kıyafet - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

kıyafet



Sens de "kıyafet" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 47 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kıyafet attire n.
kıyafet apparel n.
kıyafet dress n.
General
kıyafet outfit n.
kıyafet trim n.
kıyafet clothing n.
kıyafet turnout n.
kıyafet clothes n.
kıyafet raiment n.
kıyafet costume n.
kıyafet dress n.
kıyafet getup n.
kıyafet habit n.
kıyafet caparison n.
kıyafet habiliment n.
kıyafet garb n.
kıyafet livery n.
kıyafet uniform n.
kıyafet habiliments n.
kıyafet abiliment n.
kıyafet aguise n.
kıyafet aguize n.
kıyafet brat [dialect] [uk] n.
kıyafet mocker n.
kıyafet claes [scotland] n.
kıyafet cleading [scotland] n.
kıyafet get-up n.
kıyafet cloth [obsolete] n.
kıyafet dud n.
kıyafet parail [obsolete] n.
kıyafet parel [obsolete] n.
kıyafet investiture n.
kıyafet shroud [obsolete] n.
Colloquial
kıyafet fronts n.
kıyafet rig-out n.
kıyafet rigging n.
kıyafet feathers n.
Technical
kıyafet apparel n.
Textile
kıyafet article of clothing n.
kıyafet wearable n.
Religious
kıyafet vestiary n.
Archaic
kıyafet raiment n.
kıyafet attirement n.
Slang
kıyafet silks n.
kıyafet schmutter n.
British Slang
kıyafet duds n.
kıyafet rags n.

Sens de "kıyafet" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 471 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
tanınmamak için giyilen kıyafet disguise n.
General
kıyafet kodu dress code n.
kıyafet yönetmeliği dress code n.
kıyafet balosu costume ball n.
kıyafet tebdili disguise n.
kılık kıyafet dress n.
polinezyalılar tarafından giyilen bir kıyafet lavalava n.
kılık kıyafet appearance of someone n.
kıyafet (belirli bir durumda/zamanda giyilen) regalia n.
din görevlilerine özgü kıyafet habit n.
bağlayıcı kıyafet tarzı dress code n.
kıyafet değişimi disguisement n.
kılık kıyafet appearance n.
gösterişli kıyafet frilly n.
süslü kıyafet gaudery n.
kılık kıyafet fashion n.
belirli bir durumda ve zamanda giyilen kıyafet regalia n.
tebdili kıyafet incognito n.
kıyafet balosu fancy dress ball n.
katolik papazın giydiği kıyafet chasuble n.
tebdili kıyafet disguise n.
kılık kıyafet rig n.
şık kıyafet regalia n.
kıyafet zorunluluğu dress code n.
düzensiz kıyafet disarray n.
dağınıklık (kıyafet veya saç) dishevelment n.
su geçirmez kıyafet groundsheet n.
su geçirmez kıyafet waterproof cloth n.
yöresel kıyafet local dress n.
geleneksel kıyafet local dress n.
geleneksel kıyafet traditional wear n.
yöresel kıyafet traditional wear n.
yerel kıyafet folk outfit n.
yöresel kıyafet local outfit n.
yöresel kıyafet folk outfit n.
yöresel kıyafet traditional outfit n.
yerel kıyafet traditional outfit n.
yöresel kıyafet folk costume n.
yerel kıyafet local dress n.
yerel kıyafet traditional wear n.
yerel kıyafet folk costume n.
yerel kıyafet local outfit n.
kıyafet balosu fancy-dress party n.
polinezyalılar tarafından giyilen bir kıyafet lava-lava n.
günlük kıyafet casual dress n.
resmi kıyafet formal dress n.
resmi kıyafet official dress n.
askeri kıyafet giyen teröristler terrorists in military uniforms n.
askeri kıyafet giyen teröristler terrorists wearing military uniforms n.
askeri kıyafet giyen teröristler terrorists dressed in military uniform n.
resmi kıyafet formal suit n.
şık kıyafet smart dress n.
kıyafet dükkanı clothing shop n.
kıyafet mağazası clothing shop n.
kıyafet mağazası dress shop n.
kıyafet dükkanı dress shop n.
sivil kıyafet civilian attire n.
