baskın - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

baskın



Sens de "baskın" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 56 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
baskın raid n.
baskın dominant adj.
General
baskın dominant wind n.
baskın sudden attack n.
baskın inrush n.
baskın surprise n.
baskın descent upon n.
baskın foray n.
baskın forage n.
baskın inroad n.
baskın irruption n.
baskın raid n.
baskın overflow n.
baskın incursion n.
baskın descent on n.
baskın descent n.
baskın inroads n.
baskın rade n.
baskın exundation n.
baskın road [obsolete] n.
baskın inbreak n.
baskın inburst n.
baskın preponderant adj.
baskın predominant adj.
baskın prepotent adj.
baskın heavy adj.
baskın irruptive adj.
baskın overpowering adj.
baskın overwhelming adj.
baskın hegemonic adj.
baskın paramount adj.
baskın regnant adj.
baskın master adj.
baskın mortal adj.
baskın great adj.
baskın overarching adj.
baskın dominative adj.
baskın culminant adj.
baskın predominate adj.
baskın prepollent adj.
baskın crushing adj.
Trade/Economic
baskın raid n.
Technical
baskın dominating adj.
Marine
baskın floods n.
Zoology
baskın alpha adj.
Environment
baskın influent adj.
Military
baskın invasion n.
baskın raid n.
baskın incursion n.
baskın surprise n.
baskın blitz n.
baskın excursion n.
Hunting
baskın entry n.
Archaic
baskın outroad n.
Slang
baskın heat n.
baskın smokin' adj.

Sens de "baskın" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 380 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
baskın yapmak raid v.
General
baskın çıkma euchring n.
baskın karakter dominant n.
geceleri baskın yapan çeteye mensup kişi night rider n.
baskın (polis) bust n.
sadomazohist baskın kadın dominatrix n.
baskın kadın dominatrix n.
geceleri baskın yapan çeteye mensup kişi nightrider n.
baskın gengüdüm dominating strategy n.
baskın strateji dominating strategy n.
ani baskın (polis vb) no-knock raid n.
kanlı baskın bloody assault n.
sol beyni baskın insanlar left-brain dominant people n.
sağ beyni baskın insanlar right-brain dominant people n.
baskın kişilik dominant personality n.
baskın/hakim yapı dominant structure n.
şiddet içerikli soygun veya baskın blag n.
baskın terim leading term n.
baskın el dominant hand n.
baskın karakter saldırganlığı dominance aggression n.
sulu baskın deluge n.
baskın konum dominant position n.
(polis/askerin yaptığı) baskın raid n.
baskın yapma raiding n.
cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi top n.
hayvanlarda alfa/baskın erkeğin bir altındaki erkek beta male n.
baskın kimse eight-hundred-pound gorilla n.
ani baskın emboscata n.
tek gözü baskın olma eyedness n.
sadomazoşist bir ilişkide baskın tarafı oynayan kimse master n.
baskın çıkan kimse queller n.
bir hayvan grubundaki baskın erkek alpha male n.
hayvan sürüsünde sosyal olarak baskın erkek alpha male n.
baskın renkler arasında geçiş görevi gören renk alanı bridge n.
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskın hership [obsolete] n.
sadomazoşist baskın kadın mistress n.
belirli alanda göze çarpan veya baskın kimse light n.
üstünlüğü elde tutan baskın üye despot n.
amerika'da geleneksel değerlerin baskın olduğu merkezi coğrafi bölge heartland n.
baskın kimse overdog n.
baskın ağırlık overpoise n.
baskın gelen kimse overreacher n.
baskın gelme override n.
baskın gelme overruling n.
baskın gelme overthrow n.
genel olarak baskın olan durum, özellik, faaliyet biçimi veya davranış tarzı rule n.
sağ el ve gözünü baskın kullanan kimse dextral n.
baskın siyasi ve sosyal değerlere karşı çıkan kimse dissidents n.
erkeğin sosyal ve ekonomik olarak baskın olduğu ilişki concubine n.
baskın türlerin komünitedeki etkisi dominance n.
baskın gelme dominance n.
