|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
keşif amacıyla yapılan araştırma |
recon n.
|
|
2 |
General |
bir ders vermek amacıyla kaleme alınmış kısa hikaye |
exemplum n.
|
|
3 |
General |
tekrar tekrar okuma (öğrenmek amacıyla) |
revision n.
|
|
4 |
General |
barış ve uzlaşma amacıyla verilen hediye |
peace offering n.
|
|
5 |
General |
deniz yolculuğu (tatil amacıyla yapılan) |
cruise n.
|
|
6 |
General |
dini görüşlerin güçlenmesi amacıyla toplantı yapan veya bu tür toplantılara katılan kimse |
revivalist n.
|
|
7 |
General |
tasarruf amacıyla sırayla araba kullanma |
carpooling n.
|
|
8 |
General |
diz altını korumak amacıyla kullanılan zırh |
jambeau n.
|
|
9 |
General |
bir günahın bağışlanması amacıyla papazın önerdiği kefareti yerine getiren kişi |
penitent n.
|
|
10 |
General |
ses dönüşümü amacıyla kullanılan yöntem |
markovian model n.
|
|
11 |
General |
ulaşım yolu trafiğinin yavaşlatılması amacıyla yapılan tümsek gibi engeller |
traffic calming n.
|
|
12 |
General |
dolaşan kimse (keşifte bulunmak amacıyla) |
explorer n.
|
|
13 |
General |
dolaşma (keşifte bulunmak amacıyla) |
exploration n.
|
|
14 |
General |
özellikle siyasi suçluları cezalandırmak amacıyla kullanılan sovyet çalışma kampı |
gulag n.
|
|
15 |
General |
yardım amacıyla düzenlenen konser |
benefit concert n.
|
|
16 |
General |
küfür etmek amacıyla yapılan el kol hareketleri |
obscene gesture n.
|
|
17 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi |
medevac n.
|
|
18 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi |
medical evacuation n.
|
|
19 |
General |
para toplama amacıyla düzenelenen sosyal etkinlik |
fundraiser n.
|
|
|
20 |
General |
tasarruf amacıyla sırayla araba kullanma |
lift-sharing n.
|
|
21 |
General |
bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla) |
sit-in n.
|
|
22 |
General |
tasarruf amacıyla sırayla araba kullanma |
ride-sharing n.
|
|
23 |
General |
fransız katolik kilisesi tarafından işçilerin günlük hayatını anlamaları amacıyla fabrikada çalıştırılan rahip |
worker-priest n.
|
|
24 |
General |
araba ya da uçağı zevk amacıyla kullanan |
joyrider n.
|
|
25 |
General |
birisinin itibarını zedelemek amacıyla yapılan saldırı |
blackwash n.
|
|
26 |
General |
turistleri (bir şeyler satmak amacıyla) taciz etme |
tourist hustling n.
|
|
27 |
General |
tedavi amacıyla kullanılan şarap veya bira ile kestirilmiş baharatlı sıcak süt |
posset n.
|
|
28 |
General |
işitme engelli insanların telefon görüşmelerini kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmış cihaz |
text telephone n.
|
|
29 |
General |
bir canlıyı dondurup ileride yeniden dünyaya getirmek amacıyla yapılan işlemler bütünü |
cryonics n.
|
|
30 |
General |
meditasyon amacıyla kişinin göbek deliğine konsantre olması |
omphaloskepsis n.
|
|
31 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
debagging n.
|
|
32 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
drooping n.
|
|
33 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
dekecking n.
|
|
34 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
pantsing n.
|
|
35 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
grogging n.
|
|
36 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
kecking n.
|
|
37 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
sharking n.
|
|
38 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
shanking n.
|
|
39 |
General |
eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse |
a recreational drug user n.
|
|
40 |
General |
bağış/yardım toplamak amacıyla yapılan yürüyüş |
charity walk n.
|
|
41 |
General |
sadece o anı yakalama amacıyla çekilen fotoğraf |
snapshot n.
|
|
42 |
General |
para toplamak amacıyla düzenlenen balo |
benefit ball n.
|
|
43 |
General |
toplum içine yerleştirmek amacıyla bir akıl hastasını kurumsal bir bakım yerinden taburcu etme |
deinstitutionalization n.
|
|
44 |
General |
toplum içine yerleştirmek amacıyla bir akıl hastasını kurumsal bir bakım yerinden taburcu etme |
deinstitutionalisation n.
|
|
45 |
General |
çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer |
chop shop n.
|
|
46 |
General |
geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse |
bleeder n.
|
|
47 |
General |
tanıtım amacıyla gönderilmiş küçük ilan |
stuffer n.
|
|
48 |
General |
(işe yarayacak birşeyler bulmak amacıyla yapılan) çöp karıştırma |
dumpster diving (us) n.
|
|
49 |
General |
(işe yarayacak birşeyler bulmak amacıyla yapılan) çöp karıştırma |
skipping (uk) n.
|
|
50 |
General |
bağış toplama amacıyla düzenlenen eğlence yarışması |
charity game n.
|
|
51 |
General |
karşıtlık yaratma amacıyla bir araya getirme |
juxtaposition n.
|
|
52 |
General |
tanıtım amacıyla gönderilmiş küçük ilan |
handout n.
|
|
53 |
General |
kavramın inandırıcılığını artırmak amacıyla bilimsel dilin yanlış biçimde kullanılması |
fruitloopery n.
|
|
54 |
General |
yürümekte zorluk çeken kimselere yardım etmek amacıyla üretilen dört ayaklı bir yürüme desteği sistemi (ticari marka) |
zimmer n.
|
|
55 |
General |
bağımsızlık bildirgesini kutlamak amacıyla 1976 yılında abd'de düzenlenmiş bisiklet turu |
bikecentennial n.
|
|
56 |
General |
evde pişirilen kek/kurabiyenin para toplamak amacıyla dışarıda satılması |
bake sale n.
|
|
57 |
General |
düğüne davet etmek amacıyla gönderilen ön davetiye |
save the date n.
|
|
58 |
General |
belirli bir eylemin yapılmasına olanak tanıması amacıyla bir nesnenin/aracın oluşturulması |
affordance n.
|
|
59 |
General |
düzeltme veya açıklama amacıyla bir kağıdın üzerine not düşme |
mark up n.
|
|
|
60 |
General |
(genelde konserin/gösterinin masraflarını karşılamak amacıyla) etkinliğin sonunda katılımcılardan toplanan para |
retiring collection n.
|
|
61 |
General |
yarışlarda pistlerde otomobillerin yavaşlayabilmesini sağlamak amacıyla uzun düzlüklere yerleştirilen yapay viraj |
chicane n.
|
|
62 |
General |
hayır amacıyla düzenlenen konser |
benefit concert n.
|
|
63 |
General |
hayır amacıyla düzenlenen konser |
charity concert n.
|
|
64 |
General |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting n.
|
|
65 |
General |
yaşamsal ihtiyaçların karşılanması amacıyla yapılan seks işçiliği |
survival sex n.
|
|
66 |
General |
hayır amacıyla yapılan tiyatro veya müzik gösterisi |
benefit performance n.
|
|
67 |
General |
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç |
safety car n.
|
|
68 |
General |
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç |
pace car n.
|
|
69 |
General |
tuvaletin olmadığı durumlarda dışkı yapmak amacıyla kullanılan kova |
slop-pail n.
|
|
70 |
General |
(dolandırmak amacıyla kurulan) tuzak |
setup n.
