sırasında - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

sırasında



Sens de "sırasında" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sırasında during prep.
sırasında while conj.
General
sırasında when necessary adv.
sırasında in course of prep.
sırasında in the course of prep.
sırasında pending prep.
sırasında over the course of prep.
sırasında throughout prep.
sırasında in prep.
sırasında in prep.
sırasında over prep.
sırasında while conj.
sırasında when conj.
sırasında even as conj.
sırasında as conj.
sırasında over conj.
sırasında whenas conj.
sırasında whiles conj.
sırasında whilom conj.
sırasında since [obsolete] conj.
Colloquial
sırasında the whilst adv.
sırasında in the course of expr.
Idioms
sırasında along the way expr.

Sens de "sırasında" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
yangın sırasında hortumun su aldığı cadde musluğu fireplug n.
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan okunan paragrafların derlemesi lectionary n.
ayin sırasında yapılan ritual n.
dava sırasında vesika veya delil ibraz etme exhibiting n.
grev sırasında çalışmak isteyen işçilere engel olma picketing n.
doğum sırasında rahim kaslarının kasılması contraction n.
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan bölümler okuyan kişi lector n.
kuşatma sırasında askerin hücuma geçmesi sally n.
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan okunan bölüm lection n.
deniz yolculuğu sırasında çalışan işçi workaway n.
vasiyet edilen şeyin vasiyet edenin ölümü sırasında artık mevcut olmadığı için vasiyetin iptali ademption n.
hamileliği sırasında krek kokain kullanan annenin doğurduğu çocuk crack baby n.
(bir kavga sırasında) kazara adam öldürme accidental killing of a person in a fight n.
baş piskoposun tören sırasında boynuna giydiği atkı benzeri tören giysisi (kayıp koyunun çoban tarafından boyunda taşınmasını simgeler) omophorion n.
bazı ülkelerde belediyeler tarafından konaklama sırasında turistlerden alınan vergi türü city tax n.
havalimanlarında uçak karşılamaları sırasında yapılan bir tür selamlama water salute n.
ispanya ve latin amerika'da selamlaşma veya veda etme sırasında kucaklaşma abrazo n.
boğa güreşi sırasında, matadorların boğaya attıkları iğneli çubukları yerleştirmekten sorumlu matador grubu üyesi banderillero n.
sözleşme görüşmeleri sırasında sendika verdiği taviz take-away n.
dans sırasında adım değişikliği için seslenen kişi caller-out n.
2. dünya savaşı sırasında pasifikte yapılan bir savaş tarawa-makin n.
rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları back row n.
fransız devrimi sırasında popüler olan dans ve şarkı carmagnole n.
sözleşme görüşmeleri sırasında sendikanın verdiği taviz takeaway n.
iş sırasında mola süresi allowed time n.
iş sırasında mola süresi time allowance n.
atom bombalarının test veya kullanımı sırasında radyoaktiviteye maruz kalan eski silahlı kuvvetler mensubu atomic veteran n.
ingiltere'de üniversite denetimleri sırasında içilmek için üretilen bir tür bira audit ale n.
ziyafet sırasında misafirlerce söylenen şarkı banquet song n.
seramik eşyaları fırınlama sırasında kum ve kille kaplayan çömlekçi bedder n.
shiatsu gibi alternatif tıp tedavileri sırasında tespit edilen yaşam enerjisinin akışındaki eksilme kyo n.
kraliçe victoria'nın hükümdarlığı sırasında yaşamış kimse victorian n.
doğum sırasında yaşanan rahim kasılmaları birth pangs n.
av sırasında tazılara yol gösteren ve onları disipline eden kimse master n.
kullanan kişinin mastürbasyon sırasında erojen bölgelerini uyaran ve biçimsel olarak genellikle hayali bir partnerin erotik uzvuna benzetilen seks oyuncağı masturbator n.
sahne çekimi sırasında seçilen alanı karartmak için kamerada veya tab etme girişinde kullanılan anahtar deliğine benzer açıklık barındırabilen mat plak mat n.
kullanma veya taşıma sırasında malları korumak için üzerlerine veya badana, bakım gibi işlemler sırasında eşyaları korumak için belirli kısımlarına örtü seren işçi masquer n.
eğitim sırasında yarış atlarını gözlemleyen kimse workwatcher n.
eğitim sırasında yarış atlarını inceleyen kimse workwatcher n.
dokuma sırasında çözgü ipliğinin geçmesi için deliği bulunan metal bıçak veya bükülmüş tel heald [uk] n.
(nefes alma sırasında) havayı içine çekme breathing in n.
roma istilası sırasında eski britanya'da yaşayan bir kelt halkı briton n.
endüstriyel işlem sırasında eşya tutan işçi holder n.
anlaşmazlık sırasında argüman üreten kimse motionist n.
antrenman sırasında kılıcın daire şeklinde sallanması mouline n.
(hristiyanlık'ta) dini toplantılar sırasında herkesin önünde tövbe eden kimse mourner n.
pusu sırasında yere uzanan kimse lier n.
pusu sırasında uzanan şey lier n.
(gece avcılığı sırasında) kuşları korkutmak için kullanılan bir çan lowbell n.
ses organlarının pozisyon değiştirmesi sırasında çıkan önemsiz ses glide n.
gök gürültüsü sırasında oluşan gümbürtü dint n.
abd sivil savaşı sırasında kurulan bir askeri örgüt grand army of the republic n.
bazı kart oyunlarında oyun sırasında istenmeyen veya çıkarılan kart kümesi graveyard n.
tiyatronun ucuz sırasında oturan izleyici groundling n.
boğazın yutma sırasında yaptığı spazmodik hareket gulp n.
kılıç tokuşturma sırasında kılıcı rakibin kılıcını çarpışma hizasına isabet ettiremeyeceği pozisyonda tutma opposition n.
sürüş sırasında kullanılan çubuk rod [obsolete] n.
sürüş sırasında kullanılan anahtar rod [obsolete] n.
