bir daha - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bir daha



Sens de "bir daha" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 15 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bir daha again adv.
bir daha once more adv.
General
bir daha second adv.
bir daha over adv.
bir daha one more adv.
bir daha once more adv.
bir daha once again adv.
bir daha over again adv.
bir daha anew adv.
bir daha no more adv.
bir daha againward adv.
bir daha ower [geordie] adv.
bir daha re- pref.
Speaking
bir daha once more adv.
Music
bir daha anew adv.

Sens de "bir daha" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
(daha basit bir hale) dönüştürmek reduce v.
bir kez daha once again adv.
bir kez daha once more adv.
bir kere daha once more adv.
bir kere daha once again adv.
bir defa daha once again adv.
General
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması clerambault's syndrome n.
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım excursus n.
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet protectorate n.
daha detaylı bir şekilde söyleme amplification n.
daha üst bir sınıfa vb geçme promotion to n.
daha iyi bir duruma getirme uplift n.
daha uzun bir şekilde söyleme amplification n.
35 mm'lik veya daha dar bir film kullanan fotoğraf makinesi miniature camera n.
daha aşağı bir nitelikte olma deteriority n.
kaba veya ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz söyleyen euphemist n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması erotomania n.
saati standart zamanın bir saat ilerisine geçirerek akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight saving n.
bir misli daha as much again n.
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik tachyon n.
daha ayrıntılı bir şekilde söyleme amplification n.
daha aşağı bir nitelikte olma inferiority n.
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu shadowing n.
daha üst seviyede bir güç kaynağı dolayısıyla görevini yapamayacak durumda olma shadowing n.
beklenenden daha düşük bir performans sergileme underperforming n.
daha yüksek bir mahkemeye başvuru appeal n.
oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu leap-frog n.
hangi seçeneğin daha iyi olduğu hiç belli olmayan bir durum toss-up n.
bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan olay one-off n.
bir kere daha encore n.
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi anagnorisis n.
bir fincan kahve daha one more cup of coffee n.
bir adım daha one more step n.
bir basamak daha one more step n.
doyurulacak bir boğaz daha another mouth to feed n.
daha önce aranmamış bir yerde petrol/maden arayan wildcatter n.
daha iyi bir açı a better angle n.
anlatılan konuyu dinleyicilerin daha iyi anlamasına yardımcı olmaya yönelik işaretlerin kullanıldığı bir teknik signposting n.
kutlama için bir neden daha one more reason to celebrate n.
yabancı bir dilin karmaşık/anlaşılmaz kullanımı (daha çekici göstermek için) flowery n.
Bakılan görüntü ortadan kalktıktan sonra görsel alanda bir süre daha izlenebilen ardışık görüntü after image n.
insan çabasıyla dünyanın daha yaşanılabilir bir yer haline getirileceğine inanan görüş meliorism n.
bir sene daha another year n.
bir yıl daha another year n.
bir sene daha one more year n.
bir yıl daha one more year n.
bir veya daha fazla kişiye seçim yapma hakkı verilmesi compromission n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorization n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorisation n.
atom bombasında patlayan malzemenin genişlemesini geciktiren, ve daha şiddetli bir patlamayı mümkün kılan bir nötron reflektörü tapmer n.
oyuncuya yeni bir rol daha verme recast n.
daha sonra ülkesine geri dönmek şartıyla abd'de geçici bir süre ikamet eden kimse nonimmigrant [usa] n.
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin noon [obsolete] n.
belirli bir faaliyette daha önce eğitimi veya deneyimi olmayan kimse newcomer n.
daha erken bir tarih antedate n.
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler yak shaving n.
bir kurumda daha fazla güç kazanmak isteyen bir kimsenin yaptığı eylemler empire-building n.
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü underside n.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme zhoosh n.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme zhoosh n.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme zhuzh n.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme zhuzh n.
yeni elde edilmiş kaynakları daha önceki bir açığı kapatmak için kullanmak lap n.
tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik man of straw n.
kendisinden daha becerikli bir işçiye yardım eden kimse mate n.