|
|
71 |
General |
lunaparklardaki gibi eğlence amacıyla kullanılan mekanik araç |
amusement n.
|
|
72 |
General |
birisini tebrik etmek amacıyla gerçekleştirilen ziyaret |
congratulatory visit n.
|
|
73 |
General |
kazanç elde etmek, altın ve maden keşfetmek amacıyla güney amerika'ya giden, köleleştirmek için yerli halkı avlayan portekiz kaşif |
bandeirante n.
|
|
74 |
General |
altın veya köle bulmak amacıyla çıkılan yolculuk |
bandeira n.
|
|
75 |
General |
tuzak kurmak amacıyla yola döşenen çivili engel |
caltrop n.
|
|
76 |
General |
paçavra ve eski kıyafetleri yeniden kullanım amacıyla ayıran kimse |
ragsorter n.
|
|
77 |
General |
brezilya yerlileri tarafından ibadet amacıyla dans edip, şarkılar söylenerek yapılan tören |
candomble n.
|
|
78 |
General |
yerine başka bir yapı inşa edilmesi amacıyla yıkılan bina |
teardown n.
|
|
79 |
General |
sıçanların spor amacıyla köpeklere öldürtüldüğü kapalı alan |
rat pit n.
|
|
80 |
General |
bir konuda para toplamak amacıyla yapılan ücret karşılığı araba yıkama etkinliği |
carwash [usa] n.
|
|
81 |
General |
eskiden özellikle tiyatrolarda oyuncuları yuhalamak amacıyla kullanılan ötürüldüğünde kedi çığlığına benzer bir ses çıkaran düdük |
catcall n.
|
|
82 |
General |
insanları kandırmak amacıyla sosyal paylaşım sitelerinde sahte profil oluşturan kimse |
catfish n.
|
|
83 |
General |
hızlı kar amacıyla yurt dışında geçici iş arayan kimse |
chancer [african] n.
|
|
84 |
General |
birisinin itibarını zedelemek amacıyla yapılan saldırı |
character assassination n.
|
|
85 |
General |
yardım kuruluşunun kayıtlarını tutmak amacıyla oluşturulan kurulun üyeleri |
charity commissioners n.
|
|
86 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) başı öne eğme |
nod n.
|
|
87 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) baş sallama |
nod n.
|
|
88 |
General |
(yapım aşamalarını göstermek amacıyla) tabağın kenarına konulan özel işaret |
remarque n.
|
|
89 |
General |
doğum amacıyla başka bir ülkeye seyahat |
birth tourism n.
|
|
90 |
General |
barış ve uzlaşma amacıyla verilen ikram |
archilowe [scottish] n.
|
|
91 |
General |
bir kişi veya grubu kınamak veya övmek amacıyla yapılan bir belagat türü |
epideictic oratory n.
|
|
92 |
General |
ortaçağda savunma amacıyla giyilen deri-metal giysi |
jack n.
|
|
93 |
General |
saygı gösterme amacıyla diz bükme |
leg n.
|
|
94 |
General |
(protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi |
lie-in n.
|
|
95 |
General |
mizah amacıyla bir sözü ve ifadeyi yanlış yerde kullanma |
malaprop n.
|
|
96 |
General |
mizah amacıyla sıkılıkla bir sözü ve ifadeyi yanlış yerde kullanan kimse |
malapropist n.
|
|
97 |
General |
bent ve su yolu gibi yapıları erozyondan koruma amacıyla kullanılan, çalılık, sırık gibi malzemelerden örülmüş hasır |
dutch mattress n.
|
|
98 |
General |
misilleme amacıyla bir ülkenin egemenlik alanını geçme yetkisi |
marque n.
|
|
99 |
General |
kostüm veya kılık değiştirme amacıyla giyilen baş aksesuarı |
wig n.
|
|
100 |
General |
tadım amacıyla şarabı koymak için kullanılan küçük tas |
wine taster n.
|
|
101 |
General |
asılmış bir adamın kurutularak büyü amacıyla kullanılan eli |
hand of glory n.
|
|
102 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların hastaneye tahliye edilmesi için kullanılan helikopter |
medevac n.
|
|
103 |
General |
çevre edinip ilişki ağını genişletme amacıyla yapılan sosyal etkinlik |
meet-and-greet n.
|
|
104 |
General |
ticari kuruluşun bilgi verme amacıyla kullandığı telefon hattı |
helpline n.
|
|
105 |
General |
çıkar amacıyla daha güçlü veya kıdemli bir kimseyi kopya eden kimse |
mini-me n.
|
|
106 |
General |
sopa (ceza vermek amacıyla kullanılan ucu yassı ve yayvan) |
paddle n.
|
|
107 |
General |
(genellikle keşif amacıyla açılan) sondaj deliği |
bore-hole n.
|
|
108 |
General |
özellikle istenmeyen veya tehlikeli bir ortamdan kaçma amacıyla yapılan yolculuk |
hijra n.
|
|
109 |
General |
arzu edilen bir varış noktasına gitme amacıyla yapılan yolculuk |
hijra n.
|
|
110 |
General |
özellikle istenmeyen veya tehlikeli bir ortamdan kaçma amacıyla yapılan yolculuk |
hijrah n.
|
|
111 |
General |
arzu edilen bir varış noktasına gitme amacıyla yapılan yolculuk |
hijrah n.
|
|
112 |
General |
kaybedilen toprakların geri kazanılması amacıyla verilen karşılık |
revanche n.
|
|
113 |
General |
abraham lincoln'ü anma amacıyla abd'nin bazı eyaletlerinde resmi tatil olan 12 şubat günü |
lincoln's birthday n.
|
|
114 |
General |
özellikle soygun amacıyla telli bir aletle boğmak |
garotte n.
|
|
115 |
General |
özellikle soygun amacıyla kullanılan telli alet |
garotte n.
|
|
116 |
General |
(kirlilik ve trafiği azaltma amacıyla gerçekleştirilen) araç paylaşımı |
ridesharing [us] n.
|
|
117 |
General |
sesi azaltmak amacıyla kullanılan örtü |
muffle n.
|
|
118 |
General |
düşmanı mevcut hareket tarzını sürdürmekten veya planladığı operasyonları gerçekleştirmekten caydırmak amacıyla en iyi ekonomik, diplomatik, siyasi ve askeri değerlendirmeler ışığında geliştirilmiş eylem planı |
deterrent options n.
|
|
119 |
General |
ayırt edilebilmeleri amacıyla birbirinin aynısı olan iki hanedan armasından birinde yapılan değişiklik |
diminution n.
|
|
120 |
General |
selamlama veya işaret verme amacıyla ateş edilmesi |
gun n.
|
|
121 |
General |
(değer artırma amacıyla) tadilat yapma |
improvement n.
|
|
122 |
General |
gizlenme amacıyla kullanılan süslemeler |
disguisings n.
|
|
123 |
General |
(zararın önlenmesi ve önceden haber verilmesi amacıyla) çevrenin gözetilmesi |
doomwatching n.
|
|
124 |
General |
petrol bulmak amacıyla toprağı delme |
drilling n.
|
|
125 |
General |
petrol bulmak amacıyla toprağı delme |
oil production n.
|
|
126 |
General |
petrol bulmak amacıyla toprağı delme |
boring n.
|
|
127 |
General |
ganimet bulma amacıyla saldıran kimse |
piranha n.
|
|
128 |
General |
teftiş amacıyla malzeme veya ürün sayan işçi |
counter n.
|
|
129 |
General |
boşaltım amacıyla açılan kesi |
issue n.
