gök - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

gök



Sens de "gök" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 17 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
gök sky n.
gök celestial adj.
General
gök heavens n.
gök heaven n.
gök the blue n.
gök zion n.
gök vault n.
gök firmament n.
gök sphere n.
gök olympus n.
gök concameration n.
Technical
gök sky n.
Literature
gök upper regions n.
Latin
gök caelum n.
Archaic
gök loft n.
gök pole n.
Slang
gök blue n.

Sens de "gök" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
gök gürültülü fırtına thunderstorm n.
gök gürültüsü thunder n.
gök gürlemesi thunder n.
gök kuşağı rainbow n.
General
mavi gök azure n.
gök doğan peregrine n.
gök gürültülü, şimşekli ve yağmurlu fırtına thundershower n.
gök yemiş green fruit n.
gök gürlemesi ve şimşeklere yol açan büyük kümülüs bulutu thundercloud n.
gök gürültüsü thunderclap n.
gök kubbe welkin n.
gök gürlemesi thunderclap n.
gök kubbe canopy n.
gök kuzgunumsu coraciforme n.
gök teleskopu astronomical telescope n.
gök cismi heavenly body n.
gök gürlemesi thunder n.
gök kuşaklı alabalık salmo schasta n.
gök haritası star map n.
gök mavisi azure blue n.
gök cismi celestial body n.
gök gürlemesi gibi ses peal n.
gök gürültüsü crash of thunder n.
gök cismi orb n.
gök gürlemesi roll n.
gök kuzgun roller n.
gök mavisi azure n.
gök kubbe firmament n.
gök kubbe the vault of heaven n.
şiirlerde gök the blue n.
sağanak yağışlı, şimşekli, yıldırımlı ve gök gürlemeli fırtına thunderstorm n.
gök mekaniği celestial mechanics n.
gök öğleni celestial meridian n.
gök gürültüsü clap n.
gök-geçit skywalk n.
gök sineği blowfly n.
gök kubbe sphere n.
gök kubbe vault of heaven n.
gök kubbesi firmament n.
gök kubbesi empyrean n.
gök kubbesi sphere n.
gök kubbesi vault of heaven n.
gök kubbesi welkin n.
gök kubbe celestial sphere n.
gök kubbe heavens n.
gök kubbesi heavens n.
gök kubbe empyrean n.
gök kubbesi celestial sphere n.
gök bilimci astronomer n.
gök tanrısı sky god n.
gök cisimleri heavenly bodies n.
gök bombaları display shells n.
gök fizikçisi astrophysicist n.
gök fiziği astrophysics n.
gök haritası celestial map n.
gök gürültüsü sesi the sound of thunder n.
gök gürültüsünün sesi the sound of thunder n.
töre ya da gök tanrı inancı tengrism n.
yer gök earth and sky n.
gök cisimleri celestial bodies n.
gök tanrı tengri n.
gök gürültüsü thunder rumbling n.
gök-geçit air walk n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunomancy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunoscopia n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunoscopy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunoscopia n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunoscopy n.
gök gürültüsü bilimci brontologist n.
gök gürültüsü bilimi brontology n.
gök gürültüsü gibi ses trumpet n.
gök yakut jacinth n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunomancy n.
gök cisminin güneşin merkezinden görülen boylamı heliocentric longitude n.
gök cisminin katı maddesini inceleyen bilim dalı geology n.
gök gürültüsü sırasında oluşan gümbürtü dint n.
gök gürlemesi dint n.
gök gürlemesinden daha alçak davul sesi ruffle n.
gök cisminin günlük hareketi diurnal motion of a heavenly body n.
gök kubbe concave n.
gök gürültüsüne benzer ses dunder [scotland] n.
gök gürültüsüne benzer ses dunner n.
kaderi etkilediği düşünülen gök cismi planet n.