özellikle düğün vb. gibi davetlerde giyilen resmi kıyafet morning suit n.
modaya uygun kıyafet fashionable dress n.
(kılık) kıyafet düşkünü clotheshorse n.
(kılık) kıyafet düşkünü clothes horse n.
göbeği açıkta bırakan kıyafet bare-midriff n.
gösterişli kıyafet array n.
sivil kıyafet civilian dress n.
sivil kıyafet plain clothes n.
sivil kıyafet civilian garb n.
sivil kıyafet civilian clothing n.
günlük kıyafet casual clothes n.
numune kıyafet sample clothing n.
kıyafet balosu costume party (american english) n.
kıyafet balosu fancy dress party (british english) n.
kalın kıyafet thick clothes n.
kışlık kıyafet winter clothes n.
kışlık kıyafet winter dress n.
resmi kıyafet/giysi balldress n.
serbest kıyafet casual dress n.
serbest kıyafet casual friday (for a business place) n.
resmi kıyafet/giysi formal dress n.
kıyafet kataloğu lookbook n.
kıyafet dolabı clothes cabinet n.
tüm vücudu kaplayan dar kıyafet zentai n.
tüm vücudu kaplayan dar kıyafet zentai suit n.
büyük beden kıyafet oversize n.
yırtık pırtık kıyafet raggery n.
eski püskü kıyafet raggery n.
şık kıyafet raiment n.
kılık kıyafet raiment n.
belli bir durumda ya da zamanda giyilen kıyafet raiment n.
yoruba erkeklerinin giydiği etnik bir kıyafet agbada n.
kılık kıyafet aguise n.
kılık kıyafet aguize n.
sıkıntılı ekonomik döneme uygun ucuz, ikinci el kıyafet giyen kimse recessionista n.
ikinci el, kullanılmış kıyafet pre-loved clothing n.
kıyafet değiştirme change n.
yedek kıyafet change n.
fazla kıyafet giymeme near-nudity n.
gösterişli kıyafet tire [obsolete] n.
evrak ve kıyafet çantası brief bag n.
as kürküyle süslü kıyafet giyen kişinin rütbesi veya mevkii ermines n.
kıyafet gibi eşyaları taşımaya yarayan sandık, kutu veya çanta mail n.
göz alıcı kıyafet bib-and-tucker n.
(erkekler için) yarı resmi kıyafet kuralı black tie n.
siyah kıyafet ve aksesuarlar blacks n.
bir kıyafetin üstüne veya altına giyilen başka bir kıyafet layer n.
erkekler için smokinden oluşan resmi kıyafet white tie and tails n.
mavi kıyafet blue n.
bazı ingiliz özel okullarında üniforma olarak giyilen kıyafet tarzı bluecoat n.
(kıyafet) badi body stocking n.
vücuda yapışan kıyafet body-con n.
ihtiyacı olan kimselere verilen kıyafet, yemek veya para hand-out n.
kıyafet etiketi hangtag n.
bir kıyafet türü harness n.
kıyafet askısı hat stand n.
afrika'nın bazı bölgelerinde giyilen uzun bir kıyafet boubou n.
afrika'nın bazı bölgelerinde giyilen uzun bir kıyafet bubu n.
geyik derisi kıyafet buckskins n.
geyik derisi kıyafet giyen kimse buckskin n.
geyik derisi kıyafet giyen amerikan taşralısı buckskin n.
geyik derisi kıyafet giyen devrim askeri buckskin n.
kuzey iskoçya'daki klan üyeleri ve askerlerce giyilen tarihi bir kıyafet highland dress n.
rengarenk kumaştan yapılan kıyafet motley n.
kıyafet değişimi reparel n.
şık kıyafet gaiety n.
londra'daki at sahiplerinin giydiği kıyafet livery gown n.
tuhaf kıyafet rigout n.
sihlere ait uzun ve bol gömlekten oluşan geleneksel kıyafet chola n.
klasik kıyafet parçası classic n.
m.s. 1346'da ortaya çıkan bir kıyafet süslemesi dagges n.
yeşil kıyafet green n.
hindistan'ın kerala eyaletinde giyilen bir kıyafet mundu n.
kıyafet tebdili disguisement n.
avrupai tarzda olmayan geleneksel kıyafet cloth [west africa] n.
tasarım kıyafet couture n.