|
|
130 |
General |
(dövüştürme, muhafaza amacıyla) hayvan deliği |
pit n.
|
|
131 |
General |
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet |
posse n.
|
|
132 |
General |
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet |
posse comitatus n.
|
|
133 |
General |
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet üyesi |
posseman n.
|
|
134 |
General |
tanıtım amacıyla bedava veya indirimli deneme paketi satımı |
sampling n.
|
|
135 |
General |
(soygun amacıyla vb.) boğma teliyle öldürme |
garrote n.
|
|
136 |
General |
(soygun amacıyla vb.) boğma teliyle öldürme |
garrotte n.
|
|
137 |
General |
ele geçirme amacıyla saldırma |
dive n.
|
|
138 |
General |
güvenliği sağlamak amacıyla çift halatla sekiz rakamı şeklinde atılan dağcılık düğümü |
figure of eight n.
|
|
139 |
General |
çıkarı veya görevinin bulunmadığı girişimlere destek amacıyla ismini kullandırtan kimse |
figurehead n.
|
|
140 |
General |
birine destek vermek amacıyla savaşmayı taahhüt eden kişisel teminat |
gauge n.
|
|
141 |
General |
yeni şubeler kurmak amacıyla çeşitli yerlere seyahat eden kimse |
organizer n.
|
|
142 |
General |
yeni şubeler kurmak amacıyla çeşitli yerlere seyahat eden kimse |
organiser n.
|
|
143 |
General |
patlama veya yangın amacıyla ham petrol kullanan saldırgan erkek |
petroleur n.
|
|
144 |
General |
patlama veya yangın amacıyla ham petrol kullanan saldırgan kadın |
petroleuse n.
|
|
145 |
General |
uzun süre kullanım amacıyla hak iddia etme |
prescription n.
|
|
146 |
General |
(eskrimde) saldırılacak bir boşluk yaratmak amacıyla rakibin kılıcına baskı uygulama |
press n.
|
|
147 |
General |
avustralya ve yeni zelanda'da fok kürkünü taklit amacıyla kırkılıp boyanan tavşan kürkü |
sealine n.
|
|
148 |
General |
seebeck tarafından kişisel kazanç amacıyla basılan yeni baskı pullar |
seebeck n.
|
|
149 |
General |
okulun maddi destek amacıyla öğrenciye sunduğu yarı zamanlı çalışma programı |
self-help n.
|
|
150 |
General |
kişinin tedavi amacıyla kafasına göre madde kullanması |
self-medication n.
|
|
151 |
General |
hatıra veya yardım toplama amacıyla düzenlenen posta pulu serisi |
series n.
|
|
152 |
General |
iletişim amacıyla kullanılan el hareketleri |
sign n.
|
|
153 |
General |
köleleştirme amacıyla insan avı |
slave hunt n.
|
|
154 |
General |
(zarı) hile yapmak amacıyla dönmeyecek şekilde masaya paralel atma |
slur [obsolete] n.
|
|
155 |
General |
orjinal içeriğin hayranlarını çekmek amacıyla klasik yapımlardan eski karakterleri, konseptleri ve fikirleri yeni yapıma dahil etme eylemi |
nostalgia bait n.
|
|
156 |
General |
okuyucuları/izleyicileri bir nesne veya olay hakkında merak içerisinde bırakarak bir sonraki bölümü okumalarını/izlemelerini sağlamak amacıyla kullanılan hikaye anlatım tekniği |
mystery box n.
|
|
157 |
General |
böbürlenmek amacıyla yapılan kreatif çalışma |
vanity project n.
|
|
158 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing n.
|
|
159 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmax n.
|
|
160 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing n.
|
|
161 |
General |
eğlenme ve sosyalleşme amacıyla düzenlenen toplanma etkinliği |
sociable n.
|
|
162 |
General |
dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma |
social affair n.
|
|
163 |
General |
dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma |
social gathering n.
|
|
164 |
General |
pul hırsızlığını önlemek amacıyla üzerine deliklerle harf basılmış posta pulu |
spif n.
|
|
165 |
General |
(avustralya'da) koyun yetiştiriciliği amacıyla kraliyet arazisini kiralayan kimse |
squatter n.
|
|
166 |
General |
(avlanacak su samurunun diğer tarafa geçmemesi amacıyla) gölün sığ bölümüne dizilmiş insan sırası |
stickle n.
|
|
167 |
General |
(geminin dengelenmesi amacıyla) eski kargolar indirilmeden yeni kargoların kabulü için gümrük tarafından verilen bir izin |
stiffening order n.
|
|
168 |
General |
(hakaret amacıyla) çekik |
chink n.
|
|
169 |
General |
insanların bildiklerinin yanlış olduğunu göstermek amacıyla durum ile ilgili doğruları açıklamak |
set the record straight v.
|
|
170 |
General |
kutlamak amacıyla yumruk tokuşturmak |
dap v.
|
|
171 |
General |
(hırsızlık amacıyla) girmek |
break into v.
|
|
172 |
General |
görüşme amacıyla birisi ile odaya kapanmak |
be closeted with v.
|
|
173 |
General |
incelemek (iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla) |
screen v.
|
|
174 |
General |
bakmak (kontrol etmek amacıyla) |
check on v.
|
|
175 |
General |
insanların bildiklerinin yanlış olduğunu göstermek amacıyla durum ile ilgili gerçekleri dile getirmek |
put the record straight v.
|
|
176 |
General |
eşlik etmek (korumak/gözetmek amacıyla) |
escort v.
|
|
177 |
General |
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek |
come to stay v.
|
|
178 |
General |
mikrop öldürmek amacıyla yıkama |
douche v.
|
|
179 |
General |
dinlemek amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak |
tap v.
|
|
180 |
General |
aydınlatma amacıyla açıklamak |
demystify v.
|
|
181 |
General |
çapulculuk amacıyla akın etmek |
maraud v.
|
|
182 |
General |
dolaşmak (keşifte bulunmak amacıyla) |
explore v.
|
|
183 |
General |
taramak (iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla) |
screen v.
|
|
184 |
General |
etki yaratmak amacıyla sorulan soru |
rhetorical question v.
|
|
185 |
General |
hırsızlık amacıyla bir yere girmek |
break into v.
|
|
186 |
General |
kurcalamak (tamir/düzeltme amacıyla) |
tinker with v.
|
|
187 |
General |
anket amacıyla konuşmak |
canvass v.
|
|
188 |
General |
sandığa gitmek (oy kullanmak amacıyla) |
go to polls v.
|
|
189 |
General |
hırsızlık amacıyla bir yere girmek |
break in v.
|
|
190 |
General |
çıkar amacıyla birinin olumsuz bir eğilimini tatmin etmeye çalışmak |
pander to v.
|
|
191 |
General |
insanları öldürmek amacıyla sağa sola saldırmak |
run amok v.
|
|
192 |
General |
tekrar tekrar okumak (öğrenmek amacıyla) |
revise v.
|
|
193 |
General |
kuruması amacıyla asma yapraklarını yere sermek |
provine v.
|
|
194 |
General |
gösteriş amacıyla para harcamak |
splash out v.
|
|
195 |
General |
kar amacıyla para yatırmak |
invest in v.
|
|
196 |
General |
kullanım amacıyla almak |
invest in v.
|
|
197 |
General |
denemek amacıyla gözden geçirmek |
check through v.
|
|
198 |
General |
denemek amacıyla gözden geçirmek |
check over v.
|
|
199 |
General |
satış amacıyla teşhir etmek |
expose for sale v.
