.
kalabalığın toplanmasını önlemek keep the mob from gathering v.
kartelleşmeyi önlemek decartalize v.
kutuplaşmayı önlemek depolarise v.
olay/hadise/rezalet çıkmasını önlemek avoid a scene v.
kutuplaşmayı önlemek depolarize v.
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önlemek localise v.
virüsleri önlemek prevent viruses v.
önünü almak/önlemek be suppressed (before the situation became graver) v.
şişinmesini önlemek take the wind out of somebody's sails v.
kürek çekerken ses çıkmasını önlemek muffle the oars v.
değişmesini önlemek embalm v.
ahşabı şişirerek sızıntıyı önlemek için gemiyi suya sokmak binge [dialect] [uk] v.
şişirerek sızıntıyı önlemek için suda durmak binge [dialect] [uk] v.
tamamlanmasını önlemek break v.
dağılmasını önlemek hold up v.
(donmuş balık) depodayken ve nakliyat sırasında su kaybını önlemek için buz tabakası ile kaplamak glaze v.
faaliyetini önlemek choke v.
değişmesini önlemek condite [obsolete] v.
uzlaşmasını önlemek irreconcile [obsolete] v.
ihlalini yaptırımla önlemek sanction v.
erken davranıp önlemek forerun v.
kullanımını önlemek freeze v.
erken davranıp önlemek prevene [obsolete] v.
hareketini önlemek smother v.
hataların tekrarını önlemek prevent errors from being repeated v.
(artışı) önlemek restrict v.
(hareketi azaltarak) ağrıyı önlemek splint v.
(hareketi azaltarak) ağrıyı önlemek splinter [obsolete] v.
hırsızlığı önlemek üzere tasarlanmış antitheft adj.
sigara tüketimini önlemek için to prevent cigarette consumption adv.
sigara tüketimini önlemek için to prevent tobacco use adv.
sigara tüketimini önlemek için to prevent tobacco consumption adv.
Phrasals
durmasını önlemek keep up v.
briçte yüksek teklif vererek (rakibin) teklifini önlemek shut out v.
kuyuyu kapatarak (petrol) üretimini önlemek shut in v.
düşmesini/yıkılmasını önlemek buttress up v.
düşmesini/yıkılmasını önlemek buttress something up v.
golü önlemek charge down v.
bitki sırasının iki yanına karık açarak köklerin yayılmasını önlemek bar off v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için üstüne gitmek come down on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için elinden geleni yapmak come down on (someone or something) v.
(bir şeyin) önceden planlayarak veya hamle yaparak gerçekleşmesini önlemek rule out v.
(bir şeyi) önlemek get round (something) v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek guard against (someone or something) v.
birilerinin/bir şeyin dağılmasını önlemek hold someone or something together v.
bir şeyin dağılmasını önlemek hold something together v.
(bir şeyin olmasını) önlemek inhibit (something) from (doing something) v.
(bir şeyin bir şey yapmasını) önlemek inhibit (something) from (doing something) v.
olmasını önlemek inhibit from doing v.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) önlemek prevent (someone or something) from (doing something) v.
yapmasını önlemek prevent (someone) from doing v.
(bir şey) yapmasını önlemek/engellemek restrain from (something) v.
Colloquial
tilki avını önlemek için müdahale eden kimse sab [uk] n.
kullanıcıların internet sitesinden ayrılmalarını önlemek için kullanılan bir dizi yönteme verilen ad mousetrapping n.
(değeri kaybını önlemek, yüksek faizden yararlanmak için) bir ülkeden diğerine aniden aktarılan para hot money n.
bir riski/tehlikeyi önlemek için golf topunu atabileceğinden daha yakın bir mesafeye atmak lay up v.
Idioms
köpeğin koku almasın önlemek put a dog off the scent v.
(bir şeyi önlemek için) gerekli önlemleri almak take steps (to prevent something) v.
(bir şeyi önlemek için) girişimlerde bulunmak take steps (to prevent something) v.
zor bir durumu son anda /kıl payı önlemek get out of jail [uk] v.