özel dikim kıyafet custom-made n.
kötü dikilmiş kıyafet dreck n.
kalitesiz malzemeden yapılmış kıyafet dreck n.
resmi olmayıp pahalı, şık veya zarif olan (kıyafet) dressy casual n.
kıyafet balosu fancy ball n.
resmi kıyafet fancy dress n.
kıyafet balosu fancy-dress ball n.
kıyafet balosu fancy ball n.
kıyafet balosu masquerade ball n.
(17 ve 18. yüzyıllara ait) camlet kumaşa benzer bir kıyafet kumaşı paragon [obsolete] n.
üzerine kıyafet asılan tekerlekli raf pipe rack n.
çaprazlama giyilen kıyafet crossbody n.
kılık kıyafet investment n.
resmi kıyafet, özel bir nitelik bahşetme veya bahşedilme investment n.
(özellikle 16. yüzyıl kıyafet ve perdelerinde) şerit sırası pane n.
özel görüşmelerde seyyar satıcıların giydiği inci düğmeli kıyafet pearly [uk] n.
inci süslemeli kıyafet pearly [uk] n.
incili kıyafet pearly [uk] n.
sivil kıyafet plainclothes n.
resmi görev sırasında tanınmamak için giyilen sivil kıyafet plain-clothes n.
günlük kıyafet daywear n.
kıyafet aksesuarları fixings n.
özel durum veya ortamda giyilen aksesuarlı kıyafet outfit n.
insanı çevreleyen şey (kıyafet, vücut) outwall [obsolete] n.
görev dışı sivil kıyafet private n.
büyük beden kıyafet plus-size n.
göz kamaştırıcı kıyafet sheen n.
kıyafet değiştirme shift n.
ormancıların giydiği siyah yün bir dış kıyafet singlet [new zealand] n.
altı beden ölçülü kıyafet six n.
kırk dört beden kıyafet forty-four n.
kırk dokuz beden kıyafet forty-nine n.
kırk bir beden kıyafet forty-one n.
kırk yedi beden kıyafet forty-seven n.
kırk altı beden kıyafet forty-six n.
kırk üç beden kıyafet forty-three n.
kırk iki beden kıyafet forty-two n.
dört beden kıyafet four n.
on dört beden kıyafet fourteen n.
(kıyafet veya saç için) klips skewer n.
el kadar kıyafet skimp n.
vücuda oturan dar kıyafet skintight n.
kolayca giyilip çıkarılan kıyafet slip-on n.
şipşak kıyafet slip-on n.
toparlayıcı kıyafet slip-on n.
ucuz kıyafet slops n.
(britanya'da) denizcilere satılan ucuz kıyafet slops n.
kılık kıyafet takıntısı beauism n.
(kıyafet) takım stand n.
kolalı kıyafet aksesuarı stiff n.
sertleştirilmiş kıyafet aksesuarı stiff n.
straplez kıyafet strapless n.
askısız kıyafet strapless n.
sokak modasına uygun kıyafet streetwear n.
antik roma'da giyilen geniş bir kıyafet synthesis n.
tebdil-i kıyafet disguise n.
kıyafet değiştirmek change clothes v.
kıyafet değiştirmek disguise v.
çekmek (kıyafet vb) shrink v.
kıyafet denemek try on clothes v.
belli bir kıyafet kuralına uymak follow a certain dress code v.
kıyafet çıkarmak take off clothes v.
kıyafet satın almak buy clothes v.
dekolte kıyafet giymek wear revealing clothes v.
(kıyafet) belden sarkmak blouse v.
(kıyafet) kırışmak ride v.
(kıyafet) yukarı toplanmak ride v.
(kıyafet) bir bölümü kapatmak ride v.
yumuşak ses çıkaran kıyafet giymek rustle v.
ses çıkarmayan kıyafet giymek rustle v.
(kıyafet, üst baş) darmadağınık etmek dishevel v.
dini kıyafet giydirmek clothe v.
(ayakkabı, kıyafet) çıkarmak douse v.
kıyafet dikmek dressmake v.
kıyafet temin etmek outfit v.
kıyafet almak outfit v.
kıyafet değiştirmek shift v.
(kıyafet, örtü) çekmek shrug v.
