|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
sıcak çikolata |
hot chocolate n.
|
|
2 |
Common Usage |
sıcak tutan |
warm adj.
|
|
General |
|
3 |
General |
sıcak kaynarca |
thermal spring n.
|
|
4 |
General |
aşırı sıcak gün |
scorcher n.
|
|
5 |
General |
sıcak buhar |
livesteam n.
|
|
6 |
General |
mısır'da mart, nisan ve mayıs aylarında görülen sıkıntılı ve sıcak güney veya güneydoğu rüzgarı |
khamsin n.
|
|
7 |
General |
sıcak hava ve gaz karışımlı balon |
rozier n.
|
|
|
8 |
General |
çok sıcak bir yer |
furnace n.
|
|
9 |
General |
sıcak bir karşılama |
a warm welcome n.
|
|
10 |
General |
sıcak su torbası |
hot water bag n.
|
|
11 |
General |
sıcak kaplıca |
hot spring n.
|
|
12 |
General |
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (yer) |
takeaway n.
|
|
13 |
General |
sıcak hava kütlesi |
warm front n.
|
|
14 |
General |
sıcak su kaynağı |
geyser n.
|
|
15 |
General |
sıcak kalplilik |
heartiness n.
|
|
16 |
General |
sıcak çikolata |
hot chocolate n.
|
|
17 |
General |
sahra çölü'nden akdeniz'e esen sıcak ve kuru yel |
scirocco n.
|
|
18 |
General |
çok sıcak gün |
broiler n.
|
|
19 |
General |
sıcak kuşak |
the torrid zone n.
|
|
20 |
General |
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan |
takeaway n.
|
|
21 |
General |
sıcak çarpması |
heat stroke n.
|
|
22 |
General |
sıcak ve boğucu olma |
mugginess n.
|
|
23 |
General |
sıcak kompres |
stupe n.
|
|
24 |
General |
sıcak bölge |
torrid zone n.
|
|
25 |
General |
sıcak su fıskiyesi |
geyser n.
|
|
26 |
General |
sıcak ilgi |
warm interest n.
|
|
27 |
General |
yazın en sıcak günleri |
dog days n.
|
|
28 |
General |
sıcak karşılama |
a warm reception n.
|
|
29 |
General |
sıcak kaplıcalar |
hot springs n.
|
|
30 |
General |
sıcak dalgası |
hot wave n.
|
|
31 |
General |
sıcak su ile süt ve şeker karışımı bir içecek |
cambric tea n.
|
|
32 |
General |
bir tür sıcak içki |
toddy n.
|
|
33 |
General |
sıcak su torbası |
hot water bottle n.
|
|
34 |
General |
üstüne sıcak kek konulan çubuklu altlık |
cake rack n.
|
|
35 |
General |
pasifik okyanusu'nda, atlas okyanusu'ndaki gulf stream'e eşdeğer bir sıcak su akıntısı |
japan current n.
|
|
36 |
General |
tedavi edici sıcak su |
therapeutic use hot water n.
|
|
37 |
General |
sıcak dalgası |
heat wave n.
|
|
38 |
General |
sıcak hava balonu |
hot air balloon n.
|
|
39 |
General |
meksika körfezi'nden kuzey atlantiğe uzanan sıcak su akıntısı |
gulf stream n.
|
|
40 |
General |
sıcak hava dalgası |
heat wave n.
|
|
41 |
General |
sıcak karşılama |
hearty welcome n.
|
|
42 |
General |
paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek) |
takeaway n.
|
|
43 |
General |
orta doğu'da sıcak kahve bardağının altına konulan metal altlık |
zarf n.
|
|
44 |
General |
sıcak temas |
hot encounter n.
|
|
45 |
General |
sıcak temas |
close contact n.
|
|
46 |
General |
sıcak takip |
hot pursuit n.
|
|
47 |
General |
sıcak bir ekmek |
a hot bread n.
|
|
|
48 |
General |
sıcak ekmek |
hot bread n.
|
|
49 |
General |
sıcak etkisiyle erime |
pyrolysis n.
|
|
50 |
General |
sıcak satış |
hot sale n.
|
|
51 |
General |
sıcak iklim |
hot climate n.
|
|
52 |
General |
sıcak içecek |
hot drink n.
|
|
53 |
General |
sıcak su tesisatı |
hot water installation n.
|
|
54 |
General |
sıcak gelişme |
news flash n.
|
|
55 |
General |
sıcak çatışma |
close combat n.
|
|
56 |
General |
ev sıcak suyu |
domestic hot water n.
|
|
57 |
General |
sıcak su sağlama |
hot-water supply n.
|
|
58 |
General |
sıcak pres |
hot-press n.
|
|
59 |
General |
sıcak su ile ısıtma |
hot-water heating n.
|
|
60 |
General |
sıcak su torbası |
hot-water bottle n.
|
|
61 |
General |
sıcak çarpması |
heat-stroke n.
|
|
62 |
General |
sıcak hizmet |
service-friendliness n.
|
|
63 |
General |
paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek) |
take-out n.
|
|
64 |
General |
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan) |
take-out n.
|
|
65 |
General |
sıcak hava |
hot air n.
|
|
66 |
General |
sıcak sera |
hothouse n.
