bulundurmak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bulundurmak



Sens de "bulundurmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 14 résultat(s)

Turc Anglais
General
bulundurmak possession n.
bulundurmak have in stock v.
bulundurmak carry v.
bulundurmak stock v.
bulundurmak have present v.
bulundurmak keep v.
bulundurmak keep handy v.
bulundurmak provide v.
bulundurmak purvey v.
bulundurmak mount v.
bulundurmak pack v.
bulundurmak inhold v.
bulundurmak bear v.
Textile
bulundurmak handle v.

Sens de "bulundurmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 249 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
göz önünde bulundurmak consider v.
General
stokunda bulundurmak carry v.
göz önünde bulundurmak take into consideration v.
aklında bulundurmak realize v.
aklında bulundurmak bethink oneself v.
hazır bulundurmak keep available v.
stokta bulundurmak stock v.
aklının bir köşesinde bulundurmak keep something in a corner of one's mind v.
el altında bulundurmak keep something available v.
göz önünde bulundurmak conceive v.
göz önünde bulundurmak bear in mind v.
el altında bulundurmak keep something near at hand v.
el altında bulundurmak keep something at arm's length v.
el altında bulundurmak have something on hand v.
elinin altında bulundurmak keep something by one v.
bulundurmak (bir yerde) stock v.
elinde bulundurmak possess v.
üzerinde bulundurmak carry v.
el altında bulundurmak have something available v.
el altında bulundurmak keep something handy v.
el altında bulundurmak keep something readily available v.
el altında bulundurmak keep something within reach v.
el altında bulundurmak keep something accessible v.
el altında bulundurmak keep something at one's fingertips v.
emre amade bulundurmak place at the disposal v.
silah bulundurmak have a weapon on v.
silah bulundurmak possess gun v.
silah bulundurmak have a gun on one's possession v.
gözönünde bulundurmak bear in mind v.
gözönünde bulundurmak take into consideration v.
ipleri elinde bulundurmak pull the strings v.
gözönünde bulundurmak cater for v.
hazır bulundurmak keep ready v.
hazır bulundurmak keep something available v.
hazır bulundurmak make available v.
göz altında bulundurmak keep under surveillance v.
elinde bulundurmak keep v.
emrine hazır bulundurmak put at the disposal of v.
emre hazır bulundurmak hold at the disposal v.
yedekte bulundurmak keep in tow v.
emrine hazır bulundurmak make something available for v.
emrine hazır bulundurmak place at someone's disposition v.
yedekte bulundurmak keep as a back-up v.
bünyesinde bulundurmak include v.
bünyesinde bulundurmak embody v.
bünyesinde bulundurmak contain v.
bünyesinde bulundurmak incorporate v.
bünyesinde bulundurmak comprise v.
emre hazır bulundurmak place at the disposal v.
göz önünde bulundurmak to show regard to v.
yedekte bulundurmak have in tow v.
göz önünde bulundurmak take in consideration v.
bir arada bulundurmak keep something together v.
göz önünde bulundurmak pay regard to v.
göz önünde bulundurmak show regard to v.
gözönünde bulundurmak consider v.
dünya rekorunu elinde bulundurmak hold the world record v.
elinde bulundurmak be vested with v.
aklında bulundurmak realise v.
ihtimali göz önünde bulundurmak entertain the possibility v.
parlementoda çoğunluğu elinde bulundurmak hold majority in parliament v.
hazır bulundurmak muster v.
sabit bir fiyatla ileride satın alma hakkını göz önünde bulundurmak buy the refusal v.
göz önünde bulundurmak have in contemplation v.
göz önünde bulundurmak see about a thing v.
yanında bulundurmak tote [dialect] v.
ödül olarak yedekte bulundurmak hold v.
göz önünde bulundurmak envision v.
göz önünde bulundurmak mark v.
aklında bulundurmak have v.
göz önünde bulundurmak revolve v.
elinde bulundurmak obtain [obsolete] v.
göz önünde bulundurmak impute [obsolete] v.
emrinde bulundurmak command v.
göz önünde bulundurmak fame v.
(insan) bulundurmak people v.
göz önünde bulundurmak prepend v.
yaşam bulundurmak support life v.
listede bulundurmak bear v.
kayıtlı olarak içeriğinde bulundurmak bear v.
hakimiyeti elinde bulundurmak sovereignise v.
hakimiyeti elinde bulundurmak sovereignize v.
elinde bolca bulundurmak stink v.
elinde bulundurmak command v.
Phrasals
göz önünde bulundurmak reckon with v.