(eski astronomide) dünyayı sarıp gök cisimlerini bulunduran masmavi transparan küre orb n.
gök cisminin dönüşüyle belirlenen zaman dilimi orb [obsolete] n.
gök cismi etrafında bir tam tur dönüşü tamamlamak için geçen süre orbit period n.
uydulu gök cismi primary n.
gök küredeki çizgilerinin kesişim konumu plot n.
gök kubbe roof n.
gök cismi yörüngesi sphere [obsolete] n.
gök bilimi uzmanı star conner n.
gök gürültüsüz şimşek summer lightning n.
gök delinmek rain cats and dogs v.
gürlemek (gök) roll v.
gök gürlemek thunder v.
gürlemek (gök) thunder v.
(gök) gürlemek thunder v.
gök gürlemek thunder to roar v.
bir gök cismi etrafında dönmeye başlamak go into orbit v.
(gök cismi) ufkun veya başka bir gök cisminin arkasında kalarak kaybolmak immerge [obsolete] v.
(gök cismi) etkilemek inflow [obsolete] v.
(gök cismi) etkisi altına almak inflow [obsolete] v.
(gök cisim hareketinde) erkenden yükselmek precede v.
gök mavisi cerulean adj.
gök gürültüsü gibi thunderous adj.
gök gürültülü thunderous adj.
açık (gök) clear adj.
kapalı (gök) heavy adj.
gök gürültüsü gibi stentorian adj.
gök gürültüsü gibi fulminous adj.
gök mavisi sky-blue adj.
gök gürültülü thundery adj.
gök yeşil glaucous adj.
gök taşı ile ilgili aerolitic adj.
gök ekvatoru ile ilgili equinoctial adj.
gök cisminin ulaştığı en yüksek noktaya ait meridian adj.
gök cisminin günlük hareketinde ulaştığı en yüksek noktadan geçen meridian adj.
gök cisimlerine ait intermundane adj.
gök cisimleriyle ilgili intermundane adj.
gök cisimleri arasındaki intermundane adj.
gök küre ile ilgili firmamental adj.
gök cismine benzeyen orby adj.
gök cismiyle ilgili orby adj.
gök cismi üzerindeki titreşim ile ilgili seismic adj.
gök cismi üzerindeki titreşim ile ilgili seismical adj.
gök cisimleri ile ilişkili sidereal adj.
gök mavisi skiey adj.
gök gibi skyey adj.
gök mavisi skyey adj.
gök kubbesi veya yörüngesi olmayan sphereless adj.
gök cisimlerine ait sphery adj.
gök cisimleri ile ilişkili sphery adj.
gök cisimlerini andıran sphery adj.
(pisagor felsefesine göre) gök cisimlerinin çıkardığı fakat insanların işitemediği müzik seslerine ait veya ilişkili sphery adj.
pisagor felsefesine göre gök cisimlerinin çıkardığı fakat insanların işitemediği müzik seslerini andıran sphery adj.
gök gürültüsüne ait veya ilgili sulfuric adj.
gök gürültüsü havasında sulfuric adj.
gök gürültülü sulphuric adj.
gök kubbe altında under the open sky adv.
gök anlamı veren ön ek urano- pref.
Phrases
sağda solda/yer gök fore and aft adv.
yer gök everywhere expr.
Colloquial
gök gürültülü fırtına thunderboomer n.
gök gürültülü sağanak thunder-boomer n.
gök gürültüsüne benzeyen bir ses çıkarmak upthunder v.
Idioms
gök delinmiş gibi yağan yağmur a (real) frog-choker n.
gök delinmiş gibi yağan yağmur a (real) toad-choker n.
gök delinmek the heavens open [uk] v.
adeta gök delindi (yağmur) heavens opened expr.
adeta gök delindi (yağmur) the heavens opened expr.
Speaking
gök gürledi thunder crashed expr.
şimşek çaktı ve gök gürledi the lightning flashed and the thunder roared expr.