şişinmesini önlemek take the wind out of sails v.
galeyanı önlemek sit on the lid v.
Speaking
hava kirliliğini önlemek için toplu taşıma kullanmalıyız we should use public transport in order to prevent air pollution expr.
Trade/Economic
haksız kazanç ve zenginleşmeyi önlemek için yasalarca konulan sorumluluk quasi contract n.
rekabeti önlemek için fiyatları kontrol altında tutan tüccarlar birliği pool n.
fiyatları yükseltmek veya rekabeti önlemek üzere uygulamaları yasaklayan yasal düzenlemeler antitrust legislation n.
artan işsizlik karşısında aileye ekmek getirenler işlerini kaybettikçe ailenin gelirindeki düşmeyi önlemek üzere başka aile bireylerinin de emek piyasalarına girmeye başlamaları görüşü added worker hypothesis n.
zarar ve cezayı önlemek amacı ile verilen ek süre days of grace n.
sahteciliği önlemek için kâğıt paraya konan işaret thread mark n.
Law
yatırımcıların dürüst olmayan teşebbüslere para yatırmalarını önlemek için çıkarılmış kanunlar blue sky law n.
Kişisel yaralanma davalarında mağdurun yasal harç ve avukatlık masraflarından çekinerek dava açmaktan kaçınmasını önlemek üzere getirilmiş bir kural (bu kurala göre avukatlık firması tazminat davasını kazanamazsa avukatlık ücreti almaz) no win no fee n.
borçlunun bir alacaklıya diğerinden önce ödeme yapmasını önlemek için para veya mülküne el koyma arrestment [scottish] n.
(ceza hukukunda) çifte yargılamayı önlemek için hafif suçu daha ağır suçla birleştirme merger n.
salyan franklarının kadınların tahta geçmesini önlemek için düzenledikleri kanun salic law n.
salyan franklarının kadınların tahta geçmesini önlemek için düzenledikleri kanun salique law n.
yürütmeyi önlemek prevent execution v.
kendi aleyhine tanıklık etmesini önlemek için tutukluya tanınan avukat tutma ve sessiz kalma haklarına ait veya ilişkin miranda adj.
Politics
bir mahalle ya da toplumda suçu önlemek için birbirinin malına göz kulak olma şeklindeki sivil savunma programı neighbourhood watch n.
1980'lerin sonlarında abd'nin honduras'ın ekonomik ve siyasi işlerine müdahale etmesini önlemek amacıyla kurulan radikal solcu bir terör örgütü moranzanist patriotic front n.
(abd'de) işçilerin istihdam sırasında yaralanmalarını veya hastalanmalarını önlemek için iş güvenliği ve sağlığı idaresi'ni kuran yasa occupational safety and health act n.
Industry
taşıma sırasında yüklerin kaymasını önlemek için yükü sabitleyip sıkıştıran işçi blocker n.
taşıma sırasında yüklerin kaymasını önlemek için yükü sabitleyip sıkıştıran işçi bracer n.
(buzda, karda kaymayı önlemek için ayakkabının altına takılan) demir uçlu aksesuar creepers n.
Insurance
sigortacının sorumlu olabileceği bir zararı önlemek veya azaltmak için maruz kalinan masraflar substituted expenses n.
Technical
aşırı ısınmalarını önlemek için kullanılan alçak basınçlı buhar ventilating steam n.
hava basıncının düşmesini önlemek için kullanılan borulu soğutucu aftercooler n.
kaza önlemek için kullanılan işareti levhası accident prevention tag n.
yakıt katkıları (aşınmayı önlemek için kullanılır) fuel additives n.
hamurun makineye yapışmasını önlemek için hamuru un ile kaplayan makine flour duster n.
su taşkınlarını önlemek için yapılmış set/bariyer flood barrier n.
belirli bir derinlikten su örnekleri elde etmeye yarayan, korozyonu önlemek için plastikten yapılmış bir alet niskin bottle n.
saat maşasından kaynaklı hataları önlemek için kullanılan cihaz remontoir n.
saat maşasından kaynaklı hataları önlemek için kullanılan cihaz remontoire n.
sarkmayı önlemek için takılan ilmekli kayış trace-bearer n.
sarkmayı önlemek için takılan ilmekli kayış lazy strap n.
