a little - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

a little

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "a little" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 9 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
a little adv. azıcık
a little adv. bir parça
a little adv. biraz
General
a little adv. bir miktar
a little adv. biraz
a little adv. az buçuk
a little adv. çat pat
a little adv. az
a little adv. bir dirhem

Sens de "a little" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
a little bit adv. azıcık
a little bit adv. birazcık
a little later adv. birazdan
in a little while adv. birazdan
General
a little garden n. küçük bir bahçe
a little request n. küçük bir istek
a little flesh wound n. küçük bir sıyrık
a little flesh wound n. ufak bir sıyrık
quite a little n. çok sayıda olan şey
quite a little n. büyük miktar
quite a little n. büyük ölçü
quite a little n. büyük oran
a little something n. küçük bir şey
a little something n. az miktar
a little of us n. biraz bizden
dig in a little v. ayrıntıya girmek
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz atlatmak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz kurtulmak
know a little v. az bilmek
wait a little while v. az beklemek
eat a little v. az yemek
get outdoors a little v. biraz dışarı çıkmak
have a little nap v. kestirmek (kısa uyku)
have a little nap v. birazcık kestirmek
scream like a little girl v. küçük bir kız gibi bağırmak
find the assignments a little unchallenging v. verilen görevleri biraz basit bulmak
discuss a little problem v. küçük bir sorunu tartışmak
show a little love v. biraz sevgi göstermek
do a little research about someone v. biri hakkında küçük bir araştırma yapmak
do a little research about someone v. biri hakkında ufak bir araştırma yapmak
punch a little child v. küçük bir çocuğa yumruk atmak
look like a little angel v. küçük bir melek gibi görünmek
act a little strange lately v. son zamanlarda biraz garip davranmak
have a little too much to drink v. içkiyi biraz fazla kaçırmak
have a little party v. küçük bir parti vermek
die a little bit every day v. her gün birazcık daha ölmek
go a little heavy on the eye makeup v. göz makyajını biraz abartmak
be a little late v. biraz geç kalmak
be a little sad v. biraz üzülmek
get a little upset v. biraz üzülmek
a little bit ill adj. biraz hasta
a little of adj. -in birazını
a little while ago adv. henüz
a little while ago adv. biraz önce
for a little adv. kısa bir zaman için
not a little adv. ziyadesiyle
not a little adv. bir hayli
a little way off adv. biraz uzakta
for a little while adv. kısa bir süreden beri
a little at a time adv. bölüm bölüm
a little bit adv. bir parça
not a little adv. epey
a little later adv. biraz sonra
for a little while adv. birsüre
for a little adv. azıcık
in a little while adv. kısa sürede
a little more time adv. bir müddet daha
a little bit late adv. azıcık geç
a little bit late adv. biraz geç
a little while back adv. yakın zaman önce
after a little while adv. kısa bir süre sonra
a little bit of both adv. ikisinden de biraz
a little too much adv. biraz çok
a little bit more adv. çok az daha
a little beyond adv. az ötesinde
a little bit more adv. birazcık daha
quite a little adv. oldukça fazla
Phrasals
find (someone or something) a little off v. (birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak
find (someone or something) a little off v. (birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak
find (someone or something) a little off v. (birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak
Phrases
a little bit louder n. biraz daha yüksek (ses)
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. göründüğü yaşta
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. gözünün gördüğü yaşta
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. yaşını söylemeyip soruyu geçiştirmek için söylenen bir söz
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. sarı yelve'nin ötüşünü belirtmek üzere kullanılan yansıtma ifade
a little from column a, a little from column b expr. hem ondan hem de şundan
a little from column a, a little from column b expr. hem birinden hem ötekinden
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. yaş sorulduğunda verilen muğlak cevap
you can't be a little bit pregnant expr. çok az hamile olamazsın
you can't be a little bit pregnant expr. ya içindesin ya dışında
you can't be a little bit pregnant expr. işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli
you can't be a little bit pregnant expr. öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek
you can't be a little bit pregnant expr. üşenenin/erinenin oğlu kızı olmaz
you can't be a little bit pregnant expr. çalışmayanın kısmeti olmaz
