daha önemli - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

daha önemli



Sens de "daha önemli" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
daha önemli major adj.

Sens de "daha önemli" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 104 résultat(s)

Turc Anglais
General
daha az önemli olan şey handmaiden n.
adımların diğer hareketlerden daha önemli olduğu dans hoofing n.
daha önemli şey more n.
daha önemli bir şeye sokma hedging [obsolete] n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
daha önemli bir şeyin sonucu olarak meydana gelen durum incident n.
daha önemli bir gazete makalesi ile ilişkili olup genellikle ona ek olarak basılan gazete makalesi follow n.
daha önemli saymak (birini/bir şeyi başkasından) subordinate to v.
daha az önemli saymak subordinate v.
daha önemli olmak override v.
olduğundan daha önemli saymak overrate v.
daha önemli olmak take precedence of v.
-den daha az önemli olmak be subordinate to v.
-den daha önemli olmak outweigh v.
(bir şeyi) daha büyük veya önemli bir şeye bağlamak bootstrap v.
daha önemli bir şeye sokmak hedge [obsolete] v.
daha önemli görünmek overshade v.
daha önemli olmak overshadow v.
daha büyük veya önemli bir şeyle birlikte kurup çalıştırmak piggyback v.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) subordinate adj.
daha az önemli lesser adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) understrapping adj.
daha az önemli smaller adj.
daha az önemli anlamı veren ön ek under- pref.
Phrasals
(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul edilmek rank below (someone or something) v.
(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul etmek rank below (someone or something) v.
(birisinden, bir gruptan ya da bir şeyden) daha değerli ya da önemli kabul edilmek rank above (someone or something) v.
(birisine ya da bir şeye kıyasla) daha önemli görülmek rank above (someone or something) v.
(birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha önemli saymak rank above (someone or something) v.
-den daha önemli olmak come before v.
(birinden/bir şeyden) daha önemli olmak come before (someone or something) v.
daha önemli/değerli sayılmak rate above v.
daha önemli/değerli saymak rate above v.
(birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli sayılmak/görülmek rate above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli olarak değerlendirilmek rate above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli saymak/görmek rate above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli olarak değerlendirmek rate above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli sayılmak/görülmek rate below (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli olarak değerlendirilmek rate below (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli saymak/görmek rate below (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli olarak değerlendirmek rate below (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli kılmak subordinate to (someone or something) v.
Colloquial
kendini olduğundan daha önemli görme delusions of grandeur n.
yapacak daha önemli şeyler/işler better things to do n.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli subordinate to (someone or something) adj.
Idioms
başka/daha önemli iş/işler better fish to fry n.
yapacak/uğraşacak başka/daha önemli iş/işler better fish to fry n.
başka/daha önemli işlerle (meşgul olma) better fish to fry n.
kendini olduğundan daha güçlü/önemli gören kimse a fly on the wheel n.
diğerlerine göre daha az önemli kimse/şey a poor relation n.
yapacak daha önemli işler bigger fish to fry n.
yapacak daha önemli bir iş bigger fish to fry n.
ilgilenmesi gereken daha önemli meseleler/bir mesele bigger fish to fry n.
yapacak daha önemli işler other fish to fry n.
yapacak daha önemli bir iş other fish to fry n.
ilgilenecek daha önemli bir konu other fish to fry n.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek throw a wet blanket over (something) v.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek throw a wet blanket over something v.
daha önemli bir işi için bir işe son vermek clear the decks v.
daha önemli bir işi için bir işe son vermek clear the deck v.
bir şeyi olduğundan daha önemli/ciddi imiş gibi göstermek make a song and dance about something v.
birini başınızı ağrıtmasın diye daha önemli izlenimi uyandıran bir makama getirmek kick upstairs v.
daha önemli olmak be head and shoulders above v.
daha önemli/mühim olmak take precedence over v.
daha önemli/mühim olmak have precedence over v.
diğerine göre daha az önemli görünmek fade into insignificance v.
daha önemli bir şey uğruna feda/kurban edilmek be sacrificed on the altar of something v.
daha önemli bir işi olmak have other fish to fry v.
diğerine göre daha az önemli görünmek pale into insignificance v.
yapacak daha önemli işleri olmak have bigger fish to fry v.
yapacak daha önemli bir işi olmak have more important fish to fry v.
yapacak daha önemli bir işi olmak have other fish to fry v.
yapacak daha önemli işleri olmak have other fish to fry v.
yapacak daha önemli bir işi olmak have bigger fish to fry v.
yapacak daha önemli işleri olmak have more important fish to fry v.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli olmak take a backseat (to someone or something) v.
yapacak daha önemli işleri olmak have better/bigger/other fish to fry v.
yapacak daha önemli bir işi olmak have better/bigger/other fish to fry v.
ilgilenecek daha önemli bir konusu olmak have better/bigger/other fish to fry v.
yapacak daha önemli işleri olmak have better fish to fry v.
yapacak daha önemli bir işi olmak have better fish to fry v.
ilgilenecek daha önemli bir konusu olmak have better fish to fry v.
yapacak daha önemli/ilginç işleri olmak have other cats to whip v.
(birinden/bir şeyden) daha önemli/mühim olmak have precedence over (someone or something) v.
(birini) başını ağrıtmasın diye daha önemli izlenimi uyandıran bir makama getirmek kick (one) upstairs v.
birini başını ağrıtmasın diye daha önemli izlenimi uyandıran bir makama getirmek kick somebody upstairs v.
(birinden/bir şeyden) çok daha önemli olmak tower head and shoulders above (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) çok daha önemli olmak tower head and shoulders over (someone or something) v.
grubun esas üyelerinden daha önemli görünmeye çalışmak outpope the pope v.
insandan daha önemli/değerli/üstün bir şey yoktur man is the measure of all things expr.
Speaking
bizim burada yaptığımız şey çok daha önemli what we're doing here is far more important expr.
Trade/Economic
daha önemli kazanımlar greater returns n.
maddi sıkıntılar nedeniyle daha az önemli faturaları ödemeyi erteleme load-shedding n.
daha az önemli subordinate adj.
Computer
bloglar, vikiler, forumlar gibi etkileşimli deneyimlerin yalnızca bilgiye erişimden daha önemli bir rol oynadığı internet türü web 2.0 n.
Traffic
daha önemli bir yola çıkan yan yol feeder road n.
Railway
daha önemli bir yerden gelen (tren) down adj.
Biology
zeka ve davranışın belirlenmesinde kalıtımın çevresel etkenlerden daha önemli olduğunu öne süren doktrin veya okul hereditarian n.
Social Sciences
amerikan kültürünün diğer kültürlerden daha önemli olduğunu düşünme eğilimi americentrism n.
amerikan kültürünün diğer kültürlerden daha önemli olduğunu düşünme eğiliminde olan americentric adj.
Religious
ayin sırasında daha önemli kısımlara geçerken çalınan çan sanctus bell n.
Philosophy
alışılmadık koşulların normal koşullardan daha önemli olduğuna dair bir inanış abnormalism n.
Music
gramofon kaydının daha önemli kabul edilen kısmı a-side n.