|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
yakınında bulunduğu şehre bağımlı yerleşim yeri |
satellite town n.
|
|
2 |
General |
yakınında bekle |
stick around n.
|
|
3 |
General |
göl yakınında çalışan ya da yaşayan insan |
laker n.
|
|
4 |
General |
orta noktada veya orta noktanın yakınında olan şey |
mean n.
|
|
5 |
General |
yakınında olmak |
cling v.
|
|
|
6 |
General |
çok yakınında olmak |
be hard by v.
|
|
7 |
General |
sunak veya türbe yakınında tütsü yakmak |
thurify v.
|
|
8 |
General |
yakınında olmak |
jostle v.
|
|
9 |
General |
bir yerin yakınında beklemek |
loiter v.
|
|
10 |
General |
(tilki avında) av köpeklerinin yakınında gitmek |
override v.
|
|
11 |
General |
sahilde ya da sahil yakınında bulunan |
littoral adj.
|
|
12 |
General |
zenitte veya yakınında konumlanan |
zenithal adj.
|
|
13 |
General |
çitlerin yakınında doğmuş |
hedge adj.
|
|
14 |
General |
çitlerin yakınında yaşayan |
hedge adj.
|
|
15 |
General |
(evin) çok yakınında olan |
inby [scotland] adj.
|
|
16 |
General |
(evin) çok yakınında olan |
inbye [scotland] adj.
|
|
17 |
General |
göz irisinin yakınında bulunan |
iritic adj.
|
|
18 |
General |
yakınında olan |
satellite adj.
|
|
19 |
General |
yakınında olan |
satellitic adj.
|
|
20 |
General |
zirvenin yakınında yer alan |
supernal adj.
|
|
21 |
General |
in yakınında vasıtasıyla |
at the hands of adv.
|
|
22 |
General |
dünyanın kutuplarından biri etrafında veya yakınında |
circumpolar adv.
|
|
23 |
General |
hemen yakınında |
at one's foot adv.
|
|
24 |
General |
limanın yakınında |
harborside adv.
|
|
25 |
General |
sahil yakınında |
on shore adv.
|
|
26 |
General |
distal bölümün yakınında |
distal adv.
|
|
27 |
General |
distal ucun yakınında |
distal adv.
|
|
28 |
General |
bir yerin yakınında |
whereabout conj.
|
|
29 |
General |
hangi yerin yakınında |
whereabouts conj.
|
|
30 |
General |
araba … numaralı çıkışın yakınında |
the car is near exit number ... expr.
|
|
31 |
General |
araba … numaralı kavşağın yakınında |
the car is near junction number ... expr.
|
|
Phrasals |
|
32 |
Phrasals |
(birinin) yanında/yakınında/çevresinde olmak |
have someone about v.
|
|
33 |
Phrasals |
(bir şeyi) yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak |
have something about v.
|
|
34 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi) yakınında tutmak |
have (someone or something) about v.
|
|
35 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi) yakınında tutmak |
have (someone or something) around v.
|
|
36 |
Phrasals |
birşeyi yanında/yakınında bulundurmak |
keep something around v.
|
|
37 |
Phrasals |
birşeyi yanında/yakınında bulundurmak |
keep something about v.
|
|
38 |
Phrasals |
(arabayla) bir şeyin yakınında durmak |
pull up to something v.
|
|
39 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yakınında |
close by (somebody/something) v.
|
|
40 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanında/yakınında bir araya gelmek |
converge upon (someone or something) v.
|
|
41 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yakınında toplanmak |
converge upon (someone or something) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanında/yakınında bir araya gelmek |
converge on (someone or something) v.
|
|
43 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yakınında toplanmak |
converge on (someone or something) v.
|
|
44 |
Phrasals |
yanında/yakınında/çevresinde olmak |
have about v.
|
|
45 |
Phrasals |
yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak |
have about v.
|
|
|
46 |
Phrasals |
yakınında tutmak |
have about v.
|
|
47 |
Phrasals |
yanında/yakınında bulundurmak |
keep around v.
|
|
48 |
Phrasals |
yanında/yakınında tutmak |
keep around v.