çiy düşmesi sırasında biriken nem miktarı dewfall n.
bir tartışma sırasında ortaya birçok argüman atıp, karşı tarafı bu argümanlara cevap vermeye zorlayarak tartışmadan galip ayrılma yöntemi gish gallop n.
evlilik sırasında gelinin ailesinin gelinin mirasından damada yaptığı ödeme (mal, para) dowery n.
özellikle ayrımsal damıtma sırasında kullanılan, daha küçük şişelerin bağlanabileceği çok borulu şişe pig n.
kuzey amerika kızılderililerinin konsey sırasında yaktığı tören ateşi council fire n.
bazı kızılderililerde savaş sırasında cesaret göstergesi olarak düşmana vurma veya dokunma geleneği coup n.
resmi görev sırasında tanınmamak için giyilen sivil kıyafet plain-clothes n.
mola sırasında kahve içme coffee n.
efkaristiya sırasında kullanılan örtü corporace [obsolete] n.
efkaristiya sırasında kullanılan örtü corporas [obsolete] n.
yangın sırasında dışına çıkılamayan yer fire trap n.
bir eylem sırasında yapılan yanlış flub n.
ateşkes sırasında düşmanla yapılan sözlü görüşme parley n.
fetüsün doğum sırasında rahim ağzına göre aldığı pozisyon presentation n.
kız öğrencilerin maç ve jimnastik sırasında giydikleri bir tür kostüm rompers [new zealand] n.
metal kesme sırasında ortaya çıkan metal tozu scissil n.
gres yağını yeniden kullanılabilir duruma getirme işlemi sırasında santrifüjü kullanan operatör separator n.
(taşıma sırasında) hayvanda gelişen kilo kaybı shrinkage n.
devlet memuriyeti sırasında gerçekleşen gizli suiistimal prevarication n.
yağışı sırasında yüzeye temas edince dağılıveren küçük beyaz buz tanesi snow pellet n.
ikinci dünya savaşı sırasında almanya'da sinir gazı olarak geliştirilen organofosforlu bir bileşik soman n.
doğum sırasında ölmek die in childbirth v.
yemek sırasında sofradan kalkmak get down v.
görevi sırasında öldürülmek be killed in the line of duty v.
bir soygun sırasında öldürülmek be killed in a burglary v.
seyahat sırasında mola vermek break a journey v.
sohbet sırasında bahsetmek mention it in conversation v.
birine seslenmek (yayın sırasında) give a shout out v.
tutuklama sırasında tutuklanan şüpheliye yasal haklarını okumak mirandize v.
(yolculuk sırasında) (ata/ineğe/köpeğe) su vermek bait v.
(yolculuk sırasında) konaklamak bait v.
geri sayım sırasında saymayı bırakmak hold v.
seyahat sırasında verilen ihtiyaç ve dinlenme molası bait v.
öksürük nöbeti sırasında nefessiz kalmak kink v.
tabaklama işlemi sırasında çukurdaki derileri yukarı aşağı hareket ettirmek handle v.
embriyolojik gelişim sırasında pozisyon değiştirmek migrate v.
organik süreç sırasında pozisyon değiştirmek migrate v.
(işkence sırasında) kolunu bacağını kırmak break v.
(araç veya kaykayı) akrobasi sırasında yerden yükseltmek huck v.
akrobasi sırasında engeli geçmek huck v.
kar kayağı faaliyetler sırasında engelin üzerinden atlamak huck v.
atlayış sırasında yerle teması yitirmek huck v.
kayıt hazırlığında veya kayıt sırasında (ses) seviyesini veya kalitesini kontrol etmek monitor v.
araştırma sırasında önemli yerleri taşlarla işaretlemek monument v.
(şehri, yerleşimi) savaş veya isyan sırasında yağmalamak loot v.
kazı veya maden kazısı sırasında çıkan (yumuşak toprak, killi toprak, çakıl, taş) malzemeyi temizlemek muck v.
(donmuş balık) depodayken ve nakliyat sırasında su kaybını önlemek için buz tabakası ile kaplamak glaze v.
(vaftiz sırasında çocuğun) vaftiz ebeveyni olmak christen [obsolete] v.
(yayın sırasında) olayı veya hareketleri izleyip aynı anda anlatmak describe v.
(kefaret sırasında) kamçılamak dinge v.
çengelli demir kullanmak (arama sırasında) grapple v.
market alışverişi sırasında reyonlardan tatlı aşırıp yemek graze v.
(çiftleşme sırasında) üst üste binmek rut v.
konuşma sırasında bildirmek discuss [obsolete] v.
(at) koşu sırasında ön ayakları yanlara sallamak dish v.
avlanma sırasında bir engelde durup atılmadan önce göz gezdirmek crane v.
olayların gidişatı sırasında elde etmek draw v.
(keçe şapka gövdelerini) boyutlandırma sırasında üst üste katlamak croze v.
(seks sırasında) yalamak fellate v.
(top) ateşleme sırasında alev çıkarmak flash v.
uçuş sırasında geçmek fly v.
(nallama sırasında) çivi çakmak prick v.
(sinir, sap) gelişim sırasında çıkarmak send v.
(kütüphaneye iade sırasında) kitap kartını iade etmek slip v.