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti marquise n.
yaban mersini kırmızısı veya orta ton nar kırmızısından daha sarımsı ve daha mat olan koyu bir kırmızı marroon n.
daha iyi bir izlenim yaratmak için kılıf uydurma window-dressing n.
bir şeyi bilmemenin daha iyi olması blissful ignorance n.
özellikle bir eli daha kabiliyetli olan kimse -hander n.
geyik postundan daha koyu, zeytin ağacındansa daha sarı ve daha açık olan grimsi ve sarımsı bir kahverengi tonu meadowlark n.
(gemiler arasında) ağır bir halatı çekmek için kullanılan daha hafif halat messenger n.
ulus veya dünya gibi daha büyük bir oluşumun özeti niteliğindeki topluluk, kuruluş gibi birim microcosm n.
daha yumuşak bir metaldeki tasarımın ters kopyasını basmak için kullanılan sertleştirilmiş kabartmalı çelik silindir mill n.
hile yoluyla daha değerli bir çeşidine dönüştürülmeye çalışılan hakiki posta pulu fake n.
bir başkasının daha küçük veya daha genç haline benzeyen kimse mini-me n.
çıkar amacıyla daha güçlü veya kıdemli bir kimseyi kopya eden kimse mini-me n.
tüccarları bir malı sattıkları fiyattan daha yüksek fiyata almaya zorlayan ani piyasa değişimi hug n.
klasik baleden daha gayri resmi olan bir modern bale türü modern dance n.
bir kez daha tekrarlanan olay reoccurrence n.
bir kez daha bölümlendirme repartotion n.
bir grubun veya organizasyonun yeni fikirleri, becerileri ile onu daha verimli kılan üyeleri fresh blood n.
azur mavisinden daha kırmızı ve koyu bir mavi tonu liberty n.
azur mavisinden daha kırmızı ve koyu bir mavi tonu regatta n.
daha önce görülmemiş bir kuş türünün görülmesi lifer n.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemel n.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemmel n.
kiraz kırmızısından daha mavimsi olan bir kırmızı tonu gladiolus n.
kumarda özel kullanım için bir veya daha fazla deste kartını saklama holdout n.
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse holdout n.
(amerika erkek izcileri'nde) iki veya daha fazla yavru kurt grubunu kapsayıp tek bir devriyeyi oluşturan alt grup den n.
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf giant-killer n.
daha büyük bir şeye dahil etme hedging [obsolete] n.
daha önemli bir şeye sokma hedging [obsolete] n.
bir veya daha fazla oyuncunun diğer oyuncuları öldürmekle görevli olduğu ve karşılığında geri kalan oyuncuların katilleri bulmaya çalıştığı oyun murder mystery n.
(bir mil veya daha uzun) at yarışı route n.
iki veya daha fazla şeyin fiziksel olarak bir araya gelmesi impinging n.
daha eski bir döneme ait olan şey old style n.
daha eski bir döneme özgü şey old style n.
dürtü veya duyguyu esas nesnesinden daha kabul gören bir şeye yönlendirme displacement n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
daha önemli bir şeyin sonucu olarak meydana gelen durum incident n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock [obsolete] n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock-boat [obsolete] n.
daha büyük bir serginin parçası olan seçkin pul sergisi court of honor n.
daha güçsüz bir rakibe sürekli ve kolayca yenilen oyuncu cousin n.
boruyu daha geniş çaplı bir boruyla birleştiren bağlantı increaser n.
yapılmaması daha iyi olan bir şeyi yapma dürtüsü irresistible impulse n.
daha büyük bir kanalın içine kazılan kanal cunette n.
bir kenarı daha ince olan tahta featheredge n.
belirli bir hayvan grubunun daha küçük veya önemsiz üyeleri people n.
izleyiciyi daha sonraki bir olaya hazırlamak için oyuna kasıtlı eklenen sahne plant n.