(seramik) sırlı parçaların yapışmasını önlemek için fırınlama kabının altına serpilen gevşek malzeme bit n.
(seramik) sırlı parçaların yapışmasını önlemek için fırınlama kabının altına serpilen gevşek malzeme bitstone n.
yüzey yansımasını önlemek için lensi ince bir madde tabakasıyla kaplama blooming n.
uğultuyu önlemek için takılan özel maske bloop n.
temel işlevi suyun sızmasını önlemek olan esnek veya yarı esnek su geçirmez kaplama membrane n.
buhar kazanı hasarını önlemek için kullanılan bir cihaz hydrostat n.
ısı yayınımını önlemek için kazanların veya buhar odalarının dışında kullanılan yalıtım kaplaması clothing n.
halat iplerinin birbirine karışmasını önlemek için atılan düğüm crown n.
hasarı önlemek için kargo kutusundaki eşyalar arasına yerleştirilen malzeme divider n.
sürtünmeyi önlemek için kullanılan metal, ahşap, deri veya kanvas parçası scotchman n.
(patlamayı önlemek için) kuru kömür veya tozu su ile ıslatan kimse sprinkler n.
hareketini önlemek immobilize v.
kutupsallığını önlemek depolarize v.
hareketin meydana gelmesini önlemek restrain v.
kutupsallığını önlemek depolarise v.
hareketini önlemek immobilise v.
gölgeleri önlemek için yüz tuğlasına hafifçe meyil vermek hack v.
(yük arabasında) tahıl sızıntısını önlemek için delikleri ve çatlakları kapatmak cooper v.
(pozisyonu nedeniyle normal akım dağılımına müdahale eden bir nesne) elektrokaplamada tek tip birikintiyi önlemek shadow v.
Computer
yazılımın illegal kullanımını önlemek amacıyla bilgisayarın arkasına takılan fiş dongle n.
casus yazılım önlemek için gibi görünüp aslında kötü amaçlı olan aldatıcı yazılım rogue n.
(dosyanın) değiştirilmesini önlemek lock v.
(dosyanın) silinmesini önlemek lock v.
Electric
endüktif devredeki akım kesildiğinde kıvılcımlanmayı önlemek quench v.
Mechanic
yanal hareketi önlemek ve parçaları bağlamak için kullanılan flanş collar n.
akışkanlara direnç sağlamak, sızıntıyı önlemek, sıvıları birbirinden ayırmak gibi amaçlara yarayan cihaz labyrinth n.
Textile
kabarmasını önlemek için kumaşa uygulanan işlem anti-pilling n.
sıvı emilimini önlemek için kumaşlarda kullanılan çözelti repellent n.
kumaşın işlenmemiş kenarlarını sökülmesini önlemek için üst üste atılan uzun ilmeklerle dikme overcasting n.
kumaşın işlenmemiş kenarlarının sökülmesini önlemek için üst üste atılan uzun ilmeklerle yapılan dikiş overcasting n.
dokuma veya örme sırasında iplerin dolaşmasını önlemek için (iplikleri) buhara maruz bırakmak twist-set v.
ufak söküklerin genişlemesini önlemek için çift iplikle dikilmiş (kumaş) ripstop adj.
Architecture
yeni kesilmiş ağacın budaklarına reçinenin sızmasını önlemek için astar çekilmeden önce sürülen macun knotting n.