(kıyafet, örtü) yerine oturtmak shrug v.
(kıyafet) üzerine oturmak sit v.
(kıyafet) giymek slive v.
(kıyafet) telden almak snag v.
kıyafet giydirmek beclothe v.
(kıyafet) çıkarmak remove v.
(kıyafet) çekmek shrink v.
terzi tarafından kişiye özel hazırlanan sipariş (kıyafet/giysi) tailor made adj.
kıyafet ile alakalı vestimentary adj.
balayı için tasarlanmış (kıyafet) going–away adj.
şık (kıyafet) larney [india] adj.
erkek konukların resmi kıyafet giymesini gerektiren (etkinlik) white-tie adj.
kıyafet giymiş habilatory adj.
(kostüm, kıyafet) hızla değiştirebilen quick-change adj.
(kostüm, kıyafet) çabuk değiştiren quick-change adj.
vücudun etrafına sarılıp bağlanmak üzere tasarlanmış (kıyafet) wraparound adj.
(saç, kıyafet) kabarık bouffant adj.
derli toplu (kıyafet) dink [scotland] adj.
(kıyafet) kenar mahalle stili ghetto-fabulous adj.
gri kıyafet giyen grey adj.
(kıyafet) düz roundabout adj.
(kıyafet) sade dairesel kesimli roundabout adj.
yeşilimsi kahverengi olan (kıyafet) olive brown adj.
zeytin yeşili renginde (kıyafet) olive green adj.
(kıyafet tarzı) velasquez portrelerinden ilham alan infanta adj.
kıyafet kodu bulunmayan informal adj.
günlük kıyafet ile gidilebilen informal adj.
resmi kıyafet olmaya uygun dress adj.
resmi kıyafet gerektiren dress adj.
resmi kıyafet gerektiren dress-up adj.
(kıyafet) pencereli peekaboo adj.
(kıyafet) pencereli peek–a–boo adj.
(kıyafet) yerleri süpüren floor-length adj.
uygun kıyafet ve aksesuarlarla donatılmış outfitted adj.
eski püskü (kıyafet) outworn adj.
büyük beden kıyafet giyen plus-size adj.
kıyafet kodu olan semi-formal adj.
(kıyafet) yarı gala etkinliğine uygun semigala adj.
(kıyafet) efil efil side adj.
(kıyafet) dökümlü side adj.
(kıyafet) kısmen örten skeleton adj.
(kıyafet) ufacık ve dar skimpy adj.
(kıyafet) el kadar skimpy adj.
(kıyafet) salaş sloppy adj.
dikkatleri toplayan (kıyafet) statement adj.
giysi ile ilişkili ya da kıyafet tarzı sartorially adv.
(kıyafet) şık ve gösterişli gaily adv.
tebdil-i kıyafet halde disguisedly adv.
Phrasals
(elbise/kıyafet) dağılmamak hang together v.
(elbise/kıyafet) parçalanmamak hang together v.
(kıyafet) çıkarıp atmak toss off v.
(birini/bir şeyi) gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile donatmak/teçhiz etmek fit (someone or something) up with (something) v.
(bir kıyafet) kuşanmak attire (someone or oneself) in (something) v.
kıyafet daraltmak pinch out v.
kıyafet değiştirmek change into v.
(başka bir kıyafet) giymek change into v.
kıyafet değiştirmek change into (something) v.
(başka bir kıyafet) giymek change into (something) v.
(kıyafet) değiştirmek change out of (something) v.
birini bir kıyafet içinde hayal etmek/düşünmek feature someone in something v.
(kıyafet) toplanmak ride up v.
(kıyafet) yukarı çıkmak ride up v.
(gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile) donatmak/teçhiz etmek fit with (something) v.
(kıyafet) giyerek aşındırmak go through v.
üzerine (dar bir kıyafet) geçirmek pour into (something or some place) v.
(kıyafet boyu) uzatmak pull down v.
Proverb
kılık kıyafet ziyafettir enough is as good as a feast
kıyafet seni adam etmez clothes do not make the man
Colloquial
kışladaki askerlerin giydiği kalın ve dayanıklı elbise/kıyafet fattygews n.
gündelik kıyafet grubbies n.