(bir şeyi) yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak have something about v.
yanında bulundurmak carry around v.
yanında bulundurmak carry something around (with one) v.
her zaman yanında bulundurmak carry (someone or something) about v.
her zaman yanında bulundurmak carry someone or something about v.
her zaman yanında bulundurmak carry someone or something around v.
her zaman yanında bulundurmak carry (someone or something) along with (someone or something) v.
her zaman yanında bulundurmak carry around v.
birşeyi yanında/yakınında bulundurmak keep something around v.
birşeyi yanında/yakınında bulundurmak keep something about v.
göz önünde bulundurmak keep in sight v.
göz önünde bulundurmak take for v.
göz önüne bulundurmak crank in/into (something) v.
elinde bulundurmak reside in v.
birini/bir şeyi bir şeyin altında bulundurmak keep someone or something under something v.
bir şeyi göz önünde bulundurmak allow something for something v.
önceden göz önünde bulundurmak allow for v.
bir şeyi göz önünde bulundurmak allow something for something v.
önceden göz önünde bulundurmak allow for v.
birini/bir şeyi birinin emrine hazır bulundurmak put someone or something at someone's disposal v.
hazır bulundurmak have in v.
yeterli para bulundurmak run to v.
yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak have about v.
yanında/yakınında bulundurmak keep around v.
elinin altında tutmak/bulundurmak keep around v.
etrafında tutmak/bulundurmak keep around v.
çevresinde bulundurmak/tutmak keep around v.
elinin altında bulundurmak keep by v.
(birini/bir şeyi) göz önüne almak/göz önünde bulundurmak look at (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak reckon with (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak think about (someone or something) v.
göz önünde bulundurmak figure on v.
Colloquial
kozları elinde bulundurmak have the aces v.
sıkı denetim altında bulundurmak keep a firm grip v.
sıkı denetim altında bulundurmak keep a tight grip v.
göz önüne bulundurmak crank in v.
prezervatif bulundurmak be prepared v.
(bir bilgiyi, tavsiyeyi, talimatı) aklının bir köşesinde bulundurmak take home v.
(bir bilgiyi, tavsiyeyi, talimatı) göz önünde bulundurmak take home v.
… olduğunu göz önünde bulundurmak bear in mind that... expr.
… olduğunu aklında bulundurmak bear in mind that... expr.
göz önünde bulundurmak gerek ki mark you [old-fashioned] exclam.
Idioms
avantajlı bir konumu elinde bulundurmak stand in the gate v.
göz önünde bulundurmak take stock v.
avantajı elinde bulundurmak stand in the gate v.
gücü elinde bulundurmak stand in the gate v.
göz önünde bulundurmak be blowing in the wind [us] v.
aklının bir köşesinde bulundurmak keep something in the back of someone's mind v.
aklının bir köşesinde bulundurmak have something in the back of someone's mind v.
aklının bir köşesinde bulundurmak have something at the back of someone's mind v.
aklının bir köşesinde bulundurmak keep something at the back of someone's mind v.
aklının köşesinde bulundurmak keep something in the back of someone's mind v.
aklının köşesinde bulundurmak keep something at the back of someone's mind v.
aklının köşesinde bulundurmak have something in the back of someone's mind v.
aklının köşesinde bulundurmak have something at the back of someone's mind v.
arada mesafe bulundurmak keep aloof v.
birisini denetimi altında bulundurmak have someone in the palm of one's hand v.
birisini denetimi altında bulundurmak hold someone in the palm of one's hand v.
birisini denetimi altında bulundurmak have somebody eating out of the palm of one's hand v.
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak take the long view v.
elde birden fazla seçenek bulundurmak have several irons in the fire v.
göz önünde bulundurmak take something on board v.
emrine hazır bulundurmak put something at someone's disposal v.
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak take the longer view v.
emrine hazır bulundurmak put at the disposal of someone v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak have/hold the whip hand v.
kontrolü elde tutmak/bulundurmak have a firm hand on the tiller v.
liderliği elinde tutmak/bulundurmak hold the high ground v.
kozları elinde bulundurmak hold the aces v.
kontrolü elde tutmak/bulundurmak have a steady hand on the tiller v.
tüm kozları elinde bulundurmak hold all the aces v.
tüm kozları elinde bulundurmak hold all the cards v.
tüm kozları elinde bulundurmak have all the aces v.
yedekte bulundurmak hold something in reserve v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak have somebody on a tight leash v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak keep somebody on a tight leash v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak have somebody on a short leash v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak keep somebody on a short leash v.
(biri için bir şeyi) hazır bulundurmak have (something) in store (for one) v.
(bir şeyi) koz olarak elinde bulundurmak keep (something) up (one's) sleeve v.
bir şeyi koz olarak elinde bulundurmak have/keep something up your sleeve v.