Technical
yıldırım ve gök gürültüsü gerçekleşme sıklığının bir zaman ölçeğine göre kaydedilmesi ceraunography n.
yıldırım ve gök gürültüsü gerçekleşme sıklığının bir zaman ölçeğine göre kaydedilmesi keraunography n.
gök gürültülü sağanak thunderstorm n.
gök ekvatoru celestial equator n.
gök gürültülü fırtına thundersquall n.
gök zümrüt aquamarine n.
gök yakut hyacinth n.
gök gürültülü fırtına thunder squall n.
gök aydınlığı airglow n.
gök küre celestial sphere n.
gök mekaniği celestial mechanics n.
gök dalgası skywave n.
gök cevher lapis lazuli n.
gök cisimlerine gitmek üzere belirli bir rota izleyen uzay aracı flyby n.
gök mavisi azure n.
gök gürültüsü thunder n.
gök ve gökcisimleri ilmi uranology n.
gök küresi celestial globe n.
gök gürültüsüz şimşek heat lightning n.
gök perdesi sky screen n.
gök haritası uranography n.
gök yuvarlağı celestial globe n.
şimşek ve gök gürültülü fırtına electric storm n.
Computer
gök mavisi sky blue n.
Telecom
bilgi alma amaçlı gök cisminin yanından geçiş flyby n.
Lighting
gök ışığı skylight n.
standart kapalı gök standard overcast sky n.
yayınık gök ışınımı diffuse sky radiation n.
Dyeing
gök mavisine yakın bir mavi tonu ceramic n.
gök mavisi cerule n.
gök mavisi ceruleous n.
sümbül çiçeği ve gök yakutun değişken renkleri hyacinth n.
gök mavisi sky n.
gök mavisi rengi sky-blue n.
gök mavisi cerule adj.
gök mavisi cerulean blue adj.
gök mavisi ceruleous adj.
gök mavisine çalan cerulescent adj.
gök mavisi ya da mavi renk üreten cerulific adj.
gök mavisi renginde olan cyanean adj.
gök mavisi inde adj.
Aeronautic
gök aydınlığı airglow n.
gök rasat kulesi astrodome n.
gök küresinde ufka paralel küçük çember almucantar n.
gök gözlem kubbesi blister n.
gök cismi planetary n.
Marine
geçmişte denizde gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet üzerinde yer alan orta parça transversary n.
geçmişte denizde gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet cross-staff n.
geminin denizdeki konumunu belirlemek amacıyla bir gök cismin yüksekliğini tespit etmek take an observation v.
Mining
gök mavisi maden lazulite n.
Psychology
şimşek veya gök gürültüsü korkusu astraphobia n.
şimşek veya gök gürültüsü korkusu ceraunophobia n.
şimsek veya gök gürültüsü korkusu keraunophobia n.
şimsek veya gök gürültüsü korkusu ceraunophobia n.
şimşek veya gök gürültüsü korkusu astrapophobia n.
şimşek veya gök gürültüsü korkusu brontophobia n.
şimşek veya gök gürültüsü korkusu keraunophobia n.
şimşek ve gök gürültüsü korkusu astrophobia n.
Optics
yüzey gözlemi nedeniyle gök cisminde meydana gelen belirgin açısal kayma parallax n.
Physics
ışığın veya radyo sinyallerinin dünya ile bir gök cismi arasında seyahat etmesi için geçen süre one-way light time n.
bir gök cisminin dünya'dan görünen parlaklığının ölçüsü apparent magnitude n.
kütlesi çekirdekte nükleer füzyon sürdürmeye yetmeyen gök cismi substellar object n.
Marine Biology
gök balina sulfur bottom (balaenoptera musculus) n.
gök balina sibbald's rorqual (balaenoptera musculus) n.
gök balina sibbald's rorqual (sibbaldus musculus) n.
antarktika gök balinası antarctic blue whale n.
gök balina blue whale n.
Astronomy
gök cisminin yörüngeye kütlesinden en yakın veya uzak noktası apsis n.
gök cisminin yörüngeye kütlesinden en yakın veya uzak noktası absis n.
bir gök cisminin (radarla) yerini saptama acquisition n.
iki gök cisminin eşzamanlı dönerek birbirinin hep aynı yüzünü görmesi captured rotation n.
iki gök cisminin eşzamanlı dönerek birbirinin hep aynı yüzünü görmesi synchronous rotation n.
gök ufku rational horizon n.
gök ufku rational horizon n.
uzay araçları ya da füzelerin gök cisimlerinin konumuna göre yönlendirilmesi celestial guidance n.
gök cisminin dünyanın yörünge düzlemine olan açısal uzaklığı celestial latitude n.
gök cisminin ilkbahar ekinoksundan doğuya doğru ölçülen açısal uzaklığı celestial longitude n.
gök kürenin iki kutbundan geçtiği farz edilen ufuk düzlemine dik çember celestial meridian n.
gök kürede bir nokta celestial point n.
gök küresel kuzey ve güney kutupları celestial poles n.
gök cisimlerinin mesafe ve açılarını ölçen bir alet reflecting circle n.
