parçası - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

parçası



Sens de "parçası" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
parçası piece of n.
parçası part of n.
parçası a bit of adj.

Sens de "parçası" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bağlantı parçası connector n.
bütünün ayrılmaz parçası olan integral adj.
General
cüruf parçası clinker n.
kızarmış et parçası roast n.
belirli uzunlukta bir boru parçası a length of piping n.
yanan odun parçası firebrand n.
domuz yağı parçası lardon n.
ince tahta parçası batten n.
eski bez parçası rag n.
daire parçası segment of a circle n.
iri kaya parçası boulder n.
bilet parçası (tiyatro/sinema vb'ne girdikten sonra müşterinin elinde kalan) stub n.
kara parçası mainland n.
numunelik kağıt parçası swatch n.
sebze parçası vegetable patch n.
ay parçası a beauty n.
çok ince deri parçası blype n.
kum ve taş parçası detritus n.
ip parçası lanyard n.
hücre protoplazmasının periferal parçası exoplasm n.
tahta parçası batten n.
işlenmemiş metal parçası slug n.
denize uzanan kara parçası spit n.
bir halkın üzerinde yaşadığı toprak parçası homeland n.
yuvarlak kaya parçası cobble n.
irticalen söylenmiş şiir veya çalınan müzik parçası extemporisation n.
küçük ve orta boyda taş parçası shingle n.
güderi parçası (madeni yüzeyleri parlatmak için kullanılan) chamois n.
kaya parçası rock n.
toprak veya çamur parçası clod n.
rostoluk et parçası roast n.
bir su kütlesine uzanan sivri kara parçası cape n.
ensiz tahta parçası batten n.
dal parçası stick n.
toprak parçası patch n.
toprak parçası clod n.
arazi parçası a piece of land n.
tuğla parçası brickbat n.
kırık çömlek parçası shard n.
az çok sınırları belli olan toprak parçası region n.
çim parçası (bir alandan toprağıyla birlikte alınan) sod n.
numunelik deri parçası swatch n.
arazi parçası plot n.
ölçekdeş doğru parçası commensurable line segment n.
odun parçası chock n.
toprak parçası plot of ground n.
bağlantı parçası hitch n.
ileri doğru uzanan dar kara parçası panhandle n.
tütün parçası plug n.
toprak parçası piece of land n.
bağlantı parçası tie down n.
ağız parçası mouth part n.
verev takılan kumaş parçası gusset n.
büyük kara parçası landmass n.
tehlike işareti veya cenaze merasiminin bir parçası olarak bir dakikalık aralarla ateş eden top minute gun n.
irtibat parçası connection piece n.
çitle çevrilmiş toprak parçası exclosure n.
ufacık dal parçası sprig n.
bir su kütlesine uzantı yapan kara parçası spit n.
buzdağından kopmuş buz parçası calf n.
tütün parçası chew n.
okuma parçası reading n.
geçme parçası joggle n.
uzunca kağıt parçası slip n.
aşınmış kaya parçası boulder n.
cümle parçası phrase n.
kıtadan daha küçük, geniş kara parçası subcontinent n.
üstün nitelikte kumaş parçası coupon n.
bağlı adaları hariç olmak üzere kesintisiz büyük kara parçası mainland n.
makine parçası machine part n.
kara parçası piece of land n.
t parçası t piece n.
bir arazi/toprak parçası vb'nin genel görünümü scenery n.
metin parçası passage n.
arazi parçası holding n.
top arabası ön parçası limber n.
kırık çömlek parçası potsherd n.
zar parçası membrane part n.
arazi parçası patch n.
kıtalardan küçük kara parçası subcontinent n.
iki devlet arasındaki dar toprak parçası corridor n.
büyük kara parçası land mass n.
kasaplık hayvanın gövdesinden belirli bir şekilde kesilen et parçası cut of meat n.
kara parçası land n.
beton parçası (bina/kat/dans pisti vb döşemesini oluşturan) slab n.
numunelik kumaş parçası swatch n.
kızartmalık et parçası roast n.
müzik parçası number n.
bir toprak parçası veya alanı area n.
bir memleketin başka bir devlette bulunan küçük toprak parçası exclave n.
kıta gibi tek parçadan oluşan kara parçası land mass n.
ekmek parçası sippet n.
yol geçen arazi parçası right of way n.
bez parçası rag n.
ahu parçası attractive (lady) n.
