geçim - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

geçim



Sens de "geçim" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 31 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
geçim subsistence n.
geçim livelihood n.
General
geçim compatibility n.
geçim harmony n.
geçim bread n.
geçim living n.
geçim upkeep n.
geçim support n.
geçim bread and butter n.
geçim keep n.
geçim sustentation n.
geçim relation n.
geçim daily n.
geçim keeping n.
geçim sustenance n.
geçim a living n.
geçim getting along with one another n.
geçim maintenance n.
geçim li̇vi̇ng n.
geçim life n.
geçim main chance [obsolete] n.
geçim liflode n.
geçim livelihead [obsolete] n.
geçim livelihed n.
geçim livelode n.
geçim daily bread n.
Trade/Economic
geçim living n.
geçim livelihood n.
geçim cost of living n.
Law
geçim subsistence n.
Slang
geçim crust [australia] n.

Sens de "geçim" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 123 résultat(s)

Turc Anglais
General
asgari geçim düzeyi subsistence level n.
geçim yolu living n.
geçim kapısı place where one earns one's living n.
geçim kaynağı mainstay n.
geçim yolu livelihood n.
geçim yolu means of subsistence n.
geçim endeksi cost of living index n.
geçim sektörü subsistence sector n.
geçim indeksi cost of living index n.
geçim parası subsistence n.
geçim tarımı subsistence farming n.
geçim kaynağı means of existence n.
geçim sıkıntısı bad straits n.
geçim derdi struggle to earn a living n.
asgari geçim indirimi subsistence allowance n.
geçim yolu means of livelihood n.
geçim yolu bread and butter n.
geçim derdi the struggle to make a living n.
geçim gideri cost of living n.
geçim indeksi cost-of-living index n.
geçim düzeyi subsistence-level n.
geçim zorluğu financial difficulty n.
geçim zorluğu bad straits n.
geçim sıkıntısı financial difficulty n.
geçim düzeyi subsistence level n.
geçim masrafları living expenses n.
geçim masrafları living costs n.
geçim kaynağı means of living n.
geçim kaynağı livelihood n.
geçim kaynağı balıkçılık olan insanlar fisherfolk n.
geçim kaynağı arayarak seyahat eden evsiz kimse transient n.
asgari geçim subsistence n.
kalıcı bir geçim kaynağına sahip olmama vagrancy n.
geçim kaynağı liflode n.
geçim kaynağı livelode n.
(eskiden) gel-git ırmaklarının çamurundaki ıvır zıvırları toplayarak geçim sağlayan kimse mudlark n.
günlük geçim daily bread n.
geçim gideri cost-of-living n.
geçim kaynağı olarak gemicilik sea n.
geçim derdine düşmek struggle to make a living v.
idare etmek (geçim) get by v.
geçim derdine düşmek struggle just to scrape v.
geçim derdine düşmek scratch a living and pay one's bills v.
geçim sağlamak earn one's keep v.
geçim derdine düşmek try to make ends meet v.
geçim sıkıntısı çekmek have a hard time making ends meet v.
geçim sıkıntısı çekmek have financial difficulties v.
geçim sıkıntısı çekmek have financial hardship v.
tuzakla hayvan yakalayarak geçim sağlamak trap v.
geçim sağlamak provide v.
geçim kaynağı olan bread-and-butter adj.
geçim kaynağı olarak meslek sürdüren practical adj.
Phrases
(iyi geçim/kavga etmek) iki baştan olur it takes two (to do something) expr.
Colloquial
günlük geçim someone's daily bread n.
günlük geçim bread and butter n.
geçim kaynağı rice bowl n.
Idioms
geçim kaynağı bread and butter n.
geçim kaynağı meal ticket n.
geçim kaynağı a meal ticket n.
geçim kaynağı your bread and butter n.
geçim sağlamak keep food on the table v.
geçim sağlayabilmek keep the wolf from the door v.
geçim sıkıntısı çekmek be unable to make two ends meet v.
geçim sıkıntısına düşmek go on the rocks v.
geçim sağlamak earn keep v.
Trade/Economic
asgari geçim düzeyi minimum subsistence level n.
asgari geçim seviyesi minimum subsistence level n.
asgari geçim düzeyi subsistence level n.
asgari geçim seviyesi subsistence level n.
asgari geçim indirimi minimum living allowance n.
asgari geçim indirimi minimum living allowance n.
asgari geçim marjı margin of subsistence n.
asgari geçim sınırı minimum of subsistence n.
en düşük geçim düzeyi subsistence level n.
en düşük düzeyde geçim subsistence n.
en az geçim haddi minimum of subsistence n.
en düşük geçim oranı minimum of subsistence n.
geçim kaynağı means of livelihood n.
geçim ekonomisi subsistence economy n.
geçim vasıtaları means of support n.
geçim ekonomisi subsistence economy n.
geçim standardı living standard n.
geçim indeksi consumer’s price index n.
geçim sektörü subsistence sector n.
geçim araçları means of support n.
geçim kaynağı source of living n.
geçim indirimi subsistence allowance n.
geçim parası subsistence money n.
geçim kaynağı source of income n.
geçim için gerekli asgari gereksinimler living standard n.
geçim kaynağı means of existence n.
geçim mesleği line of work n.
geçim parası living allowance n.
geçim düzeyi subsistence level n.
geçim indeksi cost of living index n.
geçim giderleri living expenses n.
geçim giderleri living costs n.
genel geçim koşullarına paralel olarak ücretin ayarlanması hükmü permissive wage-adjustment clause n.
resmi geçim endeksi official cost of living index n.
tarımsal geçim kaynakları agricultural livelihoods n.
ücretlerin asgari geçim kuramı subsistence theory of wages n.
(hindistan'da) geçim parası batta n.
geçim için ticaret yapma vending n.
(ekonomik değişkenin) enflasyonla orantılı yükselip düşmesi için geçim endeksine otomatik ayarlanması indexation n.
geçim endeksi cli (cost-of-living index) n.
(maaş, vergi) enflasyonu bertaraf etmek için otomatik olarak geçim endeksine ayarlamak index-link v.
Law
geçim kaynağı means of livelihood n.
Politics
asgari geçim düzeyi national minimum n.
Social Sciences
nüfus artışının geçim kaynağı artışını geride bırakacağını savunan doktrin malthusian theory n.
nüfus artışının geçim kaynağı artışını geride bırakacağını savunan doktrin malthusianism n.
Literature
(edebi kullanımda) geçim livelod n.
(edebi kullanımda) geçim livelood n.
Environment
temel geçim standartları basic living standards n.
Hunting
spor veya geçim kaynağı olarak avcılık yapan venatic adj.
Sport
geçim için değil heves dolayısıyla spor yapan nonprofessional adj.
Archaic
geçim kaynağı reliance n.
geçim masrafları için verilen para diet n.
geçim için yeterli olma independency n.
geçim için yeterli imkanlara sahip olma independency n.
saygı gören geçim kaynaklarından mahrum masterless adj.
Slang
kolay, karlı geçim kaynağı racket n.
geçim yolu crust [australia] n.
British Slang
geçim kaynağı bread and honey n.