bir diğerini daha parlak gösteren örnek foil n.
daha önemli bir gazete makalesi ile ilişkili olup genellikle ona ek olarak basılan gazete makalesi follow n.
mercan renginden daha açık bir pembe tonu gayety n.
bir kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan parçası origination n.
beklenenden daha önemsiz bir zafer kazanmış bir general roma'ya girerken yapılan kutlama ovation n.
komünist ülkelerde daha büyük bir organ tarafından seçilen daimi bir yürütme komitesi presidium n.
bir veya daha fazla aday isminin çizildiği oy pusulası scratched ticket n.
yaşadığı evin dışında bir eve daha sahip olan kimse second-homer n.
bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması moral licensing n.
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça bearer n.
daha iyi duyabilmeyi sağlayan borumsu bir cihaz sonifer n.
küçük bir çizimin karelere ayrılarak daha geniş alana aktarılması işlemi squaring n.
(kısa not) daha geniş bir konunun alt maddesi subitem n.
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje subproject n.
daha makul bir hedefe yönelme substitution n.
daha ilkel bir ifade biçimine geçme substitution n.
boş bardağı çevirdiğinde bardağın dibindeki damlaların tırnaktan akması halinde oyuncunun daha fazla içki içtiği bir oyun supernaculum [obsolete] n.
(daha güçlü bir argüman oluşturmak için) bir argümanın kabulü synchoresis n.
bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak be none the worse v.
kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi) pick up v.
bir daha incelemek review v.
daha aşağı fiyat teklif etmek (başka bir kimse veya firmadan) underbid v.
bulunduğu makama bir daha aday olmamak stand down v.
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak jockey for position v.
daha hoş ve sevimli bir hava vermek brighten v.
baharat katarak bir yemeği daha lezzetli yapmak spice a food up v.
daha üst (bir sınıfa/lige) geçirmek promote to v.
daha güzel ve daha çekici bir hale sokmak (bir yeri) freshen up v.
daha kötü bir hale getirmek worsen v.
hayatını daha iyi bir yola koymak turn over a new leaf v.
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek hair of the dog v.
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak keep something on the back burner v.
kanunu daha etkili bir hale getirmek tighten up on v.
daha hoş bir hale getirmek sweeten v.
daha önemli saymak (birini/bir şeyi başkasından) subordinate to v.
daha ayrıntılı bir şekilde anlatmak enlarge upon v.
bir sesi daha yüksek bir sesle bastırmak drown out v.
daha iyi bir duruma getirmek uplift v.
birini daha aşağı bir yere koymak put someone down v.
daha kötü bir duruma sokmak exacerbate v.
toplamak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) pick up v.
daha önceki bir tarihten itibaren geçerli kılmak backdate v.
almak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) pick up v.
daha iyi bir pozisyona tayin olmak be promoted v.
bir şeyi daha canlı bir hale getirmek liven something up v.
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde) settle v.
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi) sugarcoat v.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way v.
bir daha gözden geçirmek review v.
maddi olarak daha iyi bir duruma gelmek get ahead v.
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak nip in the bud v.
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak nip something in the bud v.
daha erken bir tarihe almak put forward v.
bir daha bölmek subdivide v.
daha önceki bir tarihten geçerli kılmak backdate v.
bir daha gözden geçirmek revise v.
-den çok daha iyi bir performans göstermek outdo v.
bir aşama daha kaydetmek take yet another twist v.
bir aşama daha kaydetmek take yet another turn v.
daha mühim başka bir iş yüzünden yapmamak overslaugh v.
basitten daha karmaşık bir biçime) dönüşmek evolve into v.
daha bir güzel olmak become even more beautiful v.
daha öte bir anlam taşımak mean more than (that) v.
daha öte bir anlam taşımak have a further meaning v.
daha öte bir anlam taşımak have meaning beyond v.
daha da kötü bir hale gelmek become worse v.
daha da kötü bir hale getirmek make worse v.
bir adım daha ileri gitmek go a step further v.
bir şeyi her şeyden daha çok sevmek love something more than anything v.
daha büyük bir eve taşınmak move to a bigger house v.
birisini (daha aşağıda bir bölgede olan) evine davet etmek/çağırmak ask someone down v.
daha iyi bir iş çıkartmak do a better job v.