|
|
49 |
Phrasals |
yanında/yakınında tutmak |
keep by v.
|
|
Phrases |
|
50 |
Phrases |
çok yakınında |
if it was a snake, it would've bit you expr.
|
|
Colloquial |
|
51 |
Colloquial |
(birinin bir şeyinin) aşırı yakınında durmak |
get (all) up in (one's) (something) v.
|
|
Idioms |
|
52 |
Idioms |
birisinin yakınında olması |
sheer proximity n.
|
|
53 |
Idioms |
kale çizgisi üzerinde ya da yakınında topa vurmak |
clear (one's) lines v.
|
|
54 |
Idioms |
sıralamada (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak |
nip on (someone's or something's) heels v.
|
|
55 |
Idioms |
sıralamada, puanlamada, beceride (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak |
nip on (someone's or something's) toes v.
|
|
56 |
Idioms |
(birinin) burnunun dibinde/aşırı yakınında durmak |
get (all) up in (one's) face v.
|
|
57 |
Idioms |
yakınında/yakında bulundurmak |
have at fingertips v.
|
|
58 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) yakınında/yanında bulundurmak/tutmak |
keep (someone or something) about v.
|
|
59 |
Idioms |
çok yakınında |
at (one's) door adv.
|
|
60 |
Idioms |
çok yakınında |
at (one's) doorstep adv.
|
|
61 |
Idioms |
çok yakınında |
if it was a snake it woulda bit you expr.
|
|
62 |
Idioms |
çok yakınında |
under someone's nose expr.
|
|
63 |
Idioms |
in yakınında |
within reach of expr.
|
|
64 |
Idioms |
çok yakınında |
on your doorstep expr.
|
|
65 |
Idioms |
çok yakınında |
on the doorstep expr.
|
|
66 |
Idioms |
-in çok yakınında |
in/under the shadow of expr.
|
|
67 |
Idioms |
(birinin) yakınında |
at (one's) fingertips expr.
|
|
68 |
Idioms |
birinin çok yakınında |
at one's door expr.
|
|
69 |
Idioms |
birinin yakınında |
at someone's elbow expr.
|
|
70 |
Idioms |
(birinin kendi) çevresinde/yakınında |
in (one's) (own) back yard expr.
|
|
71 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok yakınında |
in spitting distance (of someone or something) expr.
|
|
72 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok yakınında |
in striking distance (of someone or something) expr.
|
|
73 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok yakınına/yakınında |
on top of (someone or something) expr.
|
|
74 |
Idioms |
çok yakınında |
under nose expr.
|
|
75 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok yakınında |
within a stone's throw (of someone or something) expr.
|
|
76 |
Idioms |
(bir şeyin) yakınında |
within cooee of (something) [australia/new zealand] expr.
|
|
77 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok yakınında |
within spitting distance (of someone or something) expr.
|
|
78 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok yakınında |
within striking distance (of someone or something) expr.
|
|
Speaking |
|
79 |
Speaking |
ülkenin birinde nehir yakınında bir köy varmış |
there was a village in a country near a river expr.
|
|
Technical |
|
80 |
Technical |
apron veya hangar yakınında uçağın park edildiği yer |
ramp n.
|
|
Architecture |
|
81 |
Architecture |
oxfordshire'ın lechlade kasabası yakınında bulunan tudor döneminden kalma bir malikane |
kelmscott manor n.
|
|
82 |
Architecture |
angus'taki glamis yakınında yer alan bir iskoç kalesi |
glamis castle n.
|
|
Construction |
|
83 |
Construction |
çekiçle işlenmiş bir kesme yapı taşının diğer bir yapı taşı ile birleşeceği kısımlarının yakınında bırakılan pürüzsüz kenar payları |
margin draft n.
|
|
Aeronautic |
|
84 |
Aeronautic |
hangar yakınında uçağın park edildiği yer |
ramp n.
|
|
85 |
Aeronautic |
saldırı alanının yakınında bulunan, helikopterlerin iniş ve kalkış yapmasının güvenli olduğu bir yer |
helispot [us] n.
|
|
86 |
Aeronautic |
uçağın burnu yakınında |
forward adv.