(konser sırasında) sahneden seyirciye doğru atlamak stage-dive v.
damıtım sırasında yakmak still-burn v.
türün evrimi sırasında küçülerek işlevini yitiren (organ vb) vestigial adj.
seyahat sırasında kirlenmiş travel-stained adj.
seyahat sırasında kirlenmiş travel-soiled adj.
doğum sırasında kullanılan birthing adj.
yayın sırasında söylenen on-air adj.
uçuş sırasında oyalanılan in-flight adj.
uçuş sırasında verilen in-flight adj.
müzakere sırasında kabul edilen conceded adj.
oyun sırasında kolayca kaldırılabilen sahne aksesuarlarına ait veya ilgili fit-up adj.
filogenetik gelişim sırasında edinilen phylogenetic adj.
konuşma sırasında conversationally adv.
görev sırasında in the exercise of one's duties adv.
operasyon sırasında intraoperatively adv.
olay sırasında at the time of incident adv.
açlık sırasında during fasting adv.
üretim sırasında during production adv.
doğum sırasında at the downlying adv.
bekleme sırasında on line [us] adv.
kalkış sırasında on the fly adv.
bekleme sırasında on-line [us] adv.
doğal sırasında in course adv.
ölüm sırasında dyingly adv.
öğle yemeği sırasında during lunch adv.
öğle yemeği sırasında over lunch adv.
akşam yemeği sırasında over dinner adv.
akşam yemeği sırasında during dinner adv.
normal sırasında in course adv.
.. sırasında yapılan performed during prep.
hangisi sırasında wherethrough conj.
ayin sırasında cemaatten toplanan para offering n.
Phrasals
ayin sırasında birini meshetmek bless (one) with (something) v.
(bir olay/gelişme sırasında) uyuyor olmak sleep something away v.
tabaklama sırasında derileri düz bir şekilde yaymak lay away v.
(seçim sırasında) oy vermek vote in v.
borsadaki bir işlemin tamamlanması sırasında sermayenin ismini açıklamak give up v.
yere daha sağlam basmak için vuruş sırasında yeri ayakla eşelemek dig in v.
(golfte pes ettiğini belli etmek için) oyun sırasında topu yerden almak pick up v.
Phrases
görüşme sırasında during the discussion n.
açılış sırasında during the opening expr.
açılış sırasında during the start-up expr.
dışarıya yolculuk sırasında on the voyage out expr.
cinayet sırasında at the time of the murder expr.
gelgit sırasında during the tide expr.
görüşme sırasında during the interview expr.
görevinin yerine getirilmesi sırasında in the discharge of his duties expr.
gebelik sırasında during pregnancy expr.
esnasında/sırasında on the sidelines of expr.
hamilelik sırasında during pregnancy expr.
ödeme sırasında during checkout expr.
ziyaret sırasında during the visit expr.
2. dünya savaşı sırasında ortaya çıkmış meşhur bir söz kilroy was here expr.
Colloquial
yoğun bir program sırasında dinlenmek veya kendine çeki düzen vermek için duraklamak touchdown n.
buz pateninde bir hareket sırasında veya öncesinde hız kazanmak için yapılan küçük zıplama/sıçrama bunny hop n.
damıtma sırasında alkollü içkiden buharlaşarak kaybolan alkol miktarı angel's share n.
büyük bunalım sırasında sinema izleyicilerinden birine çıkan nakit para şeklindeki piyango bank night [obsolete] [us] n.
vuruş sırasında ilk yarı/devre (beysbol ve softbolda) top n.
(özellikle suç soruşturması sırasında ortaya çıkan) bir dizi bağlantılı finansal işlem ve takas money trail n.
yasa dışı işler sırasında gözcülük yapan kimse cockatoo [australia] n.
buz pateninde bir hareket sırasında veya öncesinde hız kazanmak için sıçramak bunny hop v.
satış işlemleri sırasında evin fiyatını artırmak gazumph v.
(konuşma sırasında) esir almak bail up [australia] v.
ameliyat sırasında during the surgery expr.
görev/görevi sırasında in the line of duty expr.
olayın gelişimi sırasında in the course of event expr.
soygun sırasında during the robbery expr.
toplantı sırasında kameraların kullanılması yasaktır use of cameras is forbidden while the meeting is in session expr.
uçuş sırasında in flight expr.
Idioms
bir çatışma ya da rekabet sırasında acımasız ve zalim taktiklere başvurma red in tooth and claw n.
abd’de iç savaş sırasında kölelikten azat edenlere verileceği vaat edilen küçük bir arsa ve bir katır sözü 40 acres and a mule n.
abd’de iç savaş sırasında kölelikten azat edenlere verileceği vaat edilen küçük bir arsa ve bir katır sözü forty acres and a mule n.
(şehirler arası araba yolculuğu sırasında verilen) kısa mola a pit stop n.
bir savaş sırasında ilk defa çöle gelmiş asker desert cherry n.
büyük bunalım sırasında düzenlenen bir çekiliş bank night [obsolete] n.
ders sırasında öğrencinin dışarıya çıkma izni hall pass n.
seks sırasında korunmak fight in armour [obsolete] v.
seyahat sırasında iki kişi arasında sıkışıp kalmak sit bodkin [obsolete] v.
seyahat sırasında iki kişi arasında ezilmek sit bodkin [obsolete] v.
seyahat sırasında iki kişi arasında sıkışıp kalmak ride bodkin [obsolete] v.
seyahat sırasında iki kişi arasında ezilmek ride bodkin [obsolete] v.
ameliyat sırasında kazara hastanın bedeni içerisinde tıbbi alet veya malzeme bırakmak/unutmak bury the hatchet v.
(bir şeyin) parasını teslimat sırasında ödemek pay (for something) cash on delivery v.
(oy verme sırasında) evet diyenler all in favor expr.