(haritada/rakım olarak) daha yüksek bir yere uçmak fly up to something v.
oyunculuk işini bir kez daha gözden geçirmek give acting a second thought v.
daha iyi/ucuz bir fiyat aramak look for a better price v.
bir şans daha vermek give a second chance v.
ikinci bir şans daha vermek give a second chance v.
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek diversify from something into something else v.
bir daha izlemek watch again v.
bir daha seyretmek watch again v.
bir şeye gerçek değerinden daha fazla ödemek pay more for something than it is really worth v.
daha güvenli bir yer bulmak find a safer place v.
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az stresli olan bir işi seçmek downshift v.
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az kazandıran ve stressiz bir işi tercih etmek downshift v.
bir şeyi daha yenisiyle değiştirmek replace something with a newer one v.
termostatı daha düşük bir ısıya ayarlamak/sabitlemek set the thermostat at a lower temperature v.
daha erken saate bir uçuş bulmak get an earlier flight v.
daha erken saate bir uçuş bulmak find an earlier flight v.
daha iyi bir gelecek oluşturmak carve out a better future v.
dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek make the world a better place v.
daha küçük (önemsiz) bir rol oynamak play a smaller role v.
Bir durumu olduğundan daha acınası göstermek catastrophize v.
bir veya daha fazla rakamı çıkartarak sayıyı kısaltmak truncate v.
daha hoş bir hale getirmek addulce [obsolete] v.
ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek take a rain check v.
kişisel hedef ve hayalleri sorgulayıp daha basit bir yaşam tarzına geçmek cash out v.
oyuncuya yeni bir rol daha vermek recast v.
bir daha kutlamak recelebrate v.
daha kötü bir hale getirmek pejorate v.
oy pusulasından bir veya daha fazla adayın ismini çıkarmak scratch a ticket v.
daha iyi bir konuma gelmek ascend v.
daha erken bir tarihte yapmak earlierize v.
daha erken bir tarihte yapmak earlierise [brit] v.
bir tarafı daha ağır olan zarla oynamak play with loaded dice v.
iki veya daha fazla şeyin bir araya gelmesiyle oluşmak make v.
daha iyi bir hale getirmek embetter [obsolete] v.
(başka bir şeyden) daha kötü performans göstermek underperform v.
(bir işi) başkalarından daha ucuza yapmak underwork v.
(bir işi) aynı alanda çalışanlardan daha ucuza yapmak underwork v.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek zhoosh v.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirmek zhoosh v.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek zhuzh v.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirmek zhuzh v.
(bir şeyin destekçisine) daha az çekici gelmesini sağlamak unsell v.
bir alet veya ekipmanı daha kullanışlı hale getirmek için geliştirmek, iyileştirmek macgyver v.
daha iyi bir yere gelmeye çalışmak veya taktik değiştirmek manoeuver v.
yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak manoeuver v.
bir anlaşmaya veya uzlaşıya varmak için ihtilaf yaratan iki veya daha fazla tarafla çalışmak mediate v.
(bir şeyi) daha büyük veya önemli bir şeye bağlamak bootstrap v.
(remi kart oyununda) her oyuncu bir el daha oynadıktan sonra oyunun biteceğini duyurmak break v.
daha büyük bir yapının parçası olarak dahil etmek model v.
daha büyük bir yapının parçası olarak kullanmak model v.
daha büyük bir su kütlesine akmak mouth v.
(bir şeyi veya kimseyi) daha fazla takip edememek lose v.
siyasi bir kampanya için (diğer adaydan) daha fazla mali destek toplamak outraise v.
(birini veya bir şeyi) daha cazibesiz hale getirmek deglamorize [us] v.