you can't be a little bit pregnant expr. ya hep ya hiç
you can't be a little bit pregnant expr. ya herrü ya merrü
you can't be a little bit pregnant expr. canla başla çalışmak lazım öyle yarım ağızla/gönülle iş yapılmaz
you can't be a little bit pregnant expr. gebelik yarım olmaz
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. sarı çintenin (sarı kiraz kuşu) ötüşünü andıran bir yansımalı/onomatopeik ifade
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. sarı yelve'nin ötüşünü belirtmek üzere kullanılan yansıtma ifade
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. bir parça ekmek, peynir istemez
a little goes a long way expr. az miktarda kullanımı yeterlidir
even a little expr. az da olsa
once upon a time there was a little girl expr. bir zamanlar küçük bir kız varmış
to exaggerate a little expr. biraz abartırsak
a little while before expr. den/e bir süre önce
a little while before expr. çok az bir süre önce
more than a little expr. çok
more than a little expr. önemli ölçüde
more than a little expr. az değil
more than a little expr. oldukça
more than a little excited expr. çok heyecanlı
more than a little excited expr. oldukça heyecanlı
Proverb
a little stone may upset a large cart ummadık taş baş yarar
many a little makes a mickle damlaya damlaya göl olur
a little knowledge is a dangerous thing yarı cahilden kork
difficult is done at once; the impossible takes a little longer zoru hemen yaparız; imkansız, biraz zaman alır
little knowledge is a dangerous thing yarı cahilden kork
little learning is a dangerous thing yarı cahilden kork
little learning is a dangerous thing az bilmek tehlikelidir
little knowledge is a dangerous thing az bilmek tehlikelidir
a little fire is quickly trodden out yılanın başı küçükken ezilir
a little fire is quickly trodden out yılanın başını küçükken ezeceksin
a little fire is quickly trodden out bir problemi küçükken çözmek gerekir ki büyüyüp çözülmeyecek hale gelmesin
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never killed anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never killed anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never killed anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never killed anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little learning is a dangerous thing yarı cahilden kork
a little learning is a dangerous thing az bilmek tehlikelidir
a little too late is much too late biraz bile gecikse iş işten geçmiş olur/demektir
a little too late is much too late gecikme gecikmedir
a little too late is much too late gecikmenin azı çoğu yoktur
beware of little expenses; a small leak will sink a great ship küçük harcamalara dikkat et, küçük bir sızıntı kocaman bir gemiyi batırır
beware of little expenses; a small leak will sink a great ship görünmeyen küçük harcamalar zamanla tüm kaynakları/sermayeyi tüketir
many a little makes a muckle damlaya damlaya göl olur
Colloquial
(a little/bit) rough around the edges n. akşamdan kalma
a little honesty n. biraz dürüstlük
(a little/bit) rough around the edges n. kaba saba
a little family problem n. küçük bir ailevi problemi
a little family problem n. küçük bir aile problemi
a little terrace n. ufak bir teras
be (a bit, a little) on the cold, small v. (biraz) soğuk, küçük olmak
be (a bit, a little) on the cold, small v. (azıcık) soğuk, küçük kaçmak
be a little shook up v. biraz sarsılmak
be a little angry v. biraz kızgın olmak
come a little closer v. biraz yaklaşmak
go for a little ride v. küçük bir yolculuğa çıkmak
look (a little/bit) off v. (biraz) hasta gibi görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) solgun görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) sağlıksız görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) keyifsiz görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) rahatsız görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) bitkin görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) neşesiz görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) huzursuz görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) morali bozuk görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) garip görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) tuhaf görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) uygunsuz durmak
look (a little/bit) off v. (biraz) anormal görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) standardın altında durmak
look (a little/bit) off v. (biraz) bozuk gibi görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) çürümüş/bozulmuş gibi görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) bozuk/bozulmuş gibi durmak