|
|
67 |
General |
sıcak su |
hot water n.
|
|
68 |
General |
kayalık dağları'nın doğusunda esen sıcak ve kuru rüzgar |
chinook n.
|
|
69 |
General |
kayalık dağları'nın batısında esen sıcak ve nemli güney rüzgarı |
chinook n.
|
|
70 |
General |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi |
tlc (tender loving care) n.
|
|
71 |
General |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi |
tender loving care n.
|
|
72 |
General |
tedavi amacıyla kullanılan şarap veya bira ile kestirilmiş baharatlı sıcak süt |
posset n.
|
|
73 |
General |
sıcak tartışma |
spat n.
|
|
74 |
General |
kavurucu sıcak |
broiling hot n.
|
|
75 |
General |
sıcak kucaklama |
warm hug n.
|
|
76 |
General |
sıcak hava |
hot spell n.
|
|
77 |
General |
sıcak dolap |
hot cupboard n.
|
|
78 |
General |
ateş veya sıcak taşların üzerinde çıplak/yalın ayak yürüme |
firewalking n.
|
|
79 |
General |
yazın en sıcak günleri |
the hottest days of the summer n.
|
|
80 |
General |
sıcak gündem maddesi |
hot topic n.
|
|
81 |
General |
sıcak gündem |
hot agenda n.
|
|
82 |
General |
sıcak havlu |
warm towel n.
|
|
83 |
General |
sıcak iklim |
warm climate n.
|
|
84 |
General |
kavurucu sıcak |
scorching heat n.
|
|
85 |
General |
sıcak ve kuru çöller |
hot and dry deserts n.
|
|
86 |
General |
sıcak ve kuru çöller |
hot dry deserts n.
|
|
87 |
General |
sıcak/yüksek ısı |
hot temperature n.
|
|
88 |
General |
sıcak gelişme |
latest development n.
|
|
89 |
General |
sıcak gelişme |
breaking news n.
|
|
90 |
General |
sıcak karşılama |
welcome n.
|
|
91 |
General |
sıcak karşılama |
warm welcome n.
|
|
92 |
General |
sıcak karşılama |
warm reception n.
|
|
93 |
General |
bir su bardağı sıcak su |
a glass of hot water n.
|
|
94 |
General |
bir bardak sıcak su |
a glass of hot water n.
|
|
95 |
General |
sıcak sülfür kaynağı |
hot sulphur spring n.
|
|
96 |
General |
sıcak basması |
aura n.
|
|
97 |
General |
en sıcak yaz günleri |
dog days n.
|
|
98 |
General |
kullanma sıcak suyu |
domestic hot water n.
|
|
99 |
General |
sıcak kaynak suyu |
onsen (japanese) n.
|
|
100 |
General |
sıcak yemek |
hot meal n.
|
|
101 |
General |
sıcak ilişki |
warm relationship n.
|
|
102 |
General |
evlerde kullanılan sıcak su |
domestic hot water n.
|
|
103 |
General |
sıcak bir gülümseme |
a warm smile n.
|
|
104 |
General |
sıcak temmuz günü |
hot july day n.
|
|
105 |
General |
sıcak hava balonu yolculuğu |
hot air balloon ride n.
|
|
106 |
General |
sıcak aile ortamı |
warm family environment n.
|
|
107 |
General |
sıcak aile ortamı |
warm family atmosphere n.
|
|
108 |
General |
sıcak kalpler |
warm hearts n.
|
|
109 |
General |
antik roma hamamında sıcak bölüm |
cella caldaria n.
|
|
110 |
General |
antik roma hamamında sıcak bölüm |
caldarium n.
|
|
111 |
General |
antik roma hamamında sıcak bölüm |
cella coctilium n.
|
|
112 |
General |
boğucu sıcak |
stifling heat n.
|
|
113 |
General |
sıcak karşılama |
accoil n.
|
|
114 |
General |
sıcak süt ile kahve karışımı |
café au lait [french] n.
|
|
115 |
General |
sıcak süt ile kahve karışımı |
cafeaulait n.
|
|
116 |
General |
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan |
take-away n.
|
|
117 |
General |
sıcak kül |
aizle n.
|
|
118 |
General |
sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı |
temperate n.
|
|
119 |
General |
sıcak dedikodu |
hot gossip n.
|
|
120 |
General |
günün en sıcak anı |
the heat of the day n.
|
|
121 |
General |
sıcak yer |
the warm [brit] n.
|
|
122 |
General |
sıcak su torbası |
thermophore n.
|
|
123 |
General |
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe |
thermos® n.
|
|
124 |
General |
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe |
thermos bottle n.
|
|
125 |
General |
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe |
thermos flask n.
|
|
126 |
General |
bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf |
koozie n.
|
|
127 |
General |
bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf |
stubby holder n.
|
|
128 |
General |
kavurucu sıcak |
ardor n.
|
|
129 |
General |
kavurucu sıcak |
ardour n.
|
|
130 |
General |
sıcak köz miktarı |
easle n.
|
|
131 |
General |
sıcak su kesesi |
hot–water bag n.
|
|
132 |
General |
volümü artıp azalan müzik ile oynanan sıcak-soğuk oyunu |
magic music n.
|
|
133 |
General |
sıcak merhaba |
warm hello n.