(bdsm ilişkide) baskın taraf dominant n.
baskın kimse dominator n.
baskın hava domineer n.
baskın enerji domineer n.
sürpriz baskın surprise raid n.
baskın poligen etkisi potence n.
baskın bir kişi veya grubun kontrolünde olan yer fiefdom n.
baskın güç firepower n.
baskın nitelik flavor n.
baskın kimse predominant n.
baskın organizma predominant n.
baskın omurgalı hayvan predominant n.
baskın güce tamamen boyun eğmiş kimse slave n.
baskın yapmak make a foray v.
baskın yapmak bob up v.
baskın gelmek override v.
baskın yaparak birini yakalamak take someone by surprise v.
baskın çıkmak predominate over v.
baskın çıkmak best v.
baskın çıkmak get v.
baskın yapmak attack v.
baskın yapmak visit unexpectedly v.
baskın yapmak take by surprise v.
baskın yapmak descend v.
baskın çıkmak override v.
baskın yapmak assault v.
baskın çıkmak surpass v.
baskın yapmak swoop v.
baskın çıkmak euchre v.
baskın çıkmak preponderate v.
baskın çıkmak talk down v.
baskın yapmak bust v.
baskın yapmak forage v.
baskın yapmak (polis) bust v.
bir yere baskın yapmak surprise v.
baskın olmak predominate v.
baskın yapmak swoop down v.
baskın çıkmak trump v.
baskın çıkmak extinguish v.
baskın çıkmak preponderate over v.
baskın çıkmak come off best v.
baskın yapmak catch v.
baskın düzenlemek make a foray v.
baskın düzenlemek make a raid on v.
baskın düzenlemek conduct a raid v.
baskın düzenlemek make a surprise attack v.
baskın düzenlemek carry out a raid v.
baskın düzenlemek raid v.
baskın düzenlemek make a sudden attack v.
-den baskın çıkmak prevail against v.
-den baskın çıkmak prevail over v.
baskın yapmak surprise v.
baskın olmak transcend v.
baskın çıkmak transcend v.
baskın olmak be dominant v.
baskın düzenlemek launch raid v.
baskın çıkmak prevail v.
baskın gelmek prevail v.
baskın çıkmak overpower v.
(bir özelliği) baskın olarak üzerinde taşımak reek v.
baskın çıkmak top v.
baskın bir sosyal gruba kabul ettirmek mainstream v.
baskın yapmak harry v.
baskın yapmak deprehend [obsolete] v.
(isteklere, itirazlara) karşı baskın çıkmak overbear v.
baskın çıkmak overreach [obsolete] v.
'-den baskın çıkmak overrule v.
baskın gelmek overrun v.
baskın çıkmak overrun v.
baskın gelmek oversway v.
konuşarak baskın gelmek overtalk v.
baskın şekilde yansımak overwhelm v.
baskın şekilde görünmek overwhelm v.
birden baskın hale gelmek rush v.
baskın gelmek own v.
baskın bir tavırla belirlemek dictate v.
baskın olmak domineer v.
ganimet için baskın düzenlemek piqueer [obsolete] v.
feminen özellikleri baskın hale getirmek feminize v.
feminen özellikleri baskın hale getirmek feminise v.
baskın yapmak inroad v.
baskın yapmak invade v.
baskın gelmek preponder [obsolete] v.
baskın çıkmak surmount [obsolete] v.
baskın gelen preponderant adj.
baskın çıkmış excelled adj.
baskın çıkmış euchred adj.
baskın görüş karşıtı counterhegemonic adj.
sol gözünü baskın kullanma eğiliminde olan left-eyed adj.
baskın yapılmış harried adj.
baskın olan tek bir temaya sahip monothematic adj.
görmede sol yerine sağ gözünü baskın kullanan right-eyed adj.
aşırı baskın overdominant adj.
fazla baskın gelen overruling adj.
baskın türe ait dominant adj.
baskın tür ile ilgili dominant adj.
ekolojik açıdan baskın gelen dominant adj.