|
|
200 |
General |
biriyle kaçmak (evlenme amacıyla) |
elope with someone v.
|
|
201 |
General |
sorgulanmak amacıyla gözaltında bulundurulmak/tutulmak |
be detained for questioning v.
|
|
202 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla yapılan fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemler |
bodywork v.
|
|
203 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemleri kullanan veya bunları yapan/yaptıran kimse |
bodyworker v.
|
|
204 |
General |
(işlevinin ortaya çıkması amacıyla) ortam hazırlanmak |
be mediated through v.
|
|
205 |
General |
(dinlenmek amacıyla) uzanmak |
lie awake v.
|
|
206 |
General |
tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak |
table-hop v.
|
|
207 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) başı öne eğmek |
nod v.
|
|
208 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) baş sallamak |
nod v.
|
|
209 |
General |
acı vermek amacıyla birinin kolunu tutup bükmek |
twist someone's arm v.
|
|
210 |
General |
öldürmek amacıyla saldırmak |
meat–ax v.
|
|
211 |
General |
düzeltme yapmak amacıyla metni okumak |
hold v.
|
|
212 |
General |
kandırmak amacıyla söylemek veya yapmak |
pull v.
|
|
213 |
General |
avlanmaya elverişsiz hale getirmek amacıyla (köpeklerin) ayak köklerini kesmek |
hamble v.
|
|
214 |
General |
seçim için oy istemek amacıyla ülkeyi dolaşmak |
whistlestop v.
|
|
215 |
General |
sergilemek amacıyla dışarı asmak |
hang out v.
|
|
216 |
General |
(aborjin kültüründe) bir kimseyi hasta edip öldürmek amacıyla ritüel yapmak |
bone [obsolete] [australia] v.
|
|
217 |
General |
kınama veya itiraz amacıyla bağrışmak |
hullabaloo v.
|
|
218 |
General |
(selamlama amacıyla) şapkasını kaldırmak |
move v.
|
|
219 |
General |
insanları veya nesneleri güvenlik amacıyla bir şeyin kenarına yerleştirmek |
line v.
|
|
220 |
General |
(bilgisayar oyunlarında) öldürülen düşmanın cesedini ganimet bulma amacıyla aramak |
loot v.
|
|
221 |
General |
selamlama amacıyla (şapka, kep) eğmek |
move v.
|
|
222 |
General |
çalma veya çıkarma amacıyla özellikle elleri kullanarak detaylıca aramak |
rifle v.
|
|
223 |
General |
toplam satış tutarını artırmak amacıyla farklı tekliflerle müşteriyi daha çok veya daha pahalı olanı alması için yönlendirmek |
upsell v.
|
|
224 |
General |
(özellikle tedavi veya teşhis amacıyla) travma geçirmiş biriyle görüşmek |
debrief v.
|
|
225 |
General |
(dinlendirme amacıyla) atın eyerini çıkarmak |
offsaddle v.
|
|
226 |
General |
karşıdakini aşağılama amacıyla sırtını dönmek |
rump v.
|
|
227 |
General |
entrika amacıyla plan yapmak |
cleck v.
|
|
228 |
General |
(kovalama, aşağılama amacıyla) piştlemek |
pish v.
|
|
229 |
General |
tanımlama veya sınıflandırma amacıyla (bir şeye) kod atamak |
code v.
|
|
230 |
General |
denetim amacıyla sınırda yürümek |
perambulate v.
|
|
231 |
General |
(hırsızlık amacıyla) gözünü dikmek |
set [obsolete] v.
|
|
232 |
General |
(hırsızlık amacıyla) gözü ile takip etmek |
set [obsolete] v.
|
|
233 |
General |
(özellikle bir toplantı yapmak amacıyla birisiyle) tarih ve saat belirlemek/randevulaşmak |
book time with (someone) v.
|
|
234 |
General |
işletmeleri kontrol için gereken yatırımı azaltmak amacıyla holding şirketlerini üst üste dizmek |
pyramid v.
|
|
235 |
General |
(hayvan) inceleme amacıyla koklamak |
snuff v.
|
|
236 |
General |
(yardım amacıyla) bir kimseye eşlik etmek |
support v.
|
|
237 |
General |
(yardım amacıyla) birine katılmak |
support v.
|
|
238 |
General |
(çiftleşme amacıyla) üzerine çıkmak |
mount v.
|
|
239 |
General |
kusur bulmak amacıyla söylenen |
critical adj.
|
|
240 |
General |
tanıtma amacıyla yapılan |
introductory adj.
|
|
241 |
General |
değerlendirme amacıyla yapılan |
critical adj.
|
|
242 |
General |
test amacıyla yapılmış |
probatory adj.
|
|
243 |
General |
iş amacıyla |
for business purpose adj.
|
|
244 |
General |
aldatma veya dolandırma amacıyla hareket eden |
mala fide adj.
|
|
245 |
General |
mizah amacıyla yanlış yerde kullanılmış söz veya ifadeleri ile dikkat çeken |
malaprop adj.
|
|
246 |
General |
mizah amacıyla yanlış yerde kullanılmış söz veya ifadeleri ile dikkat çeken |
malapropian adj.
|
|
247 |
General |
din propagandası amacıyla bir faaliyeti benimsemiş veya yeniden benimsemiş |
born-again adj.
|
|
248 |
General |
din propagandası amacıyla bir faaliyeti benimsemiş veya yeniden benimsemiş |
born-again adj.
|
|
249 |
General |
eğlence amacıyla üretilmiş |
boulevard adj.
|
|
250 |
General |
new york'taki arazileri yerleşimcilere satmak amacıyla hollanda'da 1791'de kurulan bir arazi sahipliği şirketine ait veya ilgili |
holland adj.
|
|
251 |
General |
suç işlemek amacıyla silah taşıyıp kullanan |
gun-toting adj.
|
|
252 |
General |
özel bir günü kutlamak amacıyla sınırlı süre ve sayıda üretilen (madeni para, pul) |
commemorative adj.
|
|
253 |
General |
kar amacıyla yolcu veya mal taşıyan (araç) |
commercial adj.
|
|
254 |
General |
fetih amacıyla saldıran |
invading adj.
|
|
255 |
General |
(yenilemek, iyileştirmek amacıyla) yeni uygulanmış |
fresh adj.
|
|
256 |
General |
(küçümseme amacıyla) beyaz suratlı |
putty-faced adj.
|
|
257 |
General |
(faaliyet) para toplama amacıyla düzenlenen |
sponsored adj.
|
|
258 |
General |
desteklemek amacıyla |
for supporting adv.
|
|
259 |
General |
tanıtım amacıyla |
on an introductory basis adv.
|
|
260 |
General |
teyit amacıyla |
for the purpose of confirmation adv.
|
|
261 |
General |
teyit amacıyla |
for confirmation purpose adv.
|
|
262 |
General |
teyit amacıyla |
for confirmation adv.
|
|
263 |
General |
reform yapma amacıyla |
reformly adv.
|
|
264 |
General |
kazanç amacıyla |
mercenarily adv.
|
|
265 |
General |
geriye doğru gitme amacıyla |
retrogradingly adv.
|
|
266 |
General |
kurtuluş amacıyla |
salvifically adv.
|
|
267 |
General |
-mek amacıyla |
for the purpose of prep.
|
|
268 |
General |
-mek amacıyla |
so as to prep.
|
|
269 |
General |
pekiştirme amacıyla kullanılan bir ön ek |
dis pref.