çalışma sırasında on the fly expr.
gündemin ilk sırasında at the top of somebody's agenda expr.
gündemin ilk sırasında at the top of the agenda expr.
gündemin ilk sırasında high on somebody's agenda expr.
gündemin ilk sırasında high on the agenda expr.
gündemin ilk sırasında at the top of the agenda expr.
gündeminin ilk sırasında at the top of one's agenda expr.
yarışın başlangıcında ilk sırasında/en önde in pole position expr.
Speaking
banka soygunu sırasında ne yapıyordunuz? what were you doing at the time of the bank robbery? expr.
bir baba doğum sırasında ancak bu kadarını yapabilir a father can only do so much at the birth expr.
doğum sırasında babanın elinden ancak bu kadarı gelir a father can only do so much at the birth expr.
o olay sırasında buradaydım I was here when it happened expr.
muhabbet sırasında laf bir şekilde oraya geldi it just seemed to come up in the conversation expr.
Trade/Economic
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi consolidation excess n.
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi consolidated good-will n.
denetim sırasında yapılan düzeltme audit adjustment n.
gatt'ın tokyo görüşmeleri sırasında kabul edilen ve damping yapan üyelere karşı nasıl bir anti-damping vergisi konulacağını belirten temel yasa anti-dumping code n.
grev sırasında çalışan işçi blackleg n.
grev sırasında işçilere yapılan ödeme strike pay n.
grev sırasında çalışan işçi strikebreaker n.
grev sırasında rakip iki sendika arasında patlak veren müdahale krizi cross picketing n.
hesapların incelenmesi sırasında yapılan düzeltme audit adjustment n.
işin normal seyri sırasında maddi duran varlıkların tasfiyesinden haynaklanan kazançlar gains on disposal of tangible fixed assets in the ordinary course of business n.
işletmelerin üretim sırasında ellerinde bulundurdukları ham madde business inventories n.
iç savaş sırasında abd'de çıkartılan ve altına dönüştürülemeyen itibari para greenbacks n.
kara para aklama sırasında tespit edilmeme amacıyla aklanan meblağı küçük hesaplara bölerek kaçırma smurfing n.
satıcının ihracat sırasında navlunu ödemediği takdirde freight absorption n.
ülke topraklarından geçiş sırasında hiç durmadan başka bir ülkeye geçen mallar için gümrüksüz geçme transit n.
üretim sırasında inceleme in-process inspection n.
polonya'nın ikinci dünya savaşı'ndaki alman işgali sırasında kullandığı para birimi marka n.
basım sırasında sikkenin üzerine hangi darphaneden çıktığını belirtmek için yerleştirilen özel harf veya işaret mintmark n.
özellikle özelleştirme sırasında hisse alım satımını yürüten finansal aracı share shop n.
basım sırasında sikkenin üzerine hangi darphaneden çıktığını belirtmek için özel harf veya işaret yerleştirmek mintmark v.
kriz sırasında during the crisis expr.
Law
dava sırasında yapılan uzlaşma teklifi tender n.
bir mahkeme kararının hükümsüz olduğunun başka bir dava sırasında iddia edilmesi collateral impeachment n.
bir kavga sırasında hiddete kapılarak adam öldürme chaud-medley n.
dava sırasında yapılan tebligat mesne process n.
dava sırasında yapılan tebligat intermediate process n.
düğün sırasında yeni evliler için toplanan bağış commorth n.
düğün sırasında yeni evliler için toplanan bağış comorth n.
duruşma sırasında yapılan ikrar formal admission n.
duruşma sırasında işlenen suç offense committed during the trial n.
görev sırasında işlenen adam öldürme fiili justifiable homicidal n.
ibraz etme (dava sırasında belge/kanıt) exhibition n.
işlenmesi sırasında suça iştirak eden fer'i fail accessory at the fact n.
mahkumların duruşma sırasında mahkeme içinde tutuldukları hücre holding cell n.
meşru müdafaa sırasında adam öldürme chance-medley n.
suça işlenmesi sırasında iştirak eden fer'i fail accessory during the fact n.
tutuklama sırasında tutuklanan şüpheliye okunması gereken yasal haklar miranda rights n.
tutuklama sırasında tutuklanan şüpheliye okunması gereken yasal haklar miranda warning n.
vazifenin icrası sırasında işlenen suç felony committed during performance of office n.
(bir kavga sırasında) kazara adam öldürme chance-medley n.
(nefsi müdafaa veya görev sırasında) gerçekleştirilen haklı/yasal adam öldürme justifiable homicide n.
(nefsi müdafaa veya görev sırasında) gerçekleştirilen haklı/yasal adam öldürme lawful killing n.
evlilik sırasında taraflardan ikisinin de eşi ile sahip olduğu gizli içerikli iletişimi saklı tutma hakkı marital communications privilege n.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaughten rules n.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaghten rules n.
eski sahibinin yaşamı sırasında mülkünü alan kimse heir n.
eski sahibinin yaşamı sırasında mülkünü alma hakkına sahip kimse heir n.
(iskoç hukukunda) dava sırasında davacı tarafından sunulan vaka tebliği condescendence [scotland] n.
cenaze sırasında kiliseye yapılan bağış corsepresent n.
cenaze sırasında kiliseye sunulan adak corsepresent n.
görev sırasında ticari gemilerde sunulan tıbbi hizmet cure n.
malikin istila sırasında borazan öttürmekle yükümlü olduğu arazi mülkiyeti cornage n.
din adamının günah çıkarma sırasında öğrendiği mahrem bilgileri gizli tutma hakkı priest-penitent privilege n.
tehlikeli olduğu düşünülen zanlının dava öncesi ve sırasında hapis tutulması preventive detention n.
ibraz etmek (dava sırasında belge/kanıt) exhibit v.
eşlerin evlilik sırasında edindikleri mülklerin tasarrufunu kontrol eden ispanyol hukuk sistemi ile ilgili ganancial adj.
dava sırasında pendente lite adv.
tahkikat sırasında during the investigation expr.