Construction
taşkınları önlemek için genellikle akarsu kıyılarına çekilen uzun duvar dyke n.
rutubetin yükselmesini önlemek için tuğla duvarın zemine yakın kısmındaki yatay geçirimsiz malzeme katmanı damp course n.
rutubetin yükselmesini önlemek için tuğla duvarın zemine yakın kısmındaki yatay geçirimsiz malzeme katmanı dampcourse n.
kalıbı kapatırken kırılgan yüzeylerle teması önlemek için pahlanan kalıp bölümü clearance n.
maddelerin döküm kalıbına yapışmasını önlemek için kullanılan ince yapılı madde parting n.
Automotive
taşın çarpmasıyla oluşacak zararları önlemek için uygulanan bir koruma yöntemi stone chip protection n.
iki veya üç tekerlekli motorlu araçların yetkisiz kullanımını önlemek amacıyla tasarlanmış koruyucu tertibatlar protective devices intended to prevent the unauthorized use of two-or three-wheel motor vehicles n.
aracın devrilmesini önlemek üzere tasarlanmış antiroll adj.
Aeronautic
sürüklenmeyi önlemek için kısmen rüzgara doğru yönelme crabbing n.
uçuşu önlemek ground v.
Marine
kanonun devrilmesini önlemek için yan tarafına yerleştirilen kütük outrigger n.
gürültüyü önlemek için set noise proof bank n.
küreğin kaybolmasını önlemek için bir ucu kürek ıskarmozuna diğer ucu küreğe tutturulmuş ip trailing line n.
müttefiklerin saldırmasını önlemek üzere, denizaltı ve diğer gemilerin geçmesi için belirlenmiş deniz yolu safety lane n.
suyun alta inmesini önlemek amacıyla gemi direğinin güverte ile kesiştiği kısmına tutturulmuş branda parçası mast coat n.
dümenin yükselmesini önlemek için milin boğazına veya çentiğine oturtulup bakırla kaplanmış tahta parçası wood lock n.
düşmanların gemiye çıkmasını önlemek için geminin yanında bulunan güçlü halatlar boarding nettings n.
denizcilerin gemiye çıkmak ve çıkılmasını önlemek için kullandığı mızrak boarding pike n.
teknenin veya mavnanın sallanmasını önlemek için kullanılan zincir veya bağlantı kolu hogchain n.
denizcilerin taşınmakta olan yükün kayıp gitmesini önlemek için kancanın açık ucunda kullandığı palamar mousing n.
dümen çubuğunun geçmesi için güvertede açılmış delikten su girmesini önlemek üzere kullanılan katranlı yelken bezinden yapılmış örtü rudder coat n.
kötü havada masadakilerin kayıp düşmesini önlemek için masaya konan bariyer fiddle n.
yükseltilip alçaltıldığında geminin borda kaplamalarına zarar gelmesini önlemek için kullanılan küçük ahşap blok shoe of an anchor n.
su girişini önlemek için sabitlenen ahşap bir çerçeve shot garland n.
demirlenmiş geminin halatının kirlenmesini önlemek tend v.
halatın çözülmesini önlemek için ucuna düğüm atmak veya küçük bir nesne takmak whip v.
orsalamayı önlemek için geminin ıskotalarını gerginleştirmek harden up v.
(kancayı) asılan şeyin kurtulmasını önlemek için parça ekleyerek sabitlemek mouse v.
Mining
suyun serbest akışını önlemek için kurulan küçük bent astyllen n.
maden koridorunda hava akımlarını yönlendirip gaz birikmesini önlemek için kullanılan bir perde damp sheet n.
maden koridorunda hava akımlarını yönlendirip gaz birikmesini önlemek için kullanılan bir bölme damp sheet n.
(maden kuyusunda) duvar veya kerestenin arkasına kil sıkıştırarak sızıntıyı önlemek coffer v.
