Historique

(birine bir şeyi) vermek

Sens de "(birine bir şeyi) vermek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Phrasals
1	Phrasals	(birine bir şeyi) vermek	give (something) to (someone) v.

Sens de "(birine bir şeyi) vermek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 92 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	allah birine bir şeyi vermek	be endowed with v.
2	General	bir şeyi birine vermek	put something down to v.
3	General	bir şeyi birine elden vermek	hand something to someone v.
4	General	birine bir şeyi elden geri vermek	hand something back to someone v.
5	General	birine bir şeyi ödünç vermek	lend something out to someone v.
6	General	birine bir şeyi ödünç vermek	lend something to someone v.
Phrasals
7	Phrasals	birine bir şeyi söz vermek	promise something to someone v.
8	Phrasals	birine bir şeyi söz vermek/garanti etmek/taahhüt etmek	reassure someone of something v.
9	Phrasals	birine bir şeyi vermek/teslim etmek	pass something along v.
10	Phrasals	birine ihtiyacı olan bir şeyi vermek	supply someone with v.
11	Phrasals	birine bir şeyi vermek/teslim etmek	pass something along (to somebody) v.
12	Phrasals	bir şeyi birine vermek	render something up to someone v.
13	Phrasals	birine bir şeyi vermek/teslim etmek	pass along something (to somebody) v.
14	Phrasals	bir şeyi birine vermek	render something to someone v.
15	Phrasals	birine bir şeyi aktarmak/vermek	relay something to someone v.
16	Phrasals	birine bir şeyi yapacağına dair güvence vermek	reassure someone of something v.
17	Phrasals	bir şeyi birine vermek	give something to someone v.
18	Phrasals	birine bir şeyi uzatmak/vermek	reach something up to someone v.
19	Phrasals	birine bir şeyi emanet/ödünç vermek	entrust someone with someone or something v.
20	Phrasals	(birine/bir şeye bir şeyi) kiraya vermek	lease (something) to (someone or something) v.
21	Phrasals	bir şeyi birine kiraya vermek	lease something (out) to someone v.
22	Phrasals	birine bir şeyi kontratla kiraya vermek	lease something (out) to someone v.
23	Phrasals	(bir şeyi) birine geri vermek	return from (something or some place) v.
24	Phrasals	(birini/bir şeyi birine) vermek	release (someone or something) to (one) v.
25	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	rest something in someone or something v.
26	Phrasals	birini/bir şeyi birine ele vermek	reveal someone or something to someone v.
27	Phrasals	(bir şeyi birine) ödünç vermek	loan (something) out (to one) v.
28	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allot something to someone or something v.
29	Phrasals	birine bir şeyi haber vermek	report something to someone v.
30	Phrasals	(bir şeyi birine/bir şeye) vermek	put (something) in with (someone or something) v.
31	Phrasals	birine bir şeyi yapmaması için akıl vermek	advise someone against doing something v.
32	Phrasals	birine bir şeyi yapmaması konusunda nasihat vermek	advise someone against doing something v.
33	Phrasals	(birine bir şeyi) yapmaması için akıl vermek	advise (one) against (something) v.
34	Phrasals	(birine bir şeyi) yapmaması konusunda nasihat vermek	advise (one) against (something) v.
35	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allocate something to someone or something v.
36	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allocate something between someone or something v.
37	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allocate something among someone or something v.
38	Phrasals	birine bir şeyi yapmaması için akıl vermek	advise someone against doing something v.
39	Phrasals	birine bir şeyi yapmaması konusunda nasihat vermek	advise someone against doing something v.
40	Phrasals	(birine bir şeyi) yapmaması için akıl vermek	advise (one) against (something) v.
41	Phrasals	(birine bir şeyi) yapmaması konusunda nasihat vermek	advise (one) against (something) v.
42	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allocate something to someone or something v.
43	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allocate something between someone or something v.
44	Phrasals	bir şeyi birine/bir şeye vermek	allocate something among someone or something v.
45	Phrasals	birine bir şeyi haber vermek	apprise someone of something v.
46	Phrasals	birini/bir şeyi birine/bir şeye vermek	assign someone or something to someone or something v.