ökçe parçası heelpiece n.
toprak parçası homestall n.
montaj parçası mounting part n.
montaj parçası mounting piece n.
tuz parçası pinch of salt n.
buz parçası ice block n.
kalıp parçası moulding n.
arsa parçası block n.
kütük/kaya/taş parçası block n.
şarapnel parçası shrapnel piece n.
taş parçası spall n.
makinenin oynak parçası carriage n.
kumaş parçası drape n.
ara parçası easement n.
ekleme parçası easement n.
makina parçası machine part n.
mafsal parçası hinge n.
buz parçası ice floe n.
çamur parçası clod n.
arazi parçası parcel n.
engebeli arazi parçası steep and uneven piece of land n.
kağıt parçası piece of paper n.
(bir şeyin) zayıf/korunaksız kısmı/parçası underbelly n.
değersiz kağıt parçası worthless piece of paper n.
mobilya parçası furniture component/part n.
albümün çıkış parçası hit single of the album n.
şarapnel parçası shrapnel n.
bir metal parçası a piece of metal n.
eğitimin ayrılmaz bir parçası an inseparable part of the education n.
eyer klipsi/bağlantı parçası saddle clip n.
kesildikten sonra arta kalmış kağıt parçası offcut n.
grubun bir parçası a part of the group n.
kırık bardak parçası piece of broken glass n.
bir şeyin doğrudan bir parçası a direct part n.
yüksek sosyete(nin bir parçası olma) jet-setting n.
bir istek parçası a request song n.
golf sahasında başarısız vuruşlarla kopan çimen parçası divot n.
kültürümüzün bir parçası a part of our culture n.
yem olarak kullanılan balık parçası chum n.
golfte yanlış yapılan atış sonrası kopan çimen parçası divot n.
et parçası piece of meat n.
irticalen söylenmiş şiir veya çalınan müzik parçası extemporization n.
kalıp parçası molding n.
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası community garden (us) n.
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası allotment garden (uk) n.
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası allotment n.
maddenin çok küçük parçası tiny piece of matter n.
bebek uyku tulumu (bebek arabası ek parçası) footmuff n.
kendine özgü bir halkın parçası olmanın birleştiriciliği peoplehood n.
bir şeyin küçük parçası (özellikle yiyecek) niblet n.
değersiz bez parçası clout n.
kuyruk destek parçası tailskid n.
değersiz kağıt parçası rag n.
bir bölgeye taşacak şekilde suyu tahliye etmek için bir hendek içine yerleştirilmiş bir tahta veya metal levha parçası. tappoon n.
bir kıyafette süs için yapılan kapakçık, bağlama parçası tab n.
atın geminin ağız içindeki parçası canon bit n.
(bir şeyin) yeniden bir parçası olma reengagement n.
(bir şeyin) yeniden bir parçası olma re-engagement n.
takviye parçası reinforcement n.
akademik dünyanın bir parçası olmayan mevki nonfaculty n.
denize çıkıntı yapan toprak parçası nook [obsolete] n.
boyun bölgesini koruyan zırh parçası neckplate n.
boyun bölgesini koruyan zırh parçası gorget n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope bag n.
bir şeyin iki zıt parçası the yin and yang [usa] n.
ayakkabının ayak parmağındaki ayrı deri parçası tip n.
ayrı, yassı ve büyük kaya parçası bowlder n.
ayakkabının ayak parmaklarını kapatmaya yarayan parçası toepiece n.
yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası top n.
ön kolu koruyan zırh parçası vambrace n.
çelik çomak oyunundaki ucu sivri tahta parçası trippet [dialect] n.
mukavva kutunun gövdeye sokularak ucu sabitlemeye yarayan parçası tuck n.
alet veya silahın ince sivri çıkıntılı parçası tyne n.
el işi projelerinde göz olarak kullanılan içinde oynar bir göz bebeği parçası olan plastik diskler googly eyes n.
elbisenin sarkan parçası lappet n.
eski kablo veya halat parçası junk n.
amfibiler ve memelilerde sternumun en üstteki parçası episternum n.
sınır boyunca uzanan toprak parçası march n.
kumaşın son parçası fag end n.