|
|
270 |
General |
tabu kelimenin baş harfiyle birleştirilerek örtmece amacıyla kullanılan bir son ek |
word suf.
|
|
271 |
General |
kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla |
for the purpose of informing the public expr.
|
|
272 |
General |
(susturmak amacıyla) şşşt |
shush exclam.
|
|
Phrasals |
|
273 |
Phrasals |
eylem planı yapmak amacıyla problemi tekrar tekrar ele almak |
thrash over v.
|
|
274 |
Phrasals |
(faturayı) ödemek amacıyla almak |
pick up v.
|
|
275 |
Phrasals |
(iskambil oyununda) kartı hile amacıyla elinde tutmak |
hold out v.
|
|
276 |
Phrasals |
sergilemek amacıyla asmak |
hang out v.
|
|
277 |
Phrasals |
test, kontrol veya ısıtma amacıyla (uçak motorunu) yüksek hızda çalıştırmak |
run up v.
|
|
278 |
Phrasals |
(saygı göstermek amacıyla) yere kapanmak |
grovel about in (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
bir şey istemek amacıyla birine yanaşmak |
touch someone (up) for something v.
|
|
280 |
Phrasals |
birini bulmak amacıyla etrafı kolaçan etmek |
scavenge around for someone v.
|
|
281 |
Phrasals |
destekleme amacıyla arkasında saf tutmak |
line up behind v.
|
|
282 |
Phrasals |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand behind someone v.
|
|
283 |
Phrasals |
(yayınlamak amacıyla) basmak |
put something in (to) print v.
|
|
284 |
Phrasals |
(birini suçlamak amacıyla) evine/odasına/valizine vb. (uyuşturucu/yasa dışı materyal) yerleştirmek |
plant something on someone v.
|
|
285 |
Phrasals |
(toplantı vb amacıyla) birilerini/insanları toplamak |
call someone together v.
|
|
286 |
Phrasals |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand in back of someone v.
|
|
287 |
Phrasals |
'a amacıyla üretmek |
produce for v.
|
|
288 |
Phrasals |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand back of someone v.
|
|
289 |
Phrasals |
-e karşı yürümek (protesto amacıyla) |
march against v.
|
|
290 |
Phrasals |
(dolandırmak amacıyla) kendini olduğundan farklı biriymiş gibi tanıtmak |
give on v.
|
|
291 |
Phrasals |
(amerikan futbolunda ileri pas atmak için zaman kazanmak amacıyla) hücum çizgisinden uzaklaşmak |
fade back v.
|
|
292 |
Phrasals |
(amerikan futbolunda ileri pas atmak için zaman kazanmak amacıyla) hücum yönünün tersine doğru gitmek |
fade back v.
|
|
293 |
Phrasals |
soygun amacıyla kıstırmak |
bail up [australia] v.
|
|
294 |
Phrasals |
soygun amacıyla kıskıvrak yakalamak/tutmak |
bail up [australia] v.
|
|
295 |
Phrasals |
kandırmak amacıyla yapmak/söylemek |
pull about v.
|
|
296 |
Phrasals |
(bir şeye/yere) hırsızlık/suç işlemek amacıyla girmek |
break in (to something or some place) v.
|
|
297 |
Phrasals |
fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek |
cozy up v.
|
|
298 |
Phrasals |
fayda sağlamak amacıyla (birine/bir şeye) yakınlık göstermek |
cozy up (to someone or something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine someone or something for something v.
|
|
300 |
Phrasals |
(birini bir şey) bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine (one) for (something) v.
|
|
301 |
Phrasals |
bir şeyi bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine for v.
|
|
302 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı yürümek (protesto amacıyla) |
march against (someone or something) v.
|
|
303 |
Phrasals |
gösteriş amacıyla (bir şeye) para harcamak/dökmek |
splash out (on something) v.
|
|
304 |
Phrasals |
amaçlı/amacıyla seyahat etmek |
travel for v.
|
|
305 |
Phrasals |
(bir şey) amaçlı/amacıyla seyahat etmek |
travel for (something) v.
|
|
306 |
Phrasals |
etrafını sarma amacıyla yaklaşmak |
close in (upon) v.
|
|
307 |
Phrasals |
siyasi kullanım amacıyla bir sendikaya vergi ödemeye yazılı onay vermek |
contract in [uk] v.
|
|
308 |
Phrasals |
kayıt tutmak amacıyla kutuya koymak |
file away v.
|
|
Phrases |
|
309 |
Phrases |
açıklama amacıyla |
for the purposes of exposition expr.
|
|
310 |
Phrases |
desteklemek amacıyla |
in order to support expr.
|
|
311 |
Phrases |
hatırlatmak amacıyla |
as a reminder expr.
|
|
312 |
Phrases |
güvenlik amacıyla |
for security reasons expr.
|
|
313 |
Phrases |
size söylüyorum (uyarmak amacıyla) |
(and) no messing expr.
|
|
314 |
Phrases |
sadece kaynak göstermek amacıyla |
for reference purpose only expr.
|
|
315 |
Phrases |
suç işlemek amacıyla |
with felon intent expr.
|
|
316 |
Phrases |
-i yapmak amacıyla |
with a view to doing something expr.
|
|
317 |
Phrases |
(bir şeye) misilleme olarak/amacıyla |
in retaliation for expr.
|
|
318 |
Phrases |
-i yapmak amacıyla |
with an eye to doing something expr.
|
|
319 |
Phrases |
(bir şey) amacıyla |
with (one's) eye on expr.
|
|
320 |
Phrases |
... amacıyla. |
for the purpose that expr.
|
|
321 |
Phrases |
yapmak amacıyla |
with a view to doing expr.
|
|
322 |
Phrases |
bir şey amacıyla |
with a view to something/to doing something expr.
|
|
323 |
Phrases |
emniyet amacıyla |
for safety sake expr.
|
|
324 |
Phrases |
güvenlik amacıyla |
for safety sake expr.
|
|
Proverb |
|
325 |
Proverb |
(bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur |
those who can, do; those who can't, teach
|
|
Colloquial |
|
326 |
Colloquial |
zayıf ve fit kalmak amacıyla insanların, ince ve güzel buldukları insanların giydikleri kıyafetleri veya bu insanların fotoğraflarını paylaşması |
thinspiration n.
|
|
327 |
Colloquial |
ingiltere'deki çocukların guy fawkes gecesi için havai fişek satın almak amacıyla para toplarken söyledikleri söz |
penny for the guy n.
|
|
328 |
Colloquial |
trump'ın gazetecilere hakaret etmek amacıyla söylediği olumsuz bir ifade |
covfefe n.
|
|
329 |
Colloquial |
iyilik/yardım amacıyla bir yayında veya röportajda bir şeyin reklamını yapma |
plug n.
|
|
330 |
Colloquial |
hırsızlık amacıyla girme |
break-in n.
|
|
331 |
Colloquial |
çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer |
chop-shop n.
|
|
332 |
Colloquial |
beceriksiz bilgisayar kullanıcılarını taklit amacıyla ünlem işaretinden sonra konan bir sayısı |
one n.
|
|
333 |
Colloquial |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
op-shop [australia/new zealand] n.
|
|
334 |
Colloquial |
amaçlı/amacıyla seyahat |
travel for n.
|
|
335 |
Colloquial |
sadece kâr elde etmek amacıyla tasarlanmış ürün |
cash grab n.
|
|
336 |
Colloquial |
çocuk sahibi olmak amacıyla doğum kontrol yöntemlerini bırakmak |
pull the goalie v.