|
|
134 |
General |
eskiden kahveyi sıcak tutmak için kullanılan kap |
biggin n.
|
|
135 |
General |
alevin etrafında sıcak gaz bulunan bölge |
mantle n.
|
|
136 |
General |
sosyal hizmetler bölümü veya gönüllü kuruluşlar tarafından işletilen, yaşlı veya evden çıkamayan insanlara sıcak yemek götüren bir hizmet programı |
meals on wheels [uk] n.
|
|
137 |
General |
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara |
medicine lodge n.
|
|
138 |
General |
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara |
sweathouse n.
|
|
139 |
General |
çok sıcak yer |
hell n.
|
|
140 |
General |
çok sıcak yanan ateş |
hellfire n.
|
|
141 |
General |
tadının çıkması için sıcak suda bekletmek |
brew n.
|
|
142 |
General |
yazın en sıcak zamanı |
high summer n.
|
|
143 |
General |
sıcak mutfak aletlerini tutmak için kullanılan kalın bez |
holder n.
|
|
144 |
General |
bir şeyi sıcak tutan kumaş |
holder n.
|
|
145 |
General |
sıcak şey |
hot n.
|
|
146 |
General |
sıcak ve soğuk suyu karıştıran musluk |
mixing faucet n.
|
|
147 |
General |
sıcak karşılama |
glad hand n.
|
|
148 |
General |
espresso makinesinde sıcak suyun portafiltreye döküldüğü bölümü |
group n.
|
|
149 |
General |
sıcak sezon |
heat n.
|
|
150 |
General |
sıcak mevsim |
heat n.
|
|
151 |
General |
sıcak basması |
heat n.
|
|
152 |
General |
ocağın yanında yemekleri, suyu sıcak tutmaya yarayan raf |
hob n.
|
|
153 |
General |
mevcut olandan daha sıcak ve daha kuru iklimli dönem |
optimum n.
|
|
154 |
General |
sıcak fırın |
hot oven n.
|
|
155 |
General |
sıcak hava balonu |
inflatable n.
|
|
156 |
General |
gelen sıcak havayı dağıtmak için saç kurutma makinesine takılan aparat |
diffuser n.
|
|
157 |
General |
sıcak para |
dollar n.
|
|
158 |
General |
sıcak ambalaj |
pack n.
|
|
159 |
General |
sıcak torba |
pack n.
|
|
160 |
General |
sıcak-soğuk torbası |
cleaver [dialect] n.
|
|
161 |
General |
sıcak su banyosu |
scald [dialect] n.
|
|
162 |
General |
sıcak su çözeltisi |
scald [dialect] n.
|
|
163 |
General |
sıcak suda deri veya post yumuşatan kimse |
dampener n.
|
|
164 |
General |
rahat ve sıcak sığınak |
cocoon n.
|
|
165 |
General |
temmuz başından eylül başına kadar yazın en sıcak günlerinin yaşandığı zaman aralığı |
dog days n.
|
|
166 |
General |
çok sıcak yaz günü |
dog day n.
|
|
167 |
General |
sıcak hava balonu |
fire balloon n.
|
|
168 |
General |
sıcak kömürlerin yerleştirildiği ızgara |
firepan n.
|
|
169 |
General |
sıcak temas |
osculation n.
|
|
170 |
General |
baharatlı sıcak içecek |
plottie n.
|
|
171 |
General |
sıcak ve kuru bir rüzgar çeşidi |
siroc n.
|
|
172 |
General |
kışın daha sıcak bölgeye giden kimse |
snowbird n.
|
|
173 |
General |
sıcak havuz |
stew [obsolete] n.
|
|
174 |
General |
sıcak küvet |
stew [obsolete] n.
|
|
175 |
General |
kışları sıcak yerlere seyahat eden kimse |
sunseeker n.
|
|
176 |
General |
sıcak basmak |
be hot v.
|
|
177 |
General |
sıcak kompres yapmak |
stupe v.
|
|
178 |
General |
sıcak bir sıvıyı karıştırarak soğutmak |
keel v.
|
|
179 |
General |
sıcak tutmak |
keep warm v.
|
|
180 |
General |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
welcome someone with open arms v.
|
|
181 |
General |
sıcak basmak |
swelter v.
|
|
182 |
General |
sıcak yemek |
eat hot v.
|
|
183 |
General |
sıcak basmak |
feel hot suddenly v.
|
|
184 |
General |
kavurmak (soğuk/sıcak bitkiyi) |
blast v.
|
|
185 |
General |
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak |
lead a comfortable life v.
|
|
186 |
General |
sıcak basmak |
stew v.
|
|
187 |
General |
sıcak kompres yapmak |
foment v.
|
|
188 |
General |
sıcak temas sağlamak |
establish close contact v.
|
|
189 |
General |
biri ile sıcak temas sağlamak |
establish close contact with someone v.
|
|
190 |
General |
sıcak köpük banyosu yapmak |
take a hot bubble bath v.
|
|
191 |
General |
sıcak basmak |
feel uncomfortably warm v.
|
|
192 |
General |
sıcak basmak |
feel warm v.
|
|
193 |
General |
sıcak basmak |
feel hot v.
|
|
194 |
General |
sıcak davranmak |
act warmly v.
|
|
195 |
General |
sıcak davranmak |
behave warmly v.
