sakıncalı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

sakıncalı



Sens de "sakıncalı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 18 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sakıncalı objectionable adj.
General
sakıncalı undesirable adj.
sakıncalı unfavorable adj.
sakıncalı wrong adj.
sakıncalı unfavourable adj.
sakıncalı disadvantageous adj.
sakıncalı prejudicial adj.
sakıncalı suspect adj.
sakıncalı inconvenient adj.
sakıncalı damaging adj.
sakıncalı ill-advised adj.
sakıncalı unconvenient adj.
sakıncalı gross out adj.
sakıncalı ill-favored adj.
sakıncalı ill-favoured adj.
sakıncalı contrary adj.
Colloquial
sakıncalı a bit dicey adv.
sakıncalı a bit dodgy adv.

Sens de "sakıncalı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 40 résultat(s)

Turc Anglais
General
sakıncalı oluş disadvantageousness n.
sakıncalı içerik explicit content n.
sakıncalı kısımları makaslama castration n.
sakıncalı bir şekilde undesirability n.
ahlaki açıdan en sakıncalı şey worst n.
sakıncalı yer hole n.
sakıncalı olarak görülen kimse gross out n.
müstehcen veya sakıncalı bölümlerini çıkarmak (bir kitap, oyun vb'nin) expurgate v.
sakıncalı olabilmek might be inconvenient v.
sakıncalı görmek find something inconvenient v.
sakıncalı bulmak mind v.
sakıncalı bulmak find something objectionable v.
sakıncalı bulmak find something inconvenient v.
sakıncalı bulunan kısımları çıkarmak castrate v.
sakıncalı olmayan nonprejudicial adj.
sakıncalı bulunan kısımları çıkarılmamış uncastrated adj.
sakıncalı bulunan kısımları çıkarılmamış uncensored adj.
sakıncalı olmayan unobjectionable adj.
sakıncalı bir şekilde aşırı miktarda olan obscene adj.
sakıncalı olarak disadvantageously adv.
sakıncalı olarak objectionably adv.
sakıncalı bir şekilde awfully adv.
Phrasals
(kitaptan, gösteriden) bazı sakıncalı bulunan sahneleri veya bölümleri çıkarmak/kesmek expurgate something from something v.
(kitapta, gösteride) bazı sakıncalı bulunan sahneleri veya bölümleri sansürlemek expurgate something from something v.
Colloquial
sakıncalı bir şey a no-no n.
sakıncalı kimse public nuisance n.
Idioms
sakıncalı kelime/söz red-flag term n.
bıraktığı sakıncalı/zararlı bir şeye geri başlamak (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
son verdiği sakıncalı/zararlı bir şeye geri dönmek (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
bıraktığı sakıncalı/zararlı bir şeye geri başlamak (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
Informatics
yaş-sakıncalı içerik adult content n.
Linguistics
söylenmesi kaba ve sakıncalı kavramların değişik sözlerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması euphemisation n.
söylenmesi kaba ve sakıncalı kavramların değişik sözlerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması euphemization n.
Military
sakıncalı bölge reserved area n.
sakıncalı hava sahası airspace reservation n.
Slang
sakıncalı durum cow [australia] [new zealand] n.
biriyle flört etmek (sakıncalı bir durumda) hit upon (someone) v.
birine kur yapmak (sakıncalı bir durumda) hit upon (someone) v.
biriyle flört etmek (sakıncalı bir durumda) hit on (someone) v.
birine kur yapmak (sakıncalı bir durumda) hit on (someone) v.