yapmamak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

yapmamak



Sens de "yapmamak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 12 résultat(s)

Turc Anglais
General
yapmamak draw the line at v.
yapmamak doesn't v.
yapmamak omit v.
yapmamak fail v.
yapmamak abstain from v.
yapmamak omit to v.
yapmamak neglect v.
Phrasals
yapmamak keep from doing v.
Idioms
yapmamak keep one's hands off v.
yapmamak draw a line v.
yapmamak keep hands off v.
Law
yapmamak omit v.

Sens de "yapmamak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 145 résultat(s)

Turc Anglais
General
ödeme yapmamak için adres değiştirip kaçan borçlu skip n.
ödeme yapmamak withhold payment v.
hata yapmamak not put a foot wrong v.
şaka yapmamak mean business v.
alıp hiçbir şey yapmamak (bir şeyi) sit on v.
yapmamak (merhametten/şefkatten dolayı) forbear v.
bir şeyi mesele yapmamak take something in stride v.
bir şeyi yapmamak için tövbe etmek swear off v.
hiç hata yapmamak get right v.
(biriyle) iş yapmamak go out of business v.
yanlış yapmamak do no wrong v.
açıklama yapmamak not to make a statement v.
daha mühim başka bir iş yüzünden yapmamak overslaugh v.
hiçbir şey yapmamak do nothing v.
hiçbir şey yapmamak make no move v.
hata yapmamak not make mistake v.
kocalık vazifelerini yapmamak shirk one's husbandly duties v.
(öğrenci vb) hiç devamsızlık yapmamak have perfect attendance v.
kahvaltı yapmamak skip breakfast v.
stres yapmamak not stress v.
kahve içmeden evvel bir şey yapmamak procaffeinate v.
cinsiyete gönderme yapmamak degenderize [us] v.
işbirliği yapmamak disoblige [uk] v.
ayrım yapmamak slop v.
Phrasals
bir şeyi yapmamak abstain from something v.
önemli hiçbir şey yapmamak horse around v.
(bir şey yapmamak için) kendini tutmak chomp down on (something) v.
(bir şey yapmamak için) kendini dizginlemek chomp down on (something) v.
(bir şey yapmamak için) kendine hakim olmak chomp down on (something) v.
(bir şeyi) yapmamak keep from (doing something) v.
(bir şey) yapmamak için kendini tutmak restrain from (something) v.
kararlaştırılan (bir şeyi) yapmamak/yapamamak/yerine getirememek welch on (something) v.
kararlaştırılan (bir şeyi) yapmamak/yapamamak/yerine getirememek welsh on (something) v.
Proverb
yapabileceğimiz iyilikleri yapmamak bizi suçlu kılar/yapar every man is guilty of all the good he didn't do
gaf yapmamak için en iyisi susmak a closed mouth gathers no feet
uygun hazırlık yapmamak başarısızlığa davetiye çıkarmaktır he who fails to prepare prepares to fail
Colloquial
kalınan yerin ödemesini yapmamak için gece vakti acele çıkıp gitme moonlight [uk] n.
kalınan yerin ödemesini yapmamak için gece vakti acele çıkıp gitme moonlight flit [uk] n.
hiçbir iş yapmamak not do a stroke of work v.
(bir şeyi) kibarca yapmamak not so much as (do something) v.
(bir şeyi) normal bir şekilde yapmamak not so much as (do something) v.
(bir şeyi) beklenen şekilde yapmamak not so much as (do something) v.
(bir şeyi) birinden beklenen şekilde yapmamak not so much as (do something) v.
(bir şeyi) olması gerektiği gibi yapmamak not so much as (do something) v.
birinde suçladığı (bir şeyi) kendisi de yapmamak not so much as (do something) v.
bir şeyi asla yapmamak not think of something/of doing something v.
(birine veya kendine) iyilik yapmamak do (someone or oneself) no favors v.
bir plan yapmamak leave open v.
bir zaman/tarih için bir plan yapmamak leave something open v.
oyun yapmamak play it straight v.
elinden bir tek (bir şeyi yapmak ya da yapmamak) gelmek be all (one) could do (not) to (do something) v.
elinden bir tek bir şeyi yapmak ya da yapmamak gelmek be all somebody can/could do (not) to do something v.
pek bir şey yapmamak take it easy v.
(bir daha sakın) bir şeyi yapmamak not let someone catch someone doing something v.
bir şeyi yapmak/yapmamak için elinden geleni yapmak as much as somebody can/could do (not) to do something v.
bir şeyi yapmak/yapmamak için elinden geldiğince uğraşmak as much as somebody can/could do (not) to do something v.
(bir şeyi) hayatta yapmamak somebody wouldn't be seen/caught dead... v.
(bir şey yapmak) ya da (bir şey yapmamak), (işte bütün mesele bu) to (do something) or not to (do something)(,that is the question) expr.
(bir şey) yapmak ya da (yapmamak), (bütün mesele bu) to (do something) or not to (do something)(,that is the question) expr.
Idioms
mesele yapmamak tell no store of v.
sandığı/düşündüğü kadar çok yapmamak not so much as (do something) v.
yaramazlık yapmamak keep it between the ditches v.
atlamak (yapmamak anlamında) give something a miss v.
bir şeyi yapmamak gerektiğini bilmek know better than to do something v.
bir şeyi yapmamak gerektiğini (birinden daha iyi) bilmek know better than to do something v.
hayatta gerçekten uğraşması/yapması gereken kariyeri/işi yapmamak. yanlış meslek seçmek miss one's calling v.
hiçbir şey yapmamak sit on one's hands v.
mesele yapmamak take something in stride v.
mesele yapmamak take something in one's stride v.