(tür) baskın gelen dominant adj.
(görüş açısı) baskın olan dominating adj.
baskın elin ayasını öne doğru açarak yapılan forehand adj.
baskın olana ait veya ilgili orthodox adj.
bir şeyin baskın halini içeren orthodox adj.
kalıtsal yönden baskın prepotent adj.
baskın çıkan superordinate adj.
baskın olarak predominately adv.
baskın bir şekilde irruptively adv.
baskın bir şekilde preponderantly adv.
baskın olarak dominantly adv.
baskın çıkarak preponderatingly adv.
Phrasals
sesini yükselterek baskın çıkmak talk over v.
baskın yapmak knock off v.
baskın yapmak swoop in v.
baskın çıkmak mow down v.
baskın çıkmak talk down v.
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak exceed someone or something by something v.
birinden/bir şeyden bir konuda baskın olmak exceed someone or something in something v.
(birine bir şeyde) baskın çıkmak school (one) (in something) v.
birine/bir şeye bir şeyde baskın çıkmak surpass someone or something in something v.
baskın çıkmak work over v.
(bir oranda) gölgede bırakmak daha baskın olmak exceed by v.
(bir konuda) baskın olmak exceed in v.
yavaş yavaş baskın hale gelmek fade up v.
yavaş yavaş baskın hale getirmek fade up v.
(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak prevail against (someone or something) v.
-de baskın çıkmak school in v.
'-de baskın çıkmak surpass in v.
Colloquial
çok baskın nakarat kullanımı riffola n.
sık tekrarlanan baskın müzikal geçişlerin kullanımı riffola n.
en baskını/baskın olmak rule ok v.
baskın çıkmak cap v.
baskın çıkmak drown v.
dördüncü çeyrekte biz baskın olacağız/olmalıyız the fourth quarter is ours expr.
Idioms
tipik baskın ve saldırgan alfa erkek özelliklerine zıt özellikler gösteren erkek/adam beta male n.
baskın sözü geçen kimse 800-pound gorilla n.
baskın çıkmak steal a march on v.
bir yerdeki baskın karakter olmak hold the stage v.
(birine/bir şeye) baskın çıkmak steal a march over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) baskın çıkmak steal a march upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) baskın çıkmak steal the march over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) baskın çıkmak steal the march upon (someone or something) v.
baskın çıkmak take to pieces v.
(birine) baskın gelmek put the boot to (one) v.
ortamdaki baskın unsur olmak hold the boards v.
(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak steal a march on (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak steal the march on (someone or something) v.
baskın (aksan, diksiyon) you could cut it with a knife expr.
Trade/Economic
ani baskın cold-calling n.
baskın menkul dominant asset n.
baskın firma dominant firm n.
erkek bireylerin baskın olduğu işletmelerde kadın çalışanların ilerlemesine olanak sağlamayan soyut bir engel glass ceiling effect n.
ani baskın yapmak cold-call v.
baskın yapmak raid v.
1980 ve 1990'larda baskın olan yatırım bankalarının oluşturduğu bir grup harm abrev.
Law
geceleri atlar ve maskelerle baskın yapan çeteye mensup kimse night rider [usa] n.
geceleri atlar ve maskelerle baskın yapan çeteye mensup kimse nightrider n.
baskın gelen kimse overruler n.
baskın biçiminde no-knock adj.
Politics
baskın sınıf (rusça) nomenklatura n.
japonya'da baskın olan yerel etnik grup yamato n.
baskın lider hegemon n.
baskın güç hegemon n.
siyasi partinin baskın ve muhafazakar üyesi old guard n.
belirli bir baskın sınıfın üyesi anlamı veren son ek -crat suf.
belirli bir baskın sınıfın üyesi anlamı veren son ek -ocrat suf.