ışığın kırılmasından ötürü gök cisminin gerçek ve görünen doğrultularının birbirine göre açısı refraction n.
gök cisminin görünen kısmı refraction n.
gök cisminin gökyüzünde kuzey kutbuna olan mesafesi north polar distance n.
iki gök cisminin eşzamanlı dönerek birbirinin hep aynı yüzünü görmesi tidally locked rotation n.
gök cisimlerinin pusula istikamet açısıyla gözlemlenmesi time azimuth n.
gök cisminin görüntüsünü plaka üzerinde hareket ettirerek fotoğrafla üretilen sürekli çizgi trail n.
gök cisminin gözlemlenen meridyenden geçişi transit n.
küçük bir gök cisminin veya gölgesinin daha büyük bir gök cisminin diski üzerinden geçişi transit n.
gök cisminin gözlemlenen meridyenden geçişi culmination n.
gök cisminin teleskop görüş alanından geçişi culmination n.
bir gök cisminin geçiş zamanını ve sapmasını gözlemlemekte kullanılan dereceli ölçüm aracı transit circle n.
dünya'dan bir uzay aracına veya gök cismine ileti gönderilme saatinin belirlendiği eşgüdümlü evrensel zaman transmission time (trm) n.
neptün'e kıyasla güneşin etrafında daha büyük bir mesafede dönen gök cismi trans-neptunian object (tno) n.
geçmişte gök cisimlerin yüksekliğini belirlemekte kullanılan astronomik araç triquetrum n.
gök cisminde ufka paralel uzanan küçük çember almacantar n.
erboğa takımyıldızındaki en parlak gök cismi olan yıldızlar alpha centauri n.
erboğa takımyıldızındaki en parlak gök cismi olan yıldızlar rigil kent n.
erboğa takımyıldızındaki en parlak gök cismi olan yıldızlar rigil n.
erboğa takımyıldızındaki en parlak gök cismi olan yıldızlar alpha centauri system n.
gök cisminin açısal yüksekliği altitude n.
bir gök cismine inen uzay aracı lander n.
bir gök cisminin görüntüsünün sapması aberration n.
çubuklu sarmal gök ada barred spiral galaxy n.
gece gök ışığı night sky light n.
gök haritası star map n.
gök ırakgörürü astronomical telescope n.
gök atlası star cartography n.
gök atlası stellar cartography n.
gök atlası uranography n.
gök atlası celestial cartography n.
gök teleskopu astronomical telescope n.
gök yuvarlağı celestial globe n.
gök günlüğü zamanı ephemeris time n.
gök laboratuvarı skylab n.
gök eşleği celestial equator n.
gök mekaniği gravitational astronomy n.
gök ekvatoru celestial equator n.
gök günlüğü ephemeris n.
gök katalogu astrometric catalogue n.
gök atlası star atlas n.
gök birimi astronomical unit n.
kendi ışık yaymayan gök cisimlerinin yansıttığı ışık oranı albedo n.
gök cisminin dünya yörüngesinden iki nokta kullanılarak elde edilen ıraklık açısı annual parallax n.
gök cisminin dünya yörüngesinden iki nokta kullanılarak elde edilen ıraklık açısı heliocentric parallax n.
gök cisminin yörüngesine kütlesinden en yakın veya en uzak noktalar apse n.
gök cisminin yörüngesini gösteren eğri parçası arc n.
gök cisminin yükselme veya alçalma zamanı ile saatin altıyı göstermesi arasındaki fark ascensional difference n.
göksel ufuktan bir gök cismine ölçülen dikey dairesel yay astro altitude n.
cismin gerçek istikametini gök cisimlere referans olarak tespit eden pusula astro compass n.
gök cisimlerin evrimini ele alan teori astrogeny n.