|
|
337 |
Colloquial |
öldürmek amacıyla sağa sola saldırmak |
go amok [datyed] v.
|
|
338 |
Colloquial |
öldürmek amacıyla sağa sola saldırmak |
go amuck [dated] v.
|
|
339 |
Colloquial |
(etkileme amacıyla) memnun etmek |
work v.
|
|
340 |
Colloquial |
(etkileme amacıyla) ikna etmek |
work v.
|
|
341 |
Colloquial |
(etkileme amacıyla) kurnazca mest etmek |
work v.
|
|
342 |
Colloquial |
kısaltmak amacıyla sesli harfleri çıkarmak |
disemvowel v.
|
|
343 |
Colloquial |
vurgu amacıyla kullanılan bir ünlem |
yo interj.
|
|
344 |
Colloquial |
sağlamak amacıyla |
in order to get expr.
|
|
345 |
Colloquial |
satmak/kar etmek amacıyla |
on spec expr.
|
|
346 |
Colloquial |
(kavga/tartışma amacıyla) dışarı çıkalım istersen? |
(you) wanna step outside? expr.
|
|
347 |
Colloquial |
(kavga/tartışma amacıyla) dışarı çıkalım istersen? |
(you) want to step outside? expr.
|
|
Idioms |
|
348 |
Idioms |
gizli toplantılar yapmak amacıyla kullanılan buluşma yeri |
back room n.
|
|
349 |
Idioms |
duygusal destek amacıyla edinilen evcil hayvan |
emotional support dog/cat n.
|
|
350 |
Idioms |
arkadaşlık etme, rahatlatma amacıyla edinilen evcil hayvan |
emotional support dog/cat n.
|
|
351 |
Idioms |
birisinin gözünü boyamak amacıyla yapılan hareket |
dog and pony show n.
|
|
352 |
Idioms |
yağcılık yapmak amacıyla yapılan konuşma |
sweet-talk n.
|
|
353 |
Idioms |
(fuck kelimesini ifade etmek amacıyla söylenen) dört harfli söz/küfür |
a four-letter word n.
|
|
354 |
Idioms |
(ikna etmek amacıyla) ağzı iyi laf yapan kimse |
silver-tongued n.
|
|
355 |
Idioms |
yatırım amacıyla bir çiftliğe sahip olan ve işleten iş adamı |
queen street farmer n.
|
|
356 |
Idioms |
göz boyamak amacıyla yapılan şov |
a dog and pony show [us] n.
|
|
357 |
Idioms |
barış ve uzlaşma amacıyla verilen hediye |
a peace offering n.
|
|
358 |
Idioms |
bir yazılım firmasının geliştirdiği yazılımı test etmek amacıyla kendi projelerinde kullanması |
dogfood n.
|
|
359 |
Idioms |
(kutlama amacıyla) yumruk çakma |
fist bump n.
|
|
360 |
Idioms |
(fuck kelimesini ifade etmek amacıyla söylenen) dört harfli söz/küfür |
four-letter word n.
|
|
361 |
Idioms |
başarı veya güvenlik sağlamak amacıyla ihtiyati tedbirler almak |
lay an anchor to the windward v.
|
|
362 |
Idioms |
teşvik/motive etmek amacıyla (bir şeyi) kullanmak |
use (something) as a carrot v.
|
|
363 |
Idioms |
amacıyla örtüşmek |
answer someone's purpose v.
|
|
364 |
Idioms |
amacıyla örtüşmek |
serve someone's purpose v.
|
|
365 |
Idioms |
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
do a take-off on someone v.
|
|
366 |
Idioms |
bir hayvanın acılarına son vermek amacıyla onu uyutmak |
put an animal down v.
|
|
367 |
Idioms |
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
do a takeoff on someone v.
|
|
368 |
Idioms |
birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak |
keep one's eye on someone v.
|
|
369 |
Idioms |
bir malı/hizmeti satmak amacıyla ticari bir metin hazırlamak |
put together a pitch v.
|
|
370 |
Idioms |
birisine fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek |
cosy up to v.
|
|
371 |
Idioms |
birisine fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek |
cozy up to v.
|
|
372 |
Idioms |
birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak |
have one's eye on someone v.
|
|
373 |
Idioms |
müşteriye bir ürünü satmak amacıyla bir konuşma/sunum hazırlamak |
put together a pitch v.
|
|
374 |
Idioms |
kamuya açık bir yerde insanlara ulaşmak amacıyla görüşlerini açıklamak |
speak from a soapbox v.
|
|
375 |
Idioms |
(kutlama amacıyla) bir şişe açmak |
crack open a bottle v.
|
|
376 |
Idioms |
(ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak |
have something on file v.
|
|
377 |
Idioms |
(entrika amacıyla) plan yapmak |
hatch a plan v.
|
|
378 |
Idioms |
(cezalandırmak amacıyla) cetvelle eline vurmak |
rap someone's knuckles v.
|
|
379 |
Idioms |
(deneme amacıyla) bir cihazı çalıştırmak |
burn something in v.
|
|
380 |
Idioms |
(harcamalarına dikkat etmek amacıyla) parasını gıdım gıdım harcamak |
stretch one's money v.
|
|
381 |
Idioms |
(cezalandırmak amacıyla) cetvelle eline vurmak |
rap someone on the knuckles v.
|
|
382 |
Idioms |
(konuşan iki kişiden birisinin karşısındakine şaka/espri yapması amacıyla) fırsat vermek |
play the straight man v.
|
|
383 |
Idioms |
(iş bulma amacıyla) kaldırımları arşınlamak |
pound the pavement v.
|
|
384 |
Idioms |
(kutlama amacıyla) bir şişe açmak |
crack a bottle open v.
|
|
385 |
Idioms |
(cezalandırmak amacıyla) cetvelle eline vurmak |
rap someone across the knuckles v.
|
|
386 |
Idioms |
(cesaret vermek amacıyla) birinin elini tutmak |
hold someone's hand v.
|
|
387 |
Idioms |
(hırsızlık yapmak amacıyla) bir yeri gözetlemek |
case the joint v.
|
|
388 |
Idioms |
(harcamalarına dikkat etmek amacıyla) parasını gıdım gıdım harcamak |
make one's money stretch v.
|
|
389 |
Idioms |
(konuşan iki kişiden birisinin karşısındakine şaka/espri yapması amacıyla) fırsat vermek |
play straight man v.
|
|
390 |
Idioms |
mülkiyetine geçirmek amacıyla bir arazi üzerinde kalmak |
hold down a claim v.
|
|
391 |
Idioms |
halkın nabzını tutmak amacıyla anket düzenlemek |
take a straw poll v.
|
|
392 |
Idioms |
protesto amacıyla çekip gitmek |
run out on someone v.
|
|
393 |
Idioms |
-in taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
do a takeoff on v.
|
|
394 |
Idioms |
kendi şirketinin geliştirdiği yazılımı test etmek amacıyla kullanmak |
eat (one's) own dog food v.
|
|
395 |
Idioms |
(ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak |
have on file v.
|
|
396 |
Idioms |
-den (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak |
have one's eye on v.
|
|
397 |
Idioms |
(yayınlamak amacıyla) basmak |
put in print v.
|
|
398 |
Idioms |
gösteriş amacıyla (birine/bir şeye) para harcamak/dökmek |
splurge (on someone or something) v.
|
|
399 |
Idioms |
son kuruşuna kadar almak (amacıyla dava açmak) |
sue the pants off someone v.