(birini veya bir şeyi) daha cazibesiz hale getirmek deglamorise [uk] v.
(birini veya bir şeyi) daha cazibesiz hale getirmek deglamourize v.
daha düşük bir konuma getirmek deject [obsolete] v.
daha kapsamlı bir önermeden gelmek descend v.
(birinden veya bir şeyden) daha iyi olmak ding [dialect] v.
daha hoş bir hale gelmek grow on v.
daha büyük bir şeye dahil etmek hedge [obsolete] v.
daha önemli bir şeye sokmak hedge [obsolete] v.
bir veya daha çok seçenekte karar kılmak optate v.
(başka bir şeyden) daha kötü kokmak overstink v.
(başka bir şeyden) daha iğrenç kokmak overstink v.
daha önceki bir mahkeme kararına atıfta bulunmak cite (to) v.
daha rahat ve sıcak bir hale getirmek cozy (up) v.
daha küçük bir eve taşınmak downsize v.
güç kesildikten sonra bir süre daha momentumu korumak drift v.
bir şeyi daha detaylı araştırmak drill v.
daha büyük veya önemli bir şeyle birlikte kurup çalıştırmak piggyback v.
daha genç birini terfi ettirmek için kıdemli bir çalışanı es geçmek deadhead v.
(hafif bir malzemeyi) birkaç nazik karıştırma hareketiyle daha ağır bir karışıma yedirmek fold v.
(bir diğerinden) daha uzun yüzmek outfloat v.
(bir diğerinden) daha uzun süzülmek outfloat v.
(bir şeyden) daha fazla kazanmak outgain v.
daha güçlü ve kararlı bir çaba sarf etmek outhustle v.
(bir diğerinden) daha çok tekmelemek outkick v.
(bir diğerinden) daha uzağa tekmelemek outkick v.
(bir diğerinden) daha fazla gece öyküsü anlatmak outnight v.
daha büyük bir izleyici kitlesini çekmek outpull v.
(bir şeyden) daha iyi puanı olmak outrate v.
(bir şeyden) daha iyi dereceye sahip olmak outrate v.
(bir şeyden) daha kırmızı olmak outred v.
(bir şeyin) süresinden daha uzun süre oturmak outsit v.
daha çarpıcı bir anlatıma sahip olmak outtell v.
daha büyük bir değere dönüştürmek parlay v.
(bir şey ekleyerek) daha makul hale getirmek season v.
daha iyi bir malzeme ile koruma/süsleme amaçlı kaplamak shoe v.
bir veya daha fazla sömürgeye ait veya onunla ilgili olan colonial adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) subordinate adj.
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) naturalized adj.
daha zayıf bir şekilde weaklier adj.
bir daha ele geçmez irretrievable adj.
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan lopsided adj.
beklenenden daha düşük bir performans sergileyen underperforming adj.
bir adım daha yakın one step closer adj.
gerçek değerinden daha düşük bir fiyata satılan underpriced adj.
daha bir even better adj.
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) naturalised adj.
nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu post-truth adj.
üyeliği/bilgileri silinmiş (bilgisayarı bir daha kullanmayacak olan) deprovisioned adj.
("birkaç" veya belli bir sayının önüne) … daha another adj.
daha yüksek bir rütbe veya statüye sahip elevated adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) understrapping adj.
iç mekanizması kuarts kristalinden bir elektronik aksamla değiştirilerek zamanı daha doğru olarak gösteren quartzed adj.
bir veya daha fazla yüzünde ince melamin tabakası bulunan melamine-faced adj.
stresten kaynaklı olarak normalden veya beklentilerden daha az bir cinsel aktivite ilgisi veya katılımına sahip olan hyposexual adj.
bir tarafı diğerinden daha ağır olan lobsided adj.
bir tarafı diğerinden daha büyük olan lobsided adj.
bir tarafı diğerinden daha yüksek olan lobsided adj.