show (some/a little) ankle v. ayak bileğini/bileğinin birazını göstermek
show (some/a little) ankle v. ayak bileğini/bileğinin bir kısmını açıkta bırakmak
be a little off v. biraz soluk olmak
be a little off v. biraz solgun olmak
be a little off v. biraz keyifsiz olmak
be a little off v. biraz rahatsız olmak
be a little off v. biraz hasta olmak
be a little off v. biraz sorunlu olmak
be a little off v. biraz bitkin olmak
be a little off v. bir tahtası eksik olmak
be a little off v. biraz tuhaf olmak
be a little off v. biraz garip olmak
be a little off v. biraz yanlış olmak
be a little off v. biraz normal dışı olmak
be a little off v. biraz bozuk olmak
be a little off v. biraz düşük nitelikli olmak
be a little off v. biraz bozulmuş olmak
be a little off v. biraz çürümüş olmak
be a little off v. bozulmaya/çürümeye başlamak
a little bit adv. bir tık
a little dab'll do ya [us] expr. az bir miktar kafi
a little dab'll do ya [us] expr. az bir miktar yeterli
perhaps a little later expr. belki az sonra
perhaps a little later expr. belki biraz sonra
a little expensive expr. biraz pahalı
a little weird expr. biraz tuhaf
a little this a little that expr. biraz şundan biraz bundan
a little stressed expr. biraz stresli
a little skinny expr. biraz sıska
with a little money expr. çok az bir parayla
(a little/bit) rough around the edges expr. görgüsüz
a little is better than none expr. hiç yoktan iyidir
(a little/bit) rough around the edges expr. kaba ama iş görür
(a little/bit) rough around the edges expr. kültürsüz
a little game expr. küçük bir oyun
only a little longer expr. sadece kısa bir süre sonra
(a little/bit) rough around the edges expr. vasat ama işe yarar
a little dab'll do ya expr. azıcık
a little dab'll do ya expr. bir damla
a little dab'll do ya expr. bir tutam
a little dab'll do ya expr. bir çimdik
a little dab'll do ya [us] expr. azıcık kafi
a little dab'll do ya [us] expr. azıcık yeterli
a little dab'll do ya [us] expr. bir tutam yeterli
a little dab'll do ya [us] expr. bir gıdım kafi
a little dab'll do ya [us] expr. bir damla yeterli
a little dab'll do ya [us] expr. bir tutam kafi
a little dab'll do ya [us] expr. bir çimdik yeterli
a little dab will do you [us] expr. azıcık kafi
a little dab will do you [us] expr. azıcık yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir tutam yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir gıdım kafi
a little dab will do you [us] expr. bir damla yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir tutam kafi
a little dab will do you [us] expr. bir çimdik yeterli
you look a little peaked expr. kusacak gibi duruyorsun
you look a little peaked expr. fenalaşacak gibi görünüyorsun
you look a little peaked expr. kusacak gibisin
in a little bit expr. yakında
in a little bit expr. birazdan
in a little bit expr. az sonra
in a little bit expr. hemen
in a little bit expr. kısa süre içinde
in a little bit expr. biraz sonra
in a little bit expr. çok geçmeden
a little birdie told me expr. kuşlar söyledi
a little birdie told me expr. bana kuşlar söyledi
a little birdie told me expr. küçük bir kuş söyledi
a little later, perhaps expr. belki birazdan
a little later, perhaps expr. belki biraz sonra
a little later, perhaps expr. belki daha sonra
a little later, perhaps expr. daha sonra belki
a little later, perhaps expr. birazdan belki
a little of this a little of that expr. biraz ondan biraz şundan
see you in a (little) while exclam. birazdan görüşürüz
see you in a (little) while exclam. gün içerisinde görüşürüz
Idioms
a little green n. tecrübesiz
a little pot is soon hot n. küçük enişte
a lonely little petunia in an onion patch n. bataklıktaki çiçek
a little green n. deneyimiz
a little pot is soon hot n. öfkeli şirin
a lonely little petunia in an onion patch n. bir ortamda sırıtma
a little green n. toy
a little pot is soon hot n. patlamaya hazır bomba gibi olan kimse
a lonely little petunia in an onion patch n. ait hissetmediğin yerde bulunma
a little green n. acemi
a little pot is soon hot n. barut fıçısı gibi olan kişi
a lonely little petunia in an onion patch n. bir ortama yakışmama
a little green n. çaylak
a little pot is soon hot n. kızdırması kolay olan kişi
a lonely little petunia in an onion patch n. kel alaka olma
little frog in a big pond n. büyük denizde küçük balık
a nice little earner (brit) n. çok para kazandıran iş
a little horror n. haşarı/azgın ufaklık
a nice little earner (brit) n. karlı iş
a little tin god n. kendisini dev aynasında gören
a little bird told me n. kuşlar söyledi
a little horror n. küçük/tam bir canavar
a big fish in a little pond n. küçük denizde büyük balık
a little tin god n. küçük dağları ben yarattım havalarında
a little tin god n. küçük dağları ben yarattım diyen kimse