Politics
bazı yetkilerin savaş sırasında artması war powers n.
hükümete görev sırasında verilen güvenoyu vote of confidence while in office n.
savaş sırasında bakanlar kurulunun sadece bazı üyelerinin katıldığı çok geniş yetkilere sahip kabine war cabinet n.
savaş sırasında savaş gemilerinin tarafsız devlet gemilerini kontrol etmesi visit and search n.
savaş sırasında tarafsız bir geminin taraflara verdiği taşıma hizmeti unneutral service n.
mensuplarının evlenmediği, ibadet sırasında yaptıkları dans nedeniyle shakers (sallanan insanlar) adını alan bir hristiyan mezhebi united society of believers in christ's second appearing n.
mensuplarının evlenmediği, ibadet sırasında yaptıkları dans nedeniyle shakers (sallanan insanlar) adını alan bir hristiyan mezhebi shakers n.
(fransız devrimi sırasında) radikal cumhuriyetçi jacobine n.
savaş sırasında veya hemen sonrasında yapılan genel seçim khaki election [uk] n.
(apartheid sırasında) hükümet politikasındaki liberal trendlere karşı olan afrikaner milliyetçisi verkrampte n.
(apartheid sırasında) hükümet politikasındaki liberal trendlere karşı olan afrikaner milliyetçisi verligte n.
vietnam savaşı sırasında abd'nin uyguladığı bir politika vietnamization n.
vietnam savaşı sırasında abd'nin uyguladığı bir politika vietnamisation n.
ikinci dünya savaşı'nda fransa'nın işgali sırasında nazilere karşı mücadele vermiş olan gizli bir fransız direniş hareketi maquis n.
ikinci dünya savaşı'nda fransa'nın işgali sırasında nazilere karşı mücadele vermiş olan gerilla savaşçısı maquisard n.
(seçim kampanyası sırasında) peronda yapılan kısa konuşma whistle-stop n.
savaş sırasında düşman ülkeyi destekleme boloism n.
(abd'de) işçilerin istihdam sırasında yaralanmalarını veya hastalanmalarını önlemek için iş güvenliği ve sağlığı idaresi'ni kuran yasa occupational safety and health act n.
ingiliz iç savaşı sırasında stuart'ların destekçisi royalist n.
ingiliz iç savaşı sırasında ı. ve ıı. karl'ın destekçileri royalists n.
amerikan devrimi sırasında genellikle new york'ta faaliyet göstermiş bir gerilla veya süvari grubu cowboy n.
(abd'de amerikan iç savaşı sırasında) güney eyaletlerinin halinden anlayan kuzeyli doughface n.
Institutes
araba gibi taşıtları, taşıt sigortaları ve arıza sırasında verilen yardım hizmeti ile ilgilenen kuruluş motoring organization n.
Industry
endüstriyel operasyonlar sırasında malzemelerin depolanması, taşınması ve dağıtımında kullanılan kutu tote-box n.
kullanma veya taşıma sırasında malları korumak için belirli kısımlarına örtü seren işçi masker n.
taşıma sırasında yüklerin kaymasını önlemek için yükü sabitleyip sıkıştıran işçi blocker n.
taşıma sırasında yüklerin kaymasını önlemek için yükü sabitleyip sıkıştıran işçi bracer n.
yıkama veya boyama sırasında boyutu değişebilecek kumaşların ölçülerini alıp kaydeden işçi measurer n.
katılma yoluyla birleşme sırasında başka bir şirket tarafından satın alınan şirket mergee n.
pamuğu çırçırdan geçirme sırasında ayıklanmamış olan küçük ve gelişmemiş tohum mote n.
bakır arıtma işlemi sırasında eriyik metalin yüzeyine çubukla vuran işçi flapper n.
demir dökümü sırasında döküm deliğinin başında bulunan kimse gater n.
(kağıt yapımında) hamurun hazırlanması sırasında tamamen ayrılmayan küçük lif demeti shive n.
görev sırasında yapılan on-the-job adj.
görevi sırasında alınan on-the-job adj.
görev sırasında meydana gelen on-the-job adj.
Insurance
aktarma sırasında hasar loss during transshipment n.
geminin seferi sırasında oluşan rizikolar navigation risks n.
hizmet sırasında ölüm death in service n.
tahliye sırasında hasar loss during discharge n.
yükleme sırasında hasar loss during loading n.
Tourism
uçuş sırasında uçakta bulunanlar souls on board n.
Media
yayın sırasında sesin kesilmesi dead air n.
yayın sırasında mikrofonun dışarıdan aldığı ses quonk n.
belirli bir faaliyet sırasında haber toplama ve içerik paylaşma amacı güden ve çok sayıdaki haber medyası kuruluşunu temsil eden sınırlı sayıdaki haber medyası media pool n.
televizyon yayını sırasında ekranın altında yer alan ve ekrandaki görüntüyü tanımlayan, bilgi amaçlı grafik, resim veya metin içeren kısım lower third n.
yayın sırasında yapılan gaf beard n.
(yazıyı) düzeltme sırasında silmek edit out v.
yayın sırasında kazara ses yapmak quonk v.
yayın sırasında söylenen on-air adj.
Technical
kuruması sırasında koruma amacıyla çin kilinin üzerine serilen kamış kaplı çerçeve reeder n.