ülke sınırlarını genişletmek veya nüfuzu artırmak için askeri güçle alınan toprak parçası land grab n.
üzerine bir şey kurulu toprak parçası land site n.
üzerine bir şey kurulması planlanan toprak parçası land site n.
ince şerit şeklinde toprak parçası landstreight n.
kılıç kabzasının kının üzerine sarkan metal parçası languet n.
iki şeyi birbirine sıkıca bağlamaya yarayan ip parçası lasher n.
köy merkezindeki halka açık arazi parçası village green [uk] n.
miğferin görme ve nefes alma için açıklıkları bulunan ön parçası visor n.
miğferin görme ve nefes alma için açıklıkları bulunan ön parçası vizor n.
üç parçalı tablonun bir parçası volet n.
şahinin bacağına zil takmak için kullanılan deri parçası bewet n.
şahinin bacağına zil takmak için kullanılan deri parçası bewit n.
sistemin başarısız olma veya sorun çıkarma olasılığı en yüksek parçası weakest link n.
bir şeyin parçası limb n.
küçük toprak parçası bit n.
at veya köpek giysisi olarak kullanılan kumaş parçası blanket n.
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası margin n.
bir oyuncunun sahnedeki veya setteki önceden belirlenmiş konumunu gösteren bant parçası veya tebeşir çizgisi mark n.
oy pusulasına takılı kalmış karton parçası hanging chad n.
uzun bir seyahatin parçası olan yan gezi meander n.
metaforik veya metafiziksel bir oluşumun parçası member n.
yapının, makinenin veya cihazın önemli parçası member n.
tomarın bir kısmını oluşturan parşömen parçası membrane n.
eğeyle törpülenen metal parçası metal filing n.
uzunluğu veya çapı 5 milimetreden az olan küçük plastik parçası microplastic n.
elbise kolunun bileği çevreleyen parçası wrist n.
bileği çevreleyen eldiven parçası wrist n.
kemik parçası bone n.
miras yoluyla geçen mülk parçası heritable n.
araçların üstünü desteklemek için kullanılan ahşap veya metal yay parçası bow n.
yanan odun parçası brand n.
kömürleşmiş odun parçası brand n.
efkaristiya ayininde kullanılan mayasız küçük ekmek parçası bread n.
budanmış çalı parçası brush [obsolete] n.
küçük çikolata parçası bud n.
bir dizi benzer konutun parçası olan müstakil ev home unit [australia/new zealand] n.
evi kapsayan toprak parçası homeplace n.
cüppelerin omzundan sarkan kumaş parçası hood n.
kopçanın kapatma parçası hook n.
bir şeyin kayıp olan bütünleyici parçası missing link n.
birkaç zirvesi olan veya uzun sırt meydana getiren yüksek kara parçası mountain n.
av köpeklerine verilen sakatat parçası reward n.
genellikle üçgen şeklinde küçük toprak parçası gair [scotland] n.
piskopos kıyafetinin bir parçası gaiter n.
çıkıntılı zemin parçası linch n.
(bahçecilikte) üzerinde bitki yetiştirmek için toprak parçası kiralayan kimse lotter n.
küçük ve genellikle üçgen şeklinde arazi parçası gare n.
yanmakta olan kömür parçası glead n.
tutuşmuş kömür parçası glead n.
çevresindeki araziden ayrılmış küçük toprak parçası butt [dialect] n.
çevresindeki araziyle bağlantısı kesilmiş küçük toprak parçası butt [dialect] n.
işitme cihazının kulağa takılan parçası button n.
yiyecek parçası gobbet n.
çiğ et parçası gobbet n.
müzik parçası gobbet n.
metin parçası gobbet n.
kağıt parçası chitty n.
ısırmalık çikolata parçası ile gerçekleştirilen öpüşme chocolate kiss n.
(parmaklar arasında ritmik şekilde birbirine vurulan) iki düz ahşap parçası clappers n.
klasik kıyafet parçası classic n.
cüruf parçası dander [dialect] [uk] n.
bütünün farklı parçası demimonde n.
bütünün farklı parçası demiworld n.