(belirtilen akrabalık derecesinden) bir nesil daha yaşlı veya genç great adj.
beşten daha fazla ince levha ile kaplı bir iç yüzü olan (kemer) multifoil adj.
bir tarafı daha büyük olan one-sided adj.
bir tarafı daha gelişmiş olan one-sided adj.
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan one-sided adj.
nispeten küçük olup daha çok sosyal ve şahsi yazışmalarda kullanılan (zarf)mal zarflardan daha küçük ve kare şeklinde bir zarf baronial adj.
belirli bir süre daha dayanması kesin olan good (for) adj.
(bir şeyden) daha küçük boyutta olan downsize adj.
(bir şeyin) daha küçük versiyonu olan downsize adj.
bütünün tek tek parçalarının toplamından daha fazlası olan karmaşık bir yapıyı oluşturan organic adj.
bir ucu diğerinden daha dar bir yumurta şeklinde olan ovato-oblong adj.
bir veya daha fazla bağlı kuruluşun sermaye çoğunluğuna sahip olan (şirket, girişim) parent adj.
profesyonel bir işe benzeyip daha az teorik bilgi, yaratıcılık, özgünlük veya muhakeme gücü gerektiren (iş) semiprofessional adj.
(üst gövdede bulunan bir bölüm) daha yukarıda bulunan superior adj.
bir karakterin yanına eklenen (daha küçük karakter) superscript adj.
daha kuvvetli bir sebebten a fortiori adv.
bir kez daha yet again adv.
iki bin yıldan daha fazla bir süredir for more than two thousand years adv.
daha kuvvetli bir sebepten a fortiori adv.
bir kat daha still more adv.
bir kez daha once more again adv.
daha ağır bir biçimde preponderantly adv.
daha önce (bir yazıda) above adv.
daha kuvvetli bir şekilde superiorily adv.
daha az mücadeleci bir şekilde adversarially adv.
daha iyi bir şekilde better adv.
daha belirgin bir biçimde more specifically adv.
daha açık bir ifadeyle more clearly adv.
bir kere daha one more time adv.
bir kez daha one more time adv.
bir müddet daha a little more time adv.
bir müddet daha for another while adv.
bir müddet daha some more time adv.
bir müddet daha a while more adv.
daha derin bir biçimde more deeply adv.
daha ayrıntılı bir şekilde in more detail adv.
daha bir much more adv.
daha bir even more adv.
bir şey daha one more thing adv.
bir kere daha again adv.
bir kere daha over again adv.
daha uzun bir süre for a longer time adv.
bir daha asla never ever adv.
daha da büyük bir dereceye kadar all the more so adv.
bir defa daha one more time adv.
daha az bir dereceye kadar to a lesser degree adv.
bir yarım saat daha for another half hour adv.
en az bir yarım saat daha at least for another half-hour adv.
bir yarım saat daha for another 30 minutes adv.
bir kez daha againward adv.
bir kaç dakika daha a couple of more minutes adv.
bir daha asla nathemore [obsolete] adv.
daha iyi bir sebepten dolayı the rather adv.
daha sonraki bir zamanda upward adv.
daha sonraki bir yaşta upward adv.
bir metnin daha sonraki bölümünde below adv.
daha düşük bir rütbede below adv.
daha düşük bir sınıfta below adv.
diğerlerinden daha iyi bir şekilde best adv.
daha uygun bir şekilde better adv.
daha şeytani bir şekilde worse adv.
daha sert bir şekilde worse adv.
daha zararlı bir biçimde worse adv.
daha dezavantajlı bir şekilde worse adv.
daha kötü bir şekilde worse adv.
daha kötü bir derecede worse adv.
daha kötü bir şekilde worser adv.
daha fena bir şekilde worser adv.
bir kez daha renewedly [us] adv.
daha özel bir yerde offline adv.
daha özel bir yere doğru offline adv.
daha özel bir yere doğru off-line adv.
daha özel bir yerde off-line adv.
daha özel bir ortamda off-line adv.
bir adım daha yaklaşarak on the way adv.
daha yüksek bir yerde in a higher place adv.
daha kötü bir duruma doğru downhill adv.
daha önceki bir kaynaktan sonrakine doğru downwards adv.
daha kilolu bir şekilde preponderatingly adv.
bir tane daha one more adv.
bir daha asla nevermore adv.
daha kolay bir şekilde sooner adv.
daha iyi bir şekilde superiorly adv.
daha fazla bir şekilde superiorly adv.
daha gelişmiş bir şekilde superiorly adv.
daha aşağı bir nitelikte olan inferior to prep.
