önyargı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

önyargı



Sens de "önyargı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 26 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
önyargı bias n.
önyargı prejudice n.
General
önyargı prejudgment n.
önyargı preconceived opinion n.
önyargı forejudge n.
önyargı prepossession n.
önyargı prejudgement n.
önyargı jaundice n.
önyargı bias n.
önyargı prejudice n.
önyargı coloring n.
önyargı colouring n.
önyargı fixed idea n.
önyargı preconceit [obsolete] n.
önyargı preconceived idea n.
önyargı preconceived notion n.
önyargı prejudicacy [obsolete] n.
önyargı prenotion n.
önyargı preopinion n.
önyargı presentiment n.
Colloquial
önyargı prior opinion n.
Trade/Economic
önyargı bias n.
Law
önyargı prejudice n.
önyargı prevention [obsolete] n.
Electric
önyargı bias n.
Archaic
önyargı anticipation n.

Sens de "önyargı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 46 résultat(s)

Turc Anglais
General
etnik önyargı ethnic prejudice n.
önyargı önleme/bastırma bias suppression n.
önyargı önleme/bastırma bias-suppression n.
gurur ve önyargı pride and prejudice n.
yaygın önyargı widespread prejudice n.
fiziksel engelli insanlara karşı önyargı ableism n.
bilinçsiz önyargı unconscious bias n.
etnik kökenden kaynaklanan önyargı ethnicism n.
(birine ya da bir şeye) karşı önyargı bias against (someone or something) n.
birine ya da bir şeye karşı önyargı bias someone against someone or something n.
objektif değerlendirmeyi engelleyen önyargı one-sidedness n.
aşırı önyargı irrational hostility n.
olumlu önyargı prepossession n.
olumsuz önyargı scunner n.
insanlara karşı önyargı prosopolepsy n.
önyargı verdirmek prejudice v.
bir ırka karşı başka bir ırkta önyargı ya da korku uyandırmak race-bait v.
önyargı oluşturmak preconceit v.
önyargı ile incitmek prejudice v.
önyargı ile dezavantajlı duruma getirmek prejudice v.
olumlu önyargı yaratmak prepossess [obsolete] v.
önyargı ifade eden presentimental adj.
bir özelliğe dayalı önyargı veya ayrımcılık anlamı veren son ek -ism suf.
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı önyargı beslemek slant against (someone or something) v.
(birinde birine/bir şeye) karşı önyargı yaratmak/oluşturmak prejudice (one) against (someone or something) v.
-e karşı önyargı beslemek slant against v.
Phrases
hiçbir önyargı olmaksızın without any prejudice expr.
Colloquial
-e karşı önyargı bias against adj.
önyargı cahilliktir prejudice is ignorance expr.
Idioms
(birisine ya da bir şeye) karşı önyargı bias against (someone or something) n.
-e karşı önyargı prejudice against adj.
Law
önyargı veya taraf tutma olmaksızın without prejudice n.
önyargı olmaksızın wp (without prejudice) n.
Politics
ırkçı önyargı racial prejudice n.
mahalli önyargı local prejudice n.
yerel önyargı local prejudice n.
Psychology
algısal önyargı perceptual bias n.
bilişsel önyargı tadili cognitive bias modification n.
bilişsel önyargı değişimi cognitive bias modification n.
bilişsel önyargı cognitive bias n.
kendine hizmet eden önyargı self-serving bias n.
sosyoekonomik önyargı socioeconomic bias n.
Social Sciences
kültürel önyargı cultural bias n.
dinlerinden ötürü belirli gruplara karşı önyargı faith hate n.
dini önyargı sebebiyle işlenen suç faith hate n.
Archaic
önyargı ile prejudicately adv.