gök cisimlerin evrimini ele alan teori astrogony n.
gök cisimlerin jeolojisini inceleyen kimse astrogeologist n.
gök cisimlerin jeolojisini inceleme astrogeology n.
gök cisimlerinin konumlarının ve hareketlerinin ölçümü astrometry n.
bir gök cismi ile diğeri arasındaki ışık yılı, parsek, veya astronomik birim cinsinden mesafe astronomical distance n.
gök cisimlerinin fiziksel özelliklerini inceleyen gökbilimci astrophysicist n.
gök cisimlerinin fiziksel özelliklerini inceleyen bir bilim dalı astrophysics n.
gök cisimlerinin istikamet açısı ve rakımını otomatik olarak sürekli izleyen navigasyon cihazı astro-tracker n.
tutulma veya örtülmeden sonra bir gök cisminin ortaya çıkması egress n.
gök cisminin açısal yüksekliği el n.
iki gök cismi arasındaki açısal uzaklık elongation n.
bir gök cisminin tutulma veya örtülmeden sonra yeniden görünmesi emersion n.
başka bir gezegenin hareketine tabi ve ondan daha küçük olan gök cismi undersphere n.
fotonları gök cisimlerinin yörüngesini değiştirebilen antizotropik ışık yayılımı yarkovsky effect n.
gök cismi ball n.
cisim ve zenitle kesişen düşey çemberin yayı ile ölçülen, bir gök cisminin zenite olan açısal mesafesi zenith distance n.
cisim ve zenitle kesişen düşey çemberin yayı ile ölçülen, bir gök cisminin zenite olan açısal mesafesi zenith angle n.
dünya dışındaki bir gök cisminin yörüngesindeki analog nokta epigee n.
dünya dışındaki bir gök cisminin yörüngesindeki analog nokta epigeum n.
gök cisimlerinin koordinatlarının belirlenmesi için referans olarak seçilen an epoch n.
ekinoks gök çemberi equinoctial colure n.
bir gök cisminin, kutup ekseninin üstünde bulunan meridyen bölümündeki geçidi upper transit n.
gök haritalarında tecrübeli kimse uranographist n.
gök atlasında deneyimli kimse uranographist n.
gök cisimlerinin konumlarını ve büyüklüklerini kaydeden bilimsel eser uranometria n.
gök cisimlerinin dünya'ya olan uzaklıklarını ölçme bilimi uranometria n.
gök cisimlerinin gök küresindeki konumlarını gösteren şema uranometry n.
gök cismi veya sisteminde meydana gelen değişiklikler evolution n.
gök cisimlerinin sönmesi extinction n.
asteroit kuşağı'nın en parlak ve ikinci büyük gök cismi vesta n.
gök cisimlerinin yaydığı x-ışınlarının tespiti ve ölçümüyle ilgilenen astronomi dalı x-ray astronomy n.
kısa ve çok güçlü x-radyasyonu patlamalarıyla karakterize gök olgusu x-ray burster n.
x ışını yayan yıldız benzeri gök cismi x-ray star n.
güneş'in kuiper kuşağında bulunan bir gök cismi quaoar n.
4-10 milyar ışık yılı uzaktaki kuvvetli radyo dalgaları yayan gök cisimleri quasars n.
yıldızların dağılımını veya gök cisimlerinin yüzeylerini gösteren diyagram map n.
19-21 mart tarihlerinde gerçekleşen, güneş'in kuzeye doğru yol alırken gök ekvatorunu geçmesi anı march equinox n.
gök kürenin iki kutbu ile belirli bir gözlemcinin zenitinden geçen büyük bir çember local meridian n.
bir meridyenden geçen gök cismi ile ufkun güney noktası tarafından kesilen meridyen yayı meridian altitude n.
iki gök cismi arasındaki alan midspace n.
gök cisminin güneşin doğuşuyla yaklaşık aynı zamanda doğması heliacal rising n.
güneşle benzer zamanlarda doğan bir gök cisminin şafak vakti gökyüzünde ilk göründüğü zaman heliacal rising n.