(başka bir şeyden) daha yakın within prep.
(başka bir şeyden) daha uzakta olmayan within prep.
bir (şey) daha another pron.
bir tane daha another pron.
(sahne alan kişiye) bir daha! bis interj.
daha kapsamlı anlamı veren bir ön ek meta- pref.
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek mio- pref.
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek mi- pref.
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek meio- pref.
normal bas sesten daha pes sese sahip anlamını veren bir ön ek contra- pref.
daha fazla anlamını veren bir ön ek pleio- pref.
daha fazla anlamını veren bir ön ek pleo- pref.
daha fazla anlamını veren bir ön ek plio- pref.
daha fazla anlamına gelen bir ön ek super- pref.
daha yukarısında anlamına gelen bir ön ek supra- pref.
maddi açıdan daha iyi bir duruma girmek get ahead v.
Phrasals
daha büyük bir bütünden pay olarak alıp çıkarmak carve out v.
daha alçak bir konuma getirmek pluck down v.
(pazarlık yaparak) daha yüksek bir fiyata zorlamak beat up v.
(birisinden ya da bir şeyden) daha iyi olmak tower over v.
daha hareketli/gürültülü bir yere gitmek go up v.
(birini veya bir şeyi başka birinden veya bir şeyden) daha arkaya/aşağıya koymak place behind (someone or something) v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek place behind (someone or something) v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az önem vermek place behind (someone or something) v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az değer vermek place behind (someone or something) v.
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) daha alt sıraya koymak/yerleştirmek place someone or something behind someone or something v.
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed (someone or something) by (something) v.
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed someone or something by something v.
bir şeyi daha küçük/kısa bir şey haline getirmek condense (something) to (something) v.
bir sesi daha yüksek bir sesle bastırmak drown something out v.
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak linger on after something v.
bir şeyi (daha avantajlı) başka bir şekle dönüştürmek parlay something into something v.
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak stay on after something v.
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek defer to someone v.
daha yüksek bir standarda sahip olmak be above v.
daha ciddi bir hal almasını sağlamak precipitate into something v.
daha yüksek bir pozisyonda olmak be above v.
daha karmaşık bir hale getirmek muck something up v.
daha yüksek bir mevkide olmak be above v.
daha karmaşık bir hale getirmek muck up something v.
daha yüksek bir düzeyde olmak be above v.
daha yüksek bir rütbede olmak be above v.
daha yüksek bir konumda olmak be above v.
daha basit ve anlaşılır bir hale getirmek dumb down v.
(kuzeyde/daha yüksek bir yerde) bir yeri ziyaret etmek drop up (some place) v.
(bir derece vb daha) azalmak notch down v.
(rakım olarak daha alçakta) bir yere gelmek come down to v.
(bir seyircileri) başka bir (daha sonra çıkacak olan ünlü) gruba hazırlamak warm someone up v.
birinin daha hafif bir suç işlediğini resmi olarak kabul ve beyan etmek plead down to (something) v.
daha hafif bir suçlamayla cezalandırılmak plead down to (something) v.
daha hafif bir suçtan daha düşük bir ceza almak plead down to (something) v.
savcıyla birinin daha hafif bir suçtan ceza almasını sağlayacak bir anlaşma yapmak plead down to (something) v.
bir veya daha fazla bilgisayar dosyasını başka bir formatta kaydetmek/başka bir formata dönüştürmek render down v.
birini/bir şeyi daha iyi bir pozisyona terfi ettirmek elevate someone or something to something v.