(biri için bir şeyi) hazır bulundurmak hold (something) in store (for one) v.
yedekte bulundurmak hold something in store v.
elinde bulundurmak hold something in store v.
bir şeyi göz önünde bulundurmak keep something in sight v.
birini/bir şeyi biri için hazır bulundurmak make someone or something available to someone v.
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak bear (someone or something) in mind v.
(birini/bir şeyi) aklında bulundurmak bear (someone or something) in mind v.
birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak keep somebody/something in mind v.
birini/bir şeyi aklında bulundurmak keep somebody/something in mind v.
birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak bear somebody/something in mind v.
birini/bir şeyi aklında bulundurmak bear somebody/something in mind v.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak keep someone or something in mind (for someone or something) v.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında bulundurmak keep someone or something in mind (for someone or something) v.
tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak cover all bases v.
tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak cover all the bases [us] v.
tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak cover one's bases [us] v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak get/have/hold the whip hand v.
(birine karşı) kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak get/have/hold the whip hand (over somebody) v.
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak give ear to (someone or something) v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak have (one) on a short leash v.
(birini/bir şeyi) yanında bulundurmak have (someone or something) at hand v.
(birini/bir şeyi) elinin altında bulundurmak have (someone or something) at hand v.
(birini/bir şeyi) hazır bulundurmak have (someone or something) at hand v.
(birini) denetimi altında bulundurmak have (someone) eating out of the palm of (one's) hand v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak have (someone) on a tight leash v.
elinin/el altında bulundurmak have at fingertips v.
yakınında/yakında bulundurmak have at fingertips v.
kolayca ulaşabileceği bir yerde bulundurmak have at fingertips v.
hazır bulundurmak have in store v.
birisini denetimi altında bulundurmak have someone eating out of your hand v.
birisini denetimi altında bulundurmak have someone eating out of the palm of your hand v.
birisini denetimi altında bulundurmak hold someone in the palm of your hand v.
avantajı elinde bulundurmak have the whip hand v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak have the whip hand v.
avantajı elinde bulundurmak hold the whip hand v.
kontrolü/gücü/yetkiyi elinde bulundurmak hold the whip hand v.
(tüm) kozları elinde bulundurmak have/hold (all) the aces v.
yedekte bulundurmak hold in store v.
elinde bulundurmak hold in store v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak keep (one) on a tight leash v.
(birini/bir şeyi) elinin altında bulundurmak/tutmak keep (someone or something) about v.
(birini/bir şeyi) yakınında/yanında bulundurmak/tutmak keep (someone or something) about v.
(birini/bir şeyi) etrafında tutmak/bulundurmak keep (someone or something) about v.
(birini/bir şeyi) çevresinde bulundurmak/tutmak keep (someone or something) about v.
(bir şeyi) göz önünde bulundurmak keep (something) in sight v.
(bir şeyi) aklında bulundurmak keep (something) in sight v.
(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak keep (someone) on a short leash v.
(bir şeyi) elinin altında bulundurmak/tutmak keep (something) by v.
(bir şeyi) kenarda/yedekte bulundurmak/tutmak keep (something) by v.
emrine hazır bulundurmak put at disposal v.
birinin emrine hazır bulundurmak put at someone's disposal v.
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak take account of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak take into account (someone or something) v.
bir şeyi göz önünde bulundurmak take something into account v.
bir şeyi göz önünde bulundurmak take account of something v.
Trade/Economic
mağazada bulundurmak hold in stock v.
mağazada bulundurmak keep in stock v.
mağazada bulundurmak have in stock v.
mağazada bulundurmak hold in stock v.
kesin olarak emre hazır bulundurmak leave firm on hand v.
stokta bulundurmak hold in stock v.
stokta bulundurmak hold in stock v.
stokta bulundurmak have in stock v.
stokta bulundurmak keep in stock v.
Law
elinde bulundurmak hold v.
silah bulundurmak ve taşımak keep and bear arms v.
üzerinde silah bulundurmak carry a gun v.
uhdesinde bulundurmak hold v.
yedinde bulundurmak possess v.
zilyet sıfatıyla elinde bulundurmak hold v.
Politics
göz önünde bulundurmak consider v.
Industry
çok sayıda çalışan bulundurmak overstaff v.
Technical
elinde bulundurmak retain v.
içinde bulundurmak enclose v.
Television
yeşil perde bulundurmak chromakey v.
Biology
genotipinde bulundurmak carry v.
Archaic
kat bulundurmak wimple v.
değerlendirme konusu olarak aklında bulundurmak design v.
elinde bulundurmak owe v.
göz önünde bulundurmak poise v.
Slang
üzerinde uyuşturucu madde bulundurmak hold v.
uyuşturucu bulundurmak holding v.
ayrıcalıklarını göz önünde bulundurmak check your privilege v.