üzerini kirletecek işler yaparken giyilen eski kıyafet grubbies n.
gündelik kıyafet grubbers n.
üzerini kirletecek işler yaparken giyilen eski kıyafet grubbers n.
gündelik kıyafet grubs n.
üzerini kirletecek işler yaparken giyilen eski kıyafet grubs n.
(japonya'da) tasarım kıyafet ve aksesuarlar satın alıp son teknoloji cihazları kullanan aşırı sosyal genç kız veya genç kadın kogal n.
üst kıyafet/giysi top n.
t-shirt, gömlek üste giyilen kıyafet top n.
ince muşambadan yapılmış kıyafet oiler n.
gamseleden yapılmış kıyafet oiler n.
sivil kıyafet civies n.
duruma uygun olmayan kıyafet veya davranış dog n.
yerde bırakılan kıyafet yığını floordrobe n.
(kıyafet) daracık spray-on adj.
(kıyafet) dapdar spray-on adj.
(kıyafet) vücuda kalıp gibi oturan spray-on adj.
Idioms
rahat kıyafet casual dress n.
resmî olmayan kıyafet casual dress n.
kıyafet zorunluluğu olmaması casual dress n.
çamaşır iplerinden kıyafet/ev tekstil eşyaları çalan küçük çaplı hırsız lully prigger [uk] n.
evinden uzak birine gönderilen yiyecek, içecek, kıyafet içeren paket care package n.
kıyafet balosuna (bir şey) kostümüyle/kılığında gitmek go as (someone or something) v.
birbirinden farklı fakat birbirini tamamlayan parçaları (kıyafet, eşya) seçip bir araya getirerek uyumlu/düzenli bir takım oluşturmak mix and match v.
kılık kıyafet köpeklere ziyafet scruffy adj.
resmi kıyafet kodu olan black-tie adj.
kıyafet seni adam etmez clothes don't make the man expr.
Trade/Economic
resmi kıyafet official dress n.
son moda kıyafet fancy goods n.
Politics
hükümdarın törensel kıyafet giyerek misafir kabul ettiği salon chamber of paraments n.
radikal sol görüşlülerin benimsediği kıyafet modası ve yaşam tarzı radical chic n.
Technical
(bina veya kıyafet) renovatör reviver n.
kıyafet dövme sopası paddle n.
(kıyafet) daraltan kimse shrinker n.
Textile
(eski) bileğe kadar uzanan bir tür kıyafet talar n.
moda kıyafet üreticileri ve satıcıları rag trade n.
kadınların yürüyüş yaparken dışarda giydiği kıyafet trotteur n.
çift taraflı giyilebilen kıyafet turnabout n.
abiye kıyafet evening gown n.
abiye kıyafet evening dress n.
kullanıma hazır kıyafet off-the-rack attire n.
rahat kıyafet casual dress n.
rahat kıyafet casual wear n.
yazlık kıyafet summer dress n.
vietnamlı kadınların giydiği geleneksel kıyafet ao dai n.
üst giyimin içine giyilen kıyafet underdress n.
imparator kesimi kıyafet empire line n.
sarı renkli kıyafet yellow n.
halter yakalı kıyafet halter n.
günlük kıyafet utility wear n.
gündelik kıyafet utility wear n.
baruthanede giyilmek üzere çoğunlukla yünden yapılan ve metal içermeyen kıyafet magazine dress n.
genç kızlar için kıyafet bedeni junior miss n.
filipinler'de kıyafet yapmak için kullanılan hassas bir iplik jussi n.
deri kıyafet leatherwear n.
bacaklara giyilen kıyafet legwear n.
pamuk, reyon, ipek veya naylondan dokunan, kıyafet, perde ve cibinlikte kullanılan ince ve saydam bir kumaş marquisette n.
beyaz kıyafet white n.
genellikle kolsuz olup ayak bileklerine kadar uzanan günlük kıyafet maxi dress n.
genellikle kolsuz olup ayak bileklerin kadar uzanan günlük kıyafet maxidress n.
yandan bağlamalı kıyafet wrapover n.
punk ve gotik giyimde kullanılan tokalı ve fermuarlı kıyafet bondage n.
erkek çocuk bedeninde bir kıyafet boys n.
kıyafet yapımında kullanılan kaba kumaş hopsack n.
ortalama boy ve yapıya sahip kadınlar için kıyafet bedeni miss n.
moygashel keteninden yapılmış kıyafet moygashel n.
gabardin kıyafet gabardine n.