şarj sırasında sondaj kuyusuna doldurma esnasında yerleştirilen konik çubuk needle n.
fırında pişirme sırasında plakalara destek olarak kullanılan boru şeklinde koni thimble n.
bir cismin vakum içi düşüşü sırasında kazandığı hız gravitational acceleration n.
dolum sırasında muayene inspection at time of filling n.
elektrolitli pillerin çalışması sırasında anotta görülen ince bir kızarma galvanoluminescence n.
eğme sırasında çatlama direnci resistance to cracking on bending n.
gelgit sırasında suların çekilmesi ebb tide n.
gönderme sırasında otomatik kaydetme auto-save on submit n.
kablolardan alınan malzemelerin yanması sırasında açığa çıkan gazlara yapılan deneyler tests on gases evolved during combustion of materials from cables n.
kesme işlemi sırasında metalden dökülen cevher kalıntısı yığını slag heap n.
kaynak ve benzeri işlemler sırasında göz ve yüzü korumak İçin donanım equipment for eye and face protection during welding and allied processes n.
kaynak ve benzeri işlemler sırasında gözü ve yüzü koruma teçhizatı equipment for eye and face protection during welding and allied processes n.
kaynak işlemi sırasında erimiş metal parçacıkları weld slag n.
kaynak işlemi sırasında erimiş metal parçacıkları welding slag n.
makine tamiri sırasında kullanılan bakım kılavuz işaretleri timing marks n.
metalin kesilmesi sırasında ortaya çıkan metal tozu scissel n.
numune alma sırasında örselenme sampling disturbance n.
pişirme sırasında hamurdan karbon dioksiti çıkaran bir madde leavening agent n.
sindirim sırasında proteinlerin parçalanması proteolysis n.
sıkıştırma başlangıcı sırasında silindirdeki hava dolgusu initial pressure n.
şarabın mayalanması sırasında buharlarını toplamak çin kullanılan bir cihaz vinificator n.
termoset yapışkan bantların kürleme sırasında yapışmasının ölçülmesi measurement of bonding of thermosetting adhesive tapes during curing n.
test sırasında dış sıcaklık outside temperature during testing n.
vanaların çalışma mekanizmasının bükülme sırasında ve sonrasında sızdırmazlık deneyi test of leaktightness under and after bending applied to the operating mechanism of valves n.
vanadyumun yanma sırasında oluşturduğu bir oksit vanadium pentoxide n.
yenileme sırasında malzemede meydana gelen kayıp reprocessing loss n.
yanma sırasında karbon monoksit oluşturulmayan bir karışım perfect mixture n.
fırınlama sırasında seramik eşyayı dik tutan ayaklık cockspur n.
işletmeye alma sırasında güvenlik ile ilgili teknik doğrulama safety-related technical verification during commissioning n.
demir döküm sırasında ortaya çıkan katışıklı grafit cürufu keesh n.
kristalin ana hatlarını izleyen ve oluşumu sırasında meydana gelen değişiklikleri gösteren yapı zonal structure n.
dövülme veya işlenme sırasında ortaya çıkan izlere benzeyen çentik veya çöküntü malleation n.
perdahlama sırasında seramik objeyi desteklemesi için kullanılan pişmiş kil saddle n.
sinterleme sırasında metal partiküllerinin yapışmasına yardımcı olmak için metal tozuna eklenen madde binder n.
bir sahnenin çekimi sırasında seçilen alanı karartmak için kamerada veya tab etme girişinde kullanılan anahtar deliğine benzer bir açıklık barındırabilen mat bir plak matte n.
kullanım sırasında şoku azaltmak için bazı aletlere takılan elastik tutacak withe n.
tabaklama sırasında derilerin atıldığı çözelti dolu çukur layaway n.
tabaklama sırasında derilerin atıldığı çözelti dolu çukur layer [obsolete] n.
mekanik işleme sırasında alete destek olması için bir deliğe yerleştirilmiş dingil veya mil mandril n.
çelik bir boru vasıtasıyla kaynak yapma sırasında iç kısmın pürüzsüz olmasını sağlayan birbirine eklenmiş üniteler dizisi mandril n.
(çip üretimi) kaplama veya dağlama işlemi sırasında ışığa duyarlı bir yüzeyin belirli kısımlarını korumak için kullanılan, ışık geçirmeyen malzemeden kapılmış bir kalıp mask n.
işleme sırasında silindirlerin taşıdığı kesintisiz bir malzeme şeridi web n.
üfleme sırasında jeneratörden çıkan gaz blowing gas n.
kalayı sıvılaştırarak saflaştırma sırasında elde edilen beyaz renkli kırılgan bir atık madde hardhead n.
zor vuruşlar sırasında kullanılan, üzerinden bilardo sopasının kaydırıldığı metal köprülü sopa mechanical bridge n.
elde üretilen kağıdın üretim sırasında kalıba temas eden yüzü wrong side n.
makinede üretilen kağıdın üretim sırasında tel eleğe temas eden yüzü wrong side n.
deniz uçağının su ile teması sırasında kaldırma gücünü sağlayan ve ana taşıyıcı yüzeyleri içeren bölümü hull n.
cevherin kalsinasyon için ısıtılma sırasında külçe haline getirilmesi looping n.
