gerçekte - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

gerçekte



Sens de "gerçekte" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 34 résultat(s)

Turc Anglais
General
gerçekte essentially adv.
gerçekte in actual fact adv.
gerçekte in sooth adv.
gerçekte substantially adv.
gerçekte practically adv.
gerçekte admittedly adv.
gerçekte verily adv.
gerçekte in the fact adv.
gerçekte in fact adv.
gerçekte in effect adv.
gerçekte as such adv.
gerçekte in reality adv.
gerçekte in point of fact adv.
gerçekte virtually adv.
gerçekte indeed adv.
gerçekte strictly speaking adv.
gerçekte properly speaking adv.
gerçekte as a matter of fact adv.
gerçekte actually adv.
gerçekte existingly adv.
gerçekte itself [ireland] adv.
gerçekte simply adv.
gerçekte properly adv.
Phrases
gerçekte as it happens expr.
Colloquial
gerçekte in practice expr.
gerçekte in the flesh expr.
gerçekte (the) fact is expr.
Idioms
gerçekte in point of fact expr.
gerçekte under one's skin expr.
gerçekte under the skin expr.
Law
gerçekte in fact expr.
Latin
gerçekte defacto adv.
gerçekte de facto adv.
Archaic
gerçekte in troth adv.

Sens de "gerçekte" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 94 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
gerçekte etkili olan virtual adj.
General
ismen var olup gerçekte mevcut olmayan kişi/nesne nominal n.
gerçekte olmadığı halde erdemli gibi görünen kimse hypocrite n.
gerçekte var olmayan şey ideal n.
(okulda) kanunlarda yer almasa da gerçekte yapılan ayrımcılık de facto segregation n.
(okulda vb.) kanunlarda yer almasa da gerçekte yapılan ayrımcılık de facto segregation n.
gerçekte olmayan unsubstantial adj.
görünüşte doğru ancak gerçekte yanlış olan specious adj.
gerçekte etkili olan virtual adj.
gerçekte olan virtual adj.
gerçekte olmayan aeriform adj.
gerçekte var olan in esse adj.
gerçekte olmayan in posse adj.
gerçekte akraba olmayan kişiler arasındaki (yakın bağ) fictive adj.
gerçekte benzer böylesi gibi as such adv.
gerçekte var olarak in esse adv.
Phrasals
(birinin/bir şeyin) iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek recognize (someone or something) for what (someone or something) is v.
Phrases
gerçekle/gerçekte olanlarla uzaktan yakından ilgisi/alakası yok nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr.
gerçekte olduğu gibi as it is in real life expr.
gerçekte olduğu gibi as in real life expr.
Colloquial
gerçekte olmayan şeyler görmek/duymak see/hear things v.
birini gerçekte olmayan bir şeye inandırmaya çalışmak jack around v.
gerçekte olmayan şeyler duymak hear things v.
gerçekte olmayan şeyler görmek see things v.
gerçekte olduğu gibi like in real life expr.
(biri) gerçekte kim who's (someone) when (he's/she's/they're) at home expr.
(birinin) gerçekte ne kadar güçlü, yetenekli, cesaretli olduğu what (one) is made of expr.
gerçekte ne kadar güçlü, yetenekli, cesaretli olduğun what you are made of expr.
birinin gerçekte ne kadar güçlü, yetenekli, cesaretli olduğu what somebody is made of expr.
(birisi) gerçek karakterini/gerçekte kim olduğunu gösterebilir mi lütfen? will the real (someone) please stand up expr.
… gerçek karakterini/gerçekte kim olduğunu gösterebilir mi lütfen? will the real - please stand up expr.
(birisi) gerçek karakterini/gerçekte kim olduğunu gösterebilir mi lütfen? would the real (someone) please stand up expr.
gerçekte olmayan şeyler görüyorsun you're seeing things expr.
Idioms
hayali/gerçekte var olmayan vinç sky hook n.
hayali/gerçekte var olmayan bir alet sky hook n.
gerçekte karşılaşılan (insan) flesh and blood n.
gerçekte var olan kimse flesh and blood n.
gerçekte olan veya olacak/olması beklenen the score n.
bir şeyin iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek recognize one for what one is v.
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak see someone for what one really is v.
bir şeyin iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek recognize something for what it is v.
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak see someone for what one is v.
gerçekte olduğundan daha iyi ya da geleceği daha parlak görünmek flatter to deceive v.
işlerin gerçekte nasıl olduğunu bilmek know where it’s at v.