şişman erkek çocuklarına yönelik kıyafet boyutu husky n.
fas'ta giyilen geniş bir kıyafet hyke n.
keten kıyafet linen n.
irlanda keteninden yapılan kıyafet moygashel n.
uzun ölçülü kıyafet long n.
eskiden bebeklere giydirilen elbise benzeri kıyafet long-coats n.
eskiden bebeklere giydirilen elbise benzeri kıyafet long clothes n.
ince muşambadan yapılmış kıyafet oil n.
gamseleden yapılmış kıyafet oil n.
ince muşambadan yapılan kıyafet oilers [us] n.
gamseleden yapılan kıyafet oilers [us] n.
sentetik su geçirmez materyalden yapılan kıyafet oilers [us] n.
ince muşambadan yapılan kıyafet oilskin n.
gamseleden yapılan kıyafet oilskin n.
sentetik su geçirmez materyalden yapılan kıyafet oilskin n.
ince muşambadan yapılan su geçirmez kıyafet oilskins n.
gamseleden yapılan su geçirmez kıyafet oilskins n.
kıyafet üzerine giyilen gömlek overshirt n.
deri kıyafet russetting [obsolete] n.
aba kıyafet russetting [obsolete] n.
kolların rahat hareket etmesini sağlayan esnek omuzlu kıyafet bi-swing n.
fransa'da üretilip kıyafet yapımında kullanılan bir tür beyaz muslin kumaş coteline n.
mantar biçimli kıyafet aksesuarı dome n.
kalın yünlü kumaştan yapılan kıyafet dreadnaught n.
modaya uygun kıyafet fancy n.
zengin, ağır ipek kumaştan yapılmış kıyafet padesoy n.
zengin, ağır ipek kumaştan yapılmış kıyafet paduasoy n.
kıyafet açıklığı fent [dialect] n.
saten kıyafet satin n.
resmi kıyafet sheath n.
34 beden kıyafet five n.
turuncu kıyafet orange n.
kadın kıyafet ve aksesuarlarında kullanılan tül dokulu ve buruşuk görünümlü yumuşak, beyaz veya renkli ipek kumaş oriental crape n.
aşırı büyük kıyafet outsize n.
polinezyalıların giydiği kıyafet pareu n.
doğu kilisesi'nde giyilen dini kıyafet phaelonion n.
(doğu kilisesi'nde giyilen) pelerin biçimli dini kıyafet phelonion n.
dışı koyun postundan olup iç kısmı yünlü olan kıyafet sheepskin n.
(kısa erkeklere uygun) kıyafet beden ölçüsü short n.
jarse kıyafet single-knit n.
esnek örgülü kıyafet single-knit n.
deniz yolculuğunda giyilen kıyafet cruisewear n.
koruyucu kıyafet foul-weather gear n.
kötü havalara karşı giyilen kıyafet foul-weather gear n.
kıyafet sertleştirmede kullanılan bir müslin çeşidi foundation muslin n.
(kıyafet) dökülmek hang v.
(kıyafet veya kumaş) kurutmak rough-dry v.
(kıyafet, çorap) ısı kullanarak şekil vermek preboard v.
yere kadar uzun ve yerleri süpüren (kıyafet) cathedral adj.
kıyafet giydirilmemiş unapparelled adj.
kışın giyilmeye uygun kalınlıkta (kıyafet) winterweight adj.
boyundan bağlamalı kıyafet ile ilgili halter top adj.
(kıyafet) kapüşonlu hooded adj.
eski yün kıyafet ve halılar gibi kullanılmış materyallerden elde edilen (yün lifi) reused adj.
ters yüz edilmiş (kıyafet) right-side-out adj.
(kıyafet) klasik classic adj.
(kıyafet) zamansız classic adj.
(kıyafet) modası geçmeyen classic adj.
(kıyafet) krem renkli ice-cream adj.
(kıyafet) vanilyalı dondurma renginde olan ice-cream adj.
(kıyafet) bilek boyunda long adj.