Technical
baskın mod dominant mode n.
baskın dalga dominant wave n.
rengin baskın olan dalga boyu hue n.
Computer
baskın kapalı döngü kutupları dominant closed loop poles n.
Telecom
baskın kapalı döngü kutupları dominant closed loop poles n.
Electric
baskın mod dominant mode n.
Architecture
sivri kemerlerin baskın olduğu 13. yüzyıl ingilteresi'ne has bir mimari tarz lancet architecture n.
Construction
baskın olmak dominate v.
Lighting
baskın dalga boyu dominant wavelength n.
Dyeing
nesnenin baskın rengi body color n.
Automotive
baskın gelmek override v.
Marine
baskın frekanslı rüzgar yönü most frequent wind direction n.
baskın dalgalar dominant waves n.
doğrusal olmama özelliği baskın dalgalar strongly nonlinear waves n.
kıyı bölgesindeki sürüklenmenin baskın yönü predominant direction of littoral drift n.
Medical
otozomal baskın polikistik böbrek hastalığı adpkd (autosomal dominant polycystic kidney disease) n.
otozomal baskın aktarılan genetik hastalık an autosomal dominant inherited genetic disease n.
fibröz dokunun baskın gelmesi sonucu sertleşmiş kanserli ur schirrhus n.
fibröz dokunun baskın gelmesi sonucu sertleşmiş kanserli ur scirrhus n.
Anatomy
baskın elin işaret parmağı trigger finger n.
beyninin sağ tarafı baskın olan right-brained adj.
davranışlarında duygu, yaratıcılık, sezgi, sözsüz iletişim ve muhakeme yetenekleri baskın olan right-brained adj.
Psychology
entelektüelliğin baskın olduğu utangaç ve çekingen kişiliğe sahip kimse cerebrotonic n.
baskın yetişkin dominant adult n.
baskın olmayan yarımküre non-dominant hemisphere n.
baskın kişilik dominant personality n.
baskın düşünce supervalent thought n.
otozomal baskın autosomal dominant n.
pasif ve baskın ebeveyn ikilisinin oluşturduğu sistem skew n.
entelektüelliğin baskın olduğu utangaç ve çekingen kişilik tipinde cerebrotonic adj.
Physiology
tek eli baskın kullanabilme laterality n.
baskın yarım küre dominant hemisphere n.
baskın olmayan (organ, yapı) nondominant adj.
Pathology
baskın mutant bir genin bir otozom üzerinde meydana getirdiği hastalık autosomal dominant disease n.
Statistics
baskın strateji dominating strategy n.
tam baskın strictly dominated adj.
Physics
baskın karakter kanunu law of dominance n.
baskın dalga dominant wave n.
baskın kuvvet strong force n.
Chemistry
baskın renk dominant color n.
Biology
baskın tür dominant species n.
baskın gen dominant gene n.
x kromozomu üzerindeki baskın bir genin yavrulara etki ettiği kalıtsal model x-linked dominant inheritance n.
komensal veya simbiyotik çiftlerden daha büyük, güçlü veya baskın olanı host n.
baskın organizma dominant n.
(komünitede) baskın ögeleri belirleyen organizma dominant n.
baskın alel dominant allele n.
yarı baskın gen semidominant n.
baskın gen protogene n.
baskın faktör protogene n.
üç doz baskın gene sahip olan triplex adj.
(aynı embriyoda diğer bölümlere kıyasla) daha baskın büyüyen dominant adj.
belirli bir baskın genin tek bir örneğine sahip olan (ototetraploid) simplex adj.
Marine Biology
baskın yıl sınıfı dominant year class n.
yumurtlama yerine aniden hızla yaklaşarak yumurtaları döllemeye çalışan küçük, baskın olmayan erkek balık sneaky male n.
baskın (tür) predominant adj.
baskın (tür) dominant adj.