a little bird n. (kim olduğu söylenmeyen bir haberci anlamında) kuşlar
a little bird n. kuşlar (söyledi)
a little bird n. küçük bir kuş (söyledi)
a little bird n. ismi lazım değil biri
a little frog in a big pond n. büyük denizde küçük balık
a little tin god n. kendini dev aynasında gören kimse
a little tin god n. küçük dağları ben yarattım havalarında kimse
a little tin god n. küçük dağları ben yarattım diyen kimse
a little tin god n. kendini tanrı sanan kimse
give a little v. az vermek
be feeling a little under the weather v. kendini iyi hissetmemek
feel a little under the weather v. kendini iyi hissetmemek
feel a little under the weather v. kendini kötü hissetmek
feel a little under the weather v. kendini çok iyi hissetmemek
be feeling a little under the weather v. kendini kötü hissetmek
be feeling a little under the weather v. kendini çok iyi hissetmemek
give a little v. az bir katkıda bulunmak
give a little v. cüzi bir katkıda bulunmak
give a little v. basınçla yerinden oynamak
give a little v. basınçla eğilmek
give a little v. basınçla bel vermek
give a little v. birazcık ödün vermek
give a little v. birazcık esnek davranmak
give a little v. birazcık uyum sağlamak
give a little v. birazcık geri adım atmak
give a little v. birazcık kabul etmek
give a little v. az bir şey yerinden oynamak
give a little v. biraz bel vermek
use (a little) (bit of) elbow grease v. güçlü bir şekilde ovmak/fırçalamak
use (a little) (bit of) elbow grease v. kuvvetlice ovmak/fırçalamak
use (a little) (bit of) elbow grease v. sertçe çitilemek
use (a little) (bit of) elbow grease v. kol gücüyle temizlemek
use (a little) (bit of) elbow grease v. biraz kol gücü kullanmak
use (a little) (bit of) elbow grease v. biraz fiziksel güç uygulamak
have a little visitor v. regl döneminde olmak
have a little visitor v. aybaşı olmak
have a little visitor v. adet olmak
have a little visitor v. menstrüasyon döneminde olmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlığa kavuşturmak
throw a little light on (something) v. (bir şeye/konuya) bir nebze ışık tutmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlatmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklamak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklığa kavuşturmak
throw a little light on (something) v. (bir şeye/konuya) bir nebze açıklık getirmek/kazandırmak
be (a bit, a little) on the cold side v. biraz fazla soğuk olmak
be (a bit, a little) on the cold side v. biraz fazla soğuk kaçmak
be (a little) slow on the uptake v. (biraz) ağır/yavaş kavramak
be (a little) slow on the uptake v. anlamakta (biraz) zorluk/sıkıntı çekmek
be ( a little) on the cold side v. (biraz) soğuk olmak
be ( a little) on the cold side v. (biraz) soğuk kaçmak
be ( a little) on the small side v. (biraz) küçük olmak
be ( a little) on the small side v. (biraz) küçük kaçmak
tell a (little) white lie v. (küçük) masum bir yalan söylemek
tell a (little) white lie v. (küçük) beyaz bir yalan söylemek
tie (something) up in a neat little bow v. (bir şeyi) güzelce toparlayarak bitirmek
tie (something) up in a neat little bow v. (bir şeyi) sonuca bağlamak
tie (something) up in a neat little bow v. (bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak
tie (something) up in a neat little bow v. (bir şeyi) ucu açık bırakmamak
a little green adj. rengi sararmış/atmış/solmuş
a little leery adj. temkinli yaklaşan
a little off adj. soluk
a little off adj. tuhaf
a little green adj. solgun
a little leery adj. emin olamayan
a little off adj. solgun
a little off adj. hatalı
a little green adj. yüzü gözü sararmış/solmuş
a little leery adj. ihtiyatlı davranan
a little off adj. keyifsiz
a little off adj. yetersiz
a little leery adj. tedbirli davranan
a little off adj. rahatsız
a little off adj. bozulmuş
a little off adj. hasta
a little off adj. pörsümüş
a little off adj. kötü
a little off adj. çürümüş
a little green adj. acemi
a little green adj. deneyimsiz
a little green adj. tecrübesiz
a little green adj. toy
a little green adj. ham
a little green adj. beti benzi solmuş
a little green adj. yüzü sararmış
a little off go to a bit adj. kafadan kontak
a little off go to a bit adj. sıyırmış
a little off go to a bit adj. tahtaları eksik
a little off go to a bit adj. tuhaf
a little off go to a bit adj. garip
a little off go to a bit adj. yanlış
a little off go to a bit adj. sorunlu
a little off go to a bit adj. yetersiz
a little off go to a bit adj. olmamış
a little off go to a bit adj. (yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş
(a little/bit) rough around the edge adj. kaba ama iş görür
(a little/bit) rough around the edge adj. vasat ama işe yarar
(a little/bit) rough around the edge adj. kusursuz değil ama iş görür