Medical
cinsel birleşmeyi önlemek için klitoris dudaklarının birbirine dikilmesi infibulation n.
vücudun organ naklini reddetmesini önlemek için kullanılan ve bağışıklık sistemini baskılayan bir ilaç tacrolimus n.
servikal yetmezlikte düşük veya erken doğumu önlemek için rahim ağzına dikiş atılması cerclage n.
retina ayrılmasını önlemek için retinanın etrafına silikon bant geçirilmesi cerclage n.
hastalıkları önlemek için kimyasal ve ilaç kullanımı chemoprophylaxis n.
burnu ve ağzı kapatan ve özellikle ameliyatlarda mikropların yayılmasını önlemek için kullanılan steril gazlı bez mask n.
kasların devamlı kasılmasını önlemek için ele takılan rulo şeklindeki atel handroll n.
elektrik şokları kullanarak kalp kası hareketini önlemek defibrillate v.
(ilaçlarla) fizyolojik işlevi önlemek block v.
sıkışıklığı önlemek decongest v.
kan toplanmasını önlemek decongest v.
enfeksiyonu önlemek için iyotla tedavi etmek iodize v.
enfeksiyonu önlemek için iyotla tedavi etmek iodise v.
Pharmaceutics
doku veya organ reddini önlemek için kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaç rapamycin n.
doku veya organ reddini önlemek için kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaç sirolimus n.
eski dönemlerde yaranın üzerine serpmek, terlemeyi önlemek gibi amaçlarla kullanılan tıbbi toz karışım catapasm n.
ishali önlemek için hazırlanan kireçtaşı, tarçın, şeker ve arap zamklı su karışımı chalk mixture n.
kadınlarda menopoz sonrası osteoporozu önlemek veya tedavi etmekte kullanılan bir ilaç alendronate n.
kadınlarda menopoz sonrası osteoporozu önlemek veya tedavi etmekte kullanılan bir ilaç fosamax® n.
kan pıhtılarını ve felci önlemek için kullanılan antikoagülan bir ilaç apixaban® n.
sıtmayı önlemek veya tedavi etmek için kullanılan ve oral yoldan alınan sentetik bir ilaç mefloquine n.
migreni önlemek için maleat formunda kullanılan bir ilaç methysergide n.
kanamayı önlemek veya azaltmak için kullanılan ilaçlar hemostatic drugs n.
mide bulantısı ve dimenhidrinatı önlemek için kullanılan bir antihistamin markası gravol® n.
bazı kanser ve anoreksiya hastalarında iştah kaybını önlemek için kullanılan bir ilaç dronabinol n.
hiv virüsünün çoğalmasını önlemek için kullanılan bir proteaz inhibitörü saquinavir n.
ilişki sonrası hamileliği önlemek için alınan (hap) morning-after adj.
Veterinary
mıyazı önlemek için hayvanın derisinin bir parçasını almak mules v.
(hindi civcivinin) gagasının üzerinden sarkan et parçasını kannibalizm riskini önlemek için kesmek desnood v.
Food Engineering
kullanıcıya olası bir zarar vermesini önlemek amacıyla zorunlu bir onarım için üretici tarafından ürünün geri istenmesi food recall n.
(kaymağı) yağ kaybını önlemek ve ürünün lezzetini artırmak için yayıklama öncesi bakteriyel faaliyetlerle ekşitmek ripen v.
Gastronomy
özellikle latin amerika'da protein eksikliğiyle bağlantılı hastalıkları önlemek için kullanılan ucuz ve yüksek proteinli bir gıda incaparina n.
Physics
manyetizmayı önlemek demagnetise v.
manyetizmayı önlemek demagnetize v.
yüzey yansımasını önlemek için lensi ince bir madde tabakasıyla kaplamak bloom v.
Chemistry
koagülasyonu önlemek için oksalat eklemek oxalate v.
tepkimesini önlemek deactivate v.
(kürkü) keçeleşmeyi önlemek için cıva çözeltisiyle işlemek secrete v.
(katalizör) faaliyetini önlemek poison v.
Biology
protein ve işletici kalıtın birleşmesi ile genetik transkripsiyonu önlemek repress v.
protein sentezini önlemek repress v.