Astronomy
karanlık enerjinin baskın olduğu çağ dark energy-dominated era n.
yörünge sisteminde baskın olan hareket yönünün tersine ait veya bu hareket yönü ile ilişkili retrograde adj.
Astrology
bireyin doğum anındaki baskın gezegen hyleg n.
baskın etkiye sahip gezegen lord n.
baskın gezegen dominator [obsolete] n.
baskın burç dominator [obsolete] n.
baskın gelen dominant adj.
Zoology
tek baskın erkek hayvanın bulunduğu dişi hayvan sürüsü harem n.
sürüde sosyal olarak baskın alpha adj.
Social Sciences
belli bir coğrafyada baskın olan kültür veya gelenek regionalism n.
kültürdeki inanç ve davranışı yönlendirmede etkili olan baskın ideal veya ilke theme n.
belirli bir azınlığa yada baskın olmayan gruba yönelik bilinçsizce yapılan ayrımcı/saldırgan söylem microaggression n.
belirli bir azınlığa yada baskın olmayan gruba yönelik bilinçsizce yapılan ayrımcı/saldırgan söylem microaggression n.
tek bir unsurun baskın olduğu kültür monoculture n.
şirketlerin baskın ekonomik ve siyasi güce sahip olduğu toplum corpocracy n.
tarihsel olarak baskın bir cinsiyet veya etnik gruptan olduğu için önemi ve yetenekleri abartılmış olabilecek bir erkek dead white european male n.
tarihsel olarak baskın cinsiyete ve etnik gruba mensup olduğu için değeri ve yetenekleri abartılan erkek dead white male n.
toplumda tek bir baskın kültür yerine çok sayıda kültürü kapsamak gerektiğini ileri süren teoriye ait veya ilişkin multicultural adj.
Literature
18. yüzyıl ingiliz edebiyatının baskın üslubuyla ilgili neoclassical adj.
Linguistics
belli bir coğrafyada baskın olan dil özelliği regionalism n.
baskın dil dominant language n.
baskın şekilde nefes vererek çıkartılan ses aspirate n.
harfi baskın şekilde nefes vererek telaffuz etme aspiration n.
b harfinin baskın olduğu bir konuşma bozukluğu betacism n.
harfi baskın şekilde nefes vererek telaffuz etmek aspirate v.
baskın şekilde nefes vererek telaffuz edilen aspirate adj.
baskın şekilde lehçeli broad adj.
(dil) görece uzun sözcük yönünden baskın polysynthetic adj.
History
belirli bir iş veya alanda baskın kimse moghul n.
belirli bir iş veya alanda baskın kimse mughul n.
(güney afrika'da) örgütlü bir boer birliğinin yaptığı baskın commando n.
Religious
hindistan'a özgü bhakti sektlerinden birine katılımla karakterize olan baskın kült dini hinduism n.
hristiyanlığın baskın olmadığı bölge heathendom [obsolete] n.
(kilise ilahilerinde) temel baskın nota dominant n.
baskın ses dominant n.
Environment
orman sınırın altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanların tümü montane n.
avustralya'da mulga bitkisinin baskın olarak yetiştiği kurak bölge mulga n.
avustralya'da mulga bitkisinin baskın olarak yetiştiği kurak bölge mulga scrub n.
avustralya'da mulga bitkisinin baskın olarak yetiştiği kurak bölge mulga country n.
rekabet halindeki iki türden birinin diğerine baskın gelmesi competitive exclusion n.
ekolojik topluluktaki birden fazla baskın türün tekini barındıran komünite consociation n.
tek türü baskın olan doğal topluluk consocies n.
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgeye ait veya ilişkin montane adj.
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgede yetişen montane adj.
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanlara ait veya ilişkin montane adj.
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanlardan oluşan montane adj.