|
|
400 |
Idioms |
huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşan |
on the beat adj.
|
|
401 |
Idioms |
eğlence amacıyla |
for fun expr.
|
|
402 |
Idioms |
eğlence amacıyla |
for a lark expr.
|
|
403 |
Idioms |
eğlence amacıyla |
on a lark expr.
|
|
404 |
Idioms |
mağaza çalışanları arasında potansiyel hırsız olabilecek biriyle ilgili uyarı amacıyla kullanılan bir ifade |
two pun ten [obsolete] expr.
|
|
405 |
Idioms |
mağaza çalışanları arasında potansiyel hırsız olabilecek biriyle ilgili uyarı amacıyla kullanılan bir ifade |
two upon ten [obsolete] [uk] expr.
|
|
406 |
Idioms |
(bir şey yapmak) amacıyla |
with an eye towards (doing) (something) expr.
|
|
Speaking |
|
407 |
Speaking |
birisine (yapmış olduğu iyilik/yardımdan dolayı) iltifatta bulunmak amacıyla söylenen söz |
you are scholar and a gentleman expr.
|
|
408 |
Speaking |
(kavga/tartışma amacıyla) dışarı çıkalım istersen? |
do you want to step outside? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
409 |
Trade/Economic |
gelecekteki fiyat değişikliklerini öngörmek amacıyla geçmiş fiyat değişikliklerinin analizi |
technical analysis n.
|
|
410 |
Trade/Economic |
gelecekteki fiyat değişikliklerini öngörmek amacıyla geçmiş fiyat değişikliklerinin analizi |
technical analysis of stock trends n.
|
|
411 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyat yükseltmek amacıyla) malları önceden satın alan kimse |
regrater n.
|
|
412 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyatları yükseltmek amacıyla) malları önceden satın alma |
regratery n.
|
|
413 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyatları yükseltmek amacıyla) malları önceden satın alan kimse |
regrator n.
|
|
414 |
Trade/Economic |
satış amacıyla yetiştirilen sebzeler |
troke [scottish] n.
|
|
415 |
Trade/Economic |
abd'de çoğunlukla ticari bankalardan oluşan ve bankaların diğer bankalardan genellikle gecelik ödünç alma amacıyla kullandıkları özel bir piyasa |
federal funds market n.
|
|
416 |
Trade/Economic |
ailenin hasta olan bir ferdine bakmak amacıyla alınan izin |
nursing leave of absence n.
|
|
417 |
Trade/Economic |
belirli amaç doğrultusunda bazı belirgin soruların cevaplarını aramak amacıyla yapılan mülakat |
objective interview n.
|
|
418 |
Trade/Economic |
bir malı sadece temlik amacıyla muhafaza eden yediemin |
bare trustee n.
|
|
419 |
Trade/Economic |
bir üniversitenin bilgi ve becerilerini ticarileştirmek amacıyla kurulan şirket |
spin-off n.
|
|
420 |
Trade/Economic |
bsp uyarınca aşağıdakiler dahil, çeşitli işlevler görmesi amacıyla atanan banka veya başka bir kuruluş, anlamında iata terimi |
claring bank n.
|
|
421 |
Trade/Economic |
bir dergi veya kitaptan reklam amacıyla seçilip kesilen sayfa |
tearsheet n.
|
|
422 |
Trade/Economic |
bir şirketin çevresel sorumluluğa sahip olduğu imajını vurgulamak amacıyla yaydığı yanlış bilgi |
greenwashing n.
|
|
423 |
Trade/Economic |
bir şirketin maliyetlerini azaltmak amacıyla üretimin bazı aşamalarını ülke dışında gerçekleştirmesi |
offshoring n.
|
|
424 |
Trade/Economic |
bir şirketin çevresel sorumluluğa sahip olduğu imajını vurgulamak amacıyla yaydığı yanlış bilgi |
greenwash n.
|
|
425 |
Trade/Economic |
bir üründen çok kurumun itibarını yükseltme amacıyla yapılan reklam |
institutional advertising n.
|
|
426 |
Trade/Economic |
bir görevi gerçekleştirmek amacıyla kısa süreliğine göreve getirilmiş yönetici |
bungee boss n.
|
|
427 |
Trade/Economic |
bir dergi veya kitaptan reklam amacıyla seçilip kesilen sayfa |
tear sheet n.
|
|
428 |
Trade/Economic |
çarpan etkisi yapması amacıyla düzenlenen etkinlik |
multiplier event n.
|
|
429 |
Trade/Economic |
dengeleme amacıyla eksiltme |
offset n.
|
|
430 |
Trade/Economic |
dengeleme amacıyla azaltma |
offset n.
|
|
431 |
Trade/Economic |
döviz kurlarını istikrarlandırmak için merkez bankasının piyasaya yapacağı müdahalelerde kullanılmak amacıyla tutulan döviz fonu |
exchange stabilization fund n.
|
|
432 |
Trade/Economic |
emre yazılı bir senedin devredilebilirliğini artırmak amacıyla üçüncü bir kimsenin ona imza koyması |
accommodation endorsement n.
|
|
433 |
Trade/Economic |
ekonomiyi durgunluktan kurtarmak ve ekonomik faaliyetleri canlandırmak amacıyla devletin piyasaya para pompalayarak satınalma gücünü artırmaya yönelik yaptığı harcamalar |
pump priming n.
|
|
434 |
Trade/Economic |
fon oluşturmak amacıyla çıkarılan tahvil |
sinking fund bond n.
|
|
435 |
Trade/Economic |
firmaların birbirlerinin çalışanlarını ayartıp kendi bünyelerinde çalıştırmalarını engellemek amacıyla imzaladıkları anlaşma |
no-poaching agreement n.
|
|
436 |
Trade/Economic |
genel dağıtım amacıyla broşüre basılmış reklam |
broadside n.
|
|
437 |
Trade/Economic |
genel olarak avrupa birliği'ni ya da topluluk bürokrasisi ve karar alma mekanizmasını ifade amacıyla kullanılan terim |
brussels n.
|
|
438 |
Trade/Economic |
her bir değişkenin etkilerini belirlemek amacıyla bu değişkenlerin ayarlanmasına olanak sağlayan özel bilgisayar yazılımları |
spreadsheets n.
|
|
439 |
Trade/Economic |
ithalatı azaltmak amacıyla alınan geçici ve tercihli önlemler |
safeguards n.
|
|
440 |
Trade/Economic |
işletme faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla çıkarılan tahvil |
extension bond n.
|
|
441 |
Trade/Economic |
işleri hızlandırmak amacıyla yapılan ödeme |
facilitation payment n.
|
|
442 |
Trade/Economic |
işe uymayan adayları belirlemek amacıyla yapılan kısa mülakat |
screening interview n.
|
|
443 |
Trade/Economic |
kara para aklama sırasında tespit edilmeme amacıyla aklanan meblağı küçük hesaplara bölerek kaçırma |
smurfing n.
|
|
444 |
Trade/Economic |
karı arttırmak amacıyla düşük faizle para alıp yüksek faizle işletme |
trading on the equity n.
|
|
445 |
Trade/Economic |
kar amacıyla ekonomik faaliyetlerde bulunan kuruluş |
business firm n.
|
|
446 |
Trade/Economic |
kar amacıyla işletilen sigorta şirketi |
stock insurance company n.
|
|
447 |
Trade/Economic |
kayıt amacıyla kullanılan ulusal para |
reporting currency n.
|
|
448 |
Trade/Economic |
müşteri çekmek amacıyla maliyetinin altında satışa sunulan ürün |
drawing card n.