ısıl işlem sırasında alaşımı aşırı ısıtma burning n.
kaynak işlemi sırasında bırakıntı metalin ana metal ile kaynaşmayan bölgesi overlap n.
disk kaydetme veya çoğaltma sırasında düşük frekanslı titreşimin pikaba iletilmesi sebebiyle oluşan gürültü rumble n.
testere ile kesme sırasında kütüğün sıkışmasını önleyen kısa parça dutchman n.
işlem sırasında ayrılan küçük parça cut n.
sevkiyat sırasında ağırlığı değiştirme drift n.
sevkiyat sırasında değiştirilen ağırlık miktarı drift n.
katılaşma sırasında döküm yapılan metalde oluşabilen boşluk pipe n.
eski lokomotiflerde kalkış sırasında sürtünmeyi arttırmak için tekerlek ile ray arasına kum dökme vazifesi gören boru sand gall n.
eski lokomotiflerde kalkış sırasında sürtünmeyi arttırmak için tekerlek ile ray arasına kum dökme vazifesi gören boru sand pipe n.
antrenman sırasında atları pistteki çamurdan uzak tutmak için tırabzanlara yerleştirilen tahta engellerden her biri dog n.
makine ile işleme sırasında çalışılan malzemeyi sabit tutan cıvata dogbolt n.
cevherlere döküm sırasında kaynaşmaları için katılan cüruf slalom n.
fotografik emülsiyon sırasında üretilen yıldızcık görüntüsü star n.
gelgit sırasında limana girmek tide v.
katılaşma sırasında boşluklu hale gelmek pipe v.
döküm sırasında boşluklar oluşturmak pipe v.
(cüruf yüzeyine) bakırın ateşte arıtma işlemi sırasında çubukla vurup eriyik metalin havayla temasını sağlayarak oksidasyonu hızlandırmak flap v.
süreç sırasında in-process adj.
deney sırasında önyargıya neden olabilecek bilgiye sahip olmayan blind adj.
dolum sırasında at time of filling expr.
Computer
programın çalışması sırasında işlemcide en fazla zaman alan kısım hot-spot n.
bir problemi çözmek için yapılan hesaplama sırasında gerekecek kaynakları ele alan teorik bir bilgisayar bilimi dalı complexity theory n.
arama sırasında kapat close on dial expr.
boşta olma sırasında at idle time expr.
istek sırasında bir hata oluştu there has been an error processing your request expr.
oturum açma sırasında at logon time expr.
slayt gösterisi sırasında during the slide show expr.
Informatics
işleme sırasında nondisruptive n.
Telecom
yayın sırasında konuşulmayan off-air adj.
yayın sırasında gerçekleşmeyen off-air adj.
yayın sırasında kullanılmayan off-air adj.
Electric
atmosfer kaynaklı veya anahtarlama sırasında meydana gelen aşırı gerilimlere karşı koruma protection against over-voltages of atmospheric origin or due to switching n.
Mechanic
iletim sırasında gücün emilmeden veya tüketilmeden ölçüldüğü dinamometre transmission dynamometer n.
cıvata somununun vidalanması sırasında dönmesini engelleyen kısım snug n.
Television
(gösteri veya filmde) kapanış sırasında gösterilen klip stinger n.
Textile
balyalama sırasında pamuğu sıkıştırmaya yarayan parça tramper n.
pamuğun ağartılması sırasında oluşan alkali-selüloz bileşiği alkali cellulose n.
boyama işlemi sırasında boyanın dağılmasını engellemek amacıyla işleme katılan kimyasal madde antimigrant n.
yaş boya işlemi sırasında renklendiricinin dağılması migration n.
kumaşı tamamlama ve boyama işlemleri sırasında tekneye koymak için kullanılan silindire sahip çeşitli tekstil makinelerinden biri winch n.
eğirme sırasında ipliğe takılan veya yanlışlıkla kumaşa dokunan atık lif gout n.
eğirme sırasında ipliğe takılan veya yanlışlıkla kumaşa dokunan atık liflerden kaynaklanan kumaş kusuru gout n.
tekstil işlemi sırasında atık olarak ortaya çıkan kısa ve hafif iplik flying n.
dokuma hazırlığı sırasında çözgü ipliklerinin bölündüğü parçalardan her biri section n.
örgü sırasında iğneyi destekleyen kaplama sheath [dialect] [uk] n.
dokuma veya örme sırasında iplerin dolaşmasını önlemek için (iplikleri) buhara maruz bırakmak twist-set v.
dokuma sırasında çektirilmiş preshrunk adj.
dokuma sırasında çektirilmiş pre-shrunk adj.
patentli bir işlemle dokuma sırasında çektirilmiş (kumaş) sanforized® adj.
patentli bir işlemle dokuma sırasında çektirilmiş (kumaş) sanforised® adj.
Architecture
(cüppe) ayinler sırasında kullanılan eşyaların koyulduğu bir oda diaconicon n.
yıkım sırasında yapıyı desteklemek için kullanılan geçici çerçeve false works n.
Construction
beton dökme sırasında kalıbın etrafındaki çelik çerçeve yoke n.
yanma sırasında yağmurun çatlattığı tuğla chuff n.
kumun daha sonra iş sırasında eklendiği sıva altlığı compound n.
Dyeing
uygulama sırasında damlamayı en aza indirmek için özel olarak formüle edilmiş (boya) nondrip adj.
Automotive
bakım veya denetim sırasında egzoz gazındaki kirleticilerin ölçüm yöntemleri measurement methods for exhaust gas emissions during inspection or maintenance n.
fazla ivmelenme sırasında fren bandına etki eden basıncı artırmak üzere tasarlanan valf compensator valve n.
hızlanma sırasında zenginleştirme acceleration enrichment n.
soğuk çalıştırma sırasında zenginleştirme cold start enrichment n.
sıcak çalıştırma sırasında zenginleştirme hot start enrichment n.
sürücünün hareket sırasında ayağını debriyaj pedalı üzerinde tutması riding the clutch n.
motorlu taşıtlarda frenleme sırasında tekerlek hızlarını tek tek ayarlayan (fren sistemi) antilock adj.