47	Phrasals	(birine bir şey) için (bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek	award (one) (something) for (something) v.
48	Phrasals	(birine/bir şeye bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek	award (someone or something) (something) v.
49	Phrasals	(birine bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek	award (something) to (one) v.
50	Phrasals	bir şeyi birine vermek	deliver something up to someone v.
51	Phrasals	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) vermek	deliver (someone or something) to (someone or something) v.
52	Phrasals	(bir şeyi birine) vermek	deliver (something) up to (one) v.
53	Phrasals	bir şeyi birine geri vermek	feed something back to someone v.
54	Phrasals	(birine bir şeyi) hediye olarak vermek	give (something) to (someone) v.
55	Phrasals	birini/bir şeyi (birine/bir şeye) geri vermek	give someone or something back (to someone or something) v.
56	Phrasals	bir şeyi (birine/bir şeye) vermek	give something over (to someone or something) v.
57	Phrasals	(birine bir şeyi ödül olarak) vermek	grant (something) to (someone) v.
58	Phrasals	(bir şeyi birine) teslim etmek/vermek	hand (something) in to (one) v.
59	Phrasals	(birine bir şeyi) elden geri vermek	hand back to (someone) v.
60	Phrasals	bir şeyi (daha aşağıda bulunan) birine vermek/uzatmak	hand something down v.
61	Phrasals	bir şeyi kendinden küçük/daha genç birine vermek/bırakmak/devretmek	hand something down v.
62	Phrasals	bir şeyi (birine) vermek	hand something over v.
63	Phrasals	bir şeyi (birine) geri vermek	hand something over v.
64	Phrasals	(birine bir şeyi) haber vermek	inform (one) about (something) v.
65	Phrasals	(birine bir şeyi) haber vermek	inform (one) of (something) v.
66	Phrasals	(birine bir şeyi) ödünç vermek	lend (something) out (to one) v.
67	Phrasals	(birine bir şeyi) ödünç vermek	lend (something) to (one) v.
68	Phrasals	(bir şeyi birine) ödünç vermek	loan (something) to (one) [us] v.
69	Phrasals	(birine bir şeyi) haber vermek	notify (one) of (something) v.
70	Phrasals	(bir şeyi birine) teslim etmek/vermek	pass (something) in to (one) v.
71	Phrasals	(bir şeyi birine) fırlatarak/atarak vermek	pass (something) to (one) v.
72	Phrasals	(bir şeyi birine) yeniden basıp vermek	reissue (something) to (one) v.
Colloquial
73	Colloquial	(birine bir şeyi) ödünç vermek	lend (one) (something) v.
Idioms
74	Idioms	bir şeyi birine teslim etmek/vermek	hand something in to someone v.
75	Idioms	bir şeyi birine vermek/pas etmek/paslamak	hand something off v.
76	Idioms	bir şeyi birine teslim etmek/vermek	pass something in to someone v.
77	Idioms	(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek	give (one) (the right of) first refusal v.
78	Idioms	(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek	give (one) (the right to) first refusal v.
79	Idioms	(bir şeyi yapmak için) önce (birine) şans vermek/tanımak	give (someone) the first crack at (something) v.
80	Idioms	(bir şeyi yapmada) önce (birine) fırsat vermek/tanımak	give (someone) the first crack at (something) v.
81	Idioms	(bir şeyi yapmada) önceliği (birine) vermek/tanımak	give (someone) the first crack at (something) v.
82	Idioms	(birine) aslında göründüğü kadar iyi olmayan bir şeyi iyiymiş gibi satmak/vermek	hand (one) a lemon v.
83	Idioms	bir şeyi başka birine vermek	hand on the torch v.
84	Idioms	(birine bir şeyi) başarma/elde etme şansı vermek	put (one) in the way of (something) v.
85	Idioms	(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek	give (one) (the right of) first refusal v.
86	Idioms	(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek	give (one) (the right to) first refusal v.
87	Idioms	(birine bir şeyi) kabul etmesi/(bir şeye) ev sahipliği yapması için resmi olarak izin vermek	give (one) (the) clearance to have (something) v.
88	Idioms	(birine bir şeyi) başarma, elde etme şansı vermek	give (one) a shot at (something) v.
89	Idioms	(birine bir şeyi) faiziyle geri vermek/ödemek	give (something) back (to someone) with interest v.
90	Idioms	(birine bir şeyi) altın tepside sunmak/vermek	give (something) to (one) on a (silver) platter v.
91	Idioms	(birine bir şeyi) altın tepside sunmak/vermek	give (something) to (one) on a plate v.
92	Idioms	(birine bir şeyi) tepside sunmak/vermek	hand (something) to (someone) on a plate v.