Botanic
bitkinin başka yere nakli sırasında nem kaybını önlemek için uygulanan madde antidesiccant n.
bitkinin kendi kendine tozlaşmasını önlemek için çiçeğindeki erkek organlarını kesmek emasculate v.
Agriculture
terleme yoluyla su kaybını önlemek için yapraklara püskürtülen kimyasal anti-transpirant n.
meyve bahçelerindeki don hasarını önlemek için hava akımını sağlayan büyük pervane wind machine n.
mantar sporlarının enfekte etmesini önlemek için budama alanlarına uygulanan kimyasal bir ilaç wound paint n.
(inek, at) hayvanın çitlerden atlamasını önlemek için tasarlanan bir cihaz poke n.
rüzgarlı havada sarsıntıyı önlemek amacıyla bitki kökünü toprakla örtmek earth up v.
(tavuk, koyun gibi hayvanları) böceklenmelerini önlemek amacıyla kısa süreliğine sıvı bir kimyasala batırmak dip v.
Breeding
tekrar sayılmasını önlemek için kuyruğu kısa kesilmiş büyükbaş hayvan bangtail [australia] n.
tekrar sayılmasını önlemek için kuyruğu kısa kesilmiş büyükbaş hayvanlardan oluşan sürü bangtail muster [australia] n.
sağım sırasında süt ineğinin tekme atmasını önlemek için bacaklarına geçirilen zincir kicker chain n.
dişi hindilerin çiftleşme sırasında yaralanmasını önlemek için kullanılan çadır bezinden yapılmış kılıf saddle n.
(hastalık bulaşını önlemek için) otlanmayı durdurmak spell [australia] v.
Forestry
kontrolsüz büyümeyi önlemek için ağaç gövdesinden halka kesen kimse ringer n.
eskiden ingiltere'de köpeklerin geyiklerin peşinden koşmasını önlemek için yapılan bir orman mahkemesi court of regard n.
eskiden ingiltere'de köpeklerin geyiklerin peşinden koşmasını önlemek için yapılan bir orman mahkemesi survey of dogs n.
düşen ağacın parçalanmasını önlemek için zemini hazırlamak bed v.
kontrolsüz büyümeyi önlemek için ağaç gövdesinden halka kesmek ring v.
Fishery
nehirde balık geçişini önlemek için konulan set heck [dialect] [northern english] n.
köpekbalıklarının koy veya körfeze girişlerini önlemek için gerilen uzun ağ shark mesht [australia] n.
köpekbalıklarının koy veya körfeze girişlerini önlemek için gerilen uzun ağ shark net [australia] n.
geri tepmeyi önlemek için kasnağın hızını başparmakla geciktirmek thumb v.
Social Sciences
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu bubble n.
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu pod n.
cinsel birlikteliği önlemek için genital organın halka benzeri alet ile kapatılması inflbulation n.
History
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama miserere n.
Environment
çevre kirliliğini önlemek için havadaki karbondioksiti yakalama carbon capture n.
akan suyu kademeli olarak saptırıp erozyonu önlemek için tasarlanmış kavisli yüzey bucket n.
böceklerin ağaca tırmanmasını önlemek için gövdeye sarılan yağlı veya yapışkan bant greaseband n.
Military
düşmanın bir bölgeye geçişini önlemek üzere inşa edilmiş bir tür sur trocha n.
denizin kontrolünü ele geçirmek veya düşman tarafından ele geçirilmesini önlemek için denizde, denizaltında veya denizin hava sahasında yapılan operasyon maritime operation n.
batı'nın doğru istihbarat almasını önlemek amacıyla sovyet ordusu tarafından askeri yanıltma teknikleri kullanılması maskirovka n.
patlayıcı gibi tehlikeli maddelerin izini sürmek veya kalpazanlık suçlarını önlemek için kullanılan mikroskobik ve izlenebilir bir kimlikleme partikülü microtaggant® n.
düşmanın gözünü korkutup saldırmasını önlemek amacıyla büyük bir askeri gücü sürekli hazırda bulundurma deterrence n.
doğal afet veya düşman saldırısı durumunda can ve mal kaybını önlemek için sivil gönüllülerden oluşan bir organın aldığı acil durum önlemleri civil defense (cd) n.