(gök cisminin) güneşten bakıldığındaki yönü, enlemi, boylamı heliocentric place n.
gök cisimleri arasındaki küçük açısal mesafeleri ölçmek için kullanılan bir teleskop heliometer n.
gök cisimlerinin açısal boyutlarını ölçmek için kullanılan bir teleskop heliometer n.
gök ufku horizon n.
gök küresi ufuk hattı horizon n.
gök cisminin doğal veya yapay olan küçük uydusu moonlet n.
(gezegen veya uydu gibi) bir gök cisminin bir diğeri etrafındaki yörünge hareketi revolution n.
ışığın belirli bir gök cisminden dünya'ya ulaşma süresi light time n.
gök cisminin kutup ekseni altında yer alan meridyenden geçişi lower transit n.
ekvatorun bir gök cisminin altına inen derecesi oblique descension n.
gök cisminin altına inen ekvator yayı oblique descension n.
gök küresinin ekseni yer ufkuna eğik olduğundaki hali oblique sphere n.
dünyanın yörünge düzlemi ile gök ekvatoru düzlemi arasındaki açı obliquity n.
gözlemcinin bir gök cismine göre konumunu belirlemek için aletle çekilen görüntü observation n.
gözlemcinin gök cismine göre konumunu belirlemek için aletle çekilen görüntülerden elde edilen veriler observation n.
tüm gökcisimlerinin ufka dik açıyla doğup gökyüzüne çıktığı ve ekvator üzerindeki tüm istasyonlardan görülen gök küresi right sphere n.
tutulmaya maruz kalan veya neden olan gök cisminin konumunu belirleyen bir gözlem tekniği occultation n.
tutulmaya maruz kalan veya neden olan gök cisminin ışıma yapısını belirleme tekniği occultation n.
gök cisminin bir diğerinden 45 derecelik açıyla ayrıldığındaki konumu octant n.
(görüş alanının altında bulunan) gök cismine ait açısal uzaklık depression n.
gök cismin batışı descension n.
gök cisminin ufkun altına inmesi descension n.
gök kubbenin yıldızların yansıdığı kabul edilen yüzeyi ground of the heavens n.
gök cisminin açısal yüksekliği height n.
bir gök cisminin gökteki konumunun diğerine zıt olduğu dizilim opposite [obsolete] n.
iki gök cismi arasındaki açısal uzaklığın tam veya neredeyse 180 derece olduğu dizilim opposite [obsolete] n.
iki gök cisminin gökkürede taban tabana zıt göründüğü konum opposition n.
ışığın dünya ve gök cismi arasındaki yolculuk süresi owlt n.
bir gök cisminin gökyüzünde algılanan düz şekli discus n.
galaksideki gök cisimlerinin hız aralığı dispersion n.
gök cisminin konumundaki görünür değişim displacement n.
(gök cismine) madde düşmesi infall n.
maddenin gök cismine girmesi infall n.
gök cismine giren madde infall n.
(yer çekimi etkisi altında) masif gök cismine doğru gerçekleşen hareket infall n.
birden fazla gök cisminin burçlar kuşağından aynı derece ile geçmesi concourse n.
birden fazla gök cisminin gözle görünen kesişimi concourse n.
iki gök cisminin birleşmiş gibi görünen dizilimi concourse n.
iki gök cisminin kavuşumu concourse n.
usturlaba benzeyip eskiden gök cisimleri arasındaki açısal mesafelerin ölçümünde kullanılan bir alet cosmolabe n.
gök kubbe cycle n.
gök kutupları poles of the heavens n.
iki gök cisminin temas eder gibi görünmesi contact n.
gök cisminin gökkutbuna olan açısal uzaklığı codeclination n.
gök cisminin yörüngesini takip edip ışığını teleskopa yansıtmak için kullanılan aynalı bir optik cihaz coelostat n.