kendinden bekleneni yapmamak step out of line v.
mesele yapmamak take in stride v.
panik yapmamak keep a cool head v.
panik yapmamak keep one's head v.
şaka yapmamak play hardball v.
panik yapmamak keep one's wits about one v.
şaka yapmamak play tough v.
sıkıntı yapmamak rest easy v.
yaramazlık yapmamak behave themselves v.
(hata yapmamak adına) adımlarını dikkatli atmak put one foot in front of the other v.
(bir şeyi yapmak ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak as much as (one) could do (not) (to do something) v.
(bir şey yapmamak) için kendini zor tutmak as much as (one) could do (not) (to do something) v.
(bir şey yapmak ya da yapmamak için) her yolu denemek as much as (one) could do (not) (to do something) v.
(bir şeyi yapmak ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak be all (one) could do (not) to (do something) v.
(bir şeyi yapmak ya da yapmamak) için her yolu denemek be all (one) could do (not) to (do something) v.
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak be all (one) could do (not) to (do something) v.
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak be all somebody can/could do (not) to do something v.
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için her yolu denemek be all somebody can/could do (not) to do something v.
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak be all somebody can/could do (not) to do something v.
çok büyük bir hata yapmamak err on the right side v.
hiçbir iş yapmamak not do a hand's turn v.
ufacık bir iş yapmamak not do a hand's turn v.
kötü niyetle yapmamak not mean any offense v.
bir şey yapmamak için kendini zor tutmak be bursting to do something v.
genelde/normalde (bir şey yapmamak) be not in the business of (doing something) v.
hiçbir işi yarım yamalak/üstünkörü yapmamak do nothing by halves v.
hiçbir işi yarım yamalak/üstünkörü yapmamak not do anything by halves v.
(bir şeyi) yapmamak draw the line at (something) v.
(bir şeyi) yapmamak draw a line at (doing) (something) v.
doğru yoldan yapmamak get in through the back door v.
panik yapmamak keep head v.
panik yapmamak keep wits about v.
(bir şeyi) yapmamak knock (someone) on the head [uk] v.
birini bir durumdan kurtarmak için bir şey yapmamak let someone stew in their own juice v.
birini bir durumdan kurtarmak için bir şey yapmamak let someone stew v.
bir şey için harekete geçmemek/bir şey yapmamak let something lie v.
ortada fol yok yumurta yokken telaş yapmamak not count your chickens v.
ortada fol yok yumurta yokken telaş yapmamak not count your chickens before they are hatched v.
biraz bile yapmamak not do a stroke v.
hiç yapmamak not do a stroke v.
(bir daha sakın) yapmamak not let catch doing v.
hata yapmamak not put a foot wrong v.
hata yapmamak never put a foot wrong v.
hata yapmamak not set a foot wrong v.
hata yapmamak never set a foot wrong v.
ortalığı ayağa kaldıracak bir şey yapmamak not set the world on fire v.
ortalığı ayağa kaldıracak bir şey yapmamak never set the world on fire v.
hiçbir şey yapmamak sit on your hands v.
bir şeyi tekrar düşünüp yapmamak/vazgeçmek think better of something v.
bir şeyi tekrar düşünüp yapmamak/vazgeçmek think better of it/of doing something v.
ölse yapmamak would not be seen dead v.
hiçbir şekilde/surette yapmamak would not be seen dead v.
(bir şeyi) hiçbir şekilde/surette yapmamak wouldn't be caught dead (doing something) v.
(bir şeyi) ölse/hayatta yapmamak wouldn't be caught dead (doing something) v.
(bir şeyi) hiçbir şekilde/surette yapmamak wouldn't be seen dead (doing something) v.
(bir şeyi) ölse/hayatta yapmamak wouldn't be seen dead (doing something) v.
dünyaları verseler (bir şey) yapmamak wouldn't do (something) for all the tea in china v.
hiçbir surette (bir şey) yapmamak wouldn't do (something) for all the tea in china v.
kat'iyen (bir şey) yapmamak wouldn't do (something) for all the tea in china v.
Speaking
(bir şeyi) hiçbir şekilde/surette yapmamak would not be caught dead (doing something) v.
(bir şeyi) hiçbir şekilde/surette yapmamak would not be seen dead (doing something) v.
(bir şeyi) hayatta yapmamak/giymemek/olmaz somebody would not be caught dead expr.
-e kadar -i yapmamak it was not until expr.
Trade/Economic
hak ettiği teklifi yapmamak lowball v.
Law
bir görevi yapmamak make default v.
işini gereğince yapmamak malpractise v.
işini gereğince yapmamak malpractice v.
Computer
aynı girdiler ile tekrar hesaplama yapmamak için sonuçları hafızaya alma memoization n.
aynı girdiler ile tekrar hesaplama yapmamak için sonuçları hafızaya alma memoisation n.
Textile
kareli kumaştan yapmamak unplaid v.
Marine
(gemide) yükleme yapmamak disship [obsolete] v.
Card
(iskambil oyununda) deklarasyon yapmamak stick v.
Slang
pek bir şey yapmamak couldn't (do something) to save (one's) life v.
hiçbir şey yapmamak couldn't (do something) to save (one's) life v.
(bir şeyi) neredeyse hiç yapmamak couldn't (do something) to save (one's) life v.
hiçbir şey yapmamak jerk off v.