yaşamak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

yaşamak



Sens de "yaşamak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 28 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yaşamak live v.
General
yaşamak populate v.
yaşamak exist v.
yaşamak live through v.
yaşamak taste v.
yaşamak subsist v.
yaşamak breathe v.
yaşamak inhabit v.
yaşamak experience v.
yaşamak dwell v.
yaşamak come through v.
yaşamak live v.
yaşamak go through v.
yaşamak enjoy v.
yaşamak habit [obsolete] v.
yaşamak win [dialect] [uk] v.
yaşamak harbor v.
yaşamak breathe v.
yaşamak move v.
yaşamak inhabitate [obsolete] v.
yaşamak witness v.
Idioms
yaşamak draw breath v.
yaşamak make it v.
Technical
yaşamak live v.
Archaic
yaşamak bide [dialect] v.
yaşamak won v.
yaşamak liveth v.
yaşamak sit v.

Sens de "yaşamak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
yaşamak için amaç reason to live n.
(italya'da) eskiden şehirlerde yahudilerin yaşamak zorunda oldukları kesim ghetto n.
başka ülkede yaşamak için ülkeyi terk eden kimse outgoer n.
başka yerde yaşamak için kendi yerinden göç etme outmigration n.
başka yerde yaşamak için kendi yerinden göç etme out-migration n.
hayatını yaşamak live freely v.
acısını yaşamak suffer for v.
yalnız yaşamak lead a solitary life v.
bekar yaşamak live a single life v.
acı yaşamak suffer (physically or mentally) v.
yoksulluk içinde yaşamak live in want v.
daha uzun yaşamak survive v.
yoksulluk içinde yaşamak be in straitened circumstances v.
ağır hasta son günlerini yaşamak sink fast v.
uzun yaşamak (birinden) survive v.
mutlu bir şekilde yaşamak tick along v.
yaşamak (bir çağın belirli bir dönemini) span v.
namusuyla yaşamak live an upright life v.
elden ağıza yaşamak live from hand to mouth v.
basit yaşamak rusticate v.
bir alanda ilk deneyimini yaşamak cut one's teeth in something v.
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek come to stay v.
sorumsuzca yaşamak freewheel v.
eksikliğini yaşamak feel the deficiency of v.
kabin veya kamarada yaşamak cabin v.
sorun yaşamak have difficulty v.
ikilem yaşamak seesaw v.
çiftlikte yaşamak ranch v.
birlikte yaşamak live together v.
anı yaşamak live the moment v.
tembelce yaşamak drone v.
yaşamak (bir zamanı/olayı) live through v.
zevk ve sefa içinde yaşamak regale v.
sağlıklı yaşamak live a healthy life v.
ikiyüzlü bir hayat yaşamak live a double life v.
varlık içinde yaşamak live a life of luxury v.
krallar gibi yaşamak live like fighting cocks v.
hızlı yaşamak live fast v.
ile yaşamak subsist v.
nikahsız yaşamak cohabit v.
çingene gibi yaşamak gipsy v.
gecekondu mahallesinde yaşamak slum v.
bey gibi yaşamak live the life of riley v.
deneyim yaşamak experience v.
mutlu bir şekilde yaşamak tick v.
efendi gibi yaşamak live like a gentleman v.
göçebe hayatı yaşamak live out of suitcases v.
birlikte yaşamak cohabit v.
gayesiz yaşamak drift v.
birlikte yaşamak shack up v.
bizzat yaşamak experience v.
aç biilaç yaşamak beg one's bread v.
mahrumiyet içinde yaşamak lead a life of a privation v.
haklı gururunu yaşamak feel right proud of v.
acıyı yaşamak go through a sorrow v.
hızlı yaşamak lead a fast life v.
mahrumiyet içinde yaşamak rough it v.
bolluk içinde yaşamak luxuriate v.
köyde yaşamak rusticate v.
kont gibi yaşamak live in luxury v.
pislik içinde yaşamak pig v.
lüks içinde yaşamak luxuriate v.
bolluk içinde yaşamak live in opulence v.
beraber yaşamak cohabit v.
yaşamak (hayat) live v.
yalnız yaşamak live alone v.
acıyı yaşamak go through pain v.
ot gibi yaşamak vegetate v.
ayrı yaşamak separate v.
kendi dünyasında yaşamak live in a world of one's own v.
nikahsız olarak beraber yaşamak live in sin v.