(gök cismi koordinatları) bilginin kaydedildiği zamana göre rastgele sabitlenmiş tarih date of reference n.
gök cisminin karanlık yüzü disaster [obsolete] n.
gök cisminin gökyüzündeki düz görüntüsü disc [uk] n.
gök cisminin gökyüzündeki düz görüntüsü disk [us] n.
uzun ince görünümlü gök cismi filament n.
sabit yıldızlardan oluşan gök cismi firmament [obsolete] n.
en dış gök küre firmament [obsolete] n.
sekizinci gök küre firmament [obsolete] n.
gök küresi firmament [obsolete] n.
bilgi alma amaçlı gök cisminin yanından geçen uzay aracı flyby n.
gök cisminin dönüşüyle belirlenen zaman dilimi orb n.
neptün'e kıyasla güneş etrafında daha büyük bir mesafede dönen büyük gök cismi orcus n.
dünya dışındaki bir gök cisminin yörüngesindeki benzer nokta perigee n.
gök cisimleri üzerine yazılmış eser phantasmatography n.
gök cisimlerinin fotoğraflarını çeken teleskop phototelescope n.
trans-neptün kuiper kuşağında güneş'in yörüngesini pluto ile aynı periyotta dolaşan gök cismi plutino n.
kütleçekimsel olarak çökmekte olan bir gök cisminin karadeliğe dönüştüğü yarıçap schwarzschild radius n.
2003 yılında keşfedilmiş güneş yörüngesinde dönen gezegenimsi büyük bir gök cismi sedna n.
teleskopik olarak gözlemlenen gök cisimlerinin görüntü kalitesi seeing n.
gök cisminin yarıçapı semidiameter n.
gök cisminin elips bölümündeki büyük eksenin yarısı semimajor axis n.
gök cisminin elips bölümündeki küçük eksenin yarısı semiminor axis n.
güneş'in yörüngesinde olup gezegen veya cüce gezegen olarak sınıflandırılmayan gök cismi small solar system body n.
gök kederi sky grief n.
gök kancası skyhook n.
gök hüzünü sky grief n.
tümüyle garip maddeden oluşan varsayımsal gök cismi strange star n.
bir gök cisminin kutuplarından düz bir şekilde çıkan iyonize olmuş madde ışınları relativistic jet n.
iki veya daha fazla gök cisminin ortak kütle merkezi barycenter n.
gök hüzünü noctalgia n.
bir gök cisminin güneş görmeyen tarafı night side n.
bir gök cisminin güneş gören tarafı day side n.
bir gök cisminin öz parlaklığının ölçüsü absolute magnitude n.
gök kederi noctalgia n.
muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi quasi-stellar object n.
muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi quasi-stellar radio source n.
muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi quasar n.
iki gök cismi arasındaki tek bir büyüklük ile değişen parlaklık oranı pogson ratio n.
kuzey gök kutbu yakınlarında yer akan yıldızlar dizisi polar sequence n.
bir gök cisminin meridyenden geçişi southing n.
gök cismi sphere n.
gök cismi star n.
kendiliğinden etrafa ışık saçan ağır gök cismi star n.
gök bilimi star-read n.
güneşe benzer gök cismi sun n.
(gök cismini) yerçekimi ile yörüngeye çekmek capture v.
(gök cismi) tutulma nedeniyle gizlemek occult v.
(gök cismi) tutulma nedeniyle ortadan kaybolmak occult v.
(gök cismi) tutulma nedeniyle gözden kaybolmak occult v.
(gök cismi) batmak decline v.
(gök cismi) ufuktan yükseliyormuş gibi görünmek rise v.
(madde) gök cismine girmek infall v.
(gök cisminin) açısal yüksekliğini almak shoot v.
gök cismi üzerine yumuşak iniş yapmak soft-land v.
gök cisminin gözlem hattına dik yönde (hız) tangential adj.
gök cisminin gerilemesiyle ilgili regressive adj.
gök cisimlerinin düğümleriyle ilgili nodical adj.
gök cisimlerinin düğümlerine ait nodical adj.
gök cisminin gözlem hattına dik yönde (hız) transverse adj.
gök haritasına ait uranographic adj.
gök atlasına ilişkin uranographic adj.
gök cismine ait global adj.
gök cismiyle ilgili global adj.
gezegenlere özgü şekilde batıdan doğuya doğru hareket eden (gök cismi) direct adj.
geri hareket etmeyen (gök cismi) direct adj.
retro hareketi olmayan (gök cismi) direct adj.