|
|
Marine |
|
87 |
Marine |
rıhtım alanı yakınında olan |
dockside adj.
|
|
88 |
Marine |
güverte yakınında |
alow adv.
|
|
Medical |
|
89 |
Medical |
çekirdeğin yakınında (bir hücrenin) |
juxtanuclear adj.
|
|
Anatomy |
|
90 |
Anatomy |
beyin tabanının yakınında bulunan talamus ve yakınındaki diğer gri maddelerden oluşan çekirdek kitleleri |
basal ganglia n.
|
|
91 |
Anatomy |
femurun lateral kondilinin yakınında oluşan yuvarlak çıkıntı |
lateral epicondyle n.
|
|
92 |
Anatomy |
nazofarenksin içinde veya yakınında bulunan |
nasopharyngeal adj.
|
|
93 |
Anatomy |
hem türbinal hem de nazal kemiklerle bağlantılı veya yakınında |
nasoturbinal adj.
|
|
94 |
Anatomy |
yüzeyin yakınında yer alan |
ectal adj.
|
|
95 |
Anatomy |
tabanda veya tabanın yakınında bulunan |
basilar adj.
|
|
96 |
Anatomy |
tabanda veya tabanın yakınında bulunan |
basilary adj.
|
|
97 |
Anatomy |
burun ve ağız arasındaki sapan kemiği yakınında olan |
vomeronasal adj.
|
|
98 |
Anatomy |
mezenterde veya yakınında yer alan |
mesenteric adj.
|
|
99 |
Anatomy |
üst yüzeyin yakınında olan |
dosel adj.
|
|
100 |
Anatomy |
arka yüzeyin yakınında olan |
dosel adj.
|
|
101 |
Anatomy |
göz kapağının yakınında yer alan |
palpebral adj.
|
|
102 |
Anatomy |
uterusun yakınında bulunan |
parametric adj.
|
|
103 |
Anatomy |
uterusun yakınında bulunan |
parametrial adj.
|
|
104 |
Anatomy |
pubik kemik yakınında yer alan |
pectineal adj.
|
|
105 |
Anatomy |
kulağın yakınında bulunan |
parotid adj.
|
|
106 |
Anatomy |
gastrik sistemin yakınında veya etrafında bulunan |
perigastric adj.
|
|
107 |
Anatomy |
kalbin yakınında bulunan |
praecordial adj.
|
|
108 |
Anatomy |
ganglionun önünde veya yakınında yer alan |
pregangliar adj.
|
|
Optics |
|
109 |
Optics |
(lens veya aynadaki boşluk) optik eksen yakınında yer alan |
paraxial adj.
|
|
Chemistry |
|
110 |
Chemistry |
molekül oluşturan bir atom zincirinin ucunda veya yakınında |
terminal adj.
|
|
Biology |
|
111 |
Biology |
kalaza yakınında bulunan |
chalazal adj.
|
|
112 |
Biology |
sinir kavşağı yakınında bulunan |
presynaptic adj.
|
|
Astronomy |
|
113 |
Astronomy |
kuzey yarımküre'de kuğu ve andromeda takımyıldızlarının yakınında yer alan bir takımyıldız |
lacerta n.
|
|
114 |
Astronomy |
kova takımyıldızı'nın yakınında bulunan bir çin takımyıldızı |
girl n.
|
|
115 |
Astronomy |
kova ve kanatlı at takımyıldızlarının yakınında bulunan bir takımyıldız |
roof n.
|
|
116 |
Astronomy |
güneşin yakınında olan |
heliacal adj.
|
|
117 |
Astronomy |
güneşin yakınında meydana gelen |
heliacal adj.
|
|
Zoology |
|
118 |
Zoology |
abd'de kaliforniya'nın kuzeybatısında su yakınında bulunan dağ kurbağası |
cascades frog (rana cascadae) n.
|
|
119 |
Zoology |
afrika'da göl ve nehirlerin yakınında yaşayan bir antilop cinsi |
reedbuck (redunca) n.
|
|
120 |
Zoology |
birtakım kamçılı protozoaların çekirdeklerinin yakınında bulunan granüler hücre gövdesi |
kinetoplast n.