(kıyafet veya kumaş) kuru rough-dry adj.
aba kıyafet giyen russet [obsolete] adj.
cilalanmamış tabaklı deriden kıyafet giyen russet [obsolete] adj.
(kıyafet) arka bel bölümünden omza doğru geniş pilili olan bi-swing adj.
(kıyafet) giy-çık tarzda olan pull on adj.
(kıyafet) kolayca giyilen pull on adj.
(kıyafet) tam olmayan semifit [us] adj.
(kıyafet) tam olmayan semifitted adj.
ikinci el (kıyafet) preworn adj.
(kıyafet) daracık skinny adj.
(kıyafet) dapdar skinny adj.
(kıyafet) vücudu tamamen saran skinny adj.
Furniture
kıyafet askısı hattree n.
Botanic
doğu hindistan'a özgü bir ağacın pamuk kıyafet yapımında kullanılan ve içinde siyahımsı reçineli suyu olan kabuklu yemişi marking nut n.
tohumları kıyafet veya yün dokulara takılan bitki stickweed n.
Social Sciences
(suudi arabistan) özellikle davranış ve kılıf-kıyafet konularında şeriat kanununun uygulanmasından sorumlu bir kolluk kuvvetinin üyesi mutawa n.
abartılı kıyafet tarzıyla bilinen bir azınlık gençlik kültürü drape [us] n.
Education
akademik kıyafet academic costume n.
akademik kıyafet academical dress n.
akademik kıyafet academic dress n.
akademik kıyafet academicals n.
akademik kıyafet academics n.
History
kıyafet devrimi clothing reform n.
eskiden giyilen koruyucu bir kıyafet gambison n.
Religious
kilisede giyilmeye uygun kıyafet ecclesiastical attire n.
kilisede giymeye uygun kıyafet ecclesiastical robe n.
müslüman kadınların giydiği, tüm vücudu ve yüzü kapatan bir kıyafet burka n.
diyakozların dini törenlerde giydiği bir kıyafet dalmatica n.
hacca giden müslümanların giymesi gereken iki parçadan oluşan kıyafet ihram n.
fakirlere kıyafet sağlanmasını amaçlayan, kadınlara özgü hristiyan bir yardım topluluğu dorcas society n.
bazı katolik din adamları tarafından giyilen pelerin benzeri bir kıyafet pellegrina n.
dini kıyafet fannel n.
Environment
kişisel koruyucu cihaz ve kıyafet personal protective equipment n.
radyoaktif kirlenmeye karşı koruma sağlayan kıyafet anti-contamination clothing n.
Military
askeri kıyafet military uniform n.
er kıyafet ve teçhizat belgesi individual clothing slip n.
er kıyafet ve teçhizat kaydı individual clothing and equipment record n.
günlük kıyafet daily uniform n.
günlük kıyafet service uniform n.
kıyafet kararnamesi uniform regulations n.
sivil kıyafet mufti n.
sivil kıyafet civilian dress n.
sivil kıyafet civilian informal n.
(2. dünya savaşı'nın sonunda) terhis edilmiş askerlere verilen sivil kıyafet takımı demob suit [uk] n.
muharebe askerlerinin etkin çarpışabilmesi ve piyadelerin acil görevleri yerine getirebilmesi için ek olarak taşınan kıyafet, ekipman, silah ve mühimmat fighting load n.
gizlenmek için kıyafet değiştirmek disguise v.
Archaic
resmi kıyafet toilette n.
sosyal statü gösteren kıyafet coat n.
Slang
kıyafet altından belli olan memeler blouse bunnies n.
eski püskü kıyafet grubbies n.
pis kıyafet grubbies n.
pasaklı kıyafet grubbies n.
yırtık pırtık kıyafet grubbies n.
paspal kıyafet grubbies n.
pejmürde kıyafet grubbies n.
havalı kıyafet drip n.
kişinin kendi tarzını/stilini yansıtan parça/kıyafet lewk n.
kişinin kendine has/özgün tarzını yansıtan kıyafet lewk n.
sivil kıyafet cits n.
saçma kıyafet fangle n.
Modern Slang
tekrar/yeniden kullanılan kıyafet againwear n.
kıyafet yerine başka şeylerin giyildiği parti abc party (anything but clothes party) n.
beyaz kıyafet partisi all white party n.