Geography
akarsu erozyonu sebebiyle çok sayıda parçaya ayrıldığı için eğimli arazileri düzlüklerine baskın olan (topografi) mature adj.
Geology
çakıl-baskın akarsu gravel-bed stream n.
Military
kuzey hindistan'daki baskın hindu askeri kastının bir üyesi rajpoot n.
kuzey hindistan'daki baskın hindu askeri kastının bir üyesi rajput n.
küçük gruplarla baskın taarruzu yapmak için yetiştirilmiş amerikan askeri ranger n.
küçük gruplarla baskın taarruzu yapmak için yetiştirilmiş amerikan askerleri rangers n.
askeri mukabil baskın sistemi counter-surprise military system n.
ani baskın blitzkrieg n.
askeri hedeflere baskın countermilitary n.
baskın püskürtme kuvveti reflex force n.
baskın tarzında yayılma surprise development n.
baskın müfrezesi raiding party n.
baskın çıkarması surprise landing n.
baskın tarzında akın surprise raid n.
baskın taarruzu sneak attack n.
baskın indirmesi surprise landing n.
baskın raporu raid report n.
baskın birlikleri shock troops n.
baskın taarruzu surprise attack n.
hava baskın harekatı intruder operation n.
stratejik baskın counter-force n.
küçük gruplarla baskın taarruzu yapmak için yetiştirilmiş askerlerden oluşan abd ordusu united states army rangers n.
baskın tarzında surprise adj.
Hunting
ani baskın immediate assault n.
baskın metodu methods of entry n.
baskın tüfeği assault riffle n.
Sport
(kriket) vurucunun baskın taraftan yaptığı atış cut n.
(kriket) baskın taraftan atış yapan oyuncu cut n.
oyuncunun baskın el tarafına ait forehand adj.
oyuncunun baskın el tarafı ile ilişkili forehand adj.
oyuncunun baskın el tarafına ait forehanded adj.
oyuncunun baskın el tarafı ile ilişkili forehanded adj.
Art
sanat eserinin baskın tonu atmosphere n.
abartılı tiyatrallık içeren, olay örgüsünün karakter temsillerinin önüne geçtiği ve fiziksel hareketin baskın olduğu piyes melodrama n.
baskın tema motif n.
Music
baskın davul ritimlerinin yer aldığı reggae müzik türü nyahbinghi n.
ibadet müziğinde baskın özellik repercussion n.
baskın ses pedal point n.
gamdaki baskın nota fifth n.
genellikle tonik veya baskın olan tek bir ton organ point n.
genellikle tonik veya baskın olan tek bir tondan üretilen tını organ stop n.
baskın (nota) dominant adj.
baskın ve coşkulu bir tonda con bravura adv.
Archaic
baskın mod disposition n.
baskın atmosfer disposition n.
savaşta baskın çıkmak oppress v.
Entomology
baskın kanatsız ergatoid adj.
Slang
baskın veya etkileyici kimse mack daddy n.
eşcinsel ilişkide baskın kişi top n.
maskülen özellikleri baskın erkek red pill n.
baskın erkek red pill n.
diğerlerinden üstün/baskın olan şey butt-kicker n.
(program veya seri) baskın tema override n.
(birine) baskın gelmek kick ass on (one) v.
birine baskın çıkmaya çalışmak kick-ass on someone v.
tarihsel olarak baskın cinsiyete ve etnik gruba mensup olduğu için değeri ve yetenekleri abartılan erkek dwem (dead white european male) abrev.
baskın cinsiyete ve etnik gruba mensup olduğu için tarihsel değeri ve yetenekleri abartılan erkek dwm (dead white male) abrev.
Modern Slang
eşcinsel ilişkide baskın olan partner a top n.
Star Wars
klon baskın askeri clone shock trooper n.
bonadan üstünde baskın raid above bonadan n.
ghorman üstünde baskın raid above ghorman n.
baskın askeri shock trooper n.