çorak toprak parçası derelict n.
kurutulmuş malzeme parçası desiccation n.
kurumuş malzeme parçası desiccation n.
taşeron olmayıp işverenin kendi işgücünün bir parçası olan britanyalı işçiler direct labour n.
turnuvalarda sol omuz ve göğüs için ek koruma sağlayan zırhlı levha parçası grand-guard n.
kum tanesinden iri, çakıl taşından küçük taş veya mineral parçası granule n.
küçük taş parçası gravel-stone n.
devasa kaya parçası grayback [dialect] n.
belirli bir amaçla kullanılan arazi parçası grounds n.
üçgenimsi arazi parçası gusset n.
formdaki sayfaları birbirinden ayıran ahşap parçası gutter n.
oluk parçası guttering n.
v şeklindeki biftek parçası heel n.
ayakkabıların arka kısmını oluşturan deri parçası heel counter n.
tiyatro yapımlarında kullanılmak üzere tasarlanan imitasyon bir mücevherat parçası logie n.
yumuşak, ıslak ve bükülebilir çim parçası ooze n.
bazı ingiliz üniformalarının parçası olup resmi ata binme aktivitelerinde de giyilen dar kalıplı pantolon overall n.
sivri uçlu kaya parçası rock n.
atın tımarlanmasında kullanılan sert bez parçası rubber n.
saatin yakut veya muadili malzemeden yapılmış mil yatağı, mil parçası ruby n.
yanan odun parçası chunk n.
herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası common at large n.
herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası common in gross n.
belirli durumlarda kullanılan metin parçası commonplace [obsolete] n.
ritüelin parçası olarak büyülü sözler söyleme incantation n.
bağlama parçası interlink n.
yuvarlak taş parçası dornick n.
avuç içi büyüklüğünde taş parçası dornick n.
fırlatmalık taş parçası dornick n.
kalın tahta parçası clog [dialect] [uk] n.
daha büyük bir serginin parçası olan seçkin pul sergisi court of honor n.
keşiş kıyafetinden modellenen giysi parçası cowl n.
keskin kaya parçası craig [scotland] n.
ayakkabı yapımında kullanılan ahşap parçası cramp n.
kimliği gizlemek için yüze takılan krepe kağıt parçası crape n.
(açıklık yaratmak için) bölümlü kesikleri olan dekor parçası cutout n.
cümle parçası diction [obsolete] n.
vücudun bir bölümüne oturmak üzere şekil verilen kauçuk veya kumaş parçası pad n.
kemereye oturtulan kereste parçası pad n.
bütünün parçası parcel n.
deri parçası piece of leather n.
kirişi yükseltmeye veya alçaltmaya yarayan tahta parçası pillow of a plow n.
ağaç parçası içindeki damarların düzeni grain n.
ayakkabının yeri kavramasını sağlamak için altına yerleştirilen metal veya sert kauçuk parçası cleat n.
klipsle sabitlenen mücevher parçası clip n.
eskiden kadınların başlık yerine taktıkları örtü parçası courche n.
köşeli arazi parçası crook n.
at başlığında kafa üstünden geçen koşum takımı parçası crown n.
at başlığında kafa üstünden geçen koşum takımı parçası crownpiece n.
burçlu cephede komşu iki burcu birbirine bağlayan parçası curtain n.
sonradan eklenen kumaş parçası insert n.
(dekorasyon için) kıyafete eklenen kumaş parçası inset n.
ek kumaş parçası inset n.
birbiriyle ilişkili iki vücut parçası arasındaki boşluk interspace n.
bölgelerarası toprak parçası interzone n.
bataklık veya alüvyal arazi ile çevrili yüksek arazi parçası island n.
bataklık veya alüvyal arazi ile çevrili yüksek arazi parçası islet n.
yazı parçası item n.
haber parçası item n.
ince ve düz buz parçası pan n.
büyük bir kütleden koparak yüzen buz parçası pan n.
küçük parşömen parçası panel n.
üzerinde boyama yapılan düz ve ince ahşap parçası panel n.
(ordunun dikkat çekmek için kullandığı) fosforlu kumaş parçası panel n.
kesilmemiş ufak kömür parçası panel [obsolete] n.
ingiltere'nin cornwall bölgesinde madencilere tahsis edilen toprak parçası pitch n.
ucuz giysilerde kullanılan düşük kaliteli kürk parçası plate n.
toprak parçası possession n.