|
|
449 |
Trade/Economic |
müşteri çekmek amacıyla maliyetinin altında satışa sunulan ürün |
loss leader n.
|
|
450 |
Trade/Economic |
net kardan firmanın diğer finansman gereksinimlerini karşılamak amacıyla tekrar işe yatırılan miktar |
retained earnings n.
|
|
451 |
Trade/Economic |
özellikle ingiltere'de yeni mezunlara şirketlerinin reklamını yapmak amacıyla her yıl şirket mensuplarının üniversitelere yapmış olduğu ziyaret |
milk round n.
|
|
452 |
Trade/Economic |
prestij artırmak amacıyla yapılan reklam |
prestige advertising n.
|
|
453 |
Trade/Economic |
piyasada yapay bir faaliyet yaratmak amacıyla yapılan düzmece işlemler |
cross trades n.
|
|
454 |
Trade/Economic |
promosyon amacıyla verilen hediye |
give away n.
|
|
455 |
Trade/Economic |
satışları geliştirmek amacıyla daha ucuz fiyatlar tespit ederek müşterileri cezbetme tekniği |
load factor pricing mechanism n.
|
|
456 |
Trade/Economic |
sabit varlıkların yenilenmesi amacıyla ayrılan fon |
renewal fund n.
|
|
457 |
Trade/Economic |
rakipleri saf dışı etmek amacıyla uygulanan aşırı fiyat kırmaya dayılı fiyat politikası |
predatory pricing n.
|
|
458 |
Trade/Economic |
satılmakta olan bir malın öncelikle satın alınması amacıyla açılan dava |
action for preemption n.
|
|
459 |
Trade/Economic |
sınır ötesi finansal kiralama işlemlerinde, ilgili ülke yasaları açısından, vergi amacıyla hem kiraya verenin hem de kiralayanın, kiralanan malın sahibi olarak kabul edilmesi durumu |
double dip lease n.
|
|
460 |
Trade/Economic |
sendika aidatını vermeyen işçiyi cezalandırmak amacıyla eşyalarının sendika mensuplarınca saklanması |
rattening n.
|
|
461 |
Trade/Economic |
sermayeyi takviye etmek amacıyla çıkarılan tahvil |
adjustment bond n.
|
|
462 |
Trade/Economic |
şirketlerin veya devletlerin birbiriyle rekabet ederken birbirine karşı avantaj elde etmek amacıyla bazı avantajlarını veya karlarını düşürecek eylemlere yönelmesi |
race to the bottom n.
|
|
463 |
Trade/Economic |
şirkete ileride yönetici olması amacıyla yetiştirilmek üzere alınmış yönetici adayı |
trainee manager n.
|
|
464 |
Trade/Economic |
tahvil fiyatlarında kısa süreli değişmelerden kar sağlamak amacıyla tahvil alım ve satım faaliyeti |
barter n.
|
|
465 |
Trade/Economic |
tarım ürünlerini pazarlamak amacıyla kurulan kooperatif |
marketing co-operative n.
|
|
466 |
Trade/Economic |
tanıtım amacıyla yapılan müşteri ziyareti |
customer call n.
|
|
467 |
Trade/Economic |
taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçma |
run away from its commitments n.
|
|
468 |
Trade/Economic |
ticari amaçla elde tutulan finansal varlık veya borçlar alım satım amacıyla elde tutulan finansal varlık veya borçlar |
trading financial asset or liability held for trading n.
|
|
469 |
Trade/Economic |
toplam talebi artırma veya azaltma amacıyla para ve maliye politikalarının kullanılması |
demand management n.
|
|
470 |
Trade/Economic |
ticaret amacıyla elde tutulanlar |
held for trading n.
|
|
471 |
Trade/Economic |
ticaret amacıyla kurulmuş şirket |
civil corporation n.
|
|
472 |
Trade/Economic |
vergi avantajı sağlamak amacıyla temettü ödemesinden hemen önce hisse alıp ve bu ödeme sonrası bu hisselerin satılması |
dividend stripping n.
|
|
473 |
Trade/Economic |
vadeye kadar tutma amacıyla yapılan yatırım |
held-to-maturity investment n.
|
|
474 |
Trade/Economic |
vergi kaçırma amacıyla kurulan şirket |
shell corporation n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
vergi yükünün daha adil dağıtılması amacıyla gayrimenkullerin yeni bir değerlendirmeye tabi tutulması |
equalization of assessment of property n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
charity shop n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
thrift shop n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
yeniden satım amacıyla elde tutulanlar |
held for resale n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
yabancı hükümetlerin veya resmi mali kurumların abd'de dolarla ödeme yapmak amacıyla federal rezerv bankası'nda tuttukları,genellikle çek hesabı şeklindeki fonlar |
foreign official deposits n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
resale shop n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
op shop n.
|
|
482 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
thrift store n.
|
|
483 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
hospice shop n.
|
|
484 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
second-hand store n.
|
|
485 |
Trade/Economic |
yatırımın korunması amacıyla eldeki menkul değerlerin değiştirilmesi |
switching n.
|
|
486 |
Trade/Economic |
daha fazla yatırımcı çekebilmek amacıyla finansal verilerin olduğundan daha iyi gösterilmesi |
earnings management n.
|
|
487 |
Trade/Economic |
müşteri çekmek amacıyla maliyetinin altında satışa sunulan ürün |
leader n.
|
|
488 |
Trade/Economic |
vergi avantajı sağlamak amacıyla tahvillerde yapılan işlemler |
bond washing n.
|
|
489 |
Trade/Economic |
(şirketler hukukunda) hisselerin satın alma fiyatını belirlemek amacıyla ifade edilen gerçek değeri |
fair market value n.
|
|
490 |
Trade/Economic |
genellikle verilen kötü hizmetleri protesto amacıyla kiracıların birlik olup kirayı ödememesi |
rent strike n.
|
|
491 |
Trade/Economic |
fiyatı manipüle etmek için aktif ticaret görüntüsü yaratmak amacıyla yapılmış bir dizi işlem |
daisy chain n.
|
|
492 |
Trade/Economic |
ingiltere bankası'nın ekonomiye para ve kredi arzını düzenlemek amacıyla devlet tahvillerini serbest piyasada alıp satması |
open-market operations n.
|
|
493 |
Trade/Economic |
federal rezervin para arzını kontrol etmek amacıyla menkul kıymet alım satımı |
open-market operations n.
|
|
494 |
Trade/Economic |
devletin enflasyonu dizginlemek amacıyla uyguladığı, kamu harcamaları için gerekenden fazla menkul kıymet satma politikası |
overfunding [uk] n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
muhtemel zararı karşılamak amacıyla birtakım ihtiyatları saklamak suretiyle yapılan kendi kendini sağlama alma eylemi |
self insurance n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
abd'de vergi masraflarını azaltmak amacıyla şirket birleşme ve satın almalarıyla gerçekleştirilen bir kurumsal yeniden yapılanma |
tax inversion n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
abd'de vergi masraflarını azaltmak amacıyla şirket birleşme ve satın almalarıyla gerçekleştirilen bir kurumsal yeniden yapılanma |
corporate inversion n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
hızlı kar amacıyla aynı gün içinde alış satış yapma |
day-trade n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
(koruma amacıyla) paydaşlara ait tüm hisseleri geri almak için yapılan teklif |
self-tender n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
şirketlerin daha fazla gelir elde etme amacıyla sosyal konularda duyarlı davranması |
woke-washing n.
|
|