(a little/bit) rough around the edge adj. bakımsız ama kullanılabilir durumda
(a little/bit) rough around the edge adj. kaba saba
(a little/bit) rough around the edge adj. eğitimsiz
(a little/bit) rough around the edge adj. incelikten/kibarlıktan yoksun
(a little/bit) rough around the edge adj. görgüsüz
(a little/bit) rough around the edge adj. kültürsüz
(a little/bit) rough around the edge adj. akşamdan kalma
a little bit [us] adv. kısa bir süre
a little bit adv. bir dereceye kadar
a little bit adv. bir nebze
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. kuşun ötüş şeklinden anlamı bir cümle çıkarma
a little from column a, a little from column b expr. biraz şundan biraz bundan
a little from column a, a little from column b expr. biraz ondan biraz bundan
a little bird whispered in my ear expr. bana kuşlar söyledi
(a little/bit) rough and ready expr. kaba ama iş görür
(a little/bit) rough and ready expr. vasat ama işe yarar
a little stone can upset a large cart expr. ummadık taş baş yarar
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. antipatik (zenginlik)
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. görgüsüz
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. zevksiz/zarafetten uzak
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. kabaca göze sokulan (zenginlik)
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. çok pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. aşırı pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) bütçesini çok aşan
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok/aşırı pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok yağlı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için aşırı yağlı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok ağır/şekerli
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) damak zevkine göre aşırı yağlı/ağır/şekerli
a little (bit) pricey expr. biraz pahalı
a little (bit) pricey expr. biraz tuzlu
a little (bit) steep expr. biraz pahalı
a little (bit) steep expr. biraz tuzlu
a little bit (of something) goes a long way expr. (bir şeyin) birazı yeter
a little bit (of something) goes a long way expr. az miktarda (bir şey) yeterli olur
a little bit (of something) goes a long way expr. az miktarda (bir şey) iş görür
a little bit (of something) goes a long way expr. azıcık (bir şey) yeterli olur
Speaking
just a little friendly advice from me n. benden sana bir dost nasihatı
just a little friendly advice from me n. benden sana bir arkadaş nasihatı
I know a little expr. az biliyorum
you seem a little off expr. aklın başka yerde gibi
you're not a little girl anymore expr. artık küçük bir kız değilsin
a little later expr. az sonra
you remind me a little of myself expr. bana bir parça kendi halimi anımsatıyorsun
just a little friendly advice from me expr. benden sana bir dost tavsiyesi
I'll see you in a little while expr. birazdan görüşürüz
just stay a little longer expr. biraz daha kal
just have a little class expr. biraz kaliteli ol
tell me a little about yourself expr. biraz kendinden bahsetsene
I'm a little nervous expr. biraz gerginim
my head's a little dizzy expr. biraz başım dönüyor
can you rewind it just a little bit? expr. biraz başa sarabilir misin?
why don't you get off my back a little bit? expr. biraz yakamdan düşsen nasıl olur?
a little later expr. biraz sonra
nothing wrong with a little romance expr. biraz romantizmin kimseye zararı olmaz
this huge tree grew from a little seed expr. bu büyük ağaç küçük bir tohumdan büyüdü
is it a little strange? expr. bu biraz garip değil mi?
is it a little strange? expr. biraz garip değil mi?
I'm going to be a little late expr. biraz gecikeceğim
I'm a little bit tired expr. biraz yorgunum
I've been a little bit careless expr. biraz dikkatsiz davrandım
a little louder expr. biraz daha yüksek sesli
is it a little weird? expr. biraz garip değil mi?
why don't you show us a little respect? expr. bize biraz saygı göstermeye ne dersiniz?
I was a little shocked expr. biraz şaşırdım
i need a little help expr. biraz yardıma ihtiyacım var
I'm a little nervous expr. biraz stresliyim
I'm a little nervous expr. biraz heyecanlıyım
I have a little time expr. biraz zamanım var
I got quite a little green thumb expr. bitki yetiştirmekten çok iyi anlıyorum
my dad is a little overweight expr. benim babam biraz kilolu
she's a little lonely out here by herself expr. burada kendi başına biraz yalnızlık çekiyor
I was a little surprised expr. biraz şaşırdım
you remind me a little of myself expr. bana bir parça kendimi hatırlatıyorsun
I'm a little early expr. ben biraz erken geldim
what would you say if we went a little early expr. biraz erken gitsek ne dersiniz?