|
|
121 |
Zoology |
güney afrika'ya özgü, göl ve nehirlerin yakınında yaşayan bir antilop |
rietboc n.
|
|
122 |
Zoology |
güney afrika'ya özgü, göl ve nehirlerin yakınında yaşayan bir antilop |
inghalla n.
|
|
123 |
Zoology |
güney afrika'ya özgü, göl ve nehirlerin yakınında yaşayan bir antilop |
rietbok n.
|
|
124 |
Zoology |
bazı hayvanlarda yumurtalıkların yakınında bulunan tübüllü küçük bir kitle |
paroophoron n.
|
|
125 |
Zoology |
nehir yakınında doğmuş |
amnigenous adj.
|
|
Botanic |
|
126 |
Botanic |
bitki tabanının yakınında bulunan |
basal adj.
|
|
127 |
Botanic |
toprağın yakınında büyüyen |
epigaeous adj.
|
|
128 |
Botanic |
toprak yüzeyinin yakınında büyüyen |
epigean adj.
|
|
Breeding |
|
129 |
Breeding |
kümes hayvanlarının uyluk bölgesinin yakınında bulunan yuvarlak et parçası |
oyster (fowl) n.
|
|
Linguistics |
|
130 |
Linguistics |
çok heceli kelimelerde ilk hecede veya yakınında bulunan (vurgu) |
recessive adj.
|
|
Archaeology |
|
131 |
Archaeology |
mabet yakınında bulunan, arşiv ve hazineleri içeren antik yunan işi yapı |
treasury n.
|
|
Religious |
|
132 |
Religious |
roma'da veya yakınında bulunan katolik kilisesi |
title n.
|
|
133 |
Religious |
roma içinde veya yakınında bir roma katolik unvanı taşıyan kimse |
titular n.
|
|
134 |
Religious |
mary teresa ball tarafından dublin yakınında kurulan rahibe topluluğunun üyeleri |
loreto nuns n.
|
|
135 |
Religious |
kiliselerde altarın yakınında bulunan ve eskiden suçluların sığınma olarak kaçtıkları yer |
freedstool n.
|
|
Geography |
|
136 |
Geography |
güney afrika'da capetown yakınında tepesi düz bir dağ |
table mountain n.
|
|
137 |
Geography |
dere yakınında bulunan arazi |
batch n.
|
|
138 |
Geography |
georgia'nın kuzeyinde atlanta yakınında bir dağ |
kennesaw mountain n.
|
|
139 |
Geography |
ırak'ta fırat nehri yakınında bulunan ve şii islam'ın merkezi olan kutsal şehir |
najaf n.
|
|
140 |
Geography |
rusya federasyonu'nda yenisey nehri yakınında bir şehir |
norilsk n.
|
|
141 |
Geography |
bolivya'nın batısında, titicaca gölü yakınında yer alan başkenti ve en büyük şehri |
la paz n.
|
|
142 |
Geography |
paris'te marne nehri yakınında banliyö |
champigny-sur-marne n.
|
|
143 |
Geography |
italya'nın kuzeydoğusunda adriyatik denizi yakınında şehir |
ravenna n.
|
|
144 |
Geography |
kudüs yakınında küçük bir kasaba |
bethlehem ephrathah n.
|
|
145 |
Geography |
belçika'da brüksel'in yakınında yer alan bir köy |
quatre bras n.
|
|
146 |
Geography |
yeni zelanda'nın kuzeydeki adası olan north island'ın kuzeybatı kısmında, auckland yakınında yer alan bir liman kenti |
manukau n.
|
|
147 |
Geography |
doğu çekya'da doğup slovak kenti bratislava'nın yakınında tuna nehri'ne dökülen bir nehir |
march n.
|
|
148 |
Geography |
doğu slovenya'da, avusturya sınırı yakınında drava nehri'ne kurulmuş bir sanayi kenti |
maribor n.
|
|
149 |
Geography |
kuzeydoğu iran'da, türkmenistan ve afganistan sınırlarının yakınında yer alan bir kent |
mashhad n.
|
|
150 |
Geography |
kuzey fransa'da, belçika sınırının yakınında yer alan bir sanayi yerleşimi |
maubeuge n.