(düşmanın) cepheyi yarıp geçmesini önlemek contain v.
(bomba, mayın) patlamasını önlemek deactivate v.
(bomba, mayın vb.) patlamasını önlemek deactivate v.
Hunting
kırbaçlayarak tazıların sürüden ayrılmasını önlemek whip in v.
ateş ederken gaz kaçağını önlemek için (atım yatağını) tıkamak obturate v.
Sport
kalecinin golü önlemek için topun üzerine yatması smother n.
beysbolda vuruş alanı dışında olduğu düşünülen bir atışı önlemek için yapılan vuruş check swing n.
beysbolda vuruş alanı dışında olduğu düşünülen bir atışı önlemek için yapılan vuruş checked swing n.
bisiklet sürerken ayağın bisiklet pedalından kaymasını önlemek için ayak parmaklarının yerleştirildiği uç toeclip n.
bisiklet sürerken ayağın pedaldan kaymasını önlemek için ayak parmaklarının yerleştirildiği uç toe clip n.
körlingde kaymayı önlemek için ayakkabıya takılan çivili demir tramp n.
küreğin ıskarmozdan kurtulmasını önlemek için kullanılan mafsallı kanca gate n.
kazayı önlemek için sörf tahtasından veya kayaktan atlamak bail out v.
(hokeyde) topun kaymasını önlemek için sopayı öne arkaya hareket ettirerek topu ele geçirmek cradle v.
(bilardoda) rakibin doğrudan atış yapmasını önlemek snooker v.
(jimnastikte yaralanmayı önlemek için) sporcuyu izleyip yardım etmek spot v.
(basketbolda rakibin sayı kazanmasını önlemek için) top ile oynamaya devam etmek stall v.
(basketbolda rakibin sayı kazanmasını önlemek için) top sahipliğini sürdürmek stall v.
Baseball
sopanın kalın kısmıyla vurmasını önlemek için (vurucuya) iç atış atmak jam v.
rakip atıcının sayı almasını önlemek save v.
Card
hileyi önlemek için destenin üstündeki kart yerine dağıtılan kart second n.
Music
gitar gövdesinin pena ve tırnak vuruşlarından zarar görmesini önlemek amacıyla kullanılan ve bazı çalgılarda elektronik donanımı da taşıyan ince tabaka pickguard n.
Painting
destek sağlamak ve kırışmayı önlemek için tuvalin arkasına yapıştırılan ahşap şeritli yapı cradle n.
Cinema
sinema filmi ekibinde sahneler arasındaki tutarsızlıkları önlemek ve kurguyu kolaylaştırmak için çekimin detaylarının kaydedilmesinden sorumlu çalışan continuity girl n.
sinema filmi ekibinde sahneler arasındaki tutarsızlıkları önlemek ve kurguyu kolaylaştırmak için çekimin detaylarının kaydedilmesinden sorumlu çalışan continuity clerk n.
Printery
(bulaşmayı önlemek için) sayfa aralarına yerleştirilen temiz kağıt slipsheet n.
Archaic
büyümesini önlemek stint v.
Engineering
depremlerde tehlike oluşturabilecek toprak sıvılaşmasını önlemek için titreşimli sonda kullanımı vibroflotation n.
yeni sistemleri edinme maliyetini azaltıp araştırma ve geliştirme çabalarının iki kez tekrarlanmasını önlemek için kurulan sistem, alt sistem, cihaz ve bileşenler common use alternatives n.
Slang
rakibin tutmasını önlemek için topu hızlı bir şekilde yere atmak anlamına gelen bir dört köşeli top oyunu terimi cherry bomb [us] n.
bilgi sızıntılarını tespit edip önlemek için tutulmuş casus plumber n.
büyüsünü önlemek nip v.
iyi savunma yaparak rakibin hücumunu önlemek d out [australia] v.