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak split between (two or more people or things) v.
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek split between (two or more people or things) v.
bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek split between (two or more people or things) v.
iki ya da daha fazla kişiyi bir durum/aktivite için bir araya getirmek/birleştirmek yoke together v.
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak exceed someone or something by something v.
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak exceed someone or something by something v.
birinden/bir şeyden belli bir oranda daha iyi olmak exceed someone or something by something v.
birinden/bir şeyden belli bir oranda daha exceed someone or something by something v.
birinden/ bir şeyden bir konuda daha iyi olmak exceed someone or something in something v.
birinden/bir şeyden bir konuda daha çok parlamak exceed someone or something in something v.
bir konuda durumu birinden/bir şeyden daha parlak olmak exceed someone or something in something v.
daha kötü bir duygusal duruma girmek fall in v.
daha kötü bir duygusal duruma girmek fall into v.
birini daha yüksek veya kuzeyde bir yere götürmek drive someone up v.
bir aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek drive up v.
bir araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek drive up v.
aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek drive up v.
araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek drive up v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak push forward v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek push forward v.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak push forward v.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek push forward v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak push forward v.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek push forward v.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak push forward v.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek push forward v.
birini, bir şeyi veya bir sayıyı bir gruptan veya daha büyük bir şeyden çıkarmak subtract from (something) v.
daha düzensiz bir hale geçmek dissolve into v.
daha fazla (bir şey) kazanmak gain in (something) v.
daha fazla (bir özellik) kazanmak gain in (something) v.
daha yumuşak bir tavır sergilemek ease back v.
(birine) bir daha danışmak refer back to (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek grow upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow on (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek grow on (someone or something) v.
daha alt kademede/aşağıda kalan birine veya bir şeye gitmek go down to someone or something v.
bilgisayar dosyasını daha küçük bir pakete dönüştürmek zip up v.
şartlarını daha iyi bir düzeye getirmek raise to (some state) v.
şartlarını daha iyi bir düzeye yükseltmek raise to (some state) v.
(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul edilmek rank below (someone or something) v.
(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul etmek rank below (someone or something) v.
oyuncuya yeni bir rol daha vermek recast in (something) v.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeyle) daha ilgi çekici bir hale getirmek refresh (someone, something, or oneself) with (something) v.
(birini/bir şeyi) daha düşük/önemsiz bir konuma, sıralamaya, yere, sınıfa, duruma getirmek relegate (someone or something) to (something) v.
birini daha alt kademede bir şeye atamak relegate someone to something v.
birine veya bir şeye birinden veya bir şeyden daha çok değer/önem vermek set someone or something above someone or something v.
birini veya bir şeyi birinden veya bir şeyden daha üstün/yukarıda tutmak set someone or something above someone or something v.
bir şeyde birinden bir şeyden daha iyi olmak surpass someone or something in something v.
(birine bir şeyden) daha çok yemesi için ısrar etmek stuff into (something) v.
daha ciddi bir hal almak precipitate into (something) v.
daha ciddi (bir şeye) dönüşmek precipitate into (something) v.
daha ciddi (bir şeye) dönüştürmek precipitate into (something) v.
birine/bir şeye daha yakın hissetmek incline toward someone or something v.
(bir şeyi) daha küçük bölmelere ayırmak partition (something into something) v.
(bir rolde, işte, konumda) daha rahat hareket etmek relax into (something) v.
daha rahat bir şekil almak relax into something v.
daha rahat bir duruma gelmek relax into something v.
bir şeyin içine bir kat daha bir şey koymak line something with something v.
(bir şeyi bir şeyle) daha ilginç/ilgi çekici hale getirmek salt (something) with (something) v.
bir şifreyi daha güvenli hale getirmek için rastgele veri katmanı uygulamak salt (something) with (something) v.
(bir şeyi bir şeyle) daha ilginç/ilgi çekici hale getirmek season (something) with (something) v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek splice together v.