(gök cismi) her iki kenarından dışbükey gibbose adj.
ufkun üstünde olan (gök cismi) risen adj.
(gök cisimleri) bir arada conjoined adj.
yaklaşık olarak aynı yörüngeyi paylaşan birkaç gök cismine ait veya ilişkin co-orbital adj.
(gök cismi) belirli bir zamanda belirli bir konumda olduğu varsayılan fictitious adj.
(gök cismi) öncül preceding adj.
gök cisimleri ile ilişkili sidereous adj.
(gök cisminin) kuzey ve güney kutbu üzerinden geçen polar adj.
(eski astronomide) gök cisimlerine ait veya ilişkili spheral adj.
gök cisimlerine ait spherical adj.
gök cisimleri ile ilişkili spherical adj.
(gök cismi) güneşin doğuşuyla yaklaşık aynı zamanda heliacally adv.
Astrology
gök ekseni axis of celestial sphere n.
gök cismi konağı harbour n.
gök cisimlerinin pozisyonlarına dayanarak burç tahmini yapma horoscopy n.
gök cisimlerinin pozisyonlarına dayanarak kehanette bulunma horoscopy n.
iki gök cisminin astrolojik oluşumu yod n.
iki veya daha fazla gök cisminin birbirine yakın hale gelmesi conjunction n.
gök cisminin etki alanı orb n.
gök cisimlerinin insan ilişkileri üzerindeki etkisi predominance n.
iki gök cisminin doksan derecelik boylamda görülmesi durumu square n.
gök cisimlerinin bir kişinin doğum günündeki pozisyonunu bulmak cast one's nativity v.
burçlar kuşağının beşte biri olan iki gök cisminin açısı ile ilgili quintile adj.
insanlar ve olaylar üzerinde etki sahibi olduğuna inanılan gök cisimleri ile ilişkili spherical adj.
Zoology
gök ardıç monticola solitarius n.
gök doğan goshawk n.
gök mavisi ötleğen dendroica cerulean n.
gök doğan peregrine n.
gök doğan peregrine falcon n.
gök doğan hen harrier n.
gök doğan duck hawk n.
gök doğan circus cyaneus n.
gök mavisi ötleğen cerulean warbler n.
gök doğan marsh hawk n.
gök doğan northern harrier n.
gök ardıç blue rock-thrush n.
gök doğan falco peregrinus n.
gök köpekbalığı blue shark n.
Botanic
boru şeklinde gök mavisi çiçekleri olan avrasya'da yetişen bir bitki calathian violet n.
boru şeklinde gök mavisi çiçekleri olan avrasya'da yetişen bir bitki gentiana pneumonanthe n.
boru şeklinde gök mavisi çiçekleri olan avrasya'da yetişen bir bitki marsh gentian n.
gök darı bulrush millet (pennisetum typhoideum) n.
gök çıbanotu blue ball (succisa pratensis) n.
gök çıbanotu blue scabious (succisa pratensis) n.
gök funda bell heather (erica cinerea) n.
gök funda erica cinerea n.
gök funda fine-leaved heath (erica cinerea) n.
gök funda heather bell (erica cinerea) n.
Linguistics
gök cismi anlamı veren ön ek astr- pref.
gök cismi anlamı veren ön ek astro- pref.
Religious
gök cisimlerinin gözlemlenmesi üzerine kurulmuş bir teoloji dalı astrotheology n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkilendirilen sabii dini sabeism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkilendirilen sabii dini sabaeism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkilendirilen sabii dini sabianism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkilendirilen sabii dini sabaeanism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkilendirilen sabii dini sabeanism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkili bir sabian dini zabaism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkili bir sabian dini sabianism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkili bir sabian dini sabaeanism n.
gök cisimlerine tapınma ile ilişkili bir sabian dini sabeanism n.
eski inanışa göre ateşten veya ışıktan olduğu düşünülen en yüksek gök tabakası empyrean adj.
en yüksek gök tabakasıyla ilgili empyrean adj.
Philosophy
pisagor felsefesine göre gök cisimlerinin çıkardığı fakat insanların işitemediği müzik sesleri music of the spheres n.
Environment
gök parıltısı skyshine n.