|
|
151 |
Geography |
alaska'nın juneau kenti yakınında yer alan bir dağ eteği buzulu |
mendenhall glacier n.
|
|
152 |
Geography |
batı yunanistan'da, patras körfezi yakınında yer alan bir kent |
mesolonghi n.
|
|
153 |
Geography |
batı yunanistan'da, patras körfezi yakınında yer alan bir kent |
missolonghi n.
|
|
154 |
Geography |
batı yunanistan'da, patras körfezi yakınında yer alan bir kent |
mesolóngion n.
|
|
155 |
Geography |
ekvator yakınında yer alan bölge |
low latitude n.
|
|
156 |
Geography |
kanada'da niagara şelaleleri yakınında bir yol |
lundys lane n.
|
|
157 |
Geography |
kanada'da niagara şelaleleri yakınında bir yol |
lundy's lane n.
|
|
158 |
Geography |
genellikle küçük bir kasaba yakınında bulunan, siyahi afrikalıların veya beyaz olmayan insanların yaşadığı idari bölge |
location [south africa] n.
|
|
159 |
Geography |
orizaba volkanının yakınında bir şehir |
orizaba n.
|
|
160 |
Geography |
akdeniz kıyısı yakınında bulunan bir filistin şehri |
gaza n.
|
|
161 |
Geography |
akdeniz kıyısı yakınında bulunan bir filistin şehri |
ghazze n.
|
|
162 |
Geography |
washington d.c'nin yakınında bir yerleşim |
silver spring n.
|
|
163 |
Geography |
atlantik okyanusunun yakınında olan |
atlantic adj.
|
|
164 |
Geography |
ganj nehri'nin yakınında |
gangetic adj.
|
|
165 |
Geography |
pasifik okyanusu yakınında olan |
pacific adj.
|
|
166 |
Geography |
güney kutbu yakınında bulunan |
south-polar adj.
|
|
Geology |
|
167 |
Geology |
isviçre'de ve yakınında bulunan bir dizi fosilli tortul tabaka |
molasse n.
|
|
168 |
Geology |
nehir ağzı yakınında bulunan çamur veya alüvyon birikmiş alan |
liman n.
|
|
169 |
Geology |
yeryüzünün yakınında oluşan |
epigenetic adj.
|
|
170 |
Geology |
saint lawrence nehri'nin yakınında yer alan |
laurentian adj.
|
|
Military |
|
171 |
Military |
(amfibik harekatlarda) iniş sahası yakınında yer alan bölge |
distant support area n.
|
|
Sport |
|
172 |
Sport |
(golfte) topa deliğin çok yakınında duracağı ve sonradan kolayca sayı atılabileceği biçimde yapılan vuruş |
lag n.
|
|
173 |
Sport |
(golfte) topa deliğin çok yakınında duracağı ve sonradan kolayca sayı atılabileceği biçimde vurmak |
lag v.
|
|
174 |
Sport |
(savunma) kale alanı yakınında konumlanan |
short adj.
|
|
Tennis |
|
175 |
Tennis |
oyuncunun arka çizginin yakınında durduğu ve ağa nadiren yaklaştığı bir tenis oynama stili |
base line n.
|
|
176 |
Tennis |
oyuncunun arka çizginin yakınında durduğu ve ağa nadiren yaklaştığı bir tenis oynama stili |
baseline n.
|
|
Photography |
|
177 |
Photography |
kamera ana ışık kaynağına doğru veya yakınında tutularak çekilen (fotoğraf) |
contre-jour adj.
|
|
Mythology |
|
178 |
Mythology |
kansas, great bend şehrinin yakınında yer aldığı düşünülen efsanevi şehir |
quivira n.
|
|
179 |
Mythology |
(iskandinav mitolojisinde) dünya ağacı'nın köklerinin yakınında yer alan bilgelik kuyusunu koruyan dev |
mimir n.
|
|
Archaic |
|
180 |
Archaic |
daha yakınında |
nigher adj.
|
|
181 |
Archaic |
mezenterde veya yakınında yer alan |
mesaraic adj.
|
|