|
|
196 |
General |
sıcak olmak |
be warm v.
|
|
197 |
General |
sıcak olmak |
become hot v.
|
|
198 |
General |
sıcak olmak |
be hot v.
|
|
199 |
General |
sıcak karşılamak |
greet warmly v.
|
|
200 |
General |
sıcak karşılamak |
welcome warmly v.
|
|
201 |
General |
sıcak bakmak |
lean to v.
|
|
202 |
General |
sıcak bakmak |
lean towards something v.
|
|
203 |
General |
sıcak bakmak |
lean towards v.
|
|
204 |
General |
sıcak bakmak |
lean toward v.
|
|
205 |
General |
sıcak duş almak |
take a hot shower v.
|
|
206 |
General |
sıcak duş almak |
have a hot shower v.
|
|
207 |
General |
(alınan karara vb) sıcak yaklaşmak |
agree with v.
|
|
208 |
General |
sıcak bir şeyler içmek |
drink something hot v.
|
|
209 |
General |
sıcak birşeyler içmek |
drink something hot v.
|
|
210 |
General |
sıcak çikolata yapmak |
make a hot chocolate v.
|
|
211 |
General |
birini sıcak ve samimi biçimde karşılamak |
give someone a warm welcome v.
|
|
212 |
General |
sıcak tutmak |
stay warm v.
|
|
213 |
General |
kendini sıcak tutmak |
stay warm v.
|
|
214 |
General |
daha sıcak ya da soğuk yapmak |
attemper v.
|
|
215 |
General |
sıcak bir renkle parlamak |
bloom v.
|
|
216 |
General |
(çiçek) sıcak ve hoş bir renkte olmak |
blush v.
|
|
217 |
General |
(hava) aşırı sıcak olmak |
boil v.
|
|
218 |
General |
sıcak hissi vermek |
broil v.
|
|
219 |
General |
sıcak görünmek |
broil v.
|
|
220 |
General |
(birini) sıcak karşılamak |
glad hand v.
|
|
221 |
General |
sıcak suya bastırmak |
decoct v.
|
|
222 |
General |
sıcak çatışmaya girmek |
grapple v.
|
|
223 |
General |
tahtasındaki içkileri çıkarmak için içki fıçısını sıcak suya yatırmak |
grog v.
|
|
224 |
General |
daha rahat ve sıcak bir hale getirmek |
cozy (up) v.
|
|
225 |
General |
(sıcak gaz) akımın olduğu bir yerde cereyan oluşması |
draw v.
|
|
226 |
General |
(tüyü) özellikle sıcak kuma batırarak kalem olarak kullanılmak üzere temizleyip sertleştirmek |
dutch v.
|
|
227 |
General |
(sıcak şurup) kaynayarak kabarcık oluşturmak |
pearl v.
|
|
228 |
General |
(sıcak havayı) konveksiyonla dolaştırmak |
convect v.
|
|
229 |
General |
sıcak tutmak |
foster v.
|
|
230 |
General |
arkadaşlığa sıcak bakmamak |
push away v.
|
|
231 |
General |
(kısmen şekillendirilmiş camı) sıcak demir çubuğa/pipoya takmak |
stick up v.
|
|
232 |
General |
sıcak bakmak |
approve v.
|
|
233 |
General |
yeterince sıcak |
hot enough adj.
|
|
234 |
General |
sıcak (hava) |
warm adj.
|
|
235 |
General |
kanı sıcak |
friendly adj.
|
|
236 |
General |
çok sıcak |
fervid adj.
|
|
237 |
General |
kuru ve sıcak ortamda yaşamaya uyum sağlamış olan |
xerophilous adj.
|
|
238 |
General |
çok sıcak |
sweltering adj.
|
|
239 |
General |
boğucu (sıcak) |
sweltering adj.
|
|
240 |
General |
sıcak katotlu |
hot cathoded adj.
|
|
241 |
General |
bayıltıcı (sıcak) |
overpowering adj.
|
|
242 |
General |
sıcak ve nemli |
sultry adj.
|
|
243 |
General |
sıcak ve nemli (hava) |
sultry adj.
|
|
244 |
General |
yüreği sıcak |
warm adj.
|
|
245 |
General |
sıcak ve rutubetli |
muggy adj.
|
|
246 |
General |
çok sıcak |
piping hot adj.
|
|
247 |
General |
çok sıcak |
ardent adj.
|
|
248 |
General |
kadar sıcak |
as warm as adj.
|
|
249 |
General |
yüreği sıcak |
warmhearted adj.
|
|
250 |
General |
aşırı sıcak |
overtemp adj.
|
|
251 |
General |
sıcak (ocak) |
quick adj.
|
|
252 |
General |
suyun sıcak ve bunaltıcı olma durumu |
sultry adj.
|
|
253 |
General |
sıcak davranmayan |
standoffish adj.
|
|
254 |
General |
aşırı sıcak |
sweltering adj.
|
|
255 |
General |
son derece sıcak ve kurak |
torrid adj.
|
|
256 |
General |
aşırı sıcak |
torrid adj.
|
|
257 |
General |
sıcak tutan (giysi/battaniye vb) |
warm adj.
|
|
258 |
General |
bayıltıcı (sıcak) |
sweltering adj.
|
|
259 |
General |
sıcak tutan |
warm adj.
|
|
260 |
General |
sıcak kanlı |
warm blooded adj.
|
|
261 |
General |
çok sıcak |
scorching adj.
|
|
262 |
General |
en sıcak |
warmest adj.
|
|
263 |
General |
kadar sıcak |
as hot as adj.
|
|
264 |
General |
sıcak (renk) |
warm adj.
|
|
265 |
General |
aşırı sıcak |
sweltry adj.
|
|
266 |
General |
yeterince sıcak |
warm enough adj.
|
|
267 |
General |
aşırı sıcak |
piping hot adj.
|
|
268 |
General |
çok sıcak |
boiling adj.
|
|
269 |
General |
en sıcak |
hottest adj.
|
|
270 |
General |
daha sıcak |
hotter adj.
|
|
271 |
General |
çok sıcak |
torrid adj.
|
|
272 |
General |
daha sıcak |
warmer adj.
|
|
273 |
General |
sıcak (italyanca) |
grato adj.
|
|
274 |
General |
su kabarcıkları çıkartacak kadar sıcak |
blistery adj.
|
|
275 |
General |
gibi sıcak |
as warm as adj.
|
|
276 |
General |
çok sıcak |
baking-hot adj.
|
|
277 |
General |
kavurucu sıcak |
baking-hot adj.
|
|
278 |
General |
sıcak preslenmiş |
hot-pressed adj.
|
|
279 |
General |
bunaltıcı derecede sıcak |
blistering adj.
|
|
280 |
General |
kaynar derecede sıcak |
scalding hot adj.
|
|
281 |
General |
çok sıcak |
too hot adj.
|
|
282 |
General |
fokurdatacak kadar sıcak |
blistery adj.
|
|
283 |
General |
yüreği sıcak |
warm-hearted adj.
|
|
284 |
General |
sıcak kanlı |
warm adj.
|
|
285 |
General |
çok sıcak |
blazing adj.
|
|
286 |
General |
yazın en sıcak günleri ile ilgili |
canicular adj.
|
|
287 |
General |
çok rutubetli ve sıcak |
tropical adj.
|
|
288 |
General |
bir şeyi veya birini aşırı sıcak tutabilen |
ultradry adj.
|
|
289 |
General |
aşırı sıcak |
ultraheat adj.
|
|
290 |
General |
aşırı sıcak |
ultrahot adj.
|
|
291 |
General |
dokununca sıcak hissedilen |
hot to the touch adj.
|
|
292 |
General |
aşırı sıcak |
extremely hot adj.
|
|
293 |
General |
el değmeyecek kadar sıcak |
too hot to handle adj.
|
|
294 |
General |
elle tutulamayacak kadar sıcak |
too hot to handle adj.
|
|
295 |
General |
el yakacak kadar sıcak |
too hot to handle adj.
|
|
296 |
General |
dokunulamayacak kadar sıcak |
too hot to handle adj.
|
|
297 |
General |
(hava) çok sıcak ve kuru |
baking adj.
|
|
298 |
General |
fırından yeni çıkmış gibi sıcak |
baking hot adj.
|
|
299 |
General |
(şahsi ilişkide) sıcak, tanıdık ve teklifsiz |
matey adj.
|
|
300 |
General |
bunaltıcı (sıcak) |
hot adj.
|
|
301 |
General |
sıcak su ile ilgili |
hydrothermal adj.
|
|
302 |
General |
sıcak suya ait |
hydrothermal adj.
|
|
303 |
General |
aşırı sıcak |
burning adj.
|
|
304 |
General |
sıcak davranmayan |
buttoned-up adj.
|
|
305 |
General |
sıcak ve nemli |
heavy adj.
|
|
306 |
General |
çok sıcak |
ignite [obsolete] adj.
|
|
307 |
General |
sıcak ve nemli |
oppressive adj.
|
|
308 |
General |
aşırı sıcak |
overhot adj.
|
|
309 |
General |
son derece sıcak |
roasting adj.
|
|
310 |
General |
çok sıcak |
roasting adj.
|
|
311 |
General |
(yiyecek) çok sıcak ve acı |
incendiary adj.
|
|
312 |
General |
aşırı derecede sıcak |
fervent adj.
|
|
313 |
General |
sıcak ve nemli |
hot and moist adj.
|
|
314 |
General |
kavurucu derecede sıcak |
fiery adj.
|
|
315 |
General |
son derece sıcak |
seething adj.
|
|
316 |
General |
mont veya ceket gerektirmeyecek kadar sıcak olan |
shirt-sleeve adj.
|
|
317 |
General |
orta derecede sıcak |
slack adj.
|
|
318 |
General |
çok sıcak |
stifling adj.
|
|
319 |
General |
yaz gibi sıcak olan |
summer adj.
|
|
320 |
General |
aşırı sıcak |
superhot adj.
|
|
321 |
General |
çok sıcak |
superhot adj.
|
|
322 |
General |
sıcak bakmayan |
unsympathetic adj.
|
|
323 |
General |
sıcak bir şekilde |
warmly adv.
|
|
324 |
General |
sıcak olarak |
hot adv.
|
|
325 |
General |
sıcak olarak |
hotly adv.
|
|
326 |
General |
oda çok sıcak |
the room is too hot expr.
|
|
327 |
General |
sıcak su yok |
there is no hot water expr.
|
|
328 |
General |
sıcak su akmıyor |
there is no hot water expr.
|
|
329 |
General |
sıcak su yok |
there's no hot water expr.
|
|
330 |
General |
sıcak su akmıyor |
there's no hot water expr.
|
|
331 |
General |
sıcak hava |
wa (warm air) abrev.
|
|
332 |
General |
sıcak ve soğuk (su) |
h and c (hot and cold) abrev.
|
|
333 |
General |
sıcak ve soğuk (su) |
h. & c. (hot and cold) abrev.
|
|
Phrasals |
|
334 |
Phrasals |
belli bir şekilde (sıcak, soğuk vb) karşılamak |
greet with v.
|
|
335 |
Phrasals |
sıcak bakmak |
lean towards v.
|
|
336 |
Phrasals |
birine/bir şeye sıcak bakmak |
incline toward someone or something v.
|
|
337 |
Phrasals |
birine çok cana yakın/sıcak davranmak |
buddy up to someone v.
|
|
338 |
Phrasals |
sıcak yaklaşmak |
cotton up v.
|
|
339 |
Phrasals |
sıcak olmak |
heat up v.
|
|
340 |
Phrasals |
'-e sıcak bakmak |
incline toward v.
|
|
341 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) olumlu/sıcak bakmak |
lean toward (someone or something) v.
|
|
342 |
Phrasals |
yapmaya olumlu/sıcak bakmak |
lean toward doing v.
|
|
Phrases |
|
343 |
Phrases |
yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı |
dry and hot in summers warm and rainy in winters n.
|
|
344 |
Phrases |
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı |
dry and hot in summers cold and snowy in winters n.
|
|
345 |
Phrases |
(sıcak camı) üfleme borusundan düşürmek |
crack off v.
|
|
346 |
Phrases |
(bir şeyin) en sıcak zamanında |
in the heat of (something) expr.
|
|
Proverb |
|
347 |
Proverb |
mart soğuk başlar ama sıcak biter |
march comes in like a lion and goes out like a lamb
|
|
348 |
Proverb |
eli soğuk olanın kalbi sıcak olur |
cold hands warm heart
|
|
349 |
Proverb |
mart soğuk başlar ama sıcak biter |
in like a lion, out like a lamb
|
|
Colloquial |
|
350 |
Colloquial |
hamam gibi sıcak yer |
turkish bath n.
|
|
351 |
Colloquial |
sıcak ev ortamı |
cosy home environment n.
|
|
352 |
Colloquial |
sıcak ev ortamı |
cozy home atmosphere n.
|
|
353 |
Colloquial |
sıcak ev ortamı |
cozy home environment n.
|
|
354 |
Colloquial |
sıcak ev ortamı |
warm home environment n.
|
|
355 |
Colloquial |
sıcak karşılama |
cordial welcome n.
|
|
356 |
Colloquial |
yazın en sıcak günleri |
dog days of summer n.
|
|
357 |
Colloquial |
çok sıcak/güneşli bir gün |
sizzler n.
|
|
358 |
Colloquial |
kavurucu sıcak |
scorching hot n.
|
|
359 |
Colloquial |
yakıcı sıcak |
scorching hot n.
|
|
360 |
Colloquial |
aşırı sıcak |
scorching hot n.
|
|
361 |
Colloquial |
düşünebileceğinden daha (sıcak, hızlı) olmak |
be as (something) as all get-out v.
|
|
362 |
Colloquial |
inanamayacağın kadar (sıcak, hızlı) olmak |
be as (something) as all get-out v.
|
|
363 |
Colloquial |
son derece (sıcak, hızlı) olmak |
be as (something) as all get-out v.
|
|
364 |
Colloquial |
yapmaya sıcak bakmamak/isteksiz olmak |
be ill-disposed to doing v.
|
|
365 |
Colloquial |
daha sıcak ve samimi göstermek |
cozy v.
|
|
366 |
Colloquial |
çok sıcak olmak |
sizzle v.
|
|
367 |
Colloquial |
çok sıcak |
piping hot adj.
|
|
368 |
Colloquial |
-e sıcak bakmayan |
down on adj.
|
|
369 |
Colloquial |
birine/bir şeye sıcak bakmayan |
down on someone or something adj.
|
|
370 |
Colloquial |
bugün hava çok sıcak |
today it is very hot expr.
|
|
371 |
Colloquial |
bugün çok sıcak |
today it is very hot expr.
|
|
372 |
Colloquial |
sıcak haber |
this just in expr.
|
|
373 |
Colloquial |
çok sıcak değil mi? |
hot enough for you? exclam.
|
|
374 |
Colloquial |
yeterince sıcak mı? |
hot enough for you? exclam.
|
|
375 |
Colloquial |
yeterince sıcak değil mi? |
hot enough for you? exclam.
|
|
Idioms |
|
376 |
Idioms |
güneş kadar sıcak |
as hot as the sun n.
|
|
377 |
Idioms |
yazın en sıcak günleri |
the dog days n.
|
|
378 |
Idioms |
sıcak karşılama |
welcoming mat n.
|
|
379 |
Idioms |
ne çok sıcak ne çok soğuk |
(one's) comfort zone n.
|
|
380 |
Idioms |
sıcak hat |
a hot line (to somebody) n.
|
|
381 |
Idioms |
genellikle 3 temmuzla 11 ağustos arasında yaşanan yazın en sıcak akşamüstü |
dog day afternoon n.
|
|
382 |
Idioms |
yazın en sıcak akşamüstü |
dog day afternoon n.
|
|
383 |
Idioms |
sıcak yaklaşmak |
human touch n.
|
|
384 |
Idioms |
sıcak ilgi |
tender love and care n.
|
|
385 |
Idioms |
sıcak kalp |
warm heart n.
|
|
386 |
Idioms |
eli sıcak olmak |
have a hot hand v.
|
|
387 |
Idioms |
bir şeyi yapmaya sıcak bakmamak/isteksiz olmak |
ill-disposed to doing something v.
|
|
388 |
Idioms |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
welcome somebody with open arms v.
|
|
389 |
Idioms |
bir şeye [pek] sıcak bakmamak/yaklaşmamak |
not take kindly to something v.
|
|
390 |
Idioms |
birini sıcak karşılamak |
give someone the glad hand v.
|
|
391 |
Idioms |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet with open arms v.
|
|
392 |
Idioms |
bir şeyi sıcak karşılamamak |
not take kindly to something v.
|
|
393 |
Idioms |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet somebody with open arms v.
|
|
394 |
Idioms |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak davranmak |
be as nice as pie v.
|
|
395 |
Idioms |
sıcak davranmak |
be all sweetness and light v.
|
|
396 |
Idioms |
sıcak karşılamak |
give the glad hand v.
|
|
397 |
Idioms |
sıcak bakmak |
open up to something v.
|
|
398 |
Idioms |
(birisiyle) sıcak bir ilişki kurmak |
cut ice with (someone) v.
|
|
399 |
Idioms |
sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for one) v.
|
|
400 |
Idioms |
sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for somebody) v.
|
|
401 |
Idioms |
sıcak karşılamak |
put out the welcome mat (for somebody) v.
|
|
402 |
Idioms |
sıcak karşılamak |
roll out the welcome mat (for somebody) v.
|
|
403 |
Idioms |
elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak |
be spoon-fed v.
|
|
404 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
405 |
Idioms |
birine/bir şeye sıcak bakmak |
look kindly on somebody/something v.
|
|
406 |
Idioms |
birine/bir şeye sıcak bakmak |
look kindly upon somebody/something v.
|
|
407 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
408 |
Idioms |
sıcak davranmakla soğuk davranmak arasında gidip gelmek |
be hot and cold v.
|
|
409 |
Idioms |
(birinin) elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak |
give (one) an easy ride v.
|
|
410 |
Idioms |
(yapmacık/göstermelik şekilde) sıcak karşılanmak |
get the glad hand v.
|
|
411 |
Idioms |
(birini) sıcak karşılamak |
give (one) the glad hand v.
|
|
412 |
Idioms |
birine kibar/sıcak davranmak |
give someone the time of day v.
|
|
413 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet (someone or something) with open arms v.
|
|
414 |
Idioms |
(birini) sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for somebody) [us] v.
|
|
415 |
Idioms |
(birini) sıcak karşılamak |
put out the welcome mat (for somebody) [us] v.
|
|
416 |
Idioms |
(birini) sıcak karşılamak |
roll out the welcome mat (for somebody) [us] v.
|
|
417 |
Idioms |
birini/bir şeyi sıcak karşılamamak |
not take kindly to somebody/something v.
|
|
418 |
Idioms |
birine/bir şeye sıcak bakmamak/yaklaşmamak |
not take kindly to somebody/something v.
|
|
419 |
Idioms |
(bir şeyi) sıcak karşılamak |
receive (something) with open arms v.
|
|
420 |
Idioms |
sıcak bakmak |
take kindly to v.
|
|
421 |
Idioms |
çok sıcak (yemek) |
piping hot adj.
|
|
422 |
Idioms |
çok sıcak |
hotter than a two-dollar pistol adj.
|
|
423 |
Idioms |
el değmeyecek kadar sıcak |
hotter than a two-dollar pistol adj.
|
|
424 |
Idioms |
el yakacak kadar sıcak |
hotter than a two-dollar pistol adj.
|
|
425 |
Idioms |
çok sıcak |
hot as fire adj.
|
|
426 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
hot as fire adj.
|
|
427 |
Idioms |
çok sıcak |
hot as hell adj.
|
|
428 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
hot as hell adj.
|
|
429 |
Idioms |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak |
nice as pie adj.
|
|
430 |
Idioms |
sıcak ve rahat |
warm as toast adj.
|
|
431 |
Idioms |
aşırı sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
432 |
Idioms |
bağrında (ailesinin vb) sıcak kollarında |
in the bosom of somebody expr.
|
|
433 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
as hot as blazes expr.
|
|
434 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
as hot as blazes expr.
|
|
435 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
hot as blazes expr.
|
|
436 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
hot as blazes expr.
|
|
437 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
as hot as hades expr.
|
|
438 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
as hot as hades expr.
|
|
439 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
hot as hades expr.
|
|
440 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
hot as hades expr.
|
|
441 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
hot as highway blacktop expr.
|
|
442 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
hot as highway blacktop expr.
|
|
443 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
444 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
445 |
Idioms |
çok ama çok sıcak |
boiling hot expr.
|
|
446 |
Idioms |
çok sıcak |
like the black hole of calcutta expr.
|
|
447 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
as hot as hell expr.
|
|
448 |
Idioms |
cehennem kadar sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
449 |
Idioms |
çok sıcak |
as hot as fire expr.
|
|
450 |
Idioms |
çok sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
451 |
Idioms |
çok sıcak |
as hot as hell expr.
|
|
452 |
Idioms |
cehennem gibi sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
453 |
Idioms |
olabildiğince/son derece sıcak |
as hot as all get out expr.
|
|
454 |
Idioms |
kavurucu sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
455 |
Idioms |
yakıcı sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
456 |
Idioms |
bir sıcak bir soğuk |
hot and cold expr.
|
|
457 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) sıcak, güvenli, rahat kollarında |
in the bosom of (someone or something) expr.
|
|
458 |
Idioms |
bir şeyin sıcak, güvenli, rahat kollarında |
in the bosom of something expr.
|
|
459 |
Idioms |
'-in en sıcak zamanında/anında |
in the heat of expr.
|
|
Speaking |
|
460 |
Speaking |
kendini sıcak tut |
stay warm interj.
|
|
461 |
Speaking |
bugün hava sıcak |
it is hot today expr.
|
|
462 |
Speaking |
burası sıcak |
it is hot here expr.
|
|
463 |
Speaking |
burası güneşli ve sıcak |
it's sunny and hot here expr.
|
|
464 |
Speaking |
burada hava çok sıcak |
it's so hot here expr.
|
|
465 |
Speaking |
burada hava çok sıcak |
it's very hot here expr.
|
|
466 |
Speaking |
burası çok sıcak pencereyi açar mısın? |
it's too hot in here can you open the window? expr.
|
|
467 |
Speaking |
bugün hava sıcak değil |
it's not hot today expr.
|
|
468 |
Speaking |
burası her zaman böyle sıcak mı olur? |
is it always this hot in here? expr.
|
|
469 |
Speaking |
burası her zaman böyle sıcak mıdır? |
is it always this hot in here? expr.
|
|
470 |
Speaking |
dışarısı çok sıcak |
it's very hot outside expr.
|
|
471 |
Speaking |
çok sıcak bir gündü |
it was a very hot day expr.
|
|
472 |
Speaking |
çok sıcak bir öğleden sonraydı |
it was a very hot afternoon expr.
|
|
473 |
Speaking |
dışarısı çok sıcak |
it's so hot outside expr.
|
|
474 |
Speaking |
hep bu kadar sıcak mıdır burası? |
is it always this hot here? expr.
|
|
475 |
Speaking |
hep bu kadar sıcak mı burası? |
is it always this hot here? expr.
|
|
476 |
Speaking |
hava çok sıcak |
the weather is too hot expr.
|
|
477 |
Speaking |
hava sıcak mı? |
is the weather hot? expr.
|
|
478 |
Speaking |
odan çok sıcak |
your room is very hot expr.
|
|
479 |
Speaking |
sıcak karşılaman için teşekkür ederim |
thanks for your warm welcome expr.
|
|
480 |
Speaking |
sıcak tut |
stay warm expr.
|
|
481 |
Speaking |
vücudunu sıcak tutmalısın |
you have to keep your body warm expr.
|
|
482 |
Speaking |
vücudunu sıcak tutmalısın |
you should keep your body warm expr.
|
|
483 |
Speaking |
vücudunuzu sıcak tutun |
keep your body warm expr.
|
|
484 |
Speaking |
vücudunu sıcak tut |
keep your body warm expr.
|
|
485 |
Speaking |
vücudunuzu sıcak tutunuz |
keep your body warm expr.
|
|
486 |
Speaking |
çok sıcak değil mi? |
(is it) hot enough for you? expr.
|
|
487 |
Speaking |
yeterince sıcak mı? |
(is it) hot enough for you? expr.
|
|
488 |
Speaking |
yeterince sıcak değil mi? |
(is it) hot enough for you? expr.
|
|
489 |
Speaking |
boğazını sıcak tut |
keep your throat warm expr.
|
|
Trade/Economic |
|
490 |
Trade/Economic |
sıcak çalışma izni |
hot work permit n.
|
|
491 |
Trade/Economic |
sıcak masa |
hot desk n.
|
|
492 |
Trade/Economic |
sıcak sermaye |
capital inflow n.
|
|
493 |
Trade/Economic |
sıcak para akışı |
hot money flow n.
|
|
494 |
Trade/Economic |
sıcak çalışma müsaadesi |
hot work permit n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
sıcak para |
hot money n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
sıcak yiyecek ve içecek satan seyyar minibüs |
pie cart [new zealand] n.
|
|
Law |
|
497 |
Law |
sıcak takip |
hot pursuit n.
|
|
Politics |
|
498 |
Politics |
rusların sıcak denizlere inme hayali |
russian/soviet desire to gain access to the warm waters n.
|
|
499 |
Politics |
sıcak çatışma |
hot conflict n.
|
|
500 |
Politics |
sıcak takip |
hot pursuit n.
|
|