Transportation
demiryoluyla taşıma sırasında hayvan muhafaza alanının kullanılması yardage n.
demiryoluyla taşıma sırasında hayvan muhafaza alanı kullanımı için alınan ücret yardage n.
taşıma sırasında mal ve konteynerleri sabitlemek için kullanılan nesne brace n.
sevkiyat sırasında yükü bir taşıyıcıdan diğerine aktarmak interline v.
tek seyahat sırasında birden fazla ulaşım şekli içeren intermodal adj.
Railway
balast serme veya diğer ray işlemleri sırasında rayları kaldırmakta kullanılan bir cihaz track jack n.
onarım sırasında rayları geçici olarak tek bir tarafa çeviren mekanizma shoefly n.
Aeronautic
havayolu şirketlerinin rezervasyon sırasında ilk etapta satılmamak üzere ayırdıkları koltuklar allotment n.
hareketi seyri sırasında uçak kanadını aşağıya doğru iten hava down-wash n.
imalat sırasında muayene in-process inspection n.
uçuş sırasında yolculara gösterilen film in-flight movie n.
yolcu uçaklarında iniş sırasında hızı azaltmak için motorların ters istikamete doğru çalıştırılmasını sağlayan sistem reverse thrust n.
uçuş sırasında uçağın yan ekseninin yatay düzlemle oluşturduğu açı angle of bank n.
uçuş sırasında görsel ve işitsel sinyaller vererek pilota yardımcı olan bir seyrüsefer cihazı visual–aural radio range n.
uçuş sırasında görsel ve işitsel sinyaller vererek pilota yardımcı olan bir seyrüsefer cihazı visual–aural range n.
pilotların uçuş sırasında kullandığı harita ve kontrol listesinin asılı olduğu pano kneeboard n.
hava aracının uçuş sırasında yapacağı planlanan hareketi manoeuvre n.
(uçuş sırasında) jet motorunun bozulması blow-out n.
(uçuş sırasında) jet motorunun bozulması blowout n.
uçuş sırasında tanker uçağından başka bir uçağa yakıt ikmali yapmaya yarayan uzun boş tüp boom n.
uçuş sırasında gözlem yapmak için pilota eşlik eden kimse observer n.
uçağın kalkış veya iniş sırasında yere temas alanı pad n.
jet uçaklarında özellikle uçuş sırasında gerçekleşen ve motorun ateşleme ünitesinde alevin sönmesinden kaynaklanan arıza flameout n.
uçak pilotuna iniş sırasında kılavuzluk etmesi için ışıklarla belirlenmiş uçuş pisti hatları flare path n.
ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere'de geliştirilmiş bir navigasyon sistemi gee n.
kalkış sırasında pistten sapmak veer off the runway during take off v.
(uçak) iniş sırasında bir anda yükselmek balloon v.
(pilot) kırsal bölgelerdeki turne sırasında gösteri uçuşu yapmak veya yarışa katılmak barnstorm v.
füze veya uzay aracı fırlatma sırasında geri sayımı durdurmak hold v.
uçuş sırasında mid-flight adj.
uçuş sırasında mid-flight adv.
Marine
gelgit sırasında rüzgara karşı seyreden sandal tide boat n.
gelgit sırasında bir yere bağlanmış tekneleri çekerek yürüten ingiliz işçi tidewaiter n.
afet sırasında hasar görebilirlik vulnerability n.
gel-git sırasında göl halinde kalan su bölgesi retarding basin n.
gel-git sırasında yapının arkasında kalan su düzeyi residual water level n.
gel-git sırasında yapının arkasında kalan hidrolik basınç residual hydraulic pressure n.
gel-git sırasında yapının arkasında kalan su basıncı residual water pressure n.
halatın bükümü sırasında uygulanan kuvvet lay n.
karışım gaz dalışlarında dip karışımından önce iniş sırasında kullanılan gaz travel mix n.
kırılma sırasında sıçrayan su damlacıkları spray n.
kasırga sırasında oluşan rüzgarın hız dağılımı hurricane wind pattern n.
harekat sırasında tayfanın alacağı pozisyonu belirten liste quarter bill n.
birinci dünya savaşı sırasında ingilizler tarafından inşa edilen, sahte hedef görevi görebilen veya denizaltıları yok etmekte kullanılabilen kamuflajlı ve silahlı bir ticaret gemisi mystery ship n.
birinci dünya savaşı sırasında ingilizler tarafından inşa edilen, sahte hedef görevi görebilen veya denizaltıları yok etmekte kullanılabilen kamuflajlı ve silahlı bir ticaret gemisi mystery boat n.
geminin yapım-onarım sırasında üzerinde durduğu destek yapı bed n.
tayfa ücretinin sefer sırasında limandayken çekilebilen kısmı draw n.
fırtına sırasında geminin sürüklenmesini azaltmak için suya batırılmış yelken drift sail n.
camadan vurma sırasında yelkenin grandin halatında yapılan küçük büküm dog-ear n.
fırtına sırasında geminin kapaklarını kapatmak batten down v.
gelgit sırasında demir atmış bir gemiyi yönetmek tend a vessel v.
(gemi) demirleme sırasında palamar yerini almak berth v.
seyir sırasında en route adv.
seyahat sırasında en route adv.
yolculuk sırasında en route adv.
Mining
çinko sublimasyonu sırasında ortaya çıkan çinko oksit cadmia n.
ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere'de askere gitmek yerine kurayla kömür madeninde çalışması için seçilen genç erkek bevin boy n.
uranyum cevherinin öğütülmesi sırasında oluşan konsantre uranyum oksit yellowcake n.
kalay cevherinin işlenmesi sırasında ortaya çıkan kil veya maden atıkları loob n.