gerçekte neler olduğundan haberdar olmak know where it’s at v.
(gerçekte) neye inandığını, ne düşündüğünü, istediğini açığa vurmak reveal (one's) (true) stripes v.
(gerçekte) olduğu kişiyi açığa vurmak reveal (one's) (true) stripes v.
(gerçekte) ne olduğunu belli etmek reveal (one's) (true) stripes v.
gerçekte ne hissettiğini düşünmek search (one's) soul v.
(gerçekte) neye inandığını, ne düşündüğünü, istediğini açığa vurmak show (one's) (true) stripes v.
(gerçekte) olduğu kişiyi açığa vurmak show (one's) (true) stripes v.
(gerçekte) ne olduğunu belli etmek show (one's) (true) stripes v.
gerçekte var olmamak be all in the mind v.
gerçekte var olmamak be all in one's the mind v.
gerçekte var olmamak be all in somebody's mind v.
gerçekte var olmamak be all in the mind v.
gerçekte olmayan şeyler görmek be seeing things v.
iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek recognize for what it is v.
gerçekte ne olduğunu açığa çıkarmak tell the tale v.
Speaking
gerçekte nasıl biri olduğunu bilmelerini istiyorum I want them to know what you really are expr.
gerçekte nasıl biri olduğunu bilsinler istiyorum I want them to know what you really are expr.
Trade/Economic
bir varlık için gerçekte ödenmiş olan miktar historical cost n.
farklı gruplara eşit şekilde davranıldığı görüntüsü veren tarafsız uygulamaların, gerçekte bir grubu diğerine karşı kayıran veya diğer gruba nazaran mağdur eden etkiler doğurması ve bu olumsuz etkilerin işletme gerekleri ile açıklanamaması disparate impact n.
gerçekte olmayan, kağıt üzerinde yapılan işlem paper trading n.
gerçekte olmayan, kağıt üzerinde yapılan işlem virtual stock trading n.
gerçekte serbest piyasa fiyatı arm's-length price n.
girdiler üzerindeki tarifelerin yüksekliği dolayısıyla endüstrinin gerçekte korunmayıp cezalandırılmış olması negative protection n.
gerçekte bulunmayan şirket paper company n.
insanın gerçekte kendini nasıl gördüğü actual self n.
kayıtlarda görülen değerlerin gerçekte sahip olunandan yüksek olması book surplus n.
Computer
gerçekte videoda olmayan birinin videoya montajlandığı sahte video deepfake n.
videoda gerçekte olmayan birini varmış gibi göstermek için kullanılan sistem deepfake n.
nesne hareketini gerçekte gösteren çeşitli yazılımlar physics model n.
Aeronautic
yerel saat farklarını hesaba katılmaksızın bir uçak yolculuğunun gerçekte aldığı süre actual flying time n.
uçağın maksimum taşıma kapasitesinin yüzdesi olarak gerçekte taşıdığı yük load factor n.
Psychology
aşırı korkuyu kişiyi gerçekte veya hayali olarak duruma veya nesneye maruz bırakarak azaltmak desensitise [uk] v.
aşırı korkuyu kişiyi gerçekte veya hayali olarak duruma veya nesneye maruz bırakarak azaltmak desensitize [us] v.
Pathology
nesnelerin gerçekte olduklarından daha uzakta gözükmelerine sebep olan görme bozukluğu teleopsy n.
cisimlerin gerçekte olduklarından daha küçük göründükleri patolojik bir durum micropsia n.
cisimlerin gerçekte olduklarından daha küçük göründükleri patolojik bir durum micropsy n.
Optics
iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları contrast n.
Astronomy
süpernova gibi görünen ama gerçekte yıldızı patlatmayan nova supernova impostor n.
Social Sciences
(birleşik krallık'ta) gerçekte roman olmayıp çingeneler gibi karavanda yaşayan grup didicoy n.
(birleşik krallık'ta) gerçekte roman olmayıp çingeneler gibi karavanda yaşayan grup didaka n.
Religious
isa mesih'in gerçekte tanrı olmadığı inancını savunan kimse arianist n.
dünyanın gerçekte yaşanmamış bir tarihin birtakım belirtileri ile yaratıldığını öne süren teolojik bir önerme omphalos n.
Geology
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthon n.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthone n.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthonous adj.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allocthonous adj.
Slang
gerçekte sinirli olmadığı halde sinirliymiş gibi görünen yüz ifadesi resting bitch face n.
gerçekte sinirli olmadığı halde sinirliymiş gibi görünen yüz ifadesi bitchy resting face n.
gerçekte olduğu gibi davranmamak front v.
Modern Slang
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu alice in wonderland syndrome n.