lüks içinde yaşamak lead a life of luxury v.
karı koca gibi yaşamak cohabit v.
sorun yaşamak have problem v.
ahlaklı bir şekilde yaşamak go straight v.
bolluk içinde yaşamak go the pace v.
sonuna kadar yaşamak live out v.
daha uzun yaşamak outlast v.
ile birlikte yaşamak live with v.
tasasız bir hayat yaşamak lead a carefree life v.
daha uzun yaşamak outlive v.
anılarla yaşamak live with memories v.
kendi aleminde yaşamak live in one's own world v.
bir süre için ilkel şartlar içinde yaşamak rough it v.
keyfini yaşamak enjoy v.
lüks yaşamak luxuriate v.
eksikliğini yaşamak have the deficiency of v.
kendi dünyasında yaşamak be in a world of one's own v.
kaplumbağa gibi yaşamak live out of suitcases v.
zorluk yaşamak have difficulty v.
bir yerde sürekli kalmadan yaşamak drift v.
birlikte yaşamak shack up with together v.
birlikte yaşamak shack up with someone together v.
göçebe ve ilkel yaşamak horde v.
bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak have difficulty in doing something v.
bir şeyi yapmada zorluk yaşamak have difficulty in v.
ülke dışında yaşamak live outside the country v.
bohem hayatı yaşamak live a bohemian lifestyle v.
gizli bir beraberlik (aşk ilişkisi) yaşamak be having a secret love affair v.
değişiklik yaşamak experience a change v.
değişim yaşamak have a change v.
devrim yaşamak see a revolution v.
değişiklik yaşamak have a change v.
de yaşamak abide in v.
dönüşüm yaşamak have a transformation v.
düşüş yaşamak decrease v.
düşüş yaşamak be on the decline v.
düşüş yaşamak fall v.
reenkarnasyon yaşamak incarnate again v.
güvenli biçimde yaşamak live in safety v.
güven içinde yaşamak live in safety v.
güvenle yaşamak live in safety v.
hayatını doyasıya yaşamak enjoy one's life to the full v.
hayatını doyasıya yaşamak live one's life to the full v.
aynı çatı altında yaşamak live under the same roof v.
zorluk yaşamak have a difficulty v.
güçlük yaşamak have a difficulty v.
baskı yaşamak face oppression v.
problem yaşamak have a problem v.
macera yaşamak have an adventure v.
macera yaşamak embark on an adventure v.
sorun yaşamak have a trouble v.
problem yaşamak be beset with a problem v.
öldürülme korkusuyla yaşamak live in fear for one's life v.
ölüm korkusuyla yaşamak live in fear for one's life v.
baskı yaşamak suffer oppression v.
parazit gibi yaşamak leech off of someone v.
gururunu yaşamak experience the pride of v.
gururunu yaşamak take pride in v.
gururunu yaşamak pride oneself on v.
azalma yaşamak decrease v.
acılar yaşamak be stricken with griefs v.
acılar yaşamak be overcome with griefs v.
aşk yaşamak have love v.
aşk yaşamak be in love v.
tehlike yaşamak be exposed to a danger v.
problem yaşamak be faced with a problem v.
tehlike yaşamak face a danger v.
zor şartlar altında yaşamak live in hard conditions v.
problem yaşamak have problem v.
problem yaşamak confront a problem v.
problem yaşamak be dogged by a problem v.
problem yaşamak be fraught with a problem v.
aynı evde hep beraber yaşamak cohabitate v.
bir yalanı yaşamak live a lie v.
lüks içinde yaşamak live a life of luxury v.
daha iyi şartlarda yaşamak live in better conditions v.
hayat yaşamak live life v.
şehirde yaşamak live in a city v.
çelişki yaşamak contradict v.
çelişki yaşamak be in a dilemma v.
çelişki yaşamak have dilemma v.
çelişki yaşamak be faced with dilemma v.
çelişki yaşamak face dilemma v.
çelişki yaşamak confront dilemma v.
bolluk içerisinde yaşamak ride the gravy train v.
bolluk içinde yaşamak ride the gravy train v.
kral gibi yaşamak live like a king v.
krallar gibi yaşamak live like the kings v.
kriz yaşamak have crisis v.
kriz yaşamak be faced with a crisis v.
kriz yaşamak face crisis v.
kriz yaşamak experience a crisis v.
sorun yaşamak get into trouble v.
kararsızlık yaşamak be in a quandary v.
hayal kırıklığı yaşamak have a disappointment v.
hayal kırıklığı yaşamak experience disappointment v.
yaşamak (içinde) inhabit v.
düşüş yaşamak drop off v.
düşme yaşamak drop off v.
parasıyla yaşamak live off v.