I'm a little stressed expr. biraz stresliyim
a little tiring expr. biraz yorucu
to exaggerate a little expr. biraz abartacak olursak
just a little friendly advice from me expr. benden sana bir arkadaş tavsiyesi
you gotta give me a little credit for that expr. bu konuda hakkımı teslim etmelisin
wait a little expr. biraz bekle
aren't you a little old for this? expr. bunun için biraz fazla yaşlı değil misin?
when i was a little girl expr. ben küçük bir kızken
I am a little busy expr. biraz meşgulüm
I'm running a little late expr. biraz geç kalıyorum
is it a little weird? expr. biraz tuhaf değil mi?
I am a little scared expr. biraz korkuyorum
is it a little strange? expr. biraz tuhaf değil mi?
I'm getting a little freaked out expr. biraz tırsmaya başladım
I've been around a little bit expr. ben de bu yollardan geçtim
it's a little expensive expr. biraz pahalı
I will be there in a little bit expr. birazdan oradayım
you look a little blue expr. biraz üzgün görünüyorsun
let them rest a little while longer expr. bırak da biraz daha dinlensinler
wait a little expr. bekle biraz
I was a little shocked expr. biraz afalladım
I'm just a little out of it expr. biraz bunaldım
tell me a little about yourself expr. biraz kendinden söz etsene
a little time apart would be good for both of us expr. biraz ayrı kalmak ikimiz için de iyi olur
I'm trying to have a little fun expr. birazcık eğlenmeye çalışıyorum
laugh a little expr. biraz gül
smile a little expr. biraz gül
tell me a little about yourself expr. bana biraz kendinden bahsetsene
bend your knee a little bit expr. dizini biraz bük
let's go for a little ride expr. hadi ufak bir gezintiye çıkalım
laugh a little expr. gülsene biraz
smile a little expr. gülsene biraz
let's take a little walk around expr. hadi biraz dolaşalım
I got my wires crossed a little expr. hatlar karıştı biraz
let's be a little realistic here expr. gerçekçi olalım biraz
trust us a little bit expr. güven bize biraz
give us a little credit expr. güven bize biraz
things got a little out of hand expr. işler biraz kontrolden çıktı
leave the door open a little expr. kapıyı biraz açık bırak
when i was a little boy expr. küçük bir çocukken
she i̇s a little shy expr. o biraz utangaçtır
she i̇s a little shy expr. o biraz utanıyor
we'll have a little break expr. küçük bir mola vereceğiz
they need a little lesson expr. küçük bir derse ihtiyaçları var
he is a little shorter than me expr. o benden biraz kısa
why don't you tell us a little bit about yourself? expr. neden bize biraz kendinden bahsetmiyorsun?
he is a little shorter than me expr. onun boyu benim boyumdan biraz kısa
why don't we talk a little bit about your father? expr. neden biraz da baban hakkında konuşmuyoruz?
what about a little test? expr. küçük bir teste ne dersin?
she is a little shorter than me expr. onun boyu benden biraz kısa
she is a little shorter than me expr. onun boyu benimkinden biraz kısa
she is a little shorter than me expr. onun boyu benim boyumdan biraz kısa
there was a little girl expr. küçük bir kız vardı
she is a little shorter than me expr. o benden biraz kısa
we've gotten a little far afield expr. konudan saptık biraz
he is a little shorter than me expr. onun boyu benimkinden biraz kısa
cheer up a little expr. neşelen biraz
he is a little shorter than me expr. onun boyu benden biraz kısa
I want to tell you a little secret expr. sana küçük bir sır vermek istiyorum
I want to ask you a little favor expr. senden ufak bir iyilik istiyorum
let me tell you about myself a little bit expr. size biraz kendimden bahsedeyim
don't you think you're overreacting a little too much? expr. sence de biraz aşırı tepki göstermiyor musun?
I hear a little sarcasm in your voice expr. sesinde biraz alaycılık seziyorum
I have a little present for you expr. sana küçük bir hediyem var
let me tell you about myself a little bit expr. sana biraz kendimden bahsedeyim
I'm a little busy now expr. şu anda biraz meşgulüm