(genelde ormanlık alanda gizlenmiş) esrar yetiştirilen toprak parçası pot farm n.
(özellikle arkeolojik kazıda bulunan) kırık çömlek parçası potshard n.
taş parçası scabling n.
madeni yüzeyleri parlatmada kullanılan güderi parçası shammy n.
arazi parçası dale [uk] n.
işaretlenmemiş veya bölünmemiş toprak parçası dale [uk] n.
golf sahasında başarısız vuruşlarla kopan çimen parçası divet n.
arazinin tek yerleşimciye veya gruba tahsis edilen parçası division [obsolete] n.
büyük mermer parçası dobber [dialect] [uk] n.
on beş eş parçaya bölünmüş bir birimin her bir parçası fifteenth n.
dizgicinin düzeltme yapması için satır aralarına konan kart parçası veya uzun ince çizgi şeklindeki işaret flag n.
çim parçası flag [dialect] [uk] n.
altı üstüne getirilmiş toprak parçası flag [dialect] [uk] n.
pantolonun fermuarlı kısmını kapatan kumaş parçası fly n.
çadırın direği üzerine örtülüp çatı işlevi gören yelken bezi parçası fly n.
döküm ağzında kalan atık metal parçası gate n.
açılır kapanır kanadın hareketli destek parçası gateleg n.
kumaşı büzen dikiş makinesi operatörü veya parçası gatherer n.
ateş sönmesin diye kullanılan turba kömürü parçası gathering peat n.
ayrıntılı işleme parçası orfray n.
ayrıntılı işleme parçası orfrey n.
bir kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan parçası origination n.
yıkılmış duvar parçası parietine [obsolete] n.
gemi donanımının parçası part n.
maddenin sonsuz küçüklükteki parçası physical point n.
çimenlikte kullanılan çim parçası plug n.
kafadaki kel kısma nakledilecek olan saçlı deri parçası plug n.
ön alım hakkı ile satın alınmış toprak parçası preemption n.
yapı imarlı arazi parçası premises n.
yapı imarlı arazi parçası premisses n.
arazi parçası room [scotland] n.
toprak parçası room [scotland] n.
(seramik) kalıpla veya elle şekillendirilmiş uzun ince bir yumuşak kil parçası rope n.
kamçı olarak kullanılan halat parçası rope's end n.
metin parçası schedule [obsolete] n.
belgeye eklenen yardımcı kağıt parçası schedule [obsolete] n.
yüzen buz kitlesinin bir parçası sconce n.
oyun skorunun kaydedilmesi için basılmış kağıt parçası scorepad n.
kopmuş kumaş parçası screed [dialect] [uk] n.
daha sonra birleştirilmek üzere farklı motiflerde yapılan örgü parçası scrumble n.
öncesinde bir parçası olarak içinde yer aldığı yayınlanmış dergi veya kitaptan sonrasında ayrı olarak tekrar basılan yazı separatum n.
topluluğun parçası olan ötekiler shag-rag n.
sığırın boynunun altından kesilen et parçası shaking piece n.
keten taklidi dekoratif kumaş parçası sham n.
madeni yüzeyleri parlatmada kullanılan güderi parçası shamois n.
madeni yüzeyleri parlatmada kullanılan güderi parçası shamoy n.
hak sahibine ayrılmış arazi parçası share [obsolete] n.
kırık çömlek parçası sheard [obsolete] n.
dokuma tarağının oturtulduğu tezgah parçası shell n.
bazı ingiliz üniformalarının parçası olup resmi ata binme aktivitelerinde de giyilen dar kalıplı pantolon sherryvallies n.
giysinin kirlenebilecek kısımlarında kullanılan kauçuklanmış kumaş parçası shield n.
sabit yazı karakterlerinin saklanmak üzere yerleştirildiği sağlam kağıt veya karton parçası shoe n.
ayak şeklindeki demir parçası shoe last n.
kıyı kenarında duran kaya parçası shore boulder n.
kıyıya sürüklenmiş kaya parçası shore boulder n.
kenar parçası side piece n.
gösterinin parçası olan küçük bölüm sideshow n.
gemi veya kanal havuzunun girişinde bulunan kapakların üzerine kapandığı ahşap parçası sill n.
(eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse sin eater n.
(eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse sin-eater n.
süs amaçlı ayakkabının dış üst bölümüne dikilen deri parçası cuff n.
bütünün on altıncı parçası sixteenth part n.
ruloya ait kağıt parçası size roll n.
ince uzun arazi parçası slang [dialect] [uk] n.
ucunda birbirine dikili iki deri parçası olan bir çeşit sopa slapstick n.
dar toprak parçası slipe [dialect] [uk] n.
ıslak toprak parçası spew [dialect] [uk] n.
bağlama elemanı olarak kullanılan ince uzun tahta veya metal parçası spick [obsolete] n.
dinamik hoparlörün ses bobinini mıknatısa göre düzgün bir şekilde konumlandıran ve genellikle esnek bir fiber halkadan oluşan parçası spider n.
ana kalıp veya cetvelin kenarının, bir geminin kavisli bir parçası boyunca yer alan noktalara olan mesafelerini gösteren sayılar spiling n.
kopmuş tahta parçası spill n.
ahşap parçası spoon [obsolete] n.
bir kimsenin kanuna aykırı olarak hak talep ettiği toprak parçası squat n.
belirli büyüklükteki arazi parçası stand [africa] n.
büyük bir sorunun parçası olan problem subproblem n.
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje subproject n.
(haber) parçası item n.
kemikli büyük et parçası joint n.
kağıt parçası slip n.
güçlendiren destek parçası mount n.
yerinden çıkmak (makine parçası) work out v.
sistemin parçası haline getirmek coopt v.
parçası olmak be a part of v.
parçası olmak be part of v.
parçası olmak be a piece of v.
bir parçası olmamak not to be a part of v.
üstünü örtmek (kara parçası için) top-dress v.
(makine parçası) yerinden çıkmak work out v.
ayrılmaz parçası olmak be an indivisible part of v.
ayrılmaz parçası olmak be an inseparable part of v.
ayrılmaz parçası olmak be an integral part of v.
parçası olmak be part of something v.
bir parçası olmak be part of something v.
bir şeylerin bir parçası olmak be a part of something v.
düzenin bir parçası olmak be becoming a slave to routine v.
parçası olmak take part in v.
çözümün bir parçası olmak be a part of solution v.
bir takımın parçası olmak be a part of a team v.
parçası olmak advene v.
(bir şeyin) yeniden bir parçası olmak reengage v.
(bir şeyin) yeniden bir parçası olmak re-engage v.
parçası haline gelmek become a part of (something) v.
tuğla parçası atmak brickbat v.
daha büyük bir yapının parçası olarak dahil etmek model v.
daha büyük bir yapının parçası olarak kullanmak model v.
(bir şeyin) parçası olmak mould [obsolete] v.
(okçu yayı) kusurlu bölgenin kesildiği yere tahta parçası koymak lip v.
(ince süsleme parçası) yüzeye yerleştirmek onlay v.
kelime akışının parçası olarak akmak roll v.
parçası olmak belong v.
üzerine toprak parçası atmak clod v.
(ayakkabıya) deri topuk parçası eklemek counter v.
gruba alıp onun parçası haline getirmek co-opt v.
kültürün parçası haline getirmek co-opt v.
(kuşatarak) bir şeyin parçası haline getirmek fold v.
(bileşeni veya parçası) olmak shade v.
(öğe) bütünün bir parçası olarak girmek put v.
(at burnuna) sünger parçası yerleştirmek spunge v.
toprak soyluları sınıfının bir parçası olmak squire v.
vücudun belirli bir parçası veya özel bir alanına ait local adj.
bir federasyonun parçası olmayan nonfederated adj.
bir bütünün ayrılmaz bir parçası olan inbuilt adj.
bir bütünün ayrılmaz bir parçası olan in-built adj.
bir parçası sıçan kuyruğunu andıran rattail adj.
bir parçası sıçan kuyruğunu andıran rat-tail adj.
akademik dünyanın bir parçası olmayan mevkilerle ilgili nonfaculty adj.
üç parçası olan ternal adj.
bir deri parçası ile süslenmiş thonged adj.
bir deri parçası ile bağlanmış thonged adj.
(kara parçası) birleştirilmemiş unannexed adj.
(kara parçası) dahil edilmemiş unannexed adj.
(kara parçası) ilhak edilmemiş unannexed adj.
bir serinin parçası olan en suite adj.
bir serinin parçası olan en suite adj.
altında destekleyici parçası olan underlaid adj.
sağlamlaştırmak, kumaş parçası ilave edilmemiş ungusseted adj.
köklü bir topluluğun parçası olan main-line adj.
sayısız parçası veya yönü bulunan myriadfold adj.
gerçekliğin parçası olarak gözlemciye bağlı var olan objective adj.
çizilecek nesnenin parçası olan objective adj.
kültürel beklentinin bir parçası olarak gerekli obligatory adj.
çok sayıda farklı parçası bulunan multifarious adj.
birden fazla parçası bulunan multipart adj.
birden fazla parçası bulunan multipiece adj.
serinin parçası olmayan one-shot adj.
rutinin parçası olan ritual adj.
ailenin bir parçası olan domesticant adj.
abd'nin kuzey amerika'daki topraklarının parçası olan continental adj.
abd'nin kuzey amerika'daki 48 eyaletinin parçası olan continental adj.
alanın karşıt bölümünün rengindeki (arma figürü parçası) counterchanged adj.
iki parçası birbirinin üstünden geçerek çapraz duran crossover adj.
bütün ile özdeş parçası olan self-similar adj.
yedi eşit parçası bulunan septuplicate adj.
(üst gövde parçası) superior bölgede yer alan superior adj.
(özellikle plan gibi özel bir şeyin) parçası veya sırdaşı in on prep.
(belirli şekilde) saç veya benzeri parçası olan anlamındaki son ek -trichous suf.
bir organizmanın parçası -ome suf.
Phrasals
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak burn in v.
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak burn into v.
birini ya da bir şeyi bir grubun bir parçası olarak görmek count among v.
birini ya da bir şeyi bir grubun parçası saymak count among v.
bir grubun bir parçası olarak değerlendirilmek count among v.
bir grubun parçası sayılmak count among v.
sınır, bariyer ya da toprak parçası aşarak bir yerden bir yere gitmek cross over v.
bir şeyin parçası olmak go to something v.
parçası olmak enter into v.
(birisinin planlarının, hesaplarının) gerekli bir parçası olarak görülmek enter into v.
bir parçası olmak istemek want in v.
iki şarkıyı/kaydı birleştirip tek bir müzik parçası yaratmak mash up (something) v.
iki şarkıyı/kaydı birleştirip tek bir müzik parçası yaratmak mash up v.
'-in parçası olmak partake of v.
bir şeyin parçası olmak partake of something v.
(birine/bir şeye) bir parçası görünmek peer out at (someone or something) v.
grubun arasına karışmak/bir parçası olmak slot in v.
(birini/bir şeyi bir grubun) bir parçası olarak görmek count (someone or something) among (something) v.
(birini/bir şeyi bir grubun) bir parçası olarak değerlendirmek count (someone or something) among (something) v.
bir şeyin/grubun/kuruluşun bir parçası olmak attach oneself to something v.
dahili bir parçası olarak yapmak/kurmak/imal etmek build into v.
bütünleyici bir parçası olarak yapmak/kurmak/imal etmek build into v.
ayrılmaz bir parçası olarak yapmak/kurmak/imal etmek build into v.
birini bir şeyin bütünleyici bir parçası yapmak build someone into something v.
birini bir organizasyonun/planın ayrılmaz bir parçası yapmak build someone into something v.
bir şeyi bir şeyin bir parçası olarak yapmak/imal etmek build something into something v.
bir kısıtlamayı bir şeyin planının parçası yapmak build something into something v.
(bir şeyin) bir parçası olmak enter into (something) v.
(bir şeyin) bir parçası olmak enter in (something) v.
normal bir parçası olmak go with v.
'-e bir parçası görünmek peer out at v.
(bir grubun, kurumun) bir parçası/üyesi olmaya devam etmek remain in (something or some place) v.
bir parçası olmamak poop out v.
Phrases
hayatımızın değişmez bir parçası indispensable part of our lives n.
bunun bir parçası olmak için to be a part of it expr.
bir parçası olarak as a part of expr.
bir parçası olduğu of which it is a part expr.