çok boyutlu yaşamak have a multi-dimensional life v.
-den daha uzun yaşamak outlive v.
ile yaşamak live by v.
çılgınca yaşamak be on the wild side v.
hareketli günler yaşamak have lively times v.
aksilik yaşamak have a hitch v.
metres hayatı yaşamak have an adulterous relationship with v.
dost hayatı yaşamak have an adulterous relationship with v.
kanun benim diyerek yaşamak be a law unto oneself v.
cinsellik yaşamak have a sexual intercourse v.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak live in a city with no coast v.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak live in an inland city v.
sıkıntı yaşamak have trouble v.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak live in a landlocked city v.
sıkıntı yaşamak have difficulty v.
sıkıntı yaşamak experience difficulty v.
kendi olanaklarının dahilinde yaşamak live within one's limits v.
bir dizi tek gecelik aşk yaşamak run through a series of one-night stands v.
mütevazı bir hayat yaşamak live a modest life v.
mütevazı bir hayat yaşamak lead a modest life v.
günü gününe yaşamak live from day to day v.
yarınını düşünmeden yaşamak live from day to day v.
bir yerde yaşamak dwell v.
aileyle yaşamak live with family v.
aile ile yaşamak live with parents v.
aile ile yaşamak live with family v.
aileyle yaşamak live with parents v.
anne babasıyla yaşamak live with parents v.
sevinç yaşamak feel joyful over v.
sevinç yaşamak feel joyful about v.
sevincini yaşamak feel joyful about v.
sevincini yaşamak feel joyful over v.
dolu dolu yaşamak live life to the fullest v.
mütevazı bir hayat yaşamak live a humble life v.
dolu dolu yaşamak live life fully v.
reformlara uygun bir şekilde yaşamak live up to reforms v.
yoğun bir çalışma günü yaşamak do a hard day's work v.
galibiyetin coşkusunu yaşamak celebrate the moment of victory v.
umutsuz biçimde yaşamak live hopelessly v.
kimselere muhtaç olmadan yaşamak live self-sufficiently v.
haklı gururunu yaşamak take justified pride of v.
haklı gururunu yaşamak have justified pride of v.
uçlarda yaşamak live life in the fast lane v.
sürgünde yaşamak live in exile v.
hızlı yaşamak live life in the fast lane v.
hayatı uçlarda yaşamak live on the edge v.
uçlarda yaşamak live on the edge v.
hayatı uçlarda yaşamak live life in the fast lane v.
gıdasını tarladan temin ederek yaşamak live off the land v.
ekonomik sorun yaşamak have a financial problem v.
daha fazla yaşamak outlast v.
daha fazla yaşamak outlive v.
güven sorunu yaşamak have confidence issues v.
güven sorunu yaşamak have trust issues v.
bir amaç uğruna yaşamak live to do something v.
hastalık yaşamak suffer from a disease v.
hastalık yaşamak have a disease v.
hastalık yaşamak suffer from an illness v.
hastalık yaşamak have an illness v.
mutlu yaşamak live happily v.
mutlu yaşamak live a happy life v.
kurallara göre yaşamak live by the rules v.
sıkıntı/sorun yaşamak go through a trouble v.
kanatları altında yaşamak live under the wings of v.
köle gibi yaşamak live as a slave v.
ekonomik güçlük yaşamak have financial difficulties v.
ekonomik güçlük yaşamak have economic difficulties v.
mali kriz yaşamak have a financial crisis v.
yurtdışında yaşamak live abroad v.
memleket dışında yaşamak live abroad v.
ülke dışında yaşamak live abroad v.
sinirsel çöküntü yaşamak break up v.
sinirsel çöküntü yaşamak collapse v.
sinirsel çöküntü yaşamak crack v.
sinirsel çöküntü yaşamak crack up v.
sinirsel çöküntü yaşamak crock up v.
ayrı yaşamak live separated from v.
birlikte yaşamak cohabit with someone v.
parazit gibi yaşamak live like a parasite v.
bir şeyi tekrar yaşamak relive v.
şehir merkezinde yaşamak live downtown v.
yeniden yaşamak relive v.
ormanda yaşamak live in the woods v.
-e uygun yaşamak live up to v.
çocukluğunu yaşamak enjoy one's childhood v.
gençliğini yaşamak live one's youth v.
çocukluğunu yaşamak live one's childhood v.
aksilik yaşamak have a misfortune v.
ahenk içinde yaşamak live in harmony v.
silahların gölgesinde yaşamak live in the shadow of guns v.
silahların gölgesinde yaşamak live under the shadow of guns v.
lüks içinde yaşamak live in luxury v.
güvenlik sorunları yaşamak have security problems v.
hayatı dolu dolu yaşamak live life to the fullest v.
kira ödemeden/vermeden yaşamak live rent-free v.
anı yaşamak be in the moment v.
(bir deneyimi vb) tekrar yaşamak relive v.
okulun bodrumunda yaşamak live in the basement of the school v.
karısından ayrı yaşamak live apart from his wife v.
eşinden ayrı yaşamak live separated from his wife v.
eşinden ayrı yaşamak live apart from his wife v.
kocasından ayrı yaşamak live separated from her husband v.
kocasından ayrı yaşamak live apart from her husband v.
eşinden ayrı yaşamak live separated from her husband v.
eşinden ayrı yaşamak live apart from her husband v.
karısından ayrı yaşamak live separated from his wife v.
çocukları için yaşamak live for one's children v.
bir köyde yaşamak live in a village v.
iflas tehdidi altında yaşamak live under the threat of bankruptcy v.
bir hukuk bürosunun altında/alt katında yaşamak/oturmak live under a law office v.
altmış sekiz yaşına kadar yaşamak live to the age of sixty-eight v.
altında/alt katında yaşamak/oturmak live under something v.
kız kardeşiyle beraber yaşamak/oturmak live together with one's sister v.
ablasıyla beraber yaşamak/oturmak live together with one's sister v.
kampüs dışında yaşamak live off campus v.
korku içinde yaşamak live in fear v.
deniz kenarında yaşamak live by the sea v.
kendisine tahsis edilen/verilen alan/bölge içerisinde/dahilinde yaşamak live within one's assigned area v.
birinden daha uzun/fazla yaşamak live longer than someone v.
pişmanlık yaşamak live to regret v.
birlikte/beraber uyum içinde yaşamak live together in harmony v.
bağımsız yaşamak live freely v.
bağımsız yaşamak live independently v.
toplumun sınırlarında/kıyısında yaşamak live on the margins of society v.
bir hemşireyle aşk yaşamak have an affair with a nurse v.
'nın sınırında yaşamak live on the border of v.
üçüncü dünya ülkesi şartlarında yaşamak live in third world conditions v.
patlama yaşamak be blown out v.
kenar mahallede yaşamak live in the slums v.
gecekondu mahallesinde yaşamak live in the slums v.
yabancı bir ülkede yaşamak live in a foreign country v.
uzun yaşamak live long v.
95 yaşına kadar yaşamak live to the age of 95 v.
çok yaşamak live long v.
göçebe hayatı yaşamak live the nomadic life v.
-e göre yaşamak live up to v.
tek başına yaşamak live by oneself v.
tek başına yaşamak live alone v.
bir anlaşmazlık yaşamak have a disagreement v.
barış içinde yaşamak live in peace v.
birliktelik yaşamak have an affair v.
birliktelik yaşamak be in a relationship v.
çifte hayat yaşamak live a double life v.
heyecan yaşamak get excited v.
tek gecelik ilişki yaşamak have a one-night stand v.
tek gecelik heyecan yaşamak have a one-night stand v.
tek gecelik aşk yaşamak have a one-night stand v.
vahşi doğada yaşamak live in the wild v.
geri geri gitmede sorun yaşamak have trouble in reverse v.
yüksek rakımda yaşamak live at high altitude v.
gecikme yaşamak have a delay v.
rahatlığını/güvenliğini yaşamak enjoy the confidence of v.
iç içe yaşamak live together v.
yaşamak için öldürmek kill to live v.
duygusal gelgitler yaşamak be on an emotional rollercoaster v.
aynı şehirde yaşamak live in the same town v.
ayrı evlerde yaşamak live in separate houses v.
uyku sorunu yaşamak have trouble sleeping v.
aydınlanma yaşamak have a revelation v.
aydınlanma yaşamak have a flash of insight v.
erdemli bir hayat yaşamak lead a life of virtue v.
günübirlik yaşamak live from day to day v.
(travma/hastalık) yaşamak get v.
küçük bir kulübede yaşamak cabin v.
suda yaşamak live in water v.
çöküntü yaşamak tailspin v.
(bitki/hayvan) (bir bölgede) bulunmak/yaşamak/yetişmek affect v.
ruh sağlığı ile ilgili problemler yaşamak struggle with mental health issues v.
kalp sorunu yaşamak suffer from heart trouble v.
kalp sorunu yaşamak suffer from heart trouble v.
hapishane hücresinde yaşamak cell v.
tekrar deneyim yaşamak reexperience v.
tekrar deneyim yaşamak re-experience v.
göçebe gibi yaşamak nomadise v.
göçebe gibi yaşamak nomadize v.
göçebelerle beraber yaşamak nomadize v.
göçebelerle beraber yaşamak nomadise v.
çadırda yaşamak tent v.
bir şey uğruna yaşamak live for something v.
nostalji yaşamak time-trip v.
maddi sıkıntı yaşamak be ill off v.
karavanda yaşamak trailer v.
büyük endişe/korku yaşamak trance [obsolete] v.
his kaybı yaşamak lose sensation v.
(geçmişi) telafi etmek için yaşamak unlive v.
(geçmişi) unutmak için yaşamak unlive v.
(geçmişi) geri almak için yaşamak unlive v.
yalnız yaşamak batch v.
avlanarak yaşamak live by hunting v.
(halüsinojen, mistik deneyim etkisiyle) yoğun haz yaşamak bliss v.
uyum içinde yaşamak harmonize v.
uyum içinde yaşamak harmonise v.
pervasızca yaşamak hell v.
hızlı ve ani bir kayıp yaşamak hemorrhage v.
bütçe dahilinde yaşamak budget v.
sürüde yaşamak horde v.
kalabalık içerisinde yaşamak horde v.
günahkar bir şekilde yaşamak mislive v.
aksilik yaşamak misluck [scotland] v.
şanssızlık yaşamak mistide [obsolete] v.
nostalji yaşamak retrospect v.
kulübede yaşamak hut v.
hayatı işleri kolaylaştırıp sorunları minimize ederek yaşamak lifehack v.
çalılıkta yaşamak bush (it) [australia] v.
ormanda yaşamak bushwhack v.
tavan arasında yaşamak loft v.
çatı katında yaşamak loft v.
isyankarca ve ölçüsüzce yaşamak gilravage [scotland] v.
mağarada yaşamak den v.
mağaradaymış gibi yaşamak den v.
inletecek kadar şiddetli acı yaşamak groan v.
çingene gibi yaşamak gypsy v.
toplu halde yaşamak hive v.
bir arada yaşamak hive v.
kovanda yaşamak hive v.
göçebe gibi yaşamak hobo v.
yalnız yaşamak lone wolf v.
yalnız kurt gibi yaşamak lone wolf v.
düzensiz yaşamak operate v.
(belirli şekilde) yaşamak operate v.
daha uzun yaşamak overbide [obsolete] v.
(birinden) daha uzun yaşamak overlive v.
aşırı hızlı yaşamak overlive v.
aşırı lüks içinde yaşamak overlive v.
bolluk içinde yaşamak roll (in) v.
tırnak çürümesi yaşamak rot v.
köyde yaşamak ruralize [us] v.
köyde yaşamak ruralise [uk] v.
birlikte yaşamak company [obsolete] v.
karı koca gibi yaşamak company [obsolete] v.
nikahsız yaşamak company [obsolete] v.
içinde yaşamak inexist v.
(parazit) içinde yaşamak infest v.
(parazit) üzerinde yaşamak infest v.
başkasının parasıyla yaşamak cosher [ireland] v.
(bir yerde) yaşamak cover v.
nem kaybı yaşamak parch v.
(iklimde, bölgede) yaşamak climate [obsolete] v.
birlikte yaşamak consubsist v.
ölçülü yaşamak contain [obsolete] v.
duygusal etkisini yaşamak feel v.
kozasında yaşamak cocoon v.
(bir yerde) yaşamak converse [obsolete] v.
dezavantaj yaşamak disadvantage v.
fikir ayrışmazlığı yaşamak divide v.
hızlı ve tutkulu yaşamak fever v.
paylaşımlı dairede yaşamak flat-share v.
(felsefi, sanatsal, bilimsel akımlar) en etkili olduğu dönemi yaşamak flourish v.
hayatını din, öğreti gibi nosyonlara göre yaşamak follow v.
ülkenin başka yerinde yaşamak için bulunduğu yeri terk etmek out-migrate v.
daha çok yaşamak outwear v.
kısa gelgit yaşamak prime v.
romantizm yaşamak romance v.
aşk ilişkisi yaşamak romance v.
gönül ilişkisi yaşamak romance v.
maddi zorluk yaşamak scuffle v.
duygusal şekilde yaşamak sensualize v.
nefsine düşkün yaşamak sensualize v.
duygusal şekilde yaşamak sensualise v.
nefsine düşkün yaşamak sensualise v.
gecekonduda yaşamak shanty v.
iç çalkantısı yaşamak simmer v.
amerikan yerlileri gibi yaşamak siwash v.
ilkel şartlarda yaşamak siwash v.
pasaklı yaşamak slattern v.
duygu seli yaşamak slobber v.
duygu patlaması yaşamak slobber v.
miskince yaşamak slumber v.
pasaklı bir halde yaşamak poke v.
parazit gibi yaşamak spunge v.
sülük gibi yaşamak spunge v.
pişmanlık yaşamak squirm v.
tekdüze yaşamak stagnate v.
monoton bir hayat yaşamak stagnate v.
aynı yerde yaşamak stall [obsolete] v.
lüks içinde yaşamak state [obsolete] v.
şatafat içinde yaşamak state [obsolete] v.
gösterişli yaşamak state [obsolete] v.
zorluk yaşamak stick v.
(bir yerde) yaşamak base v.
(din) kurallarına göre yaşamak practice v.
(din) kurallarına göre yaşamak practise v.
amaçsız yaşamak undirected adj.
Phrasals
büyük pişmanlık yaşamak kick oneself v.
biriyle beraber yaşamak live with v.
dindar bir şekilde yaşamak saint it v.
evden uzakta köle gibi yaşamak live out v.
kendini affettirecek şekilde yaşamak live down v.
(bir yerde) yaşamak hang out v.
hayal dünyasında yaşamak build castles in the sky v.
(biriyle ya da bir şeyle) bir arada yaşamak coexist with (someone or something) v.
uyumlu bir şekilde bir arada yaşamak coexist with (someone or something) v.
biriyle ya da bir şeyle bir arada yaşamak coexist with someone or something v.
uyumlu bir şekilde bir arada yaşamak coexist with someone or something v.
geçici olarak (bir yerde) kalmak veya yaşamak camp out v.
kısa bir süreliğine (bir yerde) kalmak veya yaşamak camp out v.
göçebe gibi yaşamak kick around v.
göçebe gibi yaşamak kick about v.
aralarında yaşamak live among v.
asalak gibi yaşamak batten on v.
asalak gibi yaşamak batten upon v.
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak stay on after something v.
beraber yaşamak cohabit with someone v.
beraber yaşamak live together v.
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak linger on after something v.
çadırda yaşamak camp out v.
hiçbir şeye aldırış etmeksizin yaşamak let oneself go v.
ile yaşamak live with something v.
serserice yaşamak hell around v.
(bir şeyin/bakkal vs) üst katında/üzerinde yaşamak live over something v.
(bir şeyin/bakkal vs) üst katında/üzerinde yaşamak live above something v.
-e için yaşamak live for v.
-de yaşamak dwell upon something v.
(çalıştığı yerde) oturmak/yaşamak live in v.
yolunu yaşamak worry through v.
yolunu yaşamak worry along v.
(geçmişe dönüp) bir şeyi yeniden yaşamak live something over v.
(bir olay/sorun/süreç) yaşamak go through v.
kötü bir süreç yaşamak go through v.
ani/ciddi düşüş yaşamak plummet (down) to (something or some place) v.
ani/ciddi düşüş yaşamak plummet to something v.
duygusal değişiklik yaşamak fall in v.
duygusal çöküş yaşamak fall in v.
duygusal değişiklik yaşamak fall into v.
duygusal çöküş yaşamak fall into v.
(bir şey/dönem) yaşamak fall upon (someone or something) v.
(bir şey/dönem) yaşamak fall on (someone or something) v.
(kötü bir durum) yaşamak fall on v.
(kötü